İçeriğe atla

Cinsel akışkanlık

Cinsel akışkanlık, cinsellik veya cinsel kimlikte (bazen cinsel yönelim kimliği olarak da bilinir) bir veya daha fazla değişikliktir. Cinsel yönelim çoğu insan için istikrarlıdır ancak bazı araştırmalar bazı insanların cinsel yönelimlerinde değişiklik yaşanabileceğini göstermektedir ve bu kadınlarda erkeklere göre daha olasıdır. Cinsel yönelimin psikoterapi ile değiştirilebileceğine dair bilimsel bir kanıt yoktur.[1][2] Cinsel kimlik bir bireyin hayatı boyunca değişebilir ve biyolojik cinsiyet, cinsel davranış veya gerçek cinsel yönelim ile uyumlu olabilir veya olmayabilir.[3][4][5]

Bilimsel fikir birliği, cinsel yönelimin bir seçim olmadığı yönündedir.[6][7][8] Cinsel yönelim geliştirmenin kesin nedeni hakkında fikir birliği yoktur, ancak genetik, hormonal, sosyal ve kültürel etkiler incelenmiştir.[9][10] Bilim adamları, genetik, hormonal ve çevresel etkilerin karmaşık bir etkileşiminin neden olduğuna inanıyorlar. Cinsel yönelimin nedeni hakkında hiçbir teori henüz geniş çaplı destek almamış olsa da, bilim adamları biyolojik temelli teorileri desteklemişlerdir [11] Birkaç on yıl boyunca yapılan araştırmalar, cinsel yönelimin, münhasır çekimden karşı cinse, aynı cinsiyete münhasır cazibe arasında bir süreklilik arasında değiştiğini göstermiştir.[12]

Savin-Williams, Joyner ve Rieger (2012) tarafından yapılan büyük ölçekli, uzunlamasına bir çalışmanın sonuçları, altı yıllık bir süre boyunca cinsel yönelim kimliğinin istikrarının değişimden daha yaygın olduğunu ve istikrarın erkekler ve heteroseksüel olarak tanımlanıyor.[13] İstikrar değişimden daha yaygın olsa da, cinsel yönelim kimliğinde değişiklik meydana gelir ve araştırmanın büyük çoğunluğu kadın cinselliğinin erkek cinselliğinden daha akışkan olduğunu gösterir. Bu, kadınların daha yüksek erotik plastisitesine veya kadınların değişime daha açık olmasını sosyalleştiren sosyokültürel faktörlere bağlanabilir. Cinsel yönelim kimliğinin istikrarındaki cinsiyet farklılıkları nedeniyle, erkek ve kadın cinsiyeti aynı mekanizmalarla işlev görmemektedir. Araştırmacılar, cinsel yönelim alt gruplarıyla (örneğin biseksüel, lezbiyen, gey vb.) ilişkisini daha iyi belirlemek için cinsel akışkanlığı analiz etmeye devam ediyor.

Cinsel akışkanlık teriminin kullanımı, özellikle kadın cinselliği ile ilgili olarak Lisa M. Diamond'a atfedilmiştir.[14][15]

Genel bakış

Genellikle cinsel yönelim ve cinsel kimlik ayırt edilmez, bu da cinsel kimliği doğru bir şekilde değerlendirmeyi ve cinsel yönelimin değişip değişmeyeceğini etkileyebilir; cinsel yönelim kimliği bir bireyin hayatı boyunca değişebilir ve biyolojik cinsiyet, cinsel davranış veya gerçek cinsel yönelim ile uyumlu olabilir veya olmayabilir.[3][4][5] Bağımlılık ve Ruh Sağlığı Merkezi ve Amerikan Psikiyatri Birliği, cinsel yönelimin bazı insanlar için yaşamları boyunca doğuştan, sürekli veya sabit olduğunu, ancak diğerleri için akışkan veya zamanla değiştiğini belirtirken,[16] Amerikan Psikiyatri Birliği cinsel yönelim (doğuştan gelen bir çekicilik) ve cinsel yönelim kimliği arasında (ki bu kişinin hayatının herhangi bir noktasında değişebilir).[17] Bilim adamları ve akıl sağlığı profesyonelleri genellikle cinsel yönelimin bir seçim olduğuna inanmazlar.[6][7]

Amerikan Psikoloji Derneği, "cinsel yönelimin istendiği zaman değiştirilebilecek bir seçenek olmadığını ve cinsel yönelimin büyük olasılıkla çevresel, bilişsel ve biyolojik faktörlerin karmaşık bir etkileşiminin sonucu olduğunu ... erken yaşta şekillendiğini belirtiyor. .. [ve kanıtlar gösteriyor ki] genetik veya doğuştan gelen hormonal faktörler de dahil olmak üzere biyolojik, kişinin cinselliğinde önemli bir rol oynar. " [8] “Cinsel yönelim değil — cinsel yönelim değil” psikoterapi, destek grupları ve yaşam olayları yoluyla değiştiğini söylüyorlar.[17] Amerikan Psikiyatri Birliği diyor "bireyler belki hayatlarında farklı noktalarda farkına olduklarını heteroseksüel, gey, lezbiyen ya da biseksüel" ve "Böyle 'onarıcı' ya da herhangi bir psikiyatrik tedavi, karşı dönüşüm terapisine dayanır, eşcinselliğin kendi başına bir zihinsel bozukluk olduğu varsayımı ya da hastanın eşcinsel yönelimini değiştirmesi gerektiği yönündeki önceki varsayımı temel alır ". Bununla birlikte, eşcinsel olumlayıcı psikoterapiyi teşvik ederler.

