İçeriğe atla

Buzul

Türkiye'nin en büyük buzuluna sahip olan Ağrı Dağı'nın uydudan görünüşü

Buzul, dağ zirvelerinde yaz kış erimeyen ve yer çekiminin etkisiyle yer değiştiren büyük kar ve buz kütlesidir. Eğimli arazilerde yıllar boyunca biriken kar kütlesinin önce buzkar, sonra da buza dönüşmesiyle oluşur. Buzullar okyanuslardan sonra dünya üzerindeki ikinci büyük su deposu ve en büyük tatlı su deposudur, tatlı suyun % 98,5'ini oluştururlar. Hemen hemen her kıtada buzullara rastlanır. Dünya'nın belirli bölgeleri, bütün yıl erimeyen ve "buzul" adını alan buzlarla kaplıdır. Bunlar kutup bölgeleriyle yüksek dağların tepeleridir. Buzul oluşabilecek bölgenin deniz yüzeyinden yüksekliği, enlemin artmasıyla azalır. Ekvator yakınlarında 0° enlem çevresinde buzullara rastlamak için Runewenzorilerin 4.400 m yüksekliğine çıkmak gerekirken, Alplerde (45°) 2500 m'ye, Norveç'te (60°) 1500 m'ye çıkmak yeterlidir. Kutupta buzullara deniz yüzeyinde rastlanır.

Buzullarla taşınan kayalar ve çökeltilerle oluşan uç, yanal, yer ve orta buzultaşları, buzul teknesi (U şekilli vadiler), buzyalağı (buz sirki) buzullarla ilgili jeolojik yüzey şekilleridir.

Perito Moreno Buzulu (Arjantin)

Buzulların oluşumu ve yapısı

Norveç'teki Folgefonna Buzulu'nun buzul dili Buarbreen. Buzullar mavi renkte ışık saçar.
Buzul buzunun oluşumu.
Yukarı Grindelwald Buzulu'nun ve Schreckhorn'un birikme ve aşınma bölgeleri görülüyor.

Buzulu oluşturan kar sürekli olarak donma ve erimeye maruz kalır ve taze yağan kar tanelerinden bir çeşit taneli kar olan buzkar (névé) hâline dönüşür. Üzerindeki buz ve kar katmanlarının basıncı altında bu taneli kar daha da yoğun olan eski kara (firn) dönüşür. Yıllar süren bir dönemden sonra eski kar katmanları daha da sıkışarak buzulu oluşturan buza dönüşür. Buzulların kendine özgü mavimsi renginin nedeni gökyüzünün de mavi görünmesini açıklayan Rayleigh saçılımıdır.

Buzulun alt katmanları basınç nedeniyle erimeye maruz kalır ve buzulun tamamı bir akışkan gibi hareket eder. Buzullar akışkan gibi hareket etmek için eğime ihtiyaç duymaz, birikme bölgelerinde sürekli yağan karın birikmesi bu hareketi sağlar. Buzulların üst katmanları kırılgandır ve zaman zaman yarıklar (crévasse ve Bergschrund) oluşturur. Bu yarıklar nedeniyle gerekli güvenlik önlemi alınmadan buzulun üzerinde gitmek tehlikelidir. Eriyen buzul suları, buzulun içinden ve altından tüneller kazarak akar ve buzulun hareketini kolaylaştırır.

Kar yağışının çoğunu alan en üst kısma "birikme bölgesi" denir. Genel kural olarak buzulun yüzey alanının %60-70 arası birikme bölgesi sayılır. Buradaki buz kalınlığı bölgedeki kayanın aşırı erozyona uğramasına neden olacak kadar büyük bir kuvvetle aşağı doğru baskı uygular. Buzul bölgeden gittikten sonra kalan kâse ya da amfiteatr biçimindeki bu çöküntüye buzyalağı ya da sirk adı verilir.

Buzulun diğer ucuna, bittiği yere, çökelti ya da aşınma bölgesi adı verilir. Bu bölgede eriyerek kaybolan buz, kar yağışıyla birikenden daha fazladır. Aynı zamanda buzul çökelleri bu bölgede ortaya çıkar. Buzulun yok olana kadar inceldiği bölgeye buzul cephesi denir.

Her iki bölgenin birleştiği yüksekliğe denge hattı denir. Bu yükseklikte yeni kar yağışı ile biriken buzun miktarı, aşınma ile kaybedilen buzun miktarına eşittir. Birikme bölgesinin aşağı doğru olan aşındırma kuvvetleri ile aşınma bölgesinin çökel bırakma yatkınlığı birbirini dengeler. Ancak yanal erozyon kuvvetleri dengelenmediğinden, akarsuların oyduğu v şeklindeki akarsu vadileri buzullar tarafından u şekilli buzul vadilerine dönüşür.

Bir buzulun "sağlığından" söz edilirken birikme bölgesinin alanı aşınma bölgesinin alanıyla kıyaslanır. Sağlıklı buzulların birikme bölgesi daha geniş olur. Doğrusal olmayan birçok bağlantı, birikme ve aşınma arasındaki ilşkiyi belirler.

