İçeriğe atla

Cangar Destanı

Moğollara akraba Oyrat (Kalmık) ulusunun kahramanlık destanıdır. Cangar (Cangır, Cungar, Cangaray, Cunra, Altay varyantında Yangar) ise bu destanın baş kişisidir.

Destanın oluşumu

Cangar destanının oluşması ve Oyratlar arasında yayılması çok eski çağlara dayanır. Destanda anlatılan bazı mitolojik unsurların milattan önceki dönemlerde biçimlendiği öne sürülür. Destanın giriş bölümünde, Cangar'ın doğumu ve daha sonra gelişen olaylar anlatılır. Kahramanın doğumunda olağanüstü özellikleri bulunması, küçük yaştan itibaren kahramanlıklar yapması gibi unsurlara yer verilir. Destan Budizm'den önemli ölçüde etkilenmiştir. Cangar daha genç yaşta burhan yani en üst düzey din adamı olur, yani kahramana dinsel kimlik de yüklenir. Eski Kalmuk Şamanizmine ait motiflere de rastlanır.

Destanın Konusu

Cangar'ın ve 12 savaşçısının Bumba adlı ülkelerini düşmanların saldırılarından korumaları destanın ana konusunu oluşturur. Cangar'ın 6 bin kahraman askeri bulunur. 12 komutanın her biri 500 askere komuta eder. Destan da 12 bölümden oluşur. Düşmanlar bazen yer altından çıkan Mangas adlı yaratıklardır, bazen de göklerden inen Şulmuslardır. Gökte yaşayan, 44 başlı kartala dönüşebilen bir canavarda yine anlatıda yer alır. Cangar adının dünya sultanı anlamına gelen Farsça Cihangir'den türediği öne sürülse de bu makul bir yaklaşım değildir. Destandan elde edilen ipuçlarıyla yapılan açıklamalarda yetim, kimsesiz, yalnız anlamlarına geldiği görüşü ağır basar. Bu Sibirya bölgesi Türk-Moğol destanlarının kahramanlarının belirgin özelliği olduğu söylenebilir. Destandan Cangar'ın zamanın başladığı eski çağlarda doğması ve küçük yaşta yetim ve kimsesiz kalması sebebiyle adının verildiği anlaşılır. Cangar'ın eşsiz güzellikteki eşinin adı ise Şavdal olarak geçer. Cangar'ın Aranzal Zerde adlı olağanüstü yetenekleri bulunan, çok hızlı ve zeki atı ve Altan Böre (Altın Börü) adlı bir de mızrağı vardır. Destanın Altay varyantında Cangar'ın kız kardeşinin adının Yangarçi olarak anılması ilgi çekicidir. Çünkü Cangar destanını okuyan kişilere Cangarçi denir. Cangarçiler halk arasında bir saygı görürler. Cangarçi olabilmek için usta-çırak ilişkisine dayalı bir eğitim gerekir. Destanda Cangarçi ile ilgili bir de öykü anlatılır: Cangar ve komutanları ülkelerinde huzurlu bir şekilde yaşarlarken nereden geldiği belli olmayan güzel bir kız ortaya çıkar. Kahramanların bulundukları çadıra girer, Cangar'ın ve arkadaşlarının yiğitliklerini ve savaşlarını anlatan şarkılar söylemeye başlar. Böylece Cangar destanı ortaya çıkar.

Kaynakça

  • Cangar, Moğolların Büyük Destanı- He Dexiu, ISBN 978-605-9914-45-1, 186 sayfa
  • Cengiz BUYAR, Geçmişten Günümüze Cangar Destanı, Milli Folklor Dergisi, 2016, Sayı: 109.
  • The Oirat Epic Cycle of Jangar - Chao Gejin, Oral Tradition, 16/2 (2001): 402-435
  • Bergmann B., Nomadische unter den Kalmüken/ Bd. II, Riga, 1804, стр. 205—211; Bd. IV, Riga, 1805, стр. 181—214; (Almanca)
  • Т. А. Емельяненко, К вопросу о ранних записях «Джангара», Учёные записки, КНИИЯЛИ, вып. 7, серия филологическая, Элиста, 1969 г.
  • Alaadin İNAN, Cangar Destanı, İpekyolu Kültür ve Edebiyat/ Canut Yayınları, 2017, ISBN 978-605-9914-45-1, 170 Sayfa

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Cengiz Han</span> Moğol İmparatorluğunun kurucusu ve ilk hükümdarı (1162–1227)

