İçeriğe atla

Bozkurt-Lotus davası

Bozkurt-Lotus davası, 2 Ağustos 1926 tarihinde Türk vapuru Bozkurt ile Lotus adındaki Fransız vapurunun Ege denizindeki Midilli açıklarında çarpışarak batması ve 8 Türk vatandaşının hayatını kaybetmesi sonucu Bozkurt'un kaptanı ile beraber Fransız gemisinin nöbetçi kaptanı Demons'un İstanbul'da Türkiye Devleti tarafından tutuklanması neticesinde başlayan uluslararası bir davadır.[1]

Dava öncesi

Fransa, tutuklama kararına itiraz ederek Fransız kaptanını Türkiye'nin tutuklama yetkisi olmadığını iddia etmiştir. Bunun üzerine Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'na başvurulmuş, 1934 yılındaki Soyadı Kanunu ile Bozkurt soyadını alacak olan Mahmut Esat'ın Türkiye'yi savunduğu bu dava Türk tezinin kazanması ile sonuçlanmıştır.

Mahmut Esat dava öncesi süreci şu şekilde anlatmıştır:[2]

Bir gün Atatürk ve İnönü beni nezdlerine çağırdılar. Meseleyi bir daha izah etmemi emrettiler. Anlattım ve sözlerimi şöyle tamamladım: "Paşam, Lahey Adalet Divanına gidelim, kimin haklı olduğu meydana çıksın. Ben hakkımızdan eminim. Müsaade ederseniz davamızı ben müdafaa edeyim. Kaybedersem memlekete bir daha dönmem. Fakat kazanacağız. Hem Adalet Divanı önüne gitmeden Fransızların dediğini yapacak olursak Fransız Devletinin tehditleri karşısında boyun eğmiş olacağız, bu da onlara diğer meselelerde aynı tehditleri öne sürdürmek cesaretini verecektir. Halbuki Lahey Divanına gidersek davayı kaybetsek dahi şeref ve haysiyetimiz zedelenmez. Zira milletlerarası bir mahkemenin hükmüne uymak şerefsizlik değil, bilakis büyük şereftir." Bu sözler üzerine Atatürk bana şu şekilde cevap verdi: "Güle güle git kazanacaksın, kazanmasan da memleket seni bağrına basacaktır".

Lotus prensibi

Fransa, Türkiye'nin yaptığı tutuklamanın uluslararası hukuka aykırı olduğunu öne sürerek açık denizlerde işlenen suçlarda, yalnız geminin bağlı olduğu devletin kovuşturma hakkı bulunduğunu savundu. Adalet Divanı bunun zorunlu ve kesin bir kural olmadığına kanaat getirip suçun etkisinin Türk gemisinde görülmesi sebebiyle Türkiye Devleti'nin olayla ilgilenme hakkı bulunduğunu belirtti ve Fransız kaptanı hakkında kovuşturma yapmakla Türkiye'nin uluslararası hukuka aykırı davranmadığını kabul etti. Bu karar, literatüre Lotus prensibi ya da Lotus yaklaşımı olarak geçti ve "açık denizlerin serbestliği ilkesi" adı altında 1958 tarihli "Cenevre Açık Deniz Sözleşmesi"nde sözleşmeye taraf tüm ülkeler için kural hâline getirildi.[3]

İlgili maddeler

İlgili kitaplar

  • Gülseren Akalın. “Bozkurt-Lotus Davası ve Atatürk”, Atatürk Araştırma Merkezi, V. Uluslararası Atatürk Kongresi 8 – 12 Aralık 2003, Ankara; Beşinci Uluslararası Atatürk Kongresi (Bildiriler), C. II, s. 1555-1565, Ankara, 2005
  • Mustafa Balcıoğlu, Enver Bozkurt, M. Akif Kütükçü, Yasin Poyraz. Bozkurt Lotus Davası, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2003. ISBN 975-591-477-3

Kaynakça

  1. ^ Alper Ersaydı, "Bozkurt-Lotus Davası ve Genç Türkiye'nin Hukuksal Yetkinliği", Tarih Okulu, Ocak-Nisan 2010, sf. 33-43
  2. ^ Tarık Ziya Işıtman, Mahmut Esat Bozkurt Hayati-Şahsiyeti-Eserleri, Güneş Basım ve Yayınevi, İzmir, 1944, sf. 19-20
  3. ^ "Convention of the High Seas (1958)". 22 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Nisan 2017. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi</span> Barolar Birliğine göre Türkiyenin en iyi hukuk fakülteleri sıralamasında 2. olan hukuk fakültesi

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi; Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk hukuk okulu olarak 1925 yılında Ankara'da Ankara Adliye Hukuk Mektebi adıyla kurulan, 1946 yılından itibaren Ankara Üniversitesine bağlı bir fakülte olarak hizmet veren hukuk okuludur.

Temyiz, ayırt etme, seçme, ayırma; hukukta, doğruyu yanlıştan ayıran kuruldur.

