İçeriğe atla

Carter Doktrini

Carter Doktrini'nin yazılı olduğu konuşma metni

Carter Doktrini Amerika Birleşik Devletleri başkanı Jimmy Carter'ın, 23 Ocak 1980 tarihinde, Temsilciler Meclisi ve ABD Senatosu üyelerinin katıldığı ortak oturumda, geleneksel olarak her yıl yaptığı konuşmada (en:State of the Union address) açıkladığı ve ABD'nin ulusal çıkarlarını korumak için İran Körfezinde gerekirse askerî güç kullanmaktan kaçınmayacağı yolundaki politikaya verilen isimdir.

Bu, ABD'nin, Soğuk Savaş dönemindeki rakibi SSCB'nin Afganistan'ı işgal etmesine gösterdiği reaksiyondu. Aynı zamanda SSCB'nin Basra Körfezi'nde nüfuz tesis etme gayretlerine karşı yapılan bir meydan okumaydı.

Başkan'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brzezinski tarafından kaleme alınan konuşma metnindeki şu anahtar cümleler durumu özetlemekteydi:

Pozisyonumuzu açıkça ortaya koyalım: İran Körfezi'nde kontrolü ele geçirmek için dışarıdan gelecek herhangi bir müdahaleyi, ABD'nin hayati çıkarlarına karşı bir tehdit olarak göreceğiz ve bunu engellemek için askeri güç kullanmak dahil, gereken her türlü tedbiri alacağız.

Truman Doktrini'nden ilham alarak hazırladığı konuşma metninde,[1] Brzezinski, "SSCB'nin Basra Körfezi'nden uzak durması gerektiği" şeklinde bir ifadenin de açıkça metinde yer alması konusunda ısrar etti.[2]

Yazar Daniel Yergin, Petrol: Para ve güç çatışmasının epik öyküsü,[3] isimli kitabında, Carter Doktrini'nde belirtilenlerin, 1903 yılında İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Landsowne'nun Rusya ve Almanya'ya yaptığı uyarıyla çarpıcı bir şekilde benzerlik gösterdiğini söylüyordu. Gerçekten de Landsowne "İngiltere, Basra Körfezi'nde başka bir ülke tarafından askeri deniz üssü kurulmasını yahut bir limana askeri yığınak yapmasını, İngiltere'ye yapılmış ciddi bir tehdit olarak görülecektir ve gereken her tür karşılık verilecektir" diyerek, Almanya ve Rusya'yı uyarmıştı.[4]

Arka plan

İlk olarak II. Dünya Savaşı sırasında, İran Körfezi'nin ABD'nin ulusal çıkarları dahilinde olduğu ilan edilmişti. Petrol, modern ordular için o dönemde de hayati önem taşıyordu. II. Dünya Savaşı sırasında, dünyanın en büyük petrol üreticisi olan ABD, müttefiklerinin de petrol ihtiyacını sağlamıştı. Pek çok Amerikalı stratejist, ABD'nin petrol rezervlerinin azalmasından korkuyor ve bu sebeple büyük petrol rezervlerine sahip Suudi Arabistan ile iyi ilişkiler kurulması gerektiğini düşünüyorlardı. 16 Şubat 1943 tarihinde, Başkan Franklin D. Roosevelt "Suudi Arabistan'ın savunması, ABD için hayati öneme haizdir" diye beyanatta bulunmuştu.[5]

14 Şubat 1945 tarihinde, Yalta Konferansı dönüşünde Başkan Roosvelt, Süveyş Kanalı'nda Büyük Acı Göl'de Suudi Kral Abdülaziz el-Suud ile buluştu. Bu, bir ABD Başkanı'nın Körfez bölgesine yaptığı ilk ziyaretti. 1990 Körfez Savaşı sırasında ABD Savunma Bakanı Dick Cheney, ikili ilişkilerde bir dönüm noktası olarak gördüğü Roosvelt-Abdülaziz el-Suud görüşmesini, Suudi Arabistan'ın sınırlarını koruma adı altında, bölgeye asker gönderilmesini meşrulaştırmak amacıyla bir argüman olarak öne sürmüştür.[6]

