İçeriğe atla

Bozkurt (mitoloji)

Bozkurt, Türk, Moğol ve Altay mitolojisinde kutsal hayvan ve ulusal sembol. Boskord ve Pusgurt olarak da söylenir. Bozkaskır, Çalkurd sözcükleri yine aynı anlama gelir. Moğollar, Börteçine (Börteşına, Börtöşono) derler. Gökkurt veya Gökbörü, Kökbörü betimlemesi de yine niteleyici olarak kullanılır.

5 Aralık 1927 tarihinde dolaşıma çıkarılmış, Bozkurt görseli bulunan 5 Türk Lirası banknotu

Türk mitolojisindeki yeri ve önemi

Yol gösterici, kutlu kurt, tüm Türk ve Moğol boylarının ortak ongunudur. Bazı Türk ve Moğol boyları, soylarının bu kutlu varlıktan türediğine inanırlar. Çoğu zaman soyun bir kolu Gökkurt'tan, diğer kolu ise Gökgeyik'den gelmektedir.[1] Kurt sürülerinin başında bulunup idare eden kurtlara da Gökkurt denilir. Kaskır ve Börü kelimeleri de değişik lehçe ve şivelerde kurt demektir. Bozkurt gökyüzünü temsil eder. Alageyik ise yeryüzünün simgesidir. Göktürklerin gök (mavi) bayraklarında kurtbaşı resmi vardır. Savaşçılığı ve savaş ruhunu, özgürlüğü, hızı, doğayı ve aklı, sahayı okuyabilme gücünü temsil eder. Türk ulusunun başına bir iş geldiğinde, bir tehdit belirdiğinde ortaya çıkar ve yol gösterir. Çadırların önüne tepesinde altından kurtbaşı bulunan direkler dikilir. Savaş Ruhu (Tanrısı) kurt görünümüne bürünür. Altıncı yüzyıla ait bir taş anıtta kurttan süt emen bir çocuk betimlenmektedir. Erenler, evliyalar zaman zaman kurt kılığına girerler. Bozkurda “Gök Oğlu” da denir. Halk kültüründe Bozkurt dişinin cepte taşınmasının nazardan koruyacağına inanılır. Yakut metinlerinde Bosko olarak bahsedilir. Kırgızlarda, bozkırda gezerken kurt görmek uğurdur. Rüyada kurt görmek de yine hayra yorulur. Hamile kadının nazardan korunması için yastığının altına kurt dişi veya derisi koyulur. Kurdun koyun sürüsüne dalması veya ahıra girmesi bereket sayılırdı. Başkurt rivayetlerine göre kurt onların atalarının önüne düşerek yol göstermiştir. Bu nedenle kendilerine başlarında kurt bulunan anlamına gelen Başkurt denmiştir. Hilal taktiği (veya Turan/Türk taktiği) adı verilen yarım çember ile düşmanı ortaya alıp çemberi kapatma stratejisinin kurtlardan görülerek ilk defa Türkler tarafından uygulanmıştır.

Bozkurt, İslamiyet öncesi dönemlerde Türklerce kutsal sayılmıştır ve daha sonraki dönemlerde de bir Türklük sembolü olmaya devam etmiştir.[2][3] Tarihsel araştırmalar bu sembolün batıya göç eden Hunlar, Kıpçaklar ve Peçenekler gibi çeşitli Türk halkları tarafından soylarını ifade etmek için kullanıldığını göstermektedir.[4] Bozkurt'un kutsal sayılmasının ve Türklerin ulusal sembolü olmasının en önemli nedeni, Ergenekon Destanı'nda anlatıldığı üzere; Türklerin, Demirden dağları eriterek Ergenekon'dan çıkarken, Börteçine adında bir dişi kurt (Bozkurt'un) onlara rehberlik etmesi inancına dayanmaktadır. Bozkurt, bugün Türk milliyetçiliğinin sembolüdür. Atatürk tarafından da ulusal sembol ilan edilmiş ve birçok yerde kullanılmıştır. Cumhuriyet'in ilk yıllarında Türk parası üzerine bozkurt resimleri basılmıştır.

Kao-ch'e'nin yaratılış destanı

Türeyiş Destanı adıyla bilinen hikâye aslında Kao-ch'e'nin yaratılış destanıdır. Çin vakayinamelerinden Vey Kitabı[5] ve Kuzey Hanedanlar Tarihi[6] 'nde yer almaktadır. Bu destanda erkek kurt rol oynamaktadır.

