İçeriğe atla

Bosnalı Sabit

Bosnalı Sabit
DoğumAlâaddin Sabit
1650
Öziçe, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm1712
İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu
MeslekŞair
DilOsmanlı Türkçesi
MilliyetOsmanlı
TürDivan edebiyatı
Edebî akımMahallileşme akımı

Bosnalı Sabit; 17. ve 18. yüzyıllar arasında yaşamış olan Osmanlı şairidir.

Hayatı

Asıl adı Alâaddin olan Sabit, o dönemde Bosna'ya bağlı bir kasaba olan Öziçe'de doğmuştur. Doğum tarihi konusunda kesin bir bilgi olmamakla beraber 1650 yılında dünyaya geldiği düşünülmektedir.[1] İlk eğitimini Müftü Halil Efendi'den alan şair daha sonrasında kendini geliştirmek amacıyla İstanbul'a gelmiş ve Kaptan-ı Derya Seyidzâde Mehmed Paşa'nın himayesi altına girmiştir. 1678 yılında mülazım olmuş, daha sonrasında kadılığı seçerek sırasıyla Çorlu, Burgaz, Kefe ve Yanya gibi kazalarda görev yapmıştır. 1700 yılında atandığı Bosna'da yaşadığı sıkıntılardan dolayı önce Konya kadılığına getirilmiş, 1706 senesinde buradaki görevinden azledilince tekrar İstanbul'a göç etmiştir. 1712'nin Nisan ayında dizanteriden[2] ölmüştür.[3]

Sanat anlayışı

Yaşadığı ve eser verdiği süre boyunca çağdaşı Nâbî ile beraber döneminin en fazla şairlerinden birisi olan Sabit, sıradan ve günlük hayatta sıkça kullanılan ifadeleri kendi mizah anlayışıyla harmanlayarak okuyucularına aktarmıştır. Kendine has üslubu ile Divan edebiyatı dünyasında ayrı bir yer edinen şair Türk şiirine mizah duygusunu taşıyan ilk kişi olarak değerlendirilir. Mahalli tarzın savunucularından biri olan Bosnalı Sabit, dilde ve düşüncede tamamen yerli duygulara ve olaylara yer verme amacını gütmüştür. Sade ve pratik konuşma dilini ağır ve süslü sanatların sıkça kullanıldığı şiir dilinin potasında eriterek yeni bir dil ortaya çıkaran şair; eserlerini yazarken kelimeleri hiçbir sanat kaygısı gözetmeden olduğu gibi kullanmıştır.[3]

Kaynakça

  1. ^ Karacan, Turgut (1991). Divan / Bosnalı Alaaddin Sabit. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi Yayınları. ss. 8-10. ISBN 9757631086. 2 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2020. 
  2. ^ Banarlı, Nihad Sami (29 Nisan 2017). Resimli Türk Edebiyatı Tarihi II (1. Baskı bas.). Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı. ISBN 9789751123411. 
  3. ^ a b Abdülkadir Erkal (2014). "Divan şiirinde cemre ve Bosnalı Sabit'in Cemreviyye'si". Artvin: Türklük Bilimi Araştırmaları Dergisi. 2 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2020. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Türklerin Anadolu'ya geldikten sonra edebiyatları iki gruba ayrılmıştır. Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen aydınların oluşturduğu "Yüksek Zümre Edebiyatı" ve İslam öncesinden gelen sözlü bir "Halk Edebiyatı". Anadolu'ya göç eden Türkler arasında aynı ayrım devam etti. Medrese eğitimi gören aydın kesim Arap ve Fars edebiyatlarının tesirini devam ettirirken, halk yine saz şairleri aracılığıyla halk edebiyatını devam ettirdi. Dolayısı ile Anadolu Türk Edebiyatı iki grupta incelenmektedir. Bu gruplardan biri halk edebiyatıdır.

<span class="mw-page-title-main">Nedîm</span> Divan edebiyatı şairi

Nedîm, Divan Edebiyatı eserleri veren Türk bir şairdi. Şöhretini, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1718-1730 yılları arasındaki Lâle Devri'nde kazandı. Hayatı ve eserleri ile Lâle Devri ruhûnun en önemli temsilcisi olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Şeyh Galip</span> Türk divan edebiyatı şairi (1757 - 1798)

Galib Mehmed Esad Dede veya tanınan kısa adıyla Şeyh Galib, Türk divan edebiyatı şairi ve mutasavvıf.

Kaside, genellikle din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılan bir şiir formudur. Ancak kaside biçiminin şiirin farklı konuları için de kullanıldığı vakidir. Kaside sanatı, öncelikli olarak Araplar tarafından geliştirilmiştir. Kaside, klasik Arap şiirinin en yüksek hali kabul edilmektedir. Eski Arap edebiyatında kasideler birkaç farklı dahili kısımdan oluşacak şekilde nazmedilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Bâkî</span> Türk divan edebiyatı şairi

Bâkî ya da asıl adıyla Mahmud Abdülbâkî, Türk divan şairi.