Buzulların oluşabilmesi, bulundukları enleme ve iklime bağlıdır. Kutup bölgelerinde buzullar deniz seviyesinde iken, Alp Dağları'nda 2.700 - 3.500 m yüksekliktedir. Dönencelerin arasında ise buzullarla daha yükseklerde karşılaşılabilir. Bir buzulun oluşması ve devamlılık sağlaması için yağış olması ve yağarak biriken buzun aşınarak kaybolan buzdan fazla olması gerekir. Çok soğuk iklimlerde bile yeterince yağış almayan bölgelerde birikme olmayacağından, buzullar da oluşmaz. Dördüncü zaman'daki (kuvaterner) buz çağlarında Sibirya'nın büyük çoğunluğu, orta ve kuzey Alaska ve Mançurya'nın tamamı bu durumdaydı. Günümüzde de Antarktika'nın McMurdo Kuru Vadileri'ndeki ve And Dağları'nın 19°S ile 27° enlemleri arasındaki bölümünde, aşırı kurak Atacama Çölü'nün üzerindeki alanda da bu nedenle buzullara rastlanmaz. And Dağları'nın bu bölgesi deniz yüzeyinden 6.700 m yüksekte olmasına rağmen, soğuk Humboldt akıntısı yağışı tamamen engeller. Ek bilgi: Dünyadaki tüm buzullar erirse deniz seviyesinin 7m ile 12 metre artacağı tahmin edilmektedir.[1][2]

Buzul çağı

Buzul çağı ya da buz çağı, Dünyanın ve atmosferinin sıcaklığının uzun süren dönem boyunca azalarak kıtasal, kutup ve alp buzullarının genişlemesi ve varlığını sürdürmesidir. Dünyanın iklimi, gezegende buzulların olmadığı sera dönemleri ile buzul çağları arasında gidip gelir. Dünya halen Kuvaterner buzullaşması içindedir. Buzul çağındaki soğuk iklimin bireysel darbeleri buzul dönemi (veya kısaca buzullar) ve buzul çağındaki aralıklı sıcak dönemlere ise buzullararası denir. Küçük Buz Çağı'nın ardından 1850 yıllarında dünya buzulları oldukça önemli oranda geri çekildi. Bu gerilemenin ana sebebi sanayi Devrimi'nden sonra dünya üzerinde giderek artan oranda karbondioksit (CO2) üretilmesi ve bu karbondioksidin karbonik asit üretmek için gereksinimi olan suyu doğrudan buzullardan almasıdır. Avrupa'daki Alp Dağları buzullarının yakınlarında kurulan fabrikalar oldukça önemli oranda yakıt tüketmiş ve yanma sonucu ortaya çıkan bu karbondioksidi atmosfere bırakmıştır. 1980'lerden itibaren hızlanan bu geri çekilme, küresel ısınma ile bağlantılandırılmaktadır.[3]

Buzulların hareketi

Titlis Buzulu'ndaki buz yarıkları

Buzullar, içeriden ve dışarıdan olmak üzere iki şekilde hareket eder. Buz, kalınlığı 50 metreyi geçene dek oldukça kolay kırılan bir katı madde gibi davranır. 50 metreden daha derinde oluşan basınç, buzun "plastik" hale gelmesine ve akmasına neden olur. Buzulu oluşturan buz, üst üste birikmiş molekül katmanlarından oluşur. Bu katmanlar arasındaki bağlar görece zayıftır. Stres iç bağ kuvvetlerini aştığında katmanlar birbirinin üzerinde kaymaya başlar.

İkinci hareket şekli de temelden kaymadır. Buzulun tamamı, eriyen suların yarattığı kaydırıcı etkiyle birlikte üzerinde bulunduğu ortamın üzerinde kayarak ilerler. Buzulun tabanına doğru basınç arttıkça buzun erime noktası da azalır, dolayısıyla buz erimeye başlar. Buz ile kaya arasında hareket sonucu oluşan sürtünme ve dünyanın içinden gelen jeotermal ısı da erimeye yardımcı olur. Ilıman buzullar genellikle bu şekilde hareket eder.

Kırılma bölgesi ve yarıklar

Görece daha sert ve kırılgan olan buzulun ilk 50 metresi kırılma bölgesini oluşturur. Bu bölgede buzun tamamı bir arada hareket eder. Birbiri üzerinde kayan katmanlar yoktur, aksine bu bölgedeki buz bütün olarak alttaki plastik şekilde akan buzun üzerinde kayar. Buzulun üzerinden geçtiği arazideki düzensizlikler bu bölgede kırılmalara neden olur. Oluşan yarıklar 50 metre derinliğe kadar inebilir. Bu derinlikte plastik akışla karşılaşan yarıklar daha fazla ilerlemez.

Kolayca fark edilmeyen yarıklar nedeniyle buzulları gezmek tehlikelidir.

Buzul hareketinin hızı

Buzul yer değiştirmesinin hızını, kısmen sürtünme belirler. Sürtünme nedeniyle buzulun altı, üstünden daha yavaş yer değiştirir. Dağ buzullarında ayrıca vadinin yanlarında oluşan sürtünme de kenarların merkeze göre daha yavaş hareket etmesine neden olur. 19. yüzyılda yapılan deneylerle bu kanıtlanmıştır. Bir dağ buzuluna hat şeklinde çakılan kazıklar izlenmiş ve öncelikle ortadaki kazıkların daha uzağa gittiği gözlemlenmiştir.

Ortalama hız değişiklik gösterir. Bazı buzullar o kadar yavaş hareket eder ki, buzulların yarattığı çizikler arasında ağaçlar bile yetişir. Bazı buzullar ise günde birkaç metre hızla hareket eder. Uydu fotoğrafları Antarktika'daki Byrd Buzulu'nun yılda 750 - 800 metre hareket ettiğini gösterir, bu da günde yaklaşık 2 metre demektir.

Birçok buzulun, buzul dalgası adı verilen çok hızlı hareket ettikleri dönemler vardır.[4] Bu buzullar birdenbire hızlanana kadar normal hızda hareket eder. Buzul dalgası sırasında normal hızlarının 1.000 katı hıza ulaşan buzullar, bu dönem geçtikten sonra normal hızlarına dönerler.

Buzul aşındırması

Eratik blok
Buzul zımparalama ve parçalama aşındırması

Kayalar ve çökeltiler, değişik sebeplerle buzulların yapısına eklenir. Buzullar araziyi başlıca iki yöntemle aşındırır: Çizme ve parçalama.