Körfez bölgesi, Soğuk Savaş döneminde de ABD için hayati önem taşımaya devam etti. Soğuk Savaş döneminde üretilen üç ayrı doktrin; Truman Doktrini, Eisenhower Doktrini ve Nixon Doktrini, Carter Doktrini'nin şekillenmesine yardım etti. Truman Doktrini, Sovyet Komünizmi tarafından tehdit edilen ülkelere askeri yardım yapmayı öngörüyordu. Tabi yardım, Suudi Arabistan ve İran'ın savunmasını güçlendirmeyi de kapsıyordu. 1950 yılında, Başkan Harry Truman Kral Abdülaziz el-Suud'a yazdığı mektupta şunları söylüyordu: "ABD, Suudi Arabistan'ın bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün korunması konusuyla yakından alakadardır. Krallığınıza karşı oluşabilecek herhangi bir tehdit, bizim yakın ilgi alanımız dışında kalmayacaktır".[7]

Eisenhower Doktrini ise, ABD'nin Orta Doğu'daki müttefiklerini, Sovyet destekli düşmanlarından korumak için gerekirse bölgeye asker gönderilmesini öngörüyordu. Nixon Doktrini ise, müttefikleri İran ve Suudi Arabistan'a askeri yardım sağlamayı, böylelikle de bu müttefiklerinin bölgede barışı sağlamalarını, başka bir deyişle, bölgedeki güç dengesinin Sovyet destekli ülkeler lehine bozulmasının önüne geçmeyi hedeflemekteydi. 1979 yılına gelindiğinde ise, İran Devrimi ve Afganistan İşgali gibi olaylar, ABD'nin, Carter Doktrini ile bölgedeki çıkarlarını korumak üzere harekete geçmeye ve gerekirse müdahaleye hazır olduğunu belirtmesine yol açtı.[8]

Temmuz 1979 tarihinde, 1979 enerji krizinin, yönetimiyle ilgili oluşturduğu "güven krizine" karşılık olarak yaptığı konuşmada, Carter tüm vatandaşlarını enerji tasarrufuna çağırarak, bu yolla ABD'nin yabancı petrol kaynaklarına olan bağımlılığının azaltılmasını istiyordu.[9] Son zamanlarda, bazı akademik çevrelerde, Carter'ın enerji planları hayata geçirilmiş olsaydı, yabancı enerji kaynaklarına bağımlılık yüzünden yaşanmış olan bazı ekonomik sıkıntıların önüne geçilip geçilemeyeceği konusu tartışılmaya açılmıştır.[10]

Doktrin

Başkan Carter, kendi ismiyle anılacak doktrini açıkladığı, 23 Temmuz 1980 tarihli Kongre ve Temsilciler Meclisine hitaben yaptığı konuşmasında şu argümanları ileri sürmüştür:

Afganistan'daki Sovyet askeri varlığı, çok büyük stratejik öneme sahip bölge için ciddi tehdit oluşturmaktadır: Dünyadaki tüm ihraç edilebilir petrolün 2/3'ü bölgede bulunmaktadır. SSCB'nin Afganistan'ı tahakkümü altına alma çabaları, Sovyet askeri kuvvetlerini Hint Okyanusu'na 300 mil kadar yaklaştırmış, dolayısıyla tüm dünyanın petrol ihtiyacının taşındığı, hayati öneme sahip su yolu Hürmüz Boğazı'na müdahale edebilir hale getirmiştir. Sovyetler Birliği'nin askeri kuvvetlerini burada konsolide etme çabası, Orta Doğu petrol ticareti için çok ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

