İçeriğe atla

Birleşik cümle

Birleşik cümle veya bileşik cümle, bir ana (temel) cümle ile onun anlamını tamamlayan bir veya daha fazla yardımcı cümleden (yan cümlecik) meydana gelen cümledir.[1] Birleşik cümlelerde ana yüklemin haricinde yargı veya eylem bildiren başka sözcükler de bulunur. Aşağıdaki örneklerde yardımcı cümleler eğik çizgi (/) ile ayrılmıştır ve bazı noktalama işaretleri anlatım kolaylığı açısından kullanılmamıştır:

  • Gittin / sanıyordum.
  • Otobüs zamanında gelmezse / geç kalacağız.

Ana cümlenin yükleminin bildirdiği yargıya temel yargı denir. Örneğin yukarıdaki örneklerde "sanıyordum" ve "geç kalacağız" yüklemleri temel yargıları bildirmektedir.

Çeşitleri

Şartlı

Şartlı bileşik cümlelerdeki yardımcı cümleler dilek-şart eki "-se" ile oluşturulur:

  • Yarın hava güzel olursa / gezmeye gideceğiz.
  • Dikkatle dinlersen / hemen anlarsın.
  • Artık demir almak günü gelmişse zamandan /
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan (Sessiz Gemi, Yahya Kemal Beyatlı)

Şartlı bileşik cümleler Türkçenin aslî bileşik cümle çeşididir.[1] Dikkat edilirse Türkçede "Dizinde ağlasam." cümlesi gibi, dilek-şart kipinin basit bir cümlede yüklem olarak kullanıldığı cümleler oldukça sınırlı sayıdadır. Bu nedenle dilek-şart ekinin aslî görevi bileşik cümle oluşturmaktır.

ki'li

ki'li bileşik cümle, yardımcı cümlenin "ki" bağlacı ile oluşturulduğu cümlelerdir:

  • Duydum ki / unutmuşsun gözlerimin rengini.
  • Görüyorum ki / çalışmışsın.
  • Şu çocuk ki / kendisi sınıf arkadaşım olur / bu semtin en iyi futbolcusudur. (bkz. parantez cümlesi)

Bazı kaynaklarda ki'li bileşik cümle hatalı olarak "ilgi bileşik cümlesi" olarak adlandırılır. ki bağlacı, ilgi zamiri -ki ile karıştırılmamalıdır.

İç içe

İç içe bileşik cümle, yardımcı cümlenin "tam bir cümle" olduğu bileşik cümle türüdür. Yardımcı cümle ana cümlenin öğelerinden birini meydana getirmekle birlikte kendine ait yüklemi bulunur:

  • Güneş doğdu mu / kalkarım.
  • İş bitiyor / sayılır.
  • Gittin / sanıyordum.
  • Buraya gel / dedi.[2]

Girişik

Girişik bileşik cümleler, yardımcı unsurun bir fiilimsi ile oluşturulduğu cümlelerdir:

  • Beni soran adam / şu muydu? (sıfat-fiil)
  • Havaların ısınması / tatilcileri sevindirdi. (isim-fiil)
  • Döndüğünü duyunca / hemen geldim. (zarf-fiil)

Fiilimsiler, cümlede isim soylu sözcükler gibi kullanılan fiillerdir. Fiilimsiler ile oluşturulan cümleler bazı kaynaklarda bileşik cümle kabul edilmez.[3]

Kaynakça

  • Ergin, Muharrem. Üniversiteler İçin Türk Dili. İstanbul: Bayrak Yayım, 2009.
  1. ^ a b Ergin 380
  2. ^ Ergin 382
  3. ^ Ergin 379-383

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Grekçe</span> Yunancanın İlk Çağda konuşulan hali

Grekçe veya Antik Yunan dili, Antik Yunanistan'da ve Doğu Akdeniz havzasında MÖ 9. yüzyıldan MS 6. yüzyıla kadar konuşulmuş olan ölü bir dildir. Arkaik, Klasik ve Helenistik dönemleri vardır. Antik Yunanca olarak da bilinir.