Hiung-nu tanyusunun güzel iki kızı varmış. Tanyu onları Tanrı'ya sunmaya karar vermiş. Ülke sınırı üzerinde yüksek bir kule yaptırmış ve Tanrı'dan kızlarını kendisine eş olarak alması için yalvarmış. Onları götürüp kuleye bırakmış. Yaşlı bir kurt kulenin dibindeki mağaraya yerleşmiş. Kızlardan biri kurdun Tanrı olduğunu zannetmiş. Ablasının karşı çıkmasına rağmen kuleden inmiş. Kurdun karısı olup çocuğunu doğurmuş.

Aşina'nın yaratılış destanı

Tanrı Dağlarında Bogda Shan ve T'ien-ch'ih (Fukang, Sanci Hui Özerk İli, Sincan Uygur Özerk Bölgesi)
Bogda Dağı ve T'ien-ch'ih

Bozkurt Destanı adıyla bilinen hikâye aslında Aşina'nın yaratılış destanıdır. Çin vakayinamelerinden Chou Kitabı,[7] Kuzey Hanedanlar Tarihi[8] ve Sui Kitabı[9] 'nda yer almaktadır. Bu destanlarda dişi kurt rol oynamaktadır.

Destan 1

Ülke, komşu ülke tarafından yok edilir. Bu kıyımdan sadece 10 yaşlarında bir oğlan sağ kalır. Askerler küçük olduğundan onu öldürmeye kıyamaz ve ayaklarını (Sui Kitabı 'nda kollarını da) keserek bataklık bir yere bırakır. Orada bir dişi kurt çocuğu etle besler. Çocuk ergenlik çağında(13-14 yaşında) kurtla birlikte olur ve küçük çocuk kurdu hamile bırakır. Komşu ülke yeniden adamları göndererek onu öldürtmek ister. Adamlar kurdu da öldürmek ister. Kurt Karahoca ülkesindeki Kuzey Dağı'na (Sui Kitabı 'nda Karahoca'nın kuzeybatısına) kaçar. Dağda bir mağaranın içinde çayırlarla kaplı ve yüzlerce mil genişliğinde dört tarafı dağlarla çevrili bir düzlük var. Kurt mağaranın içine saklanır ve on erkek çocuk doğurur. On erkek büyür. Dışarıdan kız alıp evlenirler ve eşlerini hamile bırakırlar.Bundan sonra her biri bir soy sahibi olur. Bunlardan biri de Aşina'dır. Bunların oğulları ve torunları çoğalır. Birkaç nesil geçtikten sonra mağaradan çıkarlar. Daha sonra Cücenlere demirci olurlar.

Destan 2

Türkler önce Hiung-nu'nun kuzeyindeki Suo ülkesinden çıkmıştır. Kabilenin büyüklerinden Abangbu on yedi kardeşinin biriydi. Bunlardan biri Yizhinishidou kurttan doğmuştur. Bangbugiller kötü huylu oldukları için ülkesi yok edildi. Nishidou rüzgârları ve yağmurları çağırabilirdi. Yaz tanrısının kızı ve kış tanrısının kızı olmak üzere iki eşle evlendi. Dördüz erkek çocuğu doğdu. Bunların biri Baihong (büyük beyaz kuş) oldu. Başka biri ise Afushui (nehir) ile Jianshui (nehir) arasında Qigu adını aldı. Başka biri ise Chuzheshui (nehir)'de. Diğeri Jiansichuzheshishan (dağ)'da ikamet etti ve bu kişi Daer'dir. Dağın tepesindeki Abangbu'nun kabilesinde soğuk çiy vardı....

Vusun ile ilgili destan

Çin vakayinamelerinden Shi-chi[10] ve Han Kitabı[11] 'nda yer alan Vusun ile ilgili destanda karga ve dişi kurdun bir çocuğu beslediği aktarılmaktadır.

Vusun kralı Kun-mo (昆莫)'nun babası Hiung-nu tarafından saldırıya uğramış ve öldürülmüş. Kun-mo bırakılmış. Karga etle ve kurt ise sütle beslemiş. Hiung-nu tanyusu Kun-mo'nun Tanrı olduğunu zannederek yanına alıp büyütmüş.

