7. yüzyıl, 601'den 700'e kadar sürmüş olan yüzyıldır.

Ali bin Ebu Talib, İslam Devleti'nin 656-661 yılları arasındaki halifesi. İslam peygamberi Muhammed'in damadı ve amcası Ebu Talib'in oğlu olan Ali, Muhammed'in İslam'a davetini kabul eden ilk erkek kişidir. Sünni İslam'a göre Ali, dört halifenin sonuncusu, Şii İslam'a göre ise imamların ilki ve Muhammed'in hak vârisidir. Şii ve Sünni İslam arasındaki farklılaşmanın ana nedeni Muhammed'in gerçek vârisinin kim olduğu konusundaki görüş farklılığından ileri gelmektedir.
Şiilik veya Şia, Muhammed'den sonra devlet yönetiminin Ali'ye ve onun soyundan gelenlere ait olduğu fikrini savunan; Ali ile birlikte onun soyundan gelen imamların günahsızlığına, yanılmazlığına ve bizzat Allah tarafından imam olarak seçildiklerine dair inanışların ortak adıdır. İslam dünyası içerisinde Müslüman nüfusun yüzde 10-15'lik kısmını oluşturur. Siyasi saiklerle ortaya çıkan bu ayrılık, zaman içinde fıkhi ve itikadi bir alt yapı kazanarak mezhepleşmiştir.

Enes bin Mâlik (612-709), İslam Peygamberi Muhammed'in sahabisidir.

Kerbelâ Olayı veya Kerbelâ Savaşı ya da Kerbelâ katliamı, 10 Ekim 680'de, bugünkü Irak sınırları içindeki Kerbelâ şehrinde, Muhammed'in torunu Hüseyin bin Ali'ye bağlı küçük bir birlik ile Emevi halifesi I. Yezid'in ordusu arasında cereyan etmiştir. Hüseyin ve kafilesindeki herkes öldürülmüştür.

Hâşimoğulları veya Hâşimîler, Hüseyin bin Ali tarafından kurulan Arap ailesi. İslam peygamberi Muhammed'in mensup olduğu Benî Haşim ailesine bağlı bir Kureyş boyu olduğunu iddia etmektedirler. Ayrıca kan bağı ve kabile birlikteliği yoluyla Kızıl Deniz boyunca kurulan hanedanların sahibi olan boy. Sülale ismini İslam peygamberi Muhammed'in büyük-büyükbabası Haşim bin Abdimenaf'dan alır. I. Dünya Savaşı esnasında İngiliz desteğiyle Osmanlı Devleti'ne isyan etmiş, Arap Yarımadası'nın kontrolünü eline geçirmiş, fakat birkaç yıl sonra Suudi Hanedanlığı'na yine bir isyanla kaybetmişlerdir.

Hüseyin bin Ali bin Ebu Talib, İslâm peygamberi Muhammed'in torunudur. Dördüncü Hâlife olan Ali bin Ebu Talib'in oğludur. Annesi, Muhammed'in kızı Fatıma Zehra’dır. On İki İmâmlar'ın üçüncüsü olan Hüseyin bin Ali, İslam Devleti’nin bir Emevî saltanatına dönüşmemesi için mücadele vermiş ve Emevîler tarafından öldürülmüştür. Soyundan gelenler Hüseynî ya da Seyyid olarak tanımlanır.
Keysanîlik (Dörtçüler), Şiîlik'te Mehdî kavramını ortaya atarak ilk defa İmam unvanını kullanan; Ali bin Ebu Talib'den sonra sırası ile Hasan bin Ali, Hüseyin bin Ali ve dördüncü İmâm olarak da Ali bin Hüseyin (Zeyn el-Âb-ı Dîn)’in yerine Ali bin Ebu Talib’in Bânû Hânife Kâbilesi mensûbu Havlet bint Câ'fer’den olan oğlu Muhammed bin Hânifîyye'nin imâmlık ve Mehdiliğini kabullenen; temelleri "El-Muhtâr bin Ebû ‘Ubeyd'ûl-Lâh el-Sâkafî el-Thâifî" tarafından atılan ve daha sonra da kendi içlerinden Abbâsî Hâlifeliği’ni çıkaran ghulât (köktendinci) mezhep.

Zeynelâbidîn, Ali bin Hüseyin veya Ali el-Asgar, İslam peygamberi Muhammed'in torunu olan Hüseyin'in oğullarından biridir. Annesi ise İran'ın fethinden sonra Müslüman olup, Hüseyin ile evlenen son Sasani İmparatoru III. Yezdigirt'in kızı olan Sasani-Pers prensesi Şehri Bânû Gazele'dir. İsnâaşeriyye’nin dördüncü ve İsmâiliyye’nin üçüncü imamı kabul edilir, tâbiîndendir.

On Dört Masum, Şii İslam'a göre doğal olarak günahtan beri olan on dört kişiyi niteler. Bunlar, İslam Peygamberi Muhammed, kızı Fatıma ve On İki İmâmlar'dır.

İkinci Fitne veya Erken İslam Tarihinde İkinci İç Savaş, Emevi hakimiyetinin başlarında I. Muaviye’in ölümüyle birlikte baş gösteren siyasi / askeri çatışmalardan oluşan karışıklık dönemi. Dönemin tarihi üzerinde tarihçiler arasında ittifak sağlanmamışsa da, en çok kabul gören görüş, İkinci Fitne’nin 680-692 yılları arasında olduğudur.
Ehli Aba veya Ehli Kisa hadisi, İslam peygamberi Muhammed'in sırtında abası olduğu halde, abanın altına, Fatıma'yı, Ali bin Ebu Talib'i, Hasan'ı ve Hüseyin'i alması ve Ahzab Suresi'nin "Ey Ehli Beyt! Allah sizden günahı gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor." mealindeki 33. ayetini okumasını anlatır. Ehl-i Aba olayı, Şiilikteki İmametin köklerinin dayandığı önemli olaylardandır.

Abdullah bin Abbas, Tefsir ve fıkıh alanlarında otorite kabul edilen ve çok sayıda hadis rivayet eden İslam peygamberi Muhammed'in amcasının oğlu olan sahabe.

Huneyn Muharebesi ; Hicretin sekizinci yılı olan Miladi 630 yılında, Mekke’nin fethinden hemen sonra Huneyn Vadisi'nde meydana gelmiştir. Savaş İslam Peygamberi Muhammed'in komutasındaki İslam ordusu ile Taif bölgesinde bulunan Hevazin ve Sakif kabileleri arasında gerçekleşmiştir. Paganların baskınları ve yeni Müslüman olan Mekkelilerin de katılımı nedeniyle Huneyn Muharebesi'nin başlarında İslam ordusu sarsılmış ve hatta İslam peygamberi Muhammed'in canı tehlikeye girmiştir. Fakat neticede Müslümanlar galip gelerek çok fazla ganimet elde etmiştir.

Muhammed el-Cevâd veya Muhammed el-Takî, Şiîliğin bir fırkası olan İsnâaşeriyye’nin dokuzuncu imamıdır.

Muhtar es-Sekafî, Ali'nin oğullarından olan Muhammed bin Hanefiyye'nin imam olması gerektiğini benimseyen Muhtariyye hizibinin kurucusu.

Hucr bin Adiy veya tam adıyla Ebu Abdurrahman Hucr b. Adiy b. Muaviye b. Cebele el-Kindî el-Kufî, Ali taraftarlığından dolayı Muaviye tarafından öldürtülen kişi.

Ali el-Hadî veya Ali Naki, On İki İmam'ın onuncusu, 9. İmam Muhammed el-Cevâd'ın oğlu.

Ümmü’l-Benin diye meşhur olan Fatıma bint Hizam, Müminlerin Emiri Ali bin Ebu Talib’in eşidir. Ümmü’l-Benin, Şialar nezdinde saygınlığı ve ihtiramı yüksek olan bir hanımefendidir. Ümmü’l-Benin; Ebu’l-Fazlı’l Abbas, Abdullah, Cafer ve Osman’ın annesidir. Bunların her dördü de Kerbela’da Aşura günü şehit olmuşlardır. Dört erkek çocuğun annesi olduğu için kendisine Ümmü’l-Benin denmiştir.

Yemen imamları ve daha sonra Yemen kralları, Yemen'de Zeydi Şii İslam'ının kutsanmış dini ve siyasi liderleridir. Tarihçi İbn Haldun imamlardan başa gelmelerini sağlayan kabileden, Banu Rassi veya Rassiler, telaffuza göre Banu Ressî veya Ressîler olarak bahseder. Orijinal Arap kaynaklarında Rassi terimi pek kullanılmaz. El-Mansur el-Kasım bin Muhammed'in kurduğu Rassidilerin alt kolu olan Kasımîler olarak da bilinir. 897'den itibaren Yemen'in bazı bölgelerinde dini ve siyasi yönetimini ellerinde tuttular. Bazen yönetim gücü imamlara değil, Memlûklerin, Osmanlıların valilerine aitti. İmamların; dini ilimler konusunda bilgili olması, savaşlarda Yemen'in reisi olduğunu kanıtlaması gerekiyordu. İmamlık iddiasında bulunanlar İslam'a çağrıda bulunurlardı. Bazen aynı anda iki imam olabiliyordu fakat bu durum çok nadirdir. Birçok İmami'nin aksine, Zeydiler İmamlarına ilahi veya insanüstü nitelikler atfetmezler. Zeydîler’in, kendine özgü bir sosyokültürel yapısı olan Yemen bölgesine intikal edip devlet kurmalarından itibaren günümüze kadar devam eden varlığı, siyasî bakımdan dönem dönem muğlak ve istikrarsız bir seyir izleyerek kesintilere uğramıştır.