İçeriğe atla

Borderline kişilik bozukluğu

Borderline kişilik bozukluğu
Diğer adlarDuygusal dengesizlik kişilik bozukluğu – dürtüsel veya borderline tipi

Duygu şiddeti bozukluğu Histeri

Histerik kişilik
Çaresizlik, Edvard Munch (1894). Ressamın borderline kişilik bozukluğu olduğu tahmin edilmektedir.
UzmanlıkPsikiyatri, klinik psikoloji
BelirtilerDengesiz ilişkiler, öz farkındalık ve duygular; dürtüsellik; zaman zaman kendini gösteren intihara yönelik fikir ve kararlar, kendine zarar verme; terk edilme korkusu; kronik bir boşluk hissi; yersiz öfke; gerçeklikten kopma hisleri
Komplikasyonİntihar, kendine zarar verme
SüreUzun süreli[1]
NedenleriGenetik, travma[2]
Risk faktörüAile geçmişi, travma, taciz
TanıSemptomlar üzerine
Ayırıcı tanıBipolar bozukluk, Bağımlı kişilik bozukluğu, Çoklu kişilik bozukluğu, Duygudurum bozukluğu, Travma sonrası stres bozukluğu, Kompleks travma sonrası stres bozukluğu, madde bağımlılığı, DEHB, B kümesi kişilik bozuklukları (narsistik, antisosyal veya histrionik kişilik bozuklukları)[3][4]
Tedavidavranış terapisi, konuşma terapisi
PrognozZamanla iyiye gider,[3] genellikle 30 yaşından sonra ve bazı durumlarda 40 yaşından itibaren kesin bir gerileme gözlenir.[5]
SıklıkNüfusun yaklaşık %1.6'sında görülür. Bazı kaynaklar bunun %6'ya kadar çıktığını gösterir.[1]
ÖlümHastalık teşhisi koyulan kişilerin %8 ila %10'u intihardan ölür.

Borderline kişilik bozukluğu (BPD) ya da duygusal dengesizlik kişilik bozukluğu (EUPD), uzun süreli dengesiz ikili ilişkiler, bozuk bir öz farkındalık ve şiddetli duygusal tepkiler tarafından karakterize olunan bir çeşit kişilik bozukluğudur. Bu hastalıktan etkilenen bireyler, duygusal durumlarını sağlıklı veya normal seviyede tutmakta zorlanmalarından ötürü genelde kendine zarar vermek gibi tehlikeli fiillerde bulunurlar. Aynı zamanda boşluk hissi, terk edilme korkusu ve derealizasyondan muzdarip olabilirler.

BPD'nin belirtileri diğer insanlara göre normal olarak görülen durumlar tarafından tetiklenebilir.[6] BPD tipik olarak kendini erken erişkinlikte gösterir ve çeşitli olaylarda ortaya çıkabilir.[3] Madde bağımlılığı,[7] depresyon ve yeme bozuklukları genel olarak BPD ile ilişkilendirilebilir.[6] Hastalığa sahip bireylerin %8 ila %10'u intihar[3][6] sebebiyle hayatını yitirir. BPD, genel olarak toplum, medya ve özellikle de psikiyatrik alandaki bilgi kirliliği ve damgalanma sebebiyle yeterince tedavi ve teşhis alamaz.[8]

BPD'nin ortaya çıkma sebebi kesin olarak bilinmese de genetik, sosyal ve çevresel faktörlerin bir araya gelmesinden oluştuğu düşünülür.[1][2] Yakın bir akrabasında BPD teşhisi olan birinin kendinin de BPD teşhisi alması, sıradan bir insandan yaklaşık beş kat daha muhtemeldir.[9] Olumsuz hayat koşullarının hastalıkta etkili olduğu görülmektedir. Altında yatan mekanizma ile frontolimbik nöronların iletişim ağının bir bağlantısı olduğu bilinir.[9] BPD; Amerikan Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı'nda kişilik bozukluklarının dramatik kümesinde antisosyal, histrionik ve narsist kişilik bozukluklarıyla beraber sınıflandırılır.[10] BPD, diğer kişilik bozukluklarıyla birlikte; duygudurum bozuklukları, madde bağımlılığı veya diğer rahatsızlıklarla karıştırılabilir. Bu yüzden teşhisi zordur.[10]