Kayayatağının kırık yüzeyinden akarak geçen buzul, kaya parçalarını yerinden kaldırarak buzun içine katar. Bu sürece kaya parçalama denir. Buzulun altındaki su, kaya çatlaklarının arasına girer ve bunu izleyen donma neticesinde genişleyen buz, kayaları parçalayarak kayayatağından ayırır. Buz hâline gelerek genişleyen su, kaldıraç kolu görevi görerek kayaları ayırır. Bu süreç sonunda her çeşit kaya ve çökelti buzulun bir parçası haline gelir.

Zımparalama, buzun ve içindeki kayaların kayayatağı üzerinde kayarak zımpara kağıdı gibi davranması ve altındaki yüzeyi pürüzsüz hâle gelene kadar zımparalaması sürecidir. Toz haline gelen kaya parçalarına kaya unu denir ve 0,002 ile 0,00625 mm. büyüklüğündeki kaya taneciklerinden oluşur. Kaya ununun fazla olduğu zamanlarda, karıştığı erime sularının rengi grileşir.

Buzul aşınmasının bir başka görünür özelliği buzul çiziğidir. Buzulun alt kısmında büyük kaya parçaları olduğunda, bunların kayayatağında uzun çizikler yaratması sonucu oluşur. Bu çiziklerin yönleri dikkate alındığında buzul hareketinin yönü de belirlenebilir.

Bir buzulun aşındırma hızı değişkendir ve dört önemli faktöre bağlıdır:

  • Buzul hareketinin hızı,
  • Buzulun kalınlığı,
  • Buzulun alt kısmında bulunan kaya parçalarının şekli, miktarı ve sertliği ve
  • Buzulun altında bulunan arazi yüzeyinin görece kolay aşınabilmesi.

Buzulda biriken maddeler genellikle aşınma bölgesinin sonuna kadar taşınır ve orada bırakılır. Buzul çökelleri başlıca iki farklı tiptedir:

  • Buzul tili: Doğrudan buzuldan bırakılan çökelti. Buzul tilinin içinde en küçükten en büyüğe kadar değişik kaya ve malzeme bulunabilir. Buzultaşları (moren) oluşturan temel yapı da budur.
  • Akarsu çökeli ve tortul kayaçlar: Bunlar suyla biriken çökeltilerdir. Büyük parçalar küçük parçalardan ayrılacak şekilde katmanlar halinde birikir.

Buzul tili içinde bulunan ve yüzeyde bırakılan büyük kaya parçalarına eratik bloklar denir. Bunlar küçük çakıl taşından büyük kaya parçalarına kadar değişik boyutlarda olur. Buzulla birlikte uzun mesafe katettikleri için, üzerinde bulundukları kayalardan daha farklı tipte olabilirler. Eratik blokların bulundukları düzen, geçmişteki buzul hareketleri hakkında ipuçları verir.

Buzulların oluşturduğu yerşekilleri

Geri çekilen buzulun bıraktığı yeryüzü şekilleri.
Buzultaşlar

Buzultaş (Moren)

Buzultaşar, buzulun getirip bıraktığı ve geri çekildikten sonra yüzeyde kalan taş oluşumlarıdır. Bu oluşumlar genellikle buzul tilinin doğrusal yığınlar halinde toplanması şeklinde görülür. Buzul tili ince tozumsu bir madde içinde küçüklü büyüklü taş ve kaya parçalarının bir araya gelmesinden oluşur. Buzultaşlara verilen moren adı Fransızca kökenlidir ve Alp tepelerinde buzulların getirdiği tortul kayaçları adlandırmak için Fransız dağ köylüleri tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Buzultaşların değişik tipleri bulunur ve buzulun oluştukları yere göre adlandırılır:

  • Uç buzultaşı: Buzul cephesinin hemen önünde oluşur. Birikme bölgesinden taşınan buza eş miktarda buzun eriyerek kaybolduğu yerde oluşur.
  • Bitiş buzultaşı: Buzulun ulaştığı en uç noktada taşıyıp geri çekilirken bıraktığı yığına verilen addır.
  • Yanal buzultaşı: Genellikle dağ tipi buzulların açtıkları vadilerin yan kısımlarında oluşan tortul çökeltilerdir.
  • Orta buzultaşı: Yine dağ tipi buzullarda oluşan buzultaş tipidir. İki buzul birleşip tek buzul oluşturduğunda bunların yanal buzultaşları birleşerek ortada daha koyu bir bölüm oluşturur.
  • Yer buzultaşı: Buzulun altında bulunan ve buzul geri çekilirken ardında bıraktığı, arazi üzerinde dalgalı yapıdaki buzul tili oluşumudur.

Drumlin

Drumlin sahası buzul araziyi değişime uğrattıktan sonra ortaya çıkar. Damla şekilli oluşumlar buz akış yönünü gösterir.

Drumlinler genelde buzul tilinden oluşan aerodinamik şekilli asimetrik tepeciklerdir. Yükseklikleri 15 ila 50 metre arasında değişir, uzunlukları ise bir kilometreye kadar erişir. Tepeciklerin dik kısmı buz akış yönüne doğru bakar, daha uzun eğimli kısmı buz akış yönünü izler.

Drumlinler drumlin sahası denen gruplar halinde bulunur. Bu sahaya bir örnek, New York eyaletinin Rochester şehrinin doğusunda görülebilir. Bu alanda yaklaşık 10.000 drumlin olduğu tahmin edilmektedir.

Drumlinleri oluşturan süreç tam olarak anlaşılmamış olsa da, şekillerine bakarak bunların eski buzulların plastik deformasyon bölgeleri olduğu söylenebilir. Buzulların ilerleyerek eski buzulların bıraktığı çökeltileri değiştirmesiyle birçok drumlin oluştuğu düşünülmektedir.

Mount Hood Wilderness'ta kendine has U şeklinde ve düz tabanlı buzul vadisi.

