Türkçe ya da Türk dili, Güneydoğu Avrupa ve Batı Asya'da konuşulan, Türk dilleri dil ailesine ait sondan eklemeli bir dildir. Türk dilleri ailesinin Oğuz dilleri grubundan bir Batı Oğuz dili olan Osmanlı Türkçesinin devamını oluşturur. Dil, başta Türkiye olmak üzere Balkanlar, Ege Adaları, Kıbrıs ve Orta Doğu'yu kapsayan eski Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında konuşulur. Ethnologue'a göre Türkçe, yaklaşık 90 milyon konuşanı ile dünyada en çok konuşulan 18. dildir. Türkçe, Türkiye, Kuzey Kıbrıs ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nde ulusal resmî dil statüsüne sahiptir.
İncil, İsa'nın yaşamını, öğretilerini, ölümünü ve dirilişini anlatan her bir biyografidir. Matta, Markos, Luka ve Yuhanna tarafından kaleme alınmış olan ve yazarlarının adlarıyla anılan dört incil, Yeni Ahit'in ilk dört bölümünü teşkil eder. İncil sözcüğü Türkçe konuşan kimseler arasında sıklıkla Yeni Ahit anlamında kullanılır. Bu kullanıma –hatalı olsa dahi– Türkçe Hristiyan kaynaklarda da rastlanabilir. Bu kaynaklarda Müjde sözcüğü de Yeni Ahit anlamında kullanılır.
Lise, başta Avrupa olmak üzere birçok ülkenin eğitim sistemi içinde tanımlanan bir eğitim kurumu kategorisidir. Genellikle bir tür orta dereceli okul olarak kabul edilir. Türk eğitim sistemine göre, sekiz yıllık ilkokul ve ortaokulu bitirmiş olan 14-18 yaşlarındaki öğrencileri, en az dört yıllık bir eğitimle yükseköğretime hazırlayan ortaöğretim kurumudur. Türkiye'de lise eğitimi, 2012-2013 eğitim öğretim döneminden beri zorunludur.
Sarık, genellikle pamuklu veya ipek kumaştan yapılmış, doğrudan başa veya fes, kavuk gibi bir başlığın üzerine sarılan kumaş baş örtüsü. Sih ve Müslüman toplumlarında, genellikle Asya ülkelerinde yaygındır. Türkçede sarık dendiğinde özel olarak Osmanlı'da kullanılan, fes veya kavuk üzerine sarılan sarık türü de kastedilir.
Pruva veya baş, bir su taşıtının burun kısmı. Taşıt hareket hâlinde iken en önde kalan kısımdır ve pupa (kıç) kavramının zıttıdır. Bir gemide başın en önemli görevi suyu yararak sürüklemeyi (direnci) azaltmaktır. Genellikle yavaş yük gemilerinde hacmi artırmak için yayvan bir pruva kullanılırken daha hızlı gemilerde keskin yapılı bir pruva kullanılır.
Yunan alfabesi, tarihî dönemden çağdaş döneme kadar çeşitli değişikliklerle aslen Yunancanın yazımında kullanılan alfabedir. Aslen Fenike alfabesinden türetilmiş ve ilk olarak MÖ 9. yüzyıl sonlarında ya da MÖ 8. yüzyıl başlarında kullanılmaya başlanmıştır. Latin ve Kiril alfabelerinin atasıdır. Günümüzde Yunanca yazmak dışında matematikte, temel bilim ve mühendislik bilimlerinde bilimsel gösterimler olarak kullanılır. Alfabe, yedisi ünlü, on dördü ünsüz, üçü ise birleşik yirmi dört harften oluşur:
Asker; orduda görevli, erden mareşale kadar rütbeye sahip kişi. Askerlik yükümlülüğü altına giren şahıslar ile özel yasalarla silahlı kuvvetlere katılan ve resmî bir kıyafet taşıyan kişilerdir. Askerlerin aslî görevi ülkelerinin topraklarını iç ve dış tehditlere karşı savunmaktır.
Papaz, Hristiyan din adamları için kullanılan sözcük. Türkçeye 1300'lü yıllarda Rumca papas sözcüğünden geçmiştir. Türkçede rahip sözcüğü de bazen papaz anlamında kullanılır ancak her rahip bir papaz değildir. Rahip sözcüğü zaman zaman İslam dışındaki dinlerdeki din adamları için de kullanılır. Rahip sözcüğü Arapça kökenlidir. Farsça kökenli peder sözcüğü de Türkçede zaman zaman papaz anlamında kullanılır.
Arife ya da ön gün, herhangi bir dinî bayramdan önceki gün. Arife günü aslen hicrî kâmerî Zilhicce ayının 9. günüdür ve bu gün Kurban Bayramı'ndan önceki, terviye gününden sonraki gündür. Ancak zamanla Ramazan Bayramı için de kullanılmaya başlanmıştır. Bunun yanı sıra herhangi bir şeyden önceki gün anlamında da kullanılır.