BPD genellikle bilişsel davranışsal terapi (CBT) ya da diyalektik davranış terapisi (DBT) gibi psikoterapilerle tedavi edilir.[1] DBT, hastalıktaki intihar oranını gözle görünür oranda azaltır. BPD terapisi birebir veya bir grupla yapılabilir.[1] İlaçlar BPD için bir tedavi edici özellik göstermezler ama BPD ile gelen semptomları yatıştırmaya yarayabilirler.[1] Quetiapine ve SSRI antidepresanları hastalık için yaygın reçete edilen ilaçlar arasındadır ama etkileri kesin değildir. 2002'ye ait bir araştırmada fluvoksamin'in (SSRI grubu antidepresan) kadın hastalardaki ani ruh durumu değişimlerini büyük oranda önlediği görülmüştür ama daha yakın tarihli araştırmalar hastalığın ilaçla tedavisine verdiği cevabın yoğunlukla belirsiz olduğunu gösterir.[11] Hastalığın ileri düzey örneklerinde hasta, geçici süreliğine hastaneye kaldırılabilir.[1]

Bir yıl içerisindeki insanların %1.6'sı BPD teşhisi alırken bazı varsayımlar ve tahminlere göre bu oran %6'yı bulmaktadır.[1][10][12] Kadınlar, erkeklere oranla BPD teşhisini üç kat daha sık alır.[10] Bu kişilik bozukluğunun yaşlı insanlar arasında daha nadir görüldüğü gözlemlenir.[10] BPD teşhisli insanların yarısından fazlasının on yıllık bir periyotta iyiye gittiği gözlemlenir.[10] Hastalıktan etkilenen bireyler sağlık hizmetlerini oldukça aktif ve yüksek tüketir.[10] Hastalığın adı, "sınır çizgisi" anlamına gelen, nevroz ile psikoz arasındaki sınırı sembolize eden ve günümüzde kabul görmeyen bir görüş üzerine kullanılan bir sözcükten alması sebebiyle hâlen devam eden bir tartışma konusudur. Hastalığın adındaki "sınır çizgisi" klinik olarak günümüzde kabul görmemekte ve hastalığın psikiyatrik tanısını yansıtmamaktadır.[1][13]

Belirti ve semptomlar

DSM-5'e göre BPD dokuz ana semptom tarafından karakterize olur. Teşhis konulabilmesi için bireyin bu semptomların en az beşini göstermesi gerekir:[14]

  • Gerçek veya hayali terk edilmeden kurtulmak için aşırıya kaçan çaba.[15]
  • İkili ilişkilerde dengesiz ve kaotiklik. Bu çoğu zaman idolize etme veya gözünde değersizleştirmenin iki uç noktası tarafında gidip gelmelerle kendini gösterir. Splitting (ayrışma) olarak da bilinir.
  • Bozuk bir öz farkındalık ve dengesiz öz imaj.[1]
  • İçgüdüsellik veya düşünmeden alınan ani kararlar. Örneğin; kontrolsüz para harcama, korunmasız cinsel ilişki, madde bağımlılığı, umursamazca araç kullanma, tıkanana dek yemek yeme gibi.[16]
  • Tekrarlayan intihar düşünce ve hayalleri veya kendine fiziksel zarar verme.
  • Ani değişen, uç noktalarda yaşanan duygusal dengesizlik.
  • Uzun süreli kronik bir boşluk hissi.
  • Kontrol etmesi zor, yersiz öfke ve öfke patlamaları.
  • Geçici, strese bağlı ve şiddetli gerçeklikten kopma, derealizasyon belirtileri.

Genele bakıldığında BPD'nin en ayırt edici belirtileri; tanrılaştırma ve yerme uçları arasında gidip gelen şiddetli ikili ilişkiler ile dengesiz ve inatçı öz imaj bozukluğunun yanı sıra, değişken ruh halleri ve güçlü duyguları kontrol altında tutmada çekilen zorluktur. Tehlikeli ve düşünmeden yapılan hareketler de aynı zamanda hastalığa eşlik eder.

