Budin Kuşatması (1529)
Budin Kuşatması (1529) | |||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Osmanlı-Avusturya Savaşları Viyana Seferi | |||||||||
| |||||||||
Taraflar | |||||||||
Osmanlı İmparatorluğu Doğu Macar Krallığı | Avusturya Arşidüklüğü Macaristan Krallığı | ||||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||||
I. Süleyman I. Janos Zapolya | Besserer Taubinger Nadsky | ||||||||
Bu muharebe ile birlikte Budin, ikinci kez Türk hakimiyetine girdi. |
1529 Budin Kuşatması, Kanuni Sultan Süleyman yönetimindeki Osmanlı ordusunun, Avusturya Arşidüklüğü'nün kontrol altında tuttuğu şehri yeniden ele geçirmek istemesiyle gerçekleşen kuşatmadır. Osmanlı ordusunun zaferiyle sonuçlandı.
Öncesi
29 Ağustos 1526'da gerçekleşen Mohaç Meydan Muharebesi sonucunda Macaristan Krallığı, Osmanlı İmparatorluğu tarafından fiilen ilhak edilmiştir. 11 Eylül'de Kanuni Sultan Süleyman komutasındaki Türk ordusu Budin'e girdi. 16 Ekim'de de Macar tacı, Erdel Voyvodası Zapolya'ya verildi.
Mohaç'ta ölen eski Macar Kralı II. Lajos ile akraba olduğu için Macar Krallığı'nın kendi hakkı olduğunu savunan Avusturya Arşidükü Ferdinand, Osmanlı padişahına cüzi bir haraç vermesi karşılığında Macar tahtını talep etti. Osmanlı padişahının bunu kabul etmemesi üzerine Arşidük Ferdinand 1527 senesinde ordusuyla beraber Macaristan'a girdi. Budin'e saldırıp şehri ele geçiren Ferdinand, bu hareketiyle Osmanlı İmparatorluğu'nu karşısına aldı ve 300 yıla aşkın sürecek Osmanlı-Avusturya Savaşları'nı başlatan taraf oldu.
Ferdinand'ın karşısında tutunamayan Kral Zapolya Doğu'ya kaçtı ve Osmanlı'dan yardım istedi. Avrupa'da olan bu olayları otoritesinin çiğnenmesi olarak kabul etmekle birlikte Boğdan Prensliği'nin başıbozuk hareketlerinin sonlanmasının da gözdağı ile mümkün olduğunu düşünen Sultan Süleyman, Anadolu'daki isyanların sona ermesiyle birlikte ordusunu topladı ve 10 Mayıs 1529'da İstanbul'dan Viyana Seferi'ne çıktı. Zapolya ve ordusu da 18 Ağustos günü Mohaç'ta Osmanlı ordusuna katıldı.
Kuşatma
3 Eylül Cuma günü Türk ordusu Budin önlerine gelerek şehri kuşatmaya aldı. Ferdinand ise şehri savunmadı, görevi de Alman ve Macarlar'dan oluşan müşterek kuvvetlere bıraktı.
Bağlık sırtlara ordugahını kuran Padişah, teslim teklifi gönderdiyse de bu teklif kabul edilmedi. Bunun üzerine şehir topa tutuldu, lağımlar kazıldı ve siperler açıldı. 4 Eylül'de kaçırılan Macar tacını getirmekle görevli olan Malkoçoğlu Bali Bey, Macar tacı ile beraber orduya katıldı.
7 Eylül'de yapılan genel taarruz sonucunda "Aşağı Kapı" denilen şehir kapılarından birini kaybeden müdafiler paniğe kapılarak şehrin muhtelif yerlerinde direniş yapmak üzere içeri doğru çekildi. Ertesi günün sabahında topçu ateşi olmaksızın taarruza kalkan Türk ordusu müdafilerin çok zayiat vermesine yol açtı. Direnemeyeceğini anlayan Alman kumandanlar, Macar kuvvetinin itirazına rağmen serbest kalmak şartıyla teslim oldu.
Kapıkulları yağmaya hakları olduğunu söyleyerek yağma talep etti ancak, şehir teslim olduğu için ve tahribat olmasını istemeyen Padişah ise bunu reddetti. Ertesi gün Alman askeri kaleyi boşaltırken içlerinden bazıları Yeniçeri ile münakaşaya girdi. Çıkan tartışmada bir Yeniçeri öldürülünce yağma yapamadığı için ganimet toplayamayan Kapıkulları, aradığı fırsatı buldu ve şehri terkeden askere saldırarak birçoğunu aileleriyle birlikte esir aldı. Yağmaya yeltenenler olsa da zabitler buna engel oldu.
Sonrası
Türk ordusu 10 gün civarı daha şehirde kalarak Alman ordusunun meydana çıkmasını bekledi. Bu bekleyiş sürerken 10 Eylül'de Boğdan Prensi Petru Rareș geldi ve itaat üzere olduğunu belirterek orduya katıldı. 14 Eylül'de ise Zapolya yeniden Macar tahtına oturdu. Tacı ise Padişah yerine ikinci sınıf bir Yeniçeri zabiti Sekbanbaşı verdi. Bu sırada av partisinde bulunan Kanuni Sultan Süleyman, bu hareketiyle Zapolya'ya sıradan bir Osmanlı valisi olduğunu ve krallığının ancak Padişah'ın iki dudağı arasında olduğunu gösteriyordu. Zapolya, kendisine tacı giydiren Yeniçeri müfrezesine bahşiş dağıttı. Komutan olan Sekbanbaşı 2000, müfrezedeki askerler ise 1000'er altın bahşiş aldı.
Ne Ferdinand'ın ne de Alman ordusunun ortaya çıkmamasıyla kış gelmesine rağmen başkent Viyana'ya yürümeye karar veren Türk ordusu, Padişah'ın komutasında yola çıktı. Yaklaşan kışın getirdiği olumsuz havalar yüzünden kuşatma toplarını götüremeyen Türk ordusu, 22 Eylül'de Alman topraklarına girdi.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- Matrakçı Nasuh, Süleymanname, (134a, 150a, 152a, 152b, 156b, 166b)
- İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, Cilt II, S. 185-190
- TDV İslam Ansiklopedisi, Budin