İçeriğe atla

Bronz Çağı Çöküşü

Amarna Dönemi'nde Antik Yakın Doğu

Bronz Çağı Çöküşü Güneybatı Asya’da ve Doğu Akdeniz’de, Bronz Çağı sonları, Demir Çağı başlarında yaşanan hızlı, yıkıcı ve kültürel dağılmalara, çözülmelere yol açan bir dizi toplumsal çöküştür. Doğu Akdeniz’deki Bronz Çağının yüzyıllar içinde oluşan tüm kurumları yerle bir olmuştur, şehir hayatı çok büyük ölçüde gerilemiştir, geriye yalıtılmış köy toplumları kalmıştır. Miken Yunanistanı’nda saray ekonomileri çökmüştür. Yıkımların ardından Kıta Yunanistan’ı, Ege Adaları ve Anadolu 400 yıl sürecek bir karanlık çağa girecektir. Bu dönemden günümüze Mısır kaynakları hariç hiçbir yazılı belge kalmamıştır. Akdeniz’in tüm doğu yarısında, Antik Mısır hariç, neredeyse tüm büyük ve orta ölçekli kentler, çoğunlukla yağmalanıp ateşe verilmiş, diğerleri bu akıbete uğramamak için boşaltılmıştır. Bronz Çağı boyunca gelişip serpilen tüm krallıklar, yine Mısır hariç yıkılmış ve bir daha varlık gösterememiştir.

Tüm bu yıkımlar MÖ 13. yüzyılın son çeyreğiyle MÖ 12. yüzyıl boyunca gerçekleşmiştir. Saldırılar ve sonucu yıkımlar, MÖ 13. yüzyılın son çeyreğinde tek tük görülmeye başlamış, MÖ 1190 civarında sıklaşmış, MÖ 1180’li yıllarda en yoğun evreye ulaşmış, MÖ 1175'e gelindiğinde iyiden iyiye seyrekleşmeye başlamıştır.[1]

Genel çerçeve

İstila yolları

Bronz Çağı sonlarında Akdeniz’in doğu yarısında güçlü toplumsal, siyasi yapılanışlar var olmayı sürdürüyordu. Bunlar Yunanistan’da Miken krallıkları, Girit’de Minos Uygarlığı, Anadolu’da Hitit İmparatorluğu, Kıbrıs’ta Alashiya Krallığı (en:Alashiya), Suriye ve Kuzey Mezopotamya’da Asur İmparatorluğu ve Mitanni, yine Suriye’de Ugarit, Mısır’da Antik Mısır Kuzey Arabistan’da Arami kabileleriydi.

Miken Uygarlığı MÖ 1260 – 1150 yılları arasında çöktüğünde, Anadolu ve Suriye’deki,[2] Hitit İmparatorluğu ve Antik Mısır’ın da yine Suriye ve Kenan topraklarındaki[3] ticareti ciddi biçimde kesildi. Anadolu'da ise Hitit İmparatorluğu MÖ 1190 dolaylarında yıkılmıştır. Öte yandan bu bölgelerdeki okur-yazarlık da aynı ölçüde geriledi. Dönemin başlarında Troya’dan Gazze’ye kadar hemen hemen her kent örneğin Hattuşaş, Miken ve Ugarit gibi şiddetli saldırılara uğradı ve diğer birçok kent de terk edildi.[4] Asur İmparatorluğu kralı I. Tiglat-Pileser’un MÖ 1076’daki ölümünü izleyen 150 yıllık dönem de İmparatorluk için bir gerileme dönemiydi. Varlıklarını ancak daha dar bir bölgeye çekilerek sert bir savunmayla sürdürebildiler. Bu yıkımların sonlarına doğru MÖ 10. yüzyıl ortalarında Geç Hitit krallıkları, Arami krallıkları ve Yeni Asur Devleti’nin ortaya çıktığı görülmektedir.

Tüm Yunanistan anakarasında, Anadolu’da ve Yakın Doğu’da Ege Adaları’nda MÖ 1200 – 800, büyük merkezi otoritelerin olmadığı yazılı belgelere rastlanmayan bir karanlık çağ yaşanmıştır.[5] Dolayısıyla antik dünyanın kent devletleri ya da krallıkları yerine artık bu köy kültürleri hakim olacaktır. Bu dönem, Akdeniz Karanlık Çağı[6] olarak da bilinir. Gerçekten de MÖ 12. yüzyıl başı, tüm Doğu Akdeniz için dört yüz yıl kadar sürecek bir karanlık çağın başlangıcı olmuştur.[7] Birçok kaynakta Ege Göçleri olarak ifade edilen olaylar dizisi bu genel çöküşü dile getirmektedir.[8]

Ancak bu döneme karanlık çağ denilmesi, esas olarak arkeolojik bulguların ve yazılı kaynakların sınırlı olmasından kaynaklanıyordu. Son yıllarda Anadolu'daki birçok kent ve höyükte yapılan kazılarda elde edilen buluntular, bu dönemin tümüyle karanlık olmadığına işaret etmektedir. Bu bulgular ışığında özellikle arkeologlar karanlık çağ tanımlamasına karşı çıkıyorlar. Bununla birlikte arkeolojik bulgular da toplumsal yapıların köklü bir değişiklik geçirmiş olduğunu, önceki dönemin büyük yerleşimlerinde dahi "basit, geleneksel ve köylü kültürüne" geri dönüldüğüne tanıklık etmektedir.[9]

Saldırılar ve yıkımlar

Anadolu

17. yüzyıl ressamlarından Kerstiaen De Keuninck'in, Troya'nın düşüşünü tanımlayan bir tablosu.