İzmir Atatürk Lisesi 1888 yılında, bugün İl Vilayet Konağı'nın yanında, Konak Kaymakamlığı'nın bulunduğu yerdeki İzmir Adliyesi'nin bulunduğu binada (bu bina 1977'de kaymakamlık binasının yapılması için Mehmet Dağdelenli tarafından yıktırılmıştır) 5 senelik idadi mektebi olarak 120 öğrenci ile eğitime başlamıştır. İlk müdür aynı zamanda tarih ve coğrafya öğretmeni olan Abdurrahman Bey'dir. 1890'da 7 senelik idadi olmuştur. Emrullah Efendi'nin Millî Eğitim Bakanlığı zamanında 29 Ekim 1910 tarihinden Cumhuriyet dönemine kadar sultani (lise) olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Mahmut Esat Bozkurt</span> Türk hukukçu ve devlet adamı

Mahmut Esat Bozkurt, Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşlarından ve Türkiye'de hukuki temellerinin atılmasında katkılarda bulunmuş Türk devlet adamıdır.

<span class="mw-page-title-main">Adalet Bakanlığı (Türkiye)</span> Türkiyede bir bakanlık

Adalet Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak çalışan, adalet ve yargı işlerinden sorumlu olan bakanlıktır. Bakanlığın temel görevleri arasında, kanunlarda öngörülen mahkemelerin kurulması ve teşkilatlandırılması, ceza infaz kurumları, icra ve iflas daireleri gibi adalet kurumlarının planlanması, idari gözetimi ve denetimi yer alır. Kamu veya özel kurumlarla iş birliği yaparak adalet hizmetlerinin geliştirilmesine katkıda bulunur ve kanunlarla veya cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle verilen diğer görevleri yerine getirir.

<span class="mw-page-title-main">Yassıada Yargılamaları</span> 1960 darbesinden sonraki mahkeme süreci

Yassıada Yargılamaları, 27 Mayıs 1960 Darbesi'nden sonra iktidardan uzaklaştırılan Demokrat Parti yönetiminin, darbeyi gerçekleştiren cunta tarafından kurulan özel bir mahkemede yargılandığı davalar dizisi. Yargılamalar Demokrasi ve Özgürlük Adası 'nda yapıldığı için bu isimle anılırlar. İki eski bakan ve bir başbakanın idam edilmesiyle sonuçlanan yargılamalar, Türk siyasi hayatında çok önemli bir yere sahiptir ve bu konudaki tartışmalar günümüzde de sürmektedir.

Dava konusu olmuş Recep Tayyip Erdoğan karikatürleri, 12. Türkiye cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kişisel tazminat davası açmış olduğu karikatürlerdir. Açılan davalar medyada önemli ölçüde yankı bulmuş ve beraat ile sonuçlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Savcı</span> İddia makamı olarak adalete hizmet eden kişi

Savcı, ceza yargılamasında iddia makamı olarak adalete hizmet eden kişidir. Savcılık ceza muhakemesinde iddia görevini yaparak devlet adına ceza davası açan makamdır. Bu makamdaki yetkiliye savcı adı verilmiştir. Özetle savcı, suç haberinin kendisine ulaşmasıyla birlikte devlet adına araştırma ve soruşturma faaliyetinde bulunmak, kamu davasının açılmasını gerektiren şartlar oluştuğunda dava açmak ve yürütmek, mahkemelerin verdiği kararları yerine getirmek ve kanunla kendisine verilen diğer görevleri yapmak durumunda olan ve yargı organı içinde yer alan kamu görevlisi olarak tanımlanabilir.

Adalet ve Kalkınma Partisinin kapatma davası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın, AK Parti'nin "laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği" gerekçesiyle, partinin kapatılması ve ilgili dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dahil 71 kişinin 5 yıl süre ile siyasetten uzaklaştırılması istemiyle hazırladığı iddianame Anayasa Mahkemesine 14 Mart 2008'de sunulmuş olup, Anayasa Mahkemesi iddianameyi 31 Mart 2008 günü kabul etmiştir. 16 Haziran günü Adalet ve Kalkınma Partisi esas hakkındaki savunmasını vermiştir. 30 Temmuz 2008 tarihinde kamuoyuna yapılan açıklamada, partinin temelli kapatılmaması, fakat hazine yardımının belirli bir oranda kesilmesi kararına varılmıştır. 6 üye kapatılması, 5 üye kapatılmaması yönünde oy kullanmışken, hazine yardımının kesilmesi hakkındaki oylamada 11 üyenin 10'u kesilmesi yönünde oy kullanmıştır. Kapatma talebi en az 7-4 şeklindeki nitelikli çoğunluk koşulu sağlanamadığı için reddedilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de yargı teşkilatı</span>

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesi uyarınca “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.” Ancak, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkındaki Kanun içinde yer alan bazı belirleyici hükümler haricinde tüm yargı teşkilatının görev ve yetkisini belirleyen kapsayıcı ve genel bir yasal düzenleme yapılmamıştır. Dolayısıyla, hangi durumda hangi mahkemenin yetkili olacağı çeşitli kanunlarda dağınık ve sistematikten uzak bir biçimde yer aldığından mevcut mevzuat konuya genel bir bakış sağlamaktan uzak bir görüntü sunmaktadır.

