İçeriğe atla

Bromantan

Bromantan
Klinik verisi
Ticari adlarLadasten
Diğer adlarBromantan; Bromontan; ADK-709; N-(2-Adamantyl)-4-bromoaniline; N-(2-Adamantyl)-N-(4-Bromophenyl)amine; N-(4-Bromophenyl)-2-adamantanamine
Uygulama
yolu
Oral uygulama
ATC kodu
  • None
Hukuki durum
Hukuki durum
  • US: Unscheduled, not FDA approved
  • Rx-only (RU)
Farmakokinetik veri
Biyoyararlanım27.5%[]
Etki başlangıcı1.5–2 saat (oral uygulama ile)
Eliminasyon yarı ömrü11 saat (insanlarda),[1]
7 saat (farelerde)[2]
Etki süresi8–12 saat (PO)
Tanımlayıcılar
  • N-(4-Bromophenyl)adamantan-2-amine
CAS Numarası
PubChem CID
ChemSpider
UNII
CompTox Bilgi Paneli (EPA)
ECHA Bilgi Kartı100.213.907 Bunu Vikiveri'de düzenleyin
Kimyasal ve fiziksel veriler
FormülC16H20BrN
Mol kütlesi306,247 g·mol−1
3D model (JSmol)
  • C1C2CC3CC1CC(C2)C3NC4=CC=C(C=C4)Br
  • InChI=1S/C16H20BrN/c17-14-1-3-15(4-2-14)18-16-12-6-10-5-11(8-12)9-13(16)7-10/h1-4,10-13,16,18H,5-9H2 
  • Key:LWJALJDRFBXHKX-UHFFFAOYSA-N 

Bromantan, adamantan sınıfında bulunan atipik bir uyarıcı ilaçtır. Tıbbi kullanım amacı olarak, Rusya'da nevrasteni tedavisi için onaylanmıştır. Bromantanın etkilerinin dopaminerjik ve muhtemelen serotonerjik nörotransmitter sistemlerine bağlı olduğu belirlenmiş olmasına rağmen, kesin olarak bilinmemektedir.[3][4]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Ladasten (adamantylbromphenylamine) Tablets for Oral Use. Full Prescribing Information". Russian State Register of Medicines (Rusça). Lekko CJSC. s. 1. 3 Şubat 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2016. 
  2. ^ Neild PJ, Gazzard BG (September 1997). "HIV-1 infection in China". Lancet. 350 (9082). s. 963. doi:10.1016/S0140-6736(05)63309-0. PMID 9314899. 
  3. ^ Grekhova TV, Gainetdinov RR, Sotnikova TD, Krasnykh LM, Kudrin VS, Sergeeva SA, Morozov IS (1995). "Effect of bromantane, a new immunostimulating agent with psychostimulating activity, on the release and metabolism of dopamine in the striatum of freely moving rats. A microdialysis study". Bulletin of Experimental Biology and Medicine. 119 (3). ss. 294-296. doi:10.1007/BF02445840. ISSN 0007-4888. 
  4. ^ Iezhitsa IN, Spasov AA, Bugaeva LI (2001). "Effects of bromantan on offspring maturation and development of reflexes". Neurotoxicology and Teratology. 23 (2). ss. 213-222. doi:10.1016/S0892-0362(01)00119-2. PMID 11348840. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Bakteri</span> mikroorganizma üst âlemi

