Eşcinsellik veya homoseksüellik, aynı cinsiyetteki insanlar arasındaki romantizm, cinsel çekim ya da cinsel davranıştır. Eşcinsellik, bir yönelim olarak “kişiyi ağırlıklı olarak ya da tümüyle kendisiyle aynı cinsiyette olan kişilere karşı romantik ya da cinsel çekimleri yaşamaya yönlendiren kalıcı kişisel nitelik” olarak ifade edilir. Aynı zamanda kişiyi bu çekimlere dayanan davranışlarla ilişkili kimlik hissi ve bu çekimleri paylaşan diğer kişilerden oluşan topluluğa olan üyeliğini de tanımlar.
Kürtaj ya da kazıma, hamilelikte rahim içerisindeki ceninin tıbbi müdahale ile alınması. Bunun yanı sıra rahim iç duvarından kazınarak örnek alınıp incelenmesi de kürtaj olarak adlandırılır. Türkçeye 1930'larda Fransızca curetage sözcüğünden geçmiştir.
Transseksüellik, kişinin, kendisini atanmış cinsiyetine ait hissetmeyerek farklı bir cinsiyet kimliğini benimsemesi durumudur. Transseksüellik, kişinin cinsiyet kimliğini belirtir, bu sebeple cinsel yönelim ile karıştırılmamalıdır. Transseksüel bir kişi heteroseksüel, homoseksüel, aseksüel ya da biseksüel gibi cinsel yönelimlere sahip olabilir.
Anizogami, boyut ve/veya biçim bakımından farklılık gösteren iki gametin birleşmesini veya kaynaşmasını içeren bir eşeyli üreme şeklidir. Daha küçük olan gamet erkektir, bir sperm hücresidir, daha büyük olan gamet ise dişidir, tipik olarak bir yumurta hücresidir. Anizogami çok hücreli organizmalar arasında baskındır. Hem bitkilerde hem de hayvanlarda gamet boyutu farkı, dişiler ve erkekler arasındaki temel farktır.
Cinsel yönelim kişilerin karşı cinsiyete, hemcins veya cinsiyete veya birden fazla cinsiyete karşı romantik veya Cinsel çekim hissetmeye yönlendiren kalıcı kişisel bir niteliktir. Bu çekimler genellikle karşıcinsellik (heteroseksüellik), eşcinsellik (homoseksüellik), biseksüellik, altında toplanır; bununla beraber aseksüellik de bazen dördüncü kategori olarak tanımlanır. Bu kategoriler cinsel kimliklerin daha ayrıntılı dünyasını yönleridir. Örneğin, insanlar panseksüel veya poliseksüel, veya hiçbirinden olmak gibi diğer etiketleri de kullanabilir. Amerikan Psikologlar Derneği'ne göre, cinsel yönelim "aynı zamanda bir kişinin bu çekimlere dayanan, davranışlarla ilişkili kimlik hissi ve bu çekimleri paylaşan diğer kişilerden oluşan topluluğa olan üyeliğini de tanımlar".
Biyoloji ve cinsel yönelim, biyolojinin insan cinsel yöneliminin gelişimindeki rolünü inceleyen araştırma konusudur. Cinsel yönelimin kökeni olarak kesin bir şekilde tek bir ana sebep veya kaynak bulunamamıştır. Çeşitli araştırmaların sonuçları farklı hatta çelişen noktalara işaret etmektedir. Bilim insanları cinsel yönelimin genetik, hormonal ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu olduğu üstüne hipotez kurmuştur. Cinsel yönelimin nedenlerini açıklama konusunda biyolojik teoriler daha çok benimsenmiştir ve biyolojik faktörler, genetik faktörlerle erken rahim ortamının kompleks etkileşimini içerebilir. Heteroseksüel, eşcinsel, biseksüel veya aseksüel yönelimin gelişimiyle bağlantılı olabilen bu faktörler genleri, doğum öncesi hormonları ve beyin yapısını kapsamaktadır.
Parmak oranı, el parmaklarının alt kıvrımlarının orta noktası ile parmağın tepe noktası arasındaki uzunluklarının oranını ifade etmek için kullanılır. Bilim insanlarının çalışmalarına göre parmak uzunluklarının oranı, özellikle 2. parmak olan işaret parmağı ve 4. parmak olan yüzük parmağı uzunlukları oranı (2D:4D) anne karnındaki testosteron maruziyeti miktarı ile ilişkili bulunmuştur ve bu etkilenmenin kaba bir ölçüsü olarak kabul edilebilir. Buna göre düşük 2D:4D oranı yüksek androjen maruziyetini gösterir. Parmak oranı (2D:4D) 1'e yaklaştıkça yani eşitliğe gittikçe yüksek orandan, 0'a yaklaştıkça düşük orandan bahsedilir.
