İçeriğe atla

Cinsel yönelim

Amerikan seksolog ve yazar Alfred Kinsey heteroseksüel-eşcinsel derecelendirme ölçeği olarak bilinen cinsel yönelim cetveli veya kinsey ölçeğinde, "Erkekte Cinsel Davranış" isimli eserinde “The world is not to be divided into sheep and goats” yani “Dünya koyunlar ve keçiler diye ikiye ayrılmıyor” demiş ve bu cinsel yönelim cetvelini ortaya atmıştır.

Cinsel yönelim kişilerin karşı cinsiyete, hemcins veya cinsiyete veya birden fazla cinsiyete karşı romantik veya Cinsel çekim (veya her ikisini de) hissetmeye yönlendiren kalıcı kişisel bir niteliktir.[] Bu çekimler genellikle karşıcinsellik (heteroseksüellik), eşcinsellik (homoseksüellik), biseksüellik,[1][2] altında toplanır; bununla beraber aseksüellik (diğerlerine olan romantik veya cinsel çekim eksikliği) de bazen dördüncü kategori olarak tanımlanır.[3][4][5][6] Bu kategoriler cinsel kimliklerin daha ayrıntılı dünyasını yönleridir.[1] Örneğin, insanlar panseksüel veya poliseksüel,[7] veya hiçbirinden olmak gibi diğer etiketleri de kullanabilir.[1] Amerikan Psikologlar Derneği'ne göre, cinsel yönelim "aynı zamanda bir kişinin bu çekimlere dayanan, davranışlarla ilişkili kimlik hissi ve bu çekimleri paylaşan diğer kişilerden oluşan topluluğa olan üyeliğini de tanımlar".[1][8]

Cinsel tercih terimi cinsel yönelim ile büyük ölçüde örtüşür, fakat genellikle psikolojik araştırmalarda ayırt edilir.[9] Kendini biseksüel olarak tanımlayan bir kişi, örneğin, cinsel açıdan bir cinsiyeti diğerine tercih edebilir.[10] Ayrıca cinsel tercih gönüllü bir seçimi de akıllara getirebilmektedir[9][11][12] ancak bilimsel konsensüs cinsel yönelimin bir seçim olmadığı yönündedir.[13][14][15][16]

Bir insanın neden belirli bir cinsel yönelim geliştirdiğine dair bilim adamları arasında bir görüş birliği yoktur, ancak genetik, hormonal ve çevresel faktörlerin karmaşık bir etkileşimi sonucu ortaya çıktığı teorisini savunmaktadırlar.[1][13][16][17] Bununla beraber uzmanlar, cinsel yönelimin nedenleri hakkında biyolojik temelli teorileri yeğlemektedir.[18] Bu teoriler genetik etmenlere, rahimdeki gelişimin erken dönemlerine veya bunların ortak etkisine işaret etmektedir.[14] Ayrıca cinsel yönelimin erken çocukluk deneyimlerinden ve ebeveynlerin yetiştirme tarzından etkilendiğine işaret eden sağlam bir kanıt bulunmamaktadır.[14] Aynı cinsiyetler arasındaki cinsel davranışlar ve ev ortamı veya ortak yaşam alanının erkekler üzerinde hiçbir etkisi bulunmamakta ve kadınlar için de ufak bir etkisi bulunmaktadır.[19] Son birkaç on yıldaki araştırmaların gösterdiğine göre cinsel yönelim, tamamen karşı cinsiyete yönelme ile tamamen aynı cinsiyete yönelme arasındaki kesiksiz bir aralık üzerinde değişkenlik göstermektedir.[1]

Cinsel yönelim öncelikle seksoloji dahil olmak üzere biyoloji ve psikoloji içinde rapor edilirken, sosyal inşacılık dahil antropoloji ve tarih içindeki raporlar için cinsel yönelim ve kültürle ilgili başka açıklamalar da vardır.

Tanım

Cinsel yönelim tanımlarının çoğu ruh bilimsel (kişinin erotik arzusunun doğrultusu gibi) ya da davranışsal (arzulanan kişinin cinselliğine dair) ögeler içerir. Bazı tanımlar kişinin kendini betimlemesine (kimlik) dayalıdır.

Seksoloji, antropoloji ve tarih uzmanları eşcinsel ve karşıcinsel gibi toplumsal ayrımların evrensel olmadığını tartışmaktadırlar. İnsan cinselliğinin daha sürekli bir yelpaze oluşturduğu ve yaşam dönemleri ve çevresel etkiler ile az çok değişebildiği düşünülmektedir. Değişik toplumlarda kişilerin ve kesimlerin cinsel yönelim eğilimlerine getirilen tanım, sınıflama ve yargıların çeşitlilik gösterdiği bilinir. Üstelik bazı toplumlarda çiftlerin eşey ve cinselliklerinden çok ekonomik, toplumsal ve siyasal farkları önemsenebilir.

Daha önceleri kullanılan ancak yenilerde gözden düşen "cinsel seçim", "cinsel tercih" terimleri artık bilimsel çevrelerden çok siyasal amaçla, cinsel yönelimin yalnızca bir seçim sorunu olduğunu düşünen kişilerce kullanılmaktadır."[20]

Cinsel yönelimin kökeni

Biyolojik faktörler

Araştırmacılar genler, doğum öncesi hormonlar ve beyin yapısını kapsayan, cinsel yönelimin gelişimiyle bağlantılı olma ihtimali olan birkaç biyolojik faktör tanımlamıştır.

Bilim insanları cinsel yönelimin tek bir faktör tarafından belirlenmediğine, genetik, hormonal ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu olduğuna[1][13] ve biyolojik faktörlerin genetik faktörlerle erken rahim ortamının kompleks etkileşimiyle bağlantılı olduğuna inanmış,[14] biyolojik teorileri daha çok benimsemiştir.[13] Bilim adamları cinsel yönelimin bir seçim olmadığına inanmaktadır.[13][14][15][21] Kişi heteroseksüel, eşcinsel, biseksüel ya da aseksüel olmayı kendisi seçmemektedir. Erken çocukluk deneyimlerinin, ailenin yetiştirme şeklinin, cinsel tacize uğramanın ya da yaşanan kötü olayların cinsel yönelime etki ettiğine dair önemli bir kanıt yoktur ama araştırmalar ebeveynlerin herhangi bir cinsel yönelim hakkındaki düşüncelerinin çocuğun herhangi bir cinsel yönelimle bağlantılı davranışları nasıl deneyimleyeceğine etki edebileceğini bulmuştur.[1][13][14][22][23]

Önceden eşcinselliğin aileyle yaşanan kötü deneyimler ya da yanlış bir psikolojik gelişme yüzünden oluştuğu düşünülmüştür ama bu varsayımlar yanlış bilgiye ve önyargıya dayanmaktadır.[2] Şu anki araştırmalar cinsel yönelimin oluşumundaki biyolojik açıklamaları aramaktadır[13] ama hiçbir tekrarlanan bilimsel araştırma cinsel yönelimin özel bir biyolojik etiyolojisinin olduğunu desteklememektedir.[1][13] Ama bilimsel araştırmalar heteroseksüel ve eşcinsel kişilerde bir takım biyolojik farklılıklar bulmuştur. Bu biyolojik farklılıklar cinsel yönelimin oluşumuyla aynı temel nedene sahip olabilir.

Genetik araştırmalar

Cinsel yönelimin belirlenmesinde genetik ve çevrenin önemini kıyaslamak amacıyla birkaç ikiz çalışması yapılmıştır. 1991'de yapılan bir araştırmada Bailey ve Pillard, tek yumurta erkek ikizlerinde %52 oranında, çift yumurta erkek ikizlerinde ise %22 oranında eşcinsellik bakımından uyum bulmuştur.[24] 2000'de Bailey, Dunne ve Martin 4.901 avustralyalı ikiz üzerinde yaptığı araştırmada benzer sonuçlar bulmuştur.[25] Tek yumurta erkek ikizlerinde %20 oranında uyum bulurlarken tek yumurta kız ikizlerinde yüzde %24 oranında uyum bulmuşlardır. Hershberger (2001) araştırmasında ikizler üstünde yapılmış 8 araştırmanın sonuçlarını birbiriyle karşılaştırmıştır. 8 araştırmanın 6'sında tek yumurta ikizlerinde, çift yumurta ikizlerine göre daha yüksek oranda uyum olduğu görünmüştür. Bu bulgular genetik faktörlerin cinsel yönelim üstündeki etkisinin önemli olduğunu destekler.[26]

Bearman ve Brückner (2002) önceki araştırmaları az sayıda denek içermesi[27] ve deneklerin popülasyonu temsil etmemesinden dolayı eleştirmiştir.[28] Bearman ve Brückner, 289 tek yumurta ikizi ve 495 çift yumurta ikizi üstünde yaptığı araştırmada tek yumurta erkek ikizlerinde sadece %7,7, tek yumurta kız ikizlerinde ise sadece %5,3 oranında eşcinsellik bakımından uyum bulmuştur. Bulgular neticesinde sosyal çevreden bağımsız bir genetik etkiden söz edilemeyeceği öne sürülmüştür.[27]

2010'da İsveç'te 7.600'den fazla ikiz üstünde yapılan bir araştırmada eşcinsel davranış hem genetik faktörlerle hem de kişiye özgü çevresel faktörlerle (örneğin doğum öncesi ortam, hastalık ve travma, akran grupları ve cinsel deneyimler) açıklanabileceğini bulmuştur. Araştırma aynı zamanda ailesel çevre, toplumun tutumu gibi paylaşılmış çevresel faktörlerinde zayıf ama yine de kayda değer derecede etki ettiğini bulmuştur. Kadınların cinsel yöneliminde genetik faktörlerin az derecede etki ettiği, erkeklerin cinsel yöneliminde ise paylaşılmış çevresel faktörlerin hiç etki etmediği görünmüştür. Biyometrik modelin bulgularına göre erkeklerin cinsel yöneliminde genetik faktörler %34-39, paylaşılmış çevresel faktörler %0, kişiye özgü çevresel faktörler %61-66 oranında etki etmektedir. Kadınların cinsel yöneliminde ise genetik faktörler %18-19, paylaşılmış çevresel faktörler %16-17, kişiye özgü çevresel faktörler %64-66 oranında etki etmektedir.[29]

Cinsel yönelim üzerine yapılan kromozom bağlantısı çalışmaları genom boyunca birçok tetikleyici genetik faktörlerin varlığını göstermektedir. 1993'te Dean Hamer ve meslektaşları 76 gay kardeş ve ailelerinin bağlantı analiziyle ilgili bulgular yayınlamıştır.[30] Hamer ve meslektaşları eşcinsel erkeklerin anne tarafında, baba tarafına göre daha çok gay kuzen ve gay dayıya sahip olduklarını bulmuştur. Bu annesel soyu gösteren gay kardeşler, x kromozomundaki 22 işaretleyici gen kullanılarak X kromozomu bağlantısı test edilmiştir. Başka bir araştırmada test edilen 40 kardeş çiftin 33'ünde Xq28'in uzak bölgesinde benzer aleller bulmuştur. Bu erkek kardeşler için beklenen oran olan %50'den önemli ölçüde daha yüksektir. Bu medyada birçok insan tarafından “gey geni” olarak adlandırılmış, önemli tartışmalara yol açmıştır. 1998'de Sanders ve meslektaşları benzer bir çalışma yapmış gay kardeşlerin baba tarafındaki amcaların %6'sının, anne tarafındaki dayılarınınsa yüzde %13'ünün eşcinsel olduğunu bulmuştur.[31]