Buzul vadisi

Buzlanmadan önce dağ vadileri suyun aşağı doğru aşındırmasıyla oluşan V şekline sahip olurlar. Buzlanma sırasında bu vadiler genişler, derinleşir ve U şekilli buzul vadileri oluşur. Derinleşme ve genişlemenin yanı sıra; buzul, aşınma nedeniyle vadiyi daha pürüzsüz hale getirir. Bu nedenle vadi boyunca uzanan arazi çıkıntıları yok olur, yerine tıraşlanmış yamaçlar oluşur.

Ana buzul hattına bağlanan küçük buzul kolları bulunur. Bu küçük buzul kolları, yeri aşındırırken ana buzul kadar derine inemezler. Dolayısıyla buzullar geri çekildikten sonra, bu kolların oluşturduğu vadiler buzulun oluşturduğu çöküntüden daha yukarıda kalır. Bu oluşuma "asılı vadiler" denir.

Zımparalama ve parçalanmadan etkilenmiş arazinin bazı kısımlarında çöküntüler suyla dolup paternoster göllerini oluşturur. Hristiyanların kullandığı tesbih tanelerine benzedikleri ve tesbih gibi, ipe benzeyen ince kanallarla birbirlerine bağlandıkları için Latince babamız anlamına gelen sözcükten bu adı almışlardır.

Buzulun başladığı yerde corrie adı verilen ve sirke benzeyen buzyalakları bulunur. Kâse şeklinde olan buzyalaklarının üç tarafı dik yamaçlarla kapalıdır ancak dördüncü taraf vadiye açılır. Buzyalaklarında buz birikir. Önceleri dağın yan yüzlerinde düzensiz arazi şekilleri olarak başlayan oluşum buzun ilerlemesiyle büyüyerek buzyalağı haline gelir. Buzul eridikten sonra buzyalakları genelde tarn adı verilen küçük dağ göllerine dönüşür.

Bir sırtla birbirinden ayrılan iki buzul varsa, zamanla iki buzyalağı arasındaki bu sırt aşınarak aret şekline dönüşür. Bu oluşum zamanla dağ geçidine dönüşebilir.

Buzullar aynı zamanda yüksek enlemlerde görülen fiyordların ve yarların oluşumuna da neden olur.

Buzulların oluşturduğu yeryüzü şekilleri

Aret ve buzul boynuzu

Keskin kenarları olan dar sırtlara "aret" denir. Üç ya da daha fazla aretin birleşmesiyle piramidimsi zirve şeklinde ve çok dik kenarları olan "buzul boynuzları" oluşur.

Her iki yüzey şekli de aynı süreçten geçerek, buzyalaklarının parçalanma yoluyla genişlemesi ve buzun çalışması sonucu oluşur. Buzul boynuzları tek bir dağı çevreleyen buzyalakları yüzünden oluşur. Aretler de benzer şekilde oluşur ancak buzyalakları bir daire içinde değil de karşılıklı olarak bir sırtın iki yakasında bulunur. Aynı zamanda iki paralel buzulun birbiriyle çarpışmasından da oluşabilir. Bu şekildeki buzul dilleri aşınma yoluyla sırtları kazarak vadi duvarlarını zımparalar.

Hörgüçkaya

Buzulun yolu üzerinde bulunan bazı kaya oluşumları "hörgüçkaya" diye bilinen küçük tepecikler şeklinde aşınır. Buzul aşınması yoluyla oluşan bu tepecikler, uzun yuvarlağımsı, asimetrik ve hörgüç şeklinde kaya yatağının şekillenmesiyle oluşur. Buzulun geldiği yöne doğru tatlı bir eğimle inen kayaların, buzulun gittiği yöne doğru olan eğimleri ise oldukça diktir. Buzulun geldiği taraftaki yüzey aşınırken diğer taraftan kaya parçaları koparılarak buzla beraber taşınır. Bu yüzdeki kaya, suyun etkisi, çatlaklardaki buzlanma ve yapısal stres nedeniyle parçalanır.

Bu resimde Bhutan-Himalaya'da buzulların bitiş bölgeleri görünüyor. Son yirmi-otuz yıldır çökelti kaplı buzulların yüzeyinde hızla göllerin oluştuğu gözlemlenmektedir.

Tortul çökelti katmanlaşması

Aşınma bölgesinden akan su, buzuldan uzaklara giderken beraberinde ince aşınmış çökeltileri de götürür. Akan suyun hızı azaldıkça, askı halindeki bu maddeleri taşıma yetisi de azalır. Yavaş yavaş bu maddeler su tarafından tortu halinde bırakılarak alüvyon düzlüğü oluşturur.

Alüvyon vadilerinde ortaya çıkan bir oluşum da kazan adı verilen havuzcuklardır. Buzulların yarattığı çukurlar buzul tillerinde de oluşur. Büyük bir parça buz bu tilin içinde sıkışıp, buzul geri çekildikten sonra eridiğinde çökelti içinde delik şeklinde oluşumlar bırakır. Bir kilometre çapında bir buzulun erimesi için yaklaşık 30 yıllık bir zaman gerekmektedir.

Bu şekilde oluşan çöküntülerin çapı genelde 2 km'yi geçmese de, ABD'nin 10.000 göl ülkesi diye bilinen Minnesota eyaletinde bu şekildeki bazı çöküntüler 10 ila 50 metre derinliğe sahip olup 50 km çapa ulaşırlar.

Kama ve esker

Bir buzul boyut olarak kritik noktaya ulaştığında akışı durur ve buz sabit hale geçer. Bu esnada erimeyle oluşan su buzulun üstünden, içinden ve altından akmaya ve gerisinde tortul çökeltiler bırakmaya devam eder. Buz eridikçe arkasında bu tortuların oluşturduğu sütun, teras ya da öbek şeklinde çökeltiler bırakır. Bu çökeltiler genel olarak buz ile temas halindeki çökeltiler olarak bilinir.

