İçeriğe atla

Ceza muhakemesi

Ceza muhakemesi veya ceza yargılaması, ceza hukukunda iddia, savunma ve yargılama sürecidir.[1] Amaç ise maddi gerçeğe ulaşılmasıdır.

Ceza muhakemesi süreci, kişinin veya kişilerin yaptıkları eylemin/eylemlerin suç olduğuna dair görülen suç şüphesi ile başlar ve bu şüphe sonuçlanıncaya kadar devam eder. Suç isnadı sonucunda mahkûmiyet veya beraat kararı verilmesi ile son bulur. Ancak hükmün açıklanmasının ardından yapılan ceza muhakemesine ilişkin itirazlarda, aynı şekilde ceza muhakemesi içerisinde yer almaya devam eder. Tüm bu genel sürece kolluk kuvvetleri, savcı, avukat (müdafi), şüpheli (davalı), mağdur (müşteki, davacı), tanık, bilirkişi, hakim dahildir.

Ceza muhakemesi hukuku, ceza davası yargılamasını düzenleyen hukuk dalı olup, ceza usûlü hukuku olarak da adlandırılır. Ceza muhakemesinin ilke ve esaslarını ortaya koyan ceza usul hukukunun amacı, insan hakları ihlallerine yol açmadan maddi gerçeği araştırmak, ceza hukukunun ihlal edildiği iddiasının doğruluğunu tespit etmektir. Bununla birlikte ceza usul hukuku; suç işlenip işlenmediği, işlenmişse failinin veya faillerinin kim olduğu, ceza sorumluluklarının bulunup bulunmadığı, sorumlu iseler bunun türü ve miktarının belirlenmesi ve infaz edilebilir bir yaptırımın ortaya konulmasıyla ilgilenir.[2]

Bir diğer anlatımla, ceza muhakemesi, ceza hukukunun ihlal edildiği iddiasının doğruluğunun araştırılması faaliyeti olup, ceza usül hukukunun amacı, insan hakları ihlallerine yol açmadan, maddi gerçeği ortaya çıkarılmasının sağlanmasıdır.[3]

Temel hak ve özgürlükler

Günümüzde demokratik bir sisteme sahip ve hukukun üstünlüğüne dair yasaları bulunan pek çok ülkede, savcılık makamı altında savcılar, ceza muhakemesine asıl teşkil edecek iddialarda bulunur yani ispat yükümlülüğünü (kanıtlama zorunluluğu) ortaya koyar.[4] Savcılık şüphelinin makul şüphenin ötesinde leh ve aleyhinde olan deliller vasıtasıyla, yargılamanın başlatılmasını sağlar. Çünkü şüphe sanığın lehine olarak değerlendirilir. Şüpheli veya avukatı da böylece hakkındaki iddiaların doğruluğunu veya doğru olmadığını kanıtlamakla yükümlü olur. Ceza muhakemesi esnasında var olan tüm şüpheler ortadan kaldırılmaya çalışılır.

Şüphenin sanığın lehine olarak değerlendirilmesine temel neden ise masumiyet karinesidir. Karine Avrupa Konseyi üyesi 47 ülkede, üye ülkelerin katılmakla kabul ettiği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 ve 48'inci maddesinde ve diğer dünya ülkelerinde insan haklarına ilişkin belgelerde yer almaktadır. Ancak bu uygulama bazı ülkelerde farklı uygulanır.

Benzer şekilde, tüm bu ceza yargılaması esnasında sanığa kendisini savunması için sağlanan avukatın (Bazı ülkelerde bu tür avukatlar "Mahkeme tarafından atanan avukat" olarak adlandırılır.) masrafları da kamu gideri olarak karşılanır.

