İçeriğe atla

Biricik ve Mülkiyeti

Biricik ve Mülkiyeti (Almanca: Der Einzige und sein Eigentum), Max Stirner`in (1806-1856) felsefi çalışması. 1844 yılında basılmıştır.

Max Stirner bu kitabında, içinde yer aldığı Genç Hegelciler grubunun üzerinde yoğun bir etki bırakan Hegel`in yöntemini kullanarak Genç Hegelciler`i, özellikle Feuerbach`ı eleştirir ve gruptaki bütün arkadaşlarına ters gelen kendi düşüncelerini öne çıkarır.

Kitap insanın özgürce hareket etmesini engelleyen otoriter kavramların insan hayatına nasıl hakim olduğunu anlatır. Radikal bir anti-otoriter ve bireyci çizgide ilerleyerek Prusya`yı ve modern batı toplumlarını eleştirir. Bütün ideolojilerin ve dinlerin temelde boş kavramlar olduğunu ileri sürer. Bu otoriter kavramlara duyduğu karşıtlık yüzünden, milliyetçilik, devletçilik, komünizm ya da hümanizm gibi popüler ideolojileri eleştirir. Max Stirner kitabın önsözünde şöyle der: "Tanrı'nın işi, insanlığın işi, gerçeğin işi, iyinin işi, doğrunun işi, özgürlüğün işi ve daha niceleri. Bunların hiçbiri benim işim değildir, benim işim sadece benim olandır ve o genel değil, biriciktir, benim gibi. Hiçbir şey benden üstün değildir!"

Kitaba hakim olan bu görüş sebebiyle, kimi zaman yanlış anlaşıldığı iddia edilse de (Henri Arvon), genel kanı nihilizmin, bireyci anarşizmin ve egoizmin sözcüsü olduğu yolundadır.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Din, nadiren de olsa ilmet, genellikle doğaüstü, transandantal ve cansal unsurlarla ilişkilendirilmiş, çeşitli ayinler ve uygulamaları içeren, ahlak, dünya görüşleri, kutsal metinler ve yerler, kehanetler, etik kuruluşlarından oluşan bir sosyo-kültürel sistemdir.

Anarşizm, toplumsal otoritenin, tahakkümün, erkin ve hiyerarşinin tüm biçimlerini bertaraf etmeyi savunan çeşitli politik felsefeleri ve toplumsal hareketleri tanımlayan sosyal bir terimdir. Anarşizm, her koşulda her türlü otoriteyi reddetmektir. Reddedilen bu otoritelere patriyarki ve kapitalizm de dahildir.

İman, etimolojik olarak güvenmek ve samimiyetle inanmak anlamlarına gelir. Kur'an'da sadece bir olan Allah'a ve kendisinin mesajına güvenmek anlamına gelmektedir. Genel anlamda bir dine ya da yaşam tarzına gönülden bağlanmak anlamı taşır.

<span class="mw-page-title-main">Max Stirner</span> Alman filozof

Max Stirner ya da gerçek adıyla Johann Kaspar Schmidt,, Alman filozoftur. Özellikle Hegel'in toplumsal yabancılaşma ve öz bilinç kavramlarıyla ilgilenmiştir. Stirner, genellikle nihilizmin, varoluşçuluğun, psikanalitik teorinin, postmodernizmin ve bireyci anarşizmin öncülerinden biri olarak kabul edilir. Birçok bireyci filozofu düşünceleriyle etkilemiştir.

Bireyci anarşizm, farklı geleneklerden oluşan bireyci anarşizm bireysel bilincin ve bireysel çıkarın, herhangi bir kolektif organ ya da kamu otoritesi tarafından engellenmemesi gerektiğine inanır.

<span class="mw-page-title-main">Siyaset felsefesi</span> felsefe ve siyaset bilimi alt disiplini

Siyaset felsefesi, devlet, hükûmet, siyaset, özgürlük, mülkiyet, meşruiyet, haklar, hukuk gibi konular hakkındaki, bu kavramlar nedir, neden ihtiyaç vardır, bir hükûmeti ne meşru kılar, devlet hangi özgürlükleri ve hakları neden korumalıdır, hangi biçimde kurumsallaşmalıdır, kanun nedir, vatandaşın devlete karşı yükümlülükleri nelerdir, bir hükûmet yasal olarak neden ve nasıl görevden çekilmelidir gibi temel sorulara cevap arayan ve bu konuları felsefeden faydalanarak inceleyen sosyal bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Parmenides</span> Antik Yunan filozofu

