İçeriğe atla

Blitzkrieg

24. Panzer Tümeni'nin tankları ve mekanize piyadeleri Ukrayna düzlüklerinde ilerliyor. Haziran 1942

Blitzkrieg ya da yıldırım harbi, II. Dünya Savaşı sırasında Almanların temel savaş doktrinidir.[1] Doktrinin amacı hızlı ve ani saldırılarla, düşmanın düzenli bir savunma kurmasını engelleyip sonra da hızlı bir şekilde yok etmektir. I. Dünya Savaşı'nda uygulanan siper savaşı yöntemine karşı geliştirilmiştir. Tankların, uçakların ve zehirli gazların gelişmesiyle siper savaşları terk edilmeye başlanmış, daha çok hareketli savunmaya geçilmiştir. Almanların bütün savaş araçları bu doktrin üzerine üretilmiştir.

Blitzkrieg doktrinin başarılı olabilmesi için dört önemli koşul vardı: iyi arazi, iyi hava desteği, iyi lojistik ve iyi eş güdüm. II. Dünya Savaşı'nda Almanların SSCB'yi işgal girişiminde Sovyet coğrafyasının yazları yoğun tozlu stepleri, kışları ise aşırı soğuk ve çamurlu oluşu, lojistik desteğin de sıkıntılı olması yüzünden başarısız olan doktrin, Batı Cephesi'nde ise hava üstünlüğünün kaybedilmesi ve eş güdümün azalması yüzünden başarısız olmuştur.

I. Dünya Savaşı'nda "Cephelerin Kilitlenmesi"

I. Dünya Savaşı'nda hakim askerî doktrin, düşman savunma hatlarına direkt olarak taarruz ederek cephe hattının genelinde düşman kuvvetlerinin imha edilmesi şeklinde formüle edilebilir. Bu saldırı tekniği kabaca, topçu bataryalarının bir hazırlık ateşinin ardından piyade taarruzu şeklinde uygulanıyordu. Hazırlık ateşiyle yıpranmış düşman siperlerinin, düşman ateşi altında dalgalar halinde ilerleyen piyadelerce ele geçirilmesine çalışılmaktaydı.

Ne var ki, silah teknolojisindeki gelişmelerle atış gücü artan ateşli silahlar, özellikle de seri atış yapabilen makineli tüfekler, bu piyade dalgalarının ilerleyişini etkisiz hale getirmiştir. I. Dünya Savaşı'nın deneyimlerinde, karşılıklı olarak art arda girişilen bu piyade taarruzları, yoğun düşman ateşi altında eriyip gitmiş, cepheler kilitlenme noktasına gelmiştir.

Ayrıca zaman zaman düşman tarafından ele geçirilen siperlerin, savunma sisteminde yarattığı krizlerle başa çıkabilmek için, derinlemesine bir savunma sistemi de geliştirilmiştir. Böylece ön taraftaki savunma hatlarının gerisinde de tahkimatlar yapılmış, siperler kazılmıştır. Taraflardan biri, düşman hatlarını yardığında derinlemesine ilerleyemiyor, ardındaki savunma sistemlerine çarpıyordu.

I. Dünya Savaşı'nın sonlarında denenen yeni bir silah, cephelerin kilitlenmesini açabilecek bir anahtar olma umudu vadetmiştir, tank. Zırhlı olması, piyadeye oranla çok daha hızlı ilerleyebilmesi, üstelik paletleri dolayısıyla her türlü arazi yapısında ve yüksek ateş gücünü taşıyabilecek bir platform olmasıyla son derece etkili bir silah olarak ortaya çıkmıştır tank.

Nitekim Edmund Allenby komutasındaki İngiliz Ordusu, bu taktiği ilk kullanan askerî kuvvet olarak Liman von Sanders komutasındaki Yıldırım Ordular Grubu'nu 18 Eylül 1918'de tank ve uçak desteği ile I. Dünya Savaşı'nın Sina ve Filistin Cephesi'nde Nablus Hezimeti'ne uğratmıştır. 23 Eylül 1918'de Mustafa Kemal Paşa'nın komutanlığa gelmesi dahi "yıldırım savaşı" taktiğini uygulayan İngiliz ordusunun 1 Ekim 1918'de Şam'ı, 18 Ekim 1918'de Hama ve Humus'u, 25 Ekim 1918'de ise Halep'i almasını durduramamış; Osmanlı İmparatorluğu 31 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesini imzalayarak yenilgiyi kabul etmek durumunda kalmıştır.

Yıldırım Savaşı doktrininin temelinde işte bu deneyimler yatmaktadır. I. Dünya Savaşı sonrasında birkaç İngiliz askerî kuramcı, başta Fuller ve L. Hart, yepyeni bir strateji üzerinde, "Zırhlı Savaşı" konusunda çalışmalar yayınlamışlardır. Askerî çevrelerde bu çalışmalara hemen hemen hiç ilgi uyanmamış, kuşkuyla bakılmıştır. Fakat Almanya'da bu çalışmalar dikkatlice incelenmiş, geliştirilmiş ve sonuçta yıldırım savaşının doktrini oluşturulmuştur.

