İçeriğe atla

Bilişsel nörobilim

Bilişsel nörobilim, odak noktası mental süreçlerde görev alan beyindeki sinirsel bağlantılar olmak üzere, genel anlamda bilişin altında yatan biyolojik süreçleri inceleyen bilim alanıdır.[1] Bilişsel aktivitelerin beyindeki sinirsel devreler tarafından nasıl etkiilendiği veya kontrol edildiği sorularını ele alır. Bilişsel nörobilim, hem nörobilim hem de psikolojinin bir dalıdır ve davranışsal nörobilim, bilişsel psikoloji, fizyolojik psikoloji ve duyuşsal nörobilim gibi disiplinlerle örtüşür.[2] Bilişsel nörobilim, bilişsel bilimdeki teorilere, nörobiyoloji ve hesaplama modellemesine dayanan kanıtlara dayanır.

Beynin bazı kısımları bu alanda önemli bir rol oynar. Nöronlar en hayati rolü oynarlar, çünkü asıl mesele, serebral korteksin farklı lobları ile birlikte nöral bir perspektiften bir biliş anlayışı oluşturmaktır.

Bilişsel nörobilimde kullanılan yöntemler, psikofizik ve bilişsel psikoloji, fonksiyonel nörogörüntüleme, elektrofizyoloji, bilişsel genomik ve davranışsal genetik deneysel prosedürleri içerir.

Beyin lezyonlarına bağlı bilişsel eksiklikleri olan hastaların incelenmesi bilişsel nörobilimin önemli bir yönünü oluşturmaktadır. Lezyonlu beyinlerdeki hasarlar sağlıklı ve tamamen işleyen beyinler açısından karşılaştırılabilir bir temel oluşturur. Bu hasarlar beyindeki sinirsel devreleri değiştirir ve hafıza veya öğrenme gibi temel bilişsel süreçler sırasında arızalanmasına neden olur. Hasar ile sağlıklı sinir devrelerinin nasıl çalıştığını karşılaştırabilir ve muhtemelen etkilenen bilişsel süreçlerin temeli hakkında sonuçlar çıkarabiliriz.

Ayrıca, beyin gelişimine dayalı bilişsel yetenekler gelişimsel bilişsel nörobilim alt alanı altında incelenir ve incelenir. Bu, zaman içinde beyin gelişimini, farklılıkları analiz etmeyi ve bu farklılıkların olası nedenlerini hesaplamayı gösterir.

Teorik yaklaşımlar hesaplamalı nörobilim ve bilişsel psikolojiyi içerir .

Tarihsel kökenler

Timeline of development of field of cognitive neuroscience
Alanda bilişsel nörobilimin ortaya çıkmasına neden olan önemli gelişmeleri gösteren zaman çizelgesi.

Bilişsel nörobilim, nörobilim ve psikolojiden ortaya çıkan disiplinlerarası bir çalışma alanıdır.[3] Bu disiplinlerde, araştırmacıların araştırmalarına yaklaşım tarzını değiştiren ve alanın tam olarak yerleşmesine yol açan birkaç aşama vardı.

Bilişsel nörobilimin görevi beynin zihni nasıl yarattığını tanımlamak olsa da, tarihsel olarak beynin belirli bir alanının belirli bir zihinsel fakültesi nasıl desteklediğini araştırarak ilerlemiştir. Bununla birlikte, beyni alt bölümlere ayırma çabalarının sorunlu olduğu ortaya çıktı. Frenolog hareketi teorileri için bilimsel bir temel sağlayamadı ve o zamandan beri reddedildi. Beynin tüm alanlarının tüm davranışlara katıldığı anlamına gelen toplam alan görüşü,[4] ayrıca Hitzig ve Fritsch'in deneyleriyle [5] ve sonunda pozitron gibi yöntemlerle geliştirilen beyin haritalaması sonucu reddedildi. emisyon tomografisi (PET) ve fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI).[6] Gestalt teorisi, nöropsikoloji ve bilişsel devrim, bir alan olarak bilişsel nörobilimin yaratılmasında önemli dönüm noktalarıydı ve araştırmacıların davranış ve sinirsel alt tabakaları arasında daha fazla bağlantı kurmasını sağlayan fikir ve teknikleri bir araya getirdi.

Felsefedeki kökenleri

Filozoflar her zaman akılla ilgilenirler. Bir fenomeni açıklamanın, bundan sorumlu mekanizmanın anlaşılmasını içerdiği fikrinin felsefe tarihinde M.Ö. 5. yüzyılda atom teorilerinden 17. ve 18. yüzyılda (Galileo, Descartes ve Boyle'ın çalışmaları) yeniden doğuşuna kadar derin kökleri vardır.. Diğerlerinin yanı sıra Descartes'ın insanların inşa ettiği makinelerin bilimsel açıklama modelleri olarak çalışabileceği fikri de var. ”[7] Örneğin, Aristoteles beynin vücudun soğutma sistemi olduğunu ve zeka kapasitesinin kalbinde olduğunu düşündü. Aksine inanan ilk kişinin, MS ikinci yüzyılda Roma doktoru Galen olduğu ve beynin zihinsel aktivitenin kaynağı olduğunu ilan ettiği öne sürülmüştür [8], bu da Alcmaeon'a akredite edilmiştir.[9] Bununla birlikte Galen, kişilik ve duyguların beyin tarafından değil, diğer organlar tarafından üretildiğine inanıyordu. Bir anatomist ve doktor olan Andreas Vesalius, beynin ve sinir sisteminin aklın ve duyguların merkezi olduğuna inanan ilk kişi oldu.[10] Psikoloji, bilişsel nörobilim katkı sağlayan temel bir alan, zihin konusundaki akıl ortaya çıktı.[11]

