İçeriğe atla

Candida albicans

Candida albicans
Biyolojik sınıflandırma
Âlem: Fungi
Bölüm: Ascomycota
Sınıf: Saccharomycetes
Takım: Saccharomycetales
Familya: Saccharomycetaceae
Cins: Candida
Tür: C. albicans
Candida albicans
((C.P. Robin)
Berkhout 1923)
Tomurcuklanarak bölünmekte olan C. albicans
Tomurcuklanarak psödohif gibi kümelenmiş C. albicans
İnvazif hale geçmiş C. albicans

Candida albicans, eşeyli çoğalan, diploit, maya tipi bir mantar türü ve insanlarda oral ve vajinal fırsatçı enfeksiyonların etmenidir. Candida cinsine ait 200 tür olmasına karşın Candida enfeksiyonlarının %75'inin sorumlusu C. albicans'tır. Türkçe okunuşu kandida albikanstır.

Bağışıklığı baskılanmış hastalarda (AIDS, kanser kemoterapisi, organ veya kemik iliği transferi durumlarında) sistemik mantarsal (fungal) enfeksiyonlar (fungemi), hastalık ve ölümün başlıca nedenleri arasındadırlar. Ayrıca bu yönde riski olmayan hastaların hastanede edindikleri enfeksiyonlar ciddi bir sağlık sorunu haline gelmiştir.

C. albicans insan ağzı ve sindirim sistemi içinde yaşayan pek çok organizmadan biridir. Sağlıklı yetişkinlerin %40'ının ağzında, sağlıklı kadınların %20-25'inin vajinasında varlığı gösterilebilir. C. albicans sindirim sistemindeki varlığıyla başka patojen bakterilerin çoğalmasını engeller. Vücudun bağışıklık sistemi ve diğer zararsız bakteriler normal şartlarda Candida'yı kontrol altında tutarlar.

Ancak, diğer bakterilerin sayısı C. albicans'a oranla azalırsa (örneğin antibiyotik kullanımından dolayı), bağışıklık sistemi zayıflamışsa veya mayanın çoğalmasına sağlayan başka şartlar mevcutsa (yüksek şeker, yüksek pH) C. albicans zararsız olan tek hücreli biçiminden, çok hücreli, istilacı (invasif), küf gibi ipliksi biçimine dönüşür (şekil [1]) ve vücudu istilaya başlar. C. albicansın iplikçi biçimi hem psödohif hem de gerçek hiflerden oluşabilir (şekil [2] 26 Kasım 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.). C. albicans iplikçi bir biçime dönüşmesine ilaveten, konak dokulara bağlanmasını sağlayan adhesinler, dokulara hem imha etmeye hem de onlara daha iyi yapışmayı sağlayan proteazlar ve vücudun bağışıklık sisteminin tepkisini azaltan faktörler üretir.

Sağlığa etkisi

C. albicans vücudun diğer çevreye açık ve nemli dokularında (ağız, vajina, bebeklerde alt bezi bölgesi) da aşırı çoğalırsa kandidoza yol açabilir. Kandidoz kanda ve genital yolda da oluşabilir. Ağızda C. albicans enfeksiyonuna pamukçuk denir.

Bağışıklığı baskılanmış hastalarda (örneğin HIV-pozitif hastalarda) Candida enfekziyonuna çok sık rastlanır ve bu hastalığın seyri çok daha ciddi olup fungemiye varabilir.

Genom

C. albicans genomunun en ilginç özelliklerinden biri genetik çeşitlilik yaratmak için kromozom uzunluk polimorfizmleri (dizin tekrarlarının daralması veya genişlemesi), karşılıklı translokasyonlar, kromozomal kaybolmalar (delesyonlar) ve belli kromozomlarda üçlenmeler (trizomiler) gibi yapısal değişikliklerin varlığıdır. Bu karyotipik değişiklikleri fenotip değişmelerine yol açtığı için bu organizmaya bir adaptasyon stratejisi sağlamaktadır. C. albicans genomunun analizi tamamlandığında bu değişikliklerin mekanizması daha iyi anlaşılacaktır.

Candida albicans genomunu Stanford DNA Dizileme ve Teknoloji Merkezi'nde (Stanford DNA Sequencing and Technology Center) dizilenmektedir. Bu proje için fonlar ABD Milli Diş ve Kranyofasyal Araştırma Kurumu (National Institute of Dental and Craniofacial Research) ve Burroughs-Wellcome Fonu (Burroughs-Wellcome Fund). tarafından sağlanmaktadır. Bir pilot dizileme projesi de Beowulf Genomics şirketi tarafından finanse edilip Sanger Center'de yürütülmektedir.

