İçeriğe atla

Biyoenerji (parapsikoloji)

Biyoenerji, enerji sağaltımı(terapisi), ruhsal şifa ya da enerji tıbbı olarak da bilinen bir tür tamamlayıcı tıp dalıdır. Doğaötesi olması nedeniyle sözdebilim sayılmasına karşın uygulayıcıları iyileştirici etkisinin olduğuna inanmaktadır. Savunucuları bedenin ayrı bölgelerine eller ile temas etme, okşama, ovalama, uzaktan el devinimleri ile olumlu etkiler yarattıklarını düşünmektedirler. Reiki, çigong, terapötik dokunma, uzaktan şifa, ruhsal şifa gibi ayrı adlarla da anılan pek çok biyoenerji yöntemi bulunmaktadır.

Biyoenerjiyle ilgili olan evrensel yaşam gücü kavramı zamanında Doğu Avrupa ülkelerinde, özellikle Çekoslovakya ve Sovyetler Birliği'nde parapsikolojik araştırmalarında bulunduğu düşünülerek ortaya atılmıştır. Terim bu kişilerce günümüzde yaygın olarak kullanıldığı biçimiyle “biyolojik kaynaklardan türetilmiş materyallerden edinilen yenilenebilir enerji” anlamında kullanmamıştır. Biyoenerjinin, canlıların bedenlerinden, özellikle insan bedeninden çıkan, her şeye bağlanan, denetlenebilen ve yönlendirilebilen bir enerji türü olduğunu kabul etmektedirler. Destekçileri psikokinezide ve benzeri psişik fenomenlerde de ana rolü bu enerjinin oynadığını düşünmektedir. Terim ilk kez Avusturyalı hekim ve psikanalist Wilhelm Reich (1897-1957) tarafından kullanılmıştır ama Reich terimi sadece “vücuttaki yaşam enerjisi” anlamında ortaya atmıştır.

Resmi kurumlardan bağımsız olarak biyoenerji incelemelerinin yapıldığı Doğu Avrupa ülkelerinde biyoenerjiye dayalı birçok uygulama ve sağaltım yöntemleri geliştirilmiştir. Dr. Zdenek Rejdak, biyoenerjiye dayalı sağaltım yöntemlerinin temellerini, enerji dengesi bozulmuş hastaya, kendi yaşam (vital) enerjisini aktarabilen bir kişiden bu enerjinin aktarımı sağlanarak dengenin yeniden kurulması biçiminde açıklar. Aktarımın biyoenerji akımlarıyla sağlandığı ve uzak mesafeden de gerçekleştirilebileceğine inanılır.

Biyoenerji (bioenerji de denilir) günümüzde yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayrıca uzaktan terapiler yapılarak kişilerin yakından yapıldığı kadar etki gördüğüne inanılır. Biyoenerji yani yaşam enerjisi vücutta bulunduğu inanılan 7 çakra merkezinin zamanla kapanmasıyla vücuttaki miktarının azaldığına inanılır. Biyoenerji yapan kişiler çakraları açtığını ve enerjiyi yeniden aktif ettiğini söylerler.

Bilim çevrelerince, deneysel sınamalarının yapılmaması ayrıca süreçle ilgili net, anlaşılır bir açıklamanın da olmayışı nedeniyle reddedilmektedir. Sözde bilim sayılmasına ve günümüzde bazı kurumlarca kullanılmasına karşın sayımsal (istatistiksel) veriler ve fizyolojik incelemeler bu yöntemin etkisinin olmadığını göstermektedir.[1][2]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Abbot, NC; Harkness, EF; Stevinson, C; Marshall, FP; Conn, DA; Ernst, E (2001). "Spiritual healing as a therapy for chronic pain: a randomized, clinical trial". Pain 91 (1–2): 79–89. doi:10.1016/S0304-3959(00)00421-8. PMID 11240080. 25 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  2. ^ So PS, Jiang Y, Qin Y (2008). So, Pui Shan, ed. "Touch therapies for pain relief in adults 9 Eylül 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.". Cochrane Database of Systematic Reviews (Online) (4): CD006535. doi:10.1002/14651858.CD006535.pub2. PMID 18843720 6 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. bioenerji 5 Mart 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  • Dharma Ansiklopedi, Dharma Yayınları, İstanbul,2001, s.57-58

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Enerji</span> bir sistemin iş yapabilme yeteneğinin ölçüsü

Fizikte enerji, bir cisime veya fiziksel bir sisteme aktarılan, işin performansında ve ısı ve ışık biçiminde tanınabilen niceliksel özelliktir. Enerji korunan bir miktardır; Enerjinin korunumu yasası, enerjinin istenen biçime dönüştürülebileceğini ancak yaratılamayacağını veya yok edilemeyeceğini belirtir. Uluslararası Birimler Sisteminde (SI) enerjinin ölçü birimi joule'dür (J).

