Köroğlu Destanı, Türk, Altay, Anadolu ve Azeri efsanelerinde ve halk öykülerinde yer alan söylencesel kahramanın öyküsünün anlatıldığı doğal bir destandır.
Yek, Türk ve Altay halk inancında İblis. Yeg veya Yiğ olarak da bilinir. İnsanoğlunu yoldan çıkaran ve kötülüğün simgesi olan varlık. Tanrı'ya isyan etmiştir. Kısa boylu ve güçlü bir varlıktır. Alemin karanlık güçlerini temsil eder. Yerin altında yaşar. Yaka adlı kötü ruh ile de bağlantılıdır. Çak denilen yine Şeytan anlamını içeren sözcük ile de ilişkili görünmektedir. ayrıca bu sözcükle bağlantılı hastalık adları vardır. Yiğ verem, Yiğnik ise dizanteri demektir. Bulgar kültüründe Yaga adlı bir cadı figürü vardır. 'Kötü ruh, şeytanın yarattığı hastalık, zarar verme' gibi anlamları da vardır. Başka sözlüklerde 'ig' ve 'iklig' biçiminde geçen ve hastalık anlamı da bulunur. Maniheizm'de yine şeytan anlamında kullanılmıştır.
Kırklar, Türk halk inancında Kırk Evliya. Kırkavlan da denilir. Bilinmeyen bir yerlerde yaşayan kırk kutlu kişidir.
Bayanay, Türk mitolojisinde bereket ve doğa tanrıçası. Bayana olarak da bilinir. Avcıları, balıkçıları ve ormanı korur. Adına Payna töreni düzenlenir. Avcılar ateş yakıp dua ederek avlarının bereketli ve kazasız geçmesini dilerler. Kimi kültürlerde çocukları korur. Soyun koruyucusu olduğu düşünülür. May Ana'nın farklı bir söyleyişi ve aslında aynı Tanrı olduğunu ileri süren görüşler de mevcuttur.
Ak Oğlanlar - Türk ve Altay mitolojisinde İyilik Tanrıları. Ak Erler de denir. Ülgen Han'ın oğullarıdırlar. Kıyatlar adı da verilir. Yedi kardeştirler. Yedi Altay boyunun koruyucusudurlar. Yedi Kat yeraltını sembolize ederler. Kıyat sözcüğü aynı adlı bir Moğol boyunu çağrıştırmaktadır. Moğollarda Kıyat ve Kıyan adlı iki akraba boy vardır. Ak Oğlanların adları şu şekildedir:
- Karağus Han: Kuşlar Tanrısı
- Karşıt Han: Temizlik Tanrısı.
- Pura Han : At Tanrısı.
- Burça Han: Zenginlik Tanrısı.
- Yaşıl Han: Doğa Tanrısı.
- Kanım Han: Güven Tanrısı.
- Baktı Han: Lütuf Tanrısı.
Aza - Türk, Altay, Yakut, Çuvaş ve Moğol mitolojisinde kötü ruh. Asa şeklinde de söylenir. Moğollar Ada derler. Azalar biçiminde çoğul olarak kullanılır.
Bayrım Ana, Türk mitolojisinde, özellikle de Kafkas Türklerinde Meryem Ana. “Bayrım Biyçe” olarak da adlandırılır. Bayrım kavramı ilk önceleri kadın evliya ve hatta daha geniş olarak “Pir” anlamına gelirken, sonraları Karaçay ve Balkar bölgesinde Meryem Ana'yı nitelemekte kullanılmıştır. Yarı Tanrıça konumundadır. Bazen Kadın ve Çocuk Tanrıçası olarak da görünür. Nartlarda Umay Biyçe ve Bayrım Biyçe üzerine kurulu ikili Tanrıça kültü oluşturulmuştur. Umay Biyçe, Türklerin Ana Tanrıçası Umay Hanım'dan başkası değildir ve onun tüm özelliklerini taşır. Bayrım Ana ise Hristiyanlığın etkisiyle gelmiştir. Moğolların Alankova Hanımı ile benzer bir biçimde erkek eli değmeden gebe kalmıştır. Alankova ayışığından gebe kalmış, Meryem Ana'nın ise Baş Meleğin Tanrı'dan aldığı emirle kendisine verdiği mucize sonucu, babasız olarak çocuğu olmuştur. Meryem ismi İbranice Miriam, Arapça Meryem sözcüklerinden dilimize geçmiştir. Bayrım Öy, Bayrım Ana'dan dilek dilenen yer, Bayrım Gün ise kendisinden dilek dilenen gündür ve bazen Cuma gününe bu ad verilir. Bayrım Ay ise Nevruz yani Mart ayıdır.