Geç Bronz Çağı’nın tüm önemli Anadolu kentleri yıkım izleri göstermektedir, arkeolojik kazılarda yıkım izleri bulunan bir katmanla mutlaka karşılaşılmaktadır. Kızılırmak kavisi içindeki hiçbir kent yıkımdan kurtulamadı, başkent Hattuşaş, Alacahöyük, Maşat ve Alişar. Görünüşe göre bu yerleşimler yabancılar tarafından iskan edildi. İzleyen yüzyıl boyunca bu bölgede hiçbir kent görülmemiştir. Kavsin dışında Karaoğlan yakıldı ve sakinleri öldürüldü, kazılarda kurbanların iskeletlerinden kalanlar bulunmuştur. Alişar, Maşat benzer şekilde yıkıma uğradılar.[10] Tüm Hitit kentleri izleyen bin yıl boyunca bu topraklardaki uygarlık, Hititler’in düzeyini yeniden canlandıramadı.

Öte yandan Troya’nın VIIa olarak tanımlanan kazı katmanı yakılıp yıkılmıştı. Bu yıkımın MÖ 1190 ya da 1180 yıllarında gerçekleşmiş olması muhtemel görünmektedir.[11] Surlarla çevrili Milet de yıkıma uğramış görünmektedir. Arkeolojik kazılar kentin GHIIIC[not 1] içinde (MÖ 1190-1060) yıkıma uğradığını göstermektedir. Milet daha sonra iskan edilmiştir.[11]

Büyükçe bir yerleşim olan Tarsus da yıkıma uğrayan bir başka Hitit yerleşimidir. Kentte yapılan arkeolojik çalışmalara göre MÖ 1190 yılı sonrasında yakılıp yıkıldığı anlaşılmaktadır.[12]

Günümüz Güneydoğu Anadolu bölgesinde Bronz Çağı sonlarında yıkıma uğrayan diğer yerleşimler Lidar Höyük,[not 2] Tille Höyük,[not 3] Norşuntepe[not 4] gibi yerleşimlerdir.[12]

Kıbrıs

Hitit kralı IV. Tuthaliya’nın hükümdarlığı sırasında (MÖ 1237-1209) ada, ya bakır kaynaklarının güvenliğini sağlamak ya da korsan faaliyetlerini önlemek amacıyla Hititler tarafından istila edilmiştir. Kısa bir süre sonra MÖ 1200’de IV. Tuthaliya’nın oğlu III. Arnuvanda adayı yeniden istila etmiştir. Geç Bronz Çağı sonlarında MÖ 1200 – 1050 arasında Enkomi, Kition (günümüzde Larnaka) ve Sint a gibi kentler, terk edilmelerinden önce yaklaşık tarihlerle MÖ 1179 ve MÖ 1190 yıllarında iki kez yakıldı ve yağmalandı.[13] Bazı kentlerde yıkımın izleri görünürken bazı küçük yerleşimlerin terk edilmiştir ama yıkım izleri görünmemektedir. Tüm bunların bir Miken istilası olup olmadığı net değildir. Kısa süreli iskan edilmiş bir yerleşim olan Kokkinokremnos’daki bazı dökümhanelerde bakır, gümüş ve altın külçeleriyle iş aletlerinin gizlendiği yerler bulunmuştur. Kent halkı, yaklaşan bir tehlikeyi görüp kentlerini bir anda boşaltmış görünmektedir. Bütün bunların geri dönülüp alınmamış olması, bu insanların öldürüldüğünü ya da köleleştirildiğini düşündürmektedir.[14]

Doğu Akdeniz

Ugarit
Levant Bölgesi

Suriye yerleşimlerinin Geç Bronz Çağı’nda Mısır ve Ege kıyıları ile düzenli bir ticari ilişki içinde olduklarını gösteren kanıtlar vardır. Antik Mısır’da bulunan kanıtlar firavun Merenptah hükümdarlığı (MÖ 1213 – 1203) sonrasında Ugarit’de bir yıkım yaşandığını göstermektedir. Ugarit’in son Bronz Çağı kıralı Ammurapi, MÖ 1215 – 1180 tarihleri arasında hüküm sürmüş olan son Hitit kralı II. Şuppiluliuma’nın çağdaşıydı. Kil tablet üzerine yazılmış bir mektup yakılıp yıkılmış kentte yangından kararmış halde bulunmuştur. Mektup, bugünkü Sina, Filistin ve Kıbrıs’ı kapsayan ve Kıbrıs merkezli bir Bronz Çağı hükümdarlığı olan Alaşiya kralının yardım talebine verilmiş dramatik bir yanıttır. Ammurapi mektupta, ilerleyen Deniz Kavimleri istilalarının Yakın Doğu’daki devletleri ciddi bir krizle karşı karşıya bıraktığına değinmektedir. Bütün piyadelerin ve savaş arabalarının Hatti ülkesinde olduğu, tüm gemilerimin Likya açıklarında devriye gezdiği bildirilmektedir. “Böylece ülke savunmasız kaldı.”[15] denilmektedir. Yine Ugarid’de bulunan bir mektuptan III. Suppiluliuma’nın istilalar karşısında Ammurapi’den yardım istemiş olduğunu göstermektedir.

Ne var ki Ugarit için de hiçbir yardım gelmedi ve kent Bronz Çağı sonlarında yakılıp yıkıldı. Bu yıkımın tarihi konusunda bir süre farklı hipotezler ileri sürülmüştür ve halen kesin bir tarih belirlemek güçtür. Genel yaklaşım Ugarit’in yıkım tarihi, MÖ 1196 ile MÖ 1179 yılları arasında bir tarihte olmalıdır.[16] Bu yangında kavrulmuş durumda bulunan kil tabletlerdeki mektuplar, kentin denizden gelen bir saldırı sonucu yakılıp yıkıldığını göstermektedir. Ugarit kralının mektubunda yedi gemiden söz edilmektedir. Ugarit ile Alaşiya arasındaki üç mektupta da aniden oraya çıkan, kentleri yakıp yıktıktan sonra yelken açarak uzaklaşan bir düşmandan söz etmektedir.[17] Kıbrıs’tan, Kral Alashiya’dan bir mektup da kentlerin denizden gelen saldırganlar tarafından yakılıp yıkıldığından söz etmektedir. Aynı zamanda Likya açıklarında devriye gezen Ugarit filosunun da yok edildiği belirtilmektedir.[15] Ugarit’ten çok uzak olmayan Ras ibn Hani ve Tell Subs gibi liman kentlerinde de yıkım tabakaları görülmektedir. Asi Nehri üzerindeki antik yerleşmeler Alalah, Hama, Katna ve Kadeş gibi kentler, yine MÖ 1200 civarında tahrip edilmiştir.[18]