Amerikan Psikoloji Derneği'nin 44. Bölümü tarafından 2009 Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Transseksüel Sorunları Seçkin Kitap Ödülü ile ödüllendirilen Cinsel Akıcılıkta Diamond, kadın cinselliğinden bahsediyor ve "aşamalar" ve "inkar" dilinin ötesine geçmeye çalışıyor ", cinsel istek için geleneksel etiketlerin yetersiz olduğunu savunarak. Çalışmasında 10 yıl boyunca izlediği 100 heteroseksüel olmayan bazı kadın için biseksüel kelimesi cinselliklerinin çok yönlü doğasını gerçekten ifade etmedi. Diamond "aynı cins cinsellik hakkında daha geniş bir anlayışa" ihtiyaç duyuyor.[18]

Diamond, lezbiyen ve biseksüel kadınların cinsel kimlikleri üzerine yapılan araştırmaları incelerken, çalışmaların "aynı cinsel cinsellikteki değişimin ve akıcılığın, geleneksel cinsel yönelim modelleriyle sabit ve eşit olarak erken gelişen bir özellik olarak çeliştiğini" bulduğunu belirtti.[19] Cinsel yönelimin, heteroseksüel olmayan kadın cinselliği ile daha bağlantılı bir fenomen olduğunu belirterek, “erkeklerde cinsel yönelim, cinsel uyarılmayı ve motivasyonu bir cinsiyete veya diğer cinsel yönelime doğru güvenilir bir şekilde yönlendiren istikrarlı bir erotik 'pusula' gibi göründüğünü öne sürdü. kadınlarda bu şekilde işlev görmüyor gibi görünüyor. . . Bu fenomenlerin sonucunda, kadın eşcinsel yaşamı elbette her aşamasında kendini erkek eşcinsel yaşamından daha farklı ifade eder." [20]

Biyoloji ve durağanlık

Dönüştürme tedavisi (cinsel yönelimi değiştirme girişimleri) nadiren başarılıdır. Maccio'nun (2011) cinsel yönlendirme terapisi girişimlerini gözden geçirmesinde, gey ve lezbiyenleri başarıyla heteroseksüellere dönüştürdüğünü iddia eden iki çalışma ve tersini gösteren dört çalışma listeliyor. Dini örgütlerden alınmayan bir örnek kullanarak tartışmayı çözmeye çalıştı. Çalışma, halihazırda veya daha önce lezbiyen, gey veya biseksüel olarak tanımlanan çeşitli kültürel ve dini geçmişe sahip 37 eski dönüşüm terapisi katılımcısından (% 62.2'si erkekti) oluşuyordu. Sonuçlar, cinsel yönelimde tedavi öncesi ve sonrası arasında istatistiksel olarak anlamlı bir değişiklik olmadığını göstermiştir. Takip seanslarında, cinsel oryantasyonda tedaviden sonra meydana gelen az sayıda değişiklik sürmedi. Bu çalışma, cinsel yönelimin biyolojik kökenini desteklemektedir, ancak büyük ölçüde erkek örneklem popülasyonu bulguları karıştırmaktadır.[21]

Cinsel yönelimin biyolojik kökeni için daha fazla destek, çocuklukta cinsiyet atipik davranışının (yani, bebeklerle oynayan genç bir çocuğun) yetişkinlikte eşcinselliği öngördüğüdür (bkz. Çocuklukta cinsiyet uyumsuzluğu). Drummond ve ark. (2008) cinsiyet disforisi olan genç kızlara (cinsiyet atipik davranışının önemli bir örneği) baktılar ve bu kızların çoğunun biseksüel ya da lezbiyen olarak tanımlandığını gördüler.[22] Çocukluk davranışlarına bakan birçok retrospektif çalışma potansiyel hafıza hataları için eleştirilmektedir;[23] bu nedenle Rieger, Linsenmeier, Gygax ve Bailey (2008) tarafından yapılan bir çalışma, çocukluk davranışları ile yetişkinlere yönelik cinsel yönelim arasındaki ilişkiyi araştırmak için ev videolarını kullandı. Bu çalışmanın sonuçları biyolojik nedenselliği desteklemektedir, ancak cinsellik hakkındaki kültürel varsayımların cinsel kimlik oluşumunu nasıl etkileyebileceğinin anlaşılması da düşünülmektedir.[24]

Kardeş doğum sırası ile erkek cinsel yönelimi arasında güçlü bir kanıt vardır ve erkeklerde ve kadınlarda cinsel yönelimin potansiyel biyolojik belirleyicilerini araştırmak için biyolojik araştırmalar yapılmıştır. Bir teori, ikinci ila dördüncü parmak oranı (2D: 4D) teorisidir. Bazı çalışmalar, heteroseksüel kadınların lezbiyen kadınlardan daha yüksek 2D: 4D oranlarına sahip olduğunu keşfetti, ancak heteroseksüel ve eşcinsel erkekler arasında fark bulunmadı.[25] Bir çalışma, eşcinsel erkeklerin ortalama olarak kadınlara daha yakın pelvik yapılara sahip olduğunu buldu.[26] Benzer şekilde, bir çalışma eşcinsel erkeklerin ön hipotalamusta dişilerin büyüklüğünde cinsel olarak dimorfik bir çekirdeğe sahip olduğunu göstermiştir.[27] İkiz ve aile çalışmaları, cinsel yönelimin belirlenmesinden sorumlu geni deşifre etmek amacıyla yapılmış, ancak başarısız olmuştur.[28] Bazı biyolojik araştırmaların ilginç sonuçları olsa da, Mutanski, Chivers ve Bailey's (2002) tarafından yapılan eleştirel bir derleme, cinsel yönelim üzerine bu tür araştırmalarla ilgili birçok metodolojik problemi listelemektedir. Büyük çoğunluğu sadece erkekler ve yetişkinler ile yapılır, çoğu sorunlu cinsel yönelim önlemlerini kullanır ve sonuçlar tekrarlanamaz.

Cinsiyette değişiklikler

Geçiş aşaması olarak biseksüellik

Sadece lezbiyen veya gey olarak tanımlanma yolunda geçiş aşaması olarak biseksüellik de incelenmiştir. Büyük ölçekli, uzunlamasına bir çalışmada, zamanın bir noktasında biseksüel olarak tanımlanan katılımcıların, altı yıllık çalışma boyunca cinsel yönelim kimliğini değiştirmesi özellikle muhtemeldi.[13] İkinci bir uzunlamasına çalışma çelişkili sonuçlar bulmuştur. Biseksüellik bir geçiş aşamasıysa, insanlar yaşlandıkça kendini biseksüel olarak tanımlayanların sayısı azalmalıdır. Bu çalışmanın 10 yıllık süresi boyunca (sadece kadınlardan oluşan bir örnek kullanarak), biseksüel olarak tanımlanan toplam birey sayısı nispeten (% 50-60 arasında) sabit kaldı. Bu da biseksüelliğin eşcinsellik ve heteroseksüellikten farklı bir üçüncü yönelim olduğunu ve kararlı olabileceğini gösyermiştir.[29] Kinnish, Strassberg ve Turner'ın (2005) üçüncü bir uzunlamasına çalışması bu teoriyi desteklemektedir. Heteroseksüeller ve geyler/lezbiyenler için cinsel yönelim stabilitesinde cinsiyet farklılıkları bulunurken, biseksüel erkekler ve kadınlar için cinsiyet farkı bulunmamıştır.[30]

