Cinsiyet
Cinsiyet, erillik ve dişilik arasında farklılık gösteren özellikler aralığı veya bağlama göre, bu özellikler biyolojik cinsiyeti ve cinsiyete dayalı toplumsal yapıları (cinsiyet rolleri ve diğer toplumsal roller de) kapsayabilir.[2][3][4][5]
Kalıtımsal yapıya göre cinsiyet
Gonozomal kromozomal yapıda Y kromozomunun bulunup bulunmamasına göre adlandırılan cinsiyettir.
- 44+XX kromozomlarına sahip bir birey kalıtımsal olarak dişi cinsiyettedir.
- 44+XY kromozomlarına sahip bir birey kalıtımsal olarak erkek cinsiyettedir.
Bunu da döllenme sırasında babadan gelen sperm hücresinin kromozomal yapısı (X kromozomu ya da Y kromozomu içerdiği) belirler. Kalıtımsal cinsiyeti belirleyen erkekten gelen gonozomal kromozomun (X, Y) türüdür.
Üreme organları
İç üreme organlarına göre cinsiyet
Döllenme sonrası Y kromozomundaki testis belirleyici faktör (TBF, testis determinating factor, TDF) geni "Testis Belirleyici Faktör" adlı ürünü sentezlemekte ve bu ürün farklılaşmamış (andiferansiye) gonadal yapıyı testis yönünde farklılaştırmaktadır. (Farklılaşım, diferansiyasyon)
Bu faktörün bulunmaması durumunda farklılaşmamış cinsiyet bezi (over, yumurtalık, dişilik bezi ve testis, erkeklik bezi birden verilen ortak ad) over yönünde farklılaşacaktır.
Testisler başlıca androjen hormonu (testosteron) üretirler. Yumurtalıklar başlıca östrojen hormonu üretirler.
Anti-Müllerian hormon duktal yapılardan Müller kanallarının gelişimini engelleyen testislerin sertoli hücresinden sentezlenen hormonal yapıdır. Varlığında Müller kanallarında gelişim gözlenmez, Wolf kanalları testosteronun da etkisiyle duktal yapılar iç üreme organları erkek yönünde gelişim gösterirler.
Yokluğunda ise duktal yapılardan Müller kanallarından Fallop tüpleri (Döllenme tüpleri, rahim tüpleri) (Tuba uterina), rahim (uterus) ve vajenin (dölyolu) 2/3 üst kısmı oluşur.
Duktal yapılardan over dışı kadın iç üreme organlarının ve testis-penis dışı erkek üreme organlarının farklılaşması testislerden sentezlenen Müleryen inhibe edici faktör varlığına/yokluğuna bağlıdır.
Dış görünüşe göre cinsiyet
Dış üreme organları ürogenital sinüs adı verilen yapıdan köken alırlar. Bu yapı yüksek derecede androjenik hormonlara maruz kaldığında erkek tipi dış üreme organlarına Farklılaşım. Bu yapı düşük derecede androjenik hormonlara maruz kaldığında ise dişi tipi dış üreme organlarına farklılaşır.
Dış üreme organlarının farklılaşması değişik derecelerde androjenik hormonlara maruz kalmalarına bağlı bir olaydır.
Cinsiyet rolleri
Cinsiyet rolü, bir kültürde belli bir cinsiyet için kabul edilen ve geçerli sayılan davranış biçimleridir. Diğer bir deyişle, bir bireyin kendi cinsiyet kimliğiyle bağdaşan ve bu kimliğini ifade etmeye yarayan davranış biçimleridir.
Günümüzde, kişiye verilen toplumsal (kültürel) cinsiyet rolüyle, biyolojik rolün farkını anlamak için, biyolojik cinsiyet (İngilizce: sex) ve toplumsal cinsiyet (İngilizce: gender, aslen dilbilimde kullanılan bir terimdir) kavramı sosyolojik ve psikolojik alanlarda farklı iki kavram olarak ele alınmıştır.
Toplumsal cinsiyet rolü
Toplumsal cinsiyet rolü, toplumsallaşma süreci ve bireyin yaşadığı toplum içerisinde edindiği cinsiyettir. Bu kavram ilk defa 1972 yılında kullanılmıştır. Doğuştan edinilen biyolojik cinsiyetin tam tersi özellikler gösterebilir. Kadın ve erkeğin, toplumda üstlendikleri rollerin çoğu zaman kültür tarafından belirlendiğini anlatır ve bu nedenle de değişebilir olduğunu söyler.
Toplumsal cinsiyet rolleri, toplumların sosyal, ekonomik ve kültürel yapısından etkilendiği için, buna uygun mekanizmalar da üretir. Bu mekanizmalar da toplumun koşullarına göre zamanla değişiklik gösterir.
Cinsiyet rollerinin kültürel boyutu çok geniş yelpaze içinde biçimlenir. Bu genişlik içinde belli başlı ana yönelimler belirginleşse de, kültürel görev dağılım olanaklarının hemen hemen tümü bir yerde ve belli bir zamanda uygulama alanı bulmuştur.
