İçeriğe atla

Cenaze namazı

Cenaze namazı (Arapça: صلاة الجنازة), İslâm dinindeki namaz ibadetinin bir türü. Vefat eden Müslümanlar hakkında dua olan cenaze namazı, farz-ı kifâyedir.

Cenaze merasimindeki ameller

Namazın kılınması için şartlar

  • Ölünün Müslüman olması.
  • Ölünün temiz olması.
  • Ölünün cemaatin önüne konulması.
  • Ölünün cesedinin tamamının, yahut başı da dahil cesedinin çoğunun veya yarısının orada mevcut bulunması.
  • Cenaze namazı kılanların herhangi bir mazeret dışında binek üzerinde bulunmamaları.
  • Cenazenin yerde bulunması. Herhangi bir mazerete dayanmaksızın cenaze bir hayvan üzerinde veya insanların elleri üstünde iken kılman namaz caiz olmaz.

Namazın kılınışı

Cenaze namazında, birinci tekbirden sonra, sübhâneke ("ve celle senâüke" ile beraber) okunur. İkinci tekbirden sonra, salli, barik okunur. Üçüncü tekbirden sonra, cenaze duası, cenaze duasını bilmeyenler burada kunut duasını veya dua niyeti ile Fâtiha'yı okurlar. Daha sonra dördüncü tekbir alınır, eller yan tarafa bırakılıp sağa ve sola selam verilir. Sonra ölen için dua edilir


İslâm


Temel İbâdetler

Yasak olan ameller

Cenaze namazından sonra meyyiti birlikte kabre götürmek sünnettir, bu esnada veya cenaze merasiminin herhangi bir safhasında bağırıp çağırmak, yüksek sesle ağlamak, slogan atmak, ıslık çalmak, zılgıt çekmek, tezahürat yapmak haramdır. İslâm álimleri böyle davranışlar bir yana, cenazeyi taşırken yüksek sesle tekbir getirmeyi bile çirkin görüp mekruh addederler.[1]

Cenaze merasimlerine çiçek, çelenk göndermenin İslâm'a göre ölene hiçbir faydası yoktur. Faydasız bu tür harcamalar yapmak ise israfa girer, israf ise haramdır.[2]

Dualar

Cenaze duaları

Allahümmağfirlihayyina ve meyyitina ve şaahidina ve ğaaibina ve zekerina ve ünsaana ve sağiirina ve kebiirina. Allahümme men ahyeytehü minna feahyihi alel islaam ve men teveffeytehü minna feteveffehü alel iman.
(Anlamı: Allahım, Dirilerimizi, ölülerimizi, mevcut olanlarımızı, kayıp olanlarımızı,erkeğimizi-kadınımızı, çocuklarımızı ve büyüklerimizi bağışla. Allahım! Bizden yaşattıklarını İslam üzere yaşat, bizden öldürdüklerini de iman üzere öldür.)

Meyyit kadın ise okunan dua

Ve hussa hazihil meyyitete birravhi verraahati velmağfirati verridvaan. Allahümme in kanet muhsineten fezid fii ihsaniha. Ve in kanet müsiieten fetecavez anha veleggıhal emne vel büşra vel keramete vezzülfa. Birahmetike ya erhamerrahımiin.

(Anlamı: Özellikle bu vefat etmiş olan kadını kolaylığa, rahata, mağfirete ve rızana erdir. Allahım! Eğer bu muhsine ise (iyilik etmiş kimselerden ise) ihsanını artır. Eğer günahkar ise, onu bağışla, ona güven ile sevinç ve iyilik ver, onu rahmetine yakın kıl, Ey merhamet edenlerin en merhametlisi Yüce Allahım.)

Meyyit erkek ise okunan dua

Ve hussa hazel meyyite birravhi verraahati velmağfirati verridvaan. Allahümme in kane muhsinen fezid fii ihsanih. Ve in kane müsiien fetecavez anhü veleggıhil emne vel büşra vel keramete vezzülfa. Birahmetike ya erhamerrahımiin.