Biseksüellik günümüzde az araştırılmış durumdadır.[31]

Demografi

Genel

2011 yılında Steven E. Mock ve Richard P. Eibach tarafından yapılan bir çalışmada , ABD'de Orta Yaşta Gelişme Ulusal Araştırması'na katılan 2.560 yetişkin katılımcının% 2'si, 10 yıllık bir süre sonra cinsel yönelim kimliklerinde değişiklik olduğunu bildirdi: Kendilerini 10 yıllık dönemin başında heteroseksüel olarak tanımlayan kadınların% 1.36'sı, lezbiyenlerin% 63.6'sı, biseksüel kadınların% 64.7'si, eşcinsel erkeklerin% 9.52'si ve biseksüel erkeklerin% 47'si. Araştırmaya göre, "bu model heteroseksüelliğin belki de normatif statüsü nedeniyle daha istikrarlı bir cinsel yönelim kimliği olduğu hipotezi ile tutarlıydı. Bununla birlikte, erkek eşcinsel kimliği, heteroseksüel kimlikten daha az istikrarlı olmasına rağmen, diğer cinsel azınlık kimliklerine kıyasla nispeten istikrarlıdır "dedi. İncelenen gruba sadece yetişkinler dahil edildiğinde, katılımcıların yaşından etkilenen akışkanlık farklılıklarını bulamamışlardır. Bununla birlikte, "tutum istikrarı ve değişimi üzerine yapılan araştırmalar, en fazla değişikliğin ergenlik ve genç yetişkinlikte meydana geldiğini göstermektedir (Alwin ve Krosnick, 1991; Krosnick ve Alwin, 1989), bu noktadan sonra yaşın azalmış etkisini açıklayabilir".[32]

Erkekler ve kadınlar

Araştırmalar genellikle kadın cinselliğinin erkek cinselliğinden daha akıcı olduğunu göstermektedir.[33] 1970'lerde cinsel devrimin kadın cinselliğini erkek cinselliğinden daha fazla etkilediğine dair bulgular ile uyarılan cinsel yönelim literatürünün bir derlemesinde Baumeister ve ark. erkeklerle karşılaştırıldığında, kadınların cinsel tutum ve davranışlar arasında daha az uyumu olduğunu ve sosyokültürel faktörlerin kadın cinselliğini daha fazla etkilediğini; ayrıca cinsellikteki kişisel değişimin kadınlarda erkeklere göre daha yaygın olduğunu bulmuştur.[34] Kadın cinselliği (lezbiyen ve heteroseksüel), cinsel yönelimin hem boyutsal hem de kategorik ölçümlerinde erkeklerden önemli ölçüde daha fazla değişmektedir.[30] Ayrıca, daha önce heteroseksüel olarak tanımlanan farklı bir cinsel yönelim olarak tanımlanan eşcinsel kadınların çoğunluğu; oysa erkekler için, daha önce yazarların kadın cinselliğinde daha fazla akışkanlık fikrini desteklediğine inandıkları çoğunlukla biseksüel olarak tanımlanmıştır. Kadınlar ayrıca erkeklerden daha fazla cinsel yönelim ile tanımlandığını ve daha yüksek cinsel yönelim hareketliliğine sahip olduklarını bildirmektedir. Dişiler ayrıca, sadece eşcinsel ya da heteroseksüel olduğunu bildiren erkeklerden daha sık biseksüel ya da cinselliklerinden emin olmadıklarını bildirmektedir.[35] Altı yıllık bir süre boyunca, kadınların cinsel yönelim kimliğinde daha fazla değişim gösterdiği ve cinsel yönelimlerini münhasır olmayan terimlerle tanımlama olasılıklarının daha yüksek olduğu bulunmuştur.[13]

Sosyal yapılandırmacı görüş, cinsel arzunun kültürel ve psikososyal süreçlerin bir ürünü olduğunu [36] ve erkeklerin ve kadınların farklı sosyalleştiklerini göstermektedir. Sosyalleşmedeki bu farklılık, cinsel istek ve cinsel yönelim istikrarındaki farklılıkları açıklayabilir. Erkek cinselliği fiziksel faktörler etrafında odaklanırken, kadın cinselliği sosyokültürel faktörler etrafında merkezlenir ve [34] kadın cinselliğini doğası gereği değişime daha açık hale getirir. 1970'lerde cinsel devrimdeki kadın cinselliği üzerindeki daha büyük etki, cinsel yönelim kimliğindeki kadınların değişimlerinin, ılımlı faktörlere (medya gibi) daha fazla maruz kalmaya bağlı olabileceğini göstermektedir.[37] Batı kültüründe, kadınların hem erkeklere hem de kadınlara karşı daha duygusal ve anlamlı olmaları beklenmektedir. Bu sosyalleşme, daha fazla kadın cinsel akışkanlığının makul bir nedenidir.[38] Kadın cinselliğinin doğal olarak daha akışkan olup olmadığı ve bu nedenle sosyal faktörlerden veya sosyal faktörlerden değişmenin kadın cinselliğinin daha az istikrarlı olmasına neden olup olmadığı bilinmemektedir.

Bir evrimsel psikoloji hipotezine göre biseksüellik, kadınların diğer dişilerden annelik katkıları elde etmesini teşvik ederek, yavruları için güvenli ve tutarlı kaynaklara sahip olmasını sağlar. Bu görüşe göre, kadınlar hem cinsiyetle romantik bağlar kurabilirler ve cinsel akışkanlık, yavruların hayatta kalmasını sağlayan bir üreme stratejisi olarak açıklanabilir.[39]

Boylamsal bir çalışma, cinsel yönelim istikrarının değişimden daha yaygın olduğu sonucuna varmıştır.[13] Cinsel yönelim kararlılığındaki cinsiyet farklılıkları alt gruba göre değişebilir ve muhtemelen cinsiyet genelindeki özelliklerden daha fazla bireysel farklılıklarla ilişkili olabilir.[35]

Gençlik (14-21 yaş)

Gençlerde cinsel yönelim kimliğinin akışkanlığını araştırmak için bazı araştırmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar cinselliğin gençlerde akıcı olabileceğini gösterse de, cinsiyet farklılıklarına daha az, akışkanlıkta alt grup farklılıklarına (yani lezbiyen, gey, heteroseksüel vb.) daha fazla odaklanılmaktadır.