<span class="mw-page-title-main">Wilhelm Reich</span> Macar-Amerikalı ruhçözümcü (1897 – 1957)

Wilhelm Reich, Avusturyalı-Amerikalı psikiyatrist ve psikanalist, psikiyatri tarihinin en radikal isimlerden biri, Faşizmin Kitle Psikolojisi ve Kişilik Çözümlemesi gibi çok bilinen ve dikkate değer kitapların yazarı, Sigmund Freud'un öğrencilerinden biri, Carl Gustav Jung ve Alfred Adler'in tersine Sigmund Freud'un cinsellikle ilgili tezlerini daha ilerilere götürmeye çalışmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Reenkarnasyon</span> ölümden sonra ruhun yeniden bedenlendiği inancı

Reenkarnasyon veya ruh göçü, ruhun sürekli olarak tekrar bedenlendiğine inanan spiritüalistlerin bu olaya verdiği addır. Reenkarnasyon kavramı Asya dinlerindeki tenasüh kavramından biraz farklı olmakla birlikte, benzerlik arz eder. Günümüzde ruh göçüne inanan insanların sayısı bir milyarı aşmaktadır. Ayrıca Dürzîlik ve Nusayrîlik gibi Orta Doğu'da yayılmış bazı dinlerde de bu inanış mevcuttur.

<span class="mw-page-title-main">Hinduizm</span> Hindistan merkezli bir din

Hinduizm, çok kapsamlı inanç ve yaşam felsefesinin toplamıdır. Özellikle Hindistan, Nepal ve Bangladeş'te yaygındır. Günümüzde yaklaşık 1.25 milyar izleyeni ile Hristiyanlık ve İslam'dan sonra üçüncü sırada yer alan Hinduizm inancının neredeyse tüm takipçileri Hindistan ve çevresinde bulunmaktadır. Budizm ve Zen Budizmi gibi çeşitli ekoller Hinduizm'den kaynaklanıp ayrılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Naruto Uzumaki</span> Sensei Yinin öğrencisi ve

Naruto Uzumaki , Masaşi Kişimoto tarafından çizilen Naruto adlı manga ve anime serisinin başkahramanıdır. Seride, Naruto, doğumundan önce köye saldıran vahşi tilki şeytanın ruhunu taşıyan genç bir ninjadır.

<span class="mw-page-title-main">Hipnoz</span> Değişik şuur hallerinden biri

Hipnoz, psikolojiye göre, telkine yatkınlık gösteren bir tür yapay uyku veya uyku-uyanıklık arası haldir. Terimi ilk kullanan, Yunan mitolojisindeki uyku ilahının adından (Χυπνος) esinlenen İskoç hekim S. James Braid'dir (1795-1860). İlk zamanlar sihirbazlık ya da büyücülüğün bir dalı gibi görülen hipnotizma bilim çevrelerince önceleri mesmerist bir uygulama sanılarak aşağılanmışsa da, 19. yüzyılın sonlarında kimi psikoloji çevrelerinin, özellikle Salpetrier ve Nancy ekollerinin reddetmek yerine fenomene bilimsel araştırıcılıkla yaklaşıp, fenomeni bilimsel deneylerle sistemli bir şekilde incelemesi sonucunda, hipnoz bilim alanındaki yerini almıştır.

Meditasyon ya da dalınç, Latince meditatio kelimesinden türetilmiş, sözcük anlamıyla birçok Batı dilinde "derin düşünme" anlamına gelmekte olan bir terim olup, sözlüklerde, "kişinin iç huzuru, sükûnet, değişik şuur halleri elde etmesine ve öz varlığına ulaşmasına olanak veren, zihnini denetleme teknikleri ve deneyimlerine verilen ad" olarak tanımlanır. Meditasyon tekniklerine, ait oldukları, Budizm (Hindistan), Taoizm (Çin), Bön (Tibet), Zen (Japonya) ve İslamiyet'te (tefekkür) gibi inanç sistemlerine göre ve izledikleri yöntemlere göre değişik adlar verilmiştir. Ayrıca günümüzde mevcut farklı inanç sistemleri, mezhepler ve ekoller meditasyonu farklı olarak yorumlamakta ve farklı şekillerde uygulamaktadırlar. Bu bakımdan standart ya da tek biçimli bir meditasyondan söz etmek olanaksızdır.

