Monarşi ya da tek erklik, bir hükümdarın devlet başkanı olduğu bir yönetim biçimidir. Saltanatın bir başka adıdır. Genellikle seçim dışı yöntemler kullanılır. Bu hükümdar, Türkçede kral, imparator, şah, padişah, prens, emir, kağan, hakan, han gibi çeşitli adlar alabilir. Monarşiyi diğer yönetim biçimlerinden ayıran en önemli özellik, devlet başkanının bu yetkiyi yaşamı boyunca elinde bulundurmasıdır. Hükümdar öldükten sonra onun soyundan biri gelir. Yani yetki genellikle babadan oğula geçer. Demokrasilerde ise devlet başkanı seçimle işbaşına gelir. “Monarşi” sözcüğü Türkçeye Fransızcadan (Monarchie) geçmiştir. Cezalandırma ve bağışlama yetkileri sadece hükümdarın elindedir. Otoritenin bir kralın veya bir imparatorun elinde olduğu yönetim türüdür.

I. Dünya Savaşı, 28 Temmuz 1914 tarihinde başlayıp 11 Kasım 1918 tarihinde sona eren Avrupa merkezli küresel bir savaştır. II. Dünya Savaşı'na (1939-1945) kadar Dünya Savaşı veya Büyük Savaş olarak adlandırılmıştır. Savaşın taraflarından biri olan Osmanlı İmparatorluğu'nda "Genel Savaş" anlamında Harb-i Umumi, halk arasında ise Seferberlik olarak adlandırılmıştır. 1917'de Amerika Birleşik Devletleri'nin savaşa katılmasına kadar bu savaş ABD basınında Avrupa Savaşı olarak anılmıştır. Savaşan taraflar, çoğunlukla Avrupa, Kafkasya, Amerika, Orta Doğu ve Afrika ile Asya'nın bazı bölgelerinde çatıştılar.

Orhan Gazi veya Orhan Bey, Osmanlı İmparatorluğu'nun ikinci padişahıdır. 1324 ile 1362 yılları arasında hüküm sürmüştür. Babası Osman Gazi'den 16.000 km² olarak aldığı beyliği, oğlu I. Murad'a 95.000 km² ila 100.000 km² arsa bıraktığı biliniyor.

II. Kosova Muharebesi veya İkinci Kosova Meydan Muharebesi (Macarca: Második Rigómezei csata, Sultan II. Murat önderliğindeki Osmanlı ordusu ile Macar kumandanı János Hunyadi önderliğindeki bir müttefik ordusu arasında yapılmış bir muharebedir. Osmanlı Devleti'nin zaferiyle sonuçlanmıştır.

Pargalı İbrahim Paşa, Makbul İbrahim Paşa, Frenk İbrahim Paşa, Damat İbrahim Paşa ya da öldürüldükten sonraki ünvanıyla Maktul İbrahim Paşa, I. Süleyman saltanatı döneminde 27 Haziran 1523 - 15 Mart 1536 tarihleri arasında sadrazamlık yapan, önemli siyasal ve askerî olaylarda rol oynayan Osmanlı devlet adamı. Sahip olduğu yetkiler sebebiyle Osmanlı İmparatorluğu dış siyasetinin beyni olarak kabul edilmektedir.
Askerî tarih, insanlık tarihi boyunca süregelen ve çatışma kategorisine giren olaylardan oluşur. Bunlar iki kabile arasındaki küçük çaplı dövüşmeden yeryüzündeki birey nüfusunun çoğunluğunu etkileyen düzenli ordular arasında geçen bir dünya savaşına kadar sıralanırlar. Bu olayları yazarak ya da diğer yollardan kaydeden kişilere de askerî tarihçi denir.
Eyalet askerleri, başlıca topraklı veya tımarlı sipahi olarak adlandırılan süvarilerle; yaya, müsellem, azab ve akıncılardan oluşan askerî bir sınıftı. Osmanlı ordusunun önemli bir kısmını oluşturan Türk ve Müslüman askerlerden oluşmaktaydı. Bu askerler yeniçerilere göre daha üst düzey sayılmış ve daha fazla gelir elde etmiştir. Bu sınıfa dahil askerler de gördükleri hizmetlere göre, azablar, sekban ve tüfekçiler, icareliler, lağımcılar ve müsellemler olmak üzere beş gruba ayrılırdı.

Klasik Osmanlı Ordusu, Osmanlı ordusunun 1451'de II. Mehmed'in yapılandırmasından başlayıp 1826 Vaka-i Hayriye biten kısmına verilen isimdir. Dönemin ordusu, 1606 sonrasında yenilmeye başlamış ve 17. ve 18. yy itibarıyla geçirdiği reformlar ardından 1826 yılında lağvedilmiştir. Bu dönemde birçok ocaklardan birisi olan Yeniçeri ocağı olarak adlandırılan ve devşirmelerden kurulan ocağın ordu ve siyasette büyük yeri ve etkisi vardır.
Kapıkulu, Osmanlı Devleti'nin sürekli ordusunu oluşturan ve doğrudan padişaha bağlı olan yaya, atlı ve teknik sınıftan asker ocaklarına ve bu sisteme verilen addır. Kapıkulu ocaklarının kurulmasından önceki dönemde Osmanlı Devleti'nin askerî gücünü yayalar ve müsellemler oluşturuyordu.

Osmanlı İmparatorluğu'nun silahlı kuvvetleri kara ordusu, donanma ve tayyare bölüklerini içermekteydi.