Cinsiyetler arasında gençlik cinsel yönelim kimliğinin istikrarını karşılaştıran bir çalışmada, yetişkin örnekleriyle yapılanların çoğunun tersi sonuçlar bulunmuştur. Çalışma, bir yıl boyunca heteroseksüel olmayan erkek ve kadın cinsel yönelimini karşılaştırmış ve kadın gençlerin tutarlı cinsel kimlikleri erkeklerden daha fazla rapor etmelerinin daha olası olduğu sonucuna varmıştır.[40] Çalışma tek bir yıl içinde gerçekleştirildi. Kadın ve erkek gençlerde cinsellik istikrarını karşılaştıran herhangi bir sonuca varmak için daha uzun süreler boyunca daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.

Gençlik, cinsel yönelim kimliğindeki en fazla değişimin kadınlarda meydana geldiği görünmektedir. 10 yıllık bir çalışma, cinsel yönelimi, çalışma sırasında dört kez ölçülen şekilde karşılaştırmıştır. En fazla değişiklik ergenlik döneminde düşen tek zaman dilimi olan ilk (18 yaşında alındı) ve ikinci (20 yaşında alındı) ölçümleri arasında bulundu.[29]

6 yıl boyunca yapılan popülasyon temelli bir çalışma, heteroseksüel olmayan (gey/lezbiyen/biseksüel) erkek ve kadın katılımcıların, cinsel yönelim kimliğini heteroseksüel katılımcılara göre değiştirme olasılığının daha yüksek olduğunu bulmuştur.[41] Bir yıl süren bir çalışmada, cinsel kimliğin gey ve lezbiyen gençlik katılımcıları için biseksüel katılımcılara göre daha kararlı olduğu bulundu.[40] Bu çalışmalar biseksüel gençliğin en akıcı cinselliğe sahip olduğunu göstermektedir. Gey ve lezbiyen gençlerin, biseksüel gençlere kıyasla daha tutarlı cinsel yönelim kimliği vardır, ancak heteroseksüel gençlere kıyasla cinsellikleri daha akıcıdır.

Ergenlik döneminde bireylerin yaşadığı kimlik entegrasyon süreci cinsel kimlikteki değişikliklerle ilişkili görünmektedir; kimlik entegrasyon önlemlerinde daha yüksek puan alan ergenler cinsel yönelimlerinde daha tutarlıdır (8). Biseksüel gençlerin cinsel kimliklerini oluşturmak için sürekli homoseksüel veya heteroseksüel tanımlayan gençlere göre daha uzun sürdüğü görülmektedir [40] bu nedenle biseksüellik ergenlik döneminde bir geçiş aşaması olarak görülebilir. Rosario ve diğ. (2006), "bir gey / lezbiyen kimliğinin kabulü, bağlılığı ve entegrasyonunun, birçok genç için ergenlik ve ötesinde uzayabileceği sürekli bir gelişimsel süreç olduğu" sonucuna varmıştır. Ergenlik döneminde cinselliğin akışkanlığı, cinsel yönelimdeki mutlak değişiklikleri değil, bir değişim sürecini yansıtabilir. Gençlik cinselliğinin istikrarı ile ilgilenen çalışmaların sonuçları ilginç olmakla birlikte, yetişkin cinselliğine bakanlarla karşılaştırılmamalıdır.

Sabra L. Katz-Wise ve Janet S. ABD'de aynı cinsiyet yönelimli 18-26 yaş arası 188 kadın ve erkek genç yetişkin üzerine yaptıkları çalışmaların "Cinsel Davranış Arşivi" konulu 2014 tarihli makalesinde yer alan raporu gizle. Bu kohortta, cazibe merkezlerindeki cinsel akışkanlık kadınların% 63'ü ve erkeklerin% 50'si tarafından bildirilmiştir, bu kadınların% 48'i ve bu erkeklerin% 34'ü cinsel yönelim kimliğinde akışkanlık bildirmektedir.[42]

Trans bireyler

Transseksüel topluluğunda cinsel yönelim kimliğinin istikrarı konusunda bugüne kadar hiçbir araştırma yapılmamıştır. Kültürel olarak geleneksel cinsiyet rollerini tanımlayanlardan bağımsız olarak incelenebilirler. Bazı trans bireyler kendilerini sürekli olarak bir cinsiyet olarak tanımlamazlar ve bazıları geleneksel cinsel yönelim etiketlerini yetersiz görür. Araştırmalardaki gelişmeler, trans bireylerin cinsel yönelimlerini, geleneksel cinsiyet veya cinsiyet tanımlarına dayananların aksine, geçmiş ve şimdiki cinsel deneyimlerini ve duygularını cinsel yönelimlerini temsil etmek için kullanarak ikili olmayan yollarla sınıflandırma olasılığını göstermektedir.[43]

Kültürel tartışmalar

Lisa M. Diamond tarafından başlatılan cinsel akışkanlık üzerine araştırma, LGBT topluluğuna kültürel bir meydan okuma sundu; bunun nedeni, araştırmacılar genellikle, dönüşüm terapisi girişimlerine rağmen cinsel yönelimdeki değişikliklerin pek olası olmadığını vurgulasa da, cinsel kimliğin zamanla değişebileceğidir. Cinsel yönelim her zaman istikrarlı değildir, cinsel yönelimin sabit ve değişmez olduğuna inanan LGBT topluluğu içindeki birçok kişinin görüşlerine meydan okur. Örneğin, Ruby Rose'un Orange'daki ilk çıkışından sonra halkın ve medyanın ilgisi , Yeni Siyah, fiziksel görünüşü hakkında yorum yapan heteroseksüel kadınlarla [44][45] ve "onun için eşcinsel olacaklarını" belirten; bu, cinsel akıcılık ve cinsel yönelimin değişip değişmeyeceği konusunda yeni ve açık bir söylemle sonuçlandı; lezbiyen eleştirmenler de dahil olmak üzere bazı medya, heteroseksüel kadınlara gül ya da cinsel olarak ilgilendiklerini beyan ettiklerini açıkladı.[46]

