İçeriğe atla

Bruno Bauer

Bruno Bauer
Doğum6 Ekim 1809
Eisenberg, Almanya
Ölüm13 Nisan 1882
Rixdorf, Almanya
EğitimFriedrich Wilhelm University
DönemBatı felsefesi

Bruno Bauer (6 Ekim 1809 - 13 Nisan 1882), Alman teolog, filozof ve tarihçi.[1]

Yeni Ahit'in çıkış noktasını araştırdı, erken dönem Hristiyanlığın aslında Yahudiliğe değil Stoacılığa daha fazla borçlu olduğu sonucunu çıkardı. Hristiyanlığı "Yahudi kılığındaki Stoacılığın zaferi" olarak tanımladı. Günümüze ulaşan Roma İmparatorluğu kayıtlarında Nasıralı İsa diye birinin olmadığını, bunun sadece bir mitten ibaret olduğunu söyledi. Çalışmalarının önemli bir kısmı, şu anda erişim sağlamanın zor olduğu tirajı düşük dergilerde yayımlandı. Yayınevleri tarafından basılan diğer eserlere ulaşmak, yayıncılara karşı mahkeme emri sebebiyle çok az kopyası kaldığı için genellikle zordur. Bu nedenle, örneğin, Bauer' in Das entdeckte Christentum [Örtüsü Kaldırılmış Hristiyanlık] eseri dağıtımdan önce yasaklandı ve ancak yıllar sonra 1927'de metnin elyazmasını bulan Ernst Barnikol'un çabaları sayesinde yayımlanabildi.[2]

August Cieszkowski, Bauer'in ne derecede önemli olduğunu şu sözlerle ifade etmektedir: "Bruno Bauer'in önemli bir bilimsel fenomen oluşturmadığını iddia eden herhangi biri, Reformasyonun hiçbir tarihsel anlamının bulunmadığını ifade eden birine benzer. Ama bu artık bir soru değil, bir olgudur: O, bilimin ufuklarını aydınlatan ışık saçan bir yıldıza benzer."[3] Albert Schweitzer, Bauer'in bilgisine ve erken Hristiyanlık ve Yeni Ahit çözümlemesine karşı büyük bir hayranlık duyuyordu. Bauer'in, eleştirel incelemelerinde, şaşılacak derecede derin fikirler ürettiğini vurgulamıştı.[4] Onun İncil tarihi eleştirisinin, İsa'nın yaşamını anlamanın içerdiği zorluklara dair şimdiye kadar yazılmış en parlak ve tam antoloji olduğundan, İsa'nın yaşamına dair düzinelerce iyi deneme değerinde olduğunu düşünüyordu.[5] Bauer'in çalışmalarını yıllarca incelemiş olan Ernst Barnikol, onu, "özlü bilgi ve eleştirisi" bakımından Nietzsche ve Lenin'i bile gerisinde bırakan, dinin modern zamanlardaki en sivri eleştirmeni olarak görüyor ve Bauer'in hümanizminin, doğaüstü etkenlerin insan yaşamından kaldırılmasından ve insanı anlamayı tinsel güdülere dayandırma girişiminden kaynaklandığını belirtiyordu: "Hegelcilikle tanışık bir araştırmacı olarak Bauer, Hıristiyanlığı ve dini saf bir tinsel yaklaşım uğruna bilinçli bir şekilde reddetmiş olan, modern zamanların en tutarlı hümanistidir."[6] Walter Nigg ise Bauer'i şu sözlerle ifade eder: "Bauer'in adına, 1940 yıllarında, bir tehdit imasıyla bakılıyordu ve bu, 19. yüzyıl teolojisiyle ilgilenen her çalışmada gelişigüzel bir biçimde görünür. Ama adı her ne kadar sürekli olarak kullanılsa da bu kişiliğe ilişkin hiçbir açık tasvir bulunmaz. Kendisi, nerdeyse hiç bilinmez. Karanlığa ve esrara bürünmüştür. Bugün onun yaşamına ve eserine dair hiçbir monografın yayımlanmamış olmasının nedeni ise belirsizdir.",[7] "Bauer' in yaşamı ve kişiliği, antik zamanların, eylemleri insanın nefesini kesen büyük figürlerinkini andırır."[8]