Türk Kurtuluş Savaşı'nda kesin sonuç

Türk Kurtuluş Savaşı'nda Türk Ordusu Başkomutanı olan Mustafa Kemal Paşa, İngiliz kuvvetlerinin Suriye'deki Osmanlı kuvvetlerine uygulamış olduğu bu stratejiyi dikkatli bir şekilde etüt ederek Kurtuluş Savaşı'nın en önemli kısmını oluşturan Büyük Taarruz'da uygulamıştır. Büyük Taarruz'un ilk safhasında Türk Süvari Kolordusu Yunan Ordusu'nun gerisine sızarak cephenin ikmal hatlarını kesti. Aynı anda piyadeler taarruza geçti. 2 gün sonra Türk birliklerinin, Yunan savunma mevzilerini tamamen ele geçirmesinden sonra savaş kaçma-kovalamaya döndü. Türk süvarileri hızlı bir şekilde Yunan birliklerinden daha hızlı olarak İzmir'e ilerlemeye başladı. Türk birlikleri 14 gün içinde 150.000 kilometrekare alanı geri aldı.

Uygulama

Yıldırım savaşı doktrini, iki temel prensip üzerine inşa edilmiştir. Bu prensiplerden biri tankların birincil savaş aracı olarak kullanılmasıdır. Askerî çevrelerde o yıllardaki genel kabul gören prensibe göre tanklar, piyadeyi destekleyici bir unsur olarak kabul edilmektedir. Bu prensibe göre tanklar, piyade birliklerine dağıtılmakta, muharebe sırasında piyadenin ilerlemekte zorlandığı noktalarda düşman direncini kırmak ve piyadenin ilerlemesini kolaylaştırmak yönünde kullanılması benimsenmiştir.

Yıldırım savaşının bu prensibinde ise, tankların düşmanı yenilgiye uğratacak asıl güç olarak kabul edilmesi esastır. Diğer deyişle tank birlikleri, birincil savaş aracıdır, diğer tüm savaş araçları, piyade dahil, tank birliklerinin harekâtını desteklemekte kullanılacaktır. Bu amaçla avcı-bombardıman uçakları, taarruz hattında derinlemesine operasyonlar düzenlemektedirler. Düşmanın direnme odakları, özellikle tank birlikleri için tehlikeli olabilecek tanksavar ve top bataryaları hedef alınır. Kuşkusuz kara ve deniz topçusu da bu operasyonlara katılacaktır.

Tankı bu şekilde kullanabilmek için kuşkusuz piyade birliklerine dağıtmak yerine, toplu olarak muharebeye sokulabilecek tarzda, zırhlı birlikler oluşturulması gerekmektedir. Almanya, yıldırım savaşının bu prensibini hayata geçirebilmek için Panzer (Zırhlı) Tümenler oluşturma yolunu izlemiştir. Bu panzer tümenleri, bünyelerinde kendi hava unsurlarını, topçu ve tanksavar birliklerini de içerirler.

Yıldırım Savaşının diğer prensibi ise düşman hatlarında sağlanan yarmaların, düşman kuvvetlerini kuşatmak ve imha etmek yönünde sürdürülmemesidir. Bu işi, panzer tümenleri bünyesindeki piyade birlikleri üstlenecektir. Tank birlikleri ise ileri harekâtlarını sürdürmelidirler, düşman arazisinde elden geldiğince derin bir yarma gerçekleştirerek düşmanın savaş mekanizmasının tümüyle işlemez hale getirilmesine çalışılmalıdır. Bu amaçla tank birlikleri ileri harekâtlarını sürdürerek düşmanın ikmal merkez ve hatlarına, iletişim merkez ve hatlarına, karargahlarına yönelik taarruz etmelidirler.

Bu şekliyle yıldırım savaşı, düşman kuvvetlerinin savaş alanında imhasına değil, düşmanın savaşı devam ettirme azmi ve olanaklarının tahribine yönelir, direkt değil, dolaylı bir stratejidir.

II. Dünya Savaşı'na etkileri

Polonya ve Fransa, 1939-1940

Generaloberst Heinz Guderian

Almanya'nın 1 Eylül 1939 günü başlattığı Polonya Seferi, Yıldırım Savaşının denendiği ilk gerçek çatışmalar olmuştur. Panzer tümenleri, farklı kollardan Polonya topraklarına saldırmışlardır. Seçilen taarruz hatları, sınırın hemen gerisinde konuşlanmış Polonya ordularının teğet bölgeleridir. Hava unsurlarının yoğun desteği altında derinlemesine yarmalar gerçekleştiren panzer tümenleri, Vistül nehrinin batısında Polonya birliklerinin büyük bir bölümünü kuşatmış, ikmal ve takviye olanaklarını kesmiştir.