Hu ve meslektaşları tarafından yapılan bir sonraki analiz önceki bulguların doğruluğunu arttırmıştır. Bu araştırma gay kardeşlerin (yeni grup) %67'sinin Xq28'de, X kromozomunda bir işaretleyici gen paylaştıklarını ortaya çıkarmıştır.[32] Başka iki araştırmada (Bailey ve meslektaşları, 1999; McKnight ve Malcolm, 2000) eşcinsel erkeklerin anne tarafındaki gay akrabaların fazlalığı bulunamamıştır.[31] 1999'da Rice ve meslektaşları tarafından yapılan bir çalışmada Xq28 bağlantısı bulunamamıştır.[33] Bütün kromozom bağlantısıyla ilgili dataların meta-analizi Xq28'le ilgili önemli bir bağlantı olduğunu göstermektedir ama aynı zamanda cinsel yönelimin tamamen genetik olduğunu açıklayabilmek için ek olarak başka genlerinde var olmak zorunda olduğunu göstermektedir. 894 heteroseksüel ve 694 eşcinsel erkek üstünde yapılan son bir araştırmada kromozom bağlantısı bulunamamıştır.[34]

Mustantski (2005) kişilerin kendi ve yeni deneklere ek olarak daha önce Hamer (1993) ve Hu (1995) tarafından rapor edilen ailelerin sadece X kromozomunun scan edilmesi yerine bütün genomunu scan etmiştir.[35] Araştırma, Hamer'in bulgularınınkine göre bir parça daha indirgenmiş Xq28 bağlantısı bulmuş, 7q36, 8p12 ve 10p26'dan başka önemli işaretleyici bulamamıştır. İlginç bir şekilde bulgular 10q26'in annesel soydan geldiğine dair önemli bir işaret göstermektedir. Bu önceki aile çalışmalarını desteklemektedir.

2004'te italyan araştırmacılar, 98 eşcinsel erkek ve 100 heteroseksüel erkeğin akrabalarını incelemiştir. Eşcinsel erkeklerin kadın akrabaları, heteroseksüel erkeklerinkine göre daha çok çocuk sahip olmaya eğilimli olduğu bulunmuştur. Ayrıca eşcinsel erkeklerin anne tarafındaki kadın akrabaları, baba tarafındaki kadın akrabalarına göre de daha çok çocuk sahip olmaya eğilimli olduğu gözlenmiştir. Araştırmacılar X kromozomundaki nesilden nesile geçen bir genetik materyalin, kız çocuklarda doğurganlığa, erkek çocuklarda ise eşcinselliğe neden olduğu sonucuna varmıştır.[36]

2010'da Kore Gelişmiş Bilim ve Teknoloji Enstitüsü'ndeki bir grup, bir dişi farenin üreme davranışıyla ilgili tek bir genini ortadan kaldırarak cinsel tercihini değiştirmeyi başarmıştır. Dişi fare gen olmayınca diğer dişi farelerin idrarına karşı maskülen bir cinsel davranış ve cinsel eğilim göstermiştir. Bu geni koruyan dişi farelerse erkek farelere cinsel ilgi duymuştur.[37]

2014'te Amerika'da Northwestern Üniversitesi'nde Michael Bailey tarafından yapılan bir araştırmada, genetik faktörlerin erkeklerin cinsel yönelimini etkilediği ama tamamen de belirleyici olmadığını göstermiştir. 408 eşcinsel erkek kardeş çifti ve aileleri üstünde yapılan araştırmada eşcinsel erkeklerin X kromozomunun Xq28 bölgesinde benzer DNA işaretleri taşıdığı ve bu bölgedeki iki kromozomun erkeklerin cinsel yönelimini etkilediği bulunmuştur. Bu 1993'te yapılan Dean Hamer'ın araştırmasını desteklemektedir. Ayrıca Kromozom 8 adlı bir bölgenin de erkeklerin cinsel yönelimini etkilediği görünmüştür. Araştırmanın bulgularına göre genetik faktörler erkek eşcinselliğinde yüzde 30-40 oranında rol oynarken gerisinden çevresel faktörler sorumlu. Ama Michael Bailey çevresel faktörlerin illaki sosyal olarak sonradan kazanılan anlamı taşımadığı, doğumumuzda DNA'mızda olmayan her şeyin çevresel faktörler olarak kabul edildiğini söylemiştir.[38]

Epigenetik araştırmalar ve teoriler

Bir araştırma annenin genetik yapısıyla oğullarının eşcinselliği arasında bir bağlantı bulmuştur. Kadınlar iki X kromozomuna sahiptir ve biri inaktive edilir. Bocklandt ve meslektaşları, eşcinsel oğullara sahip annelerin X kromozomu inaktivasyonlarının, eşcinsel erkek çocuğa sahip olmayan annelere göre önemli derecede daha yüksek oranda asimetri gösterdiğini bulmuştur. Eşcinsel bir erkek çocuğa sahip olmayan annelerin %4'ü X kromozomu inaktivasyonlarında asimetri gösterirken bu oran bir eşcinsel erkek çocuğa sahip annelerde %13, iki ya da daha fazla eşcinsel erkek çocuğa sahip annelerde %23'tür.[39]

Gebelik ve doğum sonrası boyunca epi-işaretleyicilerin genlerin ifade edilmesi üstündeki kontrolü geçici olarak değişmektedir. Epi-işaretleyiciler histon proteinlerinin ve DNA histonlarına bağlanan metil ve asetil gruplarının modifikasyonudur.[40][41] Proteinlerin fonksiyonunu değiştirir, genlerin ifade edilmesini etkiler.[42] Epi-işaretleyiciler fetüsün normal bir cinsel gelişme yaşamasına yardım etmek için tasarlanmıştır ama mitoz bölünme sırasında çocuğa geçebilir.[43] Bu epi-işaretleyiciler babadan kıza ya da anneden oğula geçtiğinde erkeklerdeki bazı özelliklerin feminenleşmesi ve kadınlardaki bazı özelliklerin maksülenleşmesi gibi ters etkilere neden olabilir. Feminenleşme ve maskülenleşmenin tersine dönmesi cinsel tercihinde tersine dönmesine neden olabilir.[44]

Doğum öncesi hormonlar

Doğum öncesi hormonal teori, belli hormonların fetüsün cinsiyet farklılaşmasında rol oynaması gibi kişinin cinsel yönelimine de etki ettiğini söyler. Doğum öncesi hormonlar cinsel yönelimin ana belirliyicisi olabilir ya da genler, biyolojik faktörler, çevresel ve sosyal durumlarla birlikte yardımcı bir faktör olabilir.[45] Gelişen beyin hücreleriyle etkileşim içinde olan hormonların ve genlerin etkilediği beyin yapısındaki farklılıkların cinsel yönelim dahil olmak üzere sayısız davranışlardaki cinsiyet farklılıkların temeli olduğuna inanılır.[46] Doğum öncesi hormonlar çocuklardaki cinsiyete uygun davranışları (sex-typed behaivor) etkileyebilir.[46] Bu hipotez memeli hayvanlar üstünde yapılan çok fazla sayıda yapılan deneysel çalışmalar sonucu ortaya atılmıştır. Benzer etkilerin insanlardaki nörodavranışsal gelişiminde görülmesi uzmanlar arasında büyük bir tartışma konusu olmuştur.[47] Son yapılan çalışmalar doğum öncesi maruz kalınan androjenin çocuklardaki cinsiyete uygun davranışları etkilediğine dair kanıtlar bulmuştur.[47]

Doğum öncesi maruz kalınan hormonların işaretlerinden biri işaret parmağı uzunluğunun yüzük parmağı uzunluğuna oranıdır. (Erkekler kızlara göre daha düşük 2D;4D oranına sahiptir.) Bağımsız araştırmalar lezbiyen kadınların daha maskülenleşmiş (daha düşük) 2D;4D oranlarına sahip olduğunu bulmuştur.[48][49][50][51][52][53][54][55][56][57] Bu efekt henüz heteroseksüel ve eşcinsel erkeklerde gözlenmemiştir.[58] Ama bu parmak oranlarının doğum öncesi androjenlerle bağlantılı olduğu tartışmalıdır.[59] Başka doğum öncesi faktörlerde bunda rol oynayabilir. Bazı araştırmalar bu hipotezi desteklerken diğerleri desteklememiştir.[59]

CAH hastaları (congenital adrenal hyperplasia, fetüs gelişirken yüksek androjen seviyelerinde oluşan otozomal resesif bir hastalık) anne karnında aşırı androjen hormonuna maruz kalmalarından dolayı değişen seviyelerde bir maskülenleşmiş vücuda ve daha çok maskülenleşmiş davranışlara sahiptir. Araştırmalar CAH hastalarının, kontrol grubundaki kadınlara göre daha çok eşcinsel ya da biseksüel yönelime sahip olduğunu göstermiştir.[60] Geçmişte düşük yapmayı engellemek için kullanılan bir ilaç olan beyaz billur tozunun (diethylstilbestrol (DES)) kadınların cinsel yönelimiyle olan ilişkisi incelenmiş, anne karnındayken DES'e maruz kalmış kadınların kontrol grubundaki kadınlara göre daha yüksek oranda (%17'ye %0) eşcinsel birliktelik yaşadıklarını rapor edilmiştir. Ama DES kadınlarının büyük çoğunluğu tümüyle heteroseksüel yönelime sahip olduğu belirtilmiştir.[61] CAH ve DES çalışmaları doğum öncesi hormonal teoriyi bir parça desteklemektedir ama sadece eşcinsel kadınların küçük bir bölümünün eşcinselliğini açıklamaktadır.

Kadınlar düşük frekanstaki sesleri erkeklere göre daha iyi duyarlar ve iç kulaklarındaki kokleadan ürettikleri oto-akustik emisyon (OAE), erkeklere göre daha yüksektir. Erkeklerin düşük frekanstaki sesleri algılamada daha kötü ve ürettikleri OAE'nin daha düşük seviyede olmasının sebebinin anne karnında daha fazla androjen hormonuna maruz kalmalarından dolayı olduğu düşünülmektedir. Dennis McFadden tarafından yapılan bir araştırma (1998) lezbiyen ve biseksüel kadınların ürettikleri OAE seviyesinin heteroseksüel kadınlara göre daha düşük (daha maskülenleşmiş) olduğunu bulmuştur. Ama heteroseksüel, eşcinsel ve biseksüel erkekler arasında önemli bir farklılık bulunamamıştır.[62]