Ceza usül hukukunun kaynakları

Ceza Usül Hukukunda kaynaklar ; anayasa, kanunlar ve özellikle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Uluslararası sözleşmelerdir.[5][6] Aynı zamanda 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun yanında Türk Ceza Kanunu ile aynı anda yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu da Ceza Usulü Hukuku'nun kaynakları arasında sayılmaktadır.[7]

Ceza usül hukukunda temel kavramlar

Maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasında bir diğer ifadeyle ceza muhakemesinde uyuşmazlık konusu olayın ne şekilde gerçekleştiğinin deliller vasıtasıyla ortaya konması önem arz eder. Bununla birlikte Ceza Usül Hukuku'nda bazı kavramlar öne çıkmaktadır.

Sanık; Kovuşturmanın başlamasından itibaren hükmün kesinleşmesine kadar, suç şüphesi altında bulunan kişidir.[8]

Şüpheli; Soruşturma evresinde, suç şüphesi altında bulunan kişidir.[9]

Müdafi; Şüpheli veya sağın ceza muhakemesinde savunmasını yapan avukattır.[10]

Soruşturma;şikayet, ihbar veya başka bir şekilde bir suçun işlendiği izlenimini veren bir durumu öğrenen cumhuriyet savcısının yaptığı araştırma işlemlerinin tamamı olarak ifade edilir.[11]

Kovuşturma; soruşturma neticesinde şüpheli hakkında iddianame düzenlenerek ceza davası açılması ile başlayan yargılama sürecidir. Kovuşturma aşaması devam ettiği sürece, sanıklık statüsü devam eder.[12]

Kaynakça

  1. ^ Cin, M.Onursal. "Ceza Yargılaması Hukuku" (PDF). hukuksokagi. 28 Şubat 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 29 Ocak 2013. 
  2. ^ "Genel Tanım ve amaç" (PDF). 4 Aralık 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  3. ^ "Ceza Usül Hukuku Amacı hakkında bilgi" (PDF). 19 Aralık 2022 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  4. ^ "Mahkeme kararı". mahkemeler.net. 13 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Ocak 2013. 
  5. ^ "Kaynaklar" (PDF). 4 Aralık 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  6. ^ "Ceza Muhakemesinin Kaynakları" (PDF). 14 Ekim 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  7. ^ "Ceza Muhakemesinin Ek Kaynakları" (PDF). 14 Ekim 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  8. ^ "Sanık Kanuni Tanım" (PDF). 2 Aralık 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 19 Aralık 2022. 
  9. ^ "Tanım" (PDF). 2 Aralık 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 19 Aralık 2022. 
  10. ^ "Müdafi Tanımı". 24 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  11. ^ "Soruşturma Tanımı". 19 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Aralık 2022. 
  12. ^ "Kovuşturma sürecine ilişkin bilgi" (PDF). 19 Aralık 2022 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 

Ayrıca bakınız

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Avukat</span>

Avukat, hukuk fakültesi mezunu, avukatlık stajı yapmış, avukatlık mesleğini serbest veya bir kuruma bağlı olarak icra eden kişidir. Avukatın eş anlamlıları aklavcı ve vekil sözcükleridir. Eski kullanımda muhami denirdi. Avukatların faaliyette bulunması için baroya kaydolmaları zorunludur. Genellikle çalıştıkları şehirde bulunan baroya kayıtlı olarak faaliyet gösterirler. Avukat, uyuşmazlıkların doğumundan başlayarak, mahkeme aşaması ve hakkın teslimine kadar olan süreçte kişileri temsil eder. Avukat sadece iş ve dava takibi yapmaz, aynı zamanda hukuki konularda hukuk danışmanı, zabıt kâtibi, hakemlik, arabuluculuk, mübaşir, arzuhâlci, halk noteri görevlerini de yerine getirebilir.

<span class="mw-page-title-main">Ceza</span>

Ceza ya da yaptırım, genel anlamıyla suç karşılığında insanlara veya kuruluşlara uygulanan bir yaptırımdır. Ceza Arapça kökenli bir kelimedir. Anlamı, yapılan kötü bir eylemin karşılığıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ceza hukuku</span>

Ceza hukuku, suç ve ceza kavramlarını inceleyen kamu hukuku bölümüdür. Genel veld Bailey, özel ceza hukuku olarak ikiye ayrılır.