Divan edebiyatı, Türk kültürüne has süslü ve sanatlı bir edebiyat türüdür. Bu edebiyata genellikle "divan edebiyatı" adı uygun görülmekte olup bunun en büyük nedenlerinden birisinin şairlerin manzumelerinin toplandığı kitaplara "divan" denilmesi olduğu kabul edilmektedir. Öte yandan, divan edebiyatı gibi tabirlerin modern araştırmacılar tarafından geliştirildiğini ve halk-tekke-divan edebiyatları arasındaki ayrımların bazen oldukça muğlak olduğu ve bu edebiyatlar arasında ciddi etkileşimlerin de bulunduğu vurgulanmalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Orhan Seyfi Orhon</span> Türk şair, gazeteci, yazar, yayımcı, siyaset adamı

Orhan Seyfettin Orhon, Türk şair, gazeteci, yazar, yayımcı, siyaset adamı.

<span class="mw-page-title-main">Hayâlî Bey</span> Osmanlı şairi

Hayâlî Bey (خيالى) Türk Divan edebiyatı şairinin mahlası. Asıl Adı Mehmet'tir. “Bekâr Memi” diye anılmıştır. Eserleri zengin bir hayal gücüyle yazılmış, ince ve duyarlı bir üsluba sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Faruk Nafiz Çamlıbel</span> Türk şair, siyasetçi, öğretmen (1898 - 1973)

Ahmet Faruk Çamlıbel, Türk şair, siyasetçi, öğretmendir.

<span class="mw-page-title-main">Cenap Şahabettin</span> Türk şair, anı yazarı ve hekim (1870 - 1934)

Cenap Şahabeddin, Türk şâir ve yazar.

Sünbülzade Vehbî, 18. yüzyılın dîvan şairlerindendir. Asıl adı Mehmet olup, Maraş'ta 'Sünbülzadeler' olarak anılan ailenin bireylerindendir.

Mesnevi, özellikle Arap, Fars ve Osmanlı edebiyatında kendi aralarında uyaklı beyitlerden oluşan ve aruz ölçüsüyle yazılan divan edebiyatı şiir biçimidir.

Azmizade Haleti, Osmanlı Divan şairidir. Osmanlı zamanında doğmuş, kadılık, kazaskerlik ve şairlik yapmıştır. Asıl adı "Mustafa" idir.

<span class="mw-page-title-main">Türk edebiyatı</span> Türkçe yazılmış edebî eserler

Türk edebiyatı, Türk yazını veya Türk literatürü; Türkçe olarak üretilmiş sözlü ve yazılı metinlerdir.

Cemreviye veya cemreviyye; Divan edebiyatında şairlerin cemrenin düştüğü dönemlerde yazdıkları bir kaside türüdür. Çok sık tercih edilmediğinden dolayı örneklerine az rastlanır. Cemre düşmesinin baharı müjdeleyici bir olay olması nedeniyle cemreviyeler bahariyelerin bir dalı olarak değerlendirilebilir. Teşbib (giriş) bölümü ile başlarlar ve geri kalan bölümlerde diğer kaside türleri ile aynı özellikleri taşırlar.

Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde eğitim amacıyla Avrupa'ya, özellikle Fransa'ya giden gençler oradaki edebiyatta gördükleri yenilikleri ülkeye dönüşlerinde Türk edebiyatında uygulamaya başlamışlardır. Bu şekilde belli dönemler halinde günümüze kadar süren yeni bir edebiyat başlamıştır. Bu dönemlerden biri de Cumhuriyet dönemi edebiyatıdır.

Leskofçalı Galip, 19. yüzyıl divan şairi.

Mehmet Nergisi, 17. yüzyılda yaşamış divan edebiyatı şairi ve yazarı.

<span class="mw-page-title-main">Divan şairi</span>

Divan şairi, belli kıstasları ve mazmunları bulunan divan edebiyatı içinde eserler veren şairlere verilen addır. Eski Türk edebiyatını içerdiği gibi İslam coğrafyasındaki diğer dillerin edebiyatlarını da içine alan bu edebiyatta ortak bazı kurallar bulunmaktadır. Divan şairleri bu kurallara katiyen riayet etmiştir. 19. yüzyıla kadar yerel ya da bağımsız bir edebiyat anlayışı türetilmemiştir. Klasik Türk edebiyatı içerisinde şiir dışındaki yazı şekilleri rağbet görmüyordu. Yazılan her şey nazım- yani şiir şeklindeydi. Bu yüzden "divan şairi" tamlaması divan edebiyatçılarına işaret edebilir. Şairler divan edebiyatının ilk dönemlerinden beri tezkirelerde anılmıştır. Bu edebiyat tarihlerinde divan şairlerinin biyografileri, şiirlerinden örnekler bulunmaktadır. Osmanlı coğrafyasında yazılan tezkirelerde toplam 3182 şair yer almaktadır. Divan şairleri çeşitli mesleklere sahiptiler. İlmiye(%36), derviş(%5.7), bürokrat(%2.8), asker(%4), esnaf(%3.7) bunlardan birkaçıdır. En çok divan şairi yetiştiren yöreler bürokrasi ve saray eşrafının yoğun olduğu yerlerdir. İstanbul 609, Bursa 156, Edirne 150, Konya 69, Diyarbakır 40, Kastamonu 36, Bağdat 35, Gelibolu 30, Bosna 26, Kütahya 24 şairle önemli tezkirelerde yer alan yörelerdir.

Ahmed Arif Hikmet Bey Efendi 1846 - 1854 doneminde Osmanlı Şeyhülislamı.