Günümüz Suriye’sinin kuzeyinde Fırat kıyısındaki Emar MÖ 1185 civarında “düşman orduları"nın saldırılarıyla yıkılmıştır. Bu tarihlendirme kazılarda bulunan iki kil tablete dayanmaktadır.[19]

Mısır’daki kanıtlar Firavun Horemheb döneminde göçebe Shasu kabilelerinin daha ciddi bir sorun olduğunu göstermektedir. Firavun II. Ramses Kadeş Savaşı’ndan sonra, bu göçebe toplulukları, Ölü Deniz’in doğu sahilleri boyunca uzanan Moab Dağları ötesine sürmek için bir sefere çıkmıştır. Daha sonra Moab’da bir kale inşa etmişti. Merneptah döneminde Shasu kabileleri, Horus’un Yolu olarak bilinen,[20] bugünkü Suriye’nin kuzeyindeki Rakka yakınlarına kadar uzanan ticaret yolunu tehdit ediyorlardı. Bu yol üzerindeki Deir Alla yerleşiminin MÖ 1190’dan sonra şiddetli bir yıkım yaşadığına ilişkin kaynaklar vardır. Her şeyden önce, kentteki kazılarda üzerinde Mısır Kraliçesi Twosret’in kartuşu kazınmış bir vazo bulunmuştur. Twosret MÖ 1191-1190 yılları arasında Mısır’a hükmetmişti.[19] Yıkıma uğrayan diğer bir yerleşim Lachish de Deir Alla’la aynı tarihlerde ya da birkaç yıl sonra yıkılmıştır.[19] Bundan kısa bir süre sonra MÖ 1150 dolaylarında kent çevreden gelen yerleşimciler ve III. Ramses’in bir garnizonu tarafından iskan edilmiştir. Gazze’nin kuzeyindeki tüm sahil kentleri imha edildi ve kanıtlar Gazze, Aşdod, Aşkelon, Akka ve Yafa’nın otuz yıldan fazla bir süre yeniden iskan edilmediğini göstermektedir. İç kesimlerdeki Tel Hozor, Betel, Beit Şemeş, Eglon, Debir ve diğer birçok kentin de imha edildiği anlaşılmaktadır. Sahildeki yerleşimlerin yıkımından kaçan yerli halkla, Anadolu’dan göç eden unsurlar ve göçebe topluluklar kaynaşmış olabilir. Bu topluluklar yüksek bölgelere çekilerek küçük köyler kurdular ve düzenledikleri teraslarda tarıma başladılar.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yapılan arkeolojik kazılarda, Geç Bronz Çağı son evreleri ile Demir Çağı ilk evreleri arasında yangın katmanlarına rastlanmaktadır. Örneğin Malatya / Battalgazi yakınlarındaki İmamlı Höyük'te, iki kültür katmanı arasında, "Geç Bronz Çağı en son evresinin yıkılışını belirleyen" 30 cm'lik bir yangın tabakası ortaya çıkarılmıştır.[21]

Antik Yunanistan

Geç Bronz Çağı Miken kentlerinden hiçbiri yıkımdan kurtulmamıştır. Tahkim edilmiş yerle ve kaleler de yıkıma uğramıştır. Peleponnes’deki daha küçük yerleşimlerin yüzde doksandan fazlası terk edildi. Bronz Çağı Çöküşü, Antik Yunanistan’da Grek Karanlık Çağı olarak adlandırılan ve 400 yıldan fazla süren bir dönemin başlangıcını işaret etmektedir. Atina gibi diğer Grek kentleri varlıklarını sürdürdüyse de yıkımın etkileri kentlerin çok daha geniş bir çevresinde, ticaretin daralması ve kültürel gerileme olarak kendini gösterdi.

Mezopotamya

Asur, kuzeybatıdaki topraklarını Muşki’lere kaptırdı. Daha sonra I. Tiglat-Pileser hükümdarlığında bölge geri alındı. Babil ve Asur bölgelerinde, Arami yayılmasıyla kontrol kentlerin dışında hemen hemen sağlanamıyordu. Babil zaten Shutruk Nahunte yönetimindeki Elam’larca yağmalanmıştı ve Dicle’nin bir kolu olan Diyala Vadisi kaybedilmiştir. Yine de Asur kralları büyük kentleri ve ülkeyi yıkımdan korumayı başardılar.[22]

Antik Mısır

III. Ramses’in Libya kabileleriyle savaşı. Medinet Habu Tapınağı duvar kabartmalarından

Mısır da Asur gibi kentlerinin yıkılıp yakılmasını önleyebilmiş, bir krallık olarak ayakta kalmayı başarmıştır. Ancak firavunlar yaklaşık olarak MÖ 1208 – 1176 yılları arasında istilacılara karşı art arda savaşlar vermek zorunda kalmışlardır. II. Ramses döneminde, MÖ 1213’e kadar Mısır güvendeydi.[23] Yerine geçen ve MÖ 1203 yılına kadar hüküm süren Merenptah dönemi ise yoğun dış baskılarla geçti.