Sütun ya da höyük şeklindeki çökeltilere kama denir. Bazı kamalar, erime suyunun buzulun içindeki açıklıklardan bıraktığı tortularla oluşur. Diğer bir deyişle kama, erime suyunun buzulun dışına doğru yarattığı deltalarda tortu bırakmasıyla oluşur.

Buzul, bir vadiyi işgal edince vadinin kenarlarında teras ya da kamalar oluşturabilir.

Uzun ama genelde dar olan, yılankavi şekildeki çökelti tipine esker denir. Buzul eridikten sonra geride erime suyunun taşıyarak bıraktığı kum ve çakılın oluşturduğu sırt şeklidir. Bu sırtların bazıları 100 m yüksekliğe sahiptir ve uzunlukları da 100 km yi geçebilir.

Lös çökelleri

Çok ince buzul çökeltileri ya da kaya unu, çoğunlukla çıplak yüzeylerden rüzgârlarla alınıp asıl alüvyon biriken alandan ötelere taşınır. Rüzgârla taşınan lös çökelleri Çin'in bazı bölgeleri ve ABD'nin ortabatısında görüldüğü gibi yüzlerce metre derinliğe sahip olabilir.

Buzul tipleri

Mendenhall Buzulu, Alaska
Alaska'daki Malaspina Buzulu'nun uydudan görünüşü
Norveç'te Engabreen buzul dili
Sidley Dağı ve Antarktika'da indlansis
İsviçre'de Aletsch Buzulu
İzlanda'da Vatnajökull buz takkesi
Alaska'daki Riggs Buzulu'nun 1992 yılında çekilmiş bir fotoğrafı
Grönland'daki buzul kütlesinin kenarı
33 km lik diliyle Avrupa'nın en uzun buzulu: Aletsch, İsviçre.

Buzullar başlıca ikiye ayrılır:

  • Dağ buzulları (ya da Alp tipi buzullar): Dağlarda ve dağlık alanlarda bulunan buzullar.
  • Kıtasal buzullar (ya da örtü buzulları): Buz Çağı'ndan kalma ve kıtaların geniş alanlarına yayılan buzullar.

Dağ buzulları tipleri

Vadi buzulu

Buzul olarak adlandırılan oluşumların klasik bir biçimidir: Karın üzerine çıkan zirvenin hemen altında besleme havzası görevi yapan buzyalağı ve bir vadinin tüm genişliğini kaplayan ve ırmak şeklinde uzanan bir buzdili ile akarsuya dönüşen buzul cephesi.

Bir vadi buzulu bir veya daha fazla birikme bölgesinden oluşabilir. Komşu buzullarla birleşerek akan buz kütlesi daha da büyüyebilir.

Vadi buzullarına örnekler:

Yamaç buzulu

Genelde bir dağın yamacında bulunan küçük buzullardır. Tek bir birikme bölgesinden ve bazen de küçük bir hareket bölgesinden oluşur. Bu buzullarda aşınma bölgesi ile nadiren karşılaşılır. Buzuldan kütle kaybı ya uçunum ile ya da buz bacalarının (serakların) düşmesi ile olur. Buz bacalarının düştüğü yerde buzul oluşumları ortaya çıkabilir.

Yamaç buzullarına örnekler:

  • Fransa'da Ailefroide Buzulu,
  • Fransa - Pelvoux'da La Momie Buzulu,
  • Fransa'da Grande Casse (Büyük Yarık)'taki Grands Couloirs Buzulu.

Sonradan oluşan buzul

Yamaç buzullarındaki buz bacalarının düşmesi sonucu ortaya çıkan ve çok yer kaplamayan buzul tipleridir. Aslında bunlar yamaç buzullarının aşınma bölgesi sayılabilir. Vadi buzulu oluşturamayacak kadar küçük olan bu buzullarda hem uçunum hem de yüzeyden erime görülebilir.

Buzyalağı (Sirk) buzulu

Bir buzyalağının tamamını kaplayan ve burada sabit duran buzul biçimidir. Aslında bir vadi buzulunun birikme bölgesidir. Bir birikme bölgesi, dar bir hareket bölgesi ve aşınma bölgesi bulunur.

Buzyalağı buzuluna örnekler:

  • Fransa'da Arsine Buzulu,
  • Avusturya - Jochdohle'de Stubaier Buzulu.

Dağeteği (Piedmont) buzulu

Bir dağ sırasının eteğindeki düzlüğe ulaşan vadi buzulunun bir çeşididir. Birikme ve hareket bölgesi klasik yapıdadır ancak aşınma bölgesi ya parça parça yayılır ya da tek bir buzul parçası olarak düzlüğü kaplar. Buzul parçasının önünde bir sandur düzlüğü oluşabilir. Bu düzlükte drumlin (hörgüçlü kaya), esker, kama, kazan, eratik blok ve buzultaş gibi buzul oluşumlarına rastlanır.

Dağeteği buzullarına örnekler:

Kıyı buzulu

Bir buzulun dillerinden birinin denize ya da okyanusa ulaşmasıdır. Böyle bir buzul deniz seviyesinde yıllık ortalama sıcaklığın donma sıcaklığına yakın olmasını gerektirdiği için, bu duruma ancak yüksek enlemlerde rastlanır. Fiyortlara dökülen bu tür buzullara Norveç ve Alaska'da rastlanır.

Kıyı buzullarına örnekler:

Doruk buzulu (Yerel buzul şapkaları)

İnlandsis buzullarının özelliklerini paylaşırlar. Geniş bir yüzeye sahip, rastgele biçimlenmiş, kayalık katmanın büyük bir eğimde olmadığı ve geniş buzul cepheleriyle ya da buzullarla buzun tahliye edildiği kalın buzullardır. Aslında, genellikle dağların ya da yanardağların zirvelerinde bulunan küçük inlandsistirler. Eski buzul çağlarından kalan buzul kalıntılarıdır.

Doruk buzullarına örnekler:

  • Tanzanya'da Klimanjaro'daki Furtwängler Buzulu,
  • Alaska'da Sanford Dağı buz takkesi.