Cengiz Han,, Moğol İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk Kağanı olan Moğol komutan ve hükümdardır. Hükümdarlığı döneminde gerçekleştirdiği hiçbir savaşı kaybetmeyen Cengiz Han, dünya tarihinin en büyük askerî liderlerinden birisi olarak kabul edilmektedir. 13. yüzyılın başında Orta Asya'daki tüm göçebe bozkır kavimlerini birleştirip, bir ulus hâline getirerek Moğol siyasi kimliği çatısı altında toplamıştır. Cengiz Han, hükümdarlığı döneminde 1206-1227 arasında, Kuzey Çin'deki Batı Xia ve Jin Hanedanı; Türkistan'daki Kara Hıtay, Maveraünnehir; Harezm, Horasan ve İran'daki Harezmşahlar, Kafkasya'daki Gürcüler, Deşt-i Kıpçak'taki Rus Knezlikleri, Kıpçaklar ile İdil Bulgarları üzerine seferler yaptı. Bunların sonucunda Pasifik Okyanusu'ndan Hazar Denizi'ne ve Karadeniz'in kuzeyine kadar uzanan bir imparatorluk kurdu.

<span class="mw-page-title-main">Homeros</span>

Homeros Antik Çağ'da yaşamış İyonyalı ozan. Batı edebiyatının ilk büyük eserleri kabul edilen İlyada ve Odysseia destanlarının yazarı veya derleyicisi olduğu kabul edilmektedir. Smyrna (İzmir) bölgesinde yaşamış olduğu sanılmaktadır.

Türklerin Anadolu'ya geldikten sonra edebiyatları iki gruba ayrılmıştır. Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen aydınların oluşturduğu "Yüksek Zümre Edebiyatı" ve İslam öncesinden gelen sözlü bir "Halk Edebiyatı". Anadolu'ya göç eden Türkler arasında aynı ayrım devam etti. Medrese eğitimi gören aydın kesim Arap ve Fars edebiyatlarının tesirini devam ettirirken, halk yine saz şairleri aracılığıyla halk edebiyatını devam ettirdi. Dolayısı ile Anadolu Türk Edebiyatı iki grupta incelenmektedir. Bu gruplardan biri halk edebiyatıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ergenekon Destanı</span> Moğol ve Türk destanı

Ergenekon Efsanesi veya Ergenekon Destanı; kaynaklara göre Göktürklerin yeniden doğuşuna ilişkin hikâye.

<span class="mw-page-title-main">Gılgamış</span> Sümer şehir devleti Urukun tarihî kralı

Gılgamış, Sümer şehir devleti Uruk'un tarihî kralı, antik Mezopotamya mitolojisinin önemli bir kahramanı ve MÖ 2. binyılın sonlarında Akadca yazılan epik şiir Gılgamış Destanı'nın protagonistidir. Muhtemelen MÖ 2800 ile 2500 arasındaki bir zaman aralığında ülkeyi yönetmiş ve ölümünden sonra tanrısallaştırılmıştır. Ur'un üçüncü hanedanlığı döneminde Sümer efsanelerinde önemli bir şahsiyet olmuştur. Gılgamış'ın efsanevi kahramanlıkları günümüze kadar gelen beş Sümer şiirinde anlatılmıştır. Bunların tespit edilebilen en eskisi Gılgamış, Enkidu ve Ölüler Diyarı'dır. Bu şiirde Gılgamış, Tanrıça İnanna'nın yardımına gelir ve tanrıçanın huluppu ağacını istila eden yaratıkları defeder. İnanna, Gılgamış'a mikku ve pikku adı verilen iki bilinmeyen nesne verir fakat Gılgamış, bunları kaybeder. Enkidu'nun ölümünden sonra gölgesi, Gılgamış'a Ölüler Diyarı'nın kasvetli koşullarını anlatır. Gılgamış ve Agga şiiri, Gılgamış'ın tâbi olduğu Kral Agga'ya karşı ayaklanmasını anlatır. Diğer Sümer şiirleri Gılgamış'ın dev Huvava ve Gök Boğası ile ilişkisini anlatırken kötü muhafaza edilmiş olan sonuncu şiir Gılgamış'ın ölümüyle cenazesini anlatır.