Bazı cinsel akışkanlık araştırmacıları LGBT topluluğunun üyeleridir. Diamond lezbiyen ve Ritch C. Savin-Williams geydir.[47] Cinsel akışkanlığı veya cinsel yönelim kimliği bir değişiklik olan kişiler olabilir çıkıp. Bill de Blasio'nun karısı Chirlane McCray'de, lezbiyen olarak ortaya çıkma hakkında 1979'lu bir makale yazdıktan 34 yıl sonra bir erkekle evliliğe girmek hakkında konuşan durum buydu. "Sadece bir etiketten daha fazlası" olduğunu ve aniden kendini erkeklere cinsel olarak çektiğini düşünmediğini, daha çok de Blasio'ya çektiğini belirtti.[48][49]

Akışkanlığın erkekler arasında nasıl "çalışıp" çalışmadığı soruları [50] ve erkek biseksüellerde cazibe ve uyarılma dalgalanmaları gibi bazı kültürel tartışmalar vardır.[51]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ American Psychological Association (2012). "Guidelines for Psychological Practice With Lesbian, Gay, and Bisexual Clients" (PDF). American Psychologist. 67 (1). ss. 10-42. 16 Haziran 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 23 Haziran 2019. Therapeutic efforts to change sexual orientation have increased and become more visible in recent years (Beckstead & Morrow, 2004). Therapeutic interventions intended to change, modify, or manage unwanted nonheterosexual orientations are referred to as “sexual orientation change efforts” (SOCE; APA, 2009b). [...] Reviews of the literature, spanning several decades, have consistently found that efforts to change sexual orientation were ineffective (APA, 2009b; Drescher, 2001; Haldeman, 1994; T. F. Murphy, 1992). 
  2. ^ "Royal College of Psychiatrists' Position Statement on Sexual Orientation" (PDF). Royal College of Psychiatrists. 29 Haziran 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 21 Haziran 2019. The College believes strongly in evidence-based treatment. There is no sound scientific evidence that sexual orientation can be changed. Systematic reviews carried out by both the APA and Serovich et al suggest that studies which have shown conversion therapies to be successful are seriously methodologically flawed. 
  3. ^ a b Sinclair, Karen, About Whoever: The Social Imprint on Identity and Orientation, NY, 2013 9780981450513
  4. ^ a b Rosario (2006). "Sexual identity development among lesbian, gay, and bisexual youths: Consistency and change over time". Journal of Sex Research. 43 (1). ss. 46-58. 
  5. ^ a b Ross (2003). "Concordance Between Sexual Behavior and Sexual Identity in Street Outreach Samples of Four Racial/Ethnic Groups". Sexually Transmitted Diseases. 30 (2). American Sexually Transmitted Diseases Association. ss. 110-113. 
  6. ^ a b Frankowski B.L. (Haziran 2004). "Sexual orientation and adolescents". Pediatrics. 113 (6). ss. 1827-32. 20 Mart 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Şubat 2020. The mechanisms for the development of a particular sexual orientation remain unclear, but the current literature and most scholars in the field state that one’s sexual orientation is not a choice; that is, individuals do not choose to be homosexual or heterosexual. A variety of theories about the influences on sexual orientation have been proposed. Sexual orientation probably is not determined by any one factor but by a combination of genetic, hormonal, and environmental influences.  Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi: "pediatrics2004" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: )
  7. ^ a b Gloria Kersey-Matusiak (1 Ekim 2012). Delivering Culturally Competent Nursing Care (İngilizce). Springer Publishing Company. ISBN 978-0826193810. 30 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Şubat 2020.  Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi: "Kersey-Matusiak" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: )
  8. ^ a b Mary Ann Lamanna; Agnes Riedmann; Susan D Stewart (17 Ocak 2014). Marriages, Families, and Relationships: Making Choices in a Diverse Society (İngilizce). Cengage Learning. ISBN 978-1305176898. 30 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Şubat 2020.  Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi: "Lamanna" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: )
  9. ^ "Answers to Your Questions For a Better Understanding of Sexual Orientation and Homosexuality". American Psychological Association. 20 Ocak 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Şubat 2016. 
  10. ^ Gail Wiscarz Stuart (14 Nisan 2014). Principles and Practice of Psychiatric Nursing (İngilizce). Elsevier Health Sciences. ISBN 978-0323294126. 30 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Şubat 2020. 
  11. ^ "Sexual Orientation, Controversy, and Science". Psychological Science in the Public Interest. 17 (21). 2016. ss. 45-101. 
  12. ^ "Sexual orientation, homosexuality and bisexuality". American Psychological Association. 8 Ağustos 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ağustos 2013. 
  13. ^ a b c d Savin-Williams (2012). "Prevalence and stability of self-reported sexual orientation identity during young adulthood". Archives of Sexual Behavior. 41 (1). ss. 1-8. 
  14. ^ Wayne Weiten; Dana S. Dunn; Elizabeth Yost Hammer (5 Aralık 2016). Psychology Applied to Modern Life: Adjustment in the 21st Century (İngilizce). Cengage Learning. ISBN 978-1337517072. 2 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Şubat 2020. 
  15. ^ Robert L. Crooks; Karla Baur (1 Ocak 2016). Our Sexuality (İngilizce). Cengage Learning. ISBN 978-1305887428. 2 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Şubat 2020. 
  16. ^ "Question A2: Sexual orientation". Centre for Addiction and Mental Health. 28 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Şubat 2015. 
  17. ^ a b "Appropriate Therapeutic Responses to Sexual Orientation" (PDF). American Psychological Association. 2009. ss. 63, 86. 3 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 3 Şubat 2015.  Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi: "apa2009" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: )
  18. ^ Sexual Fluidity - Understanding Women's Love and Desire 13 Ekim 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Lisa M. Diamond 2009, Harvard University Press. Accessed April 6, 2015
  19. ^ Diamond (2003). "Was it a phase? Young women's relinquishment of lesbian/bisexual identities over a five-year period". Journal of Personality and Social Psychology. 84 (2). ss. 352-364. 
  20. ^ Diamond (2012). "The Desire Disorder in Research on Sexual Orientation in Women: Contributions of Dynamical Systems Theory" (PDF). Arch Sex Behav. 41 (1). ss. 73-83. 18 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Şubat 2020. 
  21. ^ Maccio, E.M. (2011). Self-reported sexual orientation and identity before and after sexual reorientation therapy. Journal of Gay and Lesbian Mental Health, 15. 242-259.
  22. ^ Drummond (2008). "A follow-up study of girls with gender identity disorder". Developmental Psychology. 44 (1). ss. 34-45. 
  23. ^ Rieger (2008). "Sexual orientation and childhood gender nonconformity: evidence from home videos". Developmental Psychology. 44 (1). ss. 46-58. 
  24. ^ Hegarty (2009). "Towards an LGBT-informed paradigm for children who break gender norms: comment on Drummond et al. (2008) and Rieger et al. (2008)" (PDF). Developmental Psychology. 45 (4). ss. 895-900. 
  25. ^ Grimbos (2010). "Sexual orientation and the second to fourth finger length ratio: a meta-analysis in men and women". Behavioral Neuroscience. 124 (2). ss. 278-287. 
  26. ^ Schlegel 1966 as cited in Miller (2000). "Homosexuality, birth order, and evolution: toward an equilibrium reproductive economics of homosexuality". Archives of Sexual Behavior. 29 (1). ss. 1-34. 
  27. ^ LeVay 1991 as cited in Miller (2000). "Homosexuality, birth order, and evolution: toward an equilibrium reproductive economics of homosexuality". Archives of Sexual Behavior. 29 (1). ss. 1-34. 
  28. ^ Mutanski (2002). "as cited in Saewyc, E.M. (2011). Research on adolescent sexual orientation: development, health disparities, stigma, and resilience". Journal of Research on Adolescence. 21 (1). ss. 256-272. 
  29. ^ a b Diamond (2008). "Female bisexuality from adolescence to adulthood: results from a 10-year longitudinal study". Developmental Psychology. 44 (1). ss. 5-14. 
  30. ^ a b Kinnish (2005). "Sex differences in the flexibility of sexual orientation: a multidimensional retrospective assessment". Archives of Sexual Behavior. 34 (2). ss. 173-183. 
  31. ^ Saewyc (2011). "Research on adolescent sexual orientation: development, health disparities, stigma, and resilience". Journal of Research on Adolescence. 21 (1). ss. 256-272. 
  32. ^ Mock (2011). "Stability and Change in Sexual Orientation Identity Over a 10-Year Period in Adulthood" (PDF). Archives of Sexual Behavior. 41 (3). ss. 641-648. 29 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 15 Şubat 2020. 
  33. ^ Bailey (2016). "Sexual Orientation, Controversy, and Science". Psychological Science in the Public Interest. 17 (2). ss. 45-101. 11 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Şubat 2020. 
  34. ^ a b Baumeister (2000). "Gender differences in erotic plasticity: the female sex drive as socially flexible and responsive". Psychological Bulletin. 126 (3). ss. 347-374. 
  35. ^ a b Ott (2011). "Stability and change in self-reported sexual orientation identity in young people: application of mobility metrics". Archives of Sexual Behavior. 40 (3). ss. 519-532. 
  36. ^ Tolman (2001). "Desegregating sexuality research: cultural and biological perspectives on gender and desire". Annual Review of Sex Research. Cilt 12. s. 33. 
  37. ^ Diamond, 2008 as cited in Savin-Williams (2012). "Prevalence and stability of self-reported sexual orientation identity during young adulthood". Archives of Sexual Behavior. 41 (1). ss. 1-8. 
  38. ^ Rust (2000). "Bisexuality: a contemporary paradox for women". Journal of Social Issues. 56 (2). ss. 205-221. 
  39. ^ Kuhle (2013). "Born both ways: The alloparenting hypothesis for sexual fluidity in women". Evolutionary Psychology. 11 (2). s. 147470491301100202. 
  40. ^ a b c Rosario (2006). "Sexual identity development among lesbian, gay and bisexual youth: consistency and change over time". The Journal of Sex Research. 43 (1). ss. 46-58. 
  41. ^ Savin-Williams (2007). "Prevalence and stability of sexual orientation components during adolescence and young adulthood". Archives of Sexual Behavior. 36 (3). ss. 385-394. 
  42. ^ Katz-Wise (2014). "Sexual fluidity and related attitudes and beliefs among young adults with a same-gender orientation". Archives of Sexual Behavior. 44 (5). ss. 1459-1470. 
  43. ^ Kuper (2012). "Exploring the Diversity of Gender and Sexual Orientation Identities in an Online Sample of Transgender Individuals". Journal of Sex Research. 49 (2–3). ss. 244-254. 
  44. ^ West (16 Haziran 2015). "Orange Is The New Black: Meet Ruby Rose, the inmate everyone is going crazy for". International Business Times. 27 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Haziran 2015. 
  45. ^ Teitel (21 Haziran 2015). "Go ahead. 'Go gay' for Ruby Rose". Maclean's. 23 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Haziran 2015. 
  46. ^ Rees (21 Haziran 2015). "Ruby Rose Is Totally Cool With Your Girl Crush". Cosmopolitan. 23 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Haziran 2015. 
  47. ^ "Exploring the Umbrella: Bisexuality and Fluidity" 15 Temmuz 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Trudy Ring for "The Advocate", February 11, 2014
  48. ^ "Chirlane McCray: From Gay Trailblazer to Politician's Wife" 1 Mayıs 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Linda Villarosa for "Essence", May 09, 2013
  49. ^ "Mayoral candidate Bill de Blasio’s wife Chirlane McCray, a former lesbian, opens up about falling in love with a man" 15 Şubat 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Kristen E. Lee for "NY Daily News", May 09, 2013
  50. ^ "Why men's sex lives are more complicated than you think" 28 Haziran 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Nico Lang for "The Daily Dot", Jan 30, 2015
  51. ^ "Case Closed: Bisexual Men Exist!" 18 Ağustos 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Dan Savage for "The Stranger", Aug 16, 2011