Yahudilik ve Hristiyanlığın yanında, Almanya ve Fransa tarihi, politik konular ve muhtelif toplumsal ve felsefe ile ilgili onlarca kitap ve yüzlerce makale kaleme aldı. Genç Hegelcilerin lideriydi ve Almanya'daki mahut yazınsal-entelektüel hareketin liderlerinden de biriydi. 1839-1843 yıllarında Genç Hegelcilerin radikal etkinliklerinde yer aldı. Ardından, Prusya otoritelerinin yürüttüğü eziyet, yıldırma ve sindirme politikası sebebiyle hareket çözülmeye başladı. Kendisinin Bonn Üniversitesi'nden atılması da dahil olmak üzere üniversite doçentlerinin kovulması, son yıllarında Marx'ın başeditörlük yaptığı Reinische Zeitung gibi önde gelen gazetelerin kapatılması, katı ve sert bir sansürün uygulanması gibi eylemler, Alman radikal çevrelerinin protestolarını ve değişim taleplerini duyurmalarını engellemekte başarılı oldu.[9] Hareketin içerisindeki merkezi şahsiyetler, sürekli artan gericiliğin farkında olarak, temel amaçlarına ulaşmak amacıyla hükûmetin demokratikleşmesi, din ve devletin ayrılması, ayrıcalıkların kaldırılmasına dair düşüncelerle meşgul oldular.[10]

Bauer üniversiteden atıldıktan sonra Bonn'dan tekrar Berlin'e döndüğünde tehlike geçti. İncillere ve Hristiyanlığa karşı eleştirileri sonucunda işten atılmasına mukabil büyük ölçüde halkın desteğinden mahrum olması[11][12] ve bu durumun Bauer '.'n evrensel bir yıkım olmasıyla halkın buna ilgisiz kalması arasındaki orantısızlık karşısında duyduğu hayal kırıklığı, giderek onu kitlenin edilgenliğini eleştirmeye ve savunduğu teorinin arı doğasını vurgulamaya götürdü.[13] Bu koşullar ve özellikle de o dönem egemen olan yıldırma atmosferi altında, ilerici entelijansiya için çekiciliğinin çoğunu yitirdi ve ona karşı bağlılıkları zayıfladı.[14]

Kaynakça

  1. ^ Gjesdal, Kristin (2015). The Oxford handbook of German philosophy in the nineteenth century (1. bas.). Oxford, Birleşik Krallık: Oxford University Press. ISBN 978-0199696543. 
  2. ^ Ernst Barnikol, Das entdeckte Christentum im Vormärz. Bruno Bauers Kampf gegen Religion und Christentum und Erstausgabe seiner Kampfschrift (1927)
  3. ^ August Cieszkowski, Gott Und Palingenesie [Tanrı ve Yeniden Doğuş]. Berlin 1842, s. 93
  4. ^ The Quest of the Historical Jesus [İsa 'nın Yaşamı Üzerine Araştırmaların Tarihi]. Cilt 1, 1966, s.185.
  5. ^ Albert Schweitzer, a.g.e., s.189.
  6. ^ Bauer, Religion in Geschichte und Gegenwart [Tarihte ve Günümüzde Din], Cilt 1, s. 923.
  7. ^ Nigg, Walter (1937). Geschichte des religiösen Liberalismus, Entstehung, Blütezeit, Auslkang (Almanca). M. Niehan. s. 166. 
  8. ^ Nigg, Walter, a.g.e., s.166-167.
  9. ^ Zvi Rosen. Bruno Bauer ve Karl Marx. Notabene Yayınları. s. 125. 
  10. ^ Zvi Rosen. Bruno Bauer ve Karl Marx. Notabene Yayınları. s.126.
  11. ^ Bekenntnisse einer schwachen Seele, s.70-90
  12. ^ Dieter Hertz-Eichenrode: Der Junghegelianer Bnıno Bauer im [Vormörz Döneminde Genç Hegelci Bauer], Doktora Tezi Berlin 1957, s. 89.
  13. ^ Die gute Sache der Freiheit und meine eigene Angelegenheit, s.20-40; 202-205 [İyi Özgürlük Davası ve Benim Kendi Meselem].
  14. ^ Zvi Rosen. a.g.e. s.129