Bakteri (İngilizce telaffuz: [bækˈtɪəriə] ( dinle); tekil isim: bacterium), tek hücreli mikroorganizma grubudur. Tipik olarak birkaç mikrometre uzunluğunda olan bakterilerin çeşitli şekilleri vardır, kimi küresel, kimi spiral şekilli, kimi çubuksu, kimi virgül şeklinde olabilir. Yeryüzündeki her ortamda bakteriler mevcuttur. Toprakta, deniz suyunda, okyanusun derinliklerinde, yer kabuğunda, deride, hayvanların bağırsaklarında, asitli sıcak su kaynaklarında, radyoaktif atıklarda büyüyebilen tipleri vardır. Tipik olarak bir gram toprakta bulunan bakteri hücrelerinin sayısı 40 milyon, bir mililitre tatlı suda ise bir milyondur; toplu olarak dünyada beş nonilyon (5×1030) bakteri bulunmaktadır, bunlar dünyadaki biyokütlenin çoğunu oluşturur. Bakteriler gıdaların geri dönüşümü için hayati bir öneme sahiptirler ve gıda döngülerindeki çoğu önemli adım, atmosferden azot fiksasyonu gibi, bakterilere bağlıdır. Ancak bu bakterilerin çoğu henüz tanımlanmamıştır ve bakteri şubelerinin sadece yaklaşık yarısı laboratuvarda kültürlenebilen türlere sahiptir. Bakterilerin araştırıldığı bilim bakteriyolojidir, bu, mikrobiyolojinin bir dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Aspirin</span> ağrı, ateş ve iltihaplanmayı azaltmak için kullanılan bir ilaç

Asetilsalisilik asit (ASA) olarak da bilinen aspirin, ağrı, ateş ve/veya inflamasyonu azaltmak için ve antitrombotik olarak kullanılan nonsteroid antiinflamatuar bir ilaçtır (NSAID). Aspirinin tedavi etmek için kullanıldığı spesifik inflamatuar durumlar arasında Kawasaki hastalığı, perikardit ve romatizmal ateş yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Parkinson hastalığı</span> beynin alt kısımlarındaki gri cevher çekirdeklerinin bozukluğuna bağlı bir sinir sistemi hastalığıdır

Parkinson hastalığı (PH) veya kısaca Parkinson, başlıca merkezî sinir sisteminin etkilendiği, uzun süreli bir nörodejeneratif hastalıktır ve hem motor hem de motor olmayan sistemleri etkiler. Semptomlar genellikle yavaş yavaş ortaya çıkar ve hastalık ilerledikçe motor olmayan semptomlar daha yaygın hale gelir.

<span class="mw-page-title-main">Kalp krizi</span> Kalbin bir kısmına kan akışının kesilmesi

Kalp krizi, kalp enfarktüsü ya da akut miyokard enfarktüsü, kan akımının azalması veya durması sonucunda koroner arterlerden birinde meydana gelen enfarktüs ile karakterize edilir. Tipik belirtiler arasında, sıklıkla sol omuz, kol veya çeneye yayılan, göğüs kemiğinin arkasında (retrosternal) göğüs ağrısı veya rahatsızlığı bulunur. Bu ağrı, bazen mide yanması gibi algılanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Alzheimer hastalığı</span> günlük yaşamsal etkinliklerde azalma ve bilişsel yeteneklerde bozulmayla karakterize edilmiş, nöropsikiyatrik belirtilerin ve davranış değişikliklerinin eşlik ettiği nörodejeneratif bir hastalık

Alzheimer hastalığı (AH), genellikle yavaş yavaş başlayan ve giderek kötüleşen nörodejeneratif bir hastalıktır ve demans vakalarının %60-70'inin nedenidir. En sık görülen erken belirti yakın zamanda yaşanan olayları hatırlamada zorluktur.

Hipokampus, beynin medial temporal lobunda yer alan, hafıza ve yön bulmada önemli rolü olan bölge. Bir gri cevher tabakası olup, lateral ventrikülün alt boynuz tabanı boyunca uzanır. Filogenetik olarak en eski beyin kısımlarındandır.

<span class="mw-page-title-main">Ateş (tıp)</span> vücut sıcaklığının yükselmesi ile karakterize olan yaygın tıbbi belirti

Ateş veya pireksi insanlarda, organizmanın enfeksiyona karşı savunma mekanizmasının bir belirtisidir ve vücut sıcaklığının hipotalamustaki sıcaklık set noktasının artması nedeniyle normal aralığı aşmasıyla ortaya çıkar. Normal sıcaklık için üzerinde mutabık kalınmış tek bir üst sınır yoktur: Kaynaklar insanlarda 37,2 ve 38,3 °C aralığında değerler kullanmaktadır. Set noktasındaki artış, artan kas kasılmalarını tetikler ve soğuk veya üşüme hissine neden olur. Bu durum, daha fazla ısı üretimine ve ısıyı koruma çabalarına yol açar. Set noktası sıcaklığı normale döndüğünde, kişi sıcak hisseder, kızarır ve terleme başlayabilir. Nadir olarak, ateş ateşli nöbeti tetikleyebilir, bu durum özellikle küçük çocuklarda daha yaygındır. Ateşler genellikle 41 ila 42 °C aralığını geçmez.