Mevcut durumu, kızgınlığa kapılmadan, etraflıca ve düşünüp, sadece kısa süreli sonuçları düşünerek değil, yıllar sonra bile yaratacağı etkileri düşünüp, kesin bir çözüme kavuşturmalıyız. İran Körfezi'nde ve Güneydoğu Asya'ya yönelik tehdidi bertaraf etmek için topyekun gayret göstermemiz gerekiyor. Bu sadece bizi ilgilendiren bir konu değil. Orta Doğu'dan gelecek petrole ihtiyacı olan ve dünya barışı ve stabilizasyon arzu eden her ülke çabamıza destek vermek zorundadır. Bu durum aynı zamanda tehdit altındaki ülkelerle yakın iş birliğini ve istişareyi gerektirmektedir.
Böyle bir durumu göğüsleyebilmek, ulusumuzun desteğini, diplomatik ve politik zekayı, ekonomik fedakârlığı ve elbette askeri yeterliliği gerektirmektedir. Hayati öneme sahip bu bölgenin güvenliğini sağlamak için, elimizden gelenin en iyisini yapmamız gerekir.
Pozisyonumuzu açıkça ortaya koyalım: İran Körfezi'nde kontrolü ele geçirmek için dışarıdan gelecek herhangi bir müdahaleyi, ABD'nin hayati çıkarlarına karşı bir tehdit olarak göreceğiz ve bunu engellemek için askeri güç kullanmak dahil, gereken her türlü tedbiri alacağız.

Doktrinin uygulanması

ABD'nin o dönemde, İran Körfezi bölgesinde, bu söylenenlerin hayata geçirilmesini sağlayacak yeterli askerî gücü bulunmadığı için, Carter epey eleştirilmişti. Bu yüzden Carter yönetimi, 1979 Aralık'ından 1980 Şubatına kadar sürdürülen çalışmalar sonucunda Acil Müdahale Ortak Görev Gücü (RDJTF) oluşturmuştu. (Bu güç daha sonra CENTCOM'a dönüşüyor ve 1991'deki Çöl Fırtınası Operasyonu'nda, 1998 Aralık ayındaki Çöl Tilkisi Harekatı'nda ve 2003 Mart'ındaki Irak İşgalinde geniş ölçüde kullanılıyordu.) ABD İran Körfezi'ndeki ve Hint Okyanusu'ndaki askeri deniz gücünü arttırıyordu.

Carter'ın halefi Ronald Reagan, bu politikaları devam ettirerek daha da ileri taşıdı. Ekim 1981'de, İran-Irak Savaşı'nın patlak vermesinden sonra, Reagan ABD'nin Suudi Arabistan'ı korumak için gerekirse müdahalede bulunabileceğini söyledi. Carter, bölgeye dışarıdan gelebilecek tehdit ve saldırılardan bahsederken, Reagan, "bölgesel istikrardan" söz ediyordu. ABD'l, diplomat Howard Teicher'a göre, Reagan yönetiminin dillendirdiği Orta Doğu politikaları, Çöl Fırtınası Operasyonu'na da zemin hazırlamıştı.[11]

Ayrıca bakınız

  • ABD-İran ilişkileri

Not

  1. ^ Brzezinski, Zbigniew. Power and Principle: Memoirs of the National Security Adviser, 1977-1981. New York: Farrar, Straus, Giroux, 1983. ISBN 0-374-23663-1. pg. 444.
  2. ^ A Cold War Legacy of Persian Gulf Conflict, Artsandmedia.net, 19 Mart 2003, 19 Ağustos 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 16 Ekim 2008 
  3. ^ İş Bankası Kültür Yayınları. ISBN 9789944880631.
  4. ^ Yergin 1991, ss. 140, 702
  5. ^ Klare 2004, s. 33
  6. ^ Klare 2004, s. 36
  7. ^ Yergin 1991, s. 428
  8. ^ Klare 2004, ss. 33–45
  9. ^ Carter, Jimmy, Crisis of Confidence, The Carter Center, 2 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 27 Temmuz 2008 
  10. ^ Wheelan, Joseph (15 Temmuz 2008), "Second Hearing for Carter", Atlanta Journal-Constitution, 30 Temmuz 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 27 Temmuz 2008 
  11. ^ Teicher, Howard and Gayle Radley Teicher. Twin Pillars to Desert Storm: America's Flawed Vision in the Middle East from Nixon to Bush. New York: Morrow, 1993. pp. 145-6