Matematiksel mantık, biçimsel mantığın matematiğe uygulanmasıyla ilgilenen bir matematik dalıdır. Metamatematik, matematiğin temelleri ve kuramsal bilgisayar bilimi alanlarıyla yakınlık gösterir. Matematiksel mantığın temel konuları biçimsel sistemlerin ifade gücünün ve biçimsel ispat sistemlerinin tümdengelim gücünün belirlenmesidir.

Cümlenin ögeleri, cümlede yüklem ile görev ve anlam yönünden yükleme eşlik eden diğer parçalardan her biri. Cümlenin ögeleri tek bir sözcükten veya sözcük grubundan oluşabilir. Ögeler anlamlı ve doğru cümleler kurulabilmesini sağlar. Türkçede cümlenin ögeleri şunlardır:

  1. Yüklemler
  2. Yapım ekleri
  3. Çekim ekleri
  4. Nesneler
  5. Bağlaçlar
  6. Dolaylı tümleçler
  7. Zarf tümleçleri
  8. Edat tümleçleri
  9. Özneler
  10. Noktalama işaretleri

Eksiltili cümle ya da kesik cümle, tam bir cümle kurulabilmesi için gereken ana unsurları içermeyen cümledir. Türkçenin eklemeli yapısı nedeniyle yüklemler tek başına cümle kurmaya yettiği için, "yüklemi olmayan cümle" olarak da tanımlanabilir. Eksiltili cümleler bazen cümleleri pratik gerekçelerle kısaltmak amacıyla, bazen de edebî amaçlarla kullanılırlar.

-Okula.
-Bu kadar erken mi?

Bağlaçlar veya rabıt (bağlama) edatları; kelimeleri, kelime gruplarını veya cümleleri biçim veya anlam yönüyle birbirine bağlayan kelimeler: ve, veya, ile, ama, de (da), ancak, çünkü, eğer, hâlbuki, hem … hem …, hiç değilse, ise, ki, lâkin, meğer, nasıl ki, ne … ne …, öyle, öyle ki, sanki, şu var ki, üstelik, yahut, yalnız, yani, yoksa, zira vs. Bağlaçlar, ifadeleri ilgi ve önem sırasına koyarak düzenlememize yardımcı olur.

Fiil veya eylem, varlıkların yaptığı işi, hareketi, oluşu çeşitli ekler alarak şahıs ve zamana bağlı olarak anlatan kelimedir.

Yüklem; cümlede özne tarafından gerçekleştirilen eylemi, oluşu, hareketi veya bir olguyu ya da yargıyı bildiren sözcük veya sözcük grubu. Özne ile birlikte cümlenin ana öğelerinden biridir. Yüklemler fiil veya isim soylu olabilir:

Zarf veya belirteç; bir fiilin, fiilimsinin, sıfatın veya başka bir zarfın anlamını yer, zaman, durum ve miktar bakımından niteler. Zarflar, fiile yöneltilen neden, ne zaman, nereye, ne kadar ve nasıl sorularının cevaplarını oluşturur. Aşağı, yukarı, nazikçe, çok, az, fevkalâde, en, ileri, geri, şimdi, geç gibi kelimeler cümle içerisinde zarf olarak kullanılabilir.

Cümle veya tümce; bir ifade, soru, ünlem veya emiri dile getiren; kendi başına anlamlı sözcükler dizisi. Çoğunlukla özne, tümleç ve yüklemden meydana gelir. Bazen yan cümleciklerle anlamı pekiştirilir veya genişletilir.

Çekim ekleri, gerek isim soylu gerekse fiil soylu kelimelerin sonuna eklenerek cümle içinde diğer kelimelerle anlam bağlantısı kurmalarını sağlayan ekler. Kendi başlarına bir anlam ifade etmezler.