<span class="mw-page-title-main">Carl Ferdinand Cori</span> Nobel ödüllü Çek biyokimyager ve farmakolog

Carl Ferdinand Cori, Çek biyokimyager ve farmakolog. Eşi Gerty Cori ve Arjantinli fizyolog Bernardo Houssay ile birlikte, glikojenin yıkımı ve vücutta tekrar sentezi yoluyla enerji deposu ve kaynağı olarak kullanılması ile ilgili keşiflerinden dolayı 1947 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü kazandı.

<span class="mw-page-title-main">Peter Medawar</span> İngiliz-Brezilyalı biyolog (1915 – 1987)

Sir Peter Brian Medawar, Brezilyalı/İngiliz biyolog. Graft reddi ve kazanılmış immün tolerans ile ilgili keşifleri organ nakli uygulamalarında önemli bir yer edinmiştir. 1960 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'ne Sir Frank Macfarlane Burnet ile birlikte layık görüldü.

<span class="mw-page-title-main">Georg von Békésy</span> Macar fizikçi (1899 – 1972)

Georg von Békésy, Budapeşte, Macaristan doğumlu Macar biyofizikçi. 1961 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü memeli işitme organındaki kohleanın işlevi üzerine yaptığı araştırmalar nedeniyle kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Edward B. Lewis</span> Amerikalı biyolog (1918 – 2004)

Edward B. Lewis, Amerikalı genetikçi. 1995 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü kazanmıştır. Aynı yıl ödülü Christiane Nüsslein-Volhard ve Eric F. Wieschaus ile paylaşmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Hepatit</span> Karaciğer inflamasyonu

Hepatit, karaciğer hücrelerinde inflamasyon ile karakterize tıbbi durumdur. İsim Yunanca hepar (ἧπαρ); hepat- (ἡπατ-), karaciğer kökünden ve sonek -itis, "inflamasyon" 'dan türemiştir (c. 1727) Karaciğerdeki inflamasyon zamanla kendini sınırlayabilir ya da fibrozis ve siroza ilerleyebilir.

<span class="mw-page-title-main">Baruch Samuel Blumberg</span> Amerikalı hekim (1925 – 2011)

Baruch Samuel "Barry" Blumberg Yahudi kökenli Amerikalı doktor ve 1976 yılı Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi. Nobel Ödülü'nü enfeksiyöz olduğu gösterilen ilk insan prion hastalığı olan kuru hastalığı üzerine yaptığı çalışmalarla kazanmıştır. Ayrıca 2005 yılından ölümüne kadar Amerikan Felsefe Topluluğu başkanlığını yürütmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Phillip Allen Sharp</span> Amerikalı biyolog

Phillip Allen Sharp, Amerikan genetikçi ve moleküler biyolog. RNA bağlanmasının kaşiflerinden biridir. Richard J. Roberts ile birlikte ökaryot hücrelerinin DNA dizelerindeki genlerin bitişik sırada olmadığını, aralarda intron denilen okunmayan ve protein sentezine katılmayan bölümlerin olduğunu keşfettiler. Bu sayede mRNA'lar aynı DNA dizesinden bu bölümleri farklı şekilde silmeleri ile farklı proteinleri kodlayabilmektedir. İkili bu keşifleri ile 1993 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülünü kazanmışlardır.

