Antik Mısır, Antik Çağ'daki medeniyetlerden biridir. Kuzeydoğu Afrika'da Nil Nehri'nin denize ulaştığı yarısı çevresinde yayılmış antik bir uygarlıktır. Uygarlığın yayıldığı bölge, bugünkü Mısır toprakları içinde yer almaktadır. MÖ 3.050 yılları civarında kuruluşundan önce, "Aşağı Mısır" ve "Yukarı Mısır" olarak ikiye ayrılmaktaydı. Uygarlık, MÖ 3.150 yılında ilk firavunun yönetimi altında Aşağı Mısır ve Yukarı Mısır'ı politik olarak birleştirdi. Bu politik birlik, izleyen 3 bin yıl boyunca sürdü.
Kral, belirli bir ulus ya da bölge üzerinde egemen olan hükümdar. İmparatordan sonraki en yüksek seküler hükümdarlık makamıdır. Dünyanın pek çok bölgesinde karşılaşılan krallık çoğunlukla ebeveynlerden çocuklara geçer. Bununla birlikte Orta Çağ Almanya'sındaki gibi seçimle başa gelen krallar da mevcuttur. Krallık mutlak veya anayasal olabilir. Krallıklar genellikle monarşi şeklindedir ancak antik Sparta'daki gibi iki kralın ortaklaşa yönettiği diarşi şeklinde olduğu da görülür.
İsis, Osiris'in, Seth ve Nephthys'in kardeşidir, Nut ve Geb'in kızları ve çocuk Horus'un annesidir. Bazı kaynaklara göre Anubis de İsis ile Osiris'in oğludur.
Firavun Antik Mısır'da hükümdarlara verilen isim. "Büyük Ev, Saray" anlamını taşıyan kelime daha sonraları hükümdardan bahsetmek şeklini almıştır. Firavunlar aynı zamanda tanrı Horus'un yeryüzündeki simgesi ve beşinci hanedandan sonra da güneş tanrısı Ra'nın oğlu olarak da kabul ediliyordu.
Gordion Müzesi, Ankara'nın Polatlı ilçesinin Yassıhüyük köyündedir. Müzede Kral Midas'ın tümülüsü bulunmakla birlikte Kral Midas'ın kafatası sonradan Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ne götürülmüştür. İskeletinin ise sonradan kaybolduğu iddia edilmektedir.
Mısır'ın Erken Hanedan Dönemi veya Arkaik Mısır birinci ve ikinci hanedanlar döneminde MÖ 2920'de Mısır'ın İlk Hanedan Dönemi ardından, MÖ 2575 yani Eski Krallık döneminin başlangıcına kadar olan dönemdir. Bazı mısırbilimciler Üçüncü Hanedanı da bu döneme eklemektedirler.
Eski Krallık MÖ 3. bin yıllık döneme verilen addır. Mısır ilk defa bu dönemde medeniyet gelişmişliği ve başarıları açısından devamlı zirvededir. Bu dönem "Krallık" dönemleri olarak adlandırılan üç dönemden ilkidir, bunlar Nil Vadisi'nde medeniyetin en yüksek olduğu dönemlerdir. Eski Krallık genellikle Mısır'ın Üçüncü Hanedan'dan Altıncı Hanedan'a kadar yönetildiği zaman aralığından bahseder. Ayrıca birçok mısırbilimci, Memphisli yedinci ve sekizinci hanedanları Memphis merkezi idari yapılanmasının devamı olması nedeniyle Eski Krallık içinde sayar. Eski Krallık dönemini, mısırbilimciler tarafından Birinci Ara Dönemi olarak adlandırılan ayrılık ve göreli kültürel düşüş dönemi takip eder.
Antik Mısır tarihinin Üçüncü Hanedanı içinde yer aldığı bilinen yöneticiler.
Mısır tarihi'nin Dördüncü Hanedan‘ı içinde yer alan bilinen yöneticiler.
Aristotelesçilik, Platonculuğa paralel olarak, aynı zaman dönemleri içinde gelişen bir felsefi eğilimdir. Yeni bir dünya görüşü arayışı içinde rönesans felsefesinin Platon'a ve Aristoteles'e yönelmesi şaşırtıcı değildir. Her ikisi de klasik çağın en güçlü düşünürleriydi ve yapıtları bir anlamda ilk felsefeyi kurmaya yönelikti.
Filistin, Doğu Akdeniz'de ve Orta Doğu'da, İsrail topraklarının tamamı ile Gazze Şeridi ve Batı Şeria gibi Filistin Devleti topraklarını kapsayan coğrafi bölgedir. Bölgenin sınırları oldukça tartışmalıdır ve bazı kaynaklar Ürdün'ü de dahil ederler. Filistin, Kutsal Topraklar olarak bilinir ve Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar için kutsaldır. 20. yüzyıldan beri bölgede Arap ve Yahudi millî unsurlarının mücadelesi devam etmekte, zaman zaman uzun süreli şiddete ve hatta savaşa dönüşmektedir.
Makedonya Krallığı veya Makedonya İmparatorluğu, Eski Yunan ve Klasik Yunan zamanlarında bulunan bir krallıktır.Ayrıca Helenistik Dönem Yunanistan'ının baskın devletiydi. Krallık başlangıçta Argead hanedanı tarafından yönetilmekteydi. Ardından Antipatrid ve Antigonif hanedanları tarafından yönetildiler. Antik Makedonlar'ın evi olarak Yunan yarımadasının kuzeydoğusunda ön krallıklardandı. Batıda Epir,kuzeyde Paenoia (devlet) ile, doğuda Trakya ile güneyde ise Teselya ile sınırlarını paylaşıyordu.