Kaynakça

  • Klare, Michael (2004), Blood and Oil: The Dangers and Consequences of America's Growing Petroleum Dependency, New York: Henry Holt 
  • Yergin, Daniel (1991), The Prize: The Epic Quest for Oil, Money, and Power, New York: Simon & Schuster 

Konuyla ilgili yayınlar

  • Meiertöns, Heiko (2010): The Doctrines of US Security Policy - An Evaluation under International Law, Cambridge University Press, ISBN 978-0-521-76648-7.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Irak</span> Batı Asyada bir ülke

Irak, resmî adıyla Irak Cumhuriyeti, Batı Asya'da bir ülkedir. Kuzeyde Türkiye, doğuda İran, güneydoğuda Kuveyt, güneyde Suudi Arabistan, güneybatıda Ürdün, batıda ise Suriye ile sınır komşusudur. Başkenti ve en büyük şehri Bağdat olan federal parlamenter cumhuriyet ile yönetilen bir ülkedir.

<span class="mw-page-title-main">Ronald Reagan</span> 40. Amerika Birleşik Devletleri başkanı (1981–1989)

Ronald Wilson Reagan, 1981-1989 yılları arasında 40. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olarak görev yapan ve Amerikalı siyasetçi ve aktör. Cumhuriyetçi Parti üyesi olan Reagan, Amerikan tarihinin en önde gelen muhafazakâr figürlerinden biri olarak kabul edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Suudi Arabistan</span> Orta Doğuda yer alan bir ülke

Suudi Arabistan veya Suudistan ya da resmî adıyla Suudi Arabistan Krallığı, Arap Yarımadası'nda bulunan en büyük ülkedir. Kuzeybatı'da Ürdün, kuzey ve kuzeydoğu'da Irak, doğuda Kuveyt, Katar, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri, güneydoğuda Umman, güneyde Yemen, kuzeydoğusunda Basra Körfezi ve batısında Kızıldeniz ile çevrilidir. Buraya iki kutsal caminin arazisi de denir; çünkü İslam'a göre iki kutsal şehir olan Mekke ve Medine bu ülkededir. Suudi Arabistan, Orta Doğu'daki bütün körfez ülkelerinde olduğu gibi hızla gelişmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Körfez Savaşı</span> 1990-1991 yılları arasında Irak ile 42 ülkeden oluşan koalisyon arasında yaşanan çatışma

Körfez Savaşı veya Birinci Körfez Savaşı, kod adı Çöl Fırtınası Harekâtı 2 Ağustos 1990'da Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesiyle başlayan krizin sonucunda, ABD öncülüğünde, Birleşik Krallık, Fransa, Suudi Arabistan, Suriye, Mısır'ın da aralarında bulunduğu 37 ülkenin dahil olduğu koalisyon gücünün Irak'a karşı düzenlediği askerî harekât.

<span class="mw-page-title-main">Katar</span> Arap Yarımadasının doğusunda bir ülke

Katar, resmî adıyla Katar Devleti, Arap Yarımadası'nın doğusunda bulunan bir Basra Körfezi ülkesidir. Tek kara sınır komşusu Suudi Arabistan olup, diğer tarafları Basra Körfezi ile çevrilidir. Kuzeybatısında Bahreyn, batı ve güneyinde Suudi Arabistan, doğusunda Birleşik Arap Emirlikleri ve kuzeyinde İran bulunur.

<span class="mw-page-title-main">George H. W. Bush</span> 41. Amerika Birleşik Devletleri başkanı (1989–1993)

George Herbert Walker Bush, 1989-93 arasında Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) 41. başkanı, 1981-89 arasında da ABD'nin 43. başkan yardımcısı. II. Dünya Savaşı gazisi son ABD başkanıdır. ABD'nin 43. başkanı George W. Bush'un babasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Irak-İran Savaşı</span> 1980-1988 yılları arasında İran ve Irak arasında geçen savaş