19. yüzyıl

Frenoloji

Bilişsel nörobilimin öncüllerinden biri olan frenoloji, bir sözdebilimdir ve davranışın kafatasının şeklinden anlaşılabileceğini iddia etmiştir. 19. yüzyılın başlarında, Franz Joseph Gall ve JG Spurzheim insan beyninin yaklaşık 35 farklı bölüme yerleştiğine inanıyordu. Gall, Genel olarak Sinir Sisteminin ve Özellikle Beynin Anatomisi ve Fizyolojisi adlı kitabında, bu alanlardan birinde daha büyük bir yumru olduğunu, beynin o kişinin o kişi tarafından daha sık kullanıldığı anlamına geldiğini iddia etti. Bu teori, halkın dikkatini çekti ve frenoloji dergilerinin yayınlanmasına ve insan konusunun kafasındaki çarpmaları ölçen frenölçerlerin oluşturulmasına yol açtı. Frenoloji fuarlarda ve karnavallarda bir fikstür olarak kalırken, bilim camiasında geniş bir kabul görmüyordu.[12] Frenolojinin en büyük eleştirisi, araştırmacıların teorileri ampirik olarak test edememesidir.[3]

Yerelleştirici görüş

Yerelleştirici görüş, zihinsel yeteneklerin, yeteneklerin özelliklerinin ne olduğu ve nasıl ölçüleceğinden ziyade beynin belirli bölgelerine lokalize olmasıyla ilgiliydi.[3] John Hughlings Jackson gibi Avrupa'da yapılan çalışmalar bu görüşü destekledi. Jackson beyin hasarı olan hastaları, özellikle epilepsili hastaları inceledi. Epileptik hastaların nöbetler sırasında sıklıkla aynı klonik ve tonik kas hareketlerini yaptığını keşfetti ve Jackson'ı her seferinde aynı yerde olması gerektiğine inanmaya yönlendirdi. Jackson, spesifik fonksiyonların beynin belirli bölgelerinde lokalize olduğunu öne sürdü,[13] bu da beyin loblarının gelecekteki anlaşılması için kritikti.

Tüm alan görüşü

Tüm alan görüşüne göre, beynin tüm alanları her zihinsel işleve katılır.[4]

Fransız deneysel psikolog Pierre Flourens, hayvan deneyleri kullanarak yerelleştirici görüşe meydan okudu.[3] Tavşanlarda ve güvercinlerde serebellumun çıkarılmasının kas koordinasyonu duygusunu etkilediğini ve serebral yarım küreler çıkarıldığında güvercinlerde tüm bilişsel işlevlerin bozulduğunu keşfetti. Bundan, serebral korteks, beyincik ve beyin sapının bir bütün olarak birlikte çalıştığı sonucuna vardı.[14] Yaklaşımı, testlerin mevcut olması durumunda seçici açıkları fark edecek kadar hassas olmamaları nedeniyle eleştirildi.

Nöropsikolojinin ortaya çıkışı

Belki de zihinsel işlevleri beyindeki belirli yerlere yerleştirmeye yönelik ilk ciddi girişim Broca ve Wernicke tarafından yapıldı. Bu çoğunlukla beynin farklı bölgelerindeki yaralanmaların psikolojik işlevler üzerindeki etkilerini inceleyerek başarıldı.[15] 1861'de Fransız nörolog Paul Broca, dili anlayabilen ancak konuşamayan bir adamla karşılaştı. Adam sadece "tan" sesini üretebiliyordu. Daha sonra adamın, şimdi Broca bölgesi olarak bilinen sol ön lobunun bir bölgesine zarar verdiği keşfedildi. Bir Alman nörolog olan Carl Wernicke, akıcı ama mantıklı olmayan bir şekilde konuşabilen bir hasta buldu. Hasta inmenin kurbanı olmuş ve konuşulan ya da yazı dilini anlayamamıştı. Bu hastada sol parietal ve temporal lobların buluştuğu bölgede, şimdi Wernicke bölgesi olarak bilinen bir lezyon vardı. Lezyonların belirli davranış değişikliklerine neden olduğunu öne süren bu olgular lokalizasyoncu görüşü kuvvetle desteklemiştir.

Beyni haritalamak

1870'te Alman doktorlar Eduard Hitzig ve Gustav Fritsch hayvanların davranışlarıyla ilgili bulgularını yayınladılar. Hitzig ve Fritsch, bir köpeğin beyin korteksinden bir elektrik akımı geçirerek beynin hangi bölgelerinin elektriksel olarak uyarıldığına bağlı olarak farklı kasların kasılmasına neden oldu. Bu, bireysel alan fonksiyonlarının, toplam alan görüşünün önerdiği gibi, bir bütün olarak serebrumdan ziyade beynin belirli bölgelerine lokalize edilmesine yol açtı.[5] Brodmann ayrıca beyin haritalamasında önemli bir figürdü; Franz Nissl'in doku boyama tekniklerine dayanan deneyleri beyni elli iki bölgeye ayırdı.

