İçeriğe atla

Buğday çimi

Dış mekanda büyütülmüş buğday çimi
Buğday çimi suyu ve makinesi
Buğday çimi suyu ve makinesi
Buğday çimi suyu

Buğday çimi; “Triticum Aestivum” türü buğday tohumlarının ilk çıkan yapraklarından elde edilen bir gıdadır. Buğday çimini; buğday maltından ayıran özellik; Buğday maltı üretimi, buğday çimleri henüz tohum boyundayken tohumuyla birlikte kurutularak yapılır. Buğday çimi üretiminde ise buğday çimleri 15–20 cm oluncaya kadar uzamaya bırakıldıktan sonra kesilerek tohumlarından ayrılır. Glutenin tohumda bulunması nedeniyle de buğday maltı yüksek oranda gluten içerirken buğday çimi gluten içermez. Buğday çimi ve buğday çimi bazlı ürünler, insan sağlığı üzerinde sınırlı sayıda bilimsel çalışmaya konu olmasına rağmen sağlık amaçlı olarak çeşitli formlarda kullanılmaktadır. “Dondurulmuş buğday çimi suyu”, “Buğday çimi tozu” veya “Buğday çimi tableti” şeklinde satılmaktadır. Bazı tüketiciler de evlerinde üretmektedirler. Ayrıca sprey, jel, krem, losyon, şampuan şeklinde de ticari formları bulunmaktadır.

Tarihçe

Araştırmalar buğday çiminin binlerce yıldır bilinmekte olduğunu ve bitkisel ilaç olarak kullanıldığını göstermektedir. Antik Mısırlılar zindelik ve sağlıkları için buğday çimi suyunun olumlu etkilerine inanırlarmış.[1] Günümüzde de bazı Orta Asya halklarında ve Anadolu'da da hastalıkları önleyici etkisine inanılarak buğday çiminden hazırlanan yemekler (Uğut tatlısı / Sümelek tatlısı) yapılmaktadır.[2] Buğday çimi ve buğday çimi suyunun kullanımı ve sağlık üzerine olumlu etkileri ile ilgili araştırma ve tartışmalar ilk olarak 1930'lu yıllarda Charles F. Schnabel tarafından başlatılmış[3] ve son 15-20 yılda yoğunluk kazanmıştır. Hipokrat sağlık enstitüsünün kurucusu olan Ann Wigmore'da büyük savunucularından biri olmuştur. Wigmore buğday çiminin vücuttaki toksinleri temizlerken vücut sistemlerini de düzenlediğini iddia etmekteydi. Wigmore aynı zamanda buğday çiminin pek çok hastalıkla baş edeceğine değinmiştir. Wigmore'ün öğretileri çok eleştirilmiş olsa da pek çok sağlık kuruluşu onun öğretilerinden feyz almaktadır.[4] Buğday çiminin bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve kanser hücrelerinin yayılmasını baskılayarak kanser hastalarının yaşam süresini uzattığı uzattığı iddia edilmektedir.[5] Bir diğer araştırmada ise buğday çiminin antioksidatif etkiye sahip olduğu ve lösemi hücrelerinin metabolizmadaki gelişimini engellediği öne sürülmüştür.[6] Buğday çiminde bulunan klorofil, kanserojenlerin metabolizmadaki gelişimini engeller.[7] Öte yandan buğday çimi, çeşitli hastalıklara yol açabilen süperoksit radikallerin baskılanmasında da etkilidir.[8] Yapılan çeşitli araştırmalarda buğday çimi veya suyu; sindirim problemleri, astım, hipertansiyon, talesemi, Parkinson, ülser, egzema, kanser gibi çeşitli hastalıklarda destek tedavisi olarak önerilmektedir.[9][10][11] Bir başka araştırmada da buğday çiminin vücuttan toksinlerin uzaklaştırılması, saç sağlığı, diş çürümelerinin önlenmesi, yüksek kan basıncı seviyelerinin azaltılmasında etkili olduğu belirtilmiştir.[12]