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Karl Marx</span> Almanya doğumlu filozof (1818–1883)

Karl Marx, 19. yüzyılda yaşamış Alman filozof, politik ekonomist ve bilimsel sosyalizmin kurucusu. Bir müddet gazetecilik de yapan Marx, iktisadi ve beşerî konularda eleştirel fikirler ve tespitler ortaya koymuştur.

<span class="mw-page-title-main">İsa</span> Yahudi vaiz ve dinî lider, Hristiyanlığın merkezî figürü

İsa, 1. yüzyılda yaşamış olan bir Yahudi vaiz ve dinî lider. Günümüzde en çok mensuba sahip din olan Hristiyanlığın merkezî figürüdür. Hristiyanlar, Yeşua'nın Eski Ahit'te kehanet edilen ve beklenen Mesih, Tanrı'nın Oğlu ve Tanrı'nın enkarnasyonu olduğuna inanırlar. Yeşua'nın, Yeni Ahit'e göre Yosef (Yusuf) adında dünyevi bir babası olduğu için Yeşua, mensubu olduğu Yahudi toplumunda "Yosef'in oğlu Yeşua" olarak anılırdı.

<span class="mw-page-title-main">Hristiyanlık</span> tek tanrılı İbrahimî bir din

Hristiyanlık, Nasıralı İsa'nın yaşamına, öğretilerine ve vaazlarına dayanan, tek Tanrılı İbrahimî bir dindir. Günümüzde Hristiyanlık, dünya nüfusunun yaklaşık %30,1'ini oluşturmaktadır ve 2,4 milyarı aşkın takipçisi ile dünyanın en kalabalık dinidir. Takipçilerine, "Mesihçi" anlamına gelen Hristiyan veya Nasıralı İsa'ya ithafen İsevi veya Nasrani denir. Kitâb-ı Mukaddes'e inanan takipçileri, Yahudi metni olan Tanah'ta kehanet edilen İsa'nın Mesih olarak gelişinin bir Yeni Ahit olduğuna inanırlar.

<span class="mw-page-title-main">Ludwig Andreas Feuerbach</span> Alman filozof ve ahlakçı (1804-1872)

Ludwig Andreas Feuerbach, Alman filozof ve ahlakçı. Marx üzerindeki etkisi ve hümanist ilahiyat görüşleri ile ünlenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Âdem</span> dinî inanışlara göre dünya üzerindeki ilk insan

Âdem, İbrahimî dinlere göre Tanrı tarafından yaratılan ilk insandır. Bunun yanı sıra Âdem, tüm insanlığın ve onların yaratıcılarıyla olan ilişkilerinin bir sembolü olarak da görülebilir. Âdem ayrıca erkek, kadın ve cinsellik rollerinin dini ahlakını temel almak için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Max Stirner</span> Alman filozof

Max Stirner ya da gerçek adıyla Johann Kaspar Schmidt,, Alman filozoftur. Özellikle Hegel'in toplumsal yabancılaşma ve öz bilinç kavramlarıyla ilgilenmiştir. Stirner, genellikle nihilizmin, varoluşçuluğun, psikanalitik teorinin, postmodernizmin ve bireyci anarşizmin öncülerinden biri olarak kabul edilir. Birçok bireyci filozofu düşünceleriyle etkilemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Theodor W. Adorno</span> Alman filozof ve toplumbilimci (1903 – 1969)

Theodor W. Adorno, , Alman felsefeci, toplumbilimci, bestekâr ve müzikbilimci.