Firavun III. Ramses’in aynı zamanda mezar odasının da yer aldığı Medinet Habu Tapınağı duvarlarındaki yazıtlar, Firavun’un dış saldırılarla mücadelesini anlatmaktadır. Yazıtlarda, hükümdarlığının sekizinci yılında (MÖ 1179) Deniz Kavimleri’nin Mısır’a saldırdığını, ama daha önce Hatti ülkesinin, Alashiya’nın ve Amori topraklarının yakılıp yıkılmış olduğu belirtilmektedir.[24] III. Ramses, hükümdarlık yıllarında üç büyük saldırıya karşı savaşmıştır. Bunlardan ilki MÖ 1182 yılında Libya kabilelerinin kalabalık bir saldırısıdır. Ardından MÖ 1179 yılında Antik Filistinliler’e ve Deniz Kavimleri’nden Tjekker, Denyen, Sherden, Wesheshler, Turha güçlerine karşı Djahi’de bir kara savaşı verdi. Bu kuvvetlerin Mısır’a karşı giriştiği bir deniz saldırısının da püskürttü. Üçüncü saldırı MÖ 1176 yılında girişildi ve Mısır kuvvetleri bu saldırıyı da püskürttü.[25]

Bir süre görünüşte direnebildikten sonra Antik Mısır, MÖ 12. yüzyıl ortalarında, Firavun VI. Ramses zamanında çökmüştür. Daha önce dikilmiş olan Merneptah Steli, Antik Libya halklarının, Akalar’ın, Deniz Kavimleri’nin, Lukkalar’ın saldırılarından ve bir Kenan halkının ayaklanmasından söz etmektedir. İkinci bir genel saldırı Firavun II. Ramses döneminde Filistinliler ve Deniz Kavimleri’nden üç kabile tarafından gerçekleştirilmiştir.

Çöküşün olası nedenleri

Bronz Çağı Çöküşü her şeyden önce Geç Bronz Çağı ile Erken Demir Çağı’nın arasında bir geçiş dönemi gibi yer almaktadır. Bu dönem içinde, merkezi otoritelerin yıkıldığı, özellikle yoğun nüfusun toplandığı kentsel merkezlerde çok geniş çaplı bir genel nüfus azalması yaşandığı, Anadolu ve Ege kıyılarında okur-yazarlığın kaybolduğu, uzun mesafeli uluslararası ticaretin yerleşmiş yapılarının ortadan kalktığı, güç için çekişmelerin ölçüsüzleştiği, genelde gözlemlenen olgulardır.

Bilim insanlarının büyük çoğunluğu yıkımların insan elinden çıktığı konusunda hemfikirdir.[26] Bu şekilde kabul etmek için, günümüze ulaşan belgeler, yazıtlar gibi yeterli gerekçe vardır. Bu noktada cevaplanması gereken iki soru bulunmaktadır, saldırıların nedenleri ve saldırılara karşı konulamamasının nedenleri. Çöküşün nedenlerine ilişkin, birbiriyle uyumlu ve bir bakıma birbirini tamamlayan farklı açıklamalar vardır. Bir kısım görüşler hem saldırıların hem de karşı konulamamasının nedenleri açıklamaktadır.

Volkanik hareketler

İzlanda’daki Hekla yanardağının bir infilakı bu döneme denk gelmektedir. Her ne kadar kesin tarihi tartışmalı ise de Mısırbilimciler MÖ 1159 yılını kesin bir tarih olarak verirler ve bu tarihle Antik Mısır’da yaşanan kıtlıkları bu patlamaya bağlamaktadırlar.[27]

Deprem

Stanford Üniversite’sinden Profesör Amos Nur, 6,5 şiddetinde depremlerin artçı depremler yaratma niteliği olduğundan, böyle bir depremin ardından zayıflayan fay hattı boyunca aylar ya da yıllar içinde artçı depremlerin olabileceğini öne sürmektedir. Sismik dinleme cihazlarının keşfinden bu yana Doğu Akdeniz ve Ege’de kaydedilen verileri inceleyen Nur, bu bölgede birbirini çapraz kesen büyük fay hatları olduğunu saptamaktadır. Ayrıca 6,5 şiddetinde çok sayıda depreme yol açabilecek bu duruma dikkati çekmektedir. Bu şiddetteki depremler, antik şehirler bir yana modern binaları dahi yıkabilecek güçteki yer sarsıntılarıdır. Tüm bunların sonucunda Nur, MÖ 1225 – 1175 yılları arasında söz konusu bölgede bir “deprem fırtınası”nın gerçekleşmiş olabileceğini ileri sürmektedir. Bu açıklamanın ardından, Geç Bronz Çağı’nda imha olan yerleşimlerin haritasıyla gerçekleşmiş depremleri gösteren haritanın üst üste konduğunda büyük bir benzerlik gösterdiğini ifade etmektedir. Nur’a göre, Bronz Çağı Çöküşlerine, MÖ 13 yüzyıl sonu, 12. yüzyıl başında gerçekleşen son derece yıkıcı bir dizi artçı depremin yol açmış olması mümkündür.[28]

Göçler ve akınlar

Arkeolog ve tarihçilerden Ekrem Akurgal, Gustav Lehmann ve Fritz Schachermeyer, Gaston Maspero’nun şu görüşleri desteklemektedir.

Güneydoğu Avrupa’da kullanılan hem bronz, hem de demirden yapılan bir tür kılıcın tüm bölgede çokça bulunmuştur. Ayrıca Mısır kayıtları “tüm karalardan kuzeylilerin” istilasından söz etmektedir.[29] Dönemin Ugarit yazışmaları Deniz Kavimleri’nden bilinmeyen kabilelerin istilasından söz etmektedir. Benzer şekilde Bronz Çağı Çöküşü’nden hemen önce Ege Denizi kıyılarında bulunan Doğrusal B dokümanları özellikle Anadolu kıyılarında büyük çapta korsan baskınlarından söz etmektedir. Daha sonraları II. Ramses dönemi ardından Libya sahilleri boyunca akınları karşılamak üzere kaleler inşa edilmiş ve bakımı yapılmıştır.

Bu teori, bölgede görülmeye başlayan bilinmeyen etnik grupların varlığıyla güçlenmektedir. Sonuç olarak tüm bu bulgular, Hint-Avrupa kabileleri olan Frigler, Traklar, Antik Ermeniler, Makedonlar ve Dorlar bu tarihlerde kuzeyden bölgeye geldiklerini göstermektedir. Diğer yandan muhtemelen güneydoğudan gelen Arami göçleri de bölge üzerine yayılmıştır.

Bu göçlerin ve (bir yaklaşıma göre) barbar akınlarının[30] sonuçları son tahlilde kuraklık, silahlardaki gelişmeler, depremler ya da diğer doğal felaketlerle birlikte ortaya çıkmış olabilir. Bu bağlamda göçler kuramı burada değinilen diğer kuramlarla çelişik durumda değildir.

