İçeriğe atla

Busra Muharebesi

Koordinatlar: 31°32′K 36°29′D / 31.533°K 36.483°D / 31.533; 36.483
Busra Muharebesi
Arap-Bizans savaşları ve
Halid bin Velid'in seferleri

Busra Roma tiyatrosu
TarihHaziran-Temmuz 634
Bölge
Sonuç Râşidîn Halifeliği'nin zaferi
Coğrafi
Değişiklikler
Maraş (Germanicia), Râşidîn Halifeliği tarafından ele geçirilmiştir.
Taraflar
Râşidîn Halifeliği Bizans İmparatorluğu
Gassaniler
Komutanlar ve liderler
Halid bin VelidHerakleios
Romanus
Güçler
4,000[1] 12,000[1]
Kayıplar
130[1] 8,000

Busra Muharebesi, Suriye'de 634 (Hicrî 13) yılında Râşidîn Halifeliği ile Bizans İmparatorluğu arasında Busra'nın mülkiyeti için gerçekleşen muharebedir.[2] Bizans vassal devleti Gassani krallığının başkenti olan şehir, İslam kuvvetleri tarafından ele geçirilen ilk önemli şehirdir. Kuşatma Haziran ve Temmuz 634 arasında sürmüştür.

Arka plan

Halife Ebû Bekir, Suriye'nin farklı bölgelerini ele geçirmekle görevlendirdiği dört kolorduyu Amr bin Âs, Ebu Ubeyde bin Cerrah, Şürahbîl bin Hasene ve Yezid bin Ebu Süfyan komutasında yolladı. Hedeflerinde önemli bir başarı elde edemediler ve Ecnadeyn'deki Bizans ordusunun yoğunlaşması nedeniyle büyük baskı altındalardı. Bu nedenle Ebu Bekir, Irak fatihi Halid bin Velid'i, Râşidîn Halifeliği ordusunu yönetmesi için Suriye'ye göndermeye karar verdi. Halid bin Velid Suriye'ye ulaştı ve şehir şehir ele geçirip en sonunda 634 Haziran ayında Busra şehrine ulaştı. Halid bin Velid'in talimatlarına göre, Yermük Nehri'nin kuzey-doğusundaki Havran Bölgesini işgal etmiş olan Ebu Ubeyde bin Cerrah, Halid Busra'ya gelinceye kadar pozisyonunda kalacaktı. Kendisininki, Yezid ve Şurahbil'in olmak üzere Müslüman ordusunun üç kolordusu, Ebu Ubeyde bin Cerrah'ın komutasındaydı fakat hiçbir muharebede savaşmamış, hiçbir kenti ele geçirmemişti. Onu çok endişelendiren tek yer, Gassani Krallığı'nın başkenti ve büyük bir kasaba olan Busra idi. Kasabada Bizans subaylarının komutası altındaki güçlü bir Bizans ve Hristiyan Arap kuvveti mevcuttu.

Halid, Doğu Suriye bölgesini temizlerken, Ebu Ubeyde, Halid'in gelmesiyle onun emri altında gireceğini biliyordu. Busra'yı çabucak almaya karar verdi. Bu nedenle Şurahbil'i 4.000 askerle Busra'yı ele geçirmek için gönderdi. Şurahbil, Müslümanlar görünürde görünür görünmez garnizonu müstahkem kasabaya çekilen Busra'ya yürüdü. Bu garnizon 4.000 askerden oluşuyordu, ancak yakında daha fazla Müslüman gücün geleceğini ve Şurahbil'in müfrezesinin sadece ileri bir kol olduğunu umarak kalenin duvarları içinde kaldılar. Şurahbil kasabanın batı tarafında kamp kurdu ve adamlarını gruplar halinde kalenin etrafında konumlandırdı.

İki gün boyunca hiçbir şey olmadı. Halid bin Velid'in Busra'ya yürüyüşünün son gününde yola çıktığı ertesi gün, şehrin garnizonu şehir dışındaki Müslümanlara savaş vermek için çıktı. Her iki güç de savaş için kuruldu; fakat ilk olarak Şurahbil ile Bizanslı komutan arasında, Müslümanların her zamanki seçenekleri sundukları görüşmeler vardı: İslam, haraç ya da kılıç. Bizanslılar beyhude yere kılıcı seçtiler ve sabahın ortalarında savaş başladı.

