İçeriğe atla

Beyin kitle indeksi

Beyin kitle endeksi karşılaştırması. Fil, Marmoset, Rhesus maymunu, Goril, Şempanze ve İnsan.
Tür Beyin kitle
indeksi
(EQ)[1]
İnsan7.4–7.8
Bottlenose yunusu4.14[2]
Katil balina2.57–3.3[2][3]
Şempanze2.2–2.5
Hint şebeği2.1
Fil1.13–2.36[4]
Köpek1.2
Sincap1.1
Kedi1.00
At0.9
Koyun0.8
Fare0.5
Keme0.4
Tavşan0.4

Beyin kitle indeksi, (İngilizceEncephalization Quotient: EQ), belirli büyüklükteki bir hayvanın mevcut beyin kütlesi ile tahmini beyin kütlesinin oranını ifade eden beynin kapasitesidir. Aynı zamanda hayvan zekâsının kabaca tahmin edilmesi hipotezidir.[5]

Bu, alometrik etkilerin hesaba katıldığı ham beyin vücut kütle oranına göre daha kolay ölçümdür. Diğer gruplar değil de daha çok memeliler ile ilişkilendirilerek formülize edilir.[6]

Ayrıca hacim, kütle veya hücre sayısı, beynin enerji homeostazı, vücudun geri kalan kısmı ile kıyaslanır.

Beyin ile gövdenin boyut ilişkisi

Hayvanlarda vücut boyutu arttıkça genellikle beynin kapasitesi de artar (bu duruma pozitif korelasyon denir). Örneğin büyük hayvanlar küçüklere göre daha büyük beyne sahiptir.[7] Fakat bu ilişki yine de doğrusal değildir. Küçük memeliler büyüklere göre daha büyük beyne sahiptir. Farenin beyin/vücut oranı insanlarda olduğu gibi 1/40 iken, filin beyin/vücut oranı 1/560'dır. Buna rağmen filler oldukça zeki hayvanlardır.[7][8]

Bu oran için birkaç neden vardır. Biri, sabit boyuta sahip nöronlardır. Örneğin nefes almak gibi hayati bir görevi yerine getirmek için beynin verdiği tepki, fare ile fillerde birbirine benzer. Bu, hem küçük hem de büyük boyutlu hayvanlarda nefes almak için beynin aynı sayıda ilgili birimi çalıştırdığı anlamına gelir. Kontrol fonksiyonlarının tümü vücut boyutuna bağlı değildir. Bu yüzden bazı büyük hayvanların beyinleri, küçük hayvanlara göre daha az karşılaştırma gerektirir []. Bu fenomen, sefalizasyon faktörü olarak adlandırılır ve şöyle bir ilişki vardır: E = CS2. Burada E ve S, sırasıyla vücut ve beyin ağırlığı, C ise sefalizasyon faktörüdür.[9] Bu faktörü karşılaştırmak için, çeşitli hayvanların birbirlerine karşı olan beyin/vücut ağırlıklarını elde etmek üzere bir formül bulundu. Bu bir eğim grafiğine sahiptir.[10]

Sefalizasyon faktörü ve beyin kitle indeksi, H.J. Jerison tarafından 1960'larda bulundu.[11] Formül, eğim değişkenleri içindir. Fakat formülde deneysel olarak elde edilen Ew(beyin) = 0,12w(vücut)2/3 eşitliğinin bütün memeliler için sabit olduğunu göstermiştir.[6] Bu formül memeliler için bir başlangıç olmuştur ve diğer hayvanlar için de kullanılabilir. Diğer omurgalılar alt şubesinin bazıları için, bazen 2/3 kuvveti yerine 3/4 kullanılır. Omurgasızların birçoğunda formül, anlamsız (belirli bir kurala uymayan) sonuçlar vermiştir.[6]

Sonuç olarak memeliler için beyin kitle indeksi, EQ aşağıdaki şekilde formülüze edilir:

Burada , beyin kütlesi; , vücut kütlesi ve , hacim ile yüzey alanı arasındaki ilişkiyi ifade eder.

