
Soykırım, jenosit veya genosit ; ırk, canlı türü, siyasal görüş, din, sosyal durum veya başka herhangi bir ayırıcı özellikleri ile diğerlerinden ayırt edilebilen bir topluluk veya toplulukların bireylerinin, çıkâr amacıyla, bir plan çerçevesinde ve yok edilmeleri niyetiyle girişilen eylem ve sonuçlar bütünüdür. Tam tanımı, soykırım üzerinde çalışan akademisyenler arasında değişiklik gösterse de 1948'de Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Engellenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nde (SSECS) hukuksal bir tanımı bulunmaktadır. Sözleşmenin 2. maddesi, soykırımı şu şekilde tanımlamaktadır: "Ulusal, etnik, ırksal ve dinsel bir grubun bütününün ya da bir bölümünün yok edilmesi niyetiyle girişilen şu hareketlerden herhangi biridir: Topluluğun üyelerinin öldürülmesi, topluluğun üyelerine ciddi bedensel ya da zihinsel hasar verilmesi, topluluğun yaşam koşullarının topluluğun bütününe ya da bir kısmına getireceği fiziksel yıkım hesaplanarak kasıtlı olarak bozulması, topluluk içinde yeni doğumları engelleyecek yöntemlerin uygulanması, topluluktaki çocukların zorla bir gruptan alınıp bir diğerine verilmesi."

Model Birleşmiş Milletler, eğitim kurumlarının öğrenci delegeler çıkararak belli ülkeleri ve Birleşmiş Milletler kurumlarını temsil ettikleri eğitsel bir simulasyondur. MUN, eleştirel düşünme, takım çalışması ve liderlik yeteneklerine ek olarak katılımcıların araştırma, konuşma, tartışma ve yazma becerilerini kullanmalarını ister ve geliştirir. Programda, öğrencilerin ilgisini çekmek ve onların güncel dünya meseleleri hakkında daha derin bir anlayış geliştirmelerine izin vermek amaçlanmıştır. Genelde konferans, panel, çalıştay veya forum usulüyle yürütülen toplantıları içerir. Birleşmiş Milletler'in kendisi tarafından tanınan en büyük Model Birleşmiş Milletler organizasyonu Lahey Uluslararası Model Birleşmiş Milletler'dir.

Kimyasal Silahlar Sözleşmesi (CWC), kimyasal silahların üretimini, stoklanmasını ve kullanımını yasaklayan bir silah kontrol antlaşmasıdır. Konvansiyonun tam adı Kimyasal Silahların geliştirilmesinin, Üretiminin, Stoklanmasının ve Kullanımının Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşme şeklindedir.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, uluslararası hukuk çerçevesinde garantilenen ve 1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nde beyan edilen insan haklarının desteklenmesi ve korunması için çalışan bir Birleşmiş Milletler kuruluşudur. Komiserlik, 1993 İnsan Hakları Dünya Konferansı sonrasında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Aralık 1993'te kurulmuştur.

Münhasır ekonomik bölge (MEB), Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi uyarınca bir devletin deniz kaynaklarının araştırılması ve kullanılmasında su ve rüzgâr enerjisi de dâhil olmak üzere özel haklara sahip olduğu deniz bölgeleridir.

