Etik veya ahlak felsefesi, doğru davranışlarda bulunmak, iyi bir insan olmak ve insani değerler hakkında düşünme pratiğidir. Etik sözcüğü Yunanca "kişilik, karakter" anlamına gelen "ethos" sözcüğünden türemiştir.
Augustinus ya da Aurelius Augustinus, Aziz Augustinus ya da Hippo'lu Augustinus olarak da bilinen Hristiyan filozof ve tanrıbilimci.
Sihizm, Hint yarımadasının Pencap bölgesinde MS 15. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan tek tanrılı bir dindir. Sihizm, başlıca dinlerin en gençlerinden biri ve dünyanın en büyük beşinci organize dinidir. 21. yüzyılın başlarından itibaren yaklaşık 25 milyon Sih vardır.
Umut veya ümit bir kimsenin kişisel yaşamındaki olay ve durumlarla ilgili olumlu sonuçlar çıkabileceği ihtimaline dair duygusal inancı olarak tanımlanabilir. Türk Dil Kurumu ise umut sözcüğünü "Ummaktan doğan güven duygusu, ümit" veya "Bu duyguyu veren kimse veya şey" olarak tanımlamaktadır. Ummak ise aynı TDK sözlüğünce "Bir şeyin olmasını istemek, beklemek" veya "Sanmak, tahmin etmek" olarak tanımlanmıştır. Buna göre umut genellikle "iyi bir sanıdan doğan güven veya iyi bir sanıya olan inanç duygusu" olarak tanımlanabilir. Umut genellikle belirli bir oranda sebat içerir yani tersi yönde belli kanıtlar dahi olsa bir şeyin muhtemel olduğuna inanmayı içerebilir.
Proletarya diktatörlüğü, Marksizmdeki tarihsel ve siyasalproleter düşünceye göre, kapitalizmle komünizm arasında uzanan geçiş döneminin siyasal biçimini ifade eder. Sosyalizm dönemi, komünizme yani sınıfsız topluma geçiş dönemi olması itibarıyla proletarya diktatörlüğü dönemidir. Proletarya diktatörlüğü kavramı Marksist devlet anlayışına ve Marksist sınıf teorisine bağlı kesin bir önermedir. Marksizme göre, bu dönem zorunlu bir tarihsel dönemdir. Bu dönemde proletarya sınıf olarak iktidarı elinde bulundurur ve dünya sosyalizmine geçildiği durumda adım adım sönümlenerek sınıfsız topluma geçişi sağlar. Yani sanıldığının aksine proletarya diktatörlüğü sönümlenmez sosyalizm sönümlenerek komünizm yani sınıfsız sömürüsüz dünyaya geçiş yapılır.
Oidipus kompleksi ya da Oidipus karmaşası, Sigmund Freud'un kurucusu olduğu psikanalitik teoriye göre karşı cinsteki ebeveyni sahiplenme ve kendi cinsinden ebeveyni saf dışı etme konusunda çocuğun beslediği duygu, düşünce, dürtü ve fantezilerin toplamı.
Objektivizm, Rus-Amerikan yazar ve filozof Ayn Rand tarafından geliştirilen bir felsefi sistemdir. Kendisi bu sistemi "insanı kahraman bir varlık olarak, kendi mutluluğunu hayatının ahlaki amacı olarak, üretken başarıyı en asil faaliyeti olarak ve aklı tek mutlak olarak gören bir kavram" olarak tanımlamıştır.
Öfori, zevk veya heyecan ve yoğun refah ve mutluluk duygularının deneyimi veya etkisidir. Aerobik egzersiz, kahkaha, müzik dinlemek veya yapmak ve dans etmek gibi bazı doğal ödüller ve sosyal aktiviteler öfori durumuna neden olabilir. Öfori aynı zamanda mani gibi bazı nörolojik veya nöropsikiyatrik bozuklukların bir belirtisidir. Romantik aşk ve insan cinsel tepki döngüsünün bileşenleri de öforinin indüksiyonu ile ilişkilidir. Birçoğu bağımlılık yapan bazı ilaçlar, rekreasyonel kullanımlarını en azından kısmen motive eden öforiye neden olabilir.
Karma, Sanskrit dilinde “yapmak, eylemek, bir fiilde bulunmak” anlamındaki “kri” sözcüğünden türetilmiştir. Karma sözcüğü farklı sözcüklerle birlikte kullanılarak; karma yasası, karmik plan ve karmik telafi gibi farklı anlamlara gelen terimlerin oluşturulmasında kullanılmıştır. Hinduizm, Budizm, Jainizm, Taoizm, Sihizm ve teozofide kullanılan bir terimdir.
Mukadderat terimi çeşitli inanç sistemlerinde, mistisizmde ve kimi felsefi akımlarda farklı anlamlarda kullanılmış bir terimdir. Terimin genellikle, kişinin gelecekte karşısına çıkması kesinleşmiş olaylara istinaden “takdir olunmuş olanlar”, “karşılaşılması kaçınılmaz olanlar” ya da “karşılaşılması kaçınılmaz hale gelmiş olanlar” anlamlarında kullanıldığı görülmektedir. İlk bakışta kader sözcüğüyle eş anlamlı olduğu sanılabilirse de, farklı görüşlerin bu terime yükledikleri anlam farklıdır; dolayısıyla mukadderat terimi fatalist (yazgıcılık) görüşteki tümüyle ezelden çizilmiş ve planlanmış bir geleceği ifade eden kader terimiyle eş tutulamaz.
