İçeriğe atla

Cinsiyet

Erkek (X/Y) ve dişi (X/X) farelerin embriyonik kök hücrelerinde X kromozomları (kırmızı) ve Y kromozomları (yeşil). Kromozom mutlaka erkek/dişi cinsel organına veya erkek/dişi beyin yapısına yol açmaz.[1]

Cinsiyet, erillik ve dişilik arasında farklılık gösteren özellikler aralığı veya bağlama göre, bu özellikler biyolojik cinsiyeti ve cinsiyete dayalı toplumsal yapıları (cinsiyet rolleri ve diğer toplumsal roller de) kapsayabilir.[2][3][4][5]

Kalıtımsal yapıya göre cinsiyet

Gonozomal kromozomal yapıda Y kromozomunun bulunup bulunmamasına göre adlandırılan cinsiyettir.

44+XX kromozomlarına sahip bir birey kalıtımsal olarak dişi cinsiyettedir.
44+XY kromozomlarına sahip bir birey kalıtımsal olarak erkek cinsiyettedir.

Bunu da döllenme sırasında babadan gelen sperm hücresinin kromozomal yapısı (X kromozomu ya da Y kromozomu içerdiği) belirler. Kalıtımsal cinsiyeti belirleyen erkekten gelen gonozomal kromozomun (X, Y) türüdür.

Üreme organları

İç üreme organlarına göre cinsiyet

Döllenme sonrası Y kromozomundaki testis belirleyici faktör (TBF, testis determinating factor, TDF) geni "Testis Belirleyici Faktör" adlı ürünü sentezlemekte ve bu ürün farklılaşmamış (andiferansiye) gonadal yapıyı testis yönünde farklılaştırmaktadır. (Farklılaşım, diferansiyasyon)

Bu faktörün bulunmaması durumunda farklılaşmamış cinsiyet bezi (over, yumurtalık, dişilik bezi ve testis, erkeklik bezi birden verilen ortak ad) over yönünde farklılaşacaktır.

Testisler başlıca androjen hormonu (testosteron) üretirler. Yumurtalıklar başlıca östrojen hormonu üretirler.

Anti-Müllerian hormon duktal yapılardan Müller kanallarının gelişimini engelleyen testislerin sertoli hücresinden sentezlenen hormonal yapıdır. Varlığında Müller kanallarında gelişim gözlenmez, Wolf kanalları testosteronun da etkisiyle duktal yapılar iç üreme organları erkek yönünde gelişim gösterirler.

Yokluğunda ise duktal yapılardan Müller kanallarından Fallop tüpleri (Döllenme tüpleri, rahim tüpleri) (Tuba uterina), rahim (uterus) ve vajenin (dölyolu) 2/3 üst kısmı oluşur.

Duktal yapılardan over dışı kadın iç üreme organlarının ve testis-penis dışı erkek üreme organlarının farklılaşması testislerden sentezlenen Müleryen inhibe edici faktör varlığına/yokluğuna bağlıdır.

Dış görünüşe göre cinsiyet

Dış üreme organları ürogenital sinüs adı verilen yapıdan köken alırlar. Bu yapı yüksek derecede androjenik hormonlara maruz kaldığında erkek tipi dış üreme organlarına Farklılaşım. Bu yapı düşük derecede androjenik hormonlara maruz kaldığında ise dişi tipi dış üreme organlarına farklılaşır.

Dış üreme organlarının farklılaşması değişik derecelerde androjenik hormonlara maruz kalmalarına bağlı bir olaydır.

Cinsiyet rolleri

Cinsiyet rolü, bir kültürde belli bir cinsiyet için kabul edilen ve geçerli sayılan davranış biçimleridir. Diğer bir deyişle, bir bireyin kendi cinsiyet kimliğiyle bağdaşan ve bu kimliğini ifade etmeye yarayan davranış biçimleridir.

