İçeriğe atla

Budist vejetaryenlik

Budizm’de etyemezlik üzerine görüşler farklı okullar arasında farklı yaklaşımlar mevcuttur. Mahayana okullarının çoğu etyemezliği savunurken, Theravada geleneğinde Buda’nın, hayvanların rahiplerin yemesi amacıyla öldürülmediği sürece, rahiplerinin bazı hayvanların etlerini yemelerine izin verdiği kabul edilmiştir. Yine Therevada’ya göre, Buda rahiplerin etyemezliği benimsemelerine izin vermiş, yalnızca insan, fil, at, köpek, yılan, aslan, kaplan, leopar, ayı ve sırtlan eti yemelerini yasaklamıştır.[1]

Farklı okulların görüşleri

Budizm’de vejeteryenliğin gerekli olup olmadığı konusunda görüş ayrılıkları mevcuttur. Budizm’in Beş İlke'sinden birincisi, “can almaktan kaçınmak” bu tartışmaları yönlendiren temel ilkedir. Kimi Budistler bu ilkeye dayanarak Budistlerin et yememesi gerektiğini savunurken, kimileri de bu ilkenin doğrudan etyemezliği gerektirmediği görüşündedir. Kimi Budistler ise Mahayana Sutralarında et yenmemesi konusundaki öğütlere dayanarak vejetaryenliği seçmiştir.

Buda Anguttara Nikaya 3.38 Sukhamala Suttada ailesini anlatırken, hizmetçilerin bile et yemesine olanak sağlıycak kadar zengin bir ailesi olduğundan bahseder. Buda olduktan sonra, sadaka olarak verilen eti kabul ettiği söylenir. Ancak yedi yıllık çileci yaşamı sırasında et yediği hakkında bir bilgi bulunmamaktadır.

Jivaka Sutta'da kaydedildiğine göre, Buda üç koşul altında et yenilmemesi gerektiğini söylemiştir: canlı bir varlığın, birinin yemesi amacıyla öldürüldüğünün görülmesi, duyulması ya da bundan kuşku duyulması.[2] Ancak aynı suttrada Buda rahip ve rahibelere, et de dahil, iyi niyetle verilmiş tüm sadakaların kabul edilmesini söyler. Buna karşılık Vanijja Sutta'da Buda et ticaretini yanlış kazanç olarak sayar.[3]

Rahipler, bir takipçi beş tip ticaretle iştigal olmamalıdır. Hangi beş ticaret? Silah ticareti, insan ticareti, et ticareti, sarhoş edici madde ticareti ve zehir ticareti. Bunlar halktan takipçilerin girişmemesi gereken beş tip ticarettir.

Gene de Theravada Budizmi'nde etyemezlik sıkı kurallara tabi değildir. Manastır kurallarına gore 10 etin yenmesi yasaklanmıştır. Bunlar insan, fil, at, köpek, yılan, aslan, kaplan, leopar, ayı ve sırtlan etidir.

Mahayana Budist yazmaları etyemezlik konusunda daha katıdır. Nirvana Sutraya göre Buda son öğretileri aktarırken, takipçilerinin herhangi bir eti yememesi konusunda ısrar etmiş; etle temas eden bir vejetaryen besinin bile yenmeden önce yıkanmasını söylemiştir. Kimi Mahayana okullarında, rahip ve rahibelerin bir öğünde etsiz yemekleri seçip diğerlerini reddetmelerine izin verilmez, tümünü reddetmeleri gereklidir.

Tibet Budizmi'nde etyemezlik konusunda tarihsel olarak katı bir tavır benimsenmemiştir. Hatta kimi tantrik uygulamalar için alkol ve et tüketiminin gerekli olduğu savunulur. Günümüzde ise 14. Dalai Lama[4] ve diğer önemli ustalar takipçilerine etyemezliği tavsiye etmektedir. Dalai Lama'nın kendisi de bir etyemez olduğunu söylemiştir;[5] ancak kimi koşullarda esnek davrandığı kaydedilmiştir.[6][7] Paul McCartney kendisine bir mektup yazarak etyemezliği daha katı olarak izlemesini istemiş, ancak Dalai Lama doktorların et yemesini tavsiye ettiği cevabını vermiştir.[8]

Japonya Çin Budizmi ile ilk defa 6. yüzyılda tanışmış; 9. yüzyıla gelindiğinde İmparator Saga, balık ve kuş dışında tüm etlerin tüketilmesini yasaklamıştır. Bu kural 19. yüzyılda Japonlar Batılı beslenme alışkanlıklarıyla tanışana kadar genel olarak uygulanagelmiştir. 9. yüzyılda iki rahip (Kūkai and Saichō) Vajrayana'yı Japonya'ya getirmiş, bu okul kısa sürede soylu sınıfında yayılmıştır. Özellikle Tendai okulunun kurucusu Saichō, Japon Budizmindeki etik anlayışta etkili olmuş, vinaya kurallarının sayısını 66'ya indirmiştir. 12. yüzyılda Tendai okulundan rahiplerin yeni kurdukları okullar (Zen, Arık ülke and Niçiren) etyemezlik konusundaki esnek bir tavrı benimsemiştir.