Yetiştiriciliği

İçeride ve dışarıda yetiştirilebilir. Yaygın olarak iç mekanlarda tepsilerde yetiştirilmektedir. İlk çıkan yapraklar 15–20 cm boya ulaşınca hasat edilir. Hasattan sonra tekrar uzamaya bırakılarak 2. ve 3. kesim de yapılabilir. Fakat bu durumda bazı besin öğeleri içeriğinde azalmalar olabilir.[13] Schnabel Kansas'ta yürüttüğü araştırmalarına dayandırdığı iddiasında doğal koşullarda yetiştirilen buğday çimlerinin en yüksek besin değerine ulaştığını belirtmektedir.[14]

Bileşimi

Buğday çimi iyi bir Potasyum, çok iyi lif, Vitamin A, Vitamin C, Vitamin E, Vitamin K, Ribofilavin, Niacin, Vitamin B6, Pantotenik Asit, Folik Asit, Krom, Çinko, Selenyum, Demir, Manganez, Bakır, kaynağıdır.[15] Ayrıca; Kolin, Valin, İzolösin, Lösin, Treonin, Metionin, Fenilalanin, Lizin, Triptofan, Arginin, Kreatin, Aspartik Asit, Serin, Prolin, Glisin, Alanin, Sistein, Tirozin, Histidin, Glutamin Amino Asitlerini ve Proteaz, Amilaz, Lipaz, Sitokrom Oksidaz, Transhidrogenaz enzimlerini içerir.[16][17] Charles Schnabel 15 pound ağırlığında buğday çimi suyunun besin değerinin 350 pound ağırlığında sebzeninkine eşdeğer olduğunu belirtmiştir.[18]

Kaynakça

[19][20][21][22]

  1. ^ Seymour, Kent (11 Aralık 2013). WHEAT GRASS (Triticum aestivum). Illinois State University. 
  2. ^ 2. Tangüler H, Eleroğlu H. Özer E. A., Işıklı N.D. Unutulmak üzere olan geleneksel tatlımız: UĞUT Türk Gıda Bilimsel ve Teknoloji dergisi. 
  3. ^ Murphy, Sean (6 Ekim 2006). "Wheatgrass, healthy for the body and the bank account". ABC Landline. 
  4. ^ Jarvis, William (18 Ocak 2001). "Wheatgrass Therapy". 12 Mart 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mart 2016. 
  5. ^ 5. Durairaj V, Hoda M, Shakya G, Babu SPP, Rajagopalan R. (2014). Phytochemical screening and analysis of antioxidant properties of aqueous extract of wheatgrass. Asian Pacific Journal of Tropical Medicine. ss. 398-404. doi:10.1016/S1995-7645(14)60265-0. PMID 25312157. 
  6. ^ 6. Aydos OS, Avcı A, Özkan T, Karadağ A, Gürleyik E, Altınok B, Sunguroğlu A (2011). Antiproliferative, apoptic and antioxidant activities of wheatgrass (Triticum aestivum L.) extract on CML (K562) cell line. 2011; 41 (4): 657-663. Turkish Journal of Medical Sciences. doi:10.3906/sag-0912-425. 
  7. ^ Kulkarni SD, Tilak JC, Acharya R, Rajurkar NS, Devasagayam TPA, Reddy AVR (2006). Evaluation of the antioxidant activity of wheatgrass (Triticum aestivum L.) as a function of growth under different conditions. 20: 218–227. Phytotherapy Research. doi:10.1002/ptr.1838. PMID 16521113. 
  8. ^ 8. Falcioni G, Fedeli D, Tiano L, Calzuola I, Mancinelli L, Marsili V, Gianfranceschi G. (2002). Antioxidant activity of wheat sprouts extracts in vitro: Inhibition of DNA oxidative damage. 67(8): 2918-22. Journal of Food Science. doi:10.1111/j.1365-2621.2002.tb08838.x. 
  9. ^ Singh N, Verma P, Pandey BR (2012). Therapeutic potential of organic triticum aestivum linn. International Journal of Pharmaceutical Sciences and Drug Research. 
  10. ^ 10. Ashish S, Shilpa K, Singh RR, Sanjay K, Rajendran N. (2012). Wheatgrass: An alternative household nutritional food security. International Research Journal of Pharmacy. ss. 246-250. ISSN 2230-8407. 
  11. ^ Durairaj V, Hoda M, Shakya G, Babu SPP, Rajagopalan R. (2014). Phytochemical screening and analysis of antioxidant properties of aqueous extract of wheatgrass. ss. 398-404. doi:10.1016/S1995-7645(14)60265-0. PMID 25312157. 
  12. ^ Rana S, Kamboj JK, Gandhi V (2011). Living life the natural way – Wheatgrass and Health. ss. 444-456. doi:10.31989/ffhd.v1i11.112. 
  13. ^ "Jump up". WikiHow. 3 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Aralık 2013. 
  14. ^ "Jump up to". Ahr-kc.com. 19 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Nisan 2013. 
  15. ^ "Jump up to". ndb.nal.usda.gov//. 
  16. ^ Chiu, Nan Laia (1979). "Nutrition and Cancer". Nutrition and Cancer, 3. ss. 19-21. doi:10.1080/01635587909513623. 
  17. ^ N. Singh*, P. Verma, B. R. Pandey (2012). "Therapeutic Potential of Organic Triticum aestivum Linn. (Wheat Grass)" (PDF). IJPSDR, January-March. ss. 10-14. 23 Ocak 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mart 2016. 
  18. ^ Meyerowitz, Steve (Nisan 1999). Jump up to:a b c (İngilizce). Book Publishing Company. s. p.53. ISBN 1-878736-97-3. 19 Ekim 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Eylül 2020. 
  19. ^ "• Wheatgrass Juice: Is the magical mystery juice all it's blended up to be?". Erişim tarihi: 6 Kasım 2009. []
  20. ^ Shermer, Michael. "Wheatgrass Juice & Folk Medicine". []
  21. ^ "Türk Tarım-Gıda Bilim ve Teknolojisi dergisi". ss. (7) :604-609,. 30 Mart 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Ekim 2020. 
  22. ^ "Bugday Cimi Suyu Analizi". freshot.com.tr. 12 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Eylül 2020. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">DNA</span> Canlıların genetik bilgilerini barındıran molekül