Ergenekon Destanı

Ergenekon Destanı adıyla bilinen hikâye Göktürk destanıdır. Komşuları tarafından tuzak kurularak yok edilen Türklerden geriye kalan birkaç kişinin saklanmak için dağlık bir alanda yol araması ile başlar. Dağların arasında gizlenmiş bir ova bulan bu Türkler, oraya yerleşir ve çoğalır. Yüzyıllar sonra oraya sığmaz hale gelince, çıkmak isterler. Ancak çıkışı bulamazlar. Bunun üzerine çevredeki dağların demir madeninden yapıldığını fark ederler ve demiri eriterek çıkarlar. Çıkışta kendilerine Börteçine adında bir erkek kurt rehberlik eder.

Türk topluluklarında Börü (Bozkurt)

Börü (Kurt)

Tuva Türklerinde

Kam algışları (şaman duaları) içinde "Kök börü" ve "Kuğu börü" (doru (kuba) renkli kurt) şeklinde kurt tanıtması bulunur. Tanrı'nın habercisi olarak eski Tuva sözlü geleneğinde bozkurt bulunurdu.[12]

Kırgız Türklerinde

Eski Kırgız Türkleri büyük kahramanlardan, bahadırlardan, "börü" veya "Kök börü" olarak adlandırırlardı. Kazak, Kırgız ve kurt kardeştir şeklinde bir de halk arasında söz vardı. Kurt, büyüklük yiğitlik manalarındadır. Destanlarda bahadırlar için "gök yeleli kurt" deyimi kullanılmıştır. Manas Destanında Manas Han, kurt gözlü, kır bıyıklı (Börü közdüü, ku murut) olarak tarif edilir. Manas atamızın okları için de "börü tildü, çal yıba" (kurt dilli kır ok) denilir. Manas'ın oğullarına Kökbörü sultanım diye hitap edilirdi.[12]

Kıpçak Türklerinde

Kıpçak Türkleri veya Kumanlarda bozkurdun önderlik rolü II. yüzyıl ortalarına kadar gitmektedir. Kurttan yardım istendiğine dair kayıtlar bulunmaktadır.[13]

Kaşkayı Türklerinde

Kaşkayı Türklerinde Kurdun uğur getirdiğine inanılır. Sürülerin birer koruyucusu var ve bu koruyucu kurttur. Bu yüzden kurda kurşun atmak uğursuzluk getirir ve sürünün yok olmasına neden olur. Çocukların nenni/beşiğinden kurt eli asılır, ayrıca çocuk cesur olsun diye kurt ciğeri yedirilir. Kaşkayı halılarının etrafında bütün halıyı çevreleyen bir desen bulunur ki bu desenin adı Alakurt'tur. Alakurt bir kale şeklinde olan halıyı korumaktadır. Kaşkayı Türklerinde Kurtla ilgili bazı atasözleri de bulunmaktadır. "Onun kurdu ulamış" deyimi birinin şanslı olduğu durumlarda söylenir. Düşte/rüyada kurt görmek uğurlu sayılır.

Dipnotlar

  1. ^ Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt, Türkiye, 2011 (OTRS: CC BY-SA 3.0) 27 Aralık 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  2. ^ "Kurt başlı tuğlar hâkimiyet alametiydi". Prof. Dr. Erhan Afyoncu. Sabah. 8 Temmuz 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Temmuz 2024. 
  3. ^ "İlber Ortaylı Anlatıyor: "Bozkurt" Türkler İçin Ne İfade Ediyor?". CNN Türk. 7 Temmuz 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2024. 
  4. ^ "Grey wolf sign: Timeless emblem of thousands years of Turkish heritage". Prof. Dr. Ahmet Taşağıl. Anadolu Ajansı. 5 Temmuz 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Temmuz 2024. 
  5. ^ Vey Kitabı, Cilt 103
  6. ^ Kuzey Hanedanlar Tarihi, Cilt 98
  7. ^ Chou Kitabı, Cilt 50'nin başlangıç kısımı Chou Kitabı, Cilt 50
  8. ^ Kuzey Hanedanlar Tarihi, Cilt 99'nin başlangıç kısımı Kuzey Hanedanlar Tarihi, Cilt 99
  9. ^ Sui Kitabı, Cilt 84'ün başlangıç kısımı Sui Kitabı, Cilt 84
  10. ^ Shi-chi, Cilt 123
  11. ^ Han Kitabı, Cilt 61
  12. ^ a b Altan Deliorman, Türk Kültüründe Bozkurt, s. 78
  13. ^ Altan Deliorman, Türk Kültüründe Bozkurt, s. 77

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Tabgaçlar</span> Çinde yaşamış kökeni tartışmalı toplum

Tabgaçlar, Siyenpilerin bir boyu.