Yugoslavya, Balkanlar’ın batısında 20. yüzyılda, üç defa farklı yapı ve idari şekille kurulmuş olan bir devlet olmuştur. Bu ada sahip olan devlet, 1918-2003 yıllarında çeşitli idari yapılarda varlığını sürdürmüş bir Balkan devletidir.

Osmanlı İmparatorluğu ya da Osmanlı Devleti, resmî olarak Devlet-i Aliyye ve yine resmî olarak antlaşmalarda ve uluslararası kullanımlarda Türkiye, Batı kroniklerindeki kullanımlarda ise Türk İmparatorluğu, 1299 yılında Oğuz Türklerinden Osman Gazi'nin kurduğu Osmanoğlu Hanedanı'nın hükümdarlığında Orta Çağ'dan Yakın Çağ'a kadar varlığını sürdürmüş bir imparatorluktur.
Osmanlı İmparatorluğu'nda Alevilere yapılan haksızlıklar, Osmanlı Sultanı I. Selim'in hükümranlığıyla (1512–1520) ve 1514'te Safevîlere karşı savaşıyla bağlantısı olan bir durumdur. Ancak 14. yüzyıldan beri Osmanlı İmparatorluğu ve Alevi vb. toplumları arasında önceden bulunan problemleri işaret eden örnekler vardır.
Londra Antlaşması (1840) 15 Temmuz 1840 tarihinde bir taraf olarak Osmanlı Devleti ve ikinci taraf olarak Mısır Hidivliği, Birleşik Krallık, Avusturya İmparatorluğu, Prusya, Rusya devletlerinden oluşan Büyük Avrupa Güçleri arasında imzalanmış bir barış ve düzenleme antlaşmasıdır. 1839-1841 Osmanlı-Mısır Savaşını sona erdirmiştir.

Osmanlı toplumu, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde yaşamış halkların bütününü ifade eder. Toplum, Müslüman ve Müslüman olmayan (gayrimüslim) milletlerden oluşuyordu. Gayrimüslimler, "cizye" vergisi ödemek dışında toplumdan bir ayrıma tâbi değildi. Müslüman toplumun yaşantısı şeriat ile şekillenirken, farklı milletlerin din ve örflerine göre mahalli yaşam tarzlarını koruma imkânı da vardı. Toplumu "yönetenler" ve "yönetilenler" olarak, art zamanlı şekilde, iki sınıfa ayırmak mümkündür. Sınıflar arası geçiş yasak değildir, ancak sınırlı tutulmuştur.
III. Saadet Giray, 1691'de bir sene Kırım hanı olarak unvanını sürdürmüştür.

Kocacık Kuşatması veya Svetigrad Kuşatması, 14 Mayıs-31 Temmuz 1448 tarihleri arasında Leş Birliği'nin elindeki Kocacık Kalesi'nin II. Murad önderliğinde Osmanlı ordusunun tarafından kuşatılmasıdır.
Tersane Konferansı'nda istediklerini alamayan Rusya'nın ve bir Rus-Osmanlı savaşı çıkmasını istemeyen İngiltere'nin ön ayak olduğu ve Balkan sorununun çözümüne yönelik protokoldür. Londra'da Birleşik Krallık, Fransa, Almanya, Avusturya-Macaristan, İtalya ve Rusya bir konferansta bir araya gelerek 31 Mart 1877 tarihinde aşağıda maddeleri veren protokolü hazırlayarak Osmanlı İmparatorluğu'na göndermişlerdir.
- İstanbul konferansına temsilci gönderen devletler, Osmanlı Devleti hâkimiyetinde yaşayan Hristiyan halkın durumunu düzeltecek reformların yapılmasını beklemektedir.
- Bosna-Hersek ve Bulgaristan için Osmanlı hükûmetinin taahhüt ettiği reformlar hayata geçirilmelidir.
- Avrupa devletleri, Osmanlı Devleti'nin Sırbistan ile 28 şubat 1877'de imzaladığı anlaşmayı senet kabul etmektedir.
- Karadağ konusunda sürekli bir barışın yapılması için sınırların düzeltilmesi ve Boyana nehrinde gemilerin serbest geçişi için düzenlemelerin yapılması istenmektedir.
- Devletler, Sırbistan ile yapılan ve Karadağ ile yapılacak barışı kalıcı barışa atılmış bir adım olarak değerlendirmektedirler.
- Osmanlı hükûmetinden savaş durumuna geçirdiği askerî birliklerini dağıtması ve sadece güvenlik için askerî birlikler bırakması talep edilmektedir.
Cerehor, cerihor ya da serahor, Selçuklular'da ve özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nda belli bir ücret karşılığında geçici olarak geri hizmette kullanılan askerlerdir. Ortaya nasıl çıktığı ve teşkilatı ile ilgili kesin bir bilgi yoktur. II. Gıyâseddin Keyhüsrev'in ve Muînüddin Süleyman'ın bu paralı askerlerden faydalandıkları bilinmektedir. Cerehorlar Osmanlılarda genellikle kale tamiratı, yol ve köprü yapımı, maden ocakları ve gemilerde kürek çekme gibi geri hizmet işlerinde kullanılmıştır. Bunun yanında savaşlarda top, asker, mehterhane cephanesi ve buna benzer malzemelerin ikmalini sağladıkları da bilinmektedir. Hizmetleri zamanla; az ücretle çalışan tarım işçiliğine dönmüş olan cerehorlara 18. yüzyıldan sonra pek rastlanmamıştır.

Çehrin Kuşatması, 1676-1681 Osmanlı-Rus Savaşı'nda evre.