<span class="mw-page-title-main">Adolf Eichmann</span> Holokostun önemli organizatörlerinden biri olan Alman Nazi komutanı

Otto Adolf Eichmann, Hitler'e sunduğu "Yahudi Sorununun Nihai Çözümü" önerisiyle Holokost'un en büyük organizatörlerinden biri olmuş Alman-Avusturyalı SS-Obersturmbannführer'di.

<span class="mw-page-title-main">Yuhanna İncili</span> Yeni Ahitin dördüncü bölümü

Yuhanna İncili, Kutsal Kitap dizisine ait olan bir kitaptır. Yunanca Kutsal Yazıların ya da Yeni Ahdin dört kanonik incillerden sonuncusudur. Bu incilin Yuhanna adlı bir adam tarafından yazıldığı genellikle kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Maniheizm</span> düalistik bir Antik İran dini

Mani dini veya Maniheizm, 3. yüzyılda Pers İmparatorluğu içinde, "Peygamberlerin Mührü" yani "son peygamber" olduğuna inanılmış Mani tarafından kurulmuş ve kısa sürede hızla geniş bir coğrafyaya yayılmış büyük bir dindi. Bu dinin önemli kutsal metinlerinden biri Arzhang'dı. Mani dini en parlak dönemini 8. yüzyılda Uygur Devleti'nin millî dini olarak ilan edilmesi ile yaşadı. Mani kelimesi eski Türkçe "Mengü" ve Çağatay Türkçesinde "Tanrı" demektir.

<span class="mw-page-title-main">Marx'ın insan doğası teorisi</span>

Karl Marx'ın insan doğası teorisi onun kapitalizm eleştirisinde, komünizm anlayışında ve maddecilik anlayışında önemli bir yer tutar. Marx, tam olarak “insan doğası” ifadesini kullanmaz, bunun yerine kullandığı “gattungswesen” kavramı genellikle ‘varlık türü’ ya da ‘tür-özü’ olarak çevrilir. Marx bu terimle insanların bir ölçüde kendi doğalarını oluşturma veya şekillendirme yeteneğine sahip olduklarını belirtmektedir. Genç Marx'ın 1844 yılına ait el yazmalarındaki bir nota göre terimi, hem birey hem de insan doğasından bir bütün olarak bahsederken kullanan Ludwig Feuerbach’tan alıntılamıştır. Bütünsel bir insan anlayışına sahip olan Marx, insanı yabancılaşmamış durumuna geri dönmeye, doğayla, başka insanlarla ve toplumla yeniden birleşmeye ihtiyaç duyan bir varlık olarak görmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Dietrich Bonhoeffer</span> Alman ilahiyatçı ve Nazi karşıtı (1906-1945)

Dietrich Bonhoeffer, Nazizm'e karşı durmuş Alman Lüteryan teologdur.

<span class="mw-page-title-main">Ernst Bloch</span> Alman filozof, yazar

Ernst Bloch, Alman filozof, yazar.

Nasyonal sosyalizm döneminde tehdit altındaki yüzlerce kişi Nazi Almanyası'ndan Türkiye'ye sığınmacı olarak geldi. Naziler tarafından yurttaşlıktan atılanlar veya başka nedenlerle vatansız olanların pasaportlarına kısmen "heimatlos" damgası vuruldu. Bu da sığınmacı statüsüyle eş anlamlıydı ve Türkçeye "haymatlos" terimi olarak girdi.

<span class="mw-page-title-main">Mesih efsanesi teorisi</span> Nasıralı Yeşuanın (İsa) hiç var olmadığını öne süren kuram

Mesih Efsânesi teorisi ya da İsa Efsânesi teorisi ya da kısa şekliyle Efsânecilik, Nasıralı İsa'nın hiç var olmadığını veya var olmuşsa bile Hristiyanlığın kurulmasıyla ve incillerde anlatılanlarla hiçbir bağlantısı olmadığını öne sürer. Mesih Efsânesi teorisi, tarihsel İsa araştırmacılığına aykırı bir duruş sergiler. Tarihî İsa araştırmacılığı ise İncillerde anlatılan olayların birçoğunun tarihî olmadığını fakat İncillerin dallanıp budaklandığı tarihî bir özünün olduğunu savunur.