<span class="mw-page-title-main">Ergenekon Destanı</span> Moğol ve Türk destanı

Ergenekon Efsanesi veya Ergenekon Destanı; kaynaklara göre Göktürklerin yeniden doğuşuna ilişkin hikâye.

Asena veya Aşina, Türk mitolojisinde önemli bir rol oynayan efsanevi bir dişi kurtun doğurduğu on erkek çocuğundan biri.

<span class="mw-page-title-main">Tufan</span>

Tufan, birçok yerel efsaneye ve kutsal kitaplara göre Tanrı tarafından bir kavmi, milleti ya da tüm insanları cezalandırmak amacıyla gönderildiğine inanılan büyük felaket. Tufanın detayları farklı kültürlerde farklılıklar arz etmekle beraber en çok bilinen şekli Nuh Tufanı'dır.

<span class="mw-page-title-main">Türk mitolojisi</span> altay türklerin oluşturduğu mitlerden oluşan mitoloji

Türk mitolojisi, tarihi Türk halklarının inanmış oldukları mitolojik bütüne verilen isimdir. Eski efsaneler, Türk halklarının eski ortak inancı Tengricilikten ögeler taşımaktan çok sosyal ve kültürel temalarla doludur. Bunların bazıları sonradan İslâmî ögeler ile değiştirilmiştir. Dünyanın en eski edebi belgelerinden biri olarak geçen Dede Korkut destanlarının orijinal yapıtları, Vatikan ve Dresden kütüphanelerinde bulunmaktadır. Ege ve Anadolu Uygarlığı mitolojisi ile benzerlikler bulundurmaktadır.

Ötüken, Ötügen veya Ötüken Ormanı, ; Türklerin Orta Asya'daki kutsal başkentidir ve Moğollar tarafından da kutsal kabul edilir. Ormanlarla kaplı bir dağ olan "Ötüken Dağı" da eski Türkler tarafından kutsal kabul edilir. Çince kaynaklarda U-te-kien şeklinde geçtiği ve Çin kaynaklarında dağ ismi olarak geçen Tu-kin, Yü-tü-kiün ile ilişkili olabileceği belirtilmektedir. Ötügen (Ötüken) Türklerin yeryüzünde ilk var olduğu ve oradan Dünya’ya dağıldığı yerin adı olarak da kabul edilmektedir. Teoman tarafından kurulan Büyük Hun Devleti'nin başkenti de Ötüken idi. Ayrıca Orhun Nehri kaynaklarını bu bölgeden alır ve Göktürk Kağanlığı’nın da başkenti yine bu yörede kurulmuştur. İnanca göre bütün büyük devletlerin başkenti burada kurulmalı idi. Gerçekten de pek çok Türk ve Moğol Devleti biraz genişledikten sonra başkentlerini bu bölgeye taşımışlardır. Ötüken dağının Nama adında bir koruyucu ruhu vardı.

<span class="mw-page-title-main">Ay Ata</span>

Ay Dede veya Ay Ata - Tengricilik inancında ay tanrısı olarak görülebilecek bir kutsal varlıktır ve Gök Aleminin altıncı katında oturur. Bu inanca göre Ay Dede insanların ilk büyükbabası ve Gün Ana ilk büyükannesidir.

<span class="mw-page-title-main">Hiung-nu</span> İlk Çağda Orta Asyada yaşamış göçebe Avrasya Türk İmparatorluğu

Hiung-nu, Türkçe tarihyazımında bilinen isimleri ile Büyük Hun İmparatorluğu veya Asya Hun İmparatorluğu, eski Çin kaynaklarına göre MÖ 3. yüzyıl ile MS 1. yüzyılın sonları arasında doğu Avrasya bozkırlarında yaşamış göçebe halklardan oluşan kabileler konfederasyonudur. Bilinen ilk Türk devletidir. Hiung-nu halkı hakkındaki bütün bilgiler dağınık Çin kaynaklarına ve arkeolojik bulgulara dayanmaktadır. Dilleri hakkındaki değişik varsayımlar, Çin kaynaklarında bulunabilen çoğunluğu kişi ve unvan adları olan sözcüklere dayanmaktadır. Dillerindeki sözcüklerin Çin lehçelerindeki transkripsiyonlarına göre dillerinin Türk, İrani, Moğol, Ural, Yenisey kökenli veya yalıtık dil olduğuna ve hatta halkın çok uluslu olduğundan dilin de karışık bir dil olabileceğine dair görüşler bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Mete</span> Türk Devletinin Ve Ordusunun Kurucusu