Deoksiriboz nükleik asit veya kısaca DNA, tüm organizmaların ve bazı virüslerin canlılık işlevleri ve biyolojik gelişmeleri için gerekli olan genetik talimatları taşıyan bir nükleik asittir. DNA'nın başlıca rolü bilgiyi uzun süre saklamasıdır. Protein ve RNA gibi hücrenin diğer bileşenlerinin inşası için gerekli olan bilgileri içermesinden dolayı DNA; bir kalıp, şablon veya reçeteye benzetilir. Bu genetik bilgileri içeren DNA parçaları gen olarak adlandırılır. Bazı DNA dizilerinin yapısal işlevleri vardır, diğerleri ise bu genetik bilginin ne şekilde kullanılacağının düzenlenmesine yararlar.

<span class="mw-page-title-main">Otizm</span> Bilinçsel ve zihinsel rahatsızlık

Otizm, üç yaşından önce başlayan ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan beynin gelişimini engelleyen bir rahatsızlıktır. Bu belirtiler otizmi, Asperger sendromu gibi daha hafif seyreden otistik spektrum bozukluğundan (OSB) ayırır. Otizm kalıtımsal kökenlidir ancak kalıtsallığı oldukça karmaşıktır ve OSB'nin kökeninin çoklu gen etkileşimlerinden mi yoksa ender görülen mutasyonlardan mı kaynaklandığı çok açık değildir. Nadir vakalarda, doğum sakatlıklarına neden olan etmenlerle yakından bağlantılıdır. Diğer görüşlere göre ise çocuklukta yapılan aşılar gibi nedenler tartışmalıdır ve aşı kökenli varsayımların ikna edici bilimsel kanıtları yoktur. 2007 yılında yapılan araştırmalara göre otizmin prevalansını 1.000 kişiye bir ya da iki vaka olarak tahmin eder, aynı araştırmalardaki tahminlere göre OSB yaklaşık 1.000 kişide altı vakadır ve erkeklerde rastlanma oranı kadınlara göre 4,3 kat daha fazladır. 2022 yılı CDC verilerine göre otizmin görülme sıklığı 44 çocuktan 1'e yükselmiştir. Otizm vakalarının sayısı 1980'lerden beri oldukça fazla oranda artmıştır. Bunun nedeni kısmen tanı koyma yöntemlerindeki değişikliklerdir; gerçek prevalansın artıp artmadığı anlaşılamamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Bakteri</span> mikroorganizma üst âlemi