Diğer belirtiler kişinin kendi sosyal kimliğinden emin olamaması, ahlak değerlerinde bulanıklık ve aşırı stres altındayken ortaya çıkan ve aşırı durumlarda gerçeklikten tamamen kopma ve psikoza giden paranoyak düşüncelere sahip olması olabilir. BPD'li bireyler genelde yalnızca BPD'ye değil, bunun yanı sıra gelen bir veya birkaç ruhsal hastalığa sahip olurlar. Bu hastalıklara depresif ve bipolar bozukluklar, madde kullanımı bozukluğu, yeme bozukluğu, stres sonrası travma bozukluğu ve dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu (DEHB) örnek verilebilir.[14]

Duygular

Hissetmek; BPD'li bireyler için daha kolay olabilir. Derinden ve uzun süreli duygular yaşayabilirler.[17][18] Bozukluğun çekirdek özelliklerinden biri, kendini çevresel faktörler yüzünden şiddetli duygusal tepkiler halinde gösteren etkili dengesizlik halidir. Aynı zamanda bu bireyler duygusal olarak normale dönmede zorlanabilirler.[19][20] Marsha Linehan'a göre, bu bireylerin duyguları hissettiği hassaslık, şiddet ve süresinin kişi için hem pozitif hem negatif göstergeleri olabilir.[20] Bu insanlar çoğu zaman özellikle hevesli, idealist, neşe ve sevgi dolu olabilir [21] ama anksiyete, depresyon, suçluluk, utanç, endişe, öfke gibi negatif duygular tarafından boğulup daralabilir. Hüzün yerine derin, şiddetli bir keder; normal bir utanç yerine derin bir aşağılanma hissi; hoşnutsuzluk yerine öfke; gerginlik yerine panik hissedebilirler.[21] Araştırmalar borderline hastalarının kronik ve belirgin duygusal kıvranış ve zihinsel acı çektiklerini gösterir.

Borderline hastaları ayrıca özellikle reddedilme, eleştiri, izolasyon ve başarısız görülme gibi durumlara karşı hassastır.[22] Diğer başa çıkma metotlarını öğrenmeden önce, negatif duygularından kaçmak ve korunmak için olan çabaları kendine zarar verme, izolasyon ve intihara dönüşebilir.[23] Çoğu zaman negatif duygularının şiddetinin normal olmadığının farkında olurlar ve bu duyguları kontrol edemediklerinden dolayı, kendilerini daha da strese sokan bir seçenek olarak tüm duyguları tamamen kapatırlar. Farkındalık bu duyguların şiddetini daha da artırır.[20]