Yunancanın romanizasyonu, genelde Yunan alfabesi ile yazılan Yunanca metinlerin, Latin alfabesi ile temsili veya bunu yapmayı sağlayan bir sistemdir. Yunancanın romanizasyonu için çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Bu yöntemler, kaynak metnin Eski Yunanca mı Modern Yunanca mı olduğuna ve arzu edilen dönüştürmenin transkripsiyon mu transliterasyon mu olduğuna bağlı olarak değişiklik göstermektedir.
Taht; hükümdarların oturduğu, büyük ve gösterişli koltuk. Geniş manasıyla devletin başını ve yönetim merkezini simgeler. Monarkların yanı sıra, özellikle Hristiyanlıkta en yüksek kademelerdeki din adamları tarafından da kullanılır. Türkçeye Farsça تخت (taht) sözcüğünden geçmiştir.
Ceset veya naaş, ölü bir insanın bedeni. Aynı anlama gelen kadavra sözcüğü genelde tıbbî anlamda kullanılır. Cenaze töreni için hazırlanmış cesede cenaze denir.
Piyes, temsil ya da oyun; okunmaktan ziyade genellikle sahnelenmek üzere yazılmış, karakterler arasındaki diyaloglardan ve tasvirlerden oluşan tiyatro eseri. Bu eserin sahnelenmiş hâline de aynı adlar verilir. Bernard Shaw gibi bazı drama yazarları eserlerini yazarken, okunması veya sahnelenmesi arasında pek fazla tercih yapmamışlardır; yani okuyucunun da izleyici kadar zevk alabileceği eserler yazmaya gayret etmişlerdir.
Olta; genel anlamıyla iğne, beden ve yardımcı malzemelerin bir araya getirilmesiyle hazırlanan ve balık tutmaya yarayan düzenek. Daha özel anlamıyla ise mantara, kasnağa veya makaraya sarılı, olta takımının elde bulundurulan, kelebek mantarıyla fırdöndü arasında yer alan kısmıdır. Anlam ayrımını sağlamak amacıyla olta düzenekleri olta balıkçıları tarafından genellikle olta takımı, olta seti gibi tamlamalarla anılır.
Hijyen veya hıfzıssıhha, sağlıklı bir yaşam için yapılan faaliyetlerin ve alınan önlemlerin tümü. Sözcük özel anlamında, genellikle temizlik ile ilgili önlemlerden bahsederken kullanılır.
Pupa veya kıç, bir deniz taşıtının gövdesinin arka kısmı. Türkçeye 16. yüzyılda İtalyanca "puppa" sözcüğünden geçmiştir. Modern İtalyancada sözcük "poppa" şeklindedir. Pupanın tam zıt istikâmetinde olan (öndeki) bölüme ise pruva denir.
Güverte; gemilerde gövde, depo ve kamaraların üzerini kaplayan, sabit, sert malzemelerden inşa edilmiş yüzey. Gövdenin üzerini yatay düzlemde bir çatı gibi kaplayan ve geminin yapısını güçlendirmenin yanı sıra çeşitli iş ve görevlerin gerçekleştirildiği geniş yüzeye "ana güverte" veya "üst güverte" denir.
Asil veya soylu, bazı kültürlerde toplumun ayrıcalıklı en üst katmanına mensup kişi. Doğuştan veya hükümdar buyruğuyla, bazı ayrıcalıklara sahip olan ve özel unvanlar taşıyan kimselere denir. Asil olma durumuna asalet veya soyluluk denir. Pek çok toplumda soyluluk ebeveynlerden çocuklara geçer. Kavramın tanımı ülkeden ülkeye veya aynı ülkede çağdan çağa farklılık gösterebilir. Örneğin bazı toplumlarda soylu sınıfı iktidara ve çok geniş yetkilere sahip iken diğerlerinde sembolik olabilir.
Lojman; herhangi bir kuruluşun personel ve ailelerinin barınması için, ilgili kuruluş tarafından sağlanan konut. Çoğunlukla apartman dairesi şeklinde olan lojmanlar, piyasaya nazaran düşük bir kira karşılığında veya ücretsiz olarak hizmete sunulur. Personel, ilgili konuttan, genellikle, görev süreci boyunca yararlanabilir. Tek başına yaşayan personele, çoğunlukla, lojman yerine misafirhane tahsis edilir.
Dikmeler arası uzunluk, geminin yaz yük çizgisi boyunca gövdenin ön yüzeyinden veya ana burun dikey elemanından, ana kıç dik elemanına kadar olan uzunluğudur. Kıç bodoslama olmadığında, dümen stokunun merkez çizgisi ekseni, dikler arasındaki uzunluğun arka ucu olarak kullanılır.