Parmanides, doğa filozoflarından sayılmakla birlikte, Antik Yunan felsefesinde rasyonalizm geleneğinin ilk filozoflarından biridir. Yalnızca düşünür olarak değil yasa koyucu ve devlet adamı olarak da rol oynadığı sanılmaktadır. Parmenides'e göre, evrende değişen hiçbir şey yoktur. Gerçeklik, yani Varlık, mutlak anlamda Bir'dir, kalıcıdır, süreklidir, yaratılmamıştır, yok edilemez; o ezeli ve ebedidir; onda hareket ve değişme yoktur. Heraklitos ile sürekli yaşadığı varlık ve evren hakkındaki tartışmalarıyla da ünlüdür.

Dizin, fihrist veya indeks; kitap, dergi gibi bilgi kaynaklarının içindeki bilgi parçacıklarına ulaşmak için konu başlık, yer adları, kişi adları gibi erişim uçlarına ulaşmak için kullanılan ayrıntılı alfabetik listedir. Dizin genellikle yayımlanan eserin sonuna konulur. Dizinin amacı eserin içinde bulunan kavramların kolay bir şekilde bulunmasına yardımcı olmaktır. Dizin basılı kaynak olan kitaplarda kullanılması dışında bilgisayarlarda da kullanılmaktadır. Dizin 4'e ayrılır;

  1. Yazar adı dizini
  2. Makale adı dizini
  3. Konu dizini
  4. Yayın tanıtım dizini
<span class="mw-page-title-main">19. yüzyıl felsefesi</span>

19. yüzyıl felsefesi öncelikli olarak Alman felsefesinde romantizmin ve idealizmin zirveye ulaştığı bir dönemdir. Aynı şekilde materyalizmin de yeni bir derinlik kazandığı ve öne çıktığı görülür. Fransız felsefesinde bir yanda Charles Fourrier, Pierre-Joseph Proudhon, Claude Henri de Saint-Simon gibi reformcu düşünürler; öte yanda da August Comte ile pozitivizmin belirginleştiği görülür. Tarihçi Tocqueville ile sosyolog ve düşünür olan Emile Durkheim'ı da buraya eklemek gerekir.

<span class="mw-page-title-main">Max Born</span> Alman-İngiliz fizikçi ve matematikçi (1882–1970)

Max Born kuantum mekaniğinin gelişmesinde etkili olan Alman matematikçi ve fizikçi. Kuantum fiziği dışında katı hâl fiziği ve optiğe katkıda bulunmuş ve 1920-30'larda önemli fizikçilerin çalışmalarının denetimini yapmıştır. Born, yaptığı "Kuantum Mekaniği'nin temelini araştırma, özellikle dalga fonksiyonunun istatistiksel yorumlanması üzerine" adlı çalışması ile 1954 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü almıştır.

Kadrocular ya da Kadro hareketi, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Şevket Süreyya Aydemir, Vedat Nedim Tör, Burhan Asaf Belge, İsmail Hüsrev Tökin tarafından Ankara'da 3 yıl süreyle çıkarılan Kadro dergisi etrafındaki harekettir.

<i>Alman İdeolojisi</i>

Alman İdeolojisi, Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından Nisan veya Mayıs 1845 tarihinde yazılan kitap. Marx ve Engels bu kitabı bir yayımcı bulamadıklarından yayımlayamamışlardır. Bu çalışma ilk defa 1932 tarihinde David Riazanov'un Moskova'da bulunan Marx-Engels Enstitüsü adına yaptığı araştırmada ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Genç Hegelciler</span>

Genç Hegelciler, sonraları Sol Hegelciler olarak anılır, George Hegel`in 1831 yılında ölümünden sonra Berlin Üniversitesi`ndeki öğrenci ve profesörlerin yer aldığı grubun adı. Hükûmette ve üniversitede çeşitli kademelerde yer alan Sağ Hegelciler`e karşı muhalefet etmişlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Anayasa hukuku</span>

Anayasa hukuku, ulus devletlerin ve diğer siyasi organizasyonların kurucu ve temel yasaları hakkındaki çalışmaları içermektedir. Anayasalar hükûmetler için bir çatı oluşturur, otorite, yeni yasa ve düzenlemelerin yapılmasında siyasi yapıların işlevlerini sınırlandırabilir veya tanımlayabilir.

<span class="mw-page-title-main">Geniş aile</span>

Geniş aile, anne-baba ve onlara bağımlı çocuklardan oluşan çekirdek ailenin genellikle tek yanlı bir soy grubu çevresinde örgütlenmiş, büyükbaba, büyükanne, amca, hala, teyze gibi kan bağı olan yakın akrabalardan oluşan geniş biçimi.