Kaya buzulunun; kaya parçalarının arasına sızan suyun donması, oluşan kütleyi eğim doğrultusunda hareket ettirmesi ile oluştuğu kabul edilir. Yavaş hareket ederler. Bazı canlı kaya buzullarının boşluklarında duru buz görülür. Bu buzlar; yağmur suyunun sızması, eriyen buz yalağı buzulundan, yeraltı sularından oluşabilmektedir. Hareket hızı üst kısma göre alt kısımda daha yavaştır. Bazı kaya buzulları hareket etmez.[5]

Kıtasal buzul tipleri

Yayıldıkları alan çok geniş ve kalınlıkları fazla olduğu için, arazi şekilleri biçimlerini etkilemez. Muazzam büyüklükte buz yığınlarından oluşurlar. Üst kısımları genelde çok az eğimli bir düzlüktür, ara sıra ataklarla bölünürler. Parçalı ya da bütün olarak akar ve buz akıntıları oluştururlar.

Buzul şapkaları

Genişliği 50.000 km²'den daha az olan kıtasal buzul tipidir.

Buzul şapkasına örnekler:

İnlandsis (Kutupsal buzul şapkası)

50.000 km²'den daha geniş, kıtasal buzul tipidir. Bunlarda buz halinde bulunan su miktarı çok önemlidir. Eğer Grönland'daki buz erirse dünya denizleri 6 metre yükselir. Antarktika'daki buz erirse, bu yükselme 65 metreye kadar çıkabilir.

Dünya'da iki tane inlandsis vardır:

Sıcaklıklarına göre buzullar

Buzullar sıcaklıklarına göre de sınıflandırılır. Bu sınıflandırma buzulların yüksekliği ve bulundukları enleme bağlı olduğu kadar, altlarında volkanik hareketlilik olup olmamasına da bağlıdır:

  • Ilıman buzul (eş sıcaklıklı) yıl boyunca yüzeyin hemen altında (10 ila 20 m derinliğe kadar) erime noktasında bulunan buzullardır. Dağların (Himalayalar, Alpler ve Kayalık Dağları gibi) alçak ve orta yüksekliklerinde bulunurlar.
  • Soğuk buzullar (ya da Kutup buzulları) ise tabandaki sıcaklığın yıl boyunca −30 °C'nin altında olduğu ve buzulun her zaman donma noktasının altında bulunduğu buzullardır. Kutuplarda ve dağların zirvelerinde bulunan bu tür buzullarda kütle kaybı genellikle uçunum yoluyla oluşur.
  • Kutupaltı (çok sıcaklıklı) buzullarında tabandaki sıcaklık yıl boyunca −30 °C'nin altındadır. Ancak çok sıcak olan aylarda karın toplanma bölgesindeki sıcaklığı erime noktasını geçebilir. Dolayısıyla iç akaçlama bulunsa da taban erimesi yok denecek kadar azdır.

Sıcaklığa göre sınıflandırma çeşitlilik gösterdiği için, erime durumunu tanımlamak üzere buzulların değişik bölümleri kullanılır. Yaz aylarında bile erime olmayan bölüme kuru kar bölgesi denir. Yüzey erimesi bulunan ve genellikle eriyip tekrar donmuş buz lensleri ve buz tabakaları olan bölüme süzülme bölgesi denir. Önceki yaz sonundan beri toplanan karın 0 °C'ye geldiği yere ıslak kar bölgesi denir. Ekleme buz bölgesi ise çok fazla erime ve donma olan ve buz lenslerinin tek bir kütle oluşturacak şekilde kaynamış olduğu bölümdür.

Turizm

İsviçre'deki Fee Buzulu içine kazılmış mağara

Buzullar önemli birer turist cazibe noktasıdır. Buzullara gitmenin değişik nedenleri vardır:

  • Manzara,
  • Yazın kayak yapabilmek,
  • Buz mağaraları,
  • Buz tırmanışları,
  • Dağcılık,
  • Motorlu araçlarla ya da yaya olarak buz üzerinde trekking.

Kıtalara göre büyük buzullar

Kıtalara göre bazı büyük buzullar
AvrupaAsyaAfrikaOkyanusyaAmerikalarAntarktika

Fransa:

İsviçre:

İzlanda:

Norveç:

Hindistan:

Kırgızistan:

  • Inylchec Buzulu

Tanzanya:

  • Furtwängler Buzulu (Klimanjaro)

Yeni Zelanda:

Alaska, ABD:

Arjantin:

Dünya dışındaki buzullar

Mars gezegeninin kuzey kutup buz şapkası

Güneş sisteminde yalnız Dünya üzerinde değil diğer gezegen sistemlerinde de buzullar bulunur:

  • Mars üzerinde kutuplardaki buz şapkalarının dışında da buzulların izlerine rastlanmıştır. Hatta kutuplara yakın bölgelerdeki bazı kraterlerin çatlaklarında hâlâ bazı buzulların bulunduğu sanılmaktadır.
  • Jüpiter'in doğal bir uydusu olan Ganymede'nin yüzeyi su buzu ve silikatlardan oluşur.
  • Jüpiter'in diğer iki uydusu olan Callisto ve Europa'nın yüzeyleri de su buzundan oluşmuştur.

Ayrıca bakınız

Notlar

  1. ^ ÇİNER; SARIKAYA. "7.Gelecekte İklim Nasıl Olacak". Buzullar ve İklim Değişikliği. researchgate.net. s. 44. 13 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mart 2014. 
  2. ^ {"Grönland erirse denizler 7 metre yükselecek". hurriyet.com.tr. 3 Mayıs 2007. 14 Mayıs 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mart 2014. 
  3. ^ http://www.grida.no/climate/ipcc_tar/wg1/064.htm 1 Eylül 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Climate Change 2001: Working Group I: The Scientific Basis (İngilizce)
  4. ^ "Buzul dalgası (İngilizce)". 14 Temmuz 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Temmuz 2008. 
  5. ^ ARPAT, Esen; ÖZGÜL, Necdet. "Orta Toroslar'da Geyik Dağı Yöresinde Kaya Buzulları". dergipark.gov.tr. 5 Kasım 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Kasım 2018. 