20. yüzyıl

Bilişsel devrim

20. yüzyılın başında, Amerika'daki tutumlar, psikolojide birincil yaklaşım olarak davranış tercihine yol açan pragmatizm ile karakterize edildi. JB Watson uyaran-cevap yaklaşımıyla kilit bir figürdü. Hayvanlar üzerinde deneyler yaparak davranışı tahmin etmeyi ve kontrol etmeyi amaçlıyordu. Davranışçılık nihayetinde başarısız oldu çünkü insan eylemi ve düşüncesinin gerçekçi psikolojisini sağlayamadı - öncelikle düşünce ve hayal gücü gibi fenomenleri açıklama pahasına uyaran-yanıt ilişkilerine odaklandı. Bu genellikle "bilişsel devrim" olarak adlandırılan şeye yol açtı.[16]

Nöron doktrini

20. yüzyılın başlarında, Santiago Ramón y Cajal ve Camillo Golgi, nöronun yapısı üzerinde çalışmaya başladı. Golgi, belirli bir bölgedeki birkaç hücreyi tamamen lekeleyebilen gümüş boyama yöntemini geliştirdi ve bu da nöronların bir sitoplazmada doğrudan birbiriyle bağlantılı olduğuna inanmasına neden oldu. Cajal, beynin daha az miyelin içeren bölgelerini boyadıktan ve nöronların ayrık hücreler olduğunu keşfettikten sonra bu görüşe meydan okudu. Cajal ayrıca hücrelerin nörondan elektrik sinyallerini yalnızca bir yönde ilettiğini keşfetti. Golgi ve Cajal, 1906'da nöron doktrini üzerindeki bu çalışma için Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'ne layık görüldü.[17]

20. yüzyılın ortaları

20. yüzyılda oküler hakimiyet sütunlarının bulunması, hayvanlarda tek sinir hücrelerinin kaydedilmesi ve göz ve kafa hareketlerinin koordinasyonu gibi çeşitli bulgular alanı ilerletmeye devam etti. Deneysel psikoloji de bilişsel nörobilimin kuruluşunda önemliydi. Bazı önemli sonuçlar, bazı görevlerin ayrık işleme aşamaları, dikkat çalışması,[18][19] ve davranışsal verilerin zihinsel süreçleri açıklamak için yeterli bilgi sağlamadığı düşüncesi ile gerçekleştirildiğinin gösterilmesidir. Sonuç olarak, bazı deneysel psikologlar davranışların sinirsel temellerini araştırmaya başladı. Wilder Penfield, ameliyat sırasında hastaların kortekslerini uyararak beynin primer duyusal ve motor bölgelerinin haritalarını oluşturdu. Sperry ve Michael Gazzaniga'nın 1950'lerde bölünmüş beyin hastaları üzerindeki çalışmaları da alanın ilerlemesinde etkili oldu.[8] Bilişsel nörobilim terimi 1976'da bir taksiyi paylaşırken Gazzaniga ve bilişsel psikolog George Armitage Miller tarafından oluşturuldu.

Beyin haritalaması

Yeni beyin haritalama teknolojisi, özellikle fMRI ve PET, araştırmacıların beyin fonksiyonlarını gözlemleyerek bilişsel psikolojinin deneysel stratejilerini araştırmalarına izin verdi. Her ne kadar bu genellikle yeni bir yöntem olarak düşünülse de (teknolojinin çoğu nispeten yenidir), altta yatan ilke, kan akışının ilk olarak beyin fonksiyonu ile ilişkili olduğu 1878'e kadar uzanmaktadır.[6] 19. yüzyılın İtalyan psikologu Angelo Mosso, yetişkin beyninin nabız atımlarını, hastaların kafataslarında nöroşirürjik olarak yaratılmış kemik kusurları ile izlemişti. Matematiksel hesaplamalar gibi görevlerde bulunduklarında beynin nabzının yerel olarak arttığını kaydetti. Bu tür gözlemler Mosso'nun beynin kan akışının işlevi takip ettiği sonucuna varmasına neden oldu.

Yeni bir disiplinin ortaya çıkışı

Bilişsel bilimin doğuşu

11 Eylül 1956'da Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde büyük ölçekli bilişselciler toplantısı yapıldı. George A. Miller " Büyülü Sayı Yedi, Artı veya Eksi İki " makalesini[20] sunarken, Noam Chomsky ve Newell & Simon bilgisayar bilimi ile ilgili bulgularını sundular. Ulric Neisser, 1967 tarihli Bilişsel Psikoloji kitabında bu toplantıdaki bulguların çoğunu yorumladı. "Psikoloji" terimi 1950'lerde ve 1960'larda azalmaktaydı ve bu da alanın "bilişsel bilim" olarak adlandırılmasına neden oluyordu. Miller gibi davranışçılar genel davranıştan ziyade dil temsiline odaklanmaya başladılar. David Marr, herhangi bir bilişsel süreci üç analiz düzeyinde anlaması gerektiği sonucuna vardı. Bu seviyeler hesaplama, algoritmik / temsili ve fiziksel analiz seviyelerini içerir.[21]