(Anlamı: Özellikle bu vefat etmiş olan erkeği kolaylığa, rahata, mağfirete ve rızana erdir. Allahım! Eğer bu muhsin ise (iyilik etmiş kimselerden ise) ihsanını artır. Eğer günahkar ise, onu bağışla, ona güven ile sevinç ve iyilik ver, onu rahmetine yakın kıl, Ey merhamet edenlerin en merhametlisi Yüce Allahım.)

Mescit-el Haram(المسجد الحرام) Kabe'de Cenaze Namazı Sonrası.
Meyyit kız çocuğu ise okunan dua

Allahümmecalha lena ferataa. Allahümmecalha lena ecravvezühra. Allahümmecalha lena şaafiammüşeffeah.

(Anlamı: Allahım! Onu bize, önden gönderilmiş bir sevap sebebi kıl, onu bizlere bir şefaatçi ve şefaatı kabul edilmiş yap.)

Meyyit erkek çocuğu ise okunan dua

Allahümmecalhü lena ferataa. Allahümmecalhü lena ecravvezühra. Allahümmecalhü lena şaafiammüşeffeaa.
(Anlamı: Allahım! Onu bize, önden gönderilmiş bir sevap sebebi kıl, onu bizlere bir şefaatçi ve şefaatı kabul edilmiş yap.)

Cenaze duasını bilmeyenler

Defin duası

Allahümme innî es'elüke bismikel azîm. Ve es'elüke bismikellezî hüve kıvâmüddîn. Ve es'elüke bismikellezi yurzeku bihil ibâd. Ve es'elüke bismikellezî kamet bihis semâvâtü vel ard. Ve es'elüke bismikellezî tuhyî bihil hayyü ve tümîtü bihil-mevtâ. Ve es'elüke bismikellezî izâ süilet bihi a'teyte ve izâ dui'yet bihi ecebte. Rabbe Cebrâile ve Mîkâile ve İsrâfile ve Azrâile. Yâ Bedî'as-semâvâti vel-ard. Yâ Zelcelâli vel-ikrâm. Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Vağfir lenâ ve lehü, verhamnâ ve iyyâhü birahmetike yâ erhamerrâhimîn."

Definde şu yedi sûreyi okumak da iyi kabul edilir: Fâtiha, Muavvizeteyn (Felak ve Nas), İhlâs, Nasr, Káfirún, Kadir.

Ayrıca bakınız

  • Cenaze (İslâm)

Kaynakça

  1. ^ Fetává-yı Hindiyye. I. s. 162. 
  2. ^ Kur'an-ı Kerím. Araf, 31. 
  3. ^ "Cenaze namazı nasıl kılınır? : Din İşleri Yüksek Kurulu : Dini Bilgilendirme Platformu". kurul.diyanet.gov.tr. 20 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Nisan 2024. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Oruç, belli bir zaman dilimi içerisinde; yiyecek, içecek veya her ikisinden de kaçınma eylemidir. Mutlak oruç ise, tüm yiyecek ve sıvılardan; genellikle önceden belirlenmiş bir veya birkaç gün kaçınma olarak tanımlanır. Diğer oruçlar, belli yiyecekler veya maddeleri sınırlayarak kısmen kısıtlayıcı olabilir. Oruç eylemi, yiyeceğin dışında cinsel ilişki ve diğer aktiviteleri de engelleyicidir.

Allah (Arapça: الله, romanize:

<span class="mw-page-title-main">Tasavvuf</span> İslamın içsel, mistik boyutu

Tasavvuf veya Sûfîzm ya da Sûfîlik, İslam'ın iç veya mistik yüzü olarak tarif edilir. Ayrıca Sufizmin batıda yükseltilen içeriğinin "Budizm ve Taoizm gibi içeriksiz güzel yaşama tarzı" olarak yorumlanması da vardır.

<span class="mw-page-title-main">Kur'an</span> İslamın temel dinî metni

Kur'an veya yaygın kullanılan adıyla Kur'an-ı Kerim, Müslüman inancına göre, yaklaşık 23 yıllık bir süreçte ayetleri Allah tarafından Cebrâil adındaki melek aracılığıyla Muhammed'e parça parça vahiyler hâlinde indirilen bir kutsal kitaptır. İslam inancına göre Kur'an, Muhammed'in gerçek bir peygamber olduğunu kanıtlayan en önemli ve en büyük mucizedir. Müslümanlar, namaz başta olmak üzere belli başlı ibadetlerinde Kur'an'dan çeşitli bölümler okurlar.