Blanchard ve Klassen (1997), her büyük erkek kardeşin bir erkeğin gay olma ihtimalini bir önceki erkek kardeşinkinin yaklaşık yüzde 33'ü kadar arttırdığını rapor etmiştir.[63][64] Bu oran, cinsel yönelimle ilgili yapılmış araştırmalarda tanımlanmış en güvenilir epidemiyolojik değişkenlerden biridir.[65] Bu bulgular sonucunda erkek fetüslerin, her erkek çocuk doğurdukça güçlenen annesel bağışıklık sistemini tetiklediği öne sürülmüştür. Bu anne immün hipotezi, erkek fetüsteki hücrelerin hamilelik ya da doğum sırasında annenin dolaşımına girmesiyle başlar.[66] Erkek fetüsler, omurgalıların seksüel olarak farklılaşmasında rol oynadığı neredeyse kesin olarak bilinen HY antijenlerini üretir. Bu Y bağlantılı proteinler annenin bağışıklık sistemi tarafından tanınmaz; çünkü annenin cinsiyeti dişidir. Bu tanınmamazlık yüzünden anne plazental duvardan fetal bölüme kadar ulaşan antikorlar üretir. Bu anti-erkek antikorlar gelişen fetal beynin kan/beyin duvarını aşar ve beynin cinsel yönelimle bağlantılı, cinsiyete göre dimorfik yapılarını değiştirir. HY antijenlerinin beynin maskülenleşmesindeki kabiliyetini azaltan HY antikorları, erkek bebeğin büyüdüğünde kadınlardan çok erkeklere ilgi duyma ihtimalini arttırır.[63][66] Buna doğum sırası efekti denir. Doğum sırası efekti, yaklaşık her 7 eşcinsel erkekten birinin eşcinselliğini açıklamaktadır.[67] Kadınların cinsel yöneliminde ve büyük kız kardeşlere sahip olmakta doğum sırası efektinin herhangi bir etkisi olduğu gözükmemektedir.[68][69]

Sol yanlı olma ihtimali eşcinsel kişilerde artmaktadır. Önceki çalışmaların meta-analizinde[70] eşcinsel erkeklerin sol yanlı olma ihtimalinin heteroseksüel erkeklerinkinin %34'ü kadar daha fazla olduğu, eşcinsel kadınların sol yanlı olma ihtimalininse heteroseksüel kadınlarınkinin neredeyse iki katı (%91) olduğu bulunmuştur.[70] Blanchard ve meslektaşları (2006) doğum sırası efektiyle el yanlılık arasında bağlantı kurmuş, doğum sırası efektinin sadece sağ yanlı erkekler için geçerli olduğunu iddia etmiştir.[71]

Nörolojik araştırmalar

1991'de Simon LeVay, hipotalamustaki INAH1, INAH2, INAH3 ve INAH4 adı verilen 4 nöron grubunu incelemiştir. Beynin bu bölümünü önemlidir; çünkü bu bölümün hayvanların cinsel davranışlarının düzenlenmesinde rol oynadığı kanıtlanmış ve INAH2 ve INAH3'ün erkeklerde ve kadınlarda farklılık gösterdiği rapor edilmiştir. Araştırma, AIDS yüzünden ölen 19 eşcinsel erkekten, cinsel yönelimleri bilinmeyen ama araştırmacılar tarafından heteroseksüel varsayılan, 6'sı AIDS'ten ölen 16 erkekten, yine araştırmacılar tarafından heteroseksüel varsayılan, 1'i AIDS'ten ölen 6 kadından oluşmaktaydı. Simon LeVay, heteroseksüel erkeklerdeki INAH3'ün büyüklüğünün, eşcinsel erkek ve heteroseksüel kadınlarınınkinin iki katı kadar büyük olduğunu bulmuştur.[72]

2001'de William Byne ve meslektaşları aynı araştırmayı 14 HIV pozitif eşcinsel erkek, heteroseksüel varsayılan 34 erkek (10 HIV pozitif) ve heteroseksüel varsayılan 34 kadın (9 HIV pozitif) üstünde tekrar yapmıştır. Araştırmacılar INAH3'ün büyüklüğünün heteroseksüel erkek ve kadınlarda önemli derecede farklılık gösterdiğini bulmuştur. Eşcinsel erkeklerinkinin görünüşte heteroseksüel erkeklerinkinden küçük, heteroseksüel kadınlarınkinden büyük olduğu bulunmuştur. Ama bu farklılığın tam olarak istatistiksel bir öneme sahip olmadığı tespit edilmiştir. Byne ve meslektaşları aynı zamanda INAH3'ün ağırlığını ve nöronlarının sayılarını da ölçmüştür. INAH3'ün ağırlığının sonuçları büyüklüğününkilerine benzer çıkmıştır. Heteroseksüel erkeklerdeki INAH3'ün ağırlığı, heteroseksüel kadınlarınkine göre önemli ölçüde daha yüksek çıkarken, eşcinsel erkeklerin sonuçları, heteroseksüel erkek ve kadınların arasında çıkmıştır. Ama farklılığın önemli derecede olmadığı görünmüştür. INAH3'teki nöron sayılarında kadın ve erkekler arasında farklılık bulunurken cinsel yönelimle bağlantılı bir farklılık bulunamamıştır.[73]

Erkek terindeki testosterondan elde edilen androstadienin (AND) ve hamile kadınların idrarında bulunan östrojene benzeyen estratetraenolinin (EST) insanlardaki feromon olduğu düşünülmektedir. AND ve EST'in kişinin cinsel yönelimine bağlı olarak ön hipotalamustaki nöral devreleri aktivite ettiği gözlenmiştir. Ön hipotalamus üreme fonksiyonların sürecinde rol oynamaktadır ve son kanıtlar ön hipotalamsun cinsel davranış ve cinsel tercihte rol oynayan hormonal ve duyumsal ipuçlarını birleştirmede yardım ettiğini öne sürmektedir. 2005'te İvanka Savic ve ekibi yaptığı araştırmada erkeklik kimyasalı AND'ın heteroseksüel erkeklerin beyninin olfactory bölgesini (koklama duyusuna ait bölge), eşcinsel erkek ve heteroseksüel kadınlarınsa hipotalamus bölgesini aktivite ettiği bulunmuştur. Kadınlık kimyasalı EST'inse eşcinsel erkek ve heteroseksüel kadınların olfactory bölgesini, heteroseksüel erkeklerinse hipotalamus bölgesini aktivite ettiği bulunmuştur.[74] Aynı ekibin 2006'da yaptıkları bir araştırmada lezbiyen kadınların beyinlerinin verdiği tepkilerin heteroseksüel kadınlardan farklı olup heteroseksüel erkeklerinkine bir parça benzediği ama bu benzerliğin heteroseksüel kadınlar ve eşcinsel erkekler arasındaki benzerlik kadar güçlü olmadığı bulunmuştur.[75] Yine aynı ekibin 2008'de yaptığı bir araştırmada eşcinsel erkek ve heteroseksüel kadınların beyin yarımkürelerinin ortalama olarak simetri gösterdiği ama lezbiyen kadın ve heteroseksüel erkeklerin beyinlerinin asimetri gösterdiği, beyinlerinin sol yarımkürelerinin sağ yarımküreye göre bir parça daha büyük olduğu bulunmuştur.[76]

2003'te Qazi Rahman tarafından yapılan bir araştırma, lezbiyen kadınların irkilme tepkisinin (yüksek bir ses gibi beklenmedik bir uyarı karşısındaki göz kırpma refleksi) heteroseksüel kadınlarınkine göre önemli ölçüde daha fazla maskülenleşmiş olduğunu bulmuştur. Bu araştırma, irkilme tepkisinin beynin limbik sistemi tarafından kontrol edilmesinden ve limbik sisteminin aynı zamanda cinsel davranışları da kontrol etmesiyle bilinmesinden dolayı kadınların cinsel yöneliminin en azından limbik sistemle bağlantılı olduğuna dair güçlü bir kanıt içermektedir.[77]

1997'de Sanders ve Ross-Field doğum öncesi hormonların cinsel yönelimle bağlantılı fonksiyonel beyinsel asimetrilere yol açtığını öne sürmüştür. Bilişsel görevler seksüel olarak dimorfik olarak bilinir. Kadınların sözlü yeteneklerinin erkeklere göre daha gelişmiş olması indirgenmiş lateralizationla (bir fonksiyonun beynin sağ veya sol yarımküresinde yerleşik olması prensibi), erkeklerin uzaysal görevlerde kadınlara göre daha başarılı olması da belirgenleşmiş lateralizationla bağlantılıdır. Fonksiyonel beyinsel asimetriyi ölçen Vincent Mekanik Diyagramlar testinde hem eşcinsel erkekler hem heteroseksüel kadınlar heteroseksüel erkeklerden daha düşük skorlar elde etmiştir. Sözel performansı ölçen Wechsler Yetişkin Zeka Ölçeği'nde ise heteroseksüel kadın ve eşcinsel erkekler, heteroseksüel erkeklere göre daha yüksek skorlar elde etmiştir. Cinsiyete göre farklı sonuçlar elde edilmesi beklenen birkaç testte de eşcinsel erkeklerle heteroseksüel kadınların sonuçları istatistiksel olarak birbirinden farklılık göstermezken, heteroseksüel erkeklerin sonuçları farklılık göstermiştir.[78]

2003'te Chicago Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada, eşcinsel erkeklerin beyni serotoninin geri alımını inhibite eden fluoksetine heteroseksüel erkeklerinkine göre farklı tepki verdiği, hipotalamuslarındaki glikoz metabolizmasının heteroseksüel erkeklere göre önemli ölçüde daha az olduğu bulunmuştur. Prefrontal korteks ve singulat korteks dahil olmak üzere beynin diğer bölgelerinde de ölçülen aktivasyonda da farklılıklar bulunmuştur.[79]

2007'de Chicago'da yapılan bir araştırmada erkek meyve sineklerinin beyinlerinin cinsellikle ilgili bölgelerindeki bir gen değiştirilerek eşcinsel davranış göstermesi sağlanmıştır. Genin mutasyonundan sonra sinapsis adı verilen sinir hücreleri bağlantılarının güçlenmesi nedeniyle erkek meyve sinekleri diğer meyve sineklerinin erkek mi dişi mi olduğunu anlamaya yarayan “feromon” adlı kimyasal kokuları ayırt edememiş, hem dişi hem de diğer erkek meyve sineklerine kur yapmıştır.[80]

Birçok türde seksüel farklılaşmanın belirgin bir özelliği preoptik hipotalamustaki seksüel dimorfik çekirdeğin (SDN) varlığıdır. SDN, erkeklerde dişilere göre daha büyüktür. Evcil koçların çoğunluğu dişi koyunlara ilgi duyarken, yaklaşık yüzde 8'i diğer koçlara ilgi duymaktadır. Roselli ve meslektaşları koyunların SDN'sini (kSDN) incelemiş, eşcinsel koçların kSDN'sinin, heteroseksüel koçlara göre daha küçük, dişi koyunlarınkine ise benzer olduğunu bulmuştur. Ayrıca kSDN'in nöronlarının aromataz aktivitesi, eşcinsel koçlarda heteroseksüel koçlara göre daha küçük olduğu bulunmuştur.[81]

Çevresel faktörler

Genetik alanında, genetik olmayan herhangi bir faktör çevresel etki olarak kabul edilir. Ancak, çevresel etki otomatik olarak sosyal çevrenin cinsel yönelimin gelişimini etkilediği veya katkıda bulunduğu anlamına gelmez. Doğum öncesi gelişim gibi genetik olmayan ancak yine de biyolojik olan ve muhtemelen cinsel yönelimi şekillendirmeye yardımcı olan geniş bir sosyal olmayan çevre vardır.[82]