Irak-İran Savaşı, İran'da Tahmilî Savaş veya Mukaddes Müdafaa, Irak'ta Saddam'ın Kadisiyesi ve Arap Dünyasında Birinci Körfez Savaşı olarak anılan 1980-1988 yılları arasında İran ve Irak arasında yaşanmış savaş. Yaklaşık bir milyon kişinin ölümüne, iki milyon kişinin yaralanmasına, 150 milyar Amerikan Doları maddi hasara, her iki ülkede de ağır yıkımlara yol açmıştır. Irak'ın zaferleri ile başlayan savaş, İran'ın direnmesiyle yıpratma savaşına dönüşmüş ve galibi olmadan sonuçlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Truman Doktrini</span>

Truman Doktrini, 1947 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Harry Truman tarafından Sovyet tehdidine karşı hazırlanmış plandır. Truman Doktrini, Amerika Birleşik Devletleri'nin uluslararası politikasının değiştiğini ve Sovyet karşıtlığının bu yeni politikada temel esas olduğunu ilan etmiştir. Bu doktrin ile Amerika Birleşik Devletleri "komünizm tehdidi" altındaki devletlere mali ve askeri yardım yapacağını açıklamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Orta Doğu</span> Batı Asya, Kuzey Afrika ve Doğu Akdenizin kesiştiği yerde kalan jeografik bölge

Orta Doğu, Afrika-Avrasya'da genellikle Batı Asya'yı, tüm Mısır'ı ve Türkiye'yi kapsayan kıtalararası bir bölgedir. Terim, 20. yüzyılın başlarında başlayan Yakın Doğu teriminin yerini almak üzere daha geniş bir kullanıma girmiştir. Daha geniş "Büyük Orta Doğu" kavramı aynı zamanda Mağrip, Sudan, Cibuti, Somali, Komorlar, Afganistan, Pakistan ve bazen Transkafkasya ve Orta Asya'yı da bölgeye dahil etmektedir. "Orta Doğu" terimi, değişen tanımları konusunda bazı karışıklıklara yol açtı.

<span class="mw-page-title-main">Eisenhower Doktrini</span>

Eisenhower Doktrini, 1953 yılından itibaren 8 sene ABD Başkanlığı yapan Dwight Eisenhower'ın 5 Ocak 1957'de Kongre'ye gönderdiği yetki talebi isteği.

<span class="mw-page-title-main">Hürmüz Boğazı</span> Umman Körfezi ile Basra Körfezi arasındaki boğaz

Hürmüz Boğazı Umman Körfezi ile Basra Körfezi'ni birbirine bağlayan boğazdır. Boğaz, Avesta'da adı geçen iyilik tanrısı Hürmüz'ün adını almıştır.

Brejnev Doktrini, Soğuk Savaş dönemi sırasında Sovyetler Birliğinin dış politikasını belirleyen bir doktrindir.

1973 Petrol Krizi, 15 Ekim 1973 tarihinde Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Birliği'nin (OAPEC) Yom Kippur Savaşında ABD'nin İsrail Ordusuna destek vermesine karşılık olarak ilan ettiği petrol ambargosudur. OAPEC, ABD ve savaşta İsrail'den yana tavır sergileyen ülkelere artık petrol ihraç etmeyeceğini bildirir. Bununla beraber OPEC üyesi ülkeler dünya petrol fiyatlarını yükselterek ülkelerine giren kaynakları artırmaya karar verirler. Gelişmiş ülke sanayileri petrole bağımlı durumda olduğu için OPEC ülkelerinin önde gelen müşterileri durumundadır. 1973 yılında petrol fiyatlarındaki şaşkınlık verici artış ve 1973-4 dönemindeki borsanın çöküşü olan 1929 Wall Street iflası'ndan beri yaşanan küresel bir ekonomik krizdi ve sadece fiyat artışlarıyla açıklanamayacak mekanizmalara ve uzun dönem etkilerine sahipti.