İlgili Araştırma Makaleleri

Gey, eşcinsel anlamında bir sıfat, terim ve isim. Genellikle eşcinsel erkekleri belirtmek üzere kullanılan terim, aynı zamanda eşcinsel kadınları tanımlamak için de kullanılmaktadır. Türkçeye İngilizcedeki "gay" kelimesinden; İngilizceye ise Eski Fransızcadaki "gai" kökeninden geçmiştir. Aslen "neşeli, umursamaz" ve "canlı renkli, gösterişli" anlamlarına gelen gey terimi ilk olarak 1960'lı yıllardan itibaren erkek eşcinseller tarafından kendilerini tanımlamak amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. İngilizcedeki "gay" kelimesinin diğer anlamlarında kullanımı da zamanla yok olmaya yüz tutmuştur. Kadın eşcinsel anlamına gelen lezbiyen kelimesi ise 1800'lü yıllardan beri kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Eşcinsellik</span> Aynı cinsiyetteki insanlar arasındaki romantiklik, cinsel çekim ya da cinsel davranış

Eşcinsellik veya homoseksüellik, aynı cinsiyetteki insanlar arasındaki romantizm, cinsel çekim ya da cinsel davranıştır. Eşcinsellik, bir yönelim olarak “kişiyi ağırlıklı olarak ya da tümüyle kendisiyle aynı cinsiyette olan kişilere karşı romantik ya da cinsel çekimleri yaşamaya yönlendiren kalıcı kişisel nitelik” olarak ifade edilir. Aynı zamanda kişiyi bu çekimlere dayanan davranışlarla ilişkili kimlik hissi ve bu çekimleri paylaşan diğer kişilerden oluşan topluluğa olan üyeliğini de tanımlar.