Nörobilim ve bilişsel bilimi birleştirmek

1980'lerden önce nörobilim ve bilişsel bilim arasındaki etkileşim çok azdı.[22] Bilişsel nörobilim, 1950 ve 1960'lar arasında ortaya çıkan bilişsel bilimde yeni ortaya konulan teorik zemini deneysel psikoloji, nöropsikoloji ve nörobilimdeki yaklaşımlarla bütünleştirmeye başladı. (Nörobilim, 1971 yılına kadar birleşik bir disiplin olarak kurulmadı[23] ). 20. yüzyılın sonlarında, şimdi TMS (1985) ve fMRI (1991) dahil olmak üzere bilişsel nörobilim metodolojisinin temelini oluşturan yeni teknolojiler gelişti. Bilişsel nörobilimde kullanılan önceki yöntemler arasında EEG (insan EEG 1920) ve MEG (1968) bulunmaktadır. Bazen bilişsel nörobilimciler PET ve SPECT gibi diğer beyin görüntüleme yöntemlerini kullanırlar. Nörobilim yaklaşan bir tekniktir NIRS kortikal alanlarda oksi- ve deoksihemoglobin içinde hesapla değişikliklere ışık emilimini kullanır. Bazı hayvanlarda Tek ünite kaydı kullanılabilir. Diğer yöntemler arasında mikro nörografi, yüz EMG'si ve göz takibi bulunur. Bütünleştirici nörobilim, veritabanlarındaki verileri birleştirmeye ve çeşitli alan ve ölçeklerden birleştirilmiş tanımlayıcı modeller oluşturmaya çalışır: biyoloji, psikoloji, anatomi ve klinik uygulama.[24] 2014 yılında Stanislas Dehaene, Giacomo Rizzolatti ve Trevor Robbins, okuryazarlık, aritmetik, motive edilmiş davranış ve sosyal biliş gibi karmaşık insan işlevlerini destekleyen yüksek beyin mekanizmaları üzerindeki öncü araştırmaları ve bilişsel ve bilişsel anlama çabaları için Beyin Ödülü'ne layık görüldü. "davranış bozuklukları".[25] Brenda Milner, Marcus Raichle ve John O'Keefe “hafıza ve biliş için özel beyin ağlarının keşfi için” Nörobilimde Kavli Ödülü'nü aldılar ”[26] ve O'Keefe, Mayıs ayında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü aynı yıl -Bittitt Moser ve Edvard Moser "beyinde bir konumlandırma sistemi oluşturan hücre keşiflerinden dolayı".[27] Wolfram Schultz, Peter Dayan ve Ray Dolan, 2017 yılında, karar verme bozuklukları da dahil olmak üzere insan davranışlarının anlaşılması için geniş kapsamlı etkileri olan öğrenmeyi ödül ile ilişkilendiren beyin mekanizmalarının multidisipliner analizleri için Beyin Ödülüne layık görüldü. kumar, uyuşturucu bağımlılığı, zorlayıcı davranış ve şizofreni gibi koşullar ".[28]

Son trendler

Son zamanlarda araştırma odakları, tek bir teknoloji kullanarak yetişkin beynindeki belirli işlevler için beyin alanlarının lokalizasyonundan genişledi, çalışmalar birkaç farklı yönde ayrılıyor: farklı beyin alanları arasındaki etkileşimleri keşfetmek, çoklu teknolojiler ve yaklaşımlar kullanmak beyin fonksiyonlarını anlamak ve hesaplamalı yaklaşımları kullanmak.[29] Non-invaziv fonksiyonel nörogörüntüleme ve ilişkili veri analizi yöntemlerindeki ilerlemeler, bilişsel nörobilim çalışmalarında sosyal etkileşimleri tasvir eden uzun metrajlı uyarıcılar ve görev filmleri gibi görevleri de mümkün kılmıştır.[30]

Başlıklar

Yöntemler

Spesifik psikoloji alanlarının deneysel yöntemleri şunları içerir:

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Gazzaniga, Ivry and Mangun 2002, cf. title
  2. ^ Gazzaniga 2002, p. xv
  3. ^ a b c d Kosslyn, S, M. & Andersen, R, A. (1992). Frontiers in cognitive neuroscience. Cambridge, MA: MIT press.
  4. ^ a b "Neurofeedback Training for Parkinsonian Tremor and Bradykinesia" (PDF). 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Mayıs 2013. 
  5. ^ a b Fritsch (2009). "Electric excitability of the cerebrum (Über die elektrische Erregbarkeit des Grosshirns)". Epilepsy & Behavior. 15 (2). ss. 123-130. 
  6. ^ a b Raichle (2009). "A brief history of human brain mapping". Trends in Neurosciences. 32 (2). ss. 118-126. 
  7. ^ Sirgiovanni (2009). "The Mechanistic Approach to Psychiatric Classification" (PDF). Dialogues in Philosophy, Mental and Neuro Sciences. 2 (2). ss. 45-49. 17 Nisan 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 11 Şubat 2020. 
  8. ^ a b Uttal, W, R. (2011). Mind and brain: A critical appraisal of cognitive neuroscience 5 Ocak 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Cambridge, MA: MIT Press
  9. ^ Gross, C, G. (1995) Aristotle on the Brain. The Neuroscientist(1) 4.
  10. ^ Smith (2013). "Cardiocentric neurophysiology. the persistence of a delusion". Journal of the History of the Neurosciences. 22 (1). ss. 6-13. 
  11. ^ Hatfield, G. (2002). Psychology, Philosophy, and Cognitive Science: Reflections on the History and Philosophy of Experimental Psychology. Mind and Language. 17(3) 207-232.
  12. ^ Bear et al. 2007, pp. 10-11
  13. ^ Enersen, O. D. 2009
  14. ^ Boring, E.G. (1957). A history of experimental psychology. New York.
  15. ^ Uttal, W, R. (2011). Mind and brain: A critical appraisal of cognitive neuroscience. Cambridge, MA: MIT PressUttal, W, R. (2011). Mind and brain: A critical appraisal of cognitive neuroscience. Cambridge, MA: MIT Press
  16. ^ Mandler, G. (2002) Origins of the cognitive (r)evolution. J. Hist. Behav. Sci. Fall 38(4)339-53.
  17. ^ "The Nobel Prize in Physiology or Medicine 1906". 10 Ağustos 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Şubat 2020. 
  18. ^ Carrasco (2011). "Visual attention: The past 25 years". Vision Research. 51 (13). ss. 1484-1525. 
  19. ^ Kastner (2000). "Mechanisms of visual attention in the human cortex". Annual Review of Neuroscience. Cilt 23. ss. 315-41. 
  20. ^ Miller (1956). "The magical number seven plus or minus two: Some limits on our capacity for processing information". Psychological Review. 63 (2). ss. 81-97. 
  21. ^ "Approaches in Cognitive Psychology". JungMinded. 11 Ağustos 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Şubat 2020. 
  22. ^ not available, http://www.petemandik.com/philosophy/papers/brookmadik.com.pdf 20 Ocak 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. not available
  23. ^ Society for Neuroscience. Date of the first meeting of the Sociefy for Neuroscience
  24. ^ "Arşivlenmiş kopya". 28 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Şubat 2020. 
  25. ^ "The Brain Prize". 5 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2015. 
  26. ^ "2014 Kavli Prize Laureates in Neuroscience". 30 Mayıs 2014. 4 Temmuz 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Şubat 2020. 
  27. ^ "The Nobel Prize in Physiology or Medicine 2014". NobelPrize.org. 8 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Şubat 2020. 
  28. ^ Gallager (6 Mart 2017). "Scientists win prize for brain research". BBC. 6 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Mart 2017. 
  29. ^ "Cognitive neuroscience Editorial overview" (PDF). 24 Aralık 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Aralık 2011. 
  30. ^ Hasson (2004). "Intersubject Synchronization of Cortical Activity During Natural Vision". Science. 303 (5664). ss. 1634-1640. 

Konuyla ilgili yayınlar

Dış bağlantılar

İlgili Vikikitaplar

İlgili Araştırma Makaleleri

Psikoloji veya Ruh bilimi, içgüdüsel davranışları ve zihni inceleyen bilimdir. Bilinçli ve bilinçsiz olayların yanı sıra daha çok duygu ve düşüncenin incelemesini içeren Psikoloji, çok kapsamlı bir bilimsel alandır. Bu alanda uzman olan ve aynı zamanda bilgi araştırması yapanlara psikolog denir. Psikologlar, beyinin ortaya çıkan özelliklerini ve ortaya çıkan özelliklerle bağlantılı tüm fenomenleri anlamaya çalışırlar ve bu şekilde daha geniş nöro-bilimsel araştırmacı grubuna katılırlar. Psikoloji bilimi, bir sosyal bilim olmasına rağmen aynı zamanda doğa bilimleri olarak da kategorize edilebilir. Özellikle beyin biyolojisi bilgisini oldukça kullanır ve geliştirir.

<span class="mw-page-title-main">Bilişsel bilim</span> zihin ve süreçleri hakkında disiplinlerarası bilimsel çalışma

Bilişsel bilim, zihin ve zekânın işleyişini ele alan, zeki sistemlerin dinamiklerini ve yapılarını araştıran disiplinler arası bir yaklaşımdır. Çok geniş bir alanı kapsamasından ötürü bilişsel bilim alanında çalışan araştırmacıların bilişsel psikoloji, dil bilimi, sinir bilimi, yapay zekâ, antropoloji ve felsefe gibi alanlarda temel bilgilere sahip olması beklenir.