<span class="mw-page-title-main">Nuh</span> Peygamber

Nuh, İbrahimî dinlerde kendisinden söz edilen Tufan peygamberidir. Tevrat'ta Nuh'un 950 yıl yaşadığına işaret edilir. Kur'an'da ise kaç yıl yaşadığı bildirilmemiş, yalnızca kendisinin 950 yıl boyunca kavmi içinde yaşadığı belirtilmiştir. İnanışa göre Tufan'dan önce Allah'ın emriyle büyük bir gemi inşa etmiş ve bu gemiye "Nuh'un Gemisi" denmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Enkidu</span> Gılgamışın yol arkadaşı

Enkidu (Sümerce: 𒂗𒆠𒄭 EN.KI.DU10), antik Mezopotamya mitolojisinde efsanevi bir figür ve Uruk kralı Gılgamış'ın savaş zamanındaki yoldaşı ve arkadaşıdır. İkisinin maceraları, Sümer edebiyatında ve M.Ö. 2. binyılda yazılan Akad destanı Gılgamış Destanında yer aldı. Enkidu, vahşi adamın en eski edebi temsili olarak, Mezopotamya'daki sanatsal temsillerde ve Antik Yakın Doğu edebiyatında sıkça rastlanan bir motif olarak öne çıkıyor. Enkidu'nun ilkel bir adam olarak belirmesi, M.Ö. 1300-1000 arasındaki Eski Babillilerin versiyonuyla potansiyel bir benzerlik taşıyor; bu versiyonda Enkidu, Sümerce şiirlerde bir hizmetkâr-savaşçı olarak tasvir edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Türk mitolojisi</span> altay türklerin oluşturduğu mitlerden oluşan mitoloji

Türk mitolojisi, tarihi Türk halklarının inanmış oldukları mitolojik bütüne verilen isimdir. Eski efsaneler, Türk halklarının eski ortak inancı Tengricilikten ögeler taşımaktan çok sosyal ve kültürel temalarla doludur. Bunların bazıları sonradan İslâmî ögeler ile değiştirilmiştir. Dünyanın en eski edebi belgelerinden biri olarak geçen Dede Korkut destanlarının orijinal yapıtları, Vatikan ve Dresden kütüphanelerinde bulunmaktadır. Ege ve Anadolu Uygarlığı mitolojisi ile benzerlikler bulundurmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Köroğlu</span> efsanevi Türk halk ozanı

Köroğlu, hem bir Türk destan kahramanının adıdır, hem de 16.yüzyılda yaşayıp büyük ün kazanmış bir halk ozanının mahlasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Oğuz Han</span> Türk ve Altay mitolojisine göre Türklerin atası

Oğuz Kağan ya da Oğuz Han, Türk ve Altay mitolojisinde Oğuz Türklerinin atası. Uğuz Han, Uz Han veya Oğur Han olarak da bilinir. Dedesi Kabi Han, annesi Ay Kağan, babası Kara Han'dır. Oğuz Kağan Destanı'nın baş kahramanıdır. 24 Oğuz Boyu’nun ondan türediğine inanılır. Bazı kaynaklara göre destanda Asya Hun İmparatorluğu'nun hükümdarı Mete Han ile özdeşleştirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Tuvalar</span> Türk etnik grubu

Tuvalar veya Tıvalar, Rusya'nın Tuva Cumhuriyeti'nde ve Moğolistan'ın kuzeyinde yaşayan bir Türk halkıdır. Dilleri Türk dilleri'nin Sibirya grubu'na ait Tuvaca'dır. Toplam nüfusları 350.000 civarındadır. Tuvalara bazı dönemlerde Soyon, Sayan, Soyot, Uranhay adları verilmiştir. Boy esasında ise Tuvaların Kırgız boyundan bazıları da Tuvaların Uygur boyundan olduğu bilinmektedir. Üst kimlik olarak Tuva adı benimsenmiştir. Moğolistan'da yaşayan Duhalar Tuvaların ayrıksı kabilesidir.

<span class="mw-page-title-main">Nart destanları</span> Kuzey Kafkasya halklarının sözlü geleneklere dayalı kahramanlık destanı

Nart destanları, Kuzey Kafkasya halklarının sözlü geleneği içerisinde anlatılan ve büyük ölçüde derlenmiş olan yiğitlik destanı.

<span class="mw-page-title-main">Efrasiyab</span> Türklerin efsane kahraman yiğit atası

Efrasiyab veya Afrasiyab, Şehnâme'nin karakterlerinden efsanevi kral ve Turan kahramanı.