Çiftyapılılık (dimorfizm)

Çevresel şartlara bağlı olarak mantarların tek hücreli yapıdan iplikse yapıya geçebilmelerine çiftyapılılık (dimorfizm) denir. Çiftyapılılığa yüzeysel olarak benzeyen bir süreçte C. albicans fenotip sıçraması yoluyla farklı hücre şekillerine geçer. Fenotip sıçramasının klasik olarak çalışılmış olduğu suşlardan biri olan WO-1'de, iki evre vardır: biri parlak beyaz koloniler halinde büyür, öbürü ise çubuk şekillidir ve yassı gri koloniler olarak büyür. Sıçrama gösteren bir diğer suş olan 3153A ise en az yedi farklı koloni morfolojisi oluşturabilir (şekil [3]). Her iki suşta da farklı evreler birbirlerine düşük bir frekansla dönüşebilirler. Sıçrama geri tersinirdir ve koloni tipi kalıtsaldır. Farklı kolonilerde bazı genlerin farklı oranda ifade edildiği gösterilmiştir, ama biyologların asıl yoğun olarak araştırdıkları konu, bu değişikliklerin kontrol mekanizmalarıdır. Gen sıçramasına etki eden SIR2 geninin ipliksi büyümeye de etki ettiği gösterilmiştir, bu yüzden bu iki olgu birbiriyle ilişkilidir.

Dış bağlantılar

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">C vitamini</span> turunçgillerde ve diğer gıdalarda bulunan besin maddesi

C vitamini veya askorbik asit, suda çözünebilen ve birçok görevi olan vitamin. Çoğu Hayvanlar ve bitkiler, kendi C vitaminlerini glukozdan üretebilirler. İnsanlar, bazı meyve yarasaları, hint domuzu ve insan benzeri primatlar C vitamini üretemediklerinden bunu besinlerden almak zorundadırlar.

<span class="mw-page-title-main">HIV/AIDS</span> HIV virüsünün sebep olduğu bulaşıcı ölümcül hastalık

AIDS, ilk kez 1980'lerin başında Orta ve Güney Afrika'da gündeme gelen ve giderek ürkütücü boyutlara ulaşan, etkeni HIV (İngilizce: Human Immunodeficiency Virus / Türkçe: İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü) olan bir enfeksiyon hastalığıdır. HIV, bağışıklık sistemindeki akyuvarların (özellikle CD4+ lenfositler) yapısını bozarak ve sayısını azaltarak vücudun enfeksiyonlara karşı direncini ortadan kaldırır.

Mast hücresi veya mastosit,(mikroskobik görüntü) bazik boyalarla boyanan, histamin ve heparin açısından zengin granüllere sahip bir hücredir. Bağışıklık sisteminde önemli bir rolü vardır, özellikle alerji ve anafilaksideki yeriyle tanınır.

<i>Escherichia coli</i> enterik, çubuk şeklinde, gram-negatif bakteri

Escherichia coli (E.coli), Enterobacteriaceae familyasının bir üyesi olup memeli canlıların kalın bağırsağında yaşadığı için bu adı alan bir bakteri türüdür. E.coli çubuk şeklindedir ve gram negatif bakteri olduğundan endospor oluşturmaz. E. coli yaklaşık 2,0 μm uzunluğunda ve 0,5 μm çapındadır. E.coli ilk olarak 1885 yılında Theodor Escherich tarafından bebek dışkısından izole edilmiş ve özellikleri belirlenmiştir. "E. coli, doğumdan birkaç saat sonra bebeklerin mide ve bağırsak sisteminde kolonize olur ve burada yaşar." E.coli suşları insan vücudunda herhangi bir olumsuz etki olmaksızın bir arada bulunur. Bununla birlikte, E. coli gastrointestinal bariyerleri aşınmış ve/ya da bağışıklığı baskılanmış konakçılarda hastalığa neden olabilir. Özellikle bir kısım E. coli, dünya genelinde insanlarda ve hayvanlarda bağırsakta ve bağırsak dışında çeşitli hastalıklara aracılık eder. İnsanlardan izole edilen E. coli suşları ishale ve bir takım bağırsak dışı hastalıklara neden olmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İnsan papilloma virüsü</span>