Duruşma, yargılamalarda iddia ve savunma makamlarının delillere dayanarak tartıştıkları sürece denir. Ayrıca taraflar arasında doğan uyuşmazlıklar gene mahkemelerdeki duruşmalarda karara bağlanır.

Şüpheli, bir ceza muhakemesi terimidir. Hukuken kolluk ve savcılık evresinde suç şüphesi altında bulunan kişiyi ifade eder. Günlük dilde şüpheli ve sanık aynı anlama gelecek şekilde kullanılsa da hukuken bu terimler birbirinde farklıdır.

Suç, kanunlar tarafından yanlış veya zararlı olduğu için ceza tehdidiyle yasaklanan ve bazı durumlarda cezalandırılabilen davranıştır. Genel olarak suç, saptanan ve saptanamayan suçlar olarak ikiye ayrılır. Saptanamayan suçların gerçekleşip gerçekleşmedikleri belirsiz olduğu veya kanıtlanamadıkları için cezalandırılmaları söz konusu değildir. Ceza hukukunda suça göre para cezası, tutuklama, hapis, hatta ölüm cezası verilebilir.

Ceza Muhakemesi Kanunu, Türkiye Büyük Millet Meclisinde 4 Aralık 2004'te kabul edilen ve 1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren 5271 sayılı kanundur. 4 Nisan 1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nu yürürlükten kaldırdı.

<span class="mw-page-title-main">Savcı</span> İddia makamı olarak adalete hizmet eden kişi

Savcı, ceza yargılamasında iddia makamı olarak adalete hizmet eden kişidir. Savcılık ceza muhakemesinde iddia görevini yaparak devlet adına ceza davası açan makamdır. Bu makamdaki yetkiliye savcı adı verilmiştir. Özetle savcı, suç haberinin kendisine ulaşmasıyla birlikte devlet adına araştırma ve soruşturma faaliyetinde bulunmak, kamu davasının açılmasını gerektiren şartlar oluştuğunda dava açmak ve yürütmek, mahkemelerin verdiği kararları yerine getirmek ve kanunla kendisine verilen diğer görevleri yapmak durumunda olan ve yargı organı içinde yer alan kamu görevlisi olarak tanımlanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Gözaltı</span> suç şüphesi üzerine yakalanan kişinin kollukça belirli bir süre alıkonulması işlemi

Gözaltı, suç şüphesi üzerine yakalanan kişinin, suçu işlediğine ilişkin emarelerin varlığı halinde, Cumhuriyet Savcısının kararıyla, soruşturmanın tamamlanması amacıyla, soruşturmanın yürütülmesi açısından zorunlu olması halinde kolluk tarafından belirli bir süre alıkonulması işlemidir.

Masumiyet karinesi, suçsuzluk ilkesi veya uluslararası hukuk terimi olarak presumption of innocence; suç kesinleşmediği sürece kimsenin hükümlü sıfatıyla değerlendirilemeyeceğini ifade eden, temel hukuk doktrini. Evrensel hukuk kurallarına göre, bir kişinin masum olduğunun kanıtlanmasına gerek yoktur; kişinin suçluluğunun kanıtlanamamış olması yeterlidir. Bunun için masumiyet karinesinin temelini, hukukta hüküm giydirmenin yalnızca iddia edilen suçların kanıtlanmasıyla mümkün olduğu gerçeği oluşturur. Bu da hüküm giymemiş kimsenin suçlu sayılamayacağı veya suçlu olarak lanse edilemeyeceği ilkesini; yani masumiyet karinesini doğurur. Masumiyet karinesi evrensel bir yargı doktrini olup; İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nde yer almaktadır. Buna bağlı olarak bu bildiriye taraf olan ülkeler, yasalarında bu doktrine yer vermek durumundadır.