Sosyal faktörler

Erken çocukluk deneyimlerinin, ebeveynliğin, cinsel istismarın veya diğer olumsuz yaşam olaylarının cinsel yönelimi etkilediğine dair öneriyi destekleyen önemli bir kanıt bulunmamaktadır. Doğum sonrası sosyal çevrenin cinsel yönelim üzerindeki etkisine dair hipotezler, özellikle erkekler için zayıftır.[82] Ebeveyn tutumları, çocukların cinsel yönelimlerini açıkça tanımlayıp tanımlamamalarını etkileyebilir.[83][84][85] O zamandan beri önyargı ve yanlış bilgilere dayandığı tespit edilmiş olsa da, bir zamanlar eşcinselliğin çocuklukta yaşanan cinsel istismar da dahil olmak üzere çocukluk deneyimleri ve sorunlu ilişkilerden kaynaklanan hatalı psikolojik gelişimin bir sonucu olduğu düşünülmüştür.[83] Bu tür hipotezler "olabileceğine inanmak istemek için oldukça yüklü siyasi, ahlaki ve teolojik gerekçelerle ilişkilendirilmiştir."[86]

Profesyonel organizasyonların açıklamaları

Amerikan Pediatri Akademisi'nin 2004'teki açıklaması şu şekildedir:[13]

Herhangi bir cinsel yönelimin gelişiminin mekanizmaları belirsizliğini sürdürmektedir ama şu anki kaynaklar ve bu alandaki çoğu uzman cinsel yönelimin bir tercih/seçim olmadığını belirtmektedir. Kişi eşcinsel ya da heteroseksüel olmayı kendisi seçmemektedir. Cinsel yönelimle ilgili çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. Cinsel yönelim muhtemelen tek bir faktör tarafından değil, genetik, hormonal ve çevresel faktörlerin etkileşimiyle oluşmaktadır. Son 10 yılda biyolojik temelli teoriler uzmanlar tarafından daha çok benimsenmiştir. İnsanların cinsel yöneliminin kökeniyle ilgili tartışmalar ve belirsizlik devam etmekle beraber ailenin yetiştirme şeklinin, cinsel tacizin ya da yaşanan kötü olayların cinsel yönelime etki ettiğine dair bilimsel bir kanıt yoktur. Şu anki bilgiler cinsel yönelimin erken çocukluk döneminde kurulduğunu göstermektedir.

Amerikan Psikiyatri Kurumu, Amerikan Psikologlar Derneği ve Sosyal İşçilerin Ulusal Kurumu'nun 2006'daki açıklaması şu şekildedir:[8]

İnsanların heteroseksüel, eşcinsel ya da biseksüel olmasına yol açan özel faktörler (biyolojik, psikolojik, ebeveynlerin cinsel yönelimi) hakkında ortak bir bilimsel görüş yoktur ama mevcut kanıtlar gay ve lezbiyenlerin çok büyük bir çoğunluğunun heteroseksüel çiftlerin yetiştirdiği ailelerden geldiğini, eşcinsel çiftlerin yetiştirdiği çocuklarınsa çok büyük bir çoğunluğunun heteroseksüel olduğunu göstermektedir.

Kraliyet Psikiyatrlar Derneği'nin 2007'deki açıklaması şu şekildedir:[14]

Neredeyse bir yüzyıl boyunca yapılan psikoanalitik ve psikolojik spekülasyonlara rağmen ailenin yetiştirme şeklinin ya da erken çocukluk deneyimlerinin kişide heteroseksüel ya da eşcinsel yönelimin oluşmasında bir rolü olduğuna dair önemli bir kanıt bulunamamıştır. Cinsel yönelim doğada biyolojik olarak görünebilir, genetik faktörlerin kompleks etkileşimi ve erken rahim ortamı tarafından belirlenebilir. Bu yüzden cinsel yönelim bir seçim değildir ama cinsel davranış açıkça bir seçimdir.

Amerikan Psikiyatri Kurumu'nun açıklaması şu şekildedir:[2]

Hiç kimse heteroseksüellik, eşcinsellik ve biseksüelliğin nasıl oluştuğunu bilmemektedir. Önceden eşcinselliğin aileyle yaşanan kötü deneyimler ya da yanlış bir psikolojik gelişme yüzünden oluştuğu düşünülmüştür ama bu varsayımlar yanlış bilgiye ve önyargıya dayanmaktadır.

Amerikan Psikiyatri Kurumu, Amerikan Psikologlar Derneği, California Psikologlar Birliği ve Sosyal İşçilerin Ulusal Kurumu 2007'deki açıklaması şu şekildedir:[8]

Birçok araştırma genetik, hormonal, gelişimsel, sosyal ve kültürel faktörlerin cinsel yönelim üstündeki etkisini incelemesine rağmen, bilim adamların cinsel yönelimin özel bir faktör ya da faktörler tarafından belirlendiği sonucuna ulaşmasına izin veren bir bulgu yoktur. Bu araştırmaların bazıları cinsel yönelimin gelişimini daha iyi anlamaya olanak tanıyabilir ama cinsel yönelimin nedenini veya nedenlerini bulmada sonuca ulaşmaya yardım etmez.

Cinsel yönelimi değiştirme çabaları

Cinsel yönelimi değiştirme çabaları (SOCE), eşcinsel ya da biseksüel yönelimi heteroseksüelliğe dönüştürmeyi amaçlayan metodlardır.[87] Bu çabalar davranışsal teknikleri (örneğin onarım terapisi), psikoanalitik teknikleri, tıbbi yaklaşımları ve dinsel ve ruhsal yaklaşımları içerebilir. Dünyanın bazı yerlerindeyse “düzeltici tecavüz” (lezbiyen kadınlara heteroseksüelliğe dönmesi için yapılan tecavüz) gibi cinsel şiddetleri içerebilir.[88]

SOCE'nin kişinin cinsel yönelimini değiştirmeyi başarıp başarmadığına dair bilimsel kesinliği gösteren bir araştırma yoktur. SOCE, dini kuruluşların benimsediği değerlerle LGBT hakları kuruluşları, profesyonel ve bilimsel kuruluşlar arasındaki gerginlik yüzünden tartışmalıdır.[87] Davranışsal ve sosyal bilimlerin ve ruh sağlığı uzmanlık alanlarının uzun süredir olan ortak görüşü eşcinsellik ve biseksüelliğin insan cinselliğinin normal ve pozitif bir varyasyonu olduğu ve bu yüzden eşcinsellik ve biseksüelliğin bir ruh hastalığı olarak kabul edilmediğidir.[87] Amerikan Psikiyatri Kurumu'nun açıklaması “Çoğu insan kendi cinsel yönelimlerinde az miktarda tercih hissini deneyimler ya da hiç deneyimlemez.” şeklindedir.[89] Bazı kişiler ve gruplar eşcinselliği gelişimsel bozukluk ya da dini ve ahlaki çöküş olarak tanıtmakta ve psikoterapi ve dini çabaları içeren SOCE'nin kişinin eşcinsel hislerini ve davranışlarını değiştirebileceğini iddia etmektedir. Bu kişiler ve grupların birçoğu eşcinselliğin aşağılayıcı, utanç verici bir şey olduğunu desteleyen dini, politik akımlardan olduğu gözlenmektedir.[87]

Hiçbir önemli ruh sağlığı kuruluşu cinsel yönelimi değiştirme çabalarını uygun görmemiş, hemen hemen hepsi cinsel yönelimi değiştirmeyi amaçlayan tedavileri uyaran prensipleri benimsemiştir. Bu kuruluşlarda Amerikan Psikiyatri Kurumu, Amerikan Psikologlar Derneği, Amerika'daki Sosyal İşçilerin Ulusal Kurumu,[90] Kraliyet Psikiyatrlar Derneği,[91] ve Avustralya Psikologlar Derneği de yer almaktadır.[92] Kraliyet Psikiyatrlar Derneği, ABD'nin Ulusal Araştırma ve Terapi Derneği NARTH gibi kuruluşların bilim tarafından desteklenmemesi ve önerdiği sözde eşcinsellik tedavilerin önyargı ve ayrımcılığa zemin hazırlaması konusundaki endişelerini Amerikan Psikiyatri Kurumu ve Amerikan Psikologlar Derneği'yle paylaşmıştır.[91][93]

2012'de Panamerikan Sağlık Örgütü (Dünya Sağlık Örgütü'nün Kuzey ve Güney Amerikan Kolu) insanların heteroseksüellik haricindeki yönelimlerini “tedavi” etmeyi amaçlayan servislerin tıbbi olarak doğrulanmamış olması ve insanların sağlığı için tehlikeli olması yüzünden uyarı niteleğinde bir açıklama yapmış, uzmanların ortak görüşünün eşcinselliğin insan cinselliğinin normal ve pozitif bir varyasyonu olduğunu ve eşcinselliğin patolojik bir durum olmadığını belirtmiştir. Dünya Sağlık Örgütü, eşcinsel çocukların kendi istemedikleri halde bu tedavilere gitmeye bazen zorlandıklarını, özgürlüklerinin elinden alındığı ve bazen aylarca izole edildiklerini belirtmiştir. Panamerikan Sağlık Örgütü bu tür etik olmayan tedavilerin sağlık hizmetlerinin ve insan haklarının ihlalinden dolayı ihbar edilmesini ve ulusal yönetmelik altında yaptırım uygulanmasını önermiştir.[94]

Cinsel yönelimin ölçülmesi

Toplumsal değer yargıları cinsel yönelimin bilimsel yöntemlerle ölçülmesini zor kılar. Araştırmacılar bireylerin kendi bildirileri, cinsel davranışları, yazıya dökülmüş cinsel düşler ve cinsel uyarılma paternlerini kullanabilirler. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren insan cinsel yanıtının iki ya da üç belirli kategori arasında süreklilik gösterdiği varsayımı yaygınlaşmıştır. Erken dönem Alman seksolog Magnus Hirschfeld tarafından 1896'da yayınlanan bir makalede bireylerin cinsel arzuları karşıcinsel (A) ve eşcinsel (B) olarak iki bağımsız 10 bölümlü ölçek ile ölçülmüştür).[95]

Elli yıl kadar sonra, Amerikan seksolog Alfred Kinsey Erkekte Cinsel Davranış adlı eserini yazdı (1948).