İnsan papilloma virüsü, insan papilloma virüs ya da human papillomavirus papillomavirus ailesine mensup, deri ve mukozal yüzeylerdeki bazal epitelyal tabaka hücrelerini enfekte eden bir DNA virüsüdür ve neden olduğu HPV enfeksiyonu, dünyada cinsel yolla bulaşan en yaygın hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">Kanser</span> DNA hasarı sonucu hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalması

Kanserler (Habis tümörler, Malign tümörler), genellikle sürekli ve hızlı büyüyen tümörlerdir. Kapsülleri yoktur, büyürken sınır tanımazlar, çevresindeki dokuların ve damarların içine girerler (invazyon, infiltratif büyüme). Sıklıkla metastaz yaparlar. Tedavi edilmeyen ya da tedavisi gecikmiş kanserler ölümcüldür.

<span class="mw-page-title-main">Bağışıklık sistemi</span> canlılarda hastalıklara karşı koruma sağlayan biyolojik savunma sistemi bütünü

Bağışıklık sistemi, bir canlıdaki hastalıklara karşı koruma yapan, patojenleri ve tümör hücrelerini tanıyıp onları yok eden işleyişlerin toplamıdır. Sistem, canlı vücudunda geniş bir çeşitlilikte, virüslerden parazitik solucanlara, vücuda giren veya vücutla temasta bulunan her yabancı maddeye kadar tarama yapar ve onları, canlının sağlıklı vücut hücrelerinden ve dokularından ayırt eder. Bağışıklık sistemi, çok benzer özellikteki maddeleri bile birbirinden ayırabilir, örneğin; bir amino asidi farklı olan proteinleri bile birbirinden ayırabilecek özelliğe sahiptir. Bu ayrım, patojenlerin konak canlıdaki savunma sistemine rağmen enfeksiyon yapmaları için yeni yollar bulmalarına, bazı uyumlar sağlamalarına neden olacak kadar karmaşıktır. Bu mücadelede hayatta kalmak için patojenleri tanıyan ve onları etkisizleştiren bazı mekanizmalar gelişmiştir. Doğadaki tüm canlılar kendilerinden olmayan doku, hücre ve moleküllere karşı savunma sistemlerine sahiptirler. Hatta bakteriler gibi basit tek hücreli canlılarda da onları viral enfeksiyonlara karşı koruyan enzim sistemleri bulunur. Yüksek canlılardaysa çok daha karmaşık bir bağışıklık sistemi vardır. Omurgalılarda bağışıklık sistemi özel işlevlere sahip çok sayıda farklı hücre ve molekül içermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Virüs</span> canlı ve ya cansız arası mikroskobik enfeksiyon etkeni

Virüs, sadece canlı hücreleri enfekte edebilen ve böylece replike olabilen mikroskobik enfeksiyon etkenleri. Virüsler; hayvanlardan ve bitkilerden, bakterilerin ve arkelerin de içinde bulunduğu mikroorganizmalara kadar her türlü canlı şekillerine bulaşabilirler.

Pamukçuk ya da oral kandidiyaz (oral candidiasis), Candida albicans mantarının ağız mukozasında yaptığı enfeksiyondur. "Pamukçuk" adı genelde bebeklerin ağzında görülen enfeksiyon için kullanılmakla beraber yetişkinlerin ağzında veya boğazında meydana gelen kandida enfeksiyonları için de kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Kandidiyaz</span>

Kandidiyaz, herhangi bir Candida türüne bağlı olarak gelişen herhangi bir mantar enfeksiyonu için kullanılan genel addır. Kandidiyaz başka adlarla da anılabilmektedir ve bunlar şöyle sıralanabilir:

  • Kandida enfeksiyonu, kandidoz ve kandidiyazis.
  • Moniliyaz ve moniliyazis.

Vajinit, vajina mukozasının enflamasyonudur ve genelde aşağıdaki üç kategoriye ayrılır:

<span class="mw-page-title-main">Kaposi sarkomu</span>

Kaposi sarkomu, insan herpes virüsü 8 (HHV8) olarak da bilinen Kaposi sarkomu herpes virüsünün (KSHV) neden olduğu bir damar tümörüdür. İlk defa 1872'de Macar dermatolog Moritz Kaposi tarafından tanımlanmıştır. 1980'lerde HIV/AIDS'in Batı dünyasında da yayılmaya başlamasıyla birlikte görülme sıklığı da artmıştır. Etkeni olan virüs (KSHV) ise 1994'te tanımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Edinilmiş bağışıklık sistemi</span> Özelleşmiş, sistemik hücreler ve süreçlerden oluşan bağışıklık sistemi alt sistemi

Edinilmiş bağışıklık sistemi ya da Edinilmiş bağışıklık ya da Akkiz (acquired) immunite yüksek oranda özelleşmiş bütün sisteme etki edebilen hücreler ve patojenik mücadeleleri ortaya çıkaran süreçlerle düzenlenen bağışıklık sistemi çeşididir.