El yanlılık ve cinsel yönelim arasında bir ilişki olduğu ortaya atılmış ama birkaç araştırmacı tarafından doğrulanmamıştır. Araştırmacılar heteroseksüel kişilerin sağ yanlı olma ihtimalinin eşcinsel kişilere göre bir parça daha fazla olduğunu rapor etmiştir. El yanlılığı ve cinsel yönelim arasındaki ilişki her iki cinsiyet içinde rapor edilmiştir. Bu ilişki aynı zamanda eşcinselliğin biyolojik etiyolojisinide ifade edebilir. Ray Blanchard tarafından yapılan son araştırmalar bu ilişkiyle bir erkeğin büyük erkek kardeşlere sahip olmasıyla eşcinsel olma ihtimalinin arttığını öne süren doğum sırası efekti arasında bir bağlantı kurmuştur.
Doğum sırası ve erkeklerin cinsel yönelimi arasındaki ilişki araştırmacılar tarafından ortaya atılmıştır. Ray Blanchard bu ilişkiye doğum sırası efekti demiştir. Bu efekte göre bir erkek büyük erkek kardeşlere sahip oldukça eşcinsel yönelime sahip olma ihtimali artar. Buna bazen büyük erkek kardeş efekti de denir. Erkek eşcinsel demografisinin tahminen yüzde 15'i doğum sırası efektiyle ilişkilidir.
Çevre ve cinsel yönelim insanların cinsel yöneliminin gelişimindeki olası çevresel faktörleri konu alır. Bazı araştırmacılar çevresel faktörleri hormonal faktörlerden ayırırken diğerleri doğum öncesi hormonlar gibi biyolojik faktörleri çevresel faktörlerin bir parçası olarak görür.
Doğum öncesi hormonal teori, belli hormonların fetüsün cinsiyet farklılaşmasında rol oynaması gibi kişinin cinsel yönelimine de etki ettiğini söyler. Doğum öncesi hormonlar cinsel yönelimin ana belirleyicisi olabilir ya da genler, biyolojik faktörler, çevresel ve sosyal durumlarla birlikte yardımcı bir faktör olabilir.
Cinsel yönelim, bir bireyin, cinsellikle ilgili davranışlarını, düşüncelerini ve/veya duygularını kapsayan kişisel veya toplumsal kimliğini ifade eder. İnsanların cinsel yöneliminin gelişiminin nasıl olduğu ve mekanizmaları belirsizliğini sürdürmektedir. Bu konuda ortaya atılan birçok teori kurgusal ve tartışmalıdır. Ama nöroloji bilimindeki gelişmeler sonucu cinsel yönelimle bağlantılı karakteristikler açıklanabilmektedir. Araştırmalar insanların cinsel yönelimiyle ilgili yapısal sinirler bağlantılar, fonksiyonel ve/veya bilişsel ilişkiler keşfetmiş ve gelişimsel teoriler ortaya atmıştır.
Cinsiyet ataması veya biyolojik cinsiyet ataması, kişinin doğumu sırasında dış üreme sistemi özelliklerine bakarak tıp tarafından cinsiyetinin belirlenmesidir. Doğumların büyük çoğunluğunda ebe, hemşire veya hekim tarafından bebeğin üreme sistemi kontrol edilerek ikili cinsiyet sistemindeki "kadın" veya "erkek" atamasından biri yapılır. Atama aynı zamanda doğum öncesi cinsiyet muhakemesi sayesinde doğumdan önce de gerçekleşebilir.
Biyolojik ve toplumsal cinsiyet ayrımı, biyolojik cinsiyet (eşey) ile toplumsal cinsiyet kavramları arasındaki farkı ortaya koyar. Biyolojik cinsiyet, bireyin üreme sistemi anatomisiyle ikincil cinsiyet özelliklerini ifade ederken; toplumsal cinsiyet, kişinin biyolojik cinsiyetine bağlı olarak toplumsal rollerini veya kişinin iç farkındalığına bağlı olarak kendi cinsiyetini tanımlamasını ifade eder. Bazı durumlarda, bireyin atanmış cinsiyeti ile toplumsal cinsiyeti aynı hizada olmayabilir ve kişi transcinsiyetli, ikili cinsiyet dışı veya cinsiyet uyumsuz olabilir. Bazı durumlarda ise, birey cinsiyet atamasını güçleştiren biyolojik cinsiyet özelliklerine sahip olabilir ve kişi erdişi olabilir.
Cinsiyet kimliği, kişinin kendi cinsiyetine ilişkin kişisel duygusudur. Cinsiyet kimliği, bir kişinin atanmış cinsiyetiyle ilişkili olabilir veya ondan farklı olabilir. Çoğu bireyde, cinsiyetin çeşitli biyolojik belirleyicileri, bireyin cinsiyet kimliğiyle uyumludur ve tutarlıdır. Cinsiyet ifadesi tipik olarak bir kişinin cinsiyet kimliğini yansıtır, ancak bu her zaman böyle değildir. Bir kişi, belirli bir toplumsal cinsiyet rolüyle tutarlı davranışlar, tutumlar ve görünümler ifade etse de, bu tür ifadeler mutlaka cinsiyet kimliklerini yansıtmayabilir. Cinsiyet kimliği terimi, 1964 yılında psikiyatri profesörü Robert J. Stoller tarafından icat edildi ve psikolog John Money tarafından popüler hale getirildi.