Dış bağlantılar

Wikimedia Commons'ta Buzul ile ilgili çoklu ortam belgeleri bulunur.

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Erciyes</span> Türkiyede, Kayseride bir yanardağ

Erciyes, İç Anadolu Bölgesi'nde yer alan sönmüş bir yanardağ. Kayseri'nin 25 km güneybatısındaki Sultansazlığı ovaların'ın yanından yükselen büyük kütleli bir stratovolkandır.

<span class="mw-page-title-main">Moren</span>

Moren veya buzultaş, doğrudan doğruya buzulların ilerlemesi veya gerilemesi sırasında, buzulun taşıyarak oluşturduğu tabakalaşmamış depolara genel olarak verilen bir terimdir. Glasiyal koşullar ve süreçler ile taşınan ya da biriktirilmiş olan malzemenin her tanesine moren adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">Alpler</span> Orta Avrupada yer alan bir sıradağ

Alpler, Orta Avrupa'da yer alan büyük dağ silsilesi. İsviçre, Kuzey İtalya ve Fransa'nın pek çok bölümünde görülür. Avusturya'nın hemen hemen hepsini kaplar ve Almanya'nın güneyinde önemli yer tutar. Coğrafi olarak 44°-48° kuzey enlemleri ve 5°-18° doğu boylamları arasında bulunur. Ekvator'dan ve Kuzey kutbundan hemen hemen aynı uzaklığa sahiptir. 207.000 km² bir alanı kaplar.

<span class="mw-page-title-main">Tanrı Dağları</span> Orta Asyada yer alan sıradağlar

Tanrı Dağları ya da Tien-Şan, Orta Asya'da bulunan büyük dağ sistemlerinden birini oluşturan sıradağlardır.

<span class="mw-page-title-main">Cilo Dağı</span> Türkiyede bir dağ

Cilo Dağı ya da Buzul Dağı, Türkiye'nin 2. en yüksek dağıdır. Zirvesi dört mevsim boyunca erimeyen kar ve buz örtüsü ile kaplı tektonik bir dağ olan Cilo Dağı Güneydoğu Toroslar'ın en doğu uzantısını oluşturur. Türkiye'nin güneydoğu ucunda, Hakkâri ilinin sınırları içerisinde yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Dağ</span> çevresindeki karasal alanlardan daha yüksek olan kara kütlelerine verilen ad

Dağ, çevresindeki karasal alanlardan daha yüksek olan kara kütlelerine verilen addır. "Dağlık" sıfatı, dağlarla ilişkili ve kaplı alanları tanımlamak için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Eratik bloklar</span>

Eratik bloklar, bulundukları alandaki yerel kayalardan tür ve boyut olarak farklılık gösteren kayaçlara verilen isimdir. Bir başka ifadeyle buzul tili içinde bulunan ve yüzeyde bırakılan büyük kaya parçalarına denir. Bu kayaçlar bulundukları yerlere buzulların hareketi ile gelmiştir. Eratik blokların boyutları çakıl taşlarından Kanada'da bulunan 16.500 tonluk Okotoks kayasına kadar değişiklik gösterir. Oluştukları yerden yani ana kayadan kilometrelerce uzakta bulunabilirler.

<span class="mw-page-title-main">Paternoster gölü</span>

Paternoster göl, birbirine tek bir ırmak ile bağlantılı bir dizi buzul gölünden her birine verilen isimdir. Paternoster göller Alp tarzı vadilerde bulunur. Bu göller buzyalağı adı verilen vadinin başına kadar arka arkaya birbirini takip eder. Genellikle buzyalağının olduğu yerde bir göl bulunur. Paternoster gölleri bitiş buzultaşları ya da buzulun ilerlemesiyle oluşan ve geri çekilirken eriyen kaya barajlarından oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Esker</span>

Esker, Avrupa ve Kuzey Amerika'nın geçmişte buzullarla kaplı olan bölgelerinde bulunan kum, çakıl ve buzultaş katmanlardan oluşan uzun, yılankavi çökelti yığınlarına verilen addır. İrlandaca eiscir kelimesinden gelmektedir. Çok uzun olabilen eskerler Demiryolu setlerine benzer.

<span class="mw-page-title-main">Vadi</span> coğrafyada tepeler arasındaki alçak alan

Vadi ya da koyak, akarsuyun içinde aktığı, kaynaktan ağıza doğru sürekli inişi bulunan ve birkaç kilometre ile binlerce kilometre arasında olabilen coğrafi alandır. Kısaca vadi, iki dağın arasında zamanla oluşan çukurluktur. Vadiler, akarsuların yaptığı aşınmayla yanlamasına, derinlemesine gelişir. Genellikle dağ ya da tepelerle çevrelenirler.

<span class="mw-page-title-main">Kafkas Dağları</span>

Kafkas Dağları, Kafkas Sıradağları Kafkasya'da Karadeniz ve Azak Denizi ile Hazar Denizi arasında, kuzeybatı ve güneydoğu doğrultusunda uzanan sıradağlar ve dağ sistemi. Bu dağlar kuzeybatıda Taman Yarımadası yakınlarında başlar ve güneydoğuda Apşeron Yarımadasına değin uzanır. Kafkas Dağları, Kuzey ve Güney Kafkaslar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kuzeyde kalan sıra dağlara Büyük Kafkas Dağları, Güney Kafkas Dağlarına ise Küçük Kafkas Dağları denir.