Nürnberg ilkeleri bir savaş suçunun ne şekilde teşkil ettiğini belirlemek için konulan bir dizi kuraldır. İlkeler II. Dünya Savaşı sonrasında Nazi Partisi üyelerinin Nürnberg Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi'nde yargılanmaları sırasında temel hukuk prensiplerini belirlemek amacıyla Birleşmiş Milletler Uluslararası Hukuk Komisyonu tarafından oluşturuldu.
Uzay hukuku, insanoğlunun uzayla ilgili faaliyetlerini düzenleyen hukuk organlarının bütünüdür. Uzay hukuku, tıpkı genel uluslararası hukuk gibi, çeşitli uluslararası antlaşmalar, sözleşmeler, BM'nin GKO kararları ile uluslararası kuruluşların kural ve düzenlemelerinden ibarettir. 'Uzay Hukuku' terimi BM'nin çalışmalarıyla yürürlüğe konan beş ayrı uluslararası anlaşma ve bu anlaşmaların tesis ettiği kural ve kaidelerin bütününü kapsamaktadır. Ayrıca birçok devlet uzay hukukuna dair faaliyetlerini düzenleyen "Ulusal Uzay Yasaları"nı da hayata geçirmiştir. Uzay hukuku alanı kapsamında değerlendirilen bazı önemli konular arasında; Dünya ve uzayda çevrenin korunması, uzay cisimlerinin sebebiyet verdiği hasarların sorumluluğu, anlaşmazlıkların giderilmesi, astronotların kurtarılmasına dair faaliyetler, uzay boşluğundaki potansiyel tehlikeler hakkında bilgi paylaşımı, uzaya dair teknolojilerin kullanımı ve uluslararası işbirliği kuralları sayılabilir. Bu alan uzaya dair faaliyetlerin temel prensiplerini de belirlemiştir. Bu prensipler arasında uzayın tüm insanlığın hizmetindeki bir bölge olarak tanımlanması, uzay boşluğunun devletler arasında ayrımcılık yapılmaksızın keşfi ve kullanım serbestisi ve uzay boşluğunun egemenlik alanı ilan edilemeyeceği gibi temel ilkeler yer alır.
Ekonomik, sosyal ve kültürel haklar; eğitim hakkı, barınma hakkı, yeterli bir yaşam standardı hakkı, sağlık hakkı ve bilim ve kültür hakkı gibi sosyoekonomik insan haklarıdır. Ekonomik, sosyal ve kültürel haklar, uluslararası ve bölgesel insan hakları güvenceleri ile tanınmış ve koruma altına alınmıştır. Üye ülkeler söz konusu haklara saygı göstermek, korumak, gerçekleştirmek ve gerçekleşmesini sağlamaya yönelik çalışmalar yapmak konularında hukuken sorumludurlar.
Askerî Personel Komitesi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin alt organı olup, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'ne göre görevi, BM askerî operasyonlarını planlamak ve mevcut silahların düzenlenmesine yardımcı olmaktır.

Birleşmiş Milletler Dış Uzayın Barışçıl Amaçlarla Kullanımı Komitesi, 1959 yılında Birleşmiş Milletler'in 1472 (XIV) sayılı kararıyla ad hoc komite olarak kurulan ve 1962'de daimi komite hâline dönüştürülen ve sekreterliğini Birleşmiş Milletler Uzay İşleri Ofisi'nin yaptığı komitedir. Komite, Birleşmiş Milletler uzmanlık kuruluşları gibi bir uluslararası antlaşmayla bağımsız bir uluslararası bir örgüt olarak değil, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun bir organı olarak oluşturulmuştur. Komitenin 2016 yılı itibarıyla 83 adet üyesi vardır.
Bozkurt-Lotus davası, 2 Ağustos 1926 tarihinde Türk vapuru Bozkurt ile Lotus adındaki Fransız vapurunun Ege denizindeki Midilli açıklarında çarpışarak batması ve 8 Türk vatandaşının hayatını kaybetmesi sonucu Bozkurt'un kaptanı ile beraber Fransız gemisinin nöbetçi kaptanı Demons'un İstanbul'da Türkiye Devleti tarafından tutuklanması neticesinde başlayan uluslararası bir davadır.

Korfu Boğazı Olayı tabiri, 1946 yılında Kraliyet Donanması'na ait savaş gemilerinin, Korfu Boğazı'nda dahil oldukları üç ayrı olayı tanımlamak için kullanılır. Ayrıca Soğuk Savaş dönemini başladığını haber veren ilk olaylardan birisidir. Olaylar, Arnavutluk tabyalarından Kraliyet Donanması'na ateş açılmasıyla başladı. İkinci olayda, Kraliyet Donanması'na ait gemiler Korfu Boğazı'nda mayına çarptılar. Tüm bu olaylardan sonra Kraliyet Donanması'nın Arnavutluk karasularında mayın temizleme faaliyetine girişmesi, krizin had safhaya ulaşmasına yol açtı. Arnavutluk karasularının ihlal edilmesi üzerine Birleşmiş Milletler'e şikayette bulundu.