Bakteri (İngilizce telaffuz: [bækˈtɪəriə] ( dinle); tekil isim: bacterium), tek hücreli mikroorganizma grubudur. Tipik olarak birkaç mikrometre uzunluğunda olan bakterilerin çeşitli şekilleri vardır, kimi küresel, kimi spiral şekilli, kimi çubuksu, kimi virgül şeklinde olabilir. Yeryüzündeki her ortamda bakteriler mevcuttur. Toprakta, deniz suyunda, okyanusun derinliklerinde, yer kabuğunda, deride, hayvanların bağırsaklarında, asitli sıcak su kaynaklarında, radyoaktif atıklarda büyüyebilen tipleri vardır. Tipik olarak bir gram toprakta bulunan bakteri hücrelerinin sayısı 40 milyon, bir mililitre tatlı suda ise bir milyondur; toplu olarak dünyada beş nonilyon (5×1030) bakteri bulunmaktadır, bunlar dünyadaki biyokütlenin çoğunu oluşturur. Bakteriler gıdaların geri dönüşümü için hayati bir öneme sahiptirler ve gıda döngülerindeki çoğu önemli adım, atmosferden azot fiksasyonu gibi, bakterilere bağlıdır. Ancak bu bakterilerin çoğu henüz tanımlanmamıştır ve bakteri şubelerinin sadece yaklaşık yarısı laboratuvarda kültürlenebilen türlere sahiptir. Bakterilerin araştırıldığı bilim bakteriyolojidir, bu, mikrobiyolojinin bir dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">RNA</span> nükleotitlerden oluşan polimer

Ribonükleik asid (RNA), bir nükleik asittir, nükleotitlerden oluşan bir polimerdir. Her nükleotit bir azotlu baz, bir riboz şeker ve bir fosfattan oluşur. RNA pek çok önemli biyolojik rol oynar, DNA'da taşınan genetik bilginin proteine çevirisi (translasyon) ile ilişkili çeşitli süreçlerde de yer alır. RNA tiplerinden olan mesajcı RNA, DNA'daki bilgiyi protein sentez yeri olan ribozomlara taşır, ribozomal RNA ribozomun en önemli kısımlarını oluşturur, taşıyıcı RNA ise protein sentezinde kullanılmak üzere kullanılacak aminoasitlerin taşınmasında gereklidir. Ayrıca çeşitli RNA tipleri genlerin ne derece aktif olduğunu düzenlemeye yarar.

<span class="mw-page-title-main">Glüten</span> Arpa,Buğday, Çavdar ve Yulaf

Glüten, belirli tahıl tanelerinde doğal olarak bulunan yapısal proteindir. "Glüten" genellikle sadece buğday proteinlerine atıfta bulunsa da, tıp literatüründe çölyak hastalığını tetikleyebildiği kanıtlanmış tahılların tümünde bulunan prolamin ve glutelin proteinlerinin kombinasyonuna atıfta bulunur. Bunlar, herhangi bir buğday türünü, arpa, çavdar ve bazı yulaf çeşitlerinin yanı sıra bu tahılların çapraz melezlerini içerir. Glüten, ekmeklik buğdaydaki toplam proteinin %75-85'ini oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Krosin</span> Kimyasal madde

Krosin, çiğdem ve gardenya çiçeklerinde bulunan doğal bir karotenoid bileşiktir. Gentiobioz adlı disakkarit ile krosetin adlı dikarboksilik asitten meydana gelen bir diesterdir. Parlak kırmız renklidir ve 186 °C'de ergiyen kristaller oluşturur. Suda turuncu bir çözelti oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Clive Granger</span> Galli ekonomist

Sir Clive William John Granger Galli ekonomist ve Nottingham Üniversitesi ve Kaliforniya Üniversitesi'nde emekli profesör. 2003 Nobel Ekonomi Ödülü'nü Robert F. Engle ile paylaştı.