Mete, Mao-tun (Çince: 冒頓單于 pinyin: Mòdú Chānyú;, MÖ 209 - MÖ 174 arasında hüküm sürmüş Asya Hun İmparatorluğu hükümdarı olan Türk-Hun hükümdardır. Oğuz Kağan Destanı'ndaki Oğuz Kağan ile aynı kişi olduğu düşünülmektedir. Babası Teoman'dır. Kendisi Baideng Muharebesi sırasında Han Hanedanlığı'nı yenmiş ve vergiye bağlamıştır. Yüeçi ve Tunguz milletlerini de yenerek devletini Hazar Denizi'nden Mançurya'ya kadar uzatmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Usun</span> Halk

Usun ya da Wusun ya da Vusun,, Han Hanedanı döneminde yaşamış göçebe-yarı göçebe Türk veya Hint-Avrupa kökenli bir halk. Çin kaynaklarının aktardığına göre Çin'in kuzey batısında Yüeçiler'e yakın bir bölgede yaşamış, Yüeçiler tarafından yenilgiye uğratılınca MÖ 176 yıllarında Hiung-nu'ların egemenliğine girmiş, daha sonra İli Nehri ve Issık Göl bölgesine yerleşmiş ve en azından beş yüzyıl boyunca bölgedeki gücünü korumuştur.

<span class="mw-page-title-main">Kurt</span> Avrasya ve Kuzey Amerikaya özgü memeli

Kurt veya bozkurt, Avrasya ve Kuzey Amerika'ya özgü ve Canis cinsinden iri bir memelidir. Otuzdan fazla Canis lupus alt türü tanınmakta ve bozkurt denildiğinde günlük konuşma dilinde evcilleştirilmemiş ve yabani alt türler anlaşılmaktadır. Ortalama ağırlığı erkeklerde 40 kg, dişilerde de 37 kg olan kurtlar, köpekgiller (Canidae) familyasının yaşayan en iri üyeleridir. Boyları 105 ila 160 cm arasında değişirken omuz yükseklikleri de 80 ila 85 cm arasındadır. Kurtlar diğer Canis türlerinden daha az sivri kulakları ve ağız ile burunlarıyla olduğu kadar daha uzun kuyrukları ve daha kısa gövdeleri ile de ayırt edilir. Yine de kır kurdu ile altın çakal gibi daha küçük Canis türleri ile yakın akraba oldukları için birlikte üreyerek doğurgan melezler ortaya çıkarabilir. Kurdun çizgili kürkleri genellikle beyaz, kahverengi, gri ve siyah alacalıdır ancak Arktik bölgelerde yaşayan alt türleri hemen hemen tamamen beyaz kürklü olabilmektedir.

Türeyiş Destanı adıyla bilinen bu hikâye aslında Kao-che 'nin yaratılış destanıdır. Fuat Köprülü'nün Hüvey-Hü'lerin Destanı olarak aktardığı hikâyenin aynısıdır.

<span class="mw-page-title-main">Göktürk kağanları listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Kağan, Orta Çağ Türkleri tarafından kullanılan bir unvandı. Birinci ve İkinci Türk Kağanlığı, 552 ile 745 yılları arasında Orta Asya'nın büyük bölümünü ve Moğol Platosu'nu kontrol eden ve konfederasyon Türk boylarından oluşan Göktürklerin Aşina kabilesi tarafından yönetilen imparatorluklardı. Tarihleri çalkantılı. 6. yüzyılda Central Plains'deki çok sayıda hanedanın gücüne meydan okudular. Bir iç savaşın ardından yüzyılın sonunda, kağanlık doğu ve batı kanatlarına ayrıldı. 7. yüzyılın ikinci yarısında her iki kanat da Tang hanedanına yenildi. Ancak 682'de bağımsızlıklarını yeniden kazandılar.