Açılmak ya da coming out, kişinin cinsel yönelimini veya cinsel kimliğini, uygun gördüğü kişilere, "kendi isteğiyle" beyan etmesi. İngilizce coming out of closet kavramının kısaltması olan bu terim Türkçede de kullanılmaya başlanmıştır. Outing ise, eşcinsel bir bireyin cinsel yöneliminin, "kendi isteği olmaksızın", topluma ifşa edilmesidir. Bu duruma maruz kalmış ünlü kişiler arasında daha önce evlenip baba olmuş, cinsel yönelimi öğrenildiğinde toplum tarafından yargılanmış şarkıcı Elton John ve yazar Oscar Wilde da vardır.

Biseksüellik, hem erkeklere hem de kadınlara veya birden fazla cinsiyete yönelik romantik veya cinsel çekim ya da cinsel davranıştır.

<span class="mw-page-title-main">Cinsel yönelim</span> kalıcı cinsel çekim modeli

Cinsel yönelim kişilerin karşı cinsiyete, hemcins veya cinsiyete veya birden fazla cinsiyete karşı romantik veya Cinsel çekim hissetmeye yönlendiren kalıcı kişisel bir niteliktir. Bu çekimler genellikle karşıcinsellik (heteroseksüellik), eşcinsellik (homoseksüellik), biseksüellik, altında toplanır; bununla beraber aseksüellik de bazen dördüncü kategori olarak tanımlanır. Bu kategoriler cinsel kimliklerin daha ayrıntılı dünyasını yönleridir. Örneğin, insanlar panseksüel veya poliseksüel, veya hiçbirinden olmak gibi diğer etiketleri de kullanabilir. Amerikan Psikologlar Derneği'ne göre, cinsel yönelim "aynı zamanda bir kişinin bu çekimlere dayanan, davranışlarla ilişkili kimlik hissi ve bu çekimleri paylaşan diğer kişilerden oluşan topluluğa olan üyeliğini de tanımlar".

<span class="mw-page-title-main">LGBT</span> Lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireyler için kullanılan kısaltma

LGBT veya GLBT ya da LGBTQ+, 1990'larda LGB kısaltmasından sonra ortaya çıktı ve 1980'lerin ortaları ile sonlarından bu yana gey sözcüğü yerine kullanılarak LGBT topluluğunu temsil etmeye başladı. Birçok etkinci, gey topluluğu kullanımının eksik bir tanımlama olduğunu düşünerek LGBT topluluğu kullanımına geçti.

Kuir veya Queer, heteroseksüel veya cisseksüel olmayan insanlar için kullanılan bir şemsiye tabirdir.

<span class="mw-page-title-main">Biyoloji ve cinsel yönelim</span>

Biyoloji ve cinsel yönelim, biyolojinin insan cinsel yöneliminin gelişimindeki rolünü inceleyen araştırma konusudur. Cinsel yönelimin kökeni olarak kesin bir şekilde tek bir ana sebep veya kaynak bulunamamıştır. Çeşitli araştırmaların sonuçları farklı hatta çelişen noktalara işaret etmektedir. Bilim insanları cinsel yönelimin genetik, hormonal ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu olduğu üstüne hipotez kurmuştur. Cinsel yönelimin nedenlerini açıklama konusunda biyolojik teoriler daha çok benimsenmiştir ve biyolojik faktörler, genetik faktörlerle erken rahim ortamının kompleks etkileşimini içerebilir. Heteroseksüel, eşcinsel, biseksüel veya aseksüel yönelimin gelişimiyle bağlantılı olabilen bu faktörler genleri, doğum öncesi hormonları ve beyin yapısını kapsamaktadır.

Cinsel kimlik, kişinin romantik ve cinsel çekim hissettiği kişilerle ilgili kendisini nasıl tanımladığıdır. Cinsel kimlik aynı zamanda kişilerin kendilerini bir cinsel yönelimle tanımladığında veya tanımlamadığında ya da herhangi bir cinsel yönelimle tanımlamamayı uygun bulduğunda kullanılan cinsel yönelim kimliği olarak da bilinir. Cinsel kimlik ve cinsel davranış, cinsel yönelim ile yakından bağlantılı olsa da birbirinden ayrılır. Cinsel kimlik kişinin kendisini kavrayışını, cinsel davranış kişi tarafından uygulanan cinsel eylemi, cinsel yönelim ise kişinin karşı cinse, hemcinse, her iki cinsiyete hissettiği ya da hiçbir cinse hissetmediği romantik ya da cinsel çekimi ifade eder.

El yanlılık ve cinsel yönelim arasında bir ilişki olduğu ortaya atılmış ama birkaç araştırmacı tarafından doğrulanmamıştır. Araştırmacılar heteroseksüel kişilerin sağ yanlı olma ihtimalinin eşcinsel kişilere göre bir parça daha fazla olduğunu rapor etmiştir. El yanlılığı ve cinsel yönelim arasındaki ilişki her iki cinsiyet içinde rapor edilmiştir. Bu ilişki aynı zamanda eşcinselliğin biyolojik etiyolojisinide ifade edebilir. Ray Blanchard tarafından yapılan son araştırmalar bu ilişkiyle bir erkeğin büyük erkek kardeşlere sahip olmasıyla eşcinsel olma ihtimalinin arttığını öne süren doğum sırası efekti arasında bir bağlantı kurmuştur.

Çevre ve cinsel yönelim insanların cinsel yöneliminin gelişimindeki olası çevresel faktörleri konu alır. Bazı araştırmacılar çevresel faktörleri hormonal faktörlerden ayırırken diğerleri doğum öncesi hormonlar gibi biyolojik faktörleri çevresel faktörlerin bir parçası olarak görür.