Günümüzde, kişiye verilen toplumsal (kültürel) cinsiyet rolüyle, biyolojik rolün farkını anlamak için, biyolojik cinsiyet (İngilizcesex) ve toplumsal cinsiyet (İngilizcegender, aslen dilbilimde kullanılan bir terimdir) kavramı sosyolojik ve psikolojik alanlarda farklı iki kavram olarak ele alınmıştır.

Toplumsal cinsiyet rolü

Toplumsal cinsiyet rolü, toplumsallaşma süreci ve bireyin yaşadığı toplum içerisinde edindiği cinsiyettir. Bu kavram ilk defa 1972 yılında kullanılmıştır. Doğuştan edinilen biyolojik cinsiyetin tam tersi özellikler gösterebilir. Kadın ve erkeğin, toplumda üstlendikleri rollerin çoğu zaman kültür tarafından belirlendiğini anlatır ve bu nedenle de değişebilir olduğunu söyler.

Toplumsal cinsiyet rolleri, toplumların sosyal, ekonomik ve kültürel yapısından etkilendiği için, buna uygun mekanizmalar da üretir. Bu mekanizmalar da toplumun koşullarına göre zamanla değişiklik gösterir.

Cinsiyet rollerinin kültürel boyutu çok geniş yelpaze içinde biçimlenir. Bu genişlik içinde belli başlı ana yönelimler belirginleşse de, kültürel görev dağılım olanaklarının hemen hemen tümü bir yerde ve belli bir zamanda uygulama alanı bulmuştur.

Bugüne kadar, her kültürde, bir cinsiyet rolü var olmuştur. Bu rollerin her biri tarihsel olarak ortaya çıkmış ve sürekli değişime uğramışlardır. Sadece, üreme konusunda kadın ve erkeğin biyolojik rolleri, 20. yüzyılın ortasına kadar sorgulanmamıştır, fakat tıbbın olanak sunmasıyla birlikte, bu biyolojik roller kısmen değişmiş ve bu konuda tartışmalar yürütülmüştür. Yalnız bu tartışmalar, toplumun sadece küçük bir kesimiyle sınırlı kalmıştır.

Toplumsal cinsiyet rollerinin en bilindik şekli, geçmiş yüzyıllarda, Batı'da giderek sorgulanan ve değişen heteronormatif ve ataerkil rollerdir.

Geleneksel roller, “erkek” ve “kadın” olarak birbirinden kati bir şekilde ayrılan ve her iki cinsiyete de doğuştan verilen cinsiyet rollerinin var olduğu iddiasındadır. Bu roller: Erkek:

  • Aile reisi ve evin geçiminden sorumlu,
  • Dışarıyla olan bağı kurmada sorumlu,
  • Güçlü, mantıkla hareket eden, cesur, cinsel açıdan aktif,
  • Kadınlara, yani “besleyicilere” hemen hemen hiç bağlı olmayan “avcılar” olarak erkekler.

Kadın

  • Erkeğe bağlı ve onun korumasına muhtaç,
  • Eşiyle ve ailesiyle olan ilişkide sosyalliği sağlayan,
  • Güçsüz, duygusal, mantıkla hareket etmeyen, her zaman kendinden ödün veren, cinsel açıdan pasif
  • “Avcılara” muhtaç “Kuluçka sağlayıcısı” olarak kadınlar

19. yüzyılda ortaya çıkan kadın hareketleri, sanayi devrimi gibi politik değişiklikler ve özellikle de I. Dünya Savaşı ile II. Dünya Savaşı, kadının toplumdaki konumunun değişmesini sağlamıştır. Böylelikle, cinsiyet rolü bağlamında da çok önemli değişiklikler meydana gelmiştir. Kadının rolü, erkeklere oranla, daha çok liberalleşmiştir. Bu liberalleşme, kadınlara verilen olanakların, erkeklere göre daha fazla olmasına yol açmıştır.