<span class="mw-page-title-main">Kuzey Vey</span> Kuzey Çinde kurulmuş bir Türk devleti

Vey veya başka tarihsel kaynaklara göre
Kuzey Vey
Toba Vey
Yuan Vey olarak da bilinir. Hanedanlık, Siyenpiler'in Toba (Tabgaç) klanı tarafından kuruldu. Kuzey ve Güney hanedanları döneminde 386'dan 535'e kadar Kuzey Çin'i yöneten ilk hanedandır. "Siyasi kargaşa ve yoğun sosyal ve kültürel değişim çağının bir parçası" olarak tanımlanan Kuzey Vey hanedanı, özellikle 439'da Kuzey Çin'i birleştirmesi, kaotik On Altı Krallık dönemini sona erdirmesi ve 485'teki reformlarla kırsal alan üzerindeki emperyal kontrolü güçlendirmesiyle dikkat çekmektedir. Kuzey Vey, kendilerini Çin kültürünün gerçek savunucuları olarak gören Güney hanedanlarının yazarları tarafından "Örgülü Barbarlar" olarak anılıyordu.

İslamiyet öncesi Türk edebiyatı ya da Destan dönemi Türk edebiyatı, Türklerin İslamiyeti kabulünden önceki dönemlerde oluşturdukları edebiyata verilen isimdir. İslamiyet öncesi Türk edebiyatı M.Ö 4000'li yıllardan başlayarak Türklerin İslamiyeti kabul ettiği XI. yüzyıla kadar sürmektedir. Bu dönem edebiyatı genellikle sözlü ürünlerden oluşmuştur ve yazılı ürünler yok denecek kadar azdır. İslamiyet öncesi Türk edebiyatında M.S VI. yüzyıla kadar olan dönem sözlü edebiyat dönemi olarak adlandırılırken, ilk yazılı eserlerin verilmeye başlamasından sonra yazılı edebiyat dönemi başlamıştır. Eski Türklere ait olan en eski yazılı belgeler ise Orhun Yazıtları'dır Bu yazıtlar Türklerin bilinen ilk alfabesi olan Orhun alfabesi ile Göktürkler tarafından yazılmış yapıtlardır. Genel olarak Orhun Yazıtları'ndan önceki dönem sözlü edebiyat, sonrası ise yazılı edebiyat olarak nitelendirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Aşina</span> Boy

Aşina, Türk veya Kök Türk bir Göktürk soyu, Göktürk Kağanlığı'nın kurucu boyudur. Efsaneye göre Aşina soyu bir dişi kurttan türemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Alasığın</span>

Alasığın - Türk, Altay ve Moğol mitolojilerinde Kutsal Geyik. Değişik Türk lehçe ve şivelerinde Alageyik (Alakeyik, Alakiyik) veya Alabolan (Alabulan) ya da Alabuğa (Alabuğu) olarak da bilinir. Moğollar ise Kubamaral (Govamaral, Guvamaral) derler. “Gökgeyik / Kökgeyik” tabiri de kullanılır. Yalnızca “Sığın” olarak da ifade edilir.

Kurt Ata – Türk, Moğol ve Altay mitolojisinde Kurt Tanrı. Kort Ata olarak da bilinir. Börü Ata ve Moğolca Çına Ecege sözcükleri de eş anlamlı olarak kullanılır.

Kurt Ana – Türk, Moğol ve Altay mitolojisinde Kurt Tanrıça. Kort Ana olarak da bilinir. Börü Ana ve Moğolca Çına Ece sözcükleri de eşanlamlı olarak kullanılır.

Türk edebiyatında destan, efsaneden sonra ortaya çıkmış bir edebî türdür. Türk milletinin bir bütün olarak zamanımıza ulaşmış büyük destanları olmasa da yabancı kaynaklarda yer alan bazı parçaları mevcuttur. Türk destanlarına ait çeşitli parçalar Çin, Fars, Moğol ve Arap kaynaklarında bulunmaktadır. Bilinen Türk destanları arasında en eskisi Yaratılış Destanı’dır. Bu destan, Altay Türkleri arasında anlatılagelmiştir. Rus Türkolog Vasili Radlof tarafından saptanıp yazıya geçirilmiştir. İslâmiyet'ten önceki döneme ait en eski destanlar Saka Türkleri'ne aittir. Bu destan zinciri içinde Alp Er Tunga ve Şu Destanı parçaları bulunur. Bunlar Kaşgarlı Mahmut'un Divân-ı Lügati't-Türk adlı eserinde yer almaktadır.