İsim cümlesi veya ad cümlesi; yüklemi bir fiil olmayan cümle. İsim cümlelerinde fiil soylu kelimeler bulunabilir ancak yüklem isim görevinde olmak zorundadır. İsim cümlelerinde isim soylu kelimeler, ek-fiiller kullanılarak yükleme dönüştürülürler. Aşağıdaki cümlelerin hepsi isim cümlelerine örnektir:

Yüklemi çekimli bir fiil olan cümlelere "Fiil Cümlesi" denir.

Ek-fiil, ek-eylem veya cevher fiil, Türkçede isimlerin sonuna eklenerek onları yüklem haline getiren bir ektir. Bu ek Eski Türkçe "ér- : olgunlaşmak, yetişmek, tamam olmak" fiilinden evrilip zaman içinde "i-mek" haline gelmiş ve zamanla kökünün de erimesiyle bugün sadece “şu veya bu durumda bulunmak” manalarını cümleye katan (i)-di, (i)-miş, (i)-se ve (i)-dir halleri kalmıştır. Diğer dillerden muadil olarak İngilizce "to be",Latince "esse" fiilleri örnek verilebilir.

Dilek kipleri veya tasarlama kipleri; Türkçede fiillerin gereklilik, istek, dilek, şart veya emir bildiren hallerinden her biri. Optatif olarak da bilinir. Bu kiplerde "zaman" ifadesi yoktur. Türkçede dört dilek kipi vardır:

Fiil soylu kelime; fiil kökünden oluşturulmuş, cümlede bir iş veya oluş bildiren sözcük. Türkçedeki fiil soylu sözcükler, fiiller ve fiilimsilerdir.

Zarf-fiil, bağ-fiil, ulaç veya gerundium bir fiilin cümlede zarf (belirteç) görevinde kullanılan hâli. Türkçedeki üç fiilimsi grubundan biridir. Fiillere -esiye, -ip, ıp, -meden, -ince, -ken, -eli, -dikçe, -erek, -ir … -mez, -diğinde, -e … -e, -meksizin, -cesine eklerinin getirilmesiyle oluşturulur. Bu ekler, Türkçedeki ses uyumlarına veya ağızlara bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

Yan cümlecik veya yan cümle, bileşik cümlelerde ana cümlenin anlamını tamamlayan yardımcı cümle. Bazen tümce sözcüğü de yan cümle anlamında kullanılır. Yan cümlecik; tek başına tam ve anlamlı bir cümle olabildiği gibi, fiilimsilerle oluşturulmuş da olabilir. Türkçede başlıca dört tip yan cümlecik vardır:

  1. dilek-şart kipi ve ek-fiilin şartı (-se) ile oluşturulanlar (şartlı)
  2. ki bağlacı ile oluşturulanlar
  3. iç içe cümleler
  4. fiilimsiler ile oluşturulanlar (girişik).

Şart cümlesi veya koşul cümlesi, Türkçedeki anlamına göre cümle türlerinden biri. Yan cümlesi dilek-şart kipini alan ve şart anlamı taşıyan cümledir. Ana cümledeki fiilin gerçekleşmesi, yan cümlede belirtilen bir şarta bağlıdır.

Bağlaşıklık bir cümledeki dilbilgisel unsurların tam, doğru ve birbirleri ile uyumlu şekilde kullanılması ilkesidir. Bu unsurlara örnek olarak cümlenin öğeleri, ekler, yardımcı fiiller, ek-fiiller vs. verilebilir. Bağlaşıklık bir dil bağıntısıdır.

Anlatım bozuklukları, yazılı veya sözlü anlatımda karşılaşılan hatalardır. Bu hatalar yapısal (dilbilgisel) veya anlam ve mantık bakımından olabilir. Öge eksikliği, ek eksikliği gibi yapısal bozukluklara "bağlaşıklık hataları"; gereksiz sözcük kullanımı, yanlış sözcük kullanımı gibi anlamsal bozukluklara ise "bağdaşıklık hataları" denir.