Kinsey cetveli cinsel eğilimi 0'dan (yalnızca karşıcinsel) 6'ya (yalnızca eşcinsel) ölçer. Ek bir kategori, X, ne erkek ne de kadınlara ilgi duymayanlara ayrılmıştır. Hirschfeld'in cetvelinin aksine, Kinsey cetveli tek boyutludur:

Değerlendirme (Rating)Açıklama (Description)
0 Exclusively heterosexual (Tümüyle karşıcinsel)
1 Predominantly heterosexual, only incidentally homosexual (Ağırlıklı olarak karşıcinsel, yalnızca zaman zaman eşcinsel)
2 Predominantly heterosexual, but more than incidentally homosexual (Ağırlıklı olarak karşıcinsel, ama "zaman zaman"dan daha sık eşcinsel)
3 Equally heterosexual and homosexual (Eşit derecede eşcinsel ve karşıcinsel)
4 Predominantly homosexual, but more than incidentally heterosexual (Ağırlıklı olarak eşcinsel, ama "zaman zaman"dan daha sık karşıcinsel)
5 Predominantly homosexual, only incidentally heterosexual (Ağırlıklı olarak eşcinsel, yalnızca zaman zaman karşıcinsel)
6 Exclusively homosexual (Tümüyle eşcinsel)
X Asexual (Aseksüel)

Cinsel yönelimi belirleyen faktörler

Ayrıca bakınız

Dipnotlar

  1. Reiter, L. (1989) Sexual orientation, sexual identity, and the question of choice. Clinical Social Work Journal, 17, 138-150.
  2. Wilson, G. and Rahman, Q., (2005). Born Gay. London: Peter Owen Publishers, p21
  3. Hirschfeld, Magnus, 1896. Sappho und Socrates, Wie erklärt sich die Liebe der Männer & und Frauen zu Personen des eigenen Geschlechts? (Sappho and Socrates, How Can One Explain the Love of Men and Women for Individuals of Their Own Sex?)
  4. A.C. Kinsey, W. B. Pomeroy, C.E. Martin, Sexual Behavior in the Human Male, (pp. 639, 656). Philadelphia, PA: W. B. Saunders, 1948). ISBN 0-253-33412-8.
  5. LeVay, Simon, 1996. Queer Science: The Use and Abuse of Research into Homosexuality. Cambridge: MIT Press. ISBN 0-262-62119-3.
  6. Klein, F., Barry Sepekoff, Timothy J. Wolf. Sexual Orientation: a Multi-Variable Dynamic Process, in Klein, Fritz and Timothy J. Wolf, ed., 'Two Lives to Lead; Bisexuality in Men and Women', New York: Harrington Park Press, Inc., 1985, p. 38. (Also published as Bisexualities: Theory and Research, by Haworth Press, 1985.) Klein Sexual Orientation Grid online
  7. http://www.camh.net/Care_Treatment/Resources_for_Professionals/ARQ2/arq2_question_a2.html 27 Eylül 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  8. Diamond, Lisa Sexual Identity, Attractions, and Behavior Amoung Young Sexual-Minority Women Over a 2-Year Period Developmental Psychology (2000) Vol. 36 No.2, 241-250
  9. Answers to Your Questions About Sexual Orientation and Homosexuality, American Psychological Association. Retrieved on 04-12-2007.
  10. "The Surgeon General's call to Action to Promote Sexual Health and Responsible Sexual Behavior", A Letter from the Surgeon General U.S. Department of Health and Human Services 2001-07-09. Retrieved 2007-03-29.
  11. Just the Facts About Sexual Orientation & Youth: A Primer for Principals, Educators and School Personnel, American Psychological Association, et al., 1999. Retrieved 2007-02-23.
  12. Minton, H. L. (1986). Femininity in men and masculinity in women: American psychiatry and psychology portray homosexuality in the 1930s, Journal of Homosexuality, 13(1), 1-21.
  13. Terry, J. (1999). An American obsession: Science, medicine, and homosexuality in modern society. Chicago: University of Chicago Press
  14. Bailey, J.M., Zucker, K.J. (1995), Childhood sex-typed behavior and sexual orientation: a conceptual analysis and quantitative review. Developmental Psychology 31(1):43
  15. Rodriguez Rust, Paula C. Bisexuality: A contemporary paradox for women, Journal of Social Issues, Vol 56(2), Summer 2000. Special Issue: Women's sexualities: New perspectives on sexual orientation and gender. pp. 205–221. Article online. Also published in: Rodriguez Rust, Paula C. Bisexuality in the United States: A Social Science Reader. Columbia University Press, 2000. ISBN 0-231-10227-5
  16. James Alm, M. V. Lee Badgett, Leslie A. Whittington, Wedding Bell Blues: The Income Tax Consequences of Legalizing Same-Sex Marriage, page 24. (1998) PDF link
  17. Sexual Orientation and Adolescents, American Academy of Pediatrics Clinical Report. Retrieved 2007-02-23.
  18. Hamer, Hu, Magnuson, Hu and Pattatucci (1993) A linkage between DNA markers on the X chromosome and male sexual orientation. Science 261(5119): pp. 321–7. Retrieved 2007-01-18.
  19. Doubt cast on 'gay gene', April 23, 1999, BBC News
  20. cited in Wilson and Rahman 2005, p47
  21. Bailey, J.M., Dunne, M.P., Martin, N.G. (2000). Genetic and environmental influences on sexual orientation and its correlates in an Australian twin sample. Journal of Personality and Social Psychology, 78(3)
  22. Blanchard, R., Cantor, J. M., Bogaert, A. F., Breedlove, S. M., & Ellis, L. (2006). "Interaction of fraternal birth order and handedness in the development of male homosexuality." Hormones and Behavior, 49, 405–414.
  23. http://www.psych.org/pnews/00-09-01/recalling.html 2 Ocak 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  24. http://findarticles.com/p/articles/mi_m1589/is_2002_Nov_12/ai_94598255 14 Aralık 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  25. Section E5.1.2.9.6. in the Department of Defense Instruction Nov. 14, 1996
  26. Zachary Green and Michael J. Stiers. Multiculturalism and Group Therapy in the United States: A Social Constructionist Perspective. Springer Netherlands 2002. Pages 233-246.
  27. Robert Brain. Friends and Lovers. Granada Publishing 1976. Chapters 3, 4.