Toplumsal cinsiyet araştırmaları

Toplumsal cinsiyet, sosyal ve kültürel (sosyokültürel) koşullara bağlı cinsiyet anlayışıdır. Özellikle toplumsal cinsiyet araştırmaları, biyolojik ve sosyal cinsiyet arasında nedenselliğe dayanan bir bağ olduğunu ve onların devamlılık çabalarını reddeder. Toplumsal cinsiyet, bir cinsiyet yapısından daha fazlasıdır. Burada insanların “tipik erkek’’ veya “tipik kadın’’ özelliklerinden hangisinde yer aldığı ve bu rollerin değerleri önceliklidir. Her şeyden önce, kadın ve erkeğin kendi başlarına toplumdaki rollerinin nasıl olduğunu ve bunları nasıl değerlendirdiklerinden bahseder. Bu bakımdan, örnek olarak, bir yandan biyolojik cinsiyetine doğası gereği önem verip, diğer yandan da belli bir toplumsal kesime ait olup, kendi toplumsal değerini oluşturmuş kadınlar ele alınabilir.

Bu tür toplumsal cinsiyetlerin, sosyal anlamları, çeşitli biçimlerde açıklanabilir. Bir toplumdaki cinsiyet ve bu cinsiyetin değeri, orada baskın olan güç değerlerine bağlıdır. Böylelikle, anaerkil bir toplumdaki cinsiyet problemi, ataerkil toplumdakinden az çok farklıdır denilebilir çünkü “erkeklik’’ ve “kadınlık’' kavramları her kültürde farklı değerlendirilir. Bu değerlendirmeler üzerine, kendi kendine gelişen, toplumsal hak ve çıkar anlayışları belirlenir. Her birey, sosyalleşme koşullarının etkisiyle, bu rollerin ve anlayış farklılığının normal olduğunu hisseder.

Biyolojik ve toplumsal cinsiyet kavramına eleştirel yaklaşım

Biyolojik ve toplumsal cinsiyet kavramlarının ayrımı, yıllardan beri var olan bir konudur. her şeyden önce, bu ayrım, 1960'lı yıllarda sosyo bilimsel-feminizm tartışmalarının merkezi haline gelmiştir.

Cinsiyet bozuklukları

Nedenleri

  • Kromozomsal değişimler
  • Üreme organlarındaki değişimler
  • Hormonal değişimler
  • Anatomik değişimler

İnterseksüelliğin birçok sendromu, kanıtlanabilen, tek bir sebepten meydana gelmez. Aksine burada birçok faktör birlikte rol oynamaktadır.

İnterseksüelliğin sıklığı, son derece farklı değerlendirilir. Bir bireyin, interseksüel olup olmadığını anlamak için, hormon analizinin dâhil olduğu detaylı bir tıbbi inceleme gereklidir. Bu tür biyolojik gözlemler, disiplinler içinde de eleştirilir. Bu da, sayılan birçok faktörün, cinsiyet gelişiminde etkisi olduğunu kanıtlamaktadır. Cinsiyet gelişimi, cinsiyetin bireysel ve çok yönlü olarak kendine nasıl yön verdiğidir. Interseksüellik ve seks hastalığıyla ilgili bu tür tespitler, değerlendirmede bir ölçü değerinde olan biseksüellikten doğan patolojik hastalıklardır. Aynı zamanda, birçok interseksüel birey, biyolojik sınıflandırmayı, interseksüelliğin bir hastalık olarak değerlendirilmesini ve zorla uygulanan tedavi yöntemlerini eleştirmektedir.

Başarısız tıbbi cinsiyet tespiti denemeleri

Bir cinsiyetin tıbben değiştirilebileceği teorisi günümüzde, cinsiyet değiştirme ameliyatlarıyla (ya da cerrahi operasyonlarla) yürütülmektedir. Bunlar üreme organının kesilerek, normal bir kadın organı büyüklüğünde (özellikle klitoris küçültülerek) genç yapay vajinanın yapılması veya birbirine bağlı olan zıt kromozomların değiştirilmesi ile yapılan hadımlaştırma uygulamalarını. Tıbbi müdahaleler, bazen uzun süreli ek tedavileri de gerektirebilir.