Hayvanlarda EQ ve zekâ

Tür Basit beyin vücut
oranı (E/S)[7]
küçük kuşlar1/12
insan1/40
fare1/40
yunus1/50
kedi1/100
şempanze1/113
köpek1/125
kurbağa1/172
aslan1/550
fil1/560
at1/600
köpekbalığı1/2496
su aygırı1/2789

Hayvanlarda zekâyı kanıtlamak zordur. Fakat daha ağır olan beyin, daha karmaşık bilişsel görevleri gerçekleştirebilir. Basit ham beyin vücut kütle oranının ölçüm yöntemine karşılık EQ formülü hayvanlardaki karmaşık davranışlar için daha iyi sonuçlar verir.

Hayvanlarda EQ yaklaşık olarak 1'e eşittir. Etçiller, balinalar ve primatlarda 1'den büyük iken; böcekçiller ve otoburlarda 1'den küçüktür. EQ, iki büyük etkene bağlıdır. Birincisi, bir işi gerçekleştirmek üzere gerekli enerji için kullanılan beynin ilgili birimi miktarı.[12] Kısmen besleyici özelliği az olan gıdalarla (bitkiler, böcekler) beslenen hayvanların büyük beyin için saklayacağı enerjileri az iken, enerji bakımından zengin olan gıdalarla (et, balık, meyve) beslenen hayvanların beyni daha büyük olur. İkincisi, gıda elde etmek için gereken beyin gücü. Genellikle avlarını bulmak ve öldürmek zorunda olan etoburlar elbette ki, otoburlara göre daha fazla bilişsel güç harcarlar.[13][14]

Beynin kapasitesi ile ilgili diğer faktörler sosyallık ve sürünün çokluğudur.[15] Tavşanlar, yalnız yaşayan hayvanlardır ve sosyal bir tür olan atlara göre daha az EQ'ya sahiptir. Benzer şekilde sosyal bir tür olan köpekler, çoğunlukla yalnız yaşayan kedilere göre daha yüksek EQ'ya sahiptir. Büyük sürüler halinde yaşayan ve/veya karmaşık sosyal yapıya sahip hayvanların EQ'ları da yüksektir. Yunuslar ve katil balinalar, diğer tüm balinalar takımına göre en yüksek EQ'ya sahiptir.[3] Muazzam derecede sosyal olan insanların elbetteki listenin en başında olması kaçınılmazdır.[1]

Memeli olmayan hayvanlarda karşılaştırma

Balıklar arasında en yüksek EQ manta raylarda bulunur.[16] Omurgasızlar arasından en yüksek EQ'ya sahip olan hayvan ya ahtapot[9] ya da salticidae[17] örümcek familyasıdır. Salticidae beyni aşırı derecede büyük olmasına rağmen insanlardan daha düşük EQ'ya sahiptir ve beyin vücut kütle oranı da düşüktür.[18][19][20] Sürüngenler memelilere göre yaklaşık 1/10 oranında EQ'ya sahiptir. Kuşların EQ'su EQ (ve dinozorların tahmini EQ'su) genellikle memelilerden daha düşüktür. Bu da muhtemelen düşük termoregülasyon ve/veya motor kontrol tepkilerinden kaynaklanmaktadır.[21] Bilinen en eski kuş cinsi olan, Archaeopteryxin beyin kapasitesi, sürüngenlerden daha iyi, yaşayan kuşlardan sadece biraz aşağı EQ değerine sahip olduğunu göstermiştir.[22]

Zoolog Stephen Jay Gould, çok küçük EQ'ya sahip omurgalılarda, beyinlerinin omuriliklerinden çok az büyük olduğunu kaydetmiştir. Teorik olarak zekâ, bir hayvan beyninin ilgili biriminin miktarına bağlıdır. Beyinden omurilik çıkartıldığından geri kalan ağırlıktır.[23] Bu formül omurgasızlarda geçersizdir. Çünkü omurilikleri ve hatta bazılarında merkezî sinir sistemi de yoktur.