<span class="mw-page-title-main">İslam</span> tek tanrılı İbrahimî bir din

İslam (Arapça: اَلْإِسْلَامُ, romanize:

<span class="mw-page-title-main">Namaz</span> İslamda farz olan günlük ibadet

Namaz, İslâm'ın şartlarından biri olarak kabul edilen bir ibadettir. Kur'an'da günün belli vakitlerinde abdestle birlikte duaya kalkılması ifadesi bulunur. Kur'an'a göre namaz Allah'ı anarak teslimiyetin gösterildiği bir arınma biçimi ve İbrâhim peygambere öğretilen bir ibadet şeklidir.

<span class="mw-page-title-main">Fatiha Suresi</span> Kuranın ilk suresi

Fatiha Suresi, Kur'an'ın ilk suresidir. Sure, 7 ayetten oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Bektaşîlik</span> Sufi/tasavvufî tarikat

Bektâşîlik, adını 13. yüzyıl Anadolu'sunun İslâmlaştırılması sürecinde etkin faaliyet gösteren ve Hoca Ahmed Yesevî'nin öğretilerinin Anadolu'daki uygulayıcısı konumunda olan Hacı Bektaş-ı Veli'den alan, daha sonra ise 14. ilâ 15. yüzyıllarda Azerbaycan ve Anadolu'da yaygınlaşan Hurûfilik akımının etkisiyle ibahilik, teslis (üçleme), tenasüh ve hulul anlayışlarının da bünyesine katılmasıyla 16. yüzyılın başlarında Balım Sultan tarafından kurumsallaştırılan, On İki İmam esasına yönelik sufi/tasavvufî tarikat.

Vehhabîlik ya da Vahhabizm, İslam'a bağlı Sünni-Hanbelî mezhebinin bir altkolu olan ve 18'inci asırda Muhammed bin Abdülvehhâb tarafından başlatılmış fikir akımıdır. Muhammed bin Abdülvehhâb kendi düşüncelerini Kur'an ve Hadislerde olmayan her şeyin reddi, esas İslam'a dönüş olarak tanımlar. Abdülvehhâb'ın etkilendiği İbn Teymiyye ve Ahmed bin Hanbel gibi İslam alimlerinin düşüncelerinin ve şirk olarak görülen şeylere karşı duruşlarının etkisi Vehhabîlik akımında baskındır. Vahhabi(zm) terimi Abdülvehhâb'ın şahsı tarafından kullanılmadı, hatta bazı taraftarları "Selefî" terimini kullanmayı tercih ederek "Vahhabi" kullanımını reddederler. Bunun bir sebebi ise Muhammed bin Abdülvehhâb'ın yeni bir İslam yorumu getirmediği ve esas İslam'ı, Ahmed bin Hanbel'i takip ederek tekrar canlandırdığı düşüncesidir. Vehhabîlik tanımlamasını nadir olarak benimseyen Vehhabîler olsa da, sıklıkla bu mezhepte olmayanlar tarafından onları tanımlama amacıyla kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Şeriat</span> İslamî hukuk