Polonya Seferi'nin stratejisi aynen Fransa Seferinde de uygulansaydı aynı parlak başarıyı getirmeyebilirdi. Polonya birliklerinin, topraklarını savunmak yerine, ilk saldırıda karşılık vermek amacıyla sınıra yakın konuşlandırılmış olmaları, Polonya ordusunda zırhlı birliklerin çok yetersiz olması, Alman ordularının bu parlak başarısında etkili olmuştur.

Her şeyden önce Majino Hattının varlığı, harekât alanını ciddi biçimde sınırlamaktadır. Öte yandan Fransa topraklarında konuşlanmış olan İngiliz Yurtdışı Sefer Kuvveti'nin varlığı da önemli bir direnmenin olmasına yol açacaktır. Alman orduları açısından bir diğer olumsuzluk ise İngiliz ve Fransız tanklarının, o tarihlerdeki Alman panzerlerine oranla daha etkili silahlar olmasıdır.

Fransa Seferinde Yıldırım Savaşının uygulanış biçimi, tüm bu olumsuzlukları ortadan kaldırmıştır. General Heinz Guderian'ın Yıldırım Savaşıyla ilgili tekniği, müttefik ordularını ikiye ayırmış ve büyük bir bölümüyle kuşatmıştır.

Doğu Cephesi, 1941-1945

Sovyetler'e yönelik yıldırım savaşı uygulamasının en büyük amacı geri çekilen Sovyet askerlerinin ve tanklarının geniş Sovyet topraklarında yeniden toplanmasını önlemekti. Bunun için, dört ana koldan Sovyet topraklarında ilerleyen panzer birlikleri, Sovyet birliklerinin geri çekilme hattını kesiyor, geriden gelen Alman piyade birlikleri ise Kızıl Ordu birliklerini yok ediyordu.

1941 yılı Doğu Cephesi'nde, kışına gelindiğinde Almanlar hala Sovyetler'e karşı kesin bir başarı kazanamamışlardı. Yoğun kış şartlarında yolların çamurlanması hem birliklerin ilerleyişini yavaşlatıyor hem de lojistik desteğin sekteye uğramasına yol açıyordu. Rusya'da Yıldırım Savaşının hızı, Fransa ve Polonya Seferlerindeki gibi olmamıştı. Söz konusu ülkelerde asfalt yolların yaygın olması Alman birliklerinin harekâtı açısından çok yararlı olmuştu. Rusya'da ise büyük ölçüde stabilize yollar, yağışlı mevsimlerde çamur deryasına dönmüştür.

Rusya'da yıldırım savaşının kesin bir başarıyı kısa sürede sağlayamaması, Alman panzer tümenlerinin, Batı Avrupa koşullarına uygun organize edilmiş olmasında yatar bir bakıma. Panzer tümenlerindeki tüm motorize unsurlardan sadece tanklar paletlidir. Diğer motorize unsurlar, tüm nakliye araçları, top arabaları, lastik tekerleklidir. Çamur deryasına da dönüşmüş olsa yollara bağımlı olan bu araçlar, tüm tümenin ilerleme hızını kestiği gibi muharebe gücünü de olumsuz etkilemiştir.

1942'de Moskova Muharebesi'nde Alman birlikleri ilk kez yenildi. 1942 yazında Hitler bu kez Sovyetler'in güneyine, Stalingrad'a saldırılmasını emretti. İlk başlarda yıldırım savaşı taktiği ile Sovyetlere ağır kayıplar verdirildi ama Sovyetlerin başarılı direnci ve ikmal hatlarında sıkıntı doğmasından dolayı Almanlar yenildi ve Doğu Cephesi'nde Alman orduları savaşın sonuna kadar hep geri çekilmeye başladı.

Batı Cephesi 1944-1945

1944 yılına gelindiğinde Almanların ellerindeki kaynaklar başarılı Müttefik hava saldırıları sonucu azaltılmıştı. Ayrıca Almanların Normandiya Çıkarması'nı engelleyememesi ve hava üstünlüğünü Müttefikler'e kaptırmaları bu savaşı en başından Almanya'nın aleyhine döndürmüştü. Müttefik birlikleri de artık Alman Blitzkrieg taktiğine benzer taktikler kullanıyorlar ve hava üstünlüğünün etkisi ile başarılı oluyorlardı. Müttefikler'in ilk başlarda tankları Alman tankları karşısında yetersiz olsa da, sayı olarak üstün olması nedeniyle savaş Müttefikler'in lehine gidiyordu. Öyle ki, bazen bir Tiger tankına 20 tane M4 Sherman tankı saldırıyordu. Anvers'te Almanlar kötü hava şartlarını (Müttefik uçakları bulutlar yüzünden etkisiz kalmıştı) fırsat bilerek buradaki zayıf Müttefik güçlerini yendilerse de genel bir başarı elde edemediler.