Paleonörolojide EQ

Hayvanların yaşamımdaki davranışların karmaşıklığı bazı derecelere kadar doğrudan gözlemlenebilir. Bu da beyin kitle indeksinin kestirimci gücü ile daha az ilişkili olmasına rağmen yine de paleonörolojide merkezi bir konuma sahiptir. Beyin boşluğunun alçısı ve bir hayvanın tahmini vücut kütlesi tamamen beraber çalışır. EQ formüllerini kullanarak soyu tükenmiş memelilerin ve dinozorların davranışları araştırılmıştır.[11]

Eleştiri

Son araştırmalar, tüm beynin kapasitesinin bilişsel yeteneklerin en azından primatlar için EQ'dan daha iyi bir ölçüm olduğunu göstermiştir.[24]

Kaynakça

  1. ^ a b Gerhard Roth und Ursula Dicke (Mayıs 2005). "Evolution of the brain and Intelligence". TRENDS in Cognitive Sciences. 9 (5). ss. 250-7. doi:10.1016/j.tics.2005.03.005. PMID 15866152. 
  2. ^ a b Marino, Lori (2004). "Cetacean Brain Evolution: Multiplication Generates Complexity" (PDF). International Society for Comparative Psychology, 17. The International Society for Comparative Psychology. ss. 1-16. 16 Eylül 2018 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Ağustos 2010. 
  3. ^ a b Lori Marino, Daniel Sol, Kristen Toren ve Louis Lefebvre (Nisan 2006). "Does diving limit brain size in cetaceans?" (PDF). Marine Mammal Science. 22 (2). ss. 413-425. doi:10.1111/j.1748-7692.2006.00042.x. 1 Ekim 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 30 Temmuz 2014. 
  4. ^ Shoshani, Jeheskel; Kupsky, William J.; Marchant, Gary H. (30 Haziran 2006). "Elephant brain Part I: Gross morphology, functions,comparative anatomy, and evolution". Brain Research Bulletin. 70 (2). ss. 124-157. doi:10.1016/j.brainresbull.2006.03.016. PMID 16782503. 
  5. ^ G.Rieke. "Natural Sciences 102: Lecture Notes: Emergence of Intelligence". 31 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Şubat 2011. 
  6. ^ a b c Moore, J. (1999): Allometry 7 Ağustos 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., University of California, San Diego
  7. ^ a b c "Arşivlenmiş kopya". 20 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Temmuz 2014. 
  8. ^ Hart, B.L. (Kasım 2001). "Cognitive behaviour in Asian elephants: use and modification of branches for fly switching". Animal Behaviour. 62 (5). Academic Press. ss. 839-847. doi:10.1006/anbe.2001.1815. 7 Ocak 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ekim 2007. 
  9. ^ a b Gould (1977) Ever since Darwin, c7s1
  10. ^ Jerison, H.F. (1983). Eisenberg, J.F. & Kleiman, D.G. (Ed.). Advances in the Study of Mammalian Behavior. Pittsburgh: Special Publication of the American Society of Mammalogists, nr. 7. ss. 113-146. 
  11. ^ a b {{Kitap kaynağı |editör1-soyadı=Brett-Surman |editör1-ad=Michael K. |editör2-ad=Thomas R. |editör2-soyadı=Holtz |editör3-ad=James O. |editör3-soyadı=Farlow |diğerleri=Illustrated by Bob Walters |başlık=The complete dinosaur |yayıncı=Indiana University Press |yer=Bloomington, Ind. |isbn=978-0-253-00849-7 |sayfalar=191-208|basım=2.2
  12. ^ Isler, K.; van Schaik; C. P (22 Kasım 2006). "Metabolic costs of brain size evolution". Biology Letters. 2 (4). ss. 557-560. doi:10.1098/rsbl.2006.0538. PMC 1834002 $2. PMID 17148287. 5 Şubat 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Temmuz 2014. 