Demir silahlar

Bronz Çağı Çöküşü, demir teknolojisinin kuzeyde diğer bölgelerden önce gelişmeye başlamasıyla açıklanabilir. Bu bağlamda Demir Çağı toplumları ile Bronz Çağı toplumlarının dünyanın aynı bölgesinde komşu olması, iki tip toplum arasında çok net bir güç farkına yol açmıştır.[31] Demir silahlarla donatılmış orduların daha büyük olduğu ve daha iyi donatıldığı ileri sürülmektedir. Böyle olunca Antik Yakın Doğu’nun, esas olarak bronz silahlı Mayrannu savaş arabalı, fakat kendilerinden daha küçük çaplı orduları karşısında üstün gelebildikleri açıktır.[32] Öte andan uzun mesafeli ticaretteki kesilme toplumların ekonomik sistemlerinde bir çöküş yaratmıştı. Bunun sonucunda bronz imalatı için gerekli kalayı bulmak fazlasıyla güç oluyordu ve sonuçta bronz üretimi düştü. Bronz aletlerin ergitilerek silah yapımında yeniden kullanıldığını gösteren bulgular da bu yaklaşımı desteklemektedir.

Kıtlıklar

Yale Üniversitesi Yakın Doğu Arkeolojisi profesörü Harvey Weiss,[33] Yunanistan, Türkiye ve Orta Doğu’daki 35 hava gözlem istasyonundan Palmer Dorught İndeksi verilerini inceleyerek 1972 Ocak ayından beri süreklilik gösteren kuraklık durumlarının, Bronz Çağı Çöküşü ile ilgili tüm kentlerin bölgelerini etkiler durumda olduğunu göstermiştir.[34] İklimsel değişikliğin neden olacağı kıtlıklar, örneğin gıda stoklarının tükenmesine yol açacak kadar uzun süren kuraklık, sosyo-ekonomik sorunları hızla derinleştirir ve bunun sonucunda savaşlara yol açabilirdi. Daha yakın zamanlarda Brian M. Fagan, kış fırtınalarının Atlantik’ten Pireneler ve Alpler’e Kıta Avrupası’nın daha ılıman iklime kavuştuğunu fakat Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’de kıtlıklara yol açtığını, bu iklim değişikliğinin toplumsal çöküşlere zemin hazırladığını ortaya koymuştur.[35]

Hitit İmparatorluğu’nun MÖ 1280 yılındaki Kadeş Savaşı’ndan itibaren kayıplarını gidermekte zorlandığı biliniyor. Ayrıca 1200’lü yıllara gelinirken Anadolu’da büyük bir kuraklığın ve buna bağlı olarak kıtlığın yaşanmış olması kuvvetle muhtemeldir.

Savaş tarzının değişmesi

Kalabalık piyade gruplaşması, yeni geliştirilen silah ve zırhlar, döküm yerine dövme mızrak uçları ve uzun kılıçlar, kesici ve saplama silahlarda devrimsel gelişmeler ve cirit kullanımı, Ege kıyılarında kısa zamanda önem kazandı. Bir bakıma buna bağlı olarak bronz dökümhanelerin sayısı hızla arttı. Öte yandan demir silahlarıyla hoplitlerin prototipinde teçhiz edilmiş piyade, ana gücünü savaş arabalarının oluşturduğu orduların saldırılarına karşı koyabildi ve onların üstesinden geldi. Ardından, kuvvetleri savaş alanında ağır yenilgiye uğramış merkezi otoritelerin güçten düşmesiyle toprakları istila edildi, kentleri yağmalandı ve yakıldı. Bütün bunlar hızlı bir toplumsal çöküşün kısa süreciydi.[36][37]

Genel sistemlerin çöküşü

Genel sistem çöküşü, MÖ 12.-13. yüzyıllarda Kıta Avrupası’nda yaşanan bir kültürel gerilemeyi açıklamak için ileri sürülmüştür. Bu dönemde, ölülerin yakılarak küllerinin bir vazo içinde saklama geleneğinden, MÖ 10.–9. yüzyıllarda ölülerin gömülme geleneğinin hakim olduğu Kelt Hallstatt Kültürü’ne geçilmişti.[38] Bu kuram, bu kültürel gerilemeye, Bronz Çağı Çöküşü’nün neden olup olmadığı ya da ne derecede etkisi olduğu sorusunu açıklamamaktadır. Joseph Tainler tarafından ileri sürülen Genel Sistem Çöküşü Kuramı, kompleks toplumlarda sosyal gerilemenin genel bir çöküşe yol açabileceğini ve bu toplumların çöküşe tepki olarak daha basit bir yapıya dönüşeceğini ileri sürmektedir.[39]

Antik Orta Doğu’nun özel koşullarında çeşitli faktörler (nüfus artışı, toprağın çoraklaşması, kuraklık, dökme bronz silahlar ve demir üretim teknolojisi de dahil olmak üzere) silah maliyetlerini ve fiyatlarını yükseltmişti. Bu fiyat yapısı geleneksel askeri-feodal kast için bile fazlasıyla yüksekti. Giderek daha kırılgan ve daha az esnek olan karmaşık toplumlarda bu etkenlerin bileşik etkisi genel bir toplumsal çöküşe katkıda bulunmuş olabilir.