Mutluluk, TDK sözlüğünde “Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık, saadetlilik” olarak tanımlanmakta olup, şimdiye dek sayısız değişik tanımları yapılmış görece ve göreli bir kavramdır.
Aktarım, olumlu ya da olumsuz bir soyut kavramın, daha doğrusu duygu yüklerinin bir insandan başka bir insana kaydırılması, taşınmasıdır.
Euthyphron ikilemi ya da İlahi buyruk teorisi ilk kez Platon'un Euthyphron ile diyaloğunda ortaya atılmış olan felsefi ve teolojik problem. Kısaca "ahlaki davranışlar tanrı tarafından emredildiği için mi ahlakidir, yoksa ahlaki olduğu için mi tanrı tarafından emredilmiştir" şeklinde bir sorudan ibarettir ve 2400 yıldır din felsefesinin temel sorularından biri olmuştur. İkilem tek tanrılı dinlerdeki teolojik tartışmalarda küçük bir farklılıkla yeniden kurulmuştur. İkilemde ya birinci ya ikinci seçenek tercih edilmek zorunda kalınmış, Hristiyanlıkta Ockham ile Augustinus, İslamiyette de Eş'ariyye ve Mutezile akımları iki farklı ucu desteklemiştir. Din felsefesindeki bu tartışma bugün de canlılığını korumaktadır.
Zevk ya da haz, insanlar ve diğer hayvanlarda olumlu ve keyifli olarak yaşanan ruhsal durumların geniş bir sınıfını tanımlamaktadır. Daha çok mutluluk, eğlence, vecd, coşku gibi spesifik zihinsel durumları içerir. Psikolojide haz ilkesi gelecekte sadece keyifli bulduğu durumda yeniden organizmayı motive eden bir pozitif geri besleme mekanizması olarak açıklanır. Bu teoriye göre, organizmalar geçmişte olumsuz duygulara neden olan benzer durumlardan kaçınmak için kendilerini motive ederler.
Görsel bellek görüntü bilgisinin bellek süreçlerinden geçirilerek nöral temsillerinin zihinsel olarak hatırlanmasıdır. Zihin gözü olarak da ifade edilmektedir. Görsel hafıza görsel tecrübelerimizle ilgili duyularımızın bazı özelliklerini koruyan bir hafıza şeklidir. Bu sayede nesnelerin, yerlerin, hayvanların ya da insanların görsel bilgileri zihinsel bir görüntü olarak bellekte saklanır. Bu bellek türü insan belleğini oluşturmak için bir araya gelmiş birbirine bağlı bilişsel sistemlerden biridir.
Pozitif psikoloji, 1990'lı yılların sonlarında başlayan bir akımdır ve günümüze geldikçe önem kazanan bir araştırma alanı haline gelmiştir. Pozitif psikoloji hakkındaki araştırmalar ve kuram geliştirme çabaları sayıları gittikçe artan bir psikolog grubunun dikkatini çekmektedir ve hümanistik psikoloji hareketinin en uzun soluklu mirasını temsil edebilir. Ancak bazı psikologlar, hakkını teslim etseler de, pozitif psikolojiyi hümanistik psikolojinin ‘’ yeniden paketlenmesi’’ olarak görüyorlar. Pozitif psikoloji, “bireylerin, grupların ve kurumların uygun bir şekilde işlev görmesine yardımcı olan ve onların gelişmelerine katkı sağlayan durumlar ve koşulların bir çalışması” olarak tanımlanmıştır.
Epistemolojide, fideizm, inancın akıldan bağımsız olduğunu veya akılla çatıştığını ve belirli gerçeklere ulaşmada akıldan üstün olduğunu savunan teori. Latince "inanç" anlamına gelen "fide" kelimesinden türetilmiştir.
Loyola'lı İgnatius'un Ruhsal Egzersizleri, 1522-1524 yılları arasında yazılmıştır ve bir grup Hristiyan meditasyonu, tefekkür ve Loyola’lı İgnatius’un yazdığı dualardan oluşmaktadır. Dört tematik ve süresi değişeken ‘hafta’ya ayrılmıştır ve ortalama 28-30 günlük bir sürede tamamlanmacak şekilde düşünülmüştür. Ruhsal inzivaya çekilmiş katılımcılarının hayatlarında Tanrı’nın iradesini ayırt etmelerine ve İsa’yı takip etmelerindeki kararlılığa yönlendirmede yardımcı olmak niyeti ile hazırlanmıştır.
Summum bonum, Romalı filozof Cicero tarafından antik Yunan felsefesindeki İyilik Fikrine karşılık gelen "en yüksek iyilik" anlamına gelen Latince bir ifadedir. Summum bonum genellikle kendi içinde bir amaç olarak düşünülür ve aynı zamanda zamanın filozofları tarafından İyi olarak nitelendirilen birçok başka arayışı içerir.
İlgisizlik, Apati, çevre ile ileri derecede ilgisizlik, kayıtsızlık ve duyarsızlık halidir. Sağlıklı bireyler yaşadığı veya hissettiği olumsuz veya olumlu tüm olaylara olumlu veya olumsuz bir tepki verir. Apati olan kişilerde bu durum tam tersine olmak üzere çevrede gelişen tüm olaylara karşı tepkisiz kalırlar. Şizofreni, Tükenmişlik sendromu, Alzheimer, Hebefrenikler, Pick hastalığı, Ataraksiya gibi psikolojik rahatsızlıklarda Apati sendromu görülür.