Sınırlandırıcılar ve karşı önlemler

Çevre

Yıldırım Savaşı ile özdeşleşen konsept, yani zırhlı birlikler ile düşman hattında derin yarıklar açma, geniş alanlı kıskaçlar ve toplu saldırı, geniş ölçüde arazinin ve havanın durumuna bağlı idi. Hızla ilerlemenin mümkün olmadığı zamanlar, zırhlı birlikler ile gerçekleştirilen yarma operasyonları yapılmıyor, yapılsa da başarısızlıkla sonuçlanıyordu. Yıldırım savaşı için ideal arazi; düz, sağlam, doğal veya yapay bariyerin/engelin olmadığı, kara ve demir yollarının bulunduğu yerlerdir. Engebeli, ormanlık, bataklıklı, şehir içi gibi arazilerde ise zırhlı araçlar yakın dövüşte piyadelere karşı yetersiz kalıyor ve tam hızına ulaşamıyordu. Ayrıca birliklerin çamurda veya aşırı kar yağışında ilerleyemediği zamanlar oluyordu. Topçuların görüş alanı ve hava desteği de doğal olarak hava durumuna bağlı idi. Yine de not etmek gerekir ki, kötü arazi koşullarında bile, yapılacak bir saldırıda düşman üzerinde sürpriz etkisine ulaşılabilirse, arazinin dezavantajları önemsiz kalıyordu. Fransa Seferi sırasında, Alman yıldırım saldırısı, Fransa'ya Ardenler üzerinden yapıldı. Bu dağlık ve sık ormanların bulunduğu arazinin savunması, Almanların düzinelerce tankına rağmen, görece kolay olmalıydı. Ancak, Fransızlar tam da arazinin geniş ölçekli (özellikle de tanklar için) bir saldırıya izin vermeyeceğini düşündükleri için, bölgede Wehrmacht'ın kolaylıkla üstesinden geldiği hafif bir savunma gücü bırakmayı tercih ettiler. Almanlar, Fransızların, bu taktiği engelleyeceğini düşündükleri ağaçları devirerek ormanda hızla ilerlediler.

Hava Üstünlüğü

Stuka bombardıman uçakları Blitzkrieg harekatlarında yoğun bir şekilde kullanıldı

Savaşın ilerleyen yıllarında, Müttefik hava üstünlüğü Almanlar için büyük bir engel oluşturmaya başladı. İlk yıllardaki Alman başarılarına hava üstünlüğü, kara birliklerinin rahat hareketi, yakın hava desteği ve keşif uçuşları eşlik etmişti. Ancak, Müttefikler'in, esas taktiksel başarılarına orantısız bir şekilde, uçaklarından o kadar korkuluyordu ki, Overlord Operasyonu sırasında Alman vasıtalarının mürettebatları, hava aydınlıkken toplu bir şekilde hareket etmekten çekinir hale gelmişlerdi. Aynı şekilde, batıdaki son Alman Yıldırım Harekâtı olan Ardenler Taarruzu, Müttefik uçaklarının kalkış yapamayacağı kötü hava koşullarında başlatıldı. Bu şartlarda, Alman komutanların "zırhlı fikirleri"ni istedikleri şekilde gerçekleştirmeleri zordu.

Karşı Taktikler

Yıldırım Savaşı, I. Dünya Savaşı sonrasında pek çok ülke tarafından geliştirilen statik savunma doktrinlerine karşı oldukça etkiliydi. Yıldırım Harekâtını alt etme çabalarının başlangıç tarihi 1939'daki Polonya Seferi'ne kadar gider. Polonyalı 10. Motorize Süvari Tugayı'nın komutanı, General Stanislaw Maczek, tecrübelerinden faydalanarak Yıldırım Savaşı taktiğinin kullanımı, etkisi ve bu taktiğe karşı alınabilecek olası önlemlerin yer aldığı detaylı bir raporu Fransız ordusuna sunmuştu. Ancak Fransızlar bu raporu önemsemediler (Alman ordusu tarafından zarfı açılmamış bir şekilde bulunmuştur). Maczek daha sonra, Müttefik zırhlı birlik komutanlarının en başarılılarından biri haline gelmiştir.