Balyoz ya da Balyoz Harekât Planı 5-7 Mart 2003 tarihlerinde 1. Ordu karargâhında düzenlenen plan seminerinde Türkiye hükûmetini devirmek amacıyla Çetin Doğan liderliğinde hazırlandığı iddia edilen askerî darbe planıdır. Yapılan yargılamalar sonucu, darbe planlarının gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkmıştır.

Ağır ceza mahkemesi, Türkiye'de ceza davalarına bakan mahkemeler arasında, kanunlarda öngörülen cezaların ağırlığı kriteri uygulanarak asliye ceza mahkemelerinin görevini aşan tüm suçlara ilişkin davalara bakmakla görevlendirilmiş olan mahkemedir. Ağır ceza mahkemesi kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere, Türk Ceza Kanunu'nda yer alan yağma, irtikap, resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, hileli iflas suçları ile ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve "10 yıldan fazla" hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla görevlidirler. Ele aldıkları davaların cezaları daha ağır olduğundan, sulh ceza hakimlikleri ve asliye ceza mahkemelerinden sonra ilk derece ceza mahkemeleri arasında 3. basamakta yer alan yüksek görevli mahkemelerdir. Avukatların görevi sırasında işledikleri suçların yargılaması ağır ceza mahkemesinde yapılır.

Susma hakkı, konuşmama hakkı veya Miranda hakları, bireyin kendi aleyhine tanıklık etmemesine olanak veren bireysel hak. Temel olarak "Hiçbir şüpheli veya sanık, konuşmaya veya kendini suç altına sokmaya zorlanamaz." ilkesinden ileri gelmektedir.

Müdafi, ceza yargılamasında şüpheli veya sanıkların savunmasını yapan kişi ya da avukattır. Müdafi, savunmasını üstlendiği kişiyi, sözlü veya yazılı savunmak, soru yöneltmek, soruşturmanın genişletilmesini ve keşif yapılmasını istemek gibi yöntemler ile savunur. Bazı ülkelerde maddi durumu iyi olmayanlara devlet tarafından müdafi ataması yapılır.

Tutuklama kararı, bir şüpheli ya da sanığın tutuklanması için kolluk görevlilerine yetki veren mahkeme kararıdır.

Kovuşturmaya alternatif yöntemler, suç niteliğindeki fiil ve faili ile ilgili olarak, savcı tarafından yapılan araştırma faaliyeti sonucunda kamu davasının açılmasına yetecek ölçüde şüpheye ulaşılmasına ve kovuşturma yapılmasının önünde hukuki ve maddi bir engel bulunmamasına rağmen savcı tarafından kullanılan bir yetki ile meselenin ceza muhakemesinin kovuşturma evresine taşınmayarak soruşturma evresinin sonuçlandırılmasına imkân veren yöntemlerdir.

Yargılama Hukuku mahkemelerdeki yargılama yöntemlerini (usul) belirler. Örneğin; Adli Yargıda hakim karşısına çıkmak esas iken, İdari Yargı’da davalar dosyalar üzerinden görülür ve istisnalar hariç hakim karşısına çıkılmaz.

<span class="mw-page-title-main">Tutuklama</span> genellikle bir suç işlediğinden veya planladığından şüphelenildiği için bir kişinin özgürlüğünün yargılama süresince yasal olarak belirlenen süre boyunca kısıtlanmasına yönelik tedbir kararı

Tutuklama, genellikle bir kişinin bir suç işlediğinden şüphelenildiği zaman veya gözaltına alındıktan sonra yasal koruma ve kontrol için yapılan, kişinin seyahat özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik bir koruma tedbiridir. Tutuklama, yargılamaya ilişkin nihai bir hüküm değildir. Bu nedenle, tutuklanan kişi sonrasında daha fazla sorgulanabilir ve/veya suçlanabilir, bulgular kişinin lehine ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılabilir veyahut suçu işlemediği sübut bulmuşsa beraat edebilir.

Soruşturma, adli ve idari olarak ikiye ayrılan, şüphe duyulan bir durumun yarattığı tehlikeli hali gidermek için yapılan araştırmadır.

Nur Başar Centel Türk hukukçu, akademisyen.