Karşıt kromozomlu hormon terapisi uygulamasıyla, birden fazla metabolizma bozukluğu da ortaya çıkabilir. Günümüze kadar yapılan uygulamalarda yaşanan bir diğer zorluk da ilgili kişilerin, kromozomsal cinsiyetine ilişkin bilgilendirilmemesi ve böylelikle yanlış tıbbi tedavilerle çoğu kez önemli belgelerden yoksun bırakılmasıdır. Yapılan operasyonlar ve bu operasyonların sonuçlarından doğan güçlü travmalar da, fiziksel rahatsızlıklara sebep olmaktadır. Aynı zamanda cinsiyet tanımına ilişkin sosyal çevrenin verdiği aşırı tepkiler ve toplumda var olan tabular, interseksüel bireyler için çoğu zaman sıkıntı veren bir durumdur.

İnterseksüel eylemciler, bu sebepler nedeniyle özellikle çocuk yaşlarda baskıyla yapılan cinsiyet tanımlamasına karşı çıkmakta ve cinsiyet değiştirme ameliyatlarının, önce interseksüel bireyler tarafından kabul edilip, onaylandıktan sonra yapılmasını talep etmektedirler.

Batı kültürlerinde interseksüellik

Modern çağda batı kültüründe, interseksüellerle olan ilişkilerin iki ana kabulü vardır: bunlardan ilki, her insanın gerçek cinsiyetinin, bilimsel olarak belirlenmesinin mümkün olduğudur. Bu yüzden çok sayıda interseksüel birey sözde hermafrodit olarak tanımlanmışlardır.

Bazı interseksüel bireyler, kendilerini “erselik” veya “hemafrodit” diye adlandırarak, toplumun onları kabul etmeleri için çaba harcamaktalar. Bu bireylerin, “interseksüel” kavramını kullanmama nedeni de kavramın, toplumda çok fazla bilinmemesi ve interseksüel bireylere karşı eleştirel bir bakış açısı ile yaklaşıldığından, bu kavramın onları sadece tıp alanında ele almasıdır.

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ Beier, K. M., Loewit, K., Bosinski, H. A. (2021). Sexualmedizin. Deutschland: Elsevier Health Sciences.
  2. ^ Udry, J. Richard (Kasım 1994). "The Nature of Gender" (PDF). Demography. 31 (4). s. 561–573. doi:10.2307/2061790. JSTOR 2061790. PMID 7890091. 3 Nisan 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 6 Mayıs 2017. 
  3. ^ Haig, David (Nisan 2004). "The Inexorable Rise of Gender and the Decline of Sex: Social Change in Academic Titles, 1945–2001" (PDF). Archives of Sexual Behavior. 33 (2). s. 87–96. doi:10.1023/B:ASEB.0000014323.56281.0d. PMID 15146141. 15 Haziran 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 6 Mayıs 2017. 
  4. ^ Ann-Maree Nobelius (23 Haziran 2004). "What is the difference between sex and gender?". Monash University. 11 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mayıs 2012. 
  5. ^ "What do we mean by "sex" and "gender"?". Dünya Sağlık Örgütü. 21 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Eylül 2009. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kadın</span> erişkin dişi insan

Kadın, dişi cinsinde olan yetişkin insandır.