Geç Bronz Çağı toplumlarının sosyal organizasyon, ekonomik ve politik kurumlar yönünden gelişen karmaşık yapısı kendi içinde bir güçsüzlük yaratmıştı. Bu güçsüzlük, söz konusu toplumların genel toplumsal çöküşün derinleşmesini ve yayılmasının önleyememelerini açıklamaktadır.[40] Geç Bronz Çağı toplumlarının onları daha kırılgan yapan özellikleri merkezileşme, uzmanlaşma, karmaşık toplumsal ve siyasi yapılarıdır. Söz konusu toplumların kendi iç dinamiklerinden gelen bu kırılganlık, kendini devletler arası savaşlarda, artan nüfus baskısında, köylülerin ve paralı askerlerin ayaklanmaları gibi sosyo-politik sorunlarda kendini gösterdi. Bu tür sosyo-politik krizlerle ilgili kanıtları Miken’de, Hitit İmparatorluğu’nda Antik Mısır’da ve Ugarit’de görebilmekteyiz. Devletlerin daha kırılgan ve zayıf bir yapıya dönüşmesinde etkili olan diğer etkenler arasında Deniz Kavimleri’nin korsanlık faaliyetlerinin deniz ticaretini güçleştirmesini, kıtlıkları, tarımsal üretimin düşmesini, Dor göç ve istilalarını sayabiliriz.

Notlar

  1. ^ Helladik Dönem’in bir alt dönemi. Yunan anakarasında üretilen Bronz Çağı seramiklerini esas alan sınıflandırma.
  2. ^ Şanlıurfa / Bozova-Lidar köyü
  3. ^ Adıyaman / Kahta-Geldibuldu köyü
  4. ^ Elazığ / Merkez-Alişam köyü

Kaynakça

  1. ^ R. Drews, “Tunç Çağı’nın Sonu” s. 7
  2. ^ M. Liverani, "The collapse of the Near Eastern regional system at The End of The Bronze Age: the case of Syria" in Centre and Periphery in the Ancient World, M. Rowlands, M.T. Larsen, K. Kristiansen, eds. (Cambridge University Press) 1987.
  3. ^ S. Richard, "Archaeological sources for the history of Palestine: The Early Bronze Age: The rise and collapse of urbanism", The Biblical Archaeologist (1987)
  4. ^ Robert Drews, yakılıp yıkılan bölgeler ve kentler hakkında The End of the Bronze Age: changes in warfare and the catastrophe ca. 1200 B.C. adlı çalışmasında geniş bilgi vermektedir.
  5. ^ "İlk Demir Çağı ve Geç Hititler". 9 Nisan 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2012. 
  6. ^ Tamar Hodos, ‘’Local responses to colonization in the Iron Age Mediterranean’’[1]
  7. ^ Robert Drews, The end of the Bronze Age: changes in warfare and the catastrophe ca. 1200 B.C. 27 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Sh.: 3
  8. ^ "Anadolu Medeniyetleri Müzesi - Geç Hitit Krallığı". 14 Nisan 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Mart 2012. 
  9. ^ Kemaletin Köroğlu, Erkan Konyar, Van Gölü Havzası'nda Erken Demir Çağı Problemi Arkeoloji ve Sanat, Sayı 119, Sh.: 36
  10. ^ Robert Drews, The end of the Bronze Age: changes in warfare and the catastrophe ca. 1200 B.C. 27 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Sh.: 8
  11. ^ a b Robert Drews, The end of the Bronze Age: changes in warfare and the catastrophe ca. 1200 B.C. 27 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Sh.: 10
  12. ^ a b Robert Drews, The end of the Bronze Age: changes in warfare and the catastrophe ca. 1200 B.C. 27 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Sh.: 11
  13. ^ Robert Drews, The end of the Bronze Age: changes in warfare and the catastrophe ca. 1200 B.C. 27 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Sh.: 11-12
  14. ^ Robert Drews, The end of the Bronze Age: changes in warfare and the catastrophe ca. 1200 B.C. 27 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Sh.: 12
  15. ^ a b Jean Nougaryol et al. (1968) Ugaritica V: 87-90 no.24
  16. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; rd-13 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  17. ^ R. Drews, Sh.: 15
  18. ^ R. Drews, Sh.:15
  19. ^ a b c Robert Drews, The end of the Bronze Age: changes in warfare and the catastrophe ca. 1200 B.C. 27 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Sh.: 15
  20. ^ William J. Doorly, The religion of Israel: a short history The religion of Israel: a short history - William J. Doorly - Google Kitaplar
  21. ^ Edibe Uzunoğlu, İmamoğlu Kazıları 1984 Yılı Çalışmaları – 7. Kazı Sonuçları Toplantısı (1985) Sh.: 181
  22. ^ Robert Drews, The end of the Bronze Age: changes in warfare and the catastrophe ca. 1200 B.C. 27 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Sh.: 17-18
  23. ^ Robert Drews, The end of the Bronze Age: changes in warfare and the catastrophe ca. 1200 B.C. 27 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Sh.: 19
  24. ^ Robert Drews, The end of the Bronze Age: changes in warfare and the catastrophe ca. 1200 B.C. 27 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Sh.: 4
  25. ^ Deniz Kavimleri Göçleri ve Geç Tunç Çağı’nın Sonu 15 Ocak 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Sh.: 3
  26. ^ Robert Drews, The end of the Bronze Age: changes in warfare and the catastrophe ca. 1200 B.C. 27 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Sh.: 33
  27. ^ Frank J. Yurco, "End of the Late Bronze Age and Other Crisis Periods: A Volcanic Cause". in Teeter, Emily; Larson, John (eds.). Gold of Praise: Studies on Ancient Egypt in Honor of Edward F. Wente. (Studies in Ancient Oriental Civilization. 58) Chicago: Oriental Institute of the Uniersity. of Chicago. 1999:456–458. ISBN 1-885923-09-0.
  28. ^ Poseidon's Horses: Plate Tectonics and Earthquake Storms in the Late Bronze Age Aegean and Eastern Mediterranean[]
  29. ^ Robbins, Manuel (2001) Collapse of the Bronze Age: the story of Greece, Troy, Israel, Egypt and Peoples of the Sea" (Authors Choice Press)
  30. ^ Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 1/2007[]
  31. ^ A. Stoia and the other essays in M.L. Stig Sørensen and R. Thomas, eds., The Bronze Age—Iron Age Transition in Europe (Oxford) 1989, and T.H. Wertime and J.D. Muhly, The Coming of the Age of Iron (New Haven) 1980.
  32. ^ Leonard R Palmer, (1962) Mycenaeans and Minoans: Aegean Prehistory in the Light of the Linear B Tablets. (New York, Alfred A. Knopf, 1962)
  33. ^ Weiss, Harvey (Haziran 1982). "The decline of Late Bronze Age civilization as a possible response to climatic change". Climatic Change. 4 (2). ss. 173-198. doi:10.1007/BF00140587. 
  34. ^ Wright, Karen: (1998) "Empires in the Dust" in "Discover Magazine" March 1998 issue. http://discovermagazine.com/1998/mar/empiresinthedust1420 25 Şubat 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  35. ^ Brian M. Fagan, (2003), "The Long Summer: How Climate Changed Civilization (Basic Books)
  36. ^ R. Drews, (1993) The End of the Bronze Age: Changes in Warfare and the Catastrophe ca. 1200 B.C. 27 Aralık 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  37. ^ "chariots and the age of the rig veda". 15 Ekim 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2012. 
  38. ^ "http://www.iol.ie/~edmo/linktoprehistory.html". 16 Nisan 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2012.  |başlık= dış bağlantı (yardım)
  39. ^ Joseph Tainter, (1976) "The Collapse of Complex Societies" (Cambridge University Press)
  40. ^ Carol G. Thomas and Craig Conant, Citadel to city-state: the transformation of Greece, 1200-700 B.C.E, 1999.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Tunç Çağı</span> Tarihsel dönem (yaklaşık MÖ 3300-1200)