Günümüzde Budist görüşler

Günümüz Budistlerinin etyemezliğe karşı benimsedikleri tavır bulundukları yöreye göre değişiklikler gösterir. Güneydoğu Asya ve Sri Lanka gibi Theravada geleneğine bağlı ülkelerde, rahiplerin et dahil kendilerine bağışlanan hemen hemen tüm yiyeceği Kabul etmeleri vinaya ile zorunlu tutulmuştur. Çin, Kore ve Vietnam'da ise rahiplerin et yememeleri beklenir. Tayvan'da Budist rahip ve rahibeler ile halktan takipçilerin çoğunluğu, her tür hayvan ürünüyle birlikte, sarımsak, soğan gibi kimi bitkilerin tüketilmemesine özen gösterir. Japonya'da kimi rahipler etyemezliği benimsemiş olsa da, genelde manastırdaki eğitimlerin dışında, çoğunluk et yer. Coğrafi koşullar nedeniyle sebze yetiştirmenin zor olduğu Tibet'te etyemezlik geleneksel olarak nadir olarak uygulansa da, günümüz dini liderleri etyemezliğin mümkün olduğu yerde benimsenmesini öğütlemektedir.

Dış bağlantılar

Dipnotlar

  1. ^ Mahavagga Pali - Bhesajjakkhandhaka - Vinaya Pitaka
  2. ^ "Jivaka Sutta, MN 55". 25 Mayıs 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Aralık 2009. 
  3. ^ "Vanijja Sutta, AN 5:177". 19 Kasım 2005 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Aralık 2009. 
  4. ^ Buddha Heart, Buddha Mind, 2000
  5. ^ "Vegetarian Awakening in the Himalayas". 3 Eylül 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Aralık 2009. 
  6. ^ "Arşivlenmiş kopya". 3 Ekim 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Aralık 2009. 
  7. ^ "A Routine Day of HH The Dalai Lama". 24 Şubat 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Aralık 2009. 
  8. ^ "Arşivlenmiş kopya". 18 Eylül 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Aralık 2009. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Budizm</span> Bir din ve hayat felsefesi

Budizm, bugün dünya üzerinde yaklaşık 500 milyonu aşkın inananı bulunan bir dindir. İlk önce Hindistan’da ortaya çıkmış, daha sonra zaman içinde Güneydoğu ve Doğu Asya’da yayılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Zen</span> aydınlanmacı bir yaşam felsefesi

Zen, kökeni Hindistan'daki Dhyana (ध्यान) okuluna kadar uzanan bir Mahāyāna Budist okulunun Japoncadaki ismidir. Hindistan'dan Çin'e geçen okul, burada Ch'an (禪) olarak ismini duyurmuştur. Tang Hanedanlığı döneminde Çin'de belli başlı Budist okullar arasına giren Ch'an, Çin'den Kore, Vietnam ve Japonya'ya yayılmıştır. 20. yüzyılda Batı'da tanınmaya başlanan bu okul, İngilizce ve diğer Batı dillerine Zen ya da Zen Budizm ismiyle girmiştir.

Mahāyāna, Budizm’in üç ana kolundan biridir. Kaynağı Hint yarımadasıdır. Budizm’i Hinayana ve Mahayana olarak sınıflandırır. Vajrayana ise Mahayana Budizm’inin bir uzantısıdır. MS 1. yüzyılda Orta Asya ve Çin’e geçmiş, buradan da Doğu Asya’ya yayılmıştır. Günümüze hâlen uygulanmakta olduğu yerler Hindistan, Çin, Tibet, Japonya, Kore, Vietnam ve Tayvan’dır.

<span class="mw-page-title-main">Bodhisattva</span>

Bodhisattva, Budist düşüncede kendini tüm duyarlı canlıların Budalığa ulaşmasına yardımcı olmaya adamış kişidir. Sanskrit Bodhisattva kelimesi "aydınlanma ('bodhi') ve gerçek ('sattva')" kelimelerinden oluşmuştur.

Amitābha ya da Sonsuz Işık Budası Budizmin Mahāyāna okuluna ait yazmalarda adı geçen Buda'lardan biridir. Doğu Asya'ya özgü Arık Ülke mezhebinde en önemli Buda olarak kabul edilir. Vajrayana'da ise, Amitābha uzun ömürlülüğü ile tanınır. Amitābha Dharmakāra adında bir bodhisattva olarak yaşadığı sayısız yaşamlar boyunca yaptığı iyiliklerden biriktirdiği sonsuz erdemlere sahiptir.