Kısaca Barselona Sözleşmesi olarak bilinen Akdeniz'in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Çevre Programı'nın (UNEP) 1974 yılında kurduğu “Bölgesel Denizler Programı” kapsamında Akdeniz'deki gemilerin, uçakların ve kara taşıtlarının yol açtığı kirlenmeyi önleyerek ve azaltarak Akdeniz'in korunması hedefini içeren sözleşmedir. Bölgesel Denizler Programı, Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler ve Avrupa Birliği’nin katılımıyla, Akdeniz Eylem Planı’nın (MAP) 1975 yılında oluşturulmasıyla sonuçlanmıştır. MAP ise daha sonra “Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi” 1976 yılında Barselona'da kabul edilmesine zemin olmuş, 1978 yılında BS yürürlüğe girmiştir.

Birleşmiş Milletler Viyana Ofisi, Birleşmiş Milletler'in dört ana ofisinden biridir. Ofis kompleksi Avusturya'nın başkenti Viyana'da bulunan Viyana Uluslararası Merkezi'nde (VIC) bulunmaktadır.
Devletlerin Hak ve Görevlerine ilişkin Montevideo Sözleşmesi, 26 Aralık 1933'te Yedinci Uluslararası Amerikan Devletleri Konferansı sırasında Montevideo, Uruguay'da imzalanan bir antlaşmadır. Sözleşme, uluslararası teamül hukukunun bir parçası olarak kabul edilen bildirici devletlik teorisini sistemleştirmektedir. Konferansta, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Franklin D. Roosevelt ve Dışişleri Bakanı Cordell Hull, İyi Komşuluk Politikası ilan ettiler. Bu politikanın amacı ABD'nin Kuzey ve Güney Amerika kıtasındaki ülkelerin içişlerine silahlı müdahalesine karşı çıkmaktadır. Montevideo sözleşmesi 19 devlet tarafından imzalandı. İmzalayan devletlerden üçünün kabulü küçük çekincelere tabi tutuldu. Bu devletler Brezilya, Peru ve Amerika Birleşik Devletleri'ydi.

Uluslararası Adalet Divanı’nın yargı yetkisi iki yönlüdür: Devletler tarafından kendisine sunulan hukuki nitelikteki uyuşmazlıkları uluslararası hukuka uygun olarak karara bağlamak ve Birleşmiş Milletler organlarının, uzmanlık kuruluşlarının veya böyle bir talepte bulunmaya yetkili bir kuruluşun isteği üzerine hukuki sorunlar hakkında tavsiye niteliğinde danışma görüşleri vermektir. Uluslararası Adalet Divanı’nın gerçek bir zorunlu yargı yetkisi yoktur. Uluslararası Adalet Divanı Statüsü’ nün 38.maddesi gereğince Divan kendisine sunulmuş olan uyuşmazlıkları hukuka uygun olarak çözmektedir.
Uluslararası insan hakları hukuku, insan haklarını sosyal, bölgesel ve yerel düzeylerde geliştirmek için tasarlanmış uluslararası hukuk bütünüdür. Bir uluslararası hukuk biçimi olarak, uluslararası insan hakları hukuku, öncelikle egemen devletler arasında, üzerinde anlaşmaya varan taraflar arasında bağlayıcı yasal etkiye sahip olmayı amaçlayan antlaşmalardan oluşur; ve geleneksel uluslararası hukuk kapsamındadır. Diğer uluslararası insan hakları belgeleri, yasal olarak bağlayıcı olmamakla birlikte, uluslararası insan hakları hukukunun uygulanmasına, anlaşılmasına ve geliştirilmesine katkıda bulunur ve bir siyasi yükümlülük kaynağı olarak kabul edilir.

Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Hukuku Komisyonu (UNCITRAL), uluslararası ticaret ve yatırımı kolaylaştırmaktan sorumlu BM Genel Kurulu'nun (UNGA) bir yan kuruluşudur.

Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması, bilinen adıyla Viyana Satım Sözleşmesi, uluslararası ticaret için tek tip bir çerçeve oluşturan çok taraflı bir antlaşmadır. 2022 itibarıyla, dünya ticaretinin üçte ikisini temsil eden 95 ülke tarafından onaylanmıştır.

Bitişik bölge karasularının ötesinde, düz esas hat üzerinden kıyıdan 24 deniz miline kadar uzanan, kıyı devletinin denetim hakkına sahip olduğu deniz alanıdır. Devletin tam egemenlik hakkına sahip olmadığı bu bölgede, kıyı devleti yalnızca sağlık, gümrük, göç ve maliye alanlarındaki ihlalleri önlemek amacıyla kendi mevzuatını uygulamaktadır.