1940'taki Fransa Seferi sırasında, De Gaulle'nin Dördüncü Zırhlı Tümeni ile İngiliz Seferi Güçlerinden, 1. Ordu'nun Tank Tugayı'na ait birlikler, Alman kanatlarına yoklama saldırıları yaptılar. Aslında yaptıkları şey, ilerleyen zırhlı birlik hattının arkasını zorlamaktı. Hitler'in, Alman ilerleyişini durdurmasında bu bir etken olmuş olabilir. Bu tip saldırıların yanı sıra, Maxime Weygand'ın Hedgehog Taktiği, ileride yıldırım savaşına karşı koymak için kullanılacak temel taktikler oldular; derin oluşturulmuş savunma hatları, anti-tank silahlarına yoğunlaşma, düşman saldırısının kanatlarına güçlü direniş uygulama ve bunları takip eden merkezi bir karşı saldırı ile düşman ilerleyişini tamamen durdurma. Yarma harekâtının kanatlarını tutmak, düşman hücumunu kanalize etmek için çok önemliydi. Ve kanatlarda doğru yerlere yerleştirilmiş topçular, düşmana ağır kayıplar verdirilmesini sağlıyordu. 1940 yılında Müttefikler'in bu stratejileri geliştirip uygulayacak yeterince deneyimleri yoktu ki zaten Fransa ağır kayıplar vererek teslim olmak zorunda kalmıştı. Ancak sonraki Müttefik operasyonları şekillendirilmiş oldu. Kursk Muharebesi'nde Kızıl Ordu, derinlikli savunma, geniş mayın tarlaları ve kanatlarda oluşturulan inatçı direniş ile bunun bir örneğini sergilemiştir. Bu sayede, Alman orduları ilerlemelerine rağmen, savaş güçlerini yitirmişlerdir. Mortain'de, 1944'ün Ağustos ayında, Amerikan ve Kanadalı birlikler sağlam bir savunma ve karşı saldırı ile Falaise'de oluşturulan açıklığı kapatmayı başardılar. Ardenlerde ise Bastogne, St Vith ve diğer yerlerde uygulanan hedgehog savunması, ardından Amerikan Üçüncü Ordu'nun karşı saldırısı başarıya ulaşmıştır.

Bir Amerikan doktrini olan çok sayıda, hızlı tanksavar kullanımı pek uygulanmamıştır, çünkü 1944 yılında toplu haldeki Alman zırhlı saldırılarına pek rastlanmıyordu.

Bunun dışında, anti-tank ve uçaksavar türü silahları çokça kullanan bir rakibe karşı, Yıldırım Harekâtı yetersiz kalmaktadır, özellikle de yıldırım savaşı taktiğini kullanan taraf yeterince hazırlık yapamamışsa. Bunun bir örneği, Yom Kippur Savaşı'nın başlarında görülebilir. RPG ve AT-3 Sagger füzelerini kullanan Mısırlı piyadeler, İsrail'e ağır tank kayıpları verdirmişlerdir. Ayrıca SA-6 Gainful füzeleri ile de İsrail Hava Kuvvetleri'ne muazzam kayıplar verdirilmiştir. Bu tip silahlara karşı İsrail'in doğru düzgün bir karşı önlemi bulunmuyordu. Ancak radikal bir doktrinsel ve taktiksel değişiklikten sonra İsrailliler, Mısır hatlarını yarıp savaşı kazanabildiler.

Lojistik

Fransa ve Polonya gibi hızlı seferlerde etkili olmasına rağmen, sonraki yıllarda Almanya, yıldırım savaşını yeterince destekleyemedi. Yıldırım savaşının doğası gereği, bu taktiği uygulayan birlikler, ikmal hattının aşırı uzamasına neden olurlar. Doğu Cephesi'nde Sovyetler'in yaptığı gibi, zaman kazanmak ve yeniden organize olmak için topraklarından ödün verebilen kararlı rakipler karşısında bu strateji tamamen yenilebilir durumdadır. Tank ve vasıta üretimi Almanya için sürekli bir sorun olmuştur, öyle ki savaşın ilerleyen yıllarında pek çok Panzer "tümeni"nde en fazla birkaç düzine tank bulunuyordu. Savaşın sonlarına doğru, Anglo-Amerikan stratejik bombardımanları ve ablukaları nedeniyle, Almanya yakıt ve cephane sıkıntısı çekmeye de başlamıştı. Luftwaffe avcı uçaklarının üretimi devam etmiş olsa da, yakıt yetersizliği nedeniyle uçaklar havalanamamıştır. Kalan yakıtların tamamı panzer tümenlerine gönderiliyordu ki onlar bile normal bir şekilde hareket edemiyorlardı. Amerika Birleşik Devletleri Ordusu tarafından ele geçirilen Tiger tanklarının yarısından fazlası, yakıtları bittiği için terk edilmiş durumda idiler.