Sosyal biliş sosyal etkileşimde rol oynayan bilgiyi işleme, kodlama, depolama ve hatırlama gibi bilişsel süreçlerdir. İnsanların kendilerini kuşatan fiziksel, sosyal çevrelerini ve çevreleriyle olan ilişkilerini, diğer insanlar ve kendileri hakkında nasıl izlenim oluşturduklarını, nasıl hissettiklerini ve düşündüklerini ve bu türden bir düşünce biçiminin yargıları ve davranışları nasıl etkilediğini incelemektedir. Toplumsal bağlamdan etkilenen ve toplumsal bağlamı etkileyen bilişsel süreç ve yapıları incelemektedir Ancak sosyal biliş terimi diğer psikoloji ve bilişsel sinirbilim alanlarında yaygın şekilde kullanılmaktadır. Bu alanlarda sosyal biliş terimi çoğunlukla otizm ve diğer bozukluklar nedeniyle kesintiye uğrayan çeşitli sosyal becerilere karşılık gelmektedir. Bilişsel sinirbilim alanında ise sosyal bilişin biyolojik temelleri araştırılmaktadır. Benzer şekilde Gelişim psikolojisi alanında da sosyal biliş becerileri gelişimsel perspektifle incelenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Nörobilim</span> sinir sistemini inceleyen bilim dalı

Nörobilim, sinir sistemini inceleyen disiplinlerarası bir bilim dalıdır. Nöronların ve nöral devrelerin temel özelliklerini anlamayı hedefleyen bu bilim dalı, bu amaçla fizyoloji, anatomi, moleküler biyoloji, gelişim biyolojisi, sitoloji, matematiksel modelleme ve psikolojiyi birleştirir. Öğrenme, bellek, davranış, algı ve bilincin biyolojik temelinin anlaşılması Eric Kandel tarafından biyolojik bilimlerin "nihai zorluğu" olarak tanımlanmıştır.

Bilişsellik aralarında dikkat, bellek, dil kullanma ve anlama, öğrenme, değerlendirme, sorun çözme ve karar verme gibi zihinsel yetileri oluşturan bir kümeyi tanımlamada kullanılan bilimsel terimdir. Psikoloji, felsefe, dilbilim ve bilişim bilimi gibi çeşitli bilimsel disiplinler bilişselliği de inceler. Ancak disiplinlere göre bilişselik teriminin kullanımı farklılık gösterebilir. Örneğin psikoloji ve bilişsel bilimde "bilişsellik" genellikle bireyin psikolojik işlevlerinin bilgi işleme açısından bakış olarak kullanılır. Sosyal psikolojinin sosyal bilişsellik dalı tutum, yükleme ve grup dinamiğini açıklamaya çalışır. Bilişsel psikoloji ve bilişsel mühendislikte "bilişsellik" tipik olarak katılımcının ya da işletimcinin zihninde ya da beyninde meydana gelen bilgi işleme süreci olarak anlamlandırılır.

<span class="mw-page-title-main">Hesaplamalı nörobilim</span>

Hesaplamalı nörobilim, teorik bilgilerden oluşan bir bilgisayar bilimi alanıdır.Beyin ve sinir sistemini oluşturan yapıların çalışma mekanizması açısından işlevler görmektedir. Nörobilim; bilişsel bilim ve psikolojinin çeşitli alanları elektrik mühendisliği, bilgisayar bilimi, matematik ve fizik ile ilişkilendiren, disiplinler arası bir bilimdir.

<span class="mw-page-title-main">Sinirdilbilim</span>

Sinirdilbilim, sinir dil bilimi, beyin dil bilimi ya da nörolinguistik; insan beyninde dil kavraması, üretimi ve edinilmesini denetleyen sinirsel mekanizmalara ilişkin çalışmaları kapsayan akademik alandır. Disiplinlerarası bir alan olarak sinir dil bilimi; sinir bilimi, dil bilimi, bilişsel bilim, iletişim bozuklukları ve nöropsikoloji gibi dallardan yöntemler ve teorilerden faydalanır. Birçok farklı geçmişi olan sinir dil bilimi araştırmacıları, bu alana çeşitli deneysel tekniklerin yanı sıra büyük oranda farklılık gösteren teorik bakış açıları getirmiştir. Sinir dil bilimi dalında yapılmış çalışmalar ağırlıklı olarak ruh dil bilimi (psikolinguistik) ve kuramsal dil biliminden kaynaklanan modellerin kullanımıyla şekillendirilmiş ve beynin ruh ile kuramsal dil bilimi dallarında dilin üretimi ve kavrayışı için şart olduğu önerilen işlemleri nasıl uyguladığını araştırmaya odaklanır. Sinir dil bilimcileri, beynin dil ile ilgili bilgileri işleme almak için kullandığı işlevbilimsel mekanizmaları araştırır ve afaziyoloji, beyin görüntüleme, elektrofizyoloji ve bilgisayar modellemesini kullanarak dilbilimsel ve ruhdilbilimsel teorileri değerlendirirler.