<span class="mw-page-title-main">MikroRNA</span> yaklaşık 21-23 nükleotit uzunluğunda tek iplikli RNA molekülü türü

Genetikte, mikroRNA (miRNA) yaklaşık 21-23 nükleotit uzunluğunda tek iplikli RNA molekülü türüdür, gen ifadesinin düzenlenmesinde rol oynar. miRNA'lar kodlamayan RNA'lardandır, yani DNA'dan transkripsiyonu yapılan ama proteine çevirisi yapılmayan genler tarafından kodlanırlar. Pri-miRNA olarak adlandırılan primer transkriptler işlenerek, önce pre-miRNA adlı kısa sap-ilmik yapılarına, sonra da fonksiyonel miRNA'ya dönüşürler. Olgun miRNA moleküller bir veya daha çok mesajcı RNA (mRNA) ile kısmî tamamlayıcıdır ve başlıca işlevleri gen ifadesini aşağı ayarlamaktır. 1993'te Lee ve çalışma arkadaşları tarafından Victor Ambros laboratuvarında keşfedilmişlerdir, ancak mikroRNA terimi ilk 2001'de kullanıma girimiştir.

<span class="mw-page-title-main">Wolfgang Ketterle</span>

Wolfgang Ketterle, Alman fizikçi. 2001 yılında Eric Allin Cornell ve Carl Wieman ile beraber Nobel Fizik Ödülü'nü kazanmıştır.

Hormona duyarlı lipaz, insanlarda LIPE geni tarafından kodlanan bir enzimdir. LIPE, çeşitli esterleri hidroliz edebilen bir hücreiçi enzimdir. Enzimin kısa ve uzun olmak üzere iki tipi vardır. Uzun biçimi steroid üreten dokularda bulunur, steroid hormon üretimi için kolesteril esterleri kolesterole dönüştürür. Kısa biçimi, en çok adipositler olmak üzere, çeşitli dokularda bulunur; adipositlerde depolanmış olan trigliseritler bu enzim aracılığıyla yağ asitleri ve gliserole dönüştürülür.

Sterol O-asiltransferaz (SOAT) veya asil-KoA kolesteril asil transferaz, EC 2.3.1.26 asil transferaz sınıfı bir enzimdir. İnsanda iki tip ACAT enzimi vardır, ACAT1 ve ACAT2 enzimleri SOAT1 ve SOAT2 adlı genler tarafından kodlanır. Bu enzimler kolesterol metabolizmasında ve safra tuzu biyosentezinde önemli rol oynarlar. ACAT1 enziminin geni için ACAT1 kullanılmamalıdır çünkü ACAT1 kısaltması ketotiyolaz aktivitesine sahip asetil-Koenzim A asetiltransferaz 1 enziminin genine aittir.

Pankreatik lipaz ilişkili protein 2, insanda PNLIPRP2 geni tarafından kodlanan bir enzimdir. PLRP2, pankreatik lipaz enzimine olan benzerliğinden dolayı adlandırılmış bir lipazdır. Trigliserit, fosfolipit ve galaktolipitleri hidrolizler.