Şeriat, Kur'an âyetleri ile Muhammed'in söz ve fiillerinden oluşan naslardan alimler sınıfının (Fukaha) çıkarımları (istinbat) ile oluşturulan dinî kanunlar toplamıdır. İslam'da ibadetler, muameleler ve cezalarla ilgili tüm kavram ve kuralları kapsar. Tarihsel seyir içerisinde kanun ve kuralların teorik (usul) ve pratik uygulama (füru/fetva) çalışmaları ile ilgilenen ve isimleri öne çıkan kişiler adına belirli toplum ve devlet yönetimlerinin de tercihlerini yansıtan fıkıh mezhepleri ortaya çıkmış, ancak şeriat hiçbir zaman tek başına geçerli bir hukuk sistemi olmamış, Ömer veya Emevilerden itibaren "örfi hukuk" ile birlikte kullanılmıştır. Şeriat’ın "insanlar arası ilişkiler bölümü” 1850’lerden itibaren “İslam hukuku” olarak yeni bir isimle sunulmaya başlanır. İslam hukukunda yer yer modern hukukla benzer argümanlar kullanılmasına rağmen aralarında bir takım temel farklar vardır. İslam'da hukuki argümantasyon olarak -insanların birbirlerinin maddi ve manevi alanlarına girmelerini yasaklayan- hak ve -üst makamın alt grup insanlara dengeli davranmasını içeren- adalet kavramları ön plana çıkarılır. Buna göre amirler emirleri altında bulunan insanların gözetimi ve onlara karşı adaletli olmakla, yönetilenler ise onlara itaatle yükümlüdürler. Adaletten sapan amire itaat edilip edilmeyeceği tartışmalıdır. Ayrıca bu anlayışta insanlar Allah'ın kulları (İbadullah) olmakta, şeriat onlara karşı adaletli davranmayı gerektirse bile eşit davranmayı gerektirmemektedir. Şeriat ile modern hukuk arasındaki farklardan belki de en önemlisi, insanların eşit ve özgür bireyler oldukları temelinde geliştirilen modern hukuktaki insan hakları kavramına karşılık, şeriat anlayışında bireysel özgürlük kavramı bulunmamasıdır. Dinî edebiyat ve söylemlerde sıkça kullanılan özgür irade kavramı günlük yaşam tarzını seçebilmesinde değil, kader karşısında insanın uhrevi sorumluluğu bağlamındaki felsefi tartışmalarda görülür. Kur'an'da 30 ayette tekrarlanan ve İslamcılığın temel motivasyonlarından birisi olan “şeriatta kötü olarak tanımlanan durumlar için güç kullanımı kişilerin ev, elbise, beden ve ibadet–inanç gibi özel alanlarına girmeyi gerektirse bile bu kişilerin (kul) hakkına tecavüz olarak değerlendirilmez.

<span class="mw-page-title-main">Akşemseddin</span> Türk alim ve tıp insanı

Akşemseddin, asıl adı ile Mehmed Şemseddin, çok yönlü Türk âlim, tıp insanı ve Şemsîyye-î Bayramîyye isimli Türk Tasavvuf tarikatının kurucusu. Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmed'in hocası olarak bilinmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kâbe</span> İslamın kıblesi

Kâbe, bazen Kâbe-i Şerif, olarak anılan, İslam'ın en önemli camisi, Suudi Arabistan'ın Mekke kentindeki Mescid-i Haram'ın merkezinde yer alan bir yapıdır. İslam'ın en kutsal yeridir. Müslümanlar tarafından Beytullah olarak isimlendirilir ve namaz ibadetinin yerine getirilmesinde Müslümanlar için kıbledir.

<span class="mw-page-title-main">Arap mitolojisi</span>

Arap mitolojisi, Arapların İslamiyet öncesi çoktanrıcı inanç ve söylencelerini konu almakla birlikte Hristiyan, Yahudi ve İran dinlerinin de etkisinde kalmıştır. Samilerin bir kolu olan Arapların mitolojisinin bir özelliği de Sümer ve Mezopotamya mitolojisiyle devamlılık konumunda olmasıdır. Toplumların yaşamlarında bir sonraki kültür öncekileri yok etmez, Kutsal anlatılar alındıkları kaynaktan birtakım değişimlerle gelecek nesillere aktarılır ve devam ettirilir. Ayrıca o dönemde çevre bölgelerde yaşayan toplulukların mitolojileri ve inançları da Arap mitolojisiyle büyük oranda etkileşim gösterir. Arapların inanç sistemlerini oluşturmada diğer semitik toplumlarla etkileşim çok önemli roller oynamıştır.

<span class="mw-page-title-main">İyiliği emretmek ve kötülükten menetmek</span>

Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker, Âl-i İmrân suresi 104, Tevbe Suresi 112, Hûd suresi 116. ayetleri vb. birçok ayette görülen, Kur'an kökenli bir ifadedir ve dini literatürde insanlara "iyiliği emretmek ve insanları kötülükten menetmek" anlamında kullanılır. Dini terminolojide dini anlamda iyi ve kötü olarak tanımlanan fiillere atfen kullanılır.