Kaynakça

  1. ^ Wells, Anne (2013). Historical Dictionary of World War II. Scarecrow Press. ISBN 978-0810854574. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Moskova Muharebesi</span> Nazi Ordularının Moskova üzerine başlattıkları genel taaruzlar

Moskova Muharebesi veya Moskova Meydan Muharebesi, II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'nde, 1941 yılında Alman ordularının, bir duraklamanın ardından Moskova yönünde yeniden başlattıkları genel taarruzlarıdır. Moskova Muharebesi bazı tarihçiler tarafından II. Dünya Savaşı'nın dönüm noktalarından biri olarak kabul edilmektedir. Sovyet savunması, Hitler'in Barbarossa Operasyonu'nun önemli stratejik hedeflerinden biri olan Moskova'nın ele geçirilmesini engelleyerek savaşın uzamasına ve Barbarossa harekâtının başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Kursk Muharebesi</span> Alman-Sovyet muharebesi

Kursk Muharebesi, II. Dünya Savaşı sırasında Doğu Cephesi'nde, Alman kuvvetlerinin Kursk çıkıntısına karşı 1943 yılının Temmuz ve Ağustos aylarında giriştikleri genel taarruzdur. II. Dünya Savaşı sırasında yapılmış en büyük tank çarpışmalarından biri ve bir günde en fazla kayıp verilmiş hava çatışmaları bu muharebede gerçekleşmiştir. Almanların Doğu Cephesi'nde gerçekleştirdiği son stratejik taarruzdur. Sonucundaki Sovyet zaferi, Doğu Cephesi'nde inisiyatifi Sovyetlere vermiştir ve savaşın sonuna kadar da öyle kalmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Heinz Guderian</span> Alman general (1888–1954)

Heinz Guderian, II. Dünya Savaşı'nda görev almış bir Alman generaldir. Tank savaşı üzerine geliştirdiği yıldırım savaşı (Blitzkrieg) taktiği ile düşman hatlarında sağladığı derin gedikler ve çevirme harekâtlarıyla büyük başarılar kazanmıştır. II. Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru Adolf Hitler ile anlaşmazlığa düşünce görevden alınmıştır. Anılarını kitaplaştırmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Gazala Muharebesi</span>

Gazala Muharebesi, Erwin Rommel'in komutasındaki Alman – İtalyan kuvvetlerinin, 26 Mayıs - 21 Haziran 1942 tarihleri arasında, Birleşik Krallık 8. Ordu'sunun savunduğu Gazala Hattı'na, ardından Tobruk'taki garnizonlarına yönelik saldırısı sırasında gerçekleşen muharebedir. Birleşik Krallık 8. Ordu komutanı General Neil Ritchie, Harekât Saha Komutanı ise General Claude Auchinleck'tir.

<span class="mw-page-title-main">Lvov-Sandomierz Taarruzu</span>

Lvov-Sandomierz Taarruzu ya da Lvov-Sandomierz Stratejik Taarruz Harekâtı, Kızıl Ordu'nun 1944 yılı Temmuz ayı ortalarında başladığı ve Alman kuvvetlerini Ukrayna'dan ve Doğu Polonya'dan atmayı amaçlayan genel taarruzudur. Bir aydan uzun bir süre devam eden Sovyet taarruzları, belirlenen hedeflerine ulaşmıştır. Lvov-Sandomierz Stratejik Taarruz Harekâtı, üç taarruz harekâtından oluşmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Bagration Harekâtı</span> Harekât

Bagration Harekâtı, II. Dünya Savaşı sırasında Kızıl Ordu'nun yürüttüğü Beyaz Rusya Stratejik Taarruz Harekâtı'nın kapalı adıdır. Harekât, 22 Haziran ve 19 Ağustos 1944 tarihleri arasında icra edilmiş olup sonuçta Alman kuvvetleri Beyaz Rusya'dan ve Doğu Polonya'dan çıkartılmıştır. Harekâta verilen Bagration kapalı adı, 18. ve 19. yüzyıllarda yaşamış ve Borodino Muharebesi sırasında ölümcül bir yara almış olan Çarlık generali, prens Pyotr Bagration'a dayanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Seelow Tepeleri Muharebesi</span>

Seelow Tepeleri Muharebesi, Sovyet Seelow-Berlin Taarruz Harekâtı'nın bir parçasıdır. II. Dünya Savaşı'nda geniş savunma mevzilerine yönelen son taarruzdur. Çatışmalar 16 - 19 Nisan tarihleri arasında üç gün sürdü. Mareşal Georgi Jukov'un 1. Beyaz Rusya Cephesi'nin bir milyona yakın askeriyle, Berlin'in Kapısı olarak kabul edilen mevzilere taarruz etti. Bu taarruz kuvvetlerinin karşısında Alman 9. Ordusu'nun yaklaşık 110 bin askeri vardı. Alman 9. Ordu'su, Vistül Ordular Grubu'na bağlı olup General Busse komutası altında idi.