<span class="mw-page-title-main">Transseksüellik</span> kişinin kendisini farklı bir cinsiyet kimliğinde hissetmesi veya cinsiyet değiştirmesi

Transseksüellik, kişinin, kendisini atanmış cinsiyetine ait hissetmeyerek farklı bir cinsiyet kimliğini benimsemesi durumudur. Transseksüellik, kişinin cinsiyet kimliğini belirtir, bu sebeple cinsel yönelim ile karıştırılmamalıdır. Transseksüel bir kişi heteroseksüel, homoseksüel, aseksüel ya da biseksüel gibi cinsel yönelimlere sahip olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Klitoris</span> vajinanın üstünde bulunan ve kadınlardaki en hassas erojen bölge

Klitoris, dılak veya bızır memeliler, devekuşları ve bunların dışında sınırlı sayıda hayvanda bulunan sertleşebilen dişi cinsel organıdır. İnsanlarda üretranın girişinin üstünde, iç dudakların kesişme noktasında düğme şeklinde bir kısmı görülebilir. Klitoral ereksiyon, klitorisin genişlediği ve sağlamlaştığı fizyolojik bir olgudur. Erkek penisinin homoloğudur. Ancak penis gibi idrar kanalı tarafından delinmemiştir, bu nedenle işeme amaçlı kullanılmaz. Az sayıda hayvan klitorisinden işer; gelişmiş bir klitorisi olan benekli sırtlan ise bu organ aracılığıyla işer, çiftleşir ve doğum yapar. Lemurlar ve örümcek maymunları da gelişmiş klitorise sahiptir. Tüm dünyada yasaklanan klitoris kesimi veya kadın sünneti bazı Afrika bölgelerinde varlığını sürdürmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Erkek</span> erişkin erkek

Erkek, eril insan. Erkek terimi genellikle yetişkin bir eril bireyi kastetmekte kullanılırken, oğlan terimi ise eril bir çocuk veya ergeni tanımlamak için kullanılır. Ancak erkek terimi aynı zamanda bazen yaş gözetmeksizin bir eril insanı tanımlamak için de kullanılır; tıpkı "erkek basketbolu" ifadesinde olduğu gibi.

<span class="mw-page-title-main">Sperm</span> erkek üreme hücresi

Sperm ya da tam bilimsel adı ile spermatozoon (Spermatozoid), erkek bireylere ait üreme hücresidir. Hayvanlar, kamçı'lı ve spermatozoa olarak bilinen kuyruğu olan hareketli sperm üretir. Bazı kırmızı algler ve mantarlar spermatia olarak bilinen hareketsiz sperm hücreleri üretirken, bazı kırmızı algler ve mantarlar spermatozoa olarak bilinir. Kapalı tohumlular polen içinde hareketsiz sperm içerirken, eğrelti otları ve bazı açık tohumlular gibi bazı bazal bitkilerde hareketli sperm bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Testis</span>

Er bezi, haya veya testis, erkek üreme organlarından penisin her iki yanında yer alan yapılardır. Erkek sağlığında önemli yer tutar.

<span class="mw-page-title-main">Üreme</span> Bir veya daha fazla ana organizmadan yeni organizmaların üretildiği biyolojik süreç

Üreme, çoğalma olarak da bilinir, bir canlının neslini devam ettirmesi olayı. Büyüme ve gelişmesini tamamlayan her canlı üreme yeteneğine sahip olur. Üreme yeteneğine sahip canlılar kendilerine benzer bireyler oluştururlar ve bu sayede nesillerini devam ettirmiş olurlar.

<span class="mw-page-title-main">LGBT</span> Lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireyler için kullanılan kısaltma

LGBT veya GLBT ya da LGBTQ+, 1990'larda LGB kısaltmasından sonra ortaya çıktı ve 1980'lerin ortaları ile sonlarından bu yana gey sözcüğü yerine kullanılarak LGBT topluluğunu temsil etmeye başladı. Birçok etkinci, gey topluluğu kullanımının eksik bir tanımlama olduğunu düşünerek LGBT topluluğu kullanımına geçti.