Tunç Çağı veya Bronz Çağı, bölgeden bölgeye fark etmekle birlikte yaklaşık olarak MÖ 3300'den MÖ 1200'e kadar süren, bronz kullanımı, bazı bölgelerde yazı'nın varlığı ve diğer erken kentsel uygarlığın özellikleriyle tanımlanan tarihi bir dönemdir.

<span class="mw-page-title-main">Tlos</span>

Tlos bugün Muğla'nın Seydikemer ilçesi yakınlarında yer alan kadim bir Likya kentiydi. Likya'nın en önemli yerleşimlerinden biri olan Tlos Antik Kenti, Fethiye İlçesi’nin yaklaşık 42 km doğusundaki Yaka Köyü sınırları içerisinde kalmaktadır. Bölgenin en yüksek dağları olan Akdağlar'ın (Kragos) sarp batı yamaçlarında başlayan antik yerleşim, Eşen Nehri'nin getirdiği alüvyonlarla oluşmuş vadi düzlüğüne kadar ulaşır. Ayrıca güneydeki Saklıkent Kanyonu ile kuzey yönde bulunan Kemer Beldesi antik kentin egemenlik sınırlarını çizer.

<span class="mw-page-title-main">Antik Çağ</span> en eski kayıtlardan klasik dönemlerin sonuna kadar insanlık tarihi

Antik Çağ, antik tarih ya da İlk Çağ, insanlık tarihinin başlangıcından erken dönem Orta Çağ'a kadar uzanan zaman dilimindeki belirgin kültürel ve siyasi olayları konu alır. Her ne kadar bitiş tarihi olan erken Orta Çağ büyük oranda göreceli olsa da, çoğu Batılı akademisyenler Batı Roma İmparatorluğu'nun 476'daki çöküşünü antik Avrupa tarihinin sonu olarak tanımlarlar. Antik tarih için kullanılan bir başka terim de antikitedir (antiquity). Yine de bu terim (antikite) daha çok Antik Yunan ve Antik Roma uygarlıklarını özel olarak tanımlamakta kullanılmaktadır.

Demir Çağı, demirin çeşitli alet ve silah yapımında esas malzeme olarak kullanıldığı bir arkeolojik devirdir.

<span class="mw-page-title-main">Kadeş</span>

Hitit İmparatorluğu (kırmızı), Mısır İmparatorluğu (yeşil) ile sınır komşusu.

<span class="mw-page-title-main">Mitanni</span> MÖ 1500 ile MÖ 1300 yılları arasında Kuzey Mezopotamyada hüküm sürmüş bir devlet

Mitanniler, ,ayrıca Hani-Gelbat veya Hani-Rabbat olarak adlandırılır) MÖ 1500 ile MÖ 1200 yılları arasında Anadolu'da hüküm sürmüş bir devlettir. Mitanni'ler Hititler'in yıkılışından sonra bölgesel bir güç oldu. Son krallarının adı II. Şattuara idi. Kayıprenins JiaŞ-Jiara efsanevî bir kişiliğe sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Kadeş Muharebesi</span> Dünyadaki ilk bilinen savaş

Kadeş Muharebesi, Hitit Krallığı ile Yeni Mısır Krallığı arasında yapılan ve o döneme dek toplanan en büyük iki ordunun karşı karşıya geldiği savaş.

Alişar Höyüğü, Yozgat'ın 45 km güneydoğusunda, Alişar köyünün kuzeyinde bulunan bir höyüktür.

I. Tukulti-Ninurta, Asur Kralı. Asur'un güneydoğusundaki Kassitlere boyun eğdirmiş, Babil'i kısa bir süre egemenliğinde tutmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Deniz Kavimleri</span>

Deniz Kavimleri ya da Deniz Halkları Tunç Çağı’nın sonlarına doğru, özellikle MÖ 13. yüzyılda, MÖ 1276 – 1178 yılları arasında Anadolu, Suriye, Filistin, Kıbrıs ve Mısır'a yönelen istila hareketlerinden sorumlu görülen, savaşçı ve denizci halklardır. Bu yıkıcı saldırılar, Bronz Çağı Çöküşü’ne yol açan istilaların bir bölümü olarak Doğu Akdeniz’de tüm krallıkların ve Anadolu’da Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasında belirleyici olmuştur. Antik Mısır ise hem denizde, hem de karada verdiği savaşlarla bu saldırıları püskürtmeyi başarmıştır. Bu istilalar sonucu konuya ilişkin kayıtlar yok olduğundan, olayların kesin kapsamı ve istilacıların kimlikleri, geldikleri bölgeler halen kesin bir biçimde belirlenememiştir. Günümüze ulaşabilen belgeler, Mısır yazıtları ve kabartmaları, Hitit belgeleri, Ugarit belge ve mektupları ile arkeolojik buluntulardır.