Vajrayana Budizmi, farklı kaynaklarda Tantrik Budizm, Tantrayāna, Mantrayana, Mantranaya, Gizli Mantra, Ezoterik Budizm ve Elmas Taşıt adlarıyla da tanınır. Vajrayana Mahayana Budizminin bir uzantısıdır; felsefesinden çok benimsediği uygulamalarla ayrılır. Mahayana'da uygulamalar kabaca iki yola ayrılır: iyi niteliklerin mükemmelleştirilmesi metodu olan Sutrayana ve nihai Budalık hedefini yol olarak benimseyen Vajrayāna metodu. Vajrayana tam aydınlanmaya ulaşılmadan önce Buda-doğasının mistik tecrübe ile deneyimlenmesini gerektirir. Bu tecrübelerin aktarılması için, bir ezoterik bilgi kümesinin Budist tantrik yogiler tarafından toplanmış ve nesilden nesile aktarılmış olması gerekir. Uygulayıcı öncelikle yetkin bir ruhani öğretmen ya da guru tarafından kabul edilmelidir.

<span class="mw-page-title-main">Pali Derlemesi</span>

Pali Derlemesi, Pali Kanonu ya da Tipitaka, Theravada geleneğinde kabul edilen Pali dilindeki şekliyle korunmuş Budist yazmaların standart bir derlemesidir. Sözlü gelenekten aktarılmıştır yazmalardan oluşan derleme, Dördüncü Budist Konsey döneminde, MÖ 1 yüzyılda Sri Lanka'da bir araya getirilmiştir. Sri Lanka'ya Kuzey Hindistan'dan aktarıldığı düşünülen yazmalar, buradan diğer Theravada ülkelerine geçmiştir. Derleme günümüze kadar bütünlüğünü koruyan erken Budist yazmalardandır, ayrıca en eskilerinden biridir.

Üç Hazine, değişik kaynaklarda Üç değerli taş ya da Üç sığınak olarak da adlandırılır. Budistlerin bir tören ile rehberliğine sığındığı üç şeyi ifade eder. Bunlar:

Theravada ; kelime anlamı olarak, "Yaşlıların öğretisi" ya da "Eski öğreti") günümüze ulaşan en eski Budist okuldur. Kökeni, Buda’nın ilk mensubu olan keşişler (rahipler) topluluğuna dayanmaktadır. Mahayana (büyük taşıt) geleneğinden gelen Budistler tarafından küçük taşıt olarak da adlandırılır. Göreceli olarak daha tutucu ve genel olarak erken dönem Budizmine en yakınıdır. Yüzyıllardan beri Sri Lanka ve güneydoğu Asya'nın en yaygın dinidir. Aynı zamanda güneybatı Çin, Vietnam, Bangladeş, Malezya, Filipinler ve Endonezya'da kimi etnik gruplar tarafından izlenmektedir; Singapur ve Avustralya'da da gittikçe popülerlik kazanmaktadır. Günümüzde dünya çapında Theravada Budistlerin sayısı 100 milyonun üzerindedir. Ayrıca son yıllarda Theravada, Batı'da ve Hindistan'da da kök salmaya başlamıştır.

Mahayana sutraları geniş bir kapsamı olan, Mahayana Budistleri tarafından Buda'nın orijinal öğretisini temsil ettiği kabul edilen sutralar, yani yazılardır. "Mahayana"'dan bahseden ilk sutra, muhtemelen ilk defa 1. yüzyılda derlenen Lotus Sutra'dır.

Śīla (Sanskritçe) ya da sīla (Pāli) Türkçeye "erdemli davranış", "ahlak", "etik" veya "ilke" olarak çevrilebilir. Budizm'de beden, zihin ya da konuşma yoluyla yerine getirilen, bilinçli bir çabayı içeren bir eylemdir. Üç uygulamadan biri, pāramitāların ikincisi olarak kabul edilir. Düşünce, söz ve eylemin ahlaki saflığı anlamına gelir.

Çoğu dinler etik unsûru, genelde iddia edilen doğaüstü vahiye veya irşada dayandırılır. Felsefenin önemli kollarından biri olan etik, doğru davranışın ne ve iyi hayâtın nasıl olması gerektiğini konu edinir. Genelde anlaşıldığı üzere iyiyle kötüyü ayırt etmekten daha geniş kapsamlıdır. Etiğin önemli konularından biri "iyi yaşam", yaşamaya değen, insanı tatmîn eden hayattır. Bu konu birçok filozofça ahlâkı yaşamaktan daha önemlidir.