<span class="mw-page-title-main">George H. Hitchings</span> 1988 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi Amerikalı hekim

George Herbert Hitchings Amerikalı hekim. 1988 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülünü James W. Black ve Gertrude Elion ile birlikte "ilaç tedavisine ilişkin önemli ilkeleri keşifleri için" kazanmıştır. Hitchings özellikle kemoterapi çalışmalarıyla bu ödüle hak kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Frederick Sanger</span>

Frederick Sanger, İngiliz biyokimyager. 1958 ve 1980 yıllarında 2 kez Nobel Kimya Ödülü kazanmıştır. 1958 yılında "proteinlerin, özellikle de insülinin yapısı üzerine çalışmaları için" Nobel Kimya Ödülü kazanmıştır ve bu ödülü aynı kategoride 2 kez kazanan tek kişidir. 1980 yılında da "nükleik asitlerdeki baz dizilerinin belirlenmesiyle ilgili katkıları nedeniyle" Walter Gilbert ile birlikte bu ödülü kazanmıştır. Aynı yıl ayrıca Paul Berg, "nükleik asitlerin, özellikle de rekombinant DNA'nın biyokimyası üzerine temel çalışmaları için" ödülü kazanan diğer isim olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Hayvan zehri</span> bir canlı tarafından salgılanan toksin

Hayvan zehri ya da venom, bir hayvanın bir diğerine zarar vermek için ürettiği bir veya daha fazla toksin içeren bir salgıdır. Venom, hem avcılarda hem de avlarda, hem omurgalılarda hem de omurgasızlarda olmak üzere çeşitli hayvanlar arasında ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ketamin</span> stereoizomerler grubu

Ketamin, esas olarak anesteziyi başlatmak ve sürdürmek için kullanılan bir ilaçtır. Ağrı kesimi, sedasyon ve hafıza kaybı sağlarken alan kişiyi trans benzeri bir duruma sokar. Diğer kullanımları arasında kronik ağrı, yoğun bakımda sedasyon ve depresyon vardır. Etkisi altında kalp fonksiyonu, nefes alma ve solunum yolu refleksleri genellikle işlevsel kalır. Etkiler tipik olarak enjeksiyonla verildiğinde beş ila on dakika içinde başlar ve yaklaşık 25 dakika sürer. Molekül DSÖ'nün Temel İlaçlar Listesi'nde yer almaktadır.

Ahlâki psikoloji ya da ahlâk psikolojisi hem felsefe hem de psikoloji alanlarını ortak bir zeminde inceleyen çalışma alanıdır. Tarihsel olarak, ahlaki psikoloji terimi, ahlaki gelişim çalışmasını ifade etmek için nispeten daha dar bir şekilde kullanılmıştır. Ahlaki psikoloji sonuç olarak etik, psikoloji ve zihin felsefesinin kesişimindeki çeşitli konulara daha geniş olarak değinmeye başlamıştır. Alanın bazı ana konuları ahlaki yargı, ahlaki akıl yürütme, ahlaki duyarlılık, ahlaki sorumluluk, ahlaki motivasyon, ahlaki kimlik, ahlaki eylem, ahlaki gelişim, ahlaki çeşitlilik, ahlaki temeller, ahlaki karakter, fedakarlık, psikolojik egoizm, ahlaki şans, ahlaki tahmin, ahlaki duygu, duygusal tahmin ve ahlaki anlaşmazlık olarak verilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Viridiplantae</span>

Viridiplantae, yaklaşık 450.000-500.000 tür içeren ve hem karasal hem de sucul ekosistemlerde önemli roller oynayan ökaryotik canlılar grubudur. Öncelikle sucul olan yeşil algler ve içlerinden çıkan kara bitkilerinden oluşurlar. Yeşil algler, geleneksel sınıflandırmada kara bitkilerini içermez ve bu da yeşil algleri parafiletik bir grup yapar. Kara bitkilerinin yeşil alglerin içinden çıktığının anlaşılmasından bu yana, bazı yazarlar bitkileri de yeşil alglere atıyorlar. Hücre duvarlarında selüloz bulunan hücrelere ve klorofil a ve b içeren ve fikobilin içermeyen siyanobakterilerle endosimbiyozdan türetilen birincil kloroplastlara sahiptirler.