
Edebiyat, yazın veya literatür, dil aracılığıyla; duygu, düşünce, hayal, olay, durum veya herhangi bir olgunun edebî bir tarzda ve etkili bir şekilde yazılı veya sözlü anlatımını gerçekleştiren; malzemesi söz ve ses; muhatabı insan olan bir sanat dalıdır. Edebî yazılar yazan sanatçılara edebiyatçı denir. Daha kısıtlayıcı bir tanımla, edebiyatın; bir sanat formu olarak oluşturulan yazılar olduğu düşünülmüştür. Bunun nedeni, günlük kullanımdan farklı olarak edebiyatın, dil ürünü olmasıdır.

Roman, genellikle düzyazı biçiminde yazılan, kurgusal, görece uzun, insanın (ya da insan özellikleri atfedilen varlıkların) deneyimlerini bir olay örgüsü içinde aktaran ve genellikle kitap halinde basılan bir edebî tür. Uluslararası ve akademik platformlarda beşinci sanat olarak kabul gören edebiyatın bir alt türüdür.
Monografi ya da monograf Türkçeye Fransızca monographie sözcüğünden geçmiş olup, bilimsel alanlarda özel bir konu, sorun ya da kişi üzerine yazılmış, kendi başına bir bütün oluşturan kitaplara verilen isimdir.

Oğuz Atay, Türk roman, öykü ve oyun yazarı.

Hikâye ya da öykü, gerçek ya da gerçeğe yakın bir olayı aktaran kısa, düzyazı şeklindeki anlatıdır. Kısa oluşu, yalın bir olay örgüsüne sahip olması, genellikle önemli bir olay ya da sahne aracılığıyla tek ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesiyle roman ve diğer anlatım türlerinden ayrılır.

Bronz ya da tunç, bakırın önemli bir alaşımıdır. Tarihi bağlamda bakır ile kalay ve/veya arsenik'den oluşan bakır alaşımlarına tunç denir. Bununla birlikte günümüzde bronz kavramı çağdaş kullanımda bakırın bakır-nikel, bakır-berilyum ve bakır-çinko (pirinç) alaşımı dışındaki bütün alaşımları için kullanılmaktadır. Pirinç bakırın çinkoyla yaptığı alaşımdır. %10 çinko bulunduran pirince ticari bronz da denilmektedir.

Kitap ya da betik, bir kenarından birleştirilerek dışına kapak takılmış, yani ciltlenmiş kâğıt, parşömen, vb. malzemeden üretilmiş üzeri baskılı sayfaların bir araya gelmesiyle oluşan okumalıktır.

İki yaşamlılar ya da iki yaşayışlılar, amfibiler, amfibyumlar, amniyotik yumurtaya sahip olmayan, değişkensıcaklı, derisi çıplak ve nemli, göğüs kemiği hiçbir zaman kaburgalarla bağlanmamış, çoğu ses çıkarabilen, omurgalı hayvan sınıfı. Sınıf, Gymnophiona, Anura ve Caudata olmak üzere 3 takımdan oluşur.

Otobiyografi ya da öz yaşam öyküsü, yazarın kendi yaşam öyküsünü anlattığı edebiyat türüdür. Kaynak olarak kişi kendini ve aile büyüklerinden aldığı bilgileri kullanır. Yazarın kendinden söz ederken nesnel olması zor olduğundan otobiyografi yazmak güçtür. Otobiyografilerde yazar kendine ait sanat eserleri, düşünceleri ve yaptığı ya da katkısının olduğu önemli işleri okuyucuya aktarır. Bu yazılı anlatım türü aynı zamanda iyi bir belgeseldir. Bu alanda çalışacaklara ve yazarın yaşadığı dönemin özelliklerine kaynaklık eder.