Bugüne kadar, her kültürde, bir cinsiyet rolü var olmuştur. Bu rollerin her biri tarihsel olarak ortaya çıkmış ve sürekli değişime uğramışlardır. Sadece, üreme konusunda kadın ve erkeğin biyolojik rolleri, 20. yüzyılın ortasına kadar sorgulanmamıştır, fakat tıbbın olanak sunmasıyla birlikte, bu biyolojik roller kısmen değişmiş ve bu konuda tartışmalar yürütülmüştür. Yalnız bu tartışmalar, toplumun sadece küçük bir kesimiyle sınırlı kalmıştır.
Toplumsal cinsiyet rollerinin en bilindik şekli, geçmiş yüzyıllarda, Batı'da giderek sorgulanan ve değişen heteronormatif ve ataerkil rollerdir.
Geleneksel roller, “erkek” ve “kadın” olarak birbirinden kati bir şekilde ayrılan ve her iki cinsiyete de doğuştan verilen cinsiyet rollerinin var olduğu iddiasındadır. Bu roller: Erkek:
- Aile reisi ve evin geçiminden sorumlu,
- Dışarıyla olan bağı kurmada sorumlu,
- Güçlü, mantıkla hareket eden, cesur, cinsel açıdan aktif,
- Kadınlara, yani “besleyicilere” hemen hemen hiç bağlı olmayan “avcılar” olarak erkekler.
Kadın
- Erkeğe bağlı ve onun korumasına muhtaç,
- Eşiyle ve ailesiyle olan ilişkide sosyalliği sağlayan,
- Güçsüz, duygusal, mantıkla hareket etmeyen, her zaman kendinden ödün veren, cinsel açıdan pasif
- “Avcılara” muhtaç “Kuluçka sağlayıcısı” olarak kadınlar
19. yüzyılda ortaya çıkan kadın hareketleri, sanayi devrimi gibi politik değişiklikler ve özellikle de I. Dünya Savaşı ile II. Dünya Savaşı, kadının toplumdaki konumunun değişmesini sağlamıştır. Böylelikle, cinsiyet rolü bağlamında da çok önemli değişiklikler meydana gelmiştir. Kadının rolü, erkeklere oranla, daha çok liberalleşmiştir. Bu liberalleşme, kadınlara verilen olanakların, erkeklere göre daha fazla olmasına yol açmıştır.
Toplumsal cinsiyet araştırmaları
Toplumsal cinsiyet, sosyal ve kültürel (sosyokültürel) koşullara bağlı cinsiyet anlayışıdır. Özellikle toplumsal cinsiyet araştırmaları, biyolojik ve sosyal cinsiyet arasında nedenselliğe dayanan bir bağ olduğunu ve onların devamlılık çabalarını reddeder. Toplumsal cinsiyet, bir cinsiyet yapısından daha fazlasıdır. Burada insanların “tipik erkek’’ veya “tipik kadın’’ özelliklerinden hangisinde yer aldığı ve bu rollerin değerleri önceliklidir. Her şeyden önce, kadın ve erkeğin kendi başlarına toplumdaki rollerinin nasıl olduğunu ve bunları nasıl değerlendirdiklerinden bahseder. Bu bakımdan, örnek olarak, bir yandan biyolojik cinsiyetine doğası gereği önem verip, diğer yandan da belli bir toplumsal kesime ait olup, kendi toplumsal değerini oluşturmuş kadınlar ele alınabilir.
Bu tür toplumsal cinsiyetlerin, sosyal anlamları, çeşitli biçimlerde açıklanabilir. Bir toplumdaki cinsiyet ve bu cinsiyetin değeri, orada baskın olan güç değerlerine bağlıdır. Böylelikle, anaerkil bir toplumdaki cinsiyet problemi, ataerkil toplumdakinden az çok farklıdır denilebilir çünkü “erkeklik’’ ve “kadınlık’' kavramları her kültürde farklı değerlendirilir. Bu değerlendirmeler üzerine, kendi kendine gelişen, toplumsal hak ve çıkar anlayışları belirlenir. Her birey, sosyalleşme koşullarının etkisiyle, bu rollerin ve anlayış farklılığının normal olduğunu hisseder.
Biyolojik ve toplumsal cinsiyet kavramına eleştirel yaklaşım
Biyolojik ve toplumsal cinsiyet kavramlarının ayrımı, yıllardan beri var olan bir konudur. her şeyden önce, bu ayrım, 1960'lı yıllarda sosyo bilimsel-feminizm tartışmalarının merkezi haline gelmiştir.
Cinsiyet bozuklukları
Nedenleri
- Kromozomsal değişimler
- Üreme organlarındaki değişimler
- Hormonal değişimler
- Anatomik değişimler
İnterseksüelliğin birçok sendromu, kanıtlanabilen, tek bir sebepten meydana gelmez. Aksine burada birçok faktör birlikte rol oynamaktadır.