Barış Derneği Davası veya Barış Davası, 12 Eylül Darbesi'nden sonra 17 Mayıs 1982'de Barış Derneği'ne karşı açılan dava.

<span class="mw-page-title-main">Altay SK</span> Türk spor kulübü

Altay Spor Kulübü, 16 Ocak 1914'te İzmir'de Altay İdman Yurdu adıyla kurulan bir spor kulübüdür. Altay Spor Kulübü, Türk futbol tarihinde ilk deplasman yapan takımdır. Türkiye Kupası'nı kazanan ikinci, Anadolu'dan ise ilk takım olarak tarihe geçmiştir.

Ağır ceza mahkemesi, Türkiye'de ceza davalarına bakan mahkemeler arasında, kanunlarda öngörülen cezaların ağırlığı kriteri uygulanarak asliye ceza mahkemelerinin görevini aşan tüm suçlara ilişkin davalara bakmakla görevlendirilmiş olan mahkemedir. Ağır ceza mahkemesi kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere, Türk Ceza Kanunu'nda yer alan yağma, irtikap, resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, hileli iflas suçları ile ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve "10 yıldan fazla" hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla görevlidirler. Ele aldıkları davaların cezaları daha ağır olduğundan, sulh ceza hakimlikleri ve asliye ceza mahkemelerinden sonra ilk derece ceza mahkemeleri arasında 3. basamakta yer alan yüksek görevli mahkemelerdir. Avukatların görevi sırasında işledikleri suçların yargılaması ağır ceza mahkemesinde yapılır.

Mahmut Goloğlu, Türk hukukçu, tarihçi ve siyasetçidir.

Yves Bot, Fransız başsavcı.

<span class="mw-page-title-main">Uluslararası Adalet Divanı’nın yargı yetkisi</span>

Uluslararası Adalet Divanı’nın yargı yetkisi iki yönlüdür: Devletler tarafından kendisine sunulan hukuki nitelikteki uyuşmazlıkları uluslararası hukuka uygun olarak karara bağlamak ve Birleşmiş Milletler organlarının, uzmanlık kuruluşlarının veya böyle bir talepte bulunmaya yetkili bir kuruluşun isteği üzerine hukuki sorunlar hakkında tavsiye niteliğinde danışma görüşleri vermektir. Uluslararası Adalet Divanı’nın gerçek bir zorunlu yargı yetkisi yoktur. Uluslararası Adalet Divanı Statüsü’ nün 38.maddesi gereğince Divan kendisine sunulmuş olan uyuşmazlıkları hukuka uygun olarak çözmektedir.

Loizidu Davası, eski evlerine ve mülklerine dönmek isteyen mültecilerin haklarına ilişkin tarihi bir davadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Loizidu ve dolayısıyla diğer tüm mültecilerin eski mülklerine dönme hakları olduğuna karar verdi. AİHM, Türkiye'nin Loizidu'nun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin I. Protokolünün I. Maddesi kapsamındaki insan haklarını ihlal ettiğine, evine dönmesine izin verilmesi ve Türkiye'nin Loizidu'ya tazminat ödemesi gerektiğine karar verdi. Türkiye başlangıçta bu kararı görmezden geldi.

Uluslararası insan hakları hukuku, insan haklarını sosyal, bölgesel ve yerel düzeylerde geliştirmek için tasarlanmış uluslararası hukuk bütünüdür. Bir uluslararası hukuk biçimi olarak, uluslararası insan hakları hukuku, öncelikle egemen devletler arasında, üzerinde anlaşmaya varan taraflar arasında bağlayıcı yasal etkiye sahip olmayı amaçlayan antlaşmalardan oluşur; ve geleneksel uluslararası hukuk kapsamındadır. Diğer uluslararası insan hakları belgeleri, yasal olarak bağlayıcı olmamakla birlikte, uluslararası insan hakları hukukunun uygulanmasına, anlaşılmasına ve geliştirilmesine katkıda bulunur ve bir siyasi yükümlülük kaynağı olarak kabul edilir.

Eğlence hukuku, medya hukuku olarak da adlandırılır, eğlence sektörüne sağlanan hukuki hizmetlerdir. Eğlence hukukundaki bu hizmetler fikrî mülkiyet hukuku ile örtüşmektedir. Fikrî mülkiyet, tescilli marka, telif hakkı ve "Tanıtım Hakkı" dahil olmak üzere birçok hareketli parçaya sahiptir. Bununla birlikte, eğlence hukuku uygulaması genellikle iş hukuku, sözleşme hukuku, haksız fiiller, iflas hukuku, göçmenlik, menkul kıymetler hukuku, güvenlik çıkarları, acentelik, mahremiyet hakkı, hakaret, reklam, ceza hukuku, vergi hukuku, Uluslararası hukuk ve sigorta hukuku ile ilgili soruları içerir.


Türkiye'de 1927 yılındaki olayların listesini içerir.