Umut veya ümit bir kimsenin kişisel yaşamındaki olay ve durumlarla ilgili olumlu sonuçlar çıkabileceği ihtimaline dair duygusal inancı olarak tanımlanabilir. Türk Dil Kurumu ise umut sözcüğünü "Ummaktan doğan güven duygusu, ümit" veya "Bu duyguyu veren kimse veya şey" olarak tanımlamaktadır. Ummak ise aynı TDK sözlüğünce "Bir şeyin olmasını istemek, beklemek" veya "Sanmak, tahmin etmek" olarak tanımlanmıştır. Buna göre umut genellikle "iyi bir sanıdan doğan güven veya iyi bir sanıya olan inanç duygusu" olarak tanımlanabilir. Umut genellikle belirli bir oranda sebat içerir yani tersi yönde belli kanıtlar dahi olsa bir şeyin muhtemel olduğuna inanmayı içerebilir.
Romans, özellikle Orta Çağ şövalyelik sistemini anlatışıyla karakterize olmuş bir edebiyat türü. 12. yüzyıl Fransası'nda ortaya çıkmıştır. Benzer tarzda yazılmış öncülü eserler de bazen aynı isimle anılsa da ayrı bir tür olarak romans, Akitanya düşesi Eleanor'un aristokratik çevresinde ortaya çıkmıştır.

Ayşe Kulin, Türk yazar ve gazeteci.

Günlük ya da günce, bir kişinin yaşadıklarını, duygu ve izlenimlerini, tarih belirterek günü gününe anlatmasıyla oluşan edebî türdür. Günlükler her gün yazıldığı için çoğunlukla kısadır. Bu yazılar yazarın yaşamından izler taşır. Anı ile günlük çoğu zaman karıştırılmaktadır. Günlük adından anlaşılacağı üzere; yaşanırken, günü gününe yazılır. Anı ise aradan zaman geçtikten sonra yazılır.
Tezkire, sözcük anlamıyla "zikredilen, zikri geçen" anlamına gelen, Fars ve Türk edebiyatlarında kişilerin yaşamlarını, eserlerini ve edebi kişiliklerini anlatan eserlere verilen ortak addır. Tezkireler ilk kez İran edebiyatında ortaya çıkmıştır.
Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, hikâyeci, roman yazarı, sosyolog.

İsmet Kür, Türk edebiyat öğretmeni, radyo ve tiyatro oyunları yazarı, hikâye, öykü ve roman yazarıdır.
Kurgu olmayan, gerçeklere ve olgulara dayalı her türlü yazılı, görsel ve düşünsel ürünlerdir. Kurgu olmayan kavramı her ne kadar genellikle yazılı eserler için kullanılıyor olsalar da kurgusal olmayan görsel ve işitsel eserler de mevcuttur.
Kurgu, tamamen veya kısmen gerçeklere dayanmayan; yazar veya sanatçının hayal gücünün eseri olan kişi, yer ve olaylar içeren eser. Edebiyat, tiyatro, sinema ve müzikte kurgusal eserlere sıklıkla rastlanır. Kurgusal eserler gerçek kişilere, mekanlara ve olaylara dayanan eserlerle tezat oluştururlar.
Biyografik roman, çağdaş veya tarihsel bir kişinin hayatının kurgusal bir şekilde aktarılmasını sağlayan bir roman türüdür. Bu tür roman, bir kişinin yaşamı boyunca yaşadığı deneyimlere, tanıştığı kişilere ve karşılaştığı olaylara odaklanır. Diğer biyografik kurgu biçimleri gibi, ayrıntılar genellikle kurgusal türün, yani romanın sanatsal ihtiyaçlarını karşılamak için kırpılır veya yeniden tasarlanır. Bu yeniden tasarlanmış biyografilere, eserin göreceli tarihselliğini diğer biyografik romanlardan ayırmak için bazen yarı biyografik romanlar da denir.

Biografisch Portaal, Hollanda'nın biyografik metinlerini daha erişilebilir kılmak amacıyla Amsterdam'daki Huygens Hollanda Tarihi Enstitüsü merkezli bir girişimdir.