İlk iki saat boyunca, çatışmalar hiçbir tarafın ilerleme göstermediği sabit bir tempoda devam etti; ama öğleden sonra, Bizanslılar üstün gücü konuşmaya başladı ve savaş onların lehine döndü. Bizans kuvvetleri her iki Müslüman kanadı etrafında hareket ettirdiler ve savaş yoğunluğu arttı. Müslümanların öfkesi, konumlarının gerçek tehlikesi belirginleştikçe intihar oldu ve Bizans tasarımı gibi görünen kuşatmadan kaçınmak için şiddetle savaştılar. Öğleden sonra Bizans kanatları daha da ilerlemişti ve Şurahbil'in gücünün çevrilmesi fiili bir kesinlik haline geldi. Sonra aniden savaşçılar kuzeybatıdan savaş alanına doğru kitlesel dörtnala güçlü bir süvari gücünün farkına vardılar.

Halid, rüzgarın savaş seslerini kendisine taşıdığı zaman Busra'dan yaklaşık bir mil uzaktaydı. Hemen adamlara at binmelerini emretti ve süvari hazır olur olmaz, onları dörtnala savaş alanına doğru sürdü. Ancak Halid ve Bizanslılar hiç karşılaşmadılar. Bizanslılar Müslüman süvarilerinin gelişini anladıklarında Şurahbil ile çarpışmayı bırakıp aceleyle kaleye geri çekildiler. Şurahbil komutasındaki Müslümanlar bu olayı bir mucize olarak gördüler: Halid onları yıkımdan kurtarmak için gönderildi!

Muharebe

Ertesi sabah, Bizans garnizonu tekrar savaşmak için kaleden çıktı. Halid'in bir önceki gün gelişinin şokunu atlatan ve Müslümanların birleşik gücünün kendileriyle neredeyse aynı olduğunu gören Bizanslılar şanslarını tekrar denemeye karar verdiler. Ayrıca, yürüyüşlerinden sonra dinlenmeden önce Müslümanlarla savaşmayı ve yenmeyi umuyorlardı.

İki ordu, şehir dışındaki ovada savaşmak için düzen aldılar. Halid, Râşidîn ordusunun merkezini kendi emrinde tuttu ve Rafay bin Umayr'ı sağ kanadın komutanı ve Dharar bin Al Azwar'ı sol kanadın komutanı olarak atadı. Merkezin önünde Abdurrahman ibn Ebû Bekir'in (Halife Ebû Bekir'in oğlu) komutasında ince bir siper yerleştirdi. Muharebenin başlangıcında, Abdurrahman Bizans ordusunun komutanıyla düello yaptı ve onu yendi. Bizanslı general kendi saflarına kaçarken, Halid tüm cephede genel bir saldırı başlattı. Bir süre Bizanslılar cesurca direndi, Müslüman kanatlarının komutanları, özellikle Suriye'de ünlü olacak - Müslümanlar tarafından hayranlık duyulan ve Bizanslılar tarafından hayal edilen - kişisel bir gelenek kuran Dharar, karşısındaki kanata hasar verdi. Günün sıcaklığından dolayı zırh katını çıkardı; ve bu onu daha hafif ve rahat hissettirdi. Sonra gömleğini çıkardı ve belinin üstü çıplak kaldı. Bu onu daha hafif ve daha mutlu hissettirdi. Bu yarı çıplak durumda Dharar, Bizanslılara yönelik saldırılarını başlattı ve onunla tek başına savaşan herkesi katletti. Bir hafta içinde Çıplak Şampiyon'un hikâyeleri Suriye'ye yayılacaktı ve yalnızca Bizanslıları en cesareti olanları onunla savaşta yüzleşmeye meyilli olacaktı.