Gamet eşeyli üreme yolu ile çoğalan organizmalarda döllenme evresinde bir başka hücre ile birleşerek kaynaşan hücredir. Morfolojik olarak iki farklı gamet üreten ve her bireyin tek bir tip gamet ürettiği türlerde ovum ya da yumurta adı verilen daha büyük gamet türünü üreten bireyler dişi, daha küçük ve iribaşa benzeyen sperm adı verilen gamet hücrelerini üreten bireyler erkek olarak adlandırılır. Dişilerin ve erkeklerin farklı boyutlarda gamet üretmesine anizogami ya da heterogami denir; örneğin insan ovumu bir tek insan sperm hücresinin yaklaşık 100.000 katıdır.). Buna karşın izogami her iki cinsiyetten gelen gamet hücrelerinin aynı büyüklükte ve şekilde olması durumudur. Gamet adı ilk olarak Avusturyalı biyolog Gregor Mendel tarafından kullanılmıştır. Gametler bir bireyin genetik bilgisinin yarısını, her tipin 1n takımını taşırlar.

İnterseksüellik, hem erkeksi hem de kadınsı cinsiyet özelliklerine sahip olan insanların durumunu belirtir. İnterseksüel olmak bazı durumlarda fiziksel, bazı durumlarda da fiziksel olmasa da hormonal anlamda çift cinsiyetli olmak durumudur. Birey içinde hem erkek hem kadın özellikleri taşıyabilir. Ama bu herhangi bir şekilde biseksüel olmayı gerektirmez.

<span class="mw-page-title-main">Eril</span> bitkiler veya insan olmayan hayvanlarla kullanım için

Eril (♂), canlı, sperm üreten fizyolojik bir biyolojik cinsiyet. Her sperm hücresi döllenme işlemi sırasında daha büyük bir dişi gameti ile kaynaşabilir. Bir erilin cinsel yolla üremeyi gerçekleştirmesi için dişiye ait en az bir yumurta hücresine ulaşması gerekir, fakat bazı canlılar eşeyli üreyebildikleri gibi eşeysiz olarak da üreyebilir. Eril insanların (erkeklerin) da içinde bulunduğu birçok eril memeli türünde Y kromozomu bulunurken eril kuşlar ve bazı eril sürüngenlerde ise z kromozomu bulunur; bu kromozomlar eril üreme organlarının gelişmesi için gerekli olan daha fazla miktarda testosteronun üretilmesini sağlar.

Cinsiyet rolü olarak da bilinen bir cinsiyet rolü, bir kişinin cinsiyetine bağlı olarak bir kişi için genellikle kabul edilebilir, uygun veya arzu edilir olarak kabul edilen bir dizi davranış ve tutumu kapsayan sosyal bir roldür. İstisnalar ve varyasyonlar olmasına rağmen, toplumsal cinsiyet rolleri genellikle erkeklik ve kadınlık kavramlarına odaklanır.

Üçüncü cinsiyet veya üçüncü cins, bireylerin hem kendileri hem de toplum tarafından ne erkek ne de kadın olarak kategorize edildiği bir kavram. Ayrıca, üç veya daha fazla cinsiyeti tanıyan toplumlardaki bir toplumsal kategoriyi ifade eder. Üçüncü terimi genellikle "diğer"i kastediyor olarak anlaşılır; bazı antropologlar ve sosyologlar açıklanan dördüncü, beşinci, ve "bazı" cinsiyetleri ifade ederler.

Biyolojik ve toplumsal cinsiyet ayrımı, biyolojik cinsiyet (eşey) ile toplumsal cinsiyet kavramları arasındaki farkı ortaya koyar. Biyolojik cinsiyet, bireyin üreme sistemi anatomisiyle ikincil cinsiyet özelliklerini ifade ederken; toplumsal cinsiyet, kişinin biyolojik cinsiyetine bağlı olarak toplumsal rollerini veya kişinin iç farkındalığına bağlı olarak kendi cinsiyetini tanımlamasını ifade eder. Bazı durumlarda, bireyin atanmış cinsiyeti ile toplumsal cinsiyeti aynı hizada olmayabilir ve kişi transcinsiyetli, ikili cinsiyet dışı veya cinsiyet uyumsuz olabilir. Bazı durumlarda ise, birey cinsiyet atamasını güçleştiren biyolojik cinsiyet özelliklerine sahip olabilir ve kişi erdişi olabilir.