<span class="mw-page-title-main">Reiki</span>

Reiki Reiki , 20.yüzyılın başında Japonya'da ortaya çıkan, enerji aktarımı ile ruhsal şifa vermeye dayalı olduğuna inanılan bir tekniktir. Rei "her yerde var olan", ki "ruhsal yaşam enerjisi" anlamına gelmektedir. Batıya "Evrensel Yaşam Enerjisi" olarak tercüme edilmiştir. Ancak ezoterik olarak "yüce kaynağın bilincini taşıyan, ruhsal amaçla çalışan yaşam gücü enerjisi" açıklaması daha kapsamlı bir tariftir. Reiki bir frekans ve "Ruhsal Şifa Tekniği"dir.

<span class="mw-page-title-main">New Age</span> Kült akımlar

New Age, ruhsal konulara ilişkin bireysel eklektik yaklaşımla nitelendirilen çağdaş Batı Kültüründe yirminci yüzyıl sonlarında ortaya çıkan ve sınırları ve alt gruplarıyla geniş bir uygulama ve inanç alanına işaret eden ve alternatif ruhsal hareketlerin üst başlığı ve türsel (generic) bir terimdir. Herhangi bir değişmez, mutlak kutsal metin, dinî kurum ve din adamları hiyerarşisinden uzak olduğundan din sosyolojisinde New Age'in geleneksel din ile arasındaki farkı ortaya koymak için akademik literatürde New Age'e, yarı dinî veya dinleyici/izleyici kültü ve kült çevresi/ortamı şeklinde tanımlar getirilmiştir. Hareket daha çok uzman yayınevleri, müzik dükkânları ve fuarlarda ve İnternet gibi ağlarda görünürlük kazanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Çakra</span> İnsanlarda Metafiziksel güçleri olan Noktalar.7 tanedirler

Çakra, tekerlek ya da dönüş anlamına gelir. Hindu geleneklerine ve bazı inanç sistemlerine göre insanda bulunan enerji merkezlerinin girdap şeklinde dönen enerji alanlarından oluştuğuna inanıldığı için onlara bu isim verilmiştir.

Spiritüalizm, öte âlemcilik ya da tinselcilik terimi Latince “ruh” anlamına gelen “spiritus” sözcüğünün sıfatı “spiritualis” sözcüğünden türetilmiş olup ruhçuluk anlamında kullanılmaktadır. Türkçede tinselcilik olarak da adlandırılmaktadır. Günümüzde dinsel, mistik ve felsefi alanlarda pek çok akım, ekol ve gruplar kendilerine spiritüalist adını vermekteyse de aralarında ilke, görüş ve kavram bakımından önemli farklar bulunmaktadır. Aralarındaki temel ortak nokta, ruh denilen manevi bir unsurun varlığını kabul etmeleridir. Fakat bunlardan bir kısmı, ruhun orijinal ve kendine özgü olduğunu kabul etmez, bir kısmı ruhun sürekli gelişim içinde olduğuna karşıdır, bir kısmı ise ruhun sürekli olarak tekrar bedenlendiğini kabul eder. Bu yüzden kimi ansiklopedilerde spiritüalizm denen ruhçuluk iki kısımda ele alınır:

<span class="mw-page-title-main">Yer-Su</span>

Yer-Su, Türk ve Altay mitolojisinde bir doğa katmanı. Aynı zamanda eski Türk İnancı Tengricilik'te bir ruh kategorisidir. Yar-Sub veya Yar-Suv olarak da söylenir. Karşıtı Gök-Kal'dır.

<span class="mw-page-title-main">Mantra</span>

Mantra, genellikle Sanskritçe olan dini hece veya şiirdir. Kullanımı mantra ile ilişkili ve okul ve felsefesine göre değişiklik gösterir. Esasen ruhani kanallar olarak kullanılırlar, kelimeler ve oluşan titreşimlerden faydalanarak kişinin daha yüksek bir bilince ulaşmasını amaçlar. Diğer amaçları, dini törenlerde bolluğa sahip olmak, tehlikeden uzak olmak veya düşmanları elemek içindir. Mantralar Hindistan'da Vedik Hinduizmi ile çıkmıştır ve daha sonra Budistler, Sikhler ve Jainler tarafından benimsenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Akupunktur</span>

Akupunktur, Geleneksel Çin Tıbbı (GÇT)'na göre vücudu saran Enerji Kanalları üzerinde yer alan özel gözelerin yine GÇT kuramları doğrultusunda iğne, moksa veya masaj yöntemleriyle uyarılarak ilgili organlardaki rahatsızlıkların giderilmesi için kullanılan bir yöntemdir. 1970lerden sonra batı toplumlarında da sıklıkla görülmeye başlayan akupunktur tedavi yöntemi üzerine görüşler farklılıklar göstermektedir. Kimi uzmanlar, modern bilim kriterleriyle örtüşmediği ve etkili bir tedavi yöntemi olmadığı için akupunktur hakkında sözdebilim eleştirisi yaparlarken kimi uzmanlar da farklı kültür ve anlayışların yaklaşımlarının modern bilim yaklaşımlarından farklı olması o yöntemi bilim dışı tutmaya yeterli olmayacağını, modern tıbbın da birbiriyle çelişen bulgular sergileyebildiğini anımsatmaktadırlar Akupunktur, tüm modern dünyada tamamlayıcı tıp adı altında kendine yer edinmiş ve destek bulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Telepati</span> bireyler arasında duyulardışı algılama yoluyla düşünce, fikir, duyum veya görüntünün aktarılması