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f g h i j "Borderline Personality Disorder". NIMH. 22 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mart 2016. 
  2. ^ a b Clinical Practice Guideline for the Management of Borderline Personality Disorder. Melbourne: National Health and Medical Research Council. 2013. ss. 40-41. ISBN 978-1-86496-564-3. In addition to the evidence identified by the systematic review, the Committee also considered a recent narrative review of studies that have evaluated biological and environmental factors as potential risk factors for BPD (including prospective studies of children and adolescents, and studies of young people with BPD) 
  3. ^ a b c d Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; DSM53 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  4. ^ Roy H. Lubit (5 Kasım 2018). "Borderline Personality Disorder Differential Diagnoses". Medscape. 29 Nisan 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mart 2020. 
  5. ^ "Borderline Personality Disorder: Causes, Symptoms & Treatment". 8 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Eylül 2023. 
  6. ^ a b c Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; NIH20163 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  7. ^ Helle AC, Watts AL, Trull TJ, Sher KJ (2019). "Alcohol Use Disorder and Antisocial and Borderline Personality Disorders". Alcohol Research: Current Reviews. 40 (1): arcr.v40.1.05. doi:10.35946/arcr.v40.1.05. PMC 6927749 $2. PMID 31886107. 
  8. ^ Aviram RB, Brodsky BS, Stanley B (2006). "Borderline personality disorder, stigma, and treatment implications". Harvard Review of Psychiatry. 14 (5): 249-256. doi:10.1080/10673220600975121. PMID 16990170. 
  9. ^ a b Leichsenring F, Leibing E, Kruse J, New AS, Leweke F (January 2011). "Borderline personality disorder". Lancet. 377 (9759): 74-84. doi:10.1016/s0140-6736(10)61422-5. PMID 21195251. 
  10. ^ a b c d e f g American Psychiatric Association 2013, ss. 645, 663–6
  11. ^ Stoffers-Winterling J, Storebø OJ, Lieb K (2020). "Pharmacotherapy for Borderline Personality Disorder: an Update of Published, Unpublished and Ongoing Studies" (PDF). Current Psychiatry Reports. 22 (37): 37. doi:10.1007/s11920-020-01164-1Özgürce erişilebilir. PMC 7275094 $2. PMID 32504127. 4 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 25 Eylül 2023. 
  12. ^ "NIMH " Personality Disorders". nimh.nih.gov. 18 Haziran 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Mayıs 2021. 
  13. ^ Gunderson JG (May 2009). "Borderline personality disorder: ontogeny of a diagnosis". The American Journal of Psychiatry. 166 (5): 530-539. doi:10.1176/appi.ajp.2009.08121825. PMC 3145201 $2. PMID 19411380. 
  14. ^ a b American Psychiatric Association 2013, s. Şablon:Page number needed
  15. ^ Fertuck EA, Fischer S, Beeney J (December 2018). "Social Cognition and Borderline Personality Disorder: Splitting and Trust Impairment Findings". The Psychiatric Clinics of North America. 41 (4): 613-632. doi:10.1016/j.psc.2018.07.003. PMID 30447728. 
  16. ^ "Diagnostic criteria for 301.83 Borderline Personality Disorder – Behavenet". behavenet.com. 28 Mart 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Mart 2019. 
  17. ^ Linehan 1993, s. 43
  18. ^ Manning 2011, s. 36
  19. ^ Hooley J, Butcher JM, Nock MK (2017). Abnormal Psychology (17. bas.). London, England: Pearson Education. s. 359. ISBN 978-0-13-385205-9. 
  20. ^ a b c Linehan 1993, s. 45
  21. ^ a b Linehan 1993, s. 44
  22. ^ Stiglmayr CE, Grathwol T, Linehan MM, Ihorst G, Fahrenberg J, Bohus M (May 2005). "Aversive tension in patients with borderline personality disorder: a computer-based controlled field study". Acta Psychiatrica Scandinavica. 111 (5): 372-9. doi:10.1111/j.1600-0447.2004.00466.x. PMID 15819731. 
  23. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; reasons_NSSI isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Panik atak</span> aniden başlayan yoğun korku ve endişe nöbeti

Panik atak; çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, uyuşma veya kötü bir şeyin olacağı hissiyle karakterize; aniden gelen yoğun korku dönemidir. Semptomların şiddeti dakikalar içinde yükselmektedir. Genellikle bir atak yaklaşık 30 dakika sürer, ancak bu süre saniyeler ila saatler arasında değişebilir. Atak sırasında kontrolünü kaybetme korkusu ve göğüs ağrısı da görülebilir. Panik ataklar kişiye fiziksel olarak herhangi bir zarar vermez.

Sanrı, kanıtlar ışığında değiştirilemeyen yanlış ve sabit bir inançtır. Bir patoloji olarak, yanlış veya eksik bilgi, konfabulasyon, dogma, yanılsama, halüsinasyon veya algının diğer bazı yanıltıcı etkilerine dayanan bir inançtan farklıdır, çünkü bu inançlara sahip bireyler kanıtları gözden geçirdikten sonra inançlarını değiştirebilir veya yeniden ayarlayabilirler. Yine de:

<span class="mw-page-title-main">Bipolar bozukluk</span> Depresyon dönemlerine ve anormal derecede yüksek ruh haline neden olan zihinsel bozukluk

Bipolar bozukluk veya İki uçlu duygudurum bozukluğu, her biri günlerden haftalara kadar süren depresif ve manik periyotlar ile karakterize edilen, bireyin tamamıyla sağlıklı bir duygudurum (ötimik) vaziyetine de girebildiği, bir duygudurum bozukluğudur. Yaşanan bu iki dönemin ortak özelliği, kişilerin duygudurumunda olağan seyrinden farklı özellikte ve süreklilik arz eden bir yaşantısı olmasıdır. Bu farklılıklar depresif dönemde yaşanan hüzünlü, özgüveni düşük ruh halindeki artış (disfori) ve bununla birlikte manik dönem olarak nitelendirilen neşedeki artıştır (öfori).