Bağışıklık yetmezliği veya bağışıklık eksikliği, bağışıklık sisteminin herhangi bir nedenle baskılanması ve doğal davranışlarının kısıtlanması sonucunda savunma sistemi elemanları arasındaki koordinasyonun bozulması olgusudur. Memelilerin fizyolojik savunma sistemi 3 ana parçadan oluşur:

Viral vektör, moleküler biyologlar tarafından hücre içine genetik malzeme ulaştırmak için kullanılan bir araçtır. Bu işlem canlı organizmanın içinde veya hücre kültüründe yapılabilir. Virüsler, enfekte ettikleri hücrelerin içine genomlarını verimli şekilde taşımak için özelleşmiş moleküler mekanizmalar evrimleştirmiştir. Bir virüs tarafından genlerin aktarımı transdüksiyon olarak adlandırılır, bu yolla enfekte olmuş hücrelerin de transdüklenmiş olduğu söylenir. Moleküler biyologlar bu mekanizmayı ilk defa 1970'lerde kontrol altına almayı becermiştir. Paul Berg bakteriyofaj lambda DNA'sı içeren değiştirilmiş bir SV40 virüsü kullanarak kültürlenmiş maymun böbrek hücrelerini enfekte etmiştir.

Grip mevsimi, grip salgınlarının yaygınlığı ile karakterize edilen yıllık tekrarlanan bir dönemdir. Mevsim, her yarımkürede yılın soğuk yarısında gerçekleşir. Grip etkisi bazen coğrafi olarak tahmin edilebilir ve hatta izlenebilir. Her mevsimde ana grip aktivitesinin başlangıcı lokasyona göre değişmekle birlikte, herhangi bir spesifik yerde bu küçük salgınlar genellikle zirveye yaklaşık 3 haftada çıkar ve diğer 3 haftada önemli ölçüde azalmaktadır.

Mycoplasma incognitus, çeşitli hastalıkları tetikleyen hastalık yapıcı bir etmen olmasının yanı sıra Mycoplasma cinsinden olan insanlarda istilacı bir bakteri türüdür. Bu hastalıklardan bazıları AIDS, Kronik Yorgunluk Sendromu, Tip 1 Diyabet, Parkinson Hastalığı ve Romatoid Artrittir. M. incognitus'un, mikoplazmadan çıkarılan Visna virüsü ile birlikte Brucella bakterisinin mutasyona uğramış bir formu olduğu düşünülmektedir. M. incognitus, immünomodülatör bir etkendir, yani bağışıklık sisteminin antikor üretme yeteneğini azaltarak bağışıklık yanıtını zayıflatabilir. Bu mikoplazma türü oldukça bulaşıcıdır; ter ve kan gibi vücut sıvıları yoluyla kişiden kişiye geçebilir. M. incognitus bir mikoplazma olduğundan, bir hücre duvarına sahip değildir, bu da penisilin veya hücre duvarını hedefleyen diğer antibiyotikler gibi birçok farklı antibiyotiğe doğal olarak bağışık olduğu anlamına gelir. Bununla birlikte, bu yeni mikoplazmanın daha sonraları farklı olmasına karşın, Mycoplasma fermentans formuna yakın olduğu belirlenmiştir.

Fiziksel nedenlere bağlı stomatitler ağız mukozasında ısı değişikliklerinin (termal) ya da elektrik akımının neden olduğu yanıklar ile mekanik travmaların yol açtığı yangılardır.

<span class="mw-page-title-main">Gazlı kangren</span>

Gazlı kangren, dokuda gaz oluşumu ile seyreden bakteriyel bir enfeksiyonun neden olduğu kangren türüdür. Bu ölümcül kangren formuna genellikle Clostridium perfringens bakterisi neden olur. Amerika Birleşik Devletleri'nde yılda yaklaşık 1.000 gazlı kangren vakası bildirilmektedir.

<i>Microsporum canis</i>

Microsporum canis evcilleştirilmiş kedilerde ve bazen köpekler ve insanlarda derinin üst, ölü katmanlarını enfekte eden Ascomycota filumundaki patojenik, aseksüel bir mantardır. Türün dünya çapında dağılımı vardır.