<span class="mw-page-title-main">Maryannu</span>

Maryannu, Orta Doğu’da Bronz Çağı’na özgü savaşçı bir kastdır. Bu aristokrat sınıf, hükümdar tarafından verilen ve miras bırakılan bir toprak mülkiyetine dayanırdı.

Tille Höyük, Adıyaman ilinin Kâhta ilçesinin 30 km. doğusunda, Fırat'ın batı tarafında yer alan bir höyüktür. Höyüğün doğu, batı ve güney yamaçlarında eski adı Tille, günümüzde adı Geldibuldu olan küçük bir köy yerleşimi vardır. Fırat'a katılan bir derenin dar vadisindeki yerleşme doğu terasıyla birlikte 200 x 140 metre, 26 metre yüksekliktedir ve üstünde bir düzlük vardır.

<span class="mw-page-title-main">Ugarit</span> Kuzey Suriyedeki antik liman kenti

Ugarit ya da Ras Şamra(ʼUgrt; Arapça: ْأُوغَارِيت) Suriye'de Lazkiye yakınlarında Akdeniz'e kıyısı bulunan antik bir liman şehridir. MÖ 1450 - 1195 yılları arasında bir ticaret kenti olarak hareketliydi ancak MÖ 1196 - 1179 arasında Deniz Kavimleri'nin ani bir baskınıyla yakılıp yıkılmıştır. 1929 yılından itibaren harabelerinde yapılan kazılar, tarih açısından önemli tabletler ortaya çıkardı. Bu kazılarda, büyük bir kısmı saray ve çevresinde çoğunluğu Akadca, Ugaritçe olmak üzere Sümerce, Hurrice dillerinde çivi yazılı tabletlerle Antik Mısır dilinde hiyeroglif birkaç bin kil tablet bulunmuştur. Söz konusu belgeler “Rap’anu Arşivi” olarak bilinmektedir. Halkı Ugaritçe denilen bir Sami dili konuşmaktaydı. Ugarit eski çağların en önemli ticaret merkezlerindendir. Ugarit'te yapılan kazılar sonucunda bu bölgedeki yerleşmelerin Neolitik Çağ'a kadar dayandığını göstermiştir. Ayrıca Ugarit kazılarında Akadlar dönemine ait mühür bulunmuştur.

III. Ramses, Antik Mısır'ın yirminci hanedanının en önemli firavunu. Mısır'ı MÖ 1186 - 1155 yılları arasında yönetmiştir. Medinet Habu'daki yazıtları ve Deniz Kavimlerinin saldırılarını püskürtmesiyle bilinir. Setnahte ve Tiy-Merenese'nin çocuğu olan Ramses bir suikast sonucu öldürülmüştür. Suikastten sonra oğlu Prens Pentawer sorumlu tutulmuş infaz edilmiştir.

Lukka Toprakları veya Diyarı'ndan MÖ Hitit yazıtlarında sıklıkla bahsedilmiştir. Anadolu'nun güneybatı bölgesinde bir bölge olarak belirtilmiştir. Lukka Toprakları hiçbir zaman Hitit kontrolü altına dahil edilememiştir ve Hititler tarafından düşman olarak görülmüşlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Tirins</span> Yunan anakarasında yer alan antik kent

Tirins, Nafplion'nun birkaç kilometre kuzeyindeki Mora Yarımadası'nın içindeki Argolis'te bulunan bir Miken arkeolojik alanıdır.

<span class="mw-page-title-main">Mirabello Körfezi</span>

Mirabello Körfezi, Yunanistan'da Girit Denizi'nin doğusunda bulunan br körfezdir. Yunan adalarının en büyük, Akdeniz'in beşinci büyük körfezidir. Körfez, Girit'in tarih öncesi yerleşimlerinde önemli bir yerdi.

<span class="mw-page-title-main">Miken uygarlığı askeriyesi</span>

Geç Tunç Çağı'nda Miken uygarlığı'ının askeri yapısı, gün ışığına çıkarılan sayısız silah ve Yunan Linear B kayıtlarında yer alan çağdaş sanatta savaşçı ve savaş tasvirlerinde görülmektedir. Mikenliler, askeriye ve lojistiğin doğrudan saray merkezlerinden denetlendiği bir altyapının geliştirilmesine önem verdi. Bu durum daha sonraki Antik Yunan geleneğine ve özellikle Miken dönemi savaşçı kahramanların doğasına odaklanan Homeros'un destanlarına ilham verdi.

<span class="mw-page-title-main">Hitit Veba Salgını</span> Hitit İmparatorluğunda görülen salgın

Hitit Veba Salgını MÖ 14. yüzyılda ortaya çıkan Tularemi epidemisidir. Hitit Veba Salgını, bir hastalığın biyolojik silah olarak kullanımının ilk belgelendiği salgındır.

Yamhad; Halep, Suriye merkezli eski bir Sami krallığıdır. Krallık, MÖ 19. yüzyılın sonunda ortaya çıkmış ve sınırlarını genişletmek için hem askeri hem de diplomasi gücüne güvenen Yamhad Hanedanı kralları tarafından yönetilmiştir. Krallık, kuruluşundan itibaren sınır komşuları Mari, Qatna ile Asur'un saldırılarına direnmiş ve I. Yarim-Lim'in eylemleriyle döneminin en güçlü Suriye krallığına dönüşmüştür. MÖ 18. yüzyılın ortalarında, güneyi hariç Suriye'nin çoğu, ya doğrudan mülk olarak ya da vassallık yoluyla Yamhad'ın yetkisi altına girmiştir. Yaklaşık bir buçuk yüzyıl boyunca Yamhad; Kuzey, Kuzeybatı ve Doğu Suriye'ye egemen ve Mezopotamya'da Elam sınırındaki küçük krallıklar üzerinde nüfuz sahibi olmuştur. Krallık, Hititler tarafından yok edilmiş ve ardından MÖ 16. yüzyılda Mitanni tarafından ilhak edilmiştir.