Hipergami, sosyal bilimlerde kendisinden daha yüksek kast veya sosyal statüye sahip bir eşle evlenen bir kişinin eylemi veya uygulaması için kullanılan bir terimdir.
Kız bebek katliamı, yeni doğan kız çocuklarının kasıtlı olarak öldürülmesidir. Kız bebek katliamı geçmişi olan ülkelerde, modern uygulaması olan cinsiyete dayalı kürtaj sıklıkla yakından ilgili bir konu olarak tartışılmaktadır. Kız çocuklarının öldürülmesi Çin, Hindistan ve Pakistan gibi birçok ülkede önemli bir endişe kaynağıdır. Ataerkil toplumlarda kadınlara bakıldığında görülen düşük statünün kadınlara karşı bir ön yargı yarattığı ileri sürülmüştür.
Doğurganlık turizmi ,doğurganlık tedavisi için başka bir ülkeye veya yargı alanına seyahat etme uygulamasıdır ve bir tür tıbbi tedavi turizmi olarak kabul edilebilir. İnsanların 12 aylık düzenli cinsel ilişki denemelerinden sonra klinik bir hamilelik yaşayamadıklarında genellikle doğurganlık sorunları olduğu düşünülebilir. Kısırlık veya hamile kalamama, dünya çapında hamile kalmak isteyen çiftlerin yaklaşık %8-12'sini veya 186 milyon insanı etkiler. Bazı yerlerde kısırlık oranları dünya ortalamasını geçmekte ve ülkeye bağlı olarak %30'lara kadar çıkabilmektedir. Yardımcı üreme teknolojileri (ART'ler) gibi hizmetlerde eksikliği olan bölgeler, en yüksek kısırlık oranlarıyla ilişkili olma eğilimindedir.
Sıcaklığa bağlı cinsiyet belirleme, embriyonik/larval gelişim sırasında yaşanan sıcaklıkların yavruların cinsiyetini belirlediği bir çevresel cinsiyet belirleme türüdür. Sadece sürüngenlerde ve teleost balıklarda görülür. TSD, omurgalılar arasında yaygın olan kromozomal cinsiyet belirleme sistemlerinden farklıdır. En çok çalışılan çevresel cinsiyet belirleme (ESD) türüdür. Yoğunluk, pH ve çevresel arka plan rengi gibi diğer bazı koşulların da cinsiyet oranını değiştirdiği gözlemlenmiştir, bu da ilgili mekanizmalara bağlı olarak sıcaklığa bağlı cinsiyet belirleme veya sıcaklığa bağlı cinsiyet farklılaşması olarak sınıflandırılabilir. Cinsiyet belirleyici mekanizmalar olarak, TSD ve genetik cinsiyet belirleme (GSD) eşdeğer bir şekilde değerlendirilmelidir; bu da, sıcaklık değişimiyle cinsiyet oranındaki değişiklikler ekolojik ve evrimsel olarak ilgili olduğundan, doğada gelişim sırasında yaşanan sıcaklık yerine aşırı sıcaklıklara maruz bırakıldığında TSD'ye sahip olduğu iddia edilen balık türlerinin durumunun yeniden gözden geçirilmesine yol açabilir, çünkü sıcaklık değişimiyle cinsiyet oranındaki değişiklikler ekolojik ve evrimsel olarak ilgilidir.
Ermenistan'da kürtaj talep üzerine 12 haftaya kadar ve özel durumlarda 12 hafta ile 22 hafta arasında yasaldır. Kürtaj, Ermenistan'ın Sovyetler Birliği'nin bir cumhuriyeti olduğu 23 Kasım 1955'ten beri yasaldır. Gebelikler, gebenin talebi üzerine on ikinci haftaya kadar, tıbbi ve sosyal nedenlerle yirmi ikinci haftaya kadar doktor onayı ile sonlandırılabilir. Cinsiyet tercihli kürtajı yasaklayan bir yasanın çıkarıldığı 2016 yılından bu yana, kürtajdan önce üç günlük bir bekleme süresiyle birlikte zorunlu danışmanlık alınması gerekmektedir. Yasa, cinsiyet tercihli kürtaj yasğını kürtaja erişimi kısıtlamak için bir bahane olarak kullanmakla eleştirilse de hükûmet bunu yalanladı ve kadınların güvenli kürtaja erişim hakkını sorgulama niyetinde olmadığını iddia etti.