Sübhaneke, İslam dininde, Sünni mezheplerde namazın başlangıcında, iftitah tekbirinden hemen sonra okunan dualardan biridir. Şia mezhebinde namazda okunmaz. Çünkü Şia inanışına göre Muhammed'den hadislerle aktarıldığı üzere namazda sadece Kur'an'da geçen sureler ve dualar okunur.

Mektûbât (مکتوبات) veya Mekâtîb, mektuplar anlamına gelen bu eser Mevlânâ'nın dost ve akrabalarına, özellikle de Selçuklu emir ve vezirlerine nasihat için yazdığı 147 adet mektuptan oluşur. Mevlânâ Celâleddîn Rûmî'nin ölümünden sonra, mektuplar bir araya getirilmiş ve bu esere de Mektûbât veya Mekâtîb adı verilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Muhammed</span> İslamın kurucu peygamberi (570–632)

Muhammed, dünyanın en kalabalık ikinci dini olan İslam'ın kurucusu ve merkezî figürü olan dinî, askerî ve siyasi Arap liderdir. Arap Yarımadası'nın tamamını ele geçirerek Müslüman hâkimiyetini tek bir yönetim altında birleştirmiş ve böylece İslam'ın kutsal kitabı Kur'an'ın yanı sıra, öğretileri ile uygulamalarını güvence altına alarak İslami dinî inancın temelini oluşturmuştur. Müslümanlar tarafından Âdem, İbrahim, Musa, İsa ve diğer peygamberlerin daha sonradan tahrif edilmiş tek tanrılı dinlerini onaran ve tamamlayan kişi ve Allah'ın insanlara gönderdiği son peygamber olduğuna inanılır.

Alevîler'in dinî i'tikadı Siyâseten İslâmiyet’in “İmamiye-i İsnâ‘aşer’îyye / Onikicilik” fıkhî mezhebinden olan Alevîler, i’tikaden Horasan Melametîliği’nden köken alan Hoca Ahmed Yesevî’in kurduğu “Sünnîliğin Tasavvufî–Yesev’îyye Tarikâtı” ile Fâtımîler Halifeliği devrinde Orta Asya ve Türkistan’da çok önemli fa’aliyetlerde bulunan Muin’ed-Dîn Nâsır-ı Hüsrev’in kurucusu olduğu Pamir Alevîliği’nin de altyapısını oluşturan “Şiîliğin Bâtınî–İsmâilîyye” fıkhî mezhebinin şiddetli etkisi altında gelişimini tamamlayarak ortaya çıkan “Tasavvufî-Bâtın’îyye” i’tikadî mezhebi mensûplarıdır. Alevîlik içerisinde Kızılbaş, Dazalak, Kalender’îyye, Bedr’îyye, Bektâş’îyye, Câm’îyye, Şems’îyye, Edhem’îyye gibi farklı birçok bâtınî tarîkat (yol) yer almaktadır. 13. asırda Babâîlik’ten ve 14. asrın sonlarından itibaren de yoğun olarak Hurûfîlik’ten etkilenen Anadolu kaynaklı Bektaşilik Tarikatı bunların içlerinde en meşhur olanıdır. 14. ve 15. asırlarda “Fadl’Allah Ester-Âbâdî” tarafından Şiîlikten ayrılarak zuhur eden “Hurûfîlik” mezhebinin tesirleri altında kendisini yeniden yapılandırmış olan Bektâşîlik, Alevîliğin içinde yer aldığı varsayılan bir tarîkat (yol) olması itibarıyla Anadolu Alevîliği’nin tamamını tanımlamamaktadır.

Şiîliğin kronolojik tarihi Nüfuslarına göre bir tahmin yapılacak olunursa, yaklaşık olarak Dünya'daki toplam Müslüman nüfusun %87-88'i Sünni ve yaklaşık %11-12'si de büyük bir ekseriyeti Onikiciler i'tikadına mensup olan Şiîler'den müteşekkildir. 12-15 Milyon arasında olan İsmaili nüfusu da Şiîliğin içerisinde yaklaşık olarak %10'nun üzerinde, tüm İslâm Dîni içerisinde ise %1'in hemen üzerindedir.

Şemseddin Sivasi, Halvetiyye tarikatının Şemsiyye kolunun kurucusu, âlim ve şair.