<span class="mw-page-title-main">Doğum öncesi hormonlar ve cinsel yönelim</span>

Doğum öncesi hormonal teori, belli hormonların fetüsün cinsiyet farklılaşmasında rol oynaması gibi kişinin cinsel yönelimine de etki ettiğini söyler. Doğum öncesi hormonlar cinsel yönelimin ana belirleyicisi olabilir ya da genler, biyolojik faktörler, çevresel ve sosyal durumlarla birlikte yardımcı bir faktör olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Nöroloji ve cinsel yönelim</span>

Cinsel yönelim, bir bireyin, cinsellikle ilgili davranışlarını, düşüncelerini ve/veya duygularını kapsayan kişisel veya toplumsal kimliğini ifade eder. İnsanların cinsel yöneliminin gelişiminin nasıl olduğu ve mekanizmaları belirsizliğini sürdürmektedir. Bu konuda ortaya atılan birçok teori kurgusal ve tartışmalıdır. Ama nöroloji bilimindeki gelişmeler sonucu cinsel yönelimle bağlantılı karakteristikler açıklanabilmektedir. Araştırmalar insanların cinsel yönelimiyle ilgili yapısal sinirler bağlantılar, fonksiyonel ve/veya bilişsel ilişkiler keşfetmiş ve gelişimsel teoriler ortaya atmıştır.

Trans erkek, biyolojik bakımdan kadın olan erkektir. Pek çok trans erkek, görünüşlerini cinsiyet kimlikleriyle uyumlu olacak veya cinsiyet hoşnutsuzluğunu hafifletecek şekilde değiştirmek için cerrahi veya hormonal geçişi veya her ikisini birden tercih eder.

Durumsal cinsel davranış, sosyal çevrenin bir şekilde izin vermesi, teşvik etmesi ya da zorlaması yüzünden kişinin normalde gösterdiği cinsel davranışlardan farklı cinsel davranış sergilemesidir..

<span class="mw-page-title-main">Kinsey ölçeği</span>

Kinsey ölçeği ya da diğer adıyla Heteroseksüel-Homoseksüel Derecelendirme Ölçeği, bir kişinin cinsel yönelimini belirli bir deneyime veya bir uyarıcıya verdiği reaksiyona göre tanımlamak için kullanılan ölçek. Ölçek 0 ila 6 arasındadır; 0 sadece heteroseksüel, 6 sadece homoseksüel anlamına gelir. Kinsey Raporlarının hem erkek hem de kadın versiyonlarında "X" olarak nitelendirilen, "sosyo-cinsel temas veya tepki yok" anlamına gelen bir ölçüt daha vardır. Raporlar ilk olarak Sexual Behavior in the Human Male (1948) adlı kitapta Alfred Kinsey, Wardell Pomeroy ve diğerleri tarafından yayımlandı. İnsan Erkeğinde Cinsel Davranış'ta (1948) yayınlandı. Daha sonra kitabın kadın versiyonu olan Sexual Behavior in the Human Female (1953) kitabında da yer aldı.

Eşcinsel olumlayıcı psikoterapi, heteroseksüel olmayan kişiler için cinsel yönelim gerçekliği ve kendini kabule ilişkin rahatlığına odaklanan ve onları heteroseksüel olarak "değiştirmeye" çalışmayan bir psikoterapi biçimidir. Amerikan Psikiyatri Birliği, eşcinsel olumlayıcı psikoterapi için yönergeler ve gereçler sunar. Olumlayıcı psikoterapi, eşcinselliğin, evrensel ilmî fikir birliğine göre, bir ruhsal bozukluk olmadığını kabul eder. Eşcinsel kimliği benimsemek ve onaylamak diğer ruhsal bozukluk veya madde bağımlılığı, intihar gibi durumlardan kurtulmanın yöntemi olabileceği belirtilir. Amerikan Psikiyatri Birliği'ne göre dinî inançları eşcinsel davranışlara karşı olarak yorumlayan danışanlar, dinî ve cinsel benlikleriyle çatışan başka bir terapi metodu ile ilerleyebilirler.

Translara olan cinsel çekim, bilimsel araştırmaların ve sosyal çalışmaların konusu olmuştur. Psikologlar trans kadınlara, çapraz giyimlilere, non-binary kişilere yönelen çekimi araştırdılar. Ciserkekler, kendini çoğunlukla heteroseksüel, bazen biseksüel olarak ve nadiren eşcinsel olarak tanımlayan transseksüel kadınları cezbeder. Cinsel uyarılma araştırmaları, onların uyarılmalarının eşcinsel erkeklerinkinden farklı olduğunu, heteroseksüel erkeklerinkine benzediğini doğruladı fakat transkadınlara ek olarak ciskadınlar tarafından da uyarıldılar. Transseksüel kadınlara ilgi duyan ciserkeklerin önemli bir kısmı otojinefili yani kendilerini kadın olarak yansıtmalarına tepki olarak cinsel uyarılma yaşadıklarını bildiriyor. Transerkeklere yönelik bazı çekim tartışmaları oldu ancak bu henüz bilimsel çalışmanın konusu olmadı.

Hetero-esnek, birincil olarak heteroseksüel yönelimde minimal eşcinsel aktivite ile karakterize edilen bir cinsel yönelim veya durumsal cinsel davranıştır ve onu biseksüellikten ayırabilir veya ayırmayabilir. "Çoğunlukla düz" olarak nitelendirilmiştir. Bazen heteroseksüellik ve biseksüellik arasındaki geniş bir cinsel yönelim sürekliliğini tarif etmek için iki bi-meraklı da eş tutulsa da, diğer yazarlar hetero-esneği, iki bi-meraklının ima ettiği "cinselliği denemek arzusu"ndan ayırıyorlar. Eşcinselliğin baskın olduğu buna karşılık gelen durum da homo-esnek olarak adlandırılmıştır.

Toplumsal cinsiyet ve cinsel çeşitlilik (GSD) veya basitçe cinsel çeşitlilik, bu çoğulluğu oluşturan kimliklerin, davranışların veya özelliklerin her birini belirtmeye gerek kalmadan cinsiyet özelliklerinin, cinsel yönelimlerin ve cinsiyet kimliklerinin tüm çeşitliliğini ifade eder.