Telepati ya da uzaduyum, bireyler arasında bilinen beş duyunun yardımı olmaksızın gerçekleştiği ileri sürülen bilgi aktarımıdır. Bir başka deyişle, telepati parapsikolojide incelenen paranormal bir yetenek olup, bireyler arasında duyular-dışı algılama yoluyla düşünce, fikir, duyum veya imajların aktarılmasını sağladığı ileri sürülen tesir irtibatıdır. Terim eski Yunancadaki “uzak” anlamına gelen tele (τηλε) sözcüğü ile “etkilenme, tesir almış olma, hissetme” anlamlarına gelen patheia (πάθεια) sözcüğünün birleştirilmesiyle elde edilmiş olup önceden kullanılan “düşünce aktarımı” teriminin yerini almak üzere SPR’nin kurucularından Fredric W. H. Myers tarafından 1882’de ortaya atılmıştır. Birçok Doğu Bloğu ülkesinde telepati yerine "bio enformasyon" terimi kullanılmıştır.

Karma, Sanskrit dilinde “yapmak, eylemek, bir fiilde bulunmak” anlamındaki “kri” sözcüğünden türetilmiştir. Karma sözcüğü farklı sözcüklerle birlikte kullanılarak; karma yasası, karmik plan ve karmik telafi gibi farklı anlamlara gelen terimlerin oluşturulmasında kullanılmıştır. Hinduizm, Budizm, Jainizm, Taoizm, Sihizm ve teozofide kullanılan bir terimdir.

Aura, paranormal veya tinsel anlamda kullanılan bir terim olup, canlıların bedenlerinden yayıldığı varsayılan ışınımla oluşan ve gitgide yayılan tesir kuşakları tarzında kendini gösterdiği iddia edilen elektromanyetik alana verilen addır. Aura okumak ise aurayı hissedebilmektir.

<span class="mw-page-title-main">Akatsuki (Naruto)</span> Vikimedya liste maddesi

Akatsuki , Naruto adlı manga ve anime serisinde geçen, köylerine ihanet etmiş kaçak-Ninjalardan oluşan kurgusal bir suçlu organizasyonudur. Her üyesi S-sınıfı olarak adlandırılan Jounin-üstü bir seviyeye erişmişlerdir. İlk olarak Uchiha Itachi'nin Uzumaki Naruto'yu yakalamak üzere Konoha'ya gelişinde ismi açığa vurulan topluluk, o zamanlar dokuz ninjadan oluşmaktaydı. Daha sonraki manga bölümlerinden edindiğimiz bilgiler ışığında, daha önceki bir dönemde Orochimaru'nun da bu topluluğa üye olduğu ancak Itachi ile aralarında olan bir mesele sebebiyle ayrıldığı anlaşılmaktadır. Naruto serisinin I. kısmından bilindiği üzere Orochimaru, Uchiha Sasuke'nin bedenini istemektedir. Itachi ile olan meselesi de bundan farklı değildir. O zaman onun da bedeni istemiştir ancak Itachi kendisinden daha güçlü olduğu için amacına ulaşamamıştır. Dolayısıyla, yaşça küçük ve yönlendirilebilir olduğu için, Sasuke'ye yönelmiştir.

Cushing sendromu, 1932 yılında Harvey Williams Cushing tarafından tanısı ilk kez konmuş olan kortizol hormonunun olağanın üstünde bir düzeyde olduğu durumlarda ortaya çıkan belirtiler bütünüdür. Diğer isimleri Itsenko-Cushing sendromu, hiperadrenokortisizm veya hiperkortisizm. Cushing sendromunun alışılmış nitelikleri kilo artması, obezite, kan basıncının artması (hipertansiyon) ve derinin zayıflaması sonucu oluşan çizgilerdir. Her hastada belirtilerin tümü gözlenmeyebilir. Belirtilerin ağırlığı ve niceliği hastanın ne denli uzun bir süredir kortizol etkisinde kalmasına bağlıdır. Ancak kimi belirtiler bu durumdan bağımsız, iveğen olarak da gelişebilir. Örneğin, özellikle uyluk kemiğinin baş bölgesinin iveğen doku ölümüne uğraması çok kısa bir süredir hafif izleyen ya da yıllardır ağır izleyen Cushing sendromlu hastalarda da rastlanabilir.