Bilişsel nöropsikoloji, beynin yapısı ve işlevinin belirli psikolojik süreçlerle nasıl ilişkili olduğunu anlamayı amaçlayan bilişsel psikolojinin bir dalıdır. Bilişsel psikoloji, zihinsel süreçlerin yeni anılar saklama ve üretme, dil üretme, insanları ve nesneleri tanıma, akıl ve problem çözme yeteneğimizin bilişsel yeteneklerimizden nasıl sorumlu olduğunu inceleyen bilimdir. Bilişsel nöropsikoloji, normal bilişsel işlevsellik modellerinin çıkarımını sağlamak amacıyla beyin hasarı veya nörolojik hastalığın bilişsel etkilerini incelemeye özel bir vurgu yapar. Kanıtlar, beyin bölgelerinde eksiklik gösteren ve çift ayrışma sergileyen hastaların beyin hasarlı bireysel vaka çalışmalarına dayanmaktadır. Çifte ayrışma iki hasta ve iki görevi içerir. Bir hasta bir görevde bozulmuş, diğerinde normal iken diğer hasta ilk görevde normal, diğerinde ise bozulmuştur. Örneğin, A hastası basılı sözcükleri okumada başarısız olmasına rağmen konuşulan sözcükleri normal şekilde anlıyor olabilir. Öte yandan B hastası yazılı sözcükler anlamada normal ve konuşulan sözcükleri anlamada başarısız olacaktır. Bilim insanları bu bilgiyi, sözcük anlama için nasıl tek bir bilişsel modülün olduğunu açıklamak için yorumlayabilirler. Bunun gibi çalışmalardan araştırmacılar, beynin farklı alanlarının son derece uzmanlaşmış olduğunu ortaya koyuyor. Bilişsel nöropsikoloji, beyin hasarlı hastalarla da ilgilenen bilişsel sinirbilimden ayırt edilebilir, ancak bilişsel süreçlerin altında yatan sinirsel mekanizmaları ortaya çıkarmaya odaklanmıştır.

Fizyolojik psikoloji, kontrollü deneylerde insan dışı hayvan deneklerin beyinlerinin doğrudan manipülasyonu yoluyla sinirsel algı ve davranış mekanizmalarını inceleyen davranışsal sinirbilimin bir alt bölümüdür. Bu psikoloji alanı beyin ve insan davranışlarını incelerken ampirik ve pratik bir yaklaşım gerektirir. Bu alandaki çoğu bilim insanı, zihnin sinir sisteminden kaynaklanan bir fenomen olduğuna inanmaktadır. Fizyolojik psikologlar sinir sisteminin mekanizmaları hakkında çalışarak ve bilgi edinerek insan davranışı hakkında birçok gerçeği ortaya çıkarabilirler. Biyolojik psikolojideki diğer alt bölümlerin aksine, psikolojik araştırmanın ana odağı beyin-davranış ilişkilerini tanımlayan teorilerin geliştirilmesidir.

Nöroantropoloji, kültür ve beyin arasındaki ilişkiyi inceleyen bilim dalıdır.

Sosyal sinirbilim, biyolojik sistemlerin sosyal süreçleri ve davranışları nasıl gerçekleştirdiklerini anlamaya ve sosyal süreçler ve davranış teorilerini bilgilendirmek ve düzeltmek için biyolojik kavram ve yöntemleri kullanmaya adanmış disiplinlerarası bir alandır. İnsanlar temelde bireyciden ziyade sosyal bir türdür. Bu sebeple Homo sapiens bireyin ötesinde çiftler, aileler ve gruplardan şehirler, medeniyetler ve kültürlere kadar çeşitli organizasyonlar oluşturabilir. Bu ortaya çıkan yapılar, onları desteklemek için nöral ve hormonal mekanizmalarla birlikte gelişmiştir çünkü sonuçta ortaya çıkan sosyal davranışlar, bu organizmaların çoğalmayacak kadar uzun süre yavruların hayatta kalmasına, çoğalmasına ve bakımını sağlamasına yardımcı olmuştur. "Sosyal sinirbilim" terimi, üç ayda bir 1988-1994 yılları arasında yayınlanan "Sosyal Sinirbilim Bülteni" adlı bir yayında ilk olarak ortaya kondu. Terim daha sonra John Cacioppo ve Gary Berntson tarafından 1992'de Amerikalı Psikolog'da yayınlanan bir makalede popüler hale getirildi. Cacioppo ve Berntson, sosyal sinirbilimin meşru babaları olarak kabul edilir. Halen genç bir alan olan sosyal sinirbilim, beynin sosyal etkileşimlere nasıl aracılık ettiğine odaklanarak duyuşsal sinirbilim ve bilişsel sinirbilim ile yakından ilgilidir. Sosyal bilişin biyolojik temelleri sosyal bilişsel sinirbilimde incelenir

Bilişsel nöropsikoloji, beynin yapısı ve işlevinin belirli psikolojik süreçlerle nasıl ilişkili olduğunu anlamayı amaçlayan bilişsel psikolojinin bir dalıdır. Bilişsel psikoloji, zihinsel süreçlerin yeni anılar saklama ve üretme, dil üretme, insanları ve nesneleri tanıma, akıl ve problem çözme yeteneğimizin bilişsel yeteneklerimizden nasıl sorumlu olduğunu inceleyen bilimdir. Bilişsel nöropsikoloji, normal bilişsel işlevsellik modellerinin çıkarımını sağlamak amacıyla beyin hasarı veya nörolojik hastalığın bilişsel etkilerini incelemeye özel bir vurgu yapar. Kanıtlar, beyin bölgelerinde eksiklik gösteren ve çift ayrışma sergileyen hastaların beyin hasarlı bireysel vaka çalışmalarına dayanmaktadır. Çifte ayrışma iki hasta ve iki görevi içerir. Bir hasta bir görevde bozulmuş, diğerinde normal iken diğer hasta ilk görevde normal, diğerinde ise bozulmuştur. Örneğin, A hastası basılı sözcükleri okumada başarısız olmasına rağmen konuşulan sözcükleri normal şekilde anlıyor olabilir. Öte yandan B hastası yazılı sözcükler anlamada normal ve konuşulan sözcükleri anlamada başarısız olacaktır. Bilim insanları bu bilgiyi, sözcük anlama için nasıl tek bir bilişsel modülün olduğunu açıklamak için yorumlayabilirler. Bunun gibi çalışmalardan araştırmacılar, beynin farklı alanlarının son derece uzmanlaşmış olduğunu ortaya koyuyor. Bilişsel nöropsikoloji, beyin hasarlı hastalarla da ilgilenen bilişsel sinirbilimden ayırt edilebilir, ancak bilişsel süreçlerin altında yatan sinirsel mekanizmaları ortaya çıkarmaya odaklanmıştır.