  13. ^ Savage, J.G. (1977). "Evolution in carnivorous mammals" (PDF). Palaentology. Cilt 20, part 2. ss. 237-271. 13 Aralık 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Şubat 2013. 
  14. ^ Lefebvre, Louis; Reader, Simon M.; Sol, Daniel (1 Ocak 2004). "Brains, Innovations and Evolution in Birds and Primates". Brain, Behavior and Evolution. 63 (4). ss. 233-246. doi:10.1159/000076784. 11 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Şubat 2013. 
  15. ^ Susanne Shultz and R.I.M Dunbar. "Both social and ecological factors predict ungulate brain size". doi:10.1098/rspb.2005.3283. 
  16. ^ Striedter, Georg F. (2005). Principles of brain evolution. Sunderland, Mass.: Sinauer. ISBN 0-87893-820-6. 
  17. ^ "Jumping Spider Vision". 7 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ekim 2009. 
  18. ^ Meyer, W., Schlesinger, C., Poehling, H.M. & Ruge, W. (1984): Comparative and quantitative aspects of putative neurotransmitters in the central nervous system of spiders (Arachnida: Araneida). Comparative Biochemical Physiology no 78 (C series): pp 357-62.
  19. ^ James K. Riling; Insel, TR (1999). "The Primate Neocortex in Comparative Perspective using Magnetic Resonance Imaging". Journal of Human Evolution. 37 (2). ss. 191-223. doi:10.1006/jhev.1999.0313. PMID 10444351. 27 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Temmuz 2014. 
  20. ^ Suzana Herculano-Houzel (2009). "The Human Brain in Numbers- A Linearly Scaled-Up Primae Brain". Frontiers in Human Neuroscience. Cilt 3. ss. 1-11 (2). doi:10.3389/neuro.09.031.2009. PMC 2776484 $2. PMID 19915731. 1 Aralık 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Temmuz 2014. 
  21. ^ Paul, Gregory S. (1988) Predatory dinosaurs of the world. Simon and Schuster. ISBN 0-671-61946-2
  22. ^ Hopson J.A. (1977). "Relative Brain Size and Behavior in Archosaurian Reptiles". Annual Review of Ecology and Systematics. Cilt 8. ss. 429-448. doi:10.1146/annurev.es.08.110177.002241. 
  23. ^ Blight's Bounty; Wayback Machine (archived Temmuz 9, 2001)
  24. ^ "Overall Brain Size, and Not Encephalization Quotient, Best Predicts Cognitive Ability across Non-Human Primates". Brain Behav Evol. Cilt 70. 2007. ss. 115-124. doi:10.1159/000102973. 15 Haziran 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Temmuz 2014. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Beyin</span> vücudumuzun kontrolünü sağlayan sinir sisteminin merkezi beyin

Beyin , sinir sisteminin merkezi olarak hizmet eden bir organıdır. Bütün omurgalı hayvanlar ve çoğu omurgasız hayvan -bazı süngerler, knidliler, tulumlular ve derisi dikenliler gibi omurgasızlar hariç- beyne sahiptir. Baş kısmında; duyma, tatma, görme, denge, koklama gibi duyulara hizmet eden organlara yakın bir noktada bulunan beyin omurgalıların vücudundaki en karmaşık organdır. Normal bir insanda serebral korteksin 15-33 milyar nörondan müteşekkil olduğu tahmin edilmektedir. Her biri birkaç bin nöronla sinaps denen bağlantılar yardımıyla bağlıdır. Bu nöronlar birbirleriyle akson denen uzun protoplazmik lifler yardımıyla iletişim kurar. Aksonlar bilgiyi beynin diğer kısımlