İçeriğe atla

Böbrek

böbrek
Latince isimren
SistemBoşaltım sistemi, Endokrin sistem
Tanımlayıcılar
JSTORkidneys
Microsoft Academic2909393688, 2910120401 2780091579, 2909393688, 2910120401
MeSHD007668
TA3358
FMA7203

İnsanlarda böbrekler, memeli böbreklerinin genellikle dış lobülasyon belirtileri göstermeyen, çok loblu, çok papiller şekilli, iki adet kırmızımsı kahverengi fasulye biçimli kan filtreleyen organlardır.[1][2][3] Bunlar retroperitoneal boşlukta solda ve sağdadır ve yetişkin insanlarda yaklaşık 12 santimetre (4+12 inç) uzunluğundadır.[4][5] Kanı eşleşmiş renal arterlerden alırlar; kan eşleşmiş renal venlere çıkar. Her böbrek, atılan idrarı mesaneye taşıyan bir tüp olan üretere bağlıdır.

Aort damarı ve böbrekler

Böbrek, çeşitli vücut sıvılarının hacminin, sıvı ozmolalitesinin, asit-baz dengesinin, çeşitli elektrolit konsantrasyonlarının ve toksinlerin uzaklaştırılmasının kontrolüne katılır. Filtrasyon glomerulusta gerçekleşir: böbreklere giren kan hacminin beşte biri filtrelenir. Yeniden emilen maddelere örnek olarak çözünmeyen su, sodyum, bikarbonat, glikoz ve amino asitler verilebilir. Salgılanan maddelere örnek olarak hidrojen, amonyum, potasyum ve ürik asit verilebilir. Nefron, böbreğin yapısal ve işlevsel birimidir. Her yetişkin insan böbreği yaklaşık 1 milyon nefron içerirken, bir fare böbreği yalnızca yaklaşık 12.500 nefron içerir. Böbrekler ayrıca nefronlardan bağımsız işlevler de gerçekleştirir. Örneğin, D vitamininin bir öncüsünü aktif formu olan kalsitriole dönüştürürler; ve eritropoetin ve renin hormonlarını sentezlerler.

Kronik böbrek hastalığı (KBH), dünya çapında önde gelen bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilmiştir. KBH'nin küresel tahmini yaygınlığı %13,4'tür ve böbrek yetmezliği olan ve renal replasman tedavisine ihtiyaç duyan hastaların sayısının 5 ila 7 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir.[6] Böbrek hastalığının tedavisinde kullanılan prosedürler arasında idrarın kimyasal ve mikroskobik muayenesi (idrar tahlili), serum kreatinin kullanılarak tahmini glomerüler filtrasyon oranının (eGFR) hesaplanmasıyla böbrek fonksiyonunun ölçülmesi; ve anormal anatomiyi değerlendirmek için böbrek biyopsisi ve bilgisayarlı tomografi yer alır. Diyaliz ve böbrek nakli böbrek yetmezliğini tedavi etmek için kullanılır; bunlardan biri (veya her ikisi sırayla) böbrek fonksiyonu %15'in altına düştüğünde hemen hemen her zaman kullanılır. Nefrektomi sıklıkla renal hücreli karsinomu tedavi etmek için kullanılır.

Böbrekleri ve böbreklere etki eden hastalıkları inceleyen tıbbi dal nefrolojidir.[7] Nefroloji, adını Yunanca "böbrek" anlamına gelen nephros sözcüğünden alır. Böbrek(ler) ile ilgili anlamında kullanılan renal sözcüğü ise Latince renalis sözcüğünden gelir.[8] Böbreklerin içindeki süzme birimlerine nefron denir. Her böbrekte yaklaşık 1 milyon nefron bulunur.[9]

Anatomi

Böbreğin yapısı: 1. Renal piramit (pyramides renales, Malpighi piramitleri), 2. Interlobar arter (a. interlobaris), 3. Renal arter (a. renalis), 4. Renal ven (v. renalis), 5. Renal hilus (böbrek hilusu, hilum renale), 6. Renal pelvis (pelvis renalis), 7. Üreter, 8. Minör kaliks (calices minores renales), 9. Renal kapsül (capsula fibrosa renalis), 10. Alt pol (inferior pol, extremitas inferior), 11. Üst pol (superior pol, extremitas superior), 12. Interlobar ven (v. interlobaris), 13. Nefron, 14. Renal sinüs (sinus renalis), 15. Majör kaliks (calices majores renales), 16. Renal papilla (papilla renalis), 17. Renal column (columna renalis, Bertin sütunları)
Böbreğin yanal-dikey biçimde ortasından kesilmiş görüntüsü

İnsanlarda, böbrekler karın bölgesinin arka bölümünde, bir başka deyişle karınzarı arkası (retroperitonal) bölgesinde yer alırlar.[10] İki tane bulunan (çoğu insanda tek böbrek bulunabilmektedir ve bu insanlar bunun ayrımına varmadan sağlıklı bir yaşam sürdürebilirler) böbreklerden sağda olanı diyaframın hemen altında ve karaciğerin arkasında (posterior), solda olanı ise diyaframın altında ve dalağın arkasında yer almaktadır. Böbreklerin ikisinin de üstünde böbrek üstü bezleri yer almaktadır. Böbreklerin konumları bakımından bakışımsız olmalarının nedeni karın boşluğunda büyük bir yer kaplayan karaciğerin, sağda bulunan böbreğin soldakine göre 1-2 santimetre daha aşağı bir konumda (inferior) bulunmasına neden olmasıdır.[11]

Karınzarı arkasında bulunan böbreklerin boyutları 9 ila 13 cm arasında değişmekte ve sol böbrek sağdakinden az da olsa biraz daha büyüktür. Yaklaşık 12. göğüs omuru ile 3. bel omurlarının (T12-L3) düzeyleri arasında yer almaktadırlar.[12] Böbreklerin üst bölgeleri 11. ve 12. kaburgalarca korunmaktadır.[13] Böbrek üstü bezleriyle birlikte böbrekler, yağ dokuyla çevrelenip (buna pararenal yağ denilmektedir), bu yapı da böbrek zarı (renal fasiya olarak da bilinir) ile bütünüyle sarılmış durumdadır. Yukarıda da belirtildiği gibi, böbreklerden biri ya da ikisi doğuştan bulunmayabilirler ve bu duruma böbrek oluşmaması ya da renal agenez denilmektedir.[14]

Böbrekler, süzülmemiş kanı karın bölgesi aorttan ayrılan sol ve sağ böbrek atardamarları yoluyla almaktadırlar.[15] Böbrekten dönen süzülmüş kan ise sağ ve sol böbrek toplardamarları yoluyla alt ana toplar damara döner. Böbreğe giden kan, kalbin pompaladığı toplam kanın (kardiyak debi) üçte birine ulaşabilir.[16]

Doku bilimi (histoloji)

İlgili madde: Nefron

Genel

Böbrekten ayrılan idrar borusu (üreter) takip edilerek böbreğin içine ilerledikçe huni biçiminde bir boşluk olarak genişler; buna havuzcuk (pelvis) denilmektedir.[17] Havuzcuktan da küçülerek ayrılan bölgelere büyük çanak (majör kaliks), bunlardan ayrılan daha da küçük bölgelere küçük çanak (minör kaliks) denmektedir.[18] İnsan böbreğinde yaklaşık 12 adet küçük çanak bulunmaktadır.[18] Böbrek, kesildiğinde, kabuk (korteks) ve öz (medulla) bölgelerinden oluştuğu görülür. Öz bölgede uçları papilla olarak bilinen piramitler bulunmakta ve bunların her biri bir çanağa bağlıdır. Kabuk bölgesi dokusu her iki ardışık piramitler arasına sokulur ve bunlara Bertin sütunları denilmektedir.[19]

Damarlar

Bir domuzun açılmış böbreği

Böbrekler damarlarca çok iyi bir biçimde beslenmekte ve vücut ağırlığının yalnızca %0.5'lik bir bölümünü oluştursa da, kardiyak debinin %25'ini alırlar ve bu daha da artabilir.[20] Kabuk bölgesi organın en çok damarlarının bulunduğu bölgedir, bu bölge böbreğe gelen kanın %90'ını toplar. Böbreğe gelen atardamar ön ve arka olmak üzere iki dala ayrılır. Bu dallardan, loplar arası damarlar ayrılıp loplar arasında ilerleyerek yayımsı damarlara ayrılır.[21] Bu damarlar da kabuk ve öz bölgeler arasına yayılarak lopçuklar arası damarlara ayrılırlar. Lopçuklar arası damarlardan getirici damarlar ayrılıp yumakçık (glomerülus) yapısına girer.[22]

Damarlar, yumakçık içinde daha da küçük dallara ayrılıp, 20 ila 40 arasında değişen kılcal damar kıvrımlarına dönüşürler.[23] Bu kılcal damarlar yumakçık içindeki tampon bölge (mesenjium) ile çevrelenmiştir. Kılcal damarlar birleşerek yumakçıktan götürücü damarlar olarak ayrılırlar.[24] Genel olarak, kabuk bölgesinin yüzeyine yakın olan nefronlardan ayrılan götürücü damarlar borucukları çevreleyerek peritubüler damar ağını oluştururlar.[25] Öte yandan kabuk bölgesinin daha derinlerinde yer alan yumakçıklardan ayrılan damarlar vasa recta (dik damar anlamına gelmektedir) denen, öz bölgenin derinliklerine inen damarları oluştururlar. Bu damarlar öz bölgenin derinliklerine indikten sonra toplardamar olarak yukarı çıkarlar.[26]

Böbrek damar atar ve toplar damar üzerinde ilgi çekici ve çoğu organlardan değişik olup, kendine özgü olan birkaç özelliği bulunmaktadır. Genellikle bir organa gelen atardamar küçük dallara ayrıla ayrıla atar damarcıkları (arteriyol) oluşturur.[27] Bunlar da kılcal damarlara ayrılıp (dokuyla alyuvarlar arasında oksijen alışverişinin gerçekleştiği ve kansıvısıyla dokular arasında besin öğelerinin ve dokulardaki atıkların alış-verişlerinin gerçekleştiği damar bölgesidir), kılcal damarlar da toplar damarcıkları, bunlar da birleşerek toplar damarları oluşturur.[28] Böbrekte ise temiz kanı taşıyan getirici damarlar yumakçık içine girdikten sonra kılcal damarlara ayrılır ve bunlar yumakçıktan ayrıldıktan sonra yine atar damarcık niteliğinde olan götürücü damarlara dönüşür. Özetle, böbrekte öbür organlarda bulunan temel atar damarcık-kılcal damar-toplar damarcık düzeni bulunmaz; yumakçık içinde bulunan kılcal damarlar iki atar damarcık arasında bulunmaktadır.[29]

Yumakçık (Glomerül)

Yumakçığın şeması

Yumakçıkların kılcal damarlarında duvarları delikli endotel (damarların en iç katmanında bulunan göze türü) gözeleri bulunur.[30] Bu endotelin dışında ise iki katlı epitel gözeler bulunur. Endotele yakın olan iç epitel gözeleri (viseral) endotel dokudan yalnızca bir bazal zarı (epitel dokularda epitel gözenin en alt bölümünde bulunan, epiteli altındaki bağ dokudan ayıran zardır) ile ayrılır.[31] Dış epitel gözeleri (paryetal) ise bowman kapsülü (yumakçığı çevreleyen yapı) üzerinde bulunmaktadır. Bu iki katlı epitel gözeleri arasındaki boşluğa da üriner boşluk (yumakçıktan süzülen kandan oluşan sıvının -süzüntü- geçtiği boşluk) denilmektedir.[32]

Yumakçığın kılcal damarının duvarı, bu damarlardan geçen kansıvısının süzme işleminin gerçekleştiği yerdir ve şu yapılardan oluşmaktadır:

  • İnce, delikli endotel gözeler. Her bir delik 70 ila 100 nm (nanometre) çapındadır.[33]
  • Yumakçık bazal zarı 3 katmandan oluşur. Ortada elektron bakımından yoğun olan lamina densa ("yoğun katman" anlamına gelmektedir) ve bunun her iki yanında elektron bakımından seyrek bulunan lamina rara ("seyrek katman" anlamına gelmektedir) bulunmaktadır. Lamina raranın endotele yakın olan katmanına lamina rara interna, iç epitele yakın olan katmanına ise lamina rara eksterna denilir.[34] Yumakçık bazal zarı çoğunlukla 4. tip kolajenden (kolajen, bağ dokuların yapı taşı olup, organları yapı bakımından ayakta tutan büyük moleküllerdir), laminin adlı bileşikten, çoklu anyonik proteoglikanlardan (çoğunlukla heparan sülfat), fibronektinden, entaktinden ve birkaç başka glikoproteinlerden oluşmaktadır. 4. tip kolajen bir yapı ağı oluşturarak öbür glikoproteinleri birbirlerine bağlar.[35]
  • İçteki epitel gözeler (podosit, "ayak gözeleri" anlamına gelir), yumakçık bazal zarının lamina rara eksterna katmanı üzerinde yer alıp, adetâ çok ayaklı gözeleri andırır. Bu ayakçıklar arasındaki 20 ile 30 nanometre genişliğindeki boşluklara süzme yarıkları denir. Bu süzme yarıkları birbirlerine ince bir böleç ile bağlanır.[36]
  • Yumakçık yapısı tampon bölge olan mesenjium bölgesi ile dengelenmektedir; mesenjium gözeleri kılcal damarlar arasını doldurmaktadır. Bu gözeler mezoderm kökenli olup, kasılabilir, yutabilir, çoğalabilir, bağ dokuyu oluşturan kolajen yapabilir özelliktedir. Tıpkı damar çeperlerindeki kasılıp gevşeyebilen düz kası andırmaktadır. Bu gözeler ayrıca bir sürü tür yumakçıktan kaynaklanan hastalıkların (glomerulonefrit) oluşmasında rol oynar.[37]
Yumakçık dokusu

Yumakçıkdaki kılcal damarların duvarlarındaki endotel gözelerin delikli olması, su ve küçük moleküllere karşı geçirgen olmasını ve aynı zamanda 70 kilodaltondan büyük proteinlere karşı ise geçirimsiz olmasını sağlar. Ayrıca bazal zarın negatif yüklü (anyon) heparan sülfat ve başka anyonik molekülleri bulundurması pozitif yüklü moleküllere karşı geçirgenliğini arttırır. Bundan dolayı, kandaki yüksek derişimde bulunan Albumin proteini, negatif yüklü olmasından dolayı bu kılcal damarlardan süzülmez.[38] Bu seçici geçirgenliği ayrıca süzme yarıklarının arasındaki böleçte bulunan proteinler de etkiler. Bu seçici geçirgenliği sağlayan moleküllerin genlerindeki değişinim sonucunda bu seçici geçirgenlik bozulabilir ve ortaya nefrotik sendrom denilen klinik durum çıkabilir.[39]

Borucuklar (Tubulus)

Borucukları çevreleyen epitel gözelerin yapıları ve buna bağlı işlevleri böbreğin katmanlarına göre değişiklik gösterir. Yakınsal borucuk gözeleri uzun mikrovilüsleri, çok sayıda mitokondrileriyle geri emilimde önemli rol oynar.[40] Yakınsal borucuk gözeleri süzülmüş sodyumun ve suyun üçte ikisinin, ayrıca glikozun, potasyumun, fosfatın, amino asitlerin ve proteinlerin geri emiliminde büyük önem taşır. Aynı zamanda bu gözeler ağıların da geri emilimini yapar ve ağılar bu gözelere zarar verebilir.[41]

Yumakçık-bitişiği aygıtı (jukstaglomerüler aygıt) yumakçığın içine sokulmuş durumda olup, getirici damarla da bitişiktir.[42] Bu aygıtın içinde yumakçık-bitişiği gözeler yer almaktadır. Bu gözeler düz kas niteliğinde olup, getirici damarların duvarlarında bulunur ve renin bileşiğini içerir.[43] Ayrıca uç borucukların yumakçığa yakın olan bölgesine maküla densa denir ve bu bölge yumakçık-bitişiği aygıtıyla da iç içedir.[44] Süzüntüdeki sodyum derişimini algılayan maküla densa, yumakçık-bitişiği aygıtına geri besleme yaparak buradaki gözelerin kasılıp ya da gevşemesini sağlar. Böylece, böbrekler kendilerine gelen kandaki (başta sodyumun olmak üzere) elektrolitlerin derişimlerine göre yumakçığa gelen kan miktarını ayarlayıp, süzmeyi de buna koşut bir biçimde etkiler. Bu yolla, böbrekler, kandaki olağan değerlerinin üstünde ya da altında olan elektrolitlerin atılımlarını etkileyerek derişimlerini ayarlayabilir.[45]

İşlevleri

Kuzu böbrekleri

Böbreklerin işlevleri beş çatı altında toplanabilir:[46]

  • Metobolizma atık ürünleri olan üre, kreatinin, ürik asit, ilaç ve toksinlerin vücuttan atılmasını sağlamak
  • Vücut sıvı elektrolit dengesini düzenlemek
  • Vücudun asit baz dengesini düzenlemek
  • Kan basıncını ayarlamak
  • Alyuvar yapımını uyarmak

Böbreğin işlevlerinin daha iyi anlaşılması için böbrek fizyolojisinin iyi bilinmesi gerekir.

Atık ürünlerin atılması

Böbrekler yapım-yıkım sonucunda oluşan çeşitli atık ürünleri özellikle protein yapımı ve protein yıkımı sonucunda oluşan üreyi ve nükleik asitlerin yapım-yıkımı sonucunda oluşan ürik asidi ve suyu vücuttan dışarı atar. Böbreklerin çalışmaması veya işlevini yapamaması durumunda bu atıklar atılamayacağı için sorun teşkil eder.[47]

Vücut dengesinin (Homeostaz) sağlanması

Şematik olarak böbrek

Böbrekler vücut dengesinin sağlanmasında çok büyük önem taşır. İşlevleri arasında:

  • Asit-baz dengesini sağlamak,
  • Kansıvısının ve vücuttaki değişik bölmelerdeki sıvıların elektrolit derişimlerini düzenlemek,
  • Kan basıncını ayarlamak,
  • Kan hacmini düzenlemek

önemli yer tutar.[48]

Böbrekler bu işlevlerin çoğunu öbür organlarla (özellikle kalp, iç salgı bezleri ve karaciğer) eş güdümlü bir biçimde gerçekleştirir. Böbrekler bu organlarla kandaki hormonlar yoluyla iletişir. Ancak, kan hacmini, basıncını algılama konusunda böbreğin içsel alıcıları bulunmaktadır.[48]

Öz ayarlama mekanizması (tübüloglomerüler geribildirim): Bu mekanizma genel olarak, afferent arteriollerdeki miyojenik (kas dokusundan kaynaklanan) gerilim reseptörlerinin aktivitesi olarak kabul edilmektedir. Nefronlardaki macula densa hücreleri Na+ ve Cl- düzeyindeki değişikliklere duyarlıdır. Glomerüler hidrostatik basıncın artması ile glomerüler filtrasyon oranı (GFR) de artar. Bu artış; macula densa'ya gelen Na+ ve Cl- oranında da artışa neden olacaktır. Fizyolojik yanıt ise afferent arteriolün daralması ve mezangiyum hücrelerinin büzülmesidir.[49]

Asit-baz dengesinin düzenlenmesi

Böbrekler kandaki pH'yi, H+ (protonun) ve HCO3- (bikarbonatın) derişimini ayarlayarak küçük bir aralıkta tutar. Bu konuda akciğerle eş güdümlü çalışır.[50] Daha ayrıntılı bilgi için böbrek fizyolojisi maddesine bakınız.

Kan basıncının ayarlanması

Böbrekler kan basıncının düzenlenmesinde önemli rol oynarlar. Kansıvısındaki sodyum derişimi, kan hacmiyle ve dolayısıyla kan basıncıyla yakından ilgilidir. Nefronların içinde sodyumun (ve öbür elektrolitlerin) süzülmesini ve geri emilimini sağlayan yapılar bulunmaktadır. Ayrıca böbrek üstü bezlerinin Zona Glomerulosa bölgesinden salgılanan Aldosteron da böbreğin uç borucuklar ve toplama kanalları üzerinde etkisini göstererek kan basıncını ayarlamada önemli bir yer tutar.[51]

Kansıvısı hacmi

Kansıvısının toplam derişimindeki (osmolalite) değişikler hipotalamustaki derişim-alıcılarınca algılanır. Hipotalamusun uzantısı olan hipofiz bezinin arka bölümü kansıvındaki derişimin artması üzerine vazopressin (ADH) salgılar. Bu da böbreklerin toplama kanallarına etkiyerek suyun geri emilimini arttırıp, idrarın daha derişik olmasına neden olur. Böylece böbrek, hipofiz beziyle eş güdümlü bir biçimde çalışarak kansıvısının hacmini dengede tutar.[52]

Hormon salgılamak

Böbrekler eritropoetin (alyuvar yapımını uyaran hormon) salgılar. Ayrıca etkin durumda olmayan vitamin D'yi (önhormon) etkin duruma getirir.[53]

Klinik önem

Nefroloji, böbrek fonksiyonu ve böbrek yetmezliğiyle ilgili hastalık durumları ve diyaliz ve böbrek nakli dahil olmak üzere bunların yönetimiyle ilgilenen İç hastalıkları'nın alt uzmanlık alanıdır. Üroloji, böbrek kanseri ve kistleri ve idrar yolu sorunları gibi böbrek yapısı anormallikleriyle ilgilenen Cerrahi'nin uzmanlık alanıdır. Nefrologlar iç hastalıkları uzmanıdır ve ürologlar cerrahtır, ancak her ikisine de sıklıkla "böbrek doktoru" denir. Hem nefrologların hem de ürologların böbrek taşları ve böbrekle ilgili enfeksiyonlar gibi bakım sağlayabilecekleri örtüşen alanlar vardır.

Böbrek hastalığının birçok nedeni vardır. Bazı nedenler yaşam boyunca edinilir, örneğin diyabetik nefropati, diğerleri ise örneğin polikistik böbrek hastalığı gibi doğuştandır.

Böbreklerle ilgili tıbbi terimler genellikle renal ve nephro- öneki gibi terimler kullanır. Böbrekle ilgili anlamına gelen sıfat renal, Latince rēnēsten gelir, böbrekler anlamına gelir; nephro- öneki böbrek için Antik Yunanca kelime olan nephros (νεφρός) kelimesinden gelir.[54] Örneğin, böbreğin cerrahi olarak çıkarılması nefrektomi iken, böbrek fonksiyonunda azalma renal disfonksiyon olarak adlandırılır.

Edinilmiş Hastalık

Böbrek hasarı ve yetmezliği

Genellikle, insanlar sadece bir böbrekle normal bir şekilde yaşayabilirler, çünkü hayatta kalmak için gerekenden daha fazla işleyen böbrek dokusuna sahiptirler. Sadece işleyen böbrek dokusu miktarı büyük ölçüde azaldığında kronik böbrek hastalığı gelişir. Glomerüler filtrasyon hızı çok düştüğünde veya böbrek disfonksiyonu şiddetli semptomlara yol açtığında diyaliz veya böbrek nakli şeklinde renal replasman tedavisi endikedir.[55]

Böbrekler karmaşık organlar oldukları için, hastalıkları da karmaşıktır. Bundan dolayı, böbrek hastalıklarını öbeklere ayırmak mantıklıdır. Ancak, böbrekte çok türde hastalık bulunmasına karşın, bunların belirtileri aynı oranda çeşitli değildir; çoğu aynı öbekten hastalıklar benzer biçimlerde kendilerini gösterir. Dolayısıyla, öncelikle böbrek hastalıklarının genel bulguları incelenecek, ondan sonra hastalıklar öbek halinde ele alınacaktır.[56]

Böbrek hastalıklarında bulgular

  • İveğen (akut) nefritik sendromu yumakçıktan kaynaklanan ve çoğunlukla iveğen gelişen, idrarda kan bulunması durumudur (hematüri). Bunun yanında, idrarda orta düzeyde protein (proteinüri) ve yüksek kan basıncı bulguları, streptokok sonrası gelişen glomerulonefritin alışılmış sunumudur.[57]
  • Nefrotik sendrom, idrarda ağır oranda protein bulunması (günde 3.5 gramdan çok), kanda albümin düzeyinin düşmesi (hipoalbüminemi), aşırı şişlik, kandaki yağ düzeylerinin yükselmesi (hiperlipıdemi) ve idrarda yağ bulunması bulgularıyla ortaya çıkar.[58]
  • İveğen böbrek yetmezliği idrarın kesilmesi (oliguri) ya da idrarsızlık (anüri) ve kanda azotlu atıkların artması (azotemi) ile ortaya çıkar. Yumakçıkta, ara bölgelerde, böbrek damarlarına gelen hasar sonucunda ya da borucuklarda iveğen gelişen doku ölümü (akut tubüler nekroz) sonucunda ortaya çıkar.[59]
  • Süreğen (kronik) böbrek yetmezliği, üreminin (böbrek yetmezliği sonucu kandaki azotlu atıkların artıp, bunların vücuttaki dokulara ve organlara zarar vermesi sonucunda ortaya çıkan belirtiler bütünüdür) belirtileriyle özdeştir ve herhangi bir böbrek hastalığının ilerlemesi sonucunda varacağı son noktadır.
  • Böbrek borucuk bozuklukları, idrar çokluğu (poliuri), gece yatağı ıslatma (noktüri) ve elektrolit düzensizlikleriyle ortaya çıkar.[60]
  • İdrar yollarında bulaşım, idrarda bakteri (bakteriuri) ve irin bulunmasıyla ortaya çıkar. Bulaşım belirtili de, belirtisiz de olabilip, yalnızca aşağı idrar yollarını (sidik kesesini) ya da böbrek de içinde olmak üzere yukarı idrar yollarını da etkileyebilir.
  • Böbrek taşı, böbrek kuluncu, idrarda kan olması ve yineleyen taş oluşumları ile ortaya çıkar.
  • Boşaltım yollarında tıkanma ve böbrek urları daha çok anatomiyi ilgilendiren durumlardır ve sorunun olduğu yere göre belirtileri değişir.

Böbrek hastalıkları

Kaynakça

  1. ^ "Kidneys: Anatomy, Function, Health & Conditions". Cleveland Clinic (İngilizce). 29 Haziran 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Temmuz 2023. 
  2. ^ Zhou, Xin J.; Laszik, Zoltan G.; Nadasdy, Tibor; D'Agati, Vivette D. (2 Mart 2017). Silva's Diagnostic Renal Pathology (İngilizce). Cambridge University Press. s. 19. ISBN 978-1-316-61398-6. 4 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ağustos 2023. 
  3. ^ Haschek, Wanda M.; Rousseaux, Colin G.; Wallig, Matthew A.; Bolon, Brad; Ochoa, Ricardo (1 Mayıs 2013). Haschek and Rousseaux's Handbook of Toxicologic Pathology (İngilizce). Academic Press. s. 1678. ISBN 978-0-12-415765-1. 
  4. ^ Lote CJ (2012). Principles of Renal Physiology, 5th edition. Springer. s. 21. 
  5. ^ Mescher AL (2016). Junqueira's Basic Histology, 14th edition. Lange. s. 393. 
  6. ^ Lv JC, Zhang LX (2019). "Prevalence and Disease Burden of Chronic Kidney Disease". Renal Fibrosis: Mechanisms and Therapies. Advances in Experimental Medicine and Biology. 1165. ss. 3-15. doi:10.1007/978-981-13-8871-2_1. ISBN 978-981-13-8871-2. PMID 31399958. 
  7. ^ "http://dictionary.reference.com/browse/Nephrology". 23 Eylül 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  8. ^ Maton, Anthea (1993). Human Biology and Health. Prentice Hall. 0-13-981176-1. 
  9. ^ "http://www.britannica.com/". 25 Haziran 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  10. ^ "http://www.surgicaloncology.de". 29 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  11. ^ "http://www.cankur.org". 25 Şubat 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  12. ^ http://pre-pg.blogspot.com[]
  13. ^ "http://www.uq.edu.au". 14 Ağustos 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  14. ^ "http://library.med.utah.edu". 18 Eylül 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  15. ^ "http://www.saglik.im". 24 Temmuz 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  16. ^ "http://ucsdnews.ucsd.edu". 17 Kasım 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  17. ^ "http://www.britannica.com/EBchecked". 4 Haziran 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  18. ^ a b "http://www.merck.com". 25 Eylül 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  19. ^ http://www.medcyclopaedia.com[]
  20. ^ "http://www.deborah.org/". 5 Eylül 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  21. ^ "http://pedkard.uludag.edu.tr". 7 Ağustos 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  22. ^ "http://coe.fgcu.edu/faculty/". 21 Haziran 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  23. ^ "http://www.nda.ox.ac.uk". 14 Ekim 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  24. ^ "http://www.saglik.im/bobregin-kan-damarlari/". 21 Nisan 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  25. ^ Carlson, Bruce M. (2004). Human Embryology and Developmental Biology. Saint Louis. 0-323-03649-X. 
  26. ^ "Britannica.com - Vasa Recta (Dik Damar)". 2 Nisan 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Eylül 2008. 
  27. ^ www.akdeniz.edu.tr[]
  28. ^ "http://www.denniskunkel.com". 31 Ekim 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  29. ^ "ajpheart.physiology.org". 27 Mart 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Eylül 2008. 
  30. ^ "http://www.fusabil.org". 3 Mart 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  31. ^ "http://www.dukehealth.org". 30 Ağustos 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  32. ^ "http://www.dukehealth.org/Services". 30 Ağustos 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  33. ^ "www.tsn.org.tr" (PDF). 23 Temmuz 2008 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Eylül 2008. 
  34. ^ "http://www.nature.com". 6 Mart 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  35. ^ "http://encyclopedia.farlex.com". 13 Ağustos 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  36. ^ http://www.belgeci.com[]
  37. ^ Mesenjium PDF dosyası[]
  38. ^ "Böbrekte proteinler". 10 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Eylül 2008. 
  39. ^ www.surgerydoor.co.uk 6 Ekim 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Nefroik Sendrom
  40. ^ "Arşivlenmiş kopya". 6 Ekim 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Eylül 2008. 
  41. ^ "http://www.evidencesofcreation.com". 6 Ekim 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  42. ^ "www.akdeniz.edu.tr". 26 Eylül 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Eylül 2008. 
  43. ^ "http://www.cvphysiology.com". 10 Aralık 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  44. ^ "http://www.nda.ox.ac.uk". 11 Ekim 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  45. ^ "http://www.pennhealth.com". 27 Eylül 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  46. ^ "http://www.rfm.com.tr". 18 Aralık 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  47. ^ "http://www.metu.edu.tr". 25 Eylül 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  48. ^ a b http://www.ctf.edu.tr[]
  49. ^ Duke's Veterinary Physiology 12th edition. William O. Reece, s98
  50. ^ "http://www.usyd.edu.au". 21 Eylül 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  51. ^ http://www.ncbi.nlm.nih.gov
  52. ^ "http://www.nature.com/". 7 Ekim 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  53. ^ PDF dokümanı[]
  54. ^ Maton A, Hopkins J, McLaughlin CW, Johnson S, Warner MQ, LaHart D, Wright JD (1993). Human Biology and Health. Englewood Cliffs, New Jersey, USA: Prentice Hall. ISBN 978-0-13-981176-0. 
  55. ^ Kalantar-Zadeh K, Jafar TH, Nitsch D, Neuen BL, Perkovic V (Ağustos 2021). "Chronic kidney disease" (PDF). Lancet. 398 (10302). ss. 786-802. doi:10.1016/S0140-6736(21)00519-5. PMID 34175022. 17 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 22 Mayıs 2022. 
  56. ^ "http://www.nlm.nih.gov". 1 Ekim 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  57. ^ "http://www.draligus.com". 19 Temmuz 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2008.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  58. ^ www.tsn.org.tr/documents[] Hipoalbüminemi PDF dosyası
  59. ^ Oligrui hakkında PDF[]
  60. ^ ankara.edu.tr[] Poliuri hakkında belge

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ödem</span>

Ödem, kan sıvısının damar dışına çıkması ve hücreler arasındaki sıvının artışı olgusudur. Ödemin yaygın biçimine anazarka (anasarca) denir. Ödem olgusunun temel ilkesi, kan sıvısı ile hücre dışı (ekstrasellüler) sıvı arasındaki dengenin yitirilmesidir. İnsan vücudunda ortalama 40 litre sıvı vardır. Bu sıvının yaklaşık ½ ‘si hücrelerin içindedir. Öteki yarısı ise kanı, lenf sıvısını ve hücreler arasındaki sıvıyı oluşturur. Kan ve lenf sıvılarının dengesini proteinler sağlar. Bunların dışındaki sıvı türlerinin dengesi elektrolitlere bağlıdır. Hücre içi sıvı dengesini potasyum, hücre dışı sıvı dengesini ise sodyum denetler.

<span class="mw-page-title-main">Tromboz</span> Kan pıhtılarının neden olduğu tıbbi durum

Tromboz (thrombosis), canlı organizmada kan elemanlarının kalp ve damar iç yüzüne kitle (pıhtı) ha­linde yapışması olgusudur; oluşan pıhtı kitlesine trombüs ya da trombus (thrombus) adı verilir. Trombozun yaşam kurtarıcı (fizyolojik) ve öldürücü (patolojik) sonuçları vardır. Tromboz olgusu genellikle damarlara yönelik olumsuzluklarda görülür. Endotel zararıyla birlikte pıhtılaşma (hemostaz) mekanizması çalışmaya başlar. Önce trombin aktive olur, sonra da fibrinojen fibrine dönüşür. Fibrin, pıhtının ana elemanıdır. Ayrıca, genel bir tanım olarak herhangi bir damardaki trombustan kopan pıhtı parçasının başka bir bölge damarını tıkamasına tromboembolizm denir.

<span class="mw-page-title-main">Kılcal damar</span> vücuttaki en küçük kan damarları

Kılcal damar veya kapiler vücuttaki en küçük kan damarlarına verilen isimdir. Büyüklükleri yaklaşık 5-10 μm'dir. Atardamarlar ile toplardamarları birleştiren kılcal damarlar, dokularla etkileşimi en yoğun olan kan damarlarıdır. Kılcal damar duvarları tek bir hücre tabakasından (endotel) oluşur. Bu tabaka öyle incedir ki oksijen, su ve lipitler gibi moleküller difüzyon ile bu tabakadan geçip dokulara girebilirler. Karbondioksit ve üre gibi zararlı ve atık maddeler de difüzyon ile kılcal damar içindeki kana dağılırlar. Belirli bazı sitokinlerin salınımıyla kılcal damarların geçirgenliği (permeabilite) daha da arttırılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Boşaltım sistemi</span>

İdrar yolu veya böbrek sistemi olarak da bilinen insan idrar sistemi böbrekler, üreterler, mesane ve üretradan oluşur. Üriner sistemin amacı vücuttan atıkları uzaklaştırmak, kan hacmini ve kan basıncını düzenlemek, elektrolit ve metabolit seviyelerini kontrol etmek ve kan pH'ını düzenlemektir. İdrar yolu, idrarın nihai olarak uzaklaştırılması için vücudun drenaj sistemidir.

<span class="mw-page-title-main">Menisküs</span> İnsan dizindeki eklem

Menisküs, insan dizinde yer alan kıkırdak dokudan oluşmuş bir yapıdır. Doku, dizde, üstte ve altta yer alan iki ana bacak kemiğinin birleştiği yerde bulunmaktadır ve bu iki kemiğin sürtünmesini engellemekte önemli rol oynamaktadır. Meni sözcüğü Yunanca'da ay anlamına gelmektedir. Bu bağlamda, bu dokunun şekli de yukarı dönük hilal ayı biçimindedir. Terim, halk arasında bu kıkırdağın yırtılmasıyla oluşan hastalığı tanımlamak için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Albümin</span> İnsan ve diğer memeli hayvanların kan plazmasında bulunan en yaygın proteindir.

Kısaca albümin diye de bilinen serum albümini, insan ve diğer memeli hayvanların kan plazmasında bulunan en yaygın proteindir. Kanda bulunan proteinlerin %60'ını oluşturur. Ayrıca, doku sıvılarında, özellikle kas ve deride, az miktarda gözyaşı, ter, mide suları ve safrada da bulunur. Vücuttaki toplam albüminin %30-40'ı kandadır. Yağ asitleri ve çeşitli başka maddeleri kanda taşımasının yanı sıra en önemli işlevi, kan ile doku sıvıları arasında suyun dengelenmesini sağlamaktır.

<span class="mw-page-title-main">Böbrek üstü bezleri</span>

Böbrek üstü bezleri, üçgen biçimini andıran iç salgı (endokrin) bezleridir. Anatomik olarak böbreklerin hemen üstlerinde bulunduklarından bu adı almışlardır. Kabuk (korteks) ve öz (medulla) olarak anılan iki ayrı katmandan oluşan bezlerin temel işlevi fizyolojik gerilim (stres) karşısında kortikosteroid ve katekolamin bireşimleyip kana salgılamaktır. Adrenalin ve nöradrenalin salgılarlar.

<span class="mw-page-title-main">Hemolitik üremik sendrom</span>

Hemolitik üremik sendrom (HÜS), kılcal damar kanaması sonucu Anemi, akut böbrek yetmezliği ve düşük trombosit seviyesi ile tanımlanır. En sık görülen şekli, kanamalı ishal yapan E. coli enfeksiyonlarının bazılarında görülen bir komplikasyondur.

<span class="mw-page-title-main">Kan damarı</span> Kanı taşıyan dolaşım sisteminin tübüler yapısı

Kan damarları dolaşım sisteminin organlarındandır. Görevleri kanı vücudun bölümlerine taşımak olan kan damarlarının farklı türleri vardır. Temel kan damarı tipleri atardamarlar (arter) ve toplardamarlardır (ven). Atardamarlar kanı kalpten alıp vücudun farklı bölümlerine taşırken, toplardamarlar vücudun farklı bölümlerinden kanı kalbe taşırlar. Bununla birlikte iki istisna mevcuttur: pulmoner arter kirli kan, pulmoner ven ise temiz kan taşır. Vücuttaki en büyük damar kanın kendisi aracılığıyla tüm vücuda doğru pompalandığı aort atardamarıdır. Vücutta bulunan her organın en az bir tane temiz kanı kalpten getiren ve birden fazla kirli kanı kalbe götüren damarı vardır. İnsan vücudundaki damarların toplam uzunluğu 100 km kadardır.

<span class="mw-page-title-main">İdrar</span>

İdrar, sidik veya çiş, insanda ve diğer pek çok hayvanda böbreklerde kanın filtrelenmesiyle oluşan sıvıdır. Böbreklerden üreter yoluyla idrar kesesine taşınan sıvı daha sonra üretra vasıtasıyla boşaltılır. İdrar oluşumu, vücutta mineral ve diğer maddelerin dengesinin sağlanmasında etkilidir. Vücutta olması gerekenden fazla olan veya vücuda zararlı olan maddeler idrar yolu ile dışarı atılır. İdrar, içinde erimiş ya da süspansiyon durumunda bulunan birçok maddeyi uzaklaştırır.

<span class="mw-page-title-main">Piyelonefrit</span> Hastalık

Piyelonefrit böbreğin piyelumuna (pelvisine) ulaşmış bir yükselen idrar yolu enfeksiyonudur. Eğer enfeksiyon ciddi ise "ürosepsis" terimi ile eşanlamlı olarak kullanılır. Tedavisi için antibiyotik, ayrıca hastalığın temel nedeninin giderilmesi gerekir. Nefritin bir türüdür. Piyelit olarak da adlandırılabilir.

Böbrek fizyolojisi. Böbrekler insan vücudundaki en karmaşık organlardan biridir ve çok sayıda işlevleri bulunmaktadır. Böbreklerin işlevlerinin anlaşılması için fizyolojisinin iyi bilinmesi gerekmektedir. Boşaltım organları olarak böbrekler, kansıvısında derişimleri olağan değerleri dışında olan elementlerin ve bilesiklerin idrarda atılımlarını düzenleyerek, derişimlerini kontrol altında tutar. Böylece gerek fizyolojik önemi olan moleküller gerekse de organik atıklar kansıvısında belirli düzeyler arasında izler ve vücudun dengesini (homeostaz) bozmaz. Vücut dengesinin ayarlanmasını büyük ölçüde üstlenen böbrekler, ayrıca, vücuttaki türlü sıvı bölmelerinin hacmini ve bunların her birindeki çözeltilerin derişimlerini de düzenler. Böbrekler aynı zamanda birer iç salgı bezleridir : renin, eritropoietin salgılayıp, vitamin D'yi etkin duruma getiren tepkimeyi tetikler.

Nefrit ya da nefritis böbreklerde oluşan, glomeruluslar ve tubulleri ya da glomerüller ve tübülleri çevreleyen interstisyel dokuyu kapsayabilen yangıdır.

Hayvan anatomisi veya Zootomi, anatominin hayvanlarla ilgilenen alt dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Polikistik böbrek hastalığı</span>

Polikistik böbrek hastalığı, böbreklerin görece sık karşılaşılan kistik hastalıklarındandır. 2 tip polikistik böbrek hastalığı vardır;

  1. Otosomal dominant polikistik hastalık
  2. Otosomal resesif polikistik hastalık

Peritübüler kılcallar, boşaltım sisteminde götürücü arteriyol (atardamarcık) tarafından beslenen çok küçük kan damarlarıdır; bu damarlar, nefronlar boyunca ilerleyerek nefronun iç boşluğu ile kan arasında geri emilim ve salgılama (sekresyon) yapılmasını sağlar. Peritübüler kılcallar, proksimal ve distal tübüllerin kortikal parçalarını sararken; vasa recta, medullaya gider ve Henle kulbuna yaklaşır.

Renal medulla, böbreğin iç kısmıdır. Öz bölgesi de denir. Böbrek medullası, malpighi piramitleri olarak bilinen bir dizi piramitsel bölüme ayrılmıştır. Kan böbreğe renal arter yoluyla girer ve burada bölünerek interlobar arterleri oluşturur. İnterlobar arterlerin her biri sırayla kavisli arterlere dallanır. Ve bunlar da interlobüler arterler oluşturmak için dallanır ve bunlar sonunda glomerüllere ulaşır.

<span class="mw-page-title-main">Glomerulus</span>

Glomerulus, böbrekte bir nefronun başlangıcında bulunan ve kılcal damarların yumak halinde bir araya gelmesiyle oluşan bir kılcal damar yumağıdır. Bowman kapsülü ile birlikte Malpighi cisimciği'ni oluşturur. Böbreğin korteks (kabuk) bölgesinde yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Glomerülonefrit</span> böbrekteki glomerüllerin iltihaplanması

Glomerülonefrit (GN), birkaç böbrek hastalığına atıfta bulunmak için kullanılan bir terimdir. Hastalıkların çoğu, böbreklerdeki glomerüllerin veya küçük kan damarlarının iltihaplanması ile karakterizedir, ancak tüm hastalıkların mutlaka bir enflamatuar bileşeni yoktur.

Azotemi, vücutta anormal derecede yüksek düzeyde azot içeren bileşikler ile tanımlanan tıbbi bir durumdur. Bu büyük ölçüde kan'ın böbrekler tarafından yetersiz veya işlevsiz filtrelenmesiyle ilgilidir. Kontrol edilmezse üremi ve akut böbrek hasarı’na yol açabilir.