<span class="mw-page-title-main">Kutuzov Harekâtı</span> II. Dünya Savaşı sırasında Alman kuvvetlerine karşı Kızıl Ordu’nun yürüttüğü askeri bir harekât

Kutuzov Harekâtı, II. Dünya Savaşı sırasında Alman kuvvetlerine karşı Kızıl Ordu'nun yürüttüğü askeri bir harekâttır. I. Napolyon'un 1812 yılında Rusya'yı istilası sırasında Rusya'yı yenilgiden kurtaran General olarak ünlenen Mihail İllarionoviç Kutuzov'a ithafen, harekâta onun ismi verilmiştir. Harekât 12 Temmuz'da başladı ve 18 Ağustos 1943 tarihinde sona erdi. Muharebelerin son aşamasında, Oryol yakınlarında mevzide olan 2. Panzer Ordusu'nun, Sovyet Batı ve Bryansk Cepheleri tarafından atılmasıyla Oryol girintisi ortadan kalkmıştır.

Prohorovka Muharebesi, II. Dünya Savaşı sırasında Alman 4. Panzer Ordusu ile Sovyet 5. Muhafız Tank Ordusu arasında gerçekleşen muharebedir. Askeri tarihteki en büyük tank savaşlarından biridir.

<span class="mw-page-title-main">5. Muhafız Tank Ordusu (Sovyetler Birliği)</span>

5. Muhafız Tank Ordusu, II. Dünya Savaşı sırasında önemli muharebelere katılmış bir Sovyet Muhafız zırhlı teşkilidir.

Belgorod Muharebesi, Stavka'nın Belgorod – Bogoduhov Taarruz Harekâtı sırasında gerçekleşen muharebedir. Belgorod – Bogoduhov Taarruz Harekâtı, Kızıl Ordu ile Alman kuvvetleri arasında, Kursk Muharebesi'ni izleyen Rumyantsev Harekâtı'nın bir bölümüdür.

Lublin-Brest Taarruzu, Kızıl Ordu'nun Belarus Stratejik Harekâtı kapsamında sürdürdüğü bir taarruz harekâtıdır. Harekât, 18 Temmuz - 2 Ağustos 1944 tarihleri arasında yapılmış olup Alman kuvvetlerini merkez ve doğu Polonya'dan çıkarmayı amaçlamaktadır. Genellikler Bagration Harekâtı olarak bilinir. 1. Belarus Cephesi'nin güney kanadı (sol) tarafından Alman Güney Ukrayna Ordular Grubu'na ve Merkez Ordular Grubu'na karşı icra edilmiştir.

Radzymin Muharebesi, Kızıl Ordu'nun 1. Belarus Cephesi kuvvetleri ile 39. Panzer Kolordusu arasında gerçekleşen bir dizi çatışmadır. Bu çatışmalar esasen STAVKA'nın Belarus Stratejik Taarruz Harekâtı'nın bir parçası olan Lublin-Brest Taarruzu harekâtı sırasında, 1 - 10 Ağustos 1944 tarihleri arasında gerçekleşti. Harekât alanı, Varşova'nın yakınlarındaki bir kasaba olan Radzymin civarıdır. Bu muharebeler sırasında, Varşova'ya 20 km. mesafede, Belostok demiryolu hattı üzerindeki Wolomin kasabası civarı, II. Dünya Savaşı sırasında Polonya'da gerçekleşen en büyük çaplı tank muharebesine sahne olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">2. Yaş-Kişinev Taarruzu</span>

2. Yaş-Kişinev Taarruzu ya da Yaş-Kişinev Stratejik Taarruz Harekâtı, Doğu Romanya'daki Yaş ve Moldova'daki Kişinev gibi iki önemli kente yönelen Sovyet genel taarruzudur. Harekât, 20-29 Ağustos 1944 tarihleri arasında gerçekleşmiştir. Sovyet 2. Ukrayna Cephesi ve 3. Ukrayna Cephesi kuvvetleri, Alman ve Rumen kuvvetlerce gücü biçimde tutulan Kuzey Ukrayna Ordular Grubu mevzilerine taarruz ettiler. Kızıl Ordu'nun operatif hedefleri, bölgedeki Alman ve Rumen kuvvetlerini imha etmek, Moldavya'yı geri almak ve Romanya ile Balkanlar'a taarruz için uygun dayanaklar oluşturmaktı.

<span class="mw-page-title-main">1. Târgu Frumos Muharebesi</span>

1. Târgu Frumos Muharebesi, II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi 'nde 1. Yaş-Kişinev Taarruzu'nun bir bölümüdür.

<span class="mw-page-title-main">Debrecen Muharebesi</span> 1944 yılında SSCBnin Alman-Macar ordularına yaptığı taarruz

Debrecen Muharebesi, II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi 'nde, Sovyet 2. Ukrayna Cephesi kuvvetlerince 6 - 28 Ekim 1944 tarihleri arasında gerçekleştirilen Debrecen Taarruz Harekâtı'dır. Sovyetler'in Macaristan'a yönelen genel taarruzu Debrecen bölgesini hedef almış, Mareşal Rodion Malinovski'nin 2. Ukrayna Cephesi, General Maximilian Fretter-Pico'nun Alman Güney Ukrayna Ordular Grubu cephesine yönelmiştir. Bu mevzilerde, müttefiki Macaristan'ın 7. Kolordusu da mevzi almıştı. Sovyet taarruzu, bu mevzileri atmış ve Alman - Macar kuvvetlerini yer yer 160 kilometre geri çekilmek zorunda bırakmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Bialistok-Minsk Muharebesi</span> Nazi Almanyası ile Sovyetler Birliği arasında Barbarossa Harekâtı sırasında yapılan muharebe