<span class="mw-page-title-main">Batı Asya</span> Orta Doğu ve Kafkasların bir bölümünü kapsayan bölge

Batı Asya, Asya'nın en batıdaki bölgesidir. Anadolu, Arap Yarımadası, İran, Mezopotamya, Levant bölgesi, Kıbrıs adası, Sina Yarımadası ve Transkafkasya'yı (kısmen) kapsamaktadır. Bölgenin Mısır'da bulunan Süveyş Kanalı ile Afrika'dan, Türk Boğazları'nın su yolları ve Büyük Kafkas Dağları ile Avrupa'dan ayrıldığı düşünülmektedir. Doğusunda Güney Asya, kuzeydoğusunda Orta Asya bulunmaktadır. Bölgeyi sekiz deniz çevrelemekte : Ege Denizi, Karadeniz, Hazar Denizi, Basra Körfezi, Umman Denizi, Aden Körfezi, Kızıldeniz ve Akdeniz.

<span class="mw-page-title-main">Basra Körfezi</span> Arabistan Yarımadasının kuzeyi ile İranın güneybatısı arasında kalan Hint Okyanusuna bağlı koy

Basra Körfezi,, Arap Yarımadası'nın kuzeyi ile İran'ın güneybatısı arasında kalan Hint Okyanusu'na bağlı körfez. Dünyanın en önemli petrol ve doğalgaz yatakları bu bölgede bulunmaktadır.

Nixon Doktrini, ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri başkanı Richard Nixon'un, 25 Temmuz 1969 tarihinde Guam'da yaptığı basın toplantısında dile getirilmiştir. ABD-Uzak Doğu ilişkileri uzmanı Gregg Brazinsky, Nixon'un bu konuşmasında, ABD'nin müttefik ve dostlarının gelişmesine ve savunmalarına yardım edeceğini, fakat özgür dünyanın jandarmalığına soyunmayacağının altını çizdiğini söylemiştir. Bu Doktrin uyarınca, ABD hiçbir müttefikinin savunmasından doğrudan sorumlu olmayacak, fakat talep halinde veya olası bir tehlike anında, onları nükleer koruma şemsiyesinin altına alacaktı. ABD ve müttefikleri arasında geliştirilecek iş birliği çerçevesinde, ülkeler arasında barışın tesis edilmesini öngörmekteydi. Richard Nixon bu Doktrinle, Asya'ya yönelik ABD politikalarının yönünü değiştirmek istiyordu. Özellikle Vietnamlaştırma (Vietnamizasyon) adı verilen yöntemle Vietnam Savaşı'ndan tamamıyla çıkmayı amaçlıyordu.

Doktrin veya öğreti, belirli bir konu ya da inanç sistemine ilişkin kabul, ilke ve kurallar bütünü.

<span class="mw-page-title-main">Kennedy Doktrini</span>

Kennedy Doktrini, 35. ABD Başkanı John Fitzgerald Kennedy'nin başkanlık görevinde bulunduğu 1961-1963 yılları arasında, ABD'nin özellikle Latin Amerika ülkelerine karşı, izlediği dış politikaları ve takındığı siyasi tutumu ifade eden siyasi bir tanımlamadır. Kennedy, kuşatma politikasıyla, Batı Yarımküre'de Komünizm'in yayılmasını engellenmesi gerektiği konusundaki fikirlerini yüksek sesle ve her fırsatta dile getirmekteydi.

<span class="mw-page-title-main">Reagan Doktrini</span> Soğuk Savaşın sonuna kadar Amerikan stratejisi

Reagan Doktrini, Amerika Birleşik Devletleri başkanı Ronald Reagan'ın Soğuk Savaş'ın son yıllarında Sovyetler Birliği ve komünistlerin dünya üzerindeki etkisini kırmayı amaçlayan bir dış politika stratejisydi. Doktrin her ne kadar 10 yıldan az bir süre uygulandıysa da 1980'lerden Sovyetler Birliği'nin dağıldığı 1991 yılına kadar ABD dış politikasının merkezindeydi.

Arap Soğuk Savaşı, Arap dünyasında 1952'de Cemal Abdünnâsır'ı iktidara getiren Mısır Devrimi ile 1979'da İran-Arap gerginliklerinin Arap içi çatışmayı tutmasına neden olan İran Devrimi'nin neden olduğu siyasi rekabetti. Bir tarafta Mısır önderliğindeki yeni kurulan cumhuriyetler ile diğer tarafta Suudi Arabistan önderliğindeki geleneksel krallıklar bulunmaktaydı.