Toplumsal cinsiyet psikolojisi, kültürler arasında cinsiyet kavramının araştırılması ve bu kavramların davranış, sağlık, kişilerarası ilişkiler ile psikolojik süreçler üzerindeki etkisidir. Cinsiyet genellikle belirli bir cinsiyet ilişikli karakter veya kişisel özellikleri olarak düşünülür. Bazı batı olmayan ülkelerinde cinsiyet her zaman ikili olarak düşünülür veya cinsiyet ve biyolojik cinsiyet aynı kabul edilmez. Sonuç olarak, bazı kültürlerin üçüncü, dördüncü, beşinci veya daha fazla cinsiyeti vardır. Cinsiyeti genelde tanımlayan özelliklere erkeklik veya kadınlık denir.

Cinsiyet kimliği, kişinin kendi cinsiyetine ilişkin kişisel duygusudur. Cinsiyet kimliği, bir kişinin atanmış cinsiyetiyle ilişkili olabilir veya ondan farklı olabilir. Çoğu bireyde, cinsiyetin çeşitli biyolojik belirleyicileri, bireyin cinsiyet kimliğiyle uyumludur ve tutarlıdır. Cinsiyet ifadesi tipik olarak bir kişinin cinsiyet kimliğini yansıtır, ancak bu her zaman böyle değildir. Bir kişi, belirli bir toplumsal cinsiyet rolüyle tutarlı davranışlar, tutumlar ve görünümler ifade etse de, bu tür ifadeler mutlaka cinsiyet kimliklerini yansıtmayabilir. Cinsiyet kimliği terimi, 1964 yılında psikiyatri profesörü Robert J. Stoller tarafından icat edildi ve psikolog John Money tarafından popüler hale getirildi.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet</span> kadınlık ve erkeklik arasındaki ayırt edici fiziksel, zihinsel ve davranışsal özellikler

Toplumsal cinsiyet, kadınlık ve erkeklik ile ilgili ve bunlar arasında ayrım yapan özellikler dizisidir. Bağlama bağlı olarak bu, cinsiyete dayalı sosyal yapıları ve cinsiyet kimliğini içerebilir. Çoğu kültür, cinsiyetin iki kategoriye ayrıldığı ve insanların birinin veya diğerinin parçası olarak kabul edildiği bir cinsiyet ikiliği kullanır; bu grupların dışında olanlar ikili olmayan şemsiye terim kapsamına girebilir. Güney Asya'daki hicralar gibi bazı toplumların "erkek" ve "kadın" dışında belirli cinsiyetleri vardır; bunlara genellikle üçüncü cinsiyetler denir.). Çoğu akademisyen, cinsiyetin sosyal organizasyon için merkezi bir özellik olduğu konusunda hemfikirdir.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet sosyolojisi</span> sosyolojinin alt dalı

Toplumsal cinsiyet sosyolojisi, kadın ve erkek arasındaki farkılılıkların kültürel ve toplumsal olarak nasıl kurulduğunu, kadın ve erkeğin sosyal yapı içindeki durumlarını, kadınlık ve erkeklik kimliğinin oluşum sürecini inceleyen sosyoloji alt dalıdır.

Postgenderizm ya da Post Cinsiyetçilik, toplumsal cinsiyetin kültürel, psikolojik ve sosyal olarak aşınmasından doğan

Feminist teoride, heteroataerkillik veya cisheteroataerkillik, cis erkeklerin ve heteroseksüellerin, cis dişilerin ve diğer cinsel yönelimlerin ve cinsiyet kimliklerinin üzerinde yetkiye sahip olduğu sosyopolitik bir sistemdir. Bu terim, kadınlara yönelik ayrımcılıkla LGBTQ bireylere yönelik ayrımcılığın aynı cinsiyetçi sosyal ilkeden kaynaklandığını vurgular.