Bergü - Türk halk inanışında Vahiy veya İlham anlamına gelir. Esin almak demektir. Bergi veya Vergi de denir.
Calın - Türk ve Altay halk inancında kutsal merasim. Yalın veya Çalın da denir. Özellikle Yer Ana ve Yer İyesi için yapılan tören. Büyükçe bir ağacın altında gerçekleştirilir. Bu ağaç Uluğkayın'ı temsil eder. Yere üç direk saplanıp tepeleri oyularak veya üzerlerine birer bardak koyularak içlerine kımız doldurulur. Şaman alana gelerek ellerinde ağaç dalları tutan 39 kız ve 39 erkekle birlikte kırınır. Burada kırkıncı kişi kendisidir ve bu rakamın kutsallığı ile ilgili de bir yaklaşım vardır. Yer anayı temsil eden üç direğin yanına vararak Calın alır. Orada gerçekleşen kutsal irtibata Calın Almak denir. Şaman at gibi kişneyerek havaya atlamaya başlar. Törene katılanlardan kadın olanlar da kahkaha atarak şamanın üzerine atlarlar. Erkekler ise kadınlar zorla çekerek geri getirirler. Şaman aldığı Calın'ı orada bulunanlara fırlatır ve böylece yerden aldığı kutsal bereket enerjisini insanlara aktarır. Daha sonra Calın'ı alana getirilmiş olan 39 hayvana da fırlatır. Calın bir çeşit enerji olarak varsayılır. Topraktan alınan ateşin gücünü içerir. Nüfusun artması ve bereketin devamı amacıyla yapılan bu tören cinsel ihtirasları da içerir. Kahkahalar bunun simgesel anlatımıdır. İnsanların terlemesi ve yanaklarının kıpkırmızı olması cinsel yönünün başka bir dışavurumudur. Yalın (alev) sözcüğünün cinsellikle bağlantısı da dikkate değerdir. Örneğin “ateşli kadın” tabiri bunun en anlaşılır göstergesidir. Yallı denilen halay benzeri bir oyunlada bağlantılıdır. Yallı adı verilen halay türü ve ateş anlamıyla bağlantısı açıktır.
Cembil Hanım, Türk mitolojisinde Dağ Tanrıçası. Çembil olarak da söylenir. Köroğlu destanındaki Çenlibel/Çamlıbel yer adıyla yakından ilgilidir. Köroğlu'nu koruyan bu Dağ Tanrıçası zaman içerisinde bir yer adına dönüşmüştür. Azerilerin Koroğlu (Köroğlu) destanında Çenlibel olarak geçen dağ Anadolu'da Çamlıbel'e dönüşmüştür. Cembil bazen de Köroğlu'nun annesinin adı olarak karşımıza çıkar. Bir başka bakış açısıyla, ters mantık yürütülerek onu var eden yerlere geçen zaman içerisinde kişilik verip annesi haline getirilmesi olarak da ele alınabilir. Daha sonra başı sıkıştığında bu dağlara sığınmıştır. Dağ, su ve ağaç gibi tüm kutlu unsurlar burada toplanmıştır.
Çor - Türk, Altay ve Moğol halk kültüründe Cin demektir. Çer, Çur, Şor, Şar, Çora, Çura şeklinde de ifade edilir. Moğolcada Çotgor, Çutgur, Çutkur, Çetger, Çetker, Çidkür, Südkür, Sötkör olarak söylenir. Gözle görülemeyen, ateşten yaratılmış varlık.
Yel Ana - Türk, Altay, Tatar ve Macar mitolojilerinde Rüzgâr Tanrıça. Cel Ana da denir. Macarlar Szélanya adı da verirler.
Arank - Türk ve Tatar mitolojisinde Su Cini. Arang (Arañ) veya Anank olarak da söylenir. “Aranklar” şeklinde çoğul olarak anılırlar. Sayıları çok fazladır. Suyun içinde olduğu kadar su dışında da yaşarlar ve her taraf onlarla doludur. Suların akışına hükmederler; sular onların müdahalesiyle hızlı veya yavaş akar. İyicil varlıklardır, nadiren kötü davranırlar. İnsanları korurlar. Bazı kutlu kişiler onları egemenlikleri altına alabilirler. Çölde susuz kalıp ölme noktasına gelen kişilere yardım ederler. “Eren” sözcüğü ile bağlantılı görünmektedir. Türk halk kültüründe çölde susuz yolculuk yapan veya suya ihtiyaç duymadan çölde yaşayan evliya kıssaları anlatılır. Suların akışına hükmederler. Yaran adı verilen bir türlerinin bulunduğu da söylenir veya bu kelime bazen eşanlamlı olarak da kullanılır.