Biraz mücadele ettikten sonra Bizans ordusu teması kesti ve kaleye çekildi. Bu sırada Halid, merkezinin önünde yaya savaşıyordu. Kuşatmanın başlaması için emir vermeye döndüğünde, Müslümanların saflarına yaklaşan bir süvari gördü. Ebu Ubeyde bin Cerrah'dı ve yanında sarı bir sancak taşıyordu ve Hayber Muharebesi'nde Muhammed'in sancağı olduğuna inanılmaktadır. Ebu Ubeyde sonuçta onun emrinde biriydi. Sancağı alan Halid şunu söyledi:

Allah tarafından, ama halifenin emirlerine uymak gereği olmasa, bu emri asla senin yerine kabul edemezdim. İslam'da benden çok daha yükseksiniz. Ben [Muhammed]'in yoldaşıyım, ama sen [Muhammed]'in bu ulusun güvenilen biri olarak adlandırdığı kişisi[3]

Müslümanlar Busra'yı kuşattılar. Bizanslı komutan umudunu kaybetti çünkü mevcut yeden güçlerin çoğunun ya Ecnadeyn'e gittiğini ya da gidiyor olduğunu biliyordu ve herhangi bir yardımın geleceğinden şüpheliydi. Birkaç gün hareketsiz kaldıktan sonra, kaleyi barış içinde teslim etti. Halid bin Velid'in Busra'ya uyguladığı tek şart, haraç ödemesiydi. Bu teslimiyet yaklaşık 634 Temmuz'un ortalarında gerçekleşti.

Neticesi

634 Temmuz ayının ikinci haftasında Busra'nın fethi Müslümanların Suriye'de kazandığı ilk önemli zaferdi. Müslümanlar savaşta 130 adamı kaybederken, Bizanslılar binlerce kayıp verdi. Busra'nın ele geçirilmesi, Müslümanların Suriye'yi fethinin yolunu açtı.

Halid bin Velid, Halife Ebû Bekir'e Suriye'ye girişinden bu yana operasyonlarının ilerleyişi hakkında bilgi vermek için yazdı ve son birkaç hafta içinde kazanılan ganimetlerin beşte birini gönderdi. Şurahbil'in Ecnadeyn bölgesine gönderdiği bir ajan Müslümanlara Bizans lejyonlarının yoğunluğunun hızla arttığını bildirmek için döndüğünde Busra teslim olmamıştı. Kısa süre sonra Ecnadeyn'de 90.000 imparatorluk askerinden oluşan geniş bir orduya sahip olacaklardı. Halid bin Velid Suriye'deki tüm Müslüman birliklere Ecnadeyn'de toplanmalarını emretti ve Ecnadeyn Muharebesi'nde Bizans ordusunu mağlup etti.

Kaynakça

Özel
  1. ^ a b c Edward Gibbon (1788). The History of the Decline and Fall of the Roman Empire, vol. 5.
  2. ^ Fayda, Mustafa. "Busrâ". TDV İslâm Ansiklopedisi. 6. 1992: Türkiye Diyanet Vakfı. ss. 470-472. 4 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Temmuz 2020. 
  3. ^ Al- Waqidi: page no: 23

Konuyla ilgili yayınlar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ebû Bekir</span> İslam Devletinin ilk halifesi, sahabe

Ebû Bekir ya da tam adıyla Ebû Bekir Abdullah bin Ebî Kuhâfe Osmân bin Âmir el-Kureşî et-Teymî, İslam peygamberi Muhammed'in sahâbesi ve Dört Halife'nin ilki. Muhammed sonrası Müslüman toplumda 632-634 arası liderlik ve yöneticilik yapması, bu sebeple Muhammed'in halefi olması kendisine ilk halife unvanını kazandırmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Hâlid bin Velîd</span> Arap asker ve komutan, sahabe (y. 585–642)

Hâlid bin el-Velîd Seyfullah olarak da bilinen Arap komutan. Hudeybiye Antlaşması sonrasında Müslümanlığı seçene kadar Kureyşlilerin saflarında, İslam dinine geçtikten sonra ise İslam devletinin emrinde savaşmıştır. Kureyşlilerin Uhud Savaşı'nda yenilmemelerinde kilit rol oynamış, emrindeki süvarilere yaptırdığı manevra ile Müslümanların yenilmesini sağlamıştır. Müslüman olduktan sonra Bizans ve Sasanilere karşı zaferler kazanmıştır. Bunların en dikkat çekeni Yermük nehri kıyısında Bizans ordusunu bozguna uğrattığı savaştır. İslami kaynaklara göre katıldığı yüzü aşkın savaşta hiçbir yenilgiye uğramamış nadir komutanlardan biridir.