Nöroinformatik, hesaplama modelleri ve analitik araçların uygulanmasıyla sinirbilim verilerinin düzenlenmesi ile ilgili bir araştırma alanıdır. Bu araştırma alanları giderek daha büyük hacimli, yüksek boyutlu ve ince taneli deneysel verilerin entegrasyonu ve analizi için önemlidir. Nöroinformatistler, klinisyenler ve araştırma bilimcileri için hesaplamalı araçlar, matematiksel modeller sağlar ve birlikte çalışabilir veritabanları oluşturur. Sinirbilim, birçok ve çeşitli alt disiplinlerden oluşan heterojen bir alandır. Beyin anlayışımızın derinleşmeye devam edebilmesi için, bu alt disiplinlerin verileri ve bulguları anlamlı bir şekilde paylaşabilmeleri gerekir; Nöroinformatistler bunu kolaylaştırır.

Psikoloji, davranış ve zihinsel süreçlerin bilimidir. Öncelikli hedefi, hem genel prensipler oluşturarak hem de spesifik vakaları araştırarak bireyleri ve grupları anlamaktır.

Psikoloji temel bilimi, psikoloji alanında yapılan araştırmaların bazıları, uygulanan psikolojik disiplinlerde yapılan araştırmalardan daha "temel" dir ve doğrudan bir uygulaması yoktur. Psikoloji içerisindeki temel bilim yönelimini yansıttığı düşünülen alt disiplinler arasında biyolojik psikoloji, bilişsel psikoloji, nöropsikoloji vb. alt dallar sayılabilmektedir. Bu alt disiplinlerdeki araştırmalar, metodolojik titizlik ile karakterizedir. Psikolojinin temel bilim olarak kaygı, davranış, biliş ve duyguların altında yatan yasaları ve süreçleri anlamaktır. Temel bilim olarak psikoloji, uygulamalı psikoloji için bir temel sağlar. Uygulamalı psikoloji, aksine, temel psikolojik bilimlerin ortaya koyduğu psikolojik ilkelerin ve teorilerin uygulanmasını içerir; bu uygulamalar zihinsel ve fiziksel sağlık ayrıca eğitim gibi alanlarda sorunların üstesinden gelmeyi veya refahı artırmayı amaçlamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Nancy Kanwisher</span>

Nancy Gail Kanwisher FBA, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü Beyin ve Bilişsel Bilimler Bölümünde Ellen Swallow Richards Profesörü ve McGovern Beyin Araştırmaları Enstitüsünde araştırmacıdır. İnsan görsel algısı ve bilişinin altında yatan sinirsel ve bilişsel mekanizmaları incelemektedir.

<span class="mw-page-title-main">Patricia Goldman-Rakic</span>

Patricia Goldman-Rakic Yale Üniversitesi Tıp Fakütesinde nörobilim, nöroloji, psikiyatri ve psikoloji profesörü. Prefrontal korteks ve çalışma belleğiyle ilgili çokdisiplinli araştırmalara öncülük etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Angela D. Friederici</span>

Angela Friederici, Almanya, Leipzig'deki Max Planck İnsan Bilişi ve Beyin Bilimleri Enstitüsü'nde yönetici ve aynı zamanda nöropsikoloji ve dilbilim alanlarında dünyaca tanınmış bir uzman. 400'den fazla akademik makalenin ve kitap bölümünün yazarı olmakla birlikte, dilbilim, nörobilim, dil ve psikoloji gibi alanlarda 15 kitabın editörlüğünü de yapmış bulunuyor.

<span class="mw-page-title-main">Larry Squire</span> Amerikalı psikolog

Larry Ryan Squire, California Üniversitesi, San Diego'da psikiyatri, sinirbilim ve psikoloji profesörü ve San Diego Gazi İşleri Tıp Merkezi'nde Kıdemli Araştırmacıdır. Hayvan modelleri ve hafıza bozukluğu olan insan hastalarla hafızanın nörolojik temelleri üzerine çalışmış ve bu alanda önde gelen araştırmacılarından birisi olmuştur.

Daniel Lawrence Schacter Amerikalı psikolog. Harvard Üniversitesi'nde Psikoloji Profesörüdür. Araştırmaları bilinçli ve bilinçsiz bellek biçimleri arasındaki ayrım, bellek ve beyin çarpıklığının beyin mekanizmaları, bellek ve gelecek simülasyonu, insan belleği ve amnezinin psikolojik ve biyolojik yönleri üzerinde yoğunlaşmıştır.