Bialistok-Minsk Muharebesi Alman Merkez Ordular Grubu'nun, Barbarossa Harekâtı'nın açılış evresinde, Sovyet sınırından ileri hareket sırasında icra ettiği bir operasyondur. Operasyon, 22 - 29 Haziran 1941 tarihleri arasında gerçekleşmiştir. Alman harekâtının bu kesimdeki operatif hedefi, Kızıl Ordu kuvvetlerinin Minsk civarında kuşatılmasıydı. Alman kuvvetleri, bölgedeki Kızıl Ordu birliklerini kuşatmayı başardı. Fakat bir hafta boyunca giriştikleri taarruzlar püskürtüldü. Bu durum Alman Üst Komutanlığı'nda, ileri harekâtın momentini yitireceği endişesi yaratmıştır. Ancak tüm Sovyet karşı taarruzları ve yarma girişimleri başarısız oldu ve bozguna uğrayan bu birliklerden çok sayıda esir alındı. Bundan sonraki günlerde Alman ileri hareketi öylesine hızlı gelişti ki birçok Alman, Sovyetler Birliği'nin daha şimdiden yenilgiye uğratılmış olduğuna inanmaya başladı.

<span class="mw-page-title-main">Raseiniai Muharebesi</span>

Raseiniai Muharebesi, II. Dünya Savaşı Doğu Cephesi'nde, Litvanya sınırının 75 km. kuzeybatısındaki Kaunas civarında 23 - 27 Haziran 1941 tarihleri arasında gerçekleşmiş olan bir tank muharebesidir. Muharebe, General Erich Hoepner komutasındaki 4. Panzer Grubu karşısında General Kurkin komutasındaki 3. Motorize Kolordu ve General Şestapolov komutasındaki 12. Mekanize Kolordu arasında gerçekleşmiştir. Bu iki Sovyet mekanize kolordusu, Sovyet Kuzeybatı Cephesi Komutanı General Fiodor Kuznetsov'un, Wehrmacht kuvvetlerinin Neman Nehri geçişlerini engellemekle görevlendirdiği kuvvetlerdir. Muharebenin sonucunda Sovyet kolorduları hemen hemen tümüyle imha edildiler. Aynı zamanda Sovyet Kuzeybatı Cephesi'nin tüm zırhlı kuvvetleri de imha edilmiş oldu. Alman kuvvetlerinin önünde Daugava Nehri yönündeki hat açılmış oldu. Sovyet resmi tarihinde 22 - 27 Haziran arası tarihlerde, cephenin kuzey kesimindeki savaşlar, Baltık Stratejik Savunma Harekâtı'nın bir bölümü olan Sınır Savunma Savaşları olarak geçmektedir. Raseiniai Muharebesi de bu savaşlar çerçevesinde gerçekleşen en geniş kapsamlı muharebelerden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Tatsinskaya Taarruzu</span>

Tatsinskaya Taarruzu, bir Sovyet tank kolordusunun, Stalingrad'da kuşatılan Mihver kuvvetlerin havadan ikmali için Luftwaffe tarafından kullanılan Tatsinskaya Havaalanı'nın ele geçirilmesi operasyonudur. Havaalanı, Stalingrad'daki Pitomnik Havaalanı'na sefer yapan iki havaalanından biridir. Harekât, General Vasili Badanov komutasındaki 24. Tank Kolordusu tarafından 1942 yılı Aralık ayı sonlarında, Küçük Satürn Harekâtı'nın son aşaması olarak gerçekleştirilmiştir. Sovyet kuvvetleri, taarruz ettikleri Tatsinskaya havaalanını ele geçirerek 300'den fazla uçağı yerde imha ettiler. Ağır tank kayıplarına karşın General Badanov'un başarısı parlak bir stratejik zafer olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Fransa Muharebesi</span> 1940ta Alman ordularının Fransayı istilasıyla sonuçlanan askeri harekat

Fransa Savaşı, II. Dünya Savaşı sırasında Alman ordusunun Fransa'yı istilasıyla sonuçlanan askerî harekâttır. Fransa Seferi, Alman ordusunun Belçika topraklarına saldırdığı tarih olan 10 Mayıs 1940 tarihinde başlamış, daha önce Polonya seferlerinde kullanılan yıldırım savaşı taktiği ile çok kısa bir sürede, 22 Haziran 1940 tarihinde Fransa – Almanya arasında imzalanan ateşkes sözleşmesiyle kesin Alman zaferiyle sonuçlanmıştır.