Ecnadeyn Muharebesi, 30 Temmuz 634 tarihinde Bizans İmparatorluğu ve Râşidîn Halifeliği ordusu arasındaki gerçekleşen ilk büyük çaplı savaştır. Savaşın sonucu Müslümanların kesin zaferidir. Bu savaşın ayrıntıları en iyi biçimde Müslüman kaynaklarında, Vâkidî'de yer almaktadır.

Firaz Muharebesi, Müslüman Arap kumandanı Halid bin Velid'in Mezopotamya Irak'ta Bizans İmparatorluğu, Sasani İmparatorluğu ve Hristiyan Araplar'a karşı yapmış olduğu son muharebedir. Halid'in ordusu 15.000 kişiyi içeriyordu. Buna karşın Bizans İmparatorluğu, Sasani İmparatorluğu ve Hristiyan Araplar'dan kurulu birleşik güç orduları Halid'in ordusundan birkaç kat fazlaydı. Bazı kaynaklara göre onlar on kat fazlaydı.

<span class="mw-page-title-main">Halep Kuşatması (637)</span>

Halep Kuşatması, Bizans kalesi ve Yarmuk Savaşı'ndan sonra kuzey Levant'te kalan Bizans'ın kalelerinden biri, 637 yılı Temmuz ve Ekim ayları arasında meydana geldi.

<span class="mw-page-title-main">Yermük Muharebesi</span> Müslüman Arap ordularının Bizans İmparatorluğu ile yaptığı muharebe (636)

Yermük Muharebesi, Halid bin Velid komutasındaki İslam ordusuyla Bizans İmparatorluğu'nun Yermük'te yaptığı, Arap-Bizans savaşlarının en büyük muharebesidir.

<span class="mw-page-title-main">Arap-Bizans savaşları</span> 7. yüzyıl ile 11. yüzyıl arasında savaşlar serisi

Arap-Bizans savaşları, 7. yüzyıldan 11. yüzyıla kadar Müslüman Araplar ile Bizans İmparatorluğu arasında yapılan savaşlardır. Çatışmalar, 7. yüzyılda İslam peygamberi Muhammed'in, Raşidun ve Emevi halifelerinin ilk Müslüman fetihleri sırasında başladı ve halefleri tarafından 11. yüzyılın ortalarına kadar devam etti.

<span class="mw-page-title-main">Râşidîn Halifeliği</span> Kurulan ilk İslam halifeliği (632–661)

Râşidîn Halifeliği, İslâm peygamberi Muhammed'in halefi olan ilk halifeliktir. Muhammed'in MS 632'deki vefatından sonra ilk dört ardışık halifesi (halef) tarafından yönetildi. Bu halifeler, Sünni İslam'da topluca Râşidîn ya da "Doğru Yolda olan" halifeler olarak bilinirler. Bu terim Şîa'da kullanılmaz, çünkü Şii Müslümanlar ilk üç halifenin yönetimini meşru görmez.

<span class="mw-page-title-main">Ebû Ubeyde bin Cerrâh</span> Sahabe, komutan

Ebu Ubeyde bin Cerrāh, İslam peygamberi Muhammed'in sahabelerinden ve cennetle müjdelenmiş on sahabeden biridir. İslam tarihinde yeri önemlidir ve Ömer'in halifeliğinde ordu komutanlığı yapmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Müslümanların Levant'ı fethi</span> 7. yüzyılda Râşidîn Halifeliği tarafından gerçekleştirilen fetih

Müslümanların Levant'ı fethi veya Müslümanların Biladü'ş-Şam'ı fethi ya da Arapların Levant'ı fethi