Psikopati (Psikopatlık); çekici, manipülatif, duygusal yönden acımasız ve suç işleme potansiyeline sahip kişilik yapıları için kullanılır. Bazen sosyopati ile eş anlamlı olarak kabul edilen psikopati, kalıcı antisosyal davranış, bozulmuş empati, pişmanlık ve cesur, sınırsız ve bencil özellikler ile karakterize edilir. Tarih boyunca sadece kısmen örtüşen ve bazen çelişkili olabilen farklı psikopati kavramları kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Obsesif kompulsif bozukluk</span> istenmeyen ve tekrarlanan düşünceler, duygular, fikirler (obsesyonlar) veya bir şey yapmaya itici hissettiren davranışları (kompulsiyonlar) içeren anksiyete bozukluğu

Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), bireyin rahatsız edici düşüncelere sahip olduğu ve/veya belirli rutinleri, sıkıntıya yol açacak veya genel işlevi bozacak ölçüde tekrar tekrar yapma ihtiyacı hissettiği zihinsel ve davranışsal bir bozukluktur. Adından da anlaşılacağı gibi, OKB'nin birincil belirtileri obsesyonlar ve kompulsiyonlardır. Obsesyonlar, endişe, iğrenme veya rahatsızlık duyguları yaratan, kalıcı, istenmeyen düşünceler, zihinsel görüntüler veya dürtülerdir. Yaygın obsesyonlar arasında bulaşma korkusu, simetri takıntısı, din, cinsiyet ve zarar hakkında zorlayıcı düşünceler yer alır. Kompulsiyonlar, obsesyonlara yanıt olarak ortaya çıkan, tekrarlayan eylem veya rutinlerdir. Yaygın kompulsiyonlar arasında aşırı el yıkama, temizlik, bir şeyleri düzenleme, sayma, güvence arama ve bir şeyleri kontrol etme sayılabilir. OKB'li birçok yetişkin, kompulsiyonlarının bir anlam ifade etmediğinin farkındadır, ancak obsesyonların neden olduğu sıkıntıyı gidermek için yine de bunları gerçekleştirirler. Kompulsiyonlar o kadar sık meydana gelir ki, tipik olarak günde en az bir saat sürer ve kişinin yaşam kalitesini bozar.

<span class="mw-page-title-main">Majör depresif bozukluk</span> Düşük benlik saygısı ve normalde eğlenceli aktivitelere ilgi veya zevk kaybı ile birlikte her şeyi kapsayan düşük ruh hali

Majör depresif bozukluk, majör depresyon veya klinik depresyon, en az iki hafta boyunca, farklı türden günlük hadise ve tecrübeler karşısında, sabit bir şekilde düşük ruh halinde bulunulması ile karakterize edilen bir zihinsel hastalıktır. Hastalık, tıbbi teşhisi ancak bir uzman tarafından konulabilecek bir hastalıktır. Hastalık, halk arasında kullanılan depresif olma durumu ile alakalı olmayıp, bu ruh hallerinden her yönden ve tamamen ayrılan bir hastalık türüdür.

Azalmış duygulanım, bazen duygusal küntlük, duygusal donukluk veya duygusal uyuşma olarak da bilinir, bireyde azalmış duygusal tepkenlik durumudur. Bu durum, özellikle normalde duygusal tepkiler uyandırması beklenen konular hakkında konuşurken, duyguların sözlü veya sözsüz olarak ifade edilememesi ile karakterize edilir. Bu durumdaki bireylerde, ifade edici jestler nadirdir ve yüz ifadesi veya ses tonlamasında çok az değişiklik vardır. Ayrıca, azalmış duygulanım otizm, şizofreni, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, depersonalizasyon-derealizasyon bozukluğu, şizoid kişilik bozukluğu veya beyin hasarının belirtileri olabilir. Ayrıca bazı ilaçların yan etkisi olarak da gözlenebilir.