Sosyal bilimlerde, siyasi ideoloji, belirli bir toplumsal hareketin, kurumun, sınıfın veya büyük bir grubun etik ideallerini, prensiplerini, doktrinlerini, mitlerini veya sembollerini açıklayan ve toplumun nasıl çalışması gerektiğini ve belirli bir toplumsal düzen için bazı siyasi ve kültürel bir plan sunan bir dizi fikirler bütünüdür. Siyasi ideoloji, gücün nasıl dağıtılması gerektiği ve hangi amaçlar için kullanılması gerektiği konularıyla ilgilenir. Bazı siyasi partiler belirli bir ideolojiyi sıkı bir şekilde takip ederken diğerleri genel olarak ilgili ideolojiler grubundan ilham alabilir, ancak belirli bir ideolojiyi açıkça benimsemezler. Bir ideolojinin popülaritesi, bazen çıkarları doğrultusunda hareket eden ahlaki girişimcilerin etkisiyle de ilgilidir. Siyasi ideolojilerin iki boyutu vardır: (1) hedefler: toplumun nasıl organize edilmesi gerektiği; ve (2) yöntemler: bu hedefe ulaşmanın en uygun yolu.

<span class="mw-page-title-main">Egoist anarşizm</span> Anarşist düşünce ekolü

Egoist anarşizm, bireyci anarşizmin etkili biçimidir. Bireyci anarşizmin bilinen en eski savunucularından Max Stirner'ın, 1844'te yazdığı Biricik ve Mülkiyeti adlı eseri felsefesinin kurucu metnidir. Stirner’ın felsefesi bireyci anarşizmin egoist formudur; ona göre tanrı, devlet, ahlak kuralları ve toplumu dikkate almadan istediği gibi eyleyen bireyin, toplum üyelerine karşı hiçbir sorumluluğu yoktur. Stirner’a göre haklar insan aklındaki korkulardır ve toplum denen şey yoktur; “bireyler onun gerçekliğidir” Mülkiyeti haklarla değil, güç ve kudretle sahip olunan varlıklar olarak görür. Stirner egoistler birliğini insanları bir araya getirecek örgütlenme modeli olarak görür.

Kuir Anarşizm ya da anarko-queer, gey kurtuluş ve homofobi, lezbofobi, transmisojini, bifobi, transfobi, heteronormavite, ataerkillik ve ikili cinsiyet sistemi gibi hiyerarşilerin kaldırılmasının aracı olarak anarşizmi ve toplumsal devrimi savunan anarşist düşünce okuludur. Anarşist ve LGBT hareketlerin hem dışında hem içinde LGBT hakları için mücadele eden insanlara: John Henry Mackay, Adolf Brand ve Daniel Guérin dahildir. Bireyci anarşist Adolf Brand Berlin’de 1896’den 1932’ye kadar, gey sorunlarına adanmış ilk sürekli dergi olan Der Eigene’yi yayımlamıştır.

Post-sol anarşizm ya da Sol sonrası anarşizm solculuğu daha radikal bir bakış açısıyla eleştiren, anarşist bir ideolojidir. "Sol" olarak adlandırılmasının sebebi bireyci olduğu gibi de mülkiyete ve kapitalizme karşı çıkar. Her türlü medeniyete ve iş yapmaya karşıdır. Post-sol anarşi, Egoizm, Bireycilik, Nihilizm, Antihümanizm, Post-yapısalcılık ve/veya Post-modernizm gibi fikirleri savunur fakat bazı düşünceler ise primitivist fikirleri destekler. İlk post-sol anarşist hareket sosyalistler içinde çıktı ve farklılaştı. Post-sol anarşi, her türlü mülkiyet kavramını reddeder, bir yandan da bireysel özgürlükleri normalden çok daha radikal bir şekilde savunduğu için anarko nihilizme yakındır, bu yatkınlık çoğu post-sol düşünce yapısında kaos desteklemesine ve ahlaka karşı çıkmasına sebep olmuştur.

Bazı gözlemciler[kim?] varoluşçuluğun anarşizm için felsefi bir zemin oluşturduğuna inanmaktadır. Anarşist tarihçi Peter Marshall, "varoluşçuların birey, özgür seçim ve ahlaki sorumluluk üzerindeki vurgusu ile anarşizmin temel prensipleri arasında yakın bir bağlantı olduğunu" iddia ediyor.