Kudüs'ün Fethi veya Kudüs Kuşatması, 637 yılında Bizans İmparatorluğu ve Râşidîn Halifeliği arasında gerçekleşen askeri çatışmanın bir parçasıdır. Çatışma, Ebu Ubeyde bin Cerrah komutası altındaki Râşidîn ordusunun Kasım 636'da Kudüs'ü kuşatmasıyla başladı. Patrik Sophronius, altı ay sonra yalnızca Râşidîn halifesine teslim olmak şartıyla teslimiyeti kabul etti. 637 yılının Nisan ayında Halife Ömer, şehrin teslimini almak için Kudüs'e şahsen gitti. Patrik de Ömer'e teslim oldu.

Maraş ya da Germanicia Kuşatması, Râşidîn Halifeliği'nin Müslüman kuvvetlerinin 638 yılında Anadolu seferi sırasında gerçekleşmiştir. Şehir, kan dökülmeden ele geçirilmiştir. Bu sefer, efsanevi Arap Müslüman general Halid bin Velid'in askeri kariyerinin sonuna işaret eder çünkü seferden döndükten birkaç ay sonra görevden alınmıştır.

Mercirahit Muharebesi, MS 634'te Bizans İmparatorluğu'nun Gassani Arap müttefikleri ile Halid bin Velid komutasındaki Raşidin ordusu arasında meydana gelen küçük bir çatışmaydı. Huvvarin Savaşı'ndan sonra, Halid 9000 kişilik ordusuyla Şam'a doğru yöneldi. Şam'a 32 km uzaklıkta bir geçide ulaştı, Geçir, Anti-Lübnan Dağları'nın bir kolu olan ve kuzey-doğu yönünde Tadmur'a giden Cebelüş-Şark olarak bilinen dağ sırasının bir parçasını oluşturmaktadır. Geçit çok uzun olsa da askerler için zorlayıcı değildi. Halid geçidin en yüksek kısmında durdu ve sancağını bulunduğu noktaya dikti. Bu eylemin bir sonucu olarak geçit, Halid'in sancağından ismini alarak Saniyyat-ul- Uqab, yani Kartal Geçidi olarak bilinir hale geldi.

Usame bin Zeyd'in Seferi, Haziran 632'de gerçekleşen, Usame bin Zeyd liderliğindeki ilk Müslüman Halifeliğinin Müslüman güçlerinin Bizans Suriye'sine baskın düzenlediği bir askeri seferdi.

Yakusa Muharebesi, Râşidîn kuvvetleri ile Bizans kuvvetleri arasında 634 yılında gerçekleşen, Müslümanların Levant'ı fethi muharebelerinden biri olan ve Müslümanların kesin zaferiyle sonuçlanan bir muharebedir.

<span class="mw-page-title-main">Şam Kuşatması (634)</span>

Şam kuşatması, 21 Ağustos'tan 19 Eylül 634'e kadar sürmüş ve şehir Râşidîn Halifeliği'nin eline geçmiştir. Şam, Müslümanların Levant'ı fethinde Bizans İmparatorluğu'nun elinden çıkan ilk büyük şehirdir.

<span class="mw-page-title-main">Emesa Kuşatması</span>

Emesa kuşatması, Aralık 635'ten Mart 636'ya kadar Raşidun Halifeliği güçleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Kuşatma sonucu Bizans İmparatorluğu'nun Levant'taki önemli bir ticaret şehri olan Emesa, Raşidun Halifeliği'nin eline geçmiştir.

İkrime bin Ebu Cehil Amr bin Hişam, Babası Ebu Cehil ile birlikte İslam peygamberi Muhammed'in önde gelen muhaliflerinden birisiydi. Daha sonrasında Müslüman oldu; Ridde savaşlarında ve Suriye'nin fethinde Raşidin kuvvetlerinde komutanlık yaptı. Muhtemelen Bizans kuvvetleriyle yapılan Ecnadeyn Muharebesi'nde öldü.

Bu sayfada 632 yılında kurulan Râşidîn Halifeliği'nde 632'den 640'a kadar yaşanan olaylar yer alıyor.