İnterseksüelliğin sıklığı, son derece farklı değerlendirilir. Bir bireyin, interseksüel olup olmadığını anlamak için, hormon analizinin dâhil olduğu detaylı bir tıbbi inceleme gereklidir. Bu tür biyolojik gözlemler, disiplinler içinde de eleştirilir. Bu da, sayılan birçok faktörün, cinsiyet gelişiminde etkisi olduğunu kanıtlamaktadır. Cinsiyet gelişimi, cinsiyetin bireysel ve çok yönlü olarak kendine nasıl yön verdiğidir. Interseksüellik ve seks hastalığıyla ilgili bu tür tespitler, değerlendirmede bir ölçü değerinde olan biseksüellikten doğan patolojik hastalıklardır. Aynı zamanda, birçok interseksüel birey, biyolojik sınıflandırmayı, interseksüelliğin bir hastalık olarak değerlendirilmesini ve zorla uygulanan tedavi yöntemlerini eleştirmektedir.
Başarısız tıbbi cinsiyet tespiti denemeleri
Bir cinsiyetin tıbben değiştirilebileceği teorisi günümüzde, cinsiyet değiştirme ameliyatlarıyla (ya da cerrahi operasyonlarla) yürütülmektedir. Bunlar üreme organının kesilerek, normal bir kadın organı büyüklüğünde (özellikle klitoris küçültülerek) genç yapay vajinanın yapılması veya birbirine bağlı olan zıt kromozomların değiştirilmesi ile yapılan hadımlaştırma uygulamalarını. Tıbbi müdahaleler, bazen uzun süreli ek tedavileri de gerektirebilir.
Karşıt kromozomlu hormon terapisi uygulamasıyla, birden fazla metabolizma bozukluğu da ortaya çıkabilir. Günümüze kadar yapılan uygulamalarda yaşanan bir diğer zorluk da ilgili kişilerin, kromozomsal cinsiyetine ilişkin bilgilendirilmemesi ve böylelikle yanlış tıbbi tedavilerle çoğu kez önemli belgelerden yoksun bırakılmasıdır. Yapılan operasyonlar ve bu operasyonların sonuçlarından doğan güçlü travmalar da, fiziksel rahatsızlıklara sebep olmaktadır. Aynı zamanda cinsiyet tanımına ilişkin sosyal çevrenin verdiği aşırı tepkiler ve toplumda var olan tabular, interseksüel bireyler için çoğu zaman sıkıntı veren bir durumdur.
İnterseksüel eylemciler, bu sebepler nedeniyle özellikle çocuk yaşlarda baskıyla yapılan cinsiyet tanımlamasına karşı çıkmakta ve cinsiyet değiştirme ameliyatlarının, önce interseksüel bireyler tarafından kabul edilip, onaylandıktan sonra yapılmasını talep etmektedirler.
Batı kültürlerinde interseksüellik
Modern çağda batı kültüründe, interseksüellerle olan ilişkilerin iki ana kabulü vardır: bunlardan ilki, her insanın gerçek cinsiyetinin, bilimsel olarak belirlenmesinin mümkün olduğudur. Bu yüzden çok sayıda interseksüel birey sözde hermafrodit olarak tanımlanmışlardır.
Bazı interseksüel bireyler, kendilerini “erselik” veya “hemafrodit” diye adlandırarak, toplumun onları kabul etmeleri için çaba harcamaktalar. Bu bireylerin, “interseksüel” kavramını kullanmama nedeni de kavramın, toplumda çok fazla bilinmemesi ve interseksüel bireylere karşı eleştirel bir bakış açısı ile yaklaşıldığından, bu kavramın onları sadece tıp alanında ele almasıdır.
Ayrıca bakınız
- Cinsellik
- Cinsel İlişki
- Cinsel yönelim
- Cinsiyet rolleri
Dış bağlantılar
Kaynakça
- ^ Beier, K. M., Loewit, K., Bosinski, H. A. (2021). Sexualmedizin. Deutschland: Elsevier Health Sciences.
- ^ Udry, J. Richard (Kasım 1994). "The Nature of Gender" (PDF). Demography. 31 (4). s. 561–573. doi:10.2307/2061790. JSTOR 2061790. PMID 7890091. 3 Nisan 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 6 Mayıs 2017.
- ^ Haig, David (Nisan 2004). "The Inexorable Rise of Gender and the Decline of Sex: Social Change in Academic Titles, 1945–2001" (PDF). Archives of Sexual Behavior. 33 (2). s. 87–96. doi:10.1023/B:ASEB.0000014323.56281.0d. PMID 15146141. 15 Haziran 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 6 Mayıs 2017.
- ^ Ann-Maree Nobelius (23 Haziran 2004). "What is the difference between sex and gender?". Monash University. 11 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mayıs 2012.
- ^ "What do we mean by "sex" and "gender"?". Dünya Sağlık Örgütü. 21 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Eylül 2009.