Yuğ – Türk ve Altay halk kültüründe ve inancında Cenaze Töreni. Yoğ veya Yığ olarak da söylenir. Cenaze töreni, cenaze yemeği gibi anlamları vardır. Yuğ, zaman zaman "Ağıt" ile eşanlamlı kullanılsa da daha geniş kapsamlıdır, sadece okunan ezgiyi değil, yapılan töreni de ifade eder.
Kalgançı – Türk ve Altay halk inancında Kıyamet. “Kalgançı Çağ” da denir.
Irkıl Han - Türk ve Altay mitolojisinde söylencesel Şaman. Arkıl Han olarak da bilinir. Şamanların atası olarak kabul edilir. Yeryüzündeki ilk şamandır. Üç yıl önce ölenleri bile diriltir, körlerin gözünü açar. Anlatıldığına göre o kadar güçlüdür ki, hiçbir tanrıyı tanımaz. Tanrı Ayığ Han onu yanına çağırtarak bu gücü nereden aldığını sorar. O da, hiçbir yüce güç tanımadığını ve yaptıklarının kendi gücü ile olduğunu söyleyerek tanrıya karşı saygısızlık yapar. Bunun üzerine Ayığ Han, Irkıl'ı ateşe attırarak yaktırır. Onun yandığı bu ateş diğer gelecek kamların ruhlarını oluşturur. Türk ayin ve törenlerinin temellerini atan kişi olarak da bilinir.
Yer Tanrı - Türk ve Altay halk inancında ve mitolojisinde yeryüzü ilahıdır. Yertengri veya Certenger olarak da söylenir. Bazen kötülükleri ve insani ve nefsani oluşumları temsil eder. Gök Tanrı yanında ikinci planda kalır. İnsan biçimli olarak çok fazla tasvir edilmemiştir. Ancak çoğu zaman dişil bir varlık olarak algılanır. Yeryüzü veya Dünya “Yertinç / Yerdinç” olarak ifade edilir.
Yom, Türk ve Altay halk inancında Uğur, Şans, Talih, Baht anlamlarına gelir. Yum olarak da söylenir. Uğurlu nesne manasını da içerir. Aynı zamanda mutluluk, neşe demektir. Ural dillerinde ise Tanrı anlamı taşır. Tuvalarda yer alan ve kötü ruhların kovulmasını ve büyücülüğü içeren merasimin adı Dom şeklinde geçer ve d/y dönüşmesi ile birebir Yom sözcüğüdür.
İmre – Türk ve Altay halk kültüründe ve mitolojisinde Cemre Cini. İmere veya Emre de denir. İlkbaharda görünüp titrek ışıklar saçarak göğe yükselir. Sonra buzların üzerine düşerek onları eritir. Oradan da yere girer. Bundan sonra ısınmış topraktan buhar yükselir. Emire baharın gelişini temsil eder. Bulgarlarda Zemire olarak yer alır. Anadolu Türkçesindeki Arapçadan gelme Cemre sözcüğünün aslında bu adın benzetme yoluyla değişmiş hali olduğu söylenebilir. İlk cemre 20 Şubatta havaya ve yedişer gün arayla da suya ve toprağa düşer. Zemre ise Kumuk Türkçesinde nem, buhar gibi anlamlara gelir. Emir ise sis, duman, bulut anlamlarını taşır. Ünlü tasavvuf ozanı Yunus Emre ve şeyhi Taptuk Emre’nin adları da bu konuda ilgi çekici bir özellik taşır. Tasavvuftaki kor ve ateş kavramlarının mecazi anlamları vardır. Temizlenmeyi ve yeniden doğuşu temsil eden ateş aşk kavramının yakıcılığıyla da yakından ilgilidir. Amramak/Emremek/İmremek ve Amra/Emre/İmre (Aşık) sözcükleri de bu konuyla bağlantılı olarak değerlendirilebilir. İç Anadolu'da ve Sivas yöresinde, soğukta kalanlar için kullanılan "İmir'in (Emir'in) iti gibi titremek," deyiminin de yine bu varlıkla alakalı olduğu söylenir.
Karamat - Türk, Çuvaş ve Anadolu halk kültüründe Kâbus Cini. Keremet veya Karımıt da denir. "Karav" olarak da bilinir. Kâbuslara neden olan ve bunun sonucunda hezeyan ve psikolojik bozukluklar ortaya çıkaran kötücül varlık.