Kolhis ya da Kolhis Krallığı, Karadeniz'in doğu kıyılarında, bugünkü Gürcistan'ın batısında kurulmuş Antik Çağ krallığıdır.
Mısır Ölüler Kitabı, Antik Mısır cenazelerinde okunan metinleri içeren ve asıl adı Günden Dışarı Gidenler anlamına gelen Ra nu pert em hru olan kitabın, Alman bilim insanı Richard Lepsius tarafından 1842'de bu metinlerin bazı kısımlarının bir araya getirilerek oluşturulduğu kitaptır. Kitabın orijinali Geç Dönem hanedanları döneminde yazılmıştır. Ölüm-ötesi yaşamında kendisine yardımcı olması için ölmekte olan kişinin huzurunda okunan metinlerin ve gömülme yöntemleriyle ilgili metinlerin derlenmesinden oluşmuş bir kitaptır. Kitabın; Heliopolis uyarlaması, Teb uyarlaması ve Sais uyarlaması olmak üzere üç ayrı kaynaktan uyarlanmış biçimleri bulunmaktadır. Mısır Ölüler Kitabı, Işığa Çıkarma Kitabı olarak da bilinir.
Tarhuntaşşa henüz yeri tam olarak keşfedilmemiş olan, kısa bir dönem için Hitit devletine başkentlik yapmış bir Hitit şehri ve bu şehrin merkezini oluşturduğu Orta Toroslar'da bulunan bölgeye verilen addır. Şehir Luvi dilinde "Fırtına Tanrısı'nın (Tarhunta) şehri" manasına gelmektedir. Teke yarımadasında yer alan Lukka (Likya) diyarıyla Çukurova bölgesinde yer alan Kizzuvatna diyarı arasında kalan Tarhuntaşşa bölgesi, büyük ölçüde antik çağdaki Pamfilya bölgesine denk düşmektedir. Büyük Hitit Kralı IV. Tuthaliya ve vasalı olan Tarhuntaşşa Kralı arasında yapılan bir antlaşmaya göre Tarhuntaşşa bölgesinin batı sınırını Kaştariya nehri oluşturmaktadır.
Antik Mısır dini, Antik Mısır toplumunun ayrılmaz bir parçası olan ve çok tanrılı ve ritüelleri karmaşık bir inanç sistemi vardı. Mevcut olduğuna inanılan ve kuvvetler ve doğa unsurları, kontrolünde olan birçok tanrılar ile Mısırlıların etkileşimi üzerinde yoğunlaşmıştır. Mısırlı din uygulamalarını tanrılar sağlamakta ve halk ise onların beğenisi kazanmak için bir çabaları vardı. Mısır'ı tarihteki kral ile aynı statüsü ile aynı olan ve aynı zamanda tanrı olan Firavunlar yönetirdi. Firavunlar bir insan olmasına rağmen, Firavunların tanrıların soyundan olduğuna inanılıyordu. Firavunlar insanlar ve tanrılar arasında arabulucu olarak görev aldılar, evrendeki düzeni korumak ve tanrıların tekliflerini yerine getirmek zorundaydılar. Mısırlılar tanrılar için muazzam tapınaklar yapmışlardır.
Eski Mısır dili ya da Eski Mısırca, Mısır dilinin bir gelişim evresini yansıtan, Eski Krallık dönemi yazıtları ve tabut metinleri yahut geç döneme ait metinlerde karşılaşılan bir antik dildir. Eski Mısır dili, antik Mısır dilinin günümüze ulaşan en eski gelişim evresini ve en eski Afro-Asyatik dili oluşturmaktadır. Bu dilde günümüze ulaşan metinler, o dönemde Mısır'da konuşulan dilden ziyade, o dönemin yazılı kültürünü yansıtmaktadır ve muhtemelen konuşulan dil ile arasında ciddi farklar bulunmaktadır. Eski Mısır dili, Mısırca'nın ilk evrimsel devresini oluşturmakla birlikte, zamanla yerini Orta Mısırca'ya bırakmıştır.
Piramit metinleri, Eski Krallık dönemi 5., 6. ve 8. hanedana ait firavunların inşa ettirdiği piramitlerin iç duvarlarına yazılmış dini içeriğe sahip özlü sözlerdir. Bu piramitler 5. hanedana ait firavun Unas Piramidi, 6. Hanedana ait firavun II. Teti, I. Pepi, Merenre ve II. Pepi ile kraliçeler II. Anchenespepi, Behenu, Neith, Wedjebten ve II. Iput piramitleri ve son olarak 8. hanedana ait Qakare Ibi piramididir. Eski Mısır diline ait günümüze dek ulaşabilmiş en büyük metin grubu olan piramit metinleri daha sonra Orta Krallık döneminde tabutların iç taraflarında yeniden ortaya çıkmaktadırlar. Ancak daha yeni olarak ve piramitlerden ziyade tabutlarda ortaya çıkan bu metinler tabut metinleri olarak adlandırılırlar. Gerek piramit metinlerinde gerekse tabut metinlerinde karşılaşılan çoğu özlü sözün eski Mısır'ın geç dönemlerine kadar kullanıldığı kabul edilir.
Antik Mısır Edebiyatı, Antik Mısır'da milattan önce 2800 yılından milattan sonra 300 yılına kadar icra edilen, Eski, Orta ve Yeni Mısır dili ile demotik metinlerle günümüze aktarılan, bilge öğretiler ve otobiyografik metinler içeren bir edebiyattır.
Antik Mısırlılar, bir ruhun birçok parçadan oluştuğuna inanıyorlardı. Ruhun bu bileşenlerine ek olarak, insan vücudu da bu kavramla ilişkili olmuştur. (ḥꜥw: "bedensel parçaların toplamını" anlamına gelir).