Yerkabuğunun kütleleri ve yoğunlukları birbirinden farklı büyük parçaları (blokları) arasındaki denge durumuna izostazi veya izostatik denge denir. Dünya yedi büyük ve birçok küçük levha parçasından oluşur. Bu levhalar manto üzerinde her zaman hareket halindedir. Bunun nedeni ise mantonun yoğun bir sıvı olmasıdır. Başka bir deyişle levhalar manto üzerinde yüzer. Bu yüzen levhaların dengede olma durumuna ise izostatik denge denir.

<span class="mw-page-title-main">Dedegöl Dağı</span>

Dedegöl Dağı, Isparta'nın doğusunda Yenişarbademli ilçesi sınırı içerisinde 2.992 m. yüksekliğiyle Isparta ilinin en yüksek dağıdır. Anamas Dağı olarak da bilinmektedir. Bilinen 15 km uzunluğuyla Türkiye'nin en uzun mağarası olan Pınargözü Mağarası da bu dağ içerisinde yer alır. Dedegöl Dağı, Batı Toroslar orojenik kuşağı içinde yer alan ana hatlarıyla güneyden kuzeye ve kuzeybatıya doğru uzanış gösteren en yüksek noktası 2992 m olan bir dağdır. Kuzey güney doğrultusunda yaklaşık 12 km uzunluğa, doğu-batı doğrultusunda ise 5–6 km genişliğe sahiptir. Doğa Derneği'nin yayınladığı Önemli Doğa Alanları araştırmasına göre Dedegöl Dağları'nın sınırları doğuda Beyşehir Gölü, kuzeyde Belceğiz köyü ve Sarıidris beldesi, batıda Aksu ilçesi ve güneyde Emerdin Dağı ile Köprüçay Vadisi'nden oluşmaktadır. Dedegöl Dağı, tektonik olarak Türkiye'nin en aktif alanlarından biri olan “Isparta Açısı” içinde, bu alanının doğu kesiminde yer almaktadır. Dağın en yüksek noktası Dedegöl Tepe zirvesidir. Kartal Tepe, Karçukur Tepe dağın diğer yüksek tepeleri arasındadır.

<span class="mw-page-title-main">Sander düzlükleri</span>

Sander düzlükleri ya da Sander ovaları bir kumul veya çukur olarak da adlandırılan bir buzulun ucundaki eriyik suyla yıkanan buzul çökeltilerinden oluşan düz ovalardır. Buzul aktığı zaman alttaki kaya yüzeyini, ezerek enkazla birlikte taşır. Buzulun burnundaki eriyen sular, büyük kayaların tortul yükünü Sander düzlüğü üzerine taşır ve daha küçük parçacıklar çökmeden önce daha fazla yol alırlar. Buzullardan çıkan aşırı derecede sediment yüklü akarsuların taşımış oldukları malzemeyi, buzuldan belirli bir mesafe uzaklıkta birikmesiyle oluşurlar. Daha çok kum, çakıl gibi küçük unsurlu malzemeden oluşur. Buzul devirleri, stadial ve fazların sayısına göre birden fazla düzlük halinde gelişebilirler. İnterglasyal dönemlerde yarılırlarsa taraçalar haline de dönüşürler. İzlanda'da Jeotermal aktivitenin buzulların erimesini hızlandırması ve çökeltilerin eriyik suları hızlandırması nedeniyle sander düzlükleri yaygın görülür.

<span class="mw-page-title-main">Sayan Dağları</span> Asya sıra dağları

Sayan Dağları, Göktürk Kağanlığı devrindeki adı : Kögmen Dağları) Moğolistanın kuzeybatısında, Sibiryanın güneyindeki sıra dağlardır.

<span class="mw-page-title-main">Buzul morfolojisi</span>

Buzul Morfolojisi sıcaklık, yağış, topografya ve diğer benzer faktörlerden etkilenir. Buzul morfoloji iki ana kategoride toplanır ve bunu buz akış altında yatan kaya topoğrafya ile sınırlıdır.

<span class="mw-page-title-main">Buzul jeomorfolojisi</span>

Buzullar kendi ağırlığı altında yavaş yavaş hareket eden sıkıştırılmış kardan oluşan büyük buz kütleleridir. Buzullar şekillerine ve altındaki topoğrafyaya göre; örtü ve küçük örtü (takke) buzulları ve şelf buzulu olarak sınıflandırılırlar.

<span class="mw-page-title-main">Dış kuvvetler</span>

Dış kuvvetler; akarsular, rüzgârlar, yer altı suları, buzullar, dalgalar ve akıntılar gibi çeşitli etmenlerin Dünya'yı şekillendirmesidir. Bu etmenler atmosfer kökenli olup enerjilerini güneşten alırlar. Dış kuvvetler, iç kuvvetlerin etkisiyle oluşan yüksek yerleri aşındırarak deniz seviyesine indirmeye çalışır. Dünyanın şekillenmesinde iç ve dış kuvvetler değişim halindedir, bu değişim uzun bir zaman aralığını kapsadığından insanlar tarafından gözlenme şansı yoktur.

<span class="mw-page-title-main">Buzul yarığı</span>

Buzul yarığı, bir buz tabakasında veya buzulda bulunan derin bir çatlak veya yarıklardır. Plastik bir alt tabakanın üstündeki iki yarı sert parçanın farklı hareket oranları olduğunda oluşacak kesilme stresiyle bağlantılı hareket ve ortaya çıkan stresin bir sonucu olarak kıvrımlar oluşur. Kayma gerginliğinin ortaya çıkan yoğunluğu yüz boyunca kırılmaya neden olur.

Taban kayması, buzun altındaki eriyen suyun kayganlaştırıcı olarak davranması nedeniyle buzulun yatak üzerinde kayması eylemidir. Bu hareket büyük ölçüde bölgenin sıcaklığına, buzulun eğimine, yatağın pürüzlülüğüne, buzuldan gelen eriyen su miktarına ve buzulun boyutuna bağlıdır.