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f g h i "Sexual orientation, homosexuality and bisexuality". American Psychological Association. 29 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Ağustos 2008. 
  2. ^ a b c "Sexual Orientation". American Psychiatric Association. 9 Kasım 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ocak 2013. 
  3. ^ Prause, Nicole (Ağustos 2004). "Asexuality: Classification and Characterization" (PDF). Archives of Sexual Behavior. 36 (3). ss. 341-356. doi:10.1007/s10508-006-9142-3. PMID 17345167. 27 Eylül 2007 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2007. 
  4. ^ Melby, Todd (Kasım 2005). "Asexuality gets more attention, but is it a sexual orientation?". Contemporary Sexuality. 39 (11). ss. 1, 4-5. 
  5. ^ Marshall Cavendish Corporation, (Ed.) (2009). "Asexuality". Sex and Society. 2. Marshall Cavendish. s. 82. ISBN 978-0-7614-7905-5. 21 Eylül 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2013. 
  6. ^ Bogaert, Anthony F. (2006). "Toward a conceptual understanding of asexuality" 14 Ocak 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Review of General Psychology 10 (3): 241–250. Retrieved on December 16, 2011.
  7. ^ Firestein, Beth A. (2007). Becoming Visible: Counseling Bisexuals Across the Lifespan. Columbia University Press. s. 9. ISBN 0231137249. 6 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ekim 2012. 
  8. ^ a b c "Case No. S147999 in the Supreme Court of the State of California, In re Marriage Cases Judicial Council Coordination Proceeding No. 4365(...) - APA California Amicus Brief — As Filed" (PDF). s. 33 n. 60 (p. 55 per Adobe Acrobat Reader); Corsini citation per id., Brief, p. 6 n. 4 (p. 28 per Adobe Acrobat Reader). 18 Ocak 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Mart 2013. 
  9. ^ a b "Avoiding Heterosexual Bias in Language" (PDF). American Psychological Association. 13 Ağustos 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 19 Temmuz 2011. 
  10. ^ Rosario, M., Schrimshaw, E., Hunter, J., & Braun, L. (2006, February). Sexual identity development among lesbian, gay, and bisexual youths: Consistency and change over time. Journal of Sex Research, 43(1), 46–58. Retrieved April 4, 2009.
  11. ^ Friedman, Lawrence Meir (1990). The republic of choice: law, authority, and culture. Harvard University Press. s. 92. ISBN 978-0-674-76260-2. 21 Eylül 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ocak 2012. 
  12. ^ Heuer, Gottfried (2011). Sexual revolutions: psychoanalysis, history and the father. Taylor & Francis. s. 49. ISBN 978-0-415-57043-5. 21 Eylül 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ocak 2011. 
  13. ^ a b c d e f g h i Frankowski BL; American Academy of Pediatrics Committee on Adolescence (Haziran 2004). "Sexual orientation and adolescents". Pediatrics. 113 (6). ss. 1827-32. doi:10.1542/peds.113.6.1827. PMID 15173519. 20 Mart 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Kasım 2013. 
  14. ^ a b c d e f g "Submission to the Church of England's Listening Exercise on Human Sexuality". The Royal College of Psychiatrists. 12 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Haziran 2013. 
  15. ^ a b Garcia-Falgueras, Alicia, & Swaab, Dick F., Sexual Hormones and the Brain: An Essential Alliance for Sexual Identity and Sexual Orientation, in Endocrine Development, vol. 17, pp. 22–35 (2010) (ISSN 1421-7082) (authors are of Netherlands Institute for Neuroscience, of Royal Netherlands Academy of Arts and Sciences) (author contact is 2d author) (vol. 17 is Sandro Loche, Marco Cappa, Lucia Ghizzoni, Mohamad Maghnie, & Martin O. Savage, eds., Pediatric Neuroendocrinology).
  16. ^ a b Lamanna, Mary Ann; Riedmann, Agnes; Stewart, Susan D (2014). Marriages, Families, and Relationships: Making Choices in a Diverse Society. Cengage Learning. s. 82. ISBN 978-1-305-17689-8. 30 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Şubat 2016. The reason some individuals develop a gay sexual identity has not been definitively established  – nor do we yet understand the development of heterosexuality. The American Psychological Association (APA) takes the position that a variety of factors impact a person's sexuality. The most recent literature from the APA says that sexual orientation is not a choice that can be changed at will, and that sexual orientation is most likely the result of a complex interaction of environmental, cognitive and biological factors...is shaped at an early age...[and evidence suggests] biological, including genetic or inborn hormonal factors, play a significant role in a person's sexuality (American Psychological Association 2010). 
  17. ^ Gail Wiscarz Stuart (2014). Principles and Practice of Psychiatric Nursing. Elsevier Health Sciences. s. 502. ISBN 978-0-323-29412-6. 30 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Şubat 2016. No conclusive evidence supports any one specific cause of homosexuality; however, most researchers agree that biological and social factors influence the development of sexual orientation. 
  18. ^ Frankowski BL; American Academy of Pediatrics Committee on Adolescence (Haziran 2004). "Sexual orientation and adolescents". Pediatrics. 113 (6). ss. 1827-32. doi:10.1542/peds.113.6.1827. PMID 15173519. 20 Mart 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Kasım 2013. 
  19. ^ DOI:10.1007/s10508-008-9386-1
  20. ^ Reiter, L. (1989) Sexual orientation, sexual identity, and the question of choice. Clinical Social Work Journal, 17, 138-150.
  21. ^ Vare, Jonatha W., and Terry L. Norton. "Understanding Gay and Lesbian Youth: Sticks, Stones and Silence." Cleaning House 71.6 (1998): 327-331: Education Full Text (H.W. Wilson). Web. 19 Apr. 2012.
  22. ^ "Different aspects of sexual orientation may be influenced to a greater or lesser degree [p. 303:] by experiential factors such that sexual experimentation with same-gender partners may be more dependent on a conducive family environment than the development of a gay or lesbian identity." Susan E. Golombok & Fiona L. Tasker, Do Parents Influence the Sexual Orientation of Their Children?, in J. Kenneth Davidson, Sr., & Nelwyn B. Moore, Speaking of Sexuality: Interdisciplinary Readings (Los Angeles, Calif.: Roxbury Publishing, 2001) (ISBN 1-891487-33-7), pp. 302–303 (adapted from same authors, Do Parents Influence the Sexual Orientation of Their Children? Findings From a Longitudinal Study of Lesbian Families, in Developmental Psychology (American Psychological Association), vol. 32, 1996, 3–11) (author Susan Golombok prof. psychology, City Univ., London, id., p. xx, & author Fiona Tasker sr. lecturer, Birkbeck Coll., Univ. of London, id., p. xxiii).
  23. ^ "Whereas there is no evidence from the present investigation to suggest that parents have a determining influence on the sexual orientation of their children, the findings do indicate that by creating a climate of acceptance or rejection of homosexuality within the family, parents may have some impact on their children's sexual experimentation as heterosexual, lesbian, or gay." Do Parents Influence the Sexual Orientation of Their Children?, ibid., in Speaking of Sexuality, id., p. 303 (adapted per id., p. 303).
  24. ^ Bailey JM, Pillard, RC (1991). "A Genetic Study of Male Sexual Orientation". Archives of General Psychiatry. 48 (12). ss. 1089-96. doi:10.1001/archpsyc.1991.01810360053008. PMID 1845227. 12 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Kasım 2013. 
  25. ^ Bailey JM, Dunne MP, Martin NG (Mart 2000). "Genetic and environmental influences on sexual orientation and its correlates in an Australian twin sample". J Pers Soc Psychol. 78 (3). ss. 524-36. doi:10.1037/0022-3514.78.3.524. PMID 10743878. 
  26. ^ Hershberger, Scott L. 2001. Biological Factors in the Development of Sexual Orientation. Pp. 27–51 in Lesbian, Gay, and Bisexual Identities and Youth: Psychological Perspectives, edited by Anthony R. D’Augelli and Charlotte J. Patterson. Oxford, New York: Oxford University Press. Quoted in Bearman and Bruckner, 2002.
  27. ^ a b This work was published in the American Journal of Sociology (Bearman, P. S. & Bruckner, H. (2002) Opposite-sex twins and adolescent same-sex attraction. American Journal of Sociology 107, 1179–1205.) and is available only to subscribers. However, a final draft of the paper is available here 19 Temmuz 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. – there are no significant differences on the points cited between the final draft and the published version.
  28. ^ While inconsistent with modern findings, the first relatively large-scale twin study on sexual orientation was reported by Kallman in 1952. (See: Kallmann FJ (Nisan 1952). "Comparative twin study on the genetic aspects of male homosexuality". J. Nerv. Ment. Dis. 115 (4). ss. 283-97. PMID 14918012. ). Examining only male twin pairs, he found a 100% concordance rate for homosexuality among 37 monozygotic (MZ) twin pairs, compared to a 12%–42% concordance rate among 26 dizygotic (DZ) twin pairs, depending on definition. In other words, every identical twin of a homosexual subject was also homosexual, while this was not the case for non-identical twins. This study was criticized for its vaguely described method of recruiting twins and for a high rate of psychiatric disorders among its subjects. (See Rosenthal, D., "Genetic Theory and Abnormal Behavior" 1970, New York: McGraw-Hill.)
  29. ^ Långström N, Rahman Q, Carlström E, Lichtenstein P (Şubat 2010). "Genetic and environmental effects on same-sex sexual behavior: a population study of twins in Sweden". Arch Sex Behav. 39 (1). ss. 75-80. doi:10.1007/s10508-008-9386-1. PMID 18536986. 
  30. ^ Hamer DH, Hu S, Magnuson VL, Hu N, Pattatucci AM (Temmuz 1993). "A linkage between DNA markers on the X chromosome and male sexual orientation". Science. 261 (5119). ss. 321-7. doi:10.1126/science.8332896. PMID 8332896. 
  31. ^ a b Wilson, G.D., & Rahman, Q. (2005). Born Gay: The Biology of Sex Orientation. London: Peter Owen Publishers.
  32. ^ Hu S, Pattatucci AM, Patterson C; ve diğerleri. (Kasım 1995). "Linkage between sexual orientation and chromosome Xq28 in males but not in females". Nat. Genet. 11 (3). ss. 248-56. doi:10.1038/ng1195-248. PMID 7581447. 
  33. ^ Vilain E (2000). "Genetics of sexual development". Annu Rev Sex Res. Cilt 11. ss. 1-25. PMID 11351829. 
  34. ^ DOI:10.1007/s10508-009-9499-1
  35. ^ Mustanski BS, Dupree MG, Nievergelt CM, Bocklandt S, Schork NJ, Hamer DH (Mart 2005). "A genomewide scan of male sexual orientation" (PDF). Hum. Genet. 116 (4). ss. 272-8. doi:10.1007/s00439-004-1241-4. PMID 15645181. 15 Nisan 2005 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Kasım 2013. 
  36. ^ Camperio-Ciani A, Corna F, Capiluppi C (Kasım 2004). "Evidence for maternally inherited factors favouring male homosexuality and promoting female fecundity". Proc. Biol. Sci. 271 (1554). ss. 2217-21. doi:10.1098/rspb.2004.2872. PMC 1691850 $2. PMID 15539346. 
  37. ^ Park, D; Choi, D; Lee, J; Lim, DS; Park, C (2010). "Male-like sexual behavior of female mouse lacking fucose mutarotase". BMC genetics. Cilt 11. s. 62. doi:10.1186/1471-2156-11-62. PMC 2912782 $2. PMID 20609214. 
  38. ^ Teeman, Tim. (May 8, 2006). "Do You Have Gay DNA? 2 Mayıs 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.." TECH + HEALTH.
  39. ^ Bocklandt S, Horvath S, Vilain E, Hamer DH (Şubat 2006). "Extreme skewing of X chromosome inactivation in mothers of homosexual men". Hum. Genet. 118 (6). ss. 691-4. doi:10.1007/s00439-005-0119-4. PMID 16369763. 9 Haziran 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Kasım 2013. 
  40. ^ Ruthenburg, A., C. Allis, and J. Wysocka. "Methylation of Lysine 4 on Histone H3: Intricacy of Writing and Reading a Single Epigenetic Mark." Molecular Cell 25.1 (2007): 15-30. Print.
  41. ^ Jablonka E and MJ Lamb (2010). Transgenerational epigenetic inheritance. In: M Pigliucci and GB Müller Evolution, the expanded synthesis
  42. ^ Friberg, Urban, Sergey Gavrilets, and William R. Rice. "Homosexuality as a Consequence of Epigenetically Canalized Sexual Development." The Quarterly Review of Biology 87.4 (2012): n. pag. Print.
  43. ^ "Gene Regulation May Explain How Homosexuality Flourishes." LiveScience.com. N.p., n.d. Web. 12 Apr. 2013.
  44. ^ Rice, William, and Urban Friberg. "Study Finds Epigenetics, Not Genetics, Underlies Homosexuality."
  45. ^ Wilson, G., & Q. Rahman, Born Gay: The Psychobiology of Human Sex Orientation, op. cit.
  46. ^ a b Garcia-Falgueras, Alicia, & Swaab, Dick F., Sexual Hormones and the Brain, op. cit., p. 24.
  47. ^ a b Hines, Melissa (Ekim 2010). "Sex-related variation in human behavior and the brain". Trends in Cognitive Sciences. 14 (10). ss. 448-456. doi:10.1016/j.tics.2010.07.005. 
  48. ^ Williams, T. J.; Pepitone, ME; Christensen, SE; Cooke, BM; Huberman, AD; Breedlove, NJ; Breedlove, TJ; Jordan, CL; Breedlove, SM (Mart 2000). "Finger-length ratios and sexual orientation" (PDF). Nature. 404 (6777). ss. 455-456. doi:10.1038/35006555. PMID 10761903. 26 Haziran 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Kasım 2013. 
  49. ^ Tortorice, J.L. (2002). "Written on the body: butch/femme lesbian gender identity and biological correlates". Rutgers Ph.D. Dissertation. 
  50. ^ McFadden D, Shubel E (Aralık 2002). "Relative lengths of fingers and toes in human males and females". Hormones and Behavior. 42 (4). ss. 492-500. doi:10.1006/hbeh.2002.1833. PMID 12488115. 
  51. ^ Hall LS, Love CT (Şubat 2003). "Finger-length ratios in female monozygotic twins discordant for sexual orientation". Archives of Sexual Behavior. 32 (1). ss. 23-8. doi:10.1023/A:1021837211630. PMID 12597269. 
  52. ^ Rahman Q, Wilson GD (Nisan 2003). "Sexual orientation and the 2nd to 4th finger length ratio: evidence for organising effects of sex hormones or developmental instability?". Psychoneuroendocrinology. 28 (3). ss. 288-303. doi:10.1016/S0306-4530(02)00022-7. PMID 12573297. 
  53. ^ Csathó A, Osváth A, Bicsák E, Karádi K, Manning J, Kállai J (Şubat 2003). "Sex role identity related to the ratio of second to fourth digit length in women". Biological Psychology. 62 (2). ss. 147-56. doi:10.1016/S0301-0511(02)00127-8. PMID 12581689. 
  54. ^ Putz, D; Gaulin, Steven J.C.; Sporter, Robert J.; McBurney, Donald H. (2004). "Sex hormones and finger lengthWhat does 2D:4D indicate?" (PDF). Evolution and Human Behavior. 25 (3). s. 182. doi:10.1016/j.evolhumbehav.2004.03.005. 7 Ocak 2010 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Kasım 2013. 
  55. ^ Rahman Q (Mayıs 2005). "Fluctuating asymmetry, second to fourth finger length ratios and human sexual orientation". Psychoneuroendocrinology. 30 (4). ss. 382-91. doi:10.1016/j.psyneuen.2004.10.006. PMID 15694118. 
  56. ^ Kraemer B, Noll T, Delsignore A, Milos G, Schnyder U, Hepp U (2006). "Finger length ratio (2D:4D) and dimensions of sexual orientation". Neuropsychobiology. 53 (4). ss. 210-4. doi:10.1159/000094730. PMID 16874008. 
  57. ^ Wallien MS, Zucker KJ, Steensma TD, Cohen-Kettenis PT (Ağustos 2008). "2D:4D finger-length ratios in children and adults with gender identity disorder". Hormones and Behavior. 54 (3). ss. 450-4. doi:10.1016/j.yhbeh.2008.05.002. PMID 18585715. 
  58. ^ Gobrogge, Kyle L (Şubat 2008). "Genetic and Environmental Influences on 2D;4D Finger Length Ratios: A Study of Monozygotic and Dizygotic Male and Female Twins". Archives of Sexual Behavior. 37 (1). ss. 112-118. doi:10.1007/s10508-007-9272-2. PMID 18074216. 
  59. ^ a b Gooren, Louis (Kasım 2006). "The biology of human psychosexual differentiation". Hormones and Behavior. 50 (4). ss. 589-601. doi:10.1016/j.yhbeh.2006.06.011. PMID 16870186. 
  60. ^ Heino F. L. Meyer-Bahlburg, Curtis Dolezal, Susan W. Baker & Maria I. New (Şubat 2008). "Sexual orientation in women with classical or non-classical congenital adrenal hyperplasia as a function of degree of prenatal androgen excess". Archives of sexual behavior. 37 (1). ss. 85-99. doi:10.1007/s10508-007-9265-1. PMID 18157628. 
  61. ^ Peplau, Letitia (Ekim 2008). "Masculinity, Femininity and the Development of Sexual Orientation in Women". Journal of Gay & Lesbian Mental Health. 12 (1-2). ss. 145-165. doi:10.1300/J529v12n01_09. 
  62. ^ McFadden D (2002). "Masculinization effects in the auditory system". Arch Sex Behav. 31 (1). ss. 99-111. doi:10.1023/A:1014087319682. PMID 11910797. 
  63. ^ a b Blanchard R, Klassen P (Nisan 1997). "H-Y antigen and homosexuality in men". J. Theor. Biol. 185 (3). ss. 373-8. doi:10.1006/jtbi.1996.0315. PMID 9156085. 
  64. ^ "Pas de Deux of Sexuality Is Written in the Genes". 10 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Kasım 2013. 
  65. ^ Blanchard R (1997). "Birth order and sibling sex ratio in homosexual versus heterosexual males and females". Annu Rev Sex Res. Cilt 8. ss. 27-67. PMID 10051890. 
  66. ^ a b Anthony F. Bogaert & Malvina Skorska (Nisan 2011). "Sexual orientation, fraternal birth order, and the maternal immune hypothesis: a review". Frontiers in neuroendocrinology. 32 (2). ss. 247-254. doi:10.1016/j.yfrne.2011.02.004. PMID 21315103. 
  67. ^ Cantor JM, Blanchard R, Paterson AD, Bogaert AF (Şubat 2002). "How many gay men owe their sexual orientation to fraternal birth order?" (PDF). Arch Sex Behav. 31 (1). ss. 63-71. doi:10.1023/A:1014031201935. PMID 11910793. 4 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Kasım 2013. 
  68. ^ Bogaert AF (Şubat 2005). "Sibling sex ratio and sexual orientation in men and women: new tests in two national probability samples". Arch Sex Behav. 34 (1). ss. 111-6. doi:10.1007/s10508-005-1005-9. PMID 15772774. 
  69. ^ Blanchard R, Lippa RA (Nisan 2007). "Birth order, sibling sex ratio, handedness, and sexual orientation of male and female participants in a BBC internet research project". Arch Sex Behav. 36 (2). ss. 163-76. doi:10.1007/s10508-006-9159-7. PMID 17345165. 
  70. ^ a b Lalumière ML, Blanchard R, Zucker KJ (Temmuz 2000). "Sexual orientation and handedness in men and women: a meta-analysis". Psychological Bulletin. 126 (4). ss. 575-92. doi:10.1037/0033-2909.126.4.575. PMID 10900997. 
  71. ^ Blanchard, R., Cantor, J. M., Bogaert, A. F., Breedlove, S. M., & Ellis, L. (2006). "Interaction of fraternal birth order and handedness in the development of male homosexuality". Archives of Sexual Behavior. 49 (3). ss. 405-414. PMID 16246335. 
  72. ^ LeVay S (Ağustos 1991). "A difference in hypothalamic structure between heterosexual and homosexual men". Science. 253 (5023). ss. 1034-7. doi:10.1126/science.1887219. PMID 1887219. 
  73. ^ Byne W, Tobet S, Mattiace LA; ve diğerleri. (Eylül 2001). "The interstitial nuclei of the human anterior hypothalamus: an investigation of variation with sex, sexual orientation, and HIV status". Horm Behav. 40 (2). ss. 86-92. doi:10.1006/hbeh.2001.1680. PMID 11534967. 
  74. ^ Savic I, Berglund H, Lindström P (Mayıs 2005). "Brain response to putative pheromones in homosexual men". Proceedings of the National Academy of Sciences of the United States of America. 102 (20). ss. 7356-61. doi:10.1073/pnas.0407998102. PMC 1129091 $2. PMID 15883379. 
  75. ^ Roach, John. (May 8, 2006). "Lesbians Respond Differently to "Human Pheromones," Study Says 6 Ekim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.." National Geographic News.
  76. ^ "Scans see 'gay brain differences' – BBC News". 1 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Kasım 2013. 
  77. ^ Beale, Bob. (October 6, 2003). "[1] 12 Ekim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.." News in Science.
  78. ^ Sanders G, Wright M (Ekim 1997). "Sexual orientation differences in cerebral asymmetry and in the performance of sexually dimorphic cognitive and motor tasks". Archives of Sexual Behavior. 26 (5). ss. 463-80. doi:10.1023/A:1024551704723. PMID 9343633. 
  79. ^ Kinnunen LH, Moltz H, Metz J, Cooper M (Ekim 2004). "Differential brain activation in exclusively homosexual and heterosexual men produced by the selective serotonin reuptake inhibitor, fluoxetine". Brain Research. 1024 (1–2). ss. 251-4. doi:10.1016/j.brainres.2004.07.070. PMID 15451388. 
  80. ^ Keleveld. (December 11, 2007). "[2] 11 Kasım 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.." NEWS.
  81. ^ C. E. Roselli & F. Stormshak (Mart 2009). "Prenatal programming of sexual partner preference: the ram model". Journal of Neuroendocrinology. 21 (4). ss. 359-364. doi:10.1111/j.1365-2826.2009.01828.x. PMC 2668810 $2. PMID 19207819. 
  82. ^ a b Bailey, J. Michael; Vasey, Paul L.; Diamond, Lisa M.; Breedlove, S. Marc; Vilain, Eric; Epprecht, Marc (Eylül 2016). "Sexual Orientation, Controversy, and Science". Psychological Science in the Public Interest (İngilizce). 17 (2): 45-101. doi:10.1177/1529100616637616. ISSN 1529-1006. 31 Ocak 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2022. 
  83. ^ a b "Arşivlenmiş kopya". www.apa.org. 14 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2022. 
  84. ^ "Arşivlenmiş kopya". publications.aap.org. doi:10.1542/peds.113.6.1827. 24 Kasım 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2022. 
  85. ^ "Psychiatry and LGB people". web.archive.org. 18 Şubat 2014. 18 Şubat 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2022. 
  86. ^ Cook, Christopher C. H. (2 Ocak 2021). "The causes of human sexual orientation". Theology & Sexuality. 27 (1): 1-19. doi:10.1080/13558358.2020.1818541. ISSN 1355-8358. 
  87. ^ a b c d American Psychological Association: Resolution on Appropriate Affirmative Responses to Sexual Orientation Distress and Change Efforts 1 Ocak 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  88. ^ "Appropriate Therapeutic Responses to Sexual Orientation" (PDF). 15 Haziran 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 11 Kasım 2013. 
  89. ^ "Answers to Your Questions. For a Better Understanding of Sexual Orientation & Homosexuality" (PDF). American Psychological Association. 11 Ocak 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 20 Aralık 2010. 
  90. ^ "Expert affidavit of Gregory M. Herek, Ph.D." (PDF). 25 Ağustos 2010 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2010. 
  91. ^ a b Royal College of Psychiatrists: Statement from the Royal College of Psychiatrists' Gay and Lesbian Mental Health Special Interest Group 27 Mayıs 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  92. ^ Australian Psychological Society: Sexual orientation and homosexuality 17 Temmuz 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  93. ^ "Statement of the American Psychological Association" (PDF). 10 Ağustos 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 24 Ağustos 2010. 
  94. ^ ""Therapies" to change sexual orientation lack medical justification and threaten health". Pan American Health Organization. 26 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2012. archived .
  95. ^ Hirschfeld, Magnus, 1896. Sappho und Socrates, Wie erklärt sich die Liebe der Männer & und Frauen zu Personen des eigenen Geschlechts? (Sappho ve Sokrat, Erkek ve Kadınların Kendi Cinslerinden Bireylere Olan Aşkı nasıl açıklanabilir?)
  96. ^ A.C. Kinsey, W.B. Pomeroy, C.E. Martin, Sexual Behavior in the Human Male, (pp. 639, 656). Philadelphia, PA: W.B. Saunders, 1948). ISBN 0-253-33412-8."Males do not represent two discrete populations, heterosexual and homosexual. The world is not to be divided into sheep and goats. It is a fundamental of taxonomy that nature rarely deals with discrete categories... The living world is a continuum in each and every one of its aspects. While emphasizing the continuity of the gradations between exclusively heterosexual and exclusively homosexual histories, it has seemed desirable to develop some sort of classification which could be based on the relative amounts of heterosexual and homosexual experience or response in each history... An individual may be assigned a position on this scale, for each period in his life.... A seven-point scale comes nearer to showing the many gradations that actually exist."