Halk hikâyesi veya halk öyküsü, toplumsal iz bırakmış bir olaydan veya bir yazınsal ürünün sözlü kültürde bıraktığı derin etkiden kaynaklanarak ortaya çıkan halk edebiyatı ürünlerine verilen ad. Ayrıca, bazı halk bilimciler halk öyküsünü: "Çağdaş çağlara yaklaştıkça geçirdiği değişimle destanların yerini tutan halk ürünü." olarak görmüştür. Destanlar olağanüstü ögelerin çokça rastlandığı türlerdir. Halk hikâyeleri ise olağanüstülük düzeyinin ikinci safhasında yer alır ve destanlara oranla halk hikâyelerinin olay örgüsü daha gerçekçidir. Halk hikâyeleri bu yönüyle modern çağların yazın türleri olan roman ve öykü gibi mensur türlerle, destan arasında bir geçiş sürecini yansıtan ürünlerdir. Halk hikâyelerinde olaylar belirli kahramanların üzerine kurulmuştur. Bu kahramanlar çoğu kez; tanınmış bir edebî ürünün içeriğinde yer alan kahramanların topluma mal olması ve anonimleşmesiyle oluşmuştur. Aslen Divan edebiyatı'na ait mesneviler olan Leyla ile Mecnun ve Ferhat ile Şirin gibi eserler, taç eserlerin toplum tarafından sözlü kültüre aktarılıp "halk hikâyesi" haline gelmesinin en önemli örnekleridir. Bunun yanında halk edebiyatı ürünlerinde de bu duruma rastlanmaktadır. Örneğin, Kayıkçı Kul Mustafa'nın Genç Osman Destanı; toplumun beğenerek halk hikâyeleştirme sürecine dahil ettiği eserlerdendir. 1930'da edebiyat tarihçisi Fuat Köprülü, Genç Osman Destanı'nı halk hikâyelerinin oluşum evrelerini tespit etmek maksadıyla incelemiştir. Ayrıca bu çalışma; Türk edebiyatındaki anonim hikâyeleşme süreci hakkında yapılmış ilk çalışmalardan biri olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Gezer Han</span>

Gezer Han - Türk, Altay, Moğol ve Tibet efsanelerinde adı geçen söylencesel hakan. “Abay Geser” veya Geser Han olarak da anılır. Türk, Moğol ve Tibet, Tunguz efsane kahramanıdır. Moğol ve Tibet yönü ağır basar. Sezar, Kayzer isimleriyle benzerliği dikkat çekmiştir. Gerçekleştirdiği akınlar ve yaptığı kahramanlıklar uzun destanlarda işlenmiştir. Tarihsel bir kişilik olduğu iddia edilmiş fakat ispatlanamamıştır. Mucizevi bir doğumu olmuş, babasız dünyaya gelmiştir. Türk destanlarındaki gibi yeraltına iner. Geri dönmeyi başarır. Büke Beligte asıl adıdır. Gökyüzünden Tanrılar tarafından yeryüzüne gönderildiğine inanılır.

Yomak – Türk, Altay ve Moğol halk kültüründe ve halk edebiyatında destan, epik şiir. Yomok, Comok, Comog, Yumah, Nomok, Zomok, Zumah olarak da söylenir. Moğollar Domog derler. İlk anlamı "Öbür dünyaya ait, şaman hikâye ve efsaneleri" olan bu sözcük Kınm Türkçesinde de "hikâye, destan" anlamında korunmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Ural Han</span>

Ural Han, Ural Batur veya Ural Batır, Türk, Başkurt ve Altay mitolojisindeki bir destanın ve bu destanın kahramanı olan söylencesel hakanın adı.

Üliger, Moğol ve Buryat halk kültüründe masalları ve mitolojik öykülere verilen genel bir addır. Buryatlar ve diğer Sibirya kabileleri arasında sözlü geleneklerinin önemli bir parçasıdır ve diğer fonksiyonları arasında, Budist öykülerini sözlü olarak iletmek için de kullanılmıştır. Sözlü gelenek göz önüne alındığında, Moğol literatüründe ağızdan ağza aktarılan öykülerin önemli bir kısmını oluştururlar. Bu öyküler, "Ülgerci" veya "Üligerçin" denilen öykücüler tarafından özellikle yaylı enstrümanlar eşliğinde okunur.

Türk edebiyatında destan, efsaneden sonra ortaya çıkmış bir edebî türdür. Türk milletinin bir bütün olarak zamanımıza ulaşmış büyük destanları olmasa da yabancı kaynaklarda yer alan bazı parçaları mevcuttur. Türk destanlarına ait çeşitli parçalar Çin, Fars, Moğol ve Arap kaynaklarında bulunmaktadır. Bilinen Türk destanları arasında en eskisi Yaratılış Destanı’dır. Bu destan, Altay Türkleri arasında anlatılagelmiştir. Rus Türkolog Vasili Radlof tarafından saptanıp yazıya geçirilmiştir. İslâmiyet'ten önceki döneme ait en eski destanlar Saka Türkleri'ne aittir. Bu destan zinciri içinde Alp Er Tunga ve Şu Destanı parçaları bulunur. Bunlar Kaşgarlı Mahmut'un Divân-ı Lügati't-Türk adlı eserinde yer almaktadır.

Aleksey Grigorieviç Kalkin - Altay'lı halk hikâyesi anlatıcısı, Kayçı. Özellikle Altay kahramanlık destanı "Maaday Kara"nın anlatıcısı olarak tanınır.