Ahlakın Soykütüğü Üstüne: Bir Kavga Yazısı, Alman filozof Friedrich Nietzsche’nin son dönem yapıtlarındandır. Önsöz ve üç bölümden oluşan eser, 1887 yılının temmuz ve ağustos aylarında yazılmış ve aynı yılın kasım ayında basılmıştır. Nietzsche bu kitapta ceza,suç, adalet, hınç duygusu, vicdan gibi ahlaki kavramların tarihsel gelişimini inceleyip, Yahudiliğin ve Hristiyanlığın modern Avrupa kültüründe hakim kıldıkları 'ahlaki önyargıların' eleştirisini yapar. Nietzsche yorumcuları tarafından onun en sistematik kitabı olarak görülen Ahlakın Soykütüğü Üstüne, modern Avrupa kültürünün en önemli yapıtlarından biri olarak kabul edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Efeslilere Mektup</span> Pavlusa atfedilen ama MS 100-120 arasında takipçilerinden biri tarafından yazıldığı düşünülen Yeni Ahit mektubu

Efesliler'e Mektup ya da Pavlus'un Efesoslular'a Mektup'u Yunanca, Kutsal Yazılara ait bir kitaptır. Sadece Efesliler olarak da adlandırılmaktadır. Bu mektup elçi Pavlus'un değişik cemaatlere ya da kişilere yazdığı 14 mektuptan biridir. Pavlus bu mektubu, Efes şehrinde oturan Hristiyanlar'a yazdı.

<span class="mw-page-title-main">Aya Tekla Yeraltı Kilisesi</span> Mersin, Silifke yakınlarındaki bir yeraltı kilisesi öreni

Aya Tekla Yeraltı Kilisesi (Meryemlik) Mersin ilinin Silifke ilçesi yakınlarında yer alan bir yeraltı kilisesi örenidir.

<span class="mw-page-title-main">Tarihî İsa</span> Tarihsel bir kişilik olarak İsa

Tarihî İsa, Kristolojik tanımların ve İsa'nın diğer Hristiyan anlatımlarının aksine, İsa'nın yaşamının ve öğretilerinin eleştirel tarihsel yöntemlerle yeniden inşasıdır. Ayrıca İsa'nın yaşadığı tarihsel ve kültürel bağlamları da göz önünde bulundurur. Tarihî İsa veya Nasıralı İsa, MÖ 4-7 arasında, muhtemelen Nasıra'da doğmuş; MS 30-31'de Kudüs'te yaşamış bir Yahudi gezgin vaizdi. 28 yılından itibaren Celile ve Yahudiye'de halka vaaz vermeye başladı. Aradan geçen iki ila üç yıl sonra, Roma valisi Pontius Pilatus'un emriyle Roma askerleri tarafından çarmıha gerildi. Yeni Ahit, Hristiyanlık inancının ilk belgesi olarak, İsa hakkında yapılan tarihi araştırmaların en önemli kaynağıdır. İsa, havarilerini topladı ve Yahudilere Tanrı’nın Krallığı’nda krallığını ilan etti, bu nedenle halkını tövbe etmeye çağırdı. Havarileri, ölümünden sonra onu İsa Mesih, Mesih ve Tanrı'nın Oğlu olarak ilan ettiler. Bu olayın sonrasında, yeni bir dünya dini olan Hristiyanlık doğdu. İsa, Hristiyanlığın dışında da önemli hale geldi.

Yahudi Sorunu, 19. ve 20. yüzyıl Avrupa toplumunda Yahudilerin statüsü ve uygulanan muamele ile ilgili geniş kapsamlı bir tartışmaydı. Diğer “ulusal sorunlara” benzeyen bu tartışma, Yahudilerin toplum içindeki 18-20. yüzyıllarda Avrupa’da bir azınlık olarak medeni, yasal, ulusal ve politik statüsünü kapsıyordu.