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Eşcinsellik</span> Aynı cinsiyetteki insanlar arasındaki romantiklik, cinsel çekim ya da cinsel davranış

Eşcinsellik veya homoseksüellik, aynı cinsiyetteki insanlar arasındaki romantizm, cinsel çekim ya da cinsel davranıştır. Eşcinsellik, bir yönelim olarak “kişiyi ağırlıklı olarak ya da tümüyle kendisiyle aynı cinsiyette olan kişilere karşı romantik ya da cinsel çekimleri yaşamaya yönlendiren kalıcı kişisel nitelik” olarak ifade edilir. Aynı zamanda kişiyi bu çekimlere dayanan davranışlarla ilişkili kimlik hissi ve bu çekimleri paylaşan diğer kişilerden oluşan topluluğa olan üyeliğini de tanımlar.

Açılmak ya da coming out, kişinin cinsel yönelimini veya cinsel kimliğini, uygun gördüğü kişilere, "kendi isteğiyle" beyan etmesi. İngilizce coming out of closet kavramının kısaltması olan bu terim Türkçede de kullanılmaya başlanmıştır. Outing ise, eşcinsel bir bireyin cinsel yöneliminin, "kendi isteği olmaksızın", topluma ifşa edilmesidir. Bu duruma maruz kalmış ünlü kişiler arasında daha önce evlenip baba olmuş, cinsel yönelimi öğrenildiğinde toplum tarafından yargılanmış şarkıcı Elton John ve yazar Oscar Wilde da vardır.

Biseksüellik, hem erkeklere hem de kadınlara veya birden fazla cinsiyete yönelik romantik veya cinsel çekim ya da cinsel davranıştır.

<span class="mw-page-title-main">Evelyn Hooker</span> Amerikalı psikolog (1907-1996)

Evelyn Hooker, kendi kendini erkek eşcinsel ve heteroseksüel olarak tanımlayan gruplara çeşitli psikolojik testler uyguladığı ve en çok uzmanlardan eşcinselleri tanımlamalarını ve zihinsel sağlıklarını derecelendirmelerini istediği 1956 tarihli "Erkek Açık Eşcinselliğin Ayarlanması" adlı makalesiyle tanınan Amerikalı bir psikologdu. Diğer araştırmacıların daha sonra tekrarladığı deney, eşcinsel ve heteroseksüel erkekler arasında zihinsel uyum açısından algılanabilir bir fark olmadığı için eşcinselliğin zihinsel bir bozukluk olmadığını savunur.

<span class="mw-page-title-main">Biyoloji ve cinsel yönelim</span>

Biyoloji ve cinsel yönelim, biyolojinin insan cinsel yöneliminin gelişimindeki rolünü inceleyen araştırma konusudur. Cinsel yönelimin kökeni olarak kesin bir şekilde tek bir ana sebep veya kaynak bulunamamıştır. Çeşitli araştırmaların sonuçları farklı hatta çelişen noktalara işaret etmektedir. Bilim insanları cinsel yönelimin genetik, hormonal ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu olduğu üstüne hipotez kurmuştur. Cinsel yönelimin nedenlerini açıklama konusunda biyolojik teoriler daha çok benimsenmiştir ve biyolojik faktörler, genetik faktörlerle erken rahim ortamının kompleks etkileşimini içerebilir. Heteroseksüel, eşcinsel, biseksüel veya aseksüel yönelimin gelişimiyle bağlantılı olabilen bu faktörler genleri, doğum öncesi hormonları ve beyin yapısını kapsamaktadır.