<span class="mw-page-title-main">Hipokondriya</span>

Hipokondriyazis veya hipokondriya kişinin ciddi bir hastalığa yakalanma konusunda aşırı ve gereksiz endişe duyması durumudur. Eski bir kavram olan hipokondrinin anlamı defalarca değişti. Bu zayıflatıcı durumun, gerçek bir tıbbi teşhis olmamasına rağmen beden veya zihin durumunun yanlış algılanmasından kaynaklandığı iddia edildi. Hipokondriyazisi olan kişiye hipokondriyak denir. Hipokondriyaklar, bulgu ne kadar küçük olursa olsun, saptadıkları herhangi bir fiziksel veya psikolojik bulgu hakkında gereğinden fazla alarma geçerler ve ciddi bir hastalıkları olduklarına veya teşhis edilmek üzere olduklarına ikna olurlar.

<span class="mw-page-title-main">Anksiyete bozukluğu</span> günlük durumların aşırı, mantıksız bir kaygıya sebep olduğu bilişsel bozukluk

Anksiyete bozuklukları, belirgin ve kontrol edilemeyen anksiyete ve korku duyguları ile karakterize edilen bir grup zihinsel bozukluklardır. Bu durumlar, bireylerin sosyal, mesleki ve kişisel işlevselliğini önemli ölçüde bozar. Anksiyete, huzursuzluk, alınganlık, kolay yorulma, konsantrasyon güçlüğü, kalp hızında artış, göğüs ağrısı, karın ağrısı gibi fiziksel ve bilişsel belirtilere yol açabilir ve belirtiler bireyler arasında değişiklik gösterebilir.

<span class="mw-page-title-main">Paranoid kişilik bozukluğu</span>

Paranoid kişilik bozukluğu (PPD), paranoya ve başkalarına karşı yaygın, uzun süreli şüphecilik ve genel güvensizlik ile karakterize edilen bir ruhsal bozukluktur. Bu kişilik bozukluğuna sahip kişiler aşırı duyarlı olabilir, kolayca hakarete uğrayabilir ve korkularını veya önyargılarını doğrulayabilecek ipuçları veya öneriler için çevreyi dikkatli bir şekilde tarayarak dünyayla ilişki kurmayı alışkanlık haline getirebilirler. Hevesli gözlemcilerdir ve sıklıkla tehlikede olduklarını düşünürler ve bu tehlikenin işaretlerini ve tehditlerini ararlar, potansiyel olarak diğer yorumları veya kanıtları takdir etmezler.

Aleksitimi ya da duygu körlüğü, duyguları tanımlama ve açıklama konusunda subklinik yetersizlik ile karakterize olan bir kişilik oluşumudur. Aleksitiminin temel özellikleri; duygusal farkındalıkta, sosyal bağlılıkta ve kişilerarası ilişkilerde bozukluk olarak sıralanabilir.

Bağımlı kişilik bozukluğu (BKB), Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından ileri derecede bağımlı, uysal ve boyun eğen kişilik olarak kendini belli eden kişilik bozukluğu olarak tanımlanmıştır. Bu kişilik bozukluğu, insanların duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak için başkalarına bağımlı olduğu uzun vadeli bir durumdur. Bağımlı kişilik bozukluğu, aşırı korku ve kaygı ile karakterize edilen bir C kümesi kişilik bozukluğudur. Genel olarak erken yetişkinlik döneminde semptomplar ortaya çıkmaya başlar. Semptomlar, aşırı pasiflik, ilişkilerin sona ermesi sonucu yıkım veya çaresizlik, sorumluluklardan kaçınma ve aşırı derecede boyun eğme gibi davranışları içerir.

<span class="mw-page-title-main">Diyalektik davranış terapisi</span>

Diyalektik davranış terapisi (DBT), borderline kişilik bozukluğundan (BPD) muzdarip insanlara yardım etmek için tasarlanmış kanıta dayalı psikoterapidir. Ayrıca, duygudurum bozukluklarının yanı sıra kendini yaralama, intihar düşüncesi ve madde bağımlılığı gibi yardımcı olmayan davranış kalıplarını değiştirmesi gerekenleri tedavi etmek için de kullanılmıştır. Bu yaklaşım, insanların, reaktif durumlara yol açan tetikleyicileri öğrenerek ve istenmeyen reaksiyonlardan kaçınmaya yardımcı olmak için olayların, düşüncelerin, duyguların ve davranışların sırasındaki hangi başa çıkma becerilerinin uygulanacağının değerlendirilmesine yardımcı olarak duygusal ve bilişsel düzenlemelerini arttırmalarına yardımcı olmak için tasarlanmıştır.