<span class="mw-page-title-main">Edward C. Prescott</span> Amerikalı ekonomist (1940 – 2022)

Edward Christian Prescott, Amerikalı ekonomist. 2004 yılında, Finn E. Kydland ile birlikte, Nobel Ekonomi Ödülü'nü kazanmıştır. Ödül nedeni "İş döngüsünün arkasındaki harekete geçiren gücün ve ekonomik politikanın çağa uyumu konularıyla dinamik makroekonomiye katkıları için" diye açıklanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Açık kümeler dizini</span> Vikimedya liste maddesi

Bu dizin, Güneş Sistemi'nden uzaklığına göre sıralanmış olan açık yıldız kümelerinin bir listesidir. Açık küme, aynı dev moleküler bulut içinde oluşan ve yerçekimsel olarak birbirlerine bağlı olan birkaç bin yıldızın oluşturduğu bir gruptur. Samanyolu gökadasında 1,000'den fazla açık küme bilinmektedir ancak gerçekte bu rakam on katına kadar çıkabilir.

Faktör VIII (FVIII), anti-hemofilik Faktör (AHF) olarak da bilinen önemli bir kan pıhtılaşma faktörüdür. İnsanlarda, Faktör VIII F8 geni ile birlikte kodlanır. Faktör VIII geni X kromozomu üzerinde yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Hepatit</span> Karaciğer inflamasyonu

Hepatit, karaciğer hücrelerinde inflamasyon ile karakterize tıbbi durumdur. İsim Yunanca hepar (ἧπαρ); hepat- (ἡπατ-), karaciğer kökünden ve sonek -itis, "inflamasyon" 'dan türemiştir (c. 1727) Karaciğerdeki inflamasyon zamanla kendini sınırlayabilir ya da fibrozis ve siroza ilerleyebilir.

<span class="mw-page-title-main">Siyez</span>

Siyez, kaplıca ya da einkorn, Fransa, Fas, Yugoslavya ve Türkiye'de yetişen, Triticum boeoticum türünden yabani buğday türünün kültüre alınmış formudur. Triticum dicoccum buğdayı ile birlikte erken dönemde kültüre alınan buğday türlerindendir. İlk kez Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan Karaca Dağ'da evcilleştirildiği düşünülüyor.

<span class="mw-page-title-main">Phillip Allen Sharp</span> Amerikalı biyolog

Phillip Allen Sharp, Amerikan genetikçi ve moleküler biyolog. RNA bağlanmasının kaşiflerinden biridir. Richard J. Roberts ile birlikte ökaryot hücrelerinin DNA dizelerindeki genlerin bitişik sırada olmadığını, aralarda intron denilen okunmayan ve protein sentezine katılmayan bölümlerin olduğunu keşfettiler. Bu sayede mRNA'lar aynı DNA dizesinden bu bölümleri farklı şekilde silmeleri ile farklı proteinleri kodlayabilmektedir. İkili bu keşifleri ile 1993 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülünü kazanmışlardır.

<span class="mw-page-title-main">Subklinik enfeksiyon</span>

Belirti göstermeden veya belirgin işaretleri gözlemlenemeden seyreden enfeksiyonlara subklinik enfeksiyon denir. Subklinik enfeksiyon gösteren bir kişi mikrobun asemptomatik taşıyıcısıdır, parazitler ya da virüsler genellikle hastalıklara neden olurlar, bazı etkenler kendi konakçıları vasıtasıyla sessizce yayılım gösterirler, bu gibi enfeksiyonlar insanlarda ya da hayvanlarda meydana gelebilirler. Bir asemptomatik enfeksiyona yakalanmış kişi kendini hafif soğuk algınlığına yakalanmış gibi hissedebilir. bu tarz enfeksiyon etkenleri mikrobiyolojik kültüre alınarak veya DNA testi teknikleri ile tespit edilebilirler.

<span class="mw-page-title-main">Cüce sarmal galaksi</span> bir sarmal gökadanın cüce türüdür

Cüce sarmal gökada, bir sarmal gökadanın cüce türüdür. Cüce gökadalar; düşük aydınlatma güçleri, küçük çapları, düşük yüzey parlaklıkları ve düşük hidrojen kütleleri ile karakterizedir. Bu tip gökadalar, düşük yüzey parlaklığına sahip gökadaların (LSB) bir alt sınıfı olarak düşünülebilir.