Cinsel kimlik, kişinin romantik ve cinsel çekim hissettiği kişilerle ilgili kendisini nasıl tanımladığıdır. Cinsel kimlik aynı zamanda kişilerin kendilerini bir cinsel yönelimle tanımladığında veya tanımlamadığında ya da herhangi bir cinsel yönelimle tanımlamamayı uygun bulduğunda kullanılan cinsel yönelim kimliği olarak da bilinir. Cinsel kimlik ve cinsel davranış, cinsel yönelim ile yakından bağlantılı olsa da birbirinden ayrılır. Cinsel kimlik kişinin kendisini kavrayışını, cinsel davranış kişi tarafından uygulanan cinsel eylemi, cinsel yönelim ise kişinin karşı cinse, hemcinse, her iki cinsiyete hissettiği ya da hiçbir cinse hissetmediği romantik ya da cinsel çekimi ifade eder.

El yanlılık ve cinsel yönelim arasında bir ilişki olduğu ortaya atılmış ama birkaç araştırmacı tarafından doğrulanmamıştır. Araştırmacılar heteroseksüel kişilerin sağ yanlı olma ihtimalinin eşcinsel kişilere göre bir parça daha fazla olduğunu rapor etmiştir. El yanlılığı ve cinsel yönelim arasındaki ilişki her iki cinsiyet içinde rapor edilmiştir. Bu ilişki aynı zamanda eşcinselliğin biyolojik etiyolojisinide ifade edebilir. Ray Blanchard tarafından yapılan son araştırmalar bu ilişkiyle bir erkeğin büyük erkek kardeşlere sahip olmasıyla eşcinsel olma ihtimalinin arttığını öne süren doğum sırası efekti arasında bir bağlantı kurmuştur.

Doğum sırası ve erkeklerin cinsel yönelimi arasındaki ilişki araştırmacılar tarafından ortaya atılmıştır. Ray Blanchard bu ilişkiye doğum sırası efekti demiştir. Bu efekte göre bir erkek büyük erkek kardeşlere sahip oldukça eşcinsel yönelime sahip olma ihtimali artar. Buna bazen büyük erkek kardeş efekti de denir. Erkek eşcinsel demografisinin tahminen yüzde 15'i doğum sırası efektiyle ilişkilidir.

Çevre ve cinsel yönelim insanların cinsel yöneliminin gelişimindeki olası çevresel faktörleri konu alır. Bazı araştırmacılar çevresel faktörleri hormonal faktörlerden ayırırken diğerleri doğum öncesi hormonlar gibi biyolojik faktörleri çevresel faktörlerin bir parçası olarak görür.

<span class="mw-page-title-main">Doğum öncesi hormonlar ve cinsel yönelim</span>

Doğum öncesi hormonal teori, belli hormonların fetüsün cinsiyet farklılaşmasında rol oynaması gibi kişinin cinsel yönelimine de etki ettiğini söyler. Doğum öncesi hormonlar cinsel yönelimin ana belirleyicisi olabilir ya da genler, biyolojik faktörler, çevresel ve sosyal durumlarla birlikte yardımcı bir faktör olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Nöroloji ve cinsel yönelim</span>

Cinsel yönelim, bir bireyin, cinsellikle ilgili davranışlarını, düşüncelerini ve/veya duygularını kapsayan kişisel veya toplumsal kimliğini ifade eder. İnsanların cinsel yöneliminin gelişiminin nasıl olduğu ve mekanizmaları belirsizliğini sürdürmektedir. Bu konuda ortaya atılan birçok teori kurgusal ve tartışmalıdır. Ama nöroloji bilimindeki gelişmeler sonucu cinsel yönelimle bağlantılı karakteristikler açıklanabilmektedir. Araştırmalar insanların cinsel yönelimiyle ilgili yapısal sinirler bağlantılar, fonksiyonel ve/veya bilişsel ilişkiler keşfetmiş ve gelişimsel teoriler ortaya atmıştır.

Eşcinsellikle ilgili epigenetik teoriler DNA dizilimindeki değişmelerle ilgili değil, başka mekanizmaların neden olduğu genlerin ifade edilmesindeki ya da hücresel fenotipteki değişmelerle ilgilidir. Epigenetik, organizmanın hayat döngüsündeki uygun zaman ve yerlerde genomun içinde ve dışında değişen bir takım kimyasal reaksiyonları inceler. Organizmanın DNA dizilimi değil, genetik olmayan faktörler genlerin farklı ifade edilmesine neden olur. Epigenetiğin ve genlerin ifade edilmesinin insanlardaki eşcinsellikle bağlantılı olabileceği üstüne teori kurulmuştur. Bir takım araştırmacı androjen hormonun XX ve XY fetüsleri üstündeki etkisini azaltan epi-işaretleyicileri incelemiştir. Ortalamadan daha güçlü epi-işaretleyicilerin kişinin genital organını ve cinsel kimliğini değiştirmeden cinsel yönelimini değiştirdiğini bulmuşlardır. Bu araştırma eşcinselliğin nedeninin DNA dizilimindeki genlerin ifade edilmesiyle bağlantılı olduğunu desteklemektedir. Bu teori epi-işaretleyicileri, ikiz çalışmalarını ve fetal androjen sinyalini kapsamaktadır.

Durumsal cinsel davranış, sosyal çevrenin bir şekilde izin vermesi, teşvik etmesi ya da zorlaması yüzünden kişinin normalde gösterdiği cinsel davranışlardan farklı cinsel davranış sergilemesidir..

Dönüşüm terapisi, bireyin cinsel yönelim, cinsiyet kimliği veya cinsiyet ifadesini tıbbi veya psikolojik yöntemler kullanarak eşcinsel veya biseksüelden heteroseksüele, transtan cisgendera dönüştürmeyi amaçlayan sözdebilim uygulamalarına verilen genel isimdir. Cinsel yönelim veya kimliğin değiştirilebileceğine dair güvenilir bir kanıt yoktur ve sağlık kurumları dönüşüm terapisi uygulamalarının etkisiz ve potansiyel olarak zararlı olduğu konusunda uyarılarda bulunmuştur. Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık'taki tıp, bilim ve devlet kuruluşları, dönüşüm terapisinin geçerliliği, etkinliği ve etiği konusundaki endişelerini dile getirmişlerdir. Günümüzde birçok sağlık kuruluşu bireylerin cinsel kimlik veya yönelimlerini patolojize etmenin depresyon, anksiyete, intihar eğilimi, benlik utancı gibi ağır ruh sağlığı sorunlarına sebep olduğunu belirterek dönüşüm terapisi uygulamasına şiddetle karşı çıkmaktadır. Asya, Avrupa, Okyanusya ve Amerika'daki çeşitli devletler dönüşüm terapisine karşı yasalar çıkarmıştır. Birçok sivil toplum örgütü dönüşüm terapisi uygulamasının bir insan hakkı ihlali olduğunun altını çizmektedir.

Cinsel akışkanlık, cinsellik veya cinsel kimlikte bir veya daha fazla değişikliktir. Cinsel yönelim çoğu insan için istikrarlıdır ancak bazı araştırmalar bazı insanların cinsel yönelimlerinde değişiklik yaşanabileceğini göstermektedir ve bu kadınlarda erkeklere göre daha olasıdır. Cinsel yönelimin psikoterapi ile değiştirilebileceğine dair bilimsel bir kanıt yoktur. Cinsel kimlik bir bireyin hayatı boyunca değişebilir ve biyolojik cinsiyet, cinsel davranış veya gerçek cinsel yönelim ile uyumlu olabilir veya olmayabilir.

<span class="mw-page-title-main">Kinsey ölçeği</span>

Kinsey ölçeği ya da diğer adıyla Heteroseksüel-Homoseksüel Derecelendirme Ölçeği, bir kişinin cinsel yönelimini belirli bir deneyime veya bir uyarıcıya verdiği reaksiyona göre tanımlamak için kullanılan ölçek. Ölçek 0 ila 6 arasındadır; 0 sadece heteroseksüel, 6 sadece homoseksüel anlamına gelir. Kinsey Raporlarının hem erkek hem de kadın versiyonlarında "X" olarak nitelendirilen, "sosyo-cinsel temas veya tepki yok" anlamına gelen bir ölçüt daha vardır. Raporlar ilk olarak Sexual Behavior in the Human Male (1948) adlı kitapta Alfred Kinsey, Wardell Pomeroy ve diğerleri tarafından yayımlandı. İnsan Erkeğinde Cinsel Davranış'ta (1948) yayınlandı. Daha sonra kitabın kadın versiyonu olan Sexual Behavior in the Human Female (1953) kitabında da yer aldı.

Eşcinsel olumlayıcı psikoterapi, heteroseksüel olmayan kişiler için cinsel yönelim gerçekliği ve kendini kabule ilişkin rahatlığına odaklanan ve onları heteroseksüel olarak "değiştirmeye" çalışmayan bir psikoterapi biçimidir. Amerikan Psikiyatri Birliği, eşcinsel olumlayıcı psikoterapi için yönergeler ve gereçler sunar. Olumlayıcı psikoterapi, eşcinselliğin, evrensel ilmî fikir birliğine göre, bir ruhsal bozukluk olmadığını kabul eder. Eşcinsel kimliği benimsemek ve onaylamak diğer ruhsal bozukluk veya madde bağımlılığı, intihar gibi durumlardan kurtulmanın yöntemi olabileceği belirtilir. Amerikan Psikiyatri Birliği'ne göre dinî inançları eşcinsel davranışlara karşı olarak yorumlayan danışanlar, dinî ve cinsel benlikleriyle çatışan başka bir terapi metodu ile ilerleyebilirler.

Cinsiyet kimliği, kişinin kendi cinsiyetine ilişkin kişisel duygusudur. Cinsiyet kimliği, bir kişinin atanmış cinsiyetiyle ilişkili olabilir veya ondan farklı olabilir. Çoğu bireyde, cinsiyetin çeşitli biyolojik belirleyicileri, bireyin cinsiyet kimliğiyle uyumludur ve tutarlıdır. Cinsiyet ifadesi tipik olarak bir kişinin cinsiyet kimliğini yansıtır, ancak bu her zaman böyle değildir. Bir kişi, belirli bir toplumsal cinsiyet rolüyle tutarlı davranışlar, tutumlar ve görünümler ifade etse de, bu tür ifadeler mutlaka cinsiyet kimliklerini yansıtmayabilir. Cinsiyet kimliği terimi, 1964 yılında psikiyatri profesörü Robert J. Stoller tarafından icat edildi ve psikolog John Money tarafından popüler hale getirildi.

Hetero-esnek, birincil olarak heteroseksüel yönelimde minimal eşcinsel aktivite ile karakterize edilen bir cinsel yönelim veya durumsal cinsel davranıştır ve onu biseksüellikten ayırabilir veya ayırmayabilir. "Çoğunlukla düz" olarak nitelendirilmiştir. Bazen heteroseksüellik ve biseksüellik arasındaki geniş bir cinsel yönelim sürekliliğini tarif etmek için iki bi-meraklı da eş tutulsa da, diğer yazarlar hetero-esneği, iki bi-meraklının ima ettiği "cinselliği denemek arzusu"ndan ayırıyorlar. Eşcinselliğin baskın olduğu buna karşılık gelen durum da homo-esnek olarak adlandırılmıştır.

Fritz Klein tarafından geliştirilen Klein Cinsel Yönelim Kılavuzu (KSOG), önceki Kinsey ölçeğini genişleterek cinsel yönelimi ölçmeye çalışır. Fritz Klein, 1998'de, biseksüelleri kapsayan seks araştırmalarına sponsorluk yaparak, genel halkı cinsellik konusunda eğiterek ve biseksüel topluluğu teşvik ederek çalışmalarına devam eden Amerikan Biseksüellik Enstitüsü'nü kurdu.