Budizm okulları, Budizm'in tarih sahnesine çıktığı M.Ö. 5. yüzyıldan itibaren farklı coğrafyalarda yayılma olanağı bulmuş, girdiği yörenin kültürüne uyum sağlamıştır. Bununla birlikte aynı kültürden gelen Budist gelenekler içindeki yorum ve metotlardaki farklılıkların zamanla derinleşmesi biribirinden bağımsız, çeşitli okulların ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Hinayana, Mahayana gibi Budizm'in iki ana kolundan biri.

Arhat; ağırbaşlı, layık kişi anlamına gelen Sanskritçe bir kelime. Budizm'de kin, nefret, cahillik gibi duygulardan arınmış kusursuz kişiler için kullanılan bir unvandır. Kişi nedensellik çemberinin on zincirini aşmıştır. Samsar'a geçmeden Nirvana'ya ulaşmayı hedefler.

<span class="mw-page-title-main">Sutta Pitaka</span>

Öğreti sepeti de denilen Sutta Pitaka, Buda’nın konuşmalarının ve diyaloglarının toplanmasıdır. Bazen “Üç Sepet”in önemli bir bölümü ve bütün Pali derlemelerinin yardımcısı olarak kabul görmüştür. Sutta ya da Sutra (Sanskritçede) kelime olarak “iplik” anlamına gelmektedir. Bu kavramı Budizm’in sözlü geleneğinde düşünsel anlamda “bağlayıcı çizgi”yi, diyalogların ya da konuşmaların ana temasını belirtmektedir. Diyaloglar ve konuşmalar Sutta Pitaka’da 5 farklı gruba ayrılmıştır.

  1. Uzun Külliyatlar (Dingha-Nikaya)
  2. Orta Uzunluktaki Külliyatlar (Majjhima-Nikaya)
  3. Sınıflandırılmış Külliyatlar (Samyutta-Nikaya)
  4. Eklenerek Yapılan Külliyatlar (Anguttara-Nikaya
  5. Küçük/Kısa Külliyatlar

Tendai Çin'deki Tiantai veya Lotus Sutra okulunun Japonya'daki uzantısı olan bir Mahayana Budist okuldur.

<span class="mw-page-title-main">Çin'de Budizm</span>

Çin'de Budizm, MÖ 1. yüzyılda gelmiştir. Budizm, Çin kültürünü sanat, siyaset, edebiyat, felsefe, tıp ve malzeme kültürü gibi çok çeşitli alanlarda şekillendirmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Budist felsefe</span>

Budist felsefe, Gotama Buda'nın ölümünden sonra Hindistan'daki çeşitli Budist okulları arasında gelişen ve daha sonra Asya'nın büyük kısmına yayılan felsefi araştırmalar ve araştırma sistemlerini ifade eder. Budist öğretilerinin yaşam, varoluş, bilgi, akıl, madde ve insan ahlakı değerlerine bakışı veya uygulanması, Budist felsefenin temel konusunu oluşturur. Buda’nın yaşamı boyunca kişisel olarak öğretilerini yazılı olarak kayıt etmemesinden dolayı, Budist felsefesi büyük oranda Budist okullarında geliştirilen Budist öğretilerinin yeniden inşası üzerine kurulmuştur. Budist felsefe’nin çalışma konusu, "Dukkha" kavramı ile başlar. Dukkha, Pali dilinde genellikle sefalet, mutsuzluk, keder, talihsizlik ve umutsuzluk anlamına gelir. Felsefe'nin amacına göre, Dukkha'dan Nirvana'ya ulaşmanın yolu dört asil hakikatte özetlenmiştir. Budizm’de Nirvana’ya ulaşmanın yolu hem felsefi akıl yürütme, hem de meditasyonu birleştirmekten geçer.

<span class="mw-page-title-main">Nevar Budizmi</span>

Nevar Budizmi, Vacrayana Budizmi'nin Nepal'deki Katmandu Vadisi'nde yaşayan Nevar halkının tarafından uygulanan bir biçimidir. Budizmin bu biçimi, Nevar kast sistemine ve babasoyluluğa dayalı, manastır dışı bir Budist topluluğu da içeren kendine özgü sosyal ve dini unsurlar geliştirmiştir. Ritüel rahiplerinin (guru) oluşturduğu kast, vacraçarya ve şakya, olarak ikiye ayrılır ve bu iki grup bakir olmayan din adamları kastını oluşturur. Uray gibi diğer Budist Nevar kastları ise onların hamisi olarak hareket eder. Uray sınıfı ayrıca Tibet Vacrayanası keşişlerini, Teravada ve hatta Japon keşişlerini de himaye eder. Nevar Budizmi, Vacrayana geleneğinin bilinen en eski mezhebidir ve ortaya çıkışı Tibet Vacrayanasından en az 600 yıl daha eskidir.