Bilişsel davranışçı terapi (BDT) ruh sağlığını geliştirmek amacıyla yapılan bir psikososyal müdahaledir. BDT tipi terapide, bireye fayda sağlamayan bilişsel bozulmalara odaklanır ve bu bilişsel bozulmalar değiştirilmeye çalışılır. Bireyin duygusal denge haline gelmesini ve kendi günlük yaşam problemlerini çözebilmesi için kişisel başa çıkma stratejileri geliştirmesini sağlamayı hedefler. Yöntem depresyon tedavisinde kullanılmak için tasarlanmış olsa da günümüzde anksiyete dahil birçok ruh sağlığı bozukluğunda kullanılmak üzere geliştirilmiştir. BDT bilişsel ve davranışçı psikoterapilerin kanıta dayalı teknik ve stratejilerini birlikte kullanarak psikopatolojileri tedavi etmektedir.

Kendine zarar verme, kişinin kendisine zarar verdiği veya potansiyel olarak verebileceği herhangi bir davranışın varlığıdır. Kendine zarar verici davranışlar yıllar boyunca birçok insan tarafından gösterilmiş bir davranış bozukluğudur. Bu davranış genellikle kasıtlı olabilir, dürtüden doğabilir veya bir alışkanlık olarak gerçekleştirilebilir. Bununla birlikte bu davranış, ölümcül olan, potansiyel olarak alışkanlık oluşturan veya bağımlılık yapan dolayısıyla kendini yok etmeye veya öldürmeye yönelik olma eğilimi olarak tanımlanmaktadır. Genellikle borderline kişilik bozukluğu veya şizofreni gibi akıl hastalıkları ile ilişkilendirilir.

<span class="mw-page-title-main">Sadist kişilik bozukluğu</span> sadizmi içeren kişilik bozukluğu teşhisi

Sadist kişilik bozukluğu, Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı'nın (DSM-III-R) bir ekinde ortaya çıkan sadomazoşizmi içeren bir kişilik bozukluğudur. DSM'nin sonraki sürümleri bunu içermez.

<span class="mw-page-title-main">Depersonalizasyon-derealizasyon bozukluğu</span>

Depersonalizasyon-derealizasyon bozukluğu, kişinin sürekli veya tekrarlayan depersonalizasyon veya derealizasyon duygularına sahip olduğu bir ruhsal bozukluktur. Depersonalizasyon, kişinin kendisinden kopuk hissetmesi olarak tanımlanır. Bireyler, kendi düşüncelerinin veya bedenlerinin dışarıdan bir gözlemcisi gibi hissettiklerini ve sıklıkla düşünceleri veya eylemleri üzerinde kontrol kaybı hissettiğini bildirebilirler. Derealizasyon, kişinin çevresinden kopması olarak tanımlanır. Derealizasyon yaşayan bireyler çevrelerindeki dünyayı sisli, rüya gibi / gerçeküstü veya görsel olarak çarpıtılmış olarak algıladıklarını bildirebilirler.

Marsha M. Linehan Amerikalı bir psikolog ve yazardır. Davranış bilimini kabul ve farkındalık gibi kavramlarla bağdaştıran bir tür psikoterapi olan diyalektik davranış terapisinin (DBT) yaratıcısı ve geliştiricisidir.

Kendine zarar veren kişilik bozukluğu önerilen bir kişilik bozukluğuydu. Diğer kişilik bozukluğu için bir tanımlayıcı olarak 1980'de DSM-III'te bahsedilmiştir. Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı'nın (DSM-III-R) 1987'deki gözden geçirilmiş üçüncü baskısının bir ekinde tartışılmış, ancak hiçbir zaman resmi olarak el kitabına kabul edilmemiştir. Diğer kişilik bozukluklarıyla önemli ölçüde örtüşmesi nedeniyle bu ayrım klinik olarak değerli görülmemiştir. Hem DSM-III hem de DSM-III-R bu durumu cinsel mazoşizmden ayırmıştır.

Duygusal düzensizlik, uyarıcılara rağmen kişinin arzu edilen duygusal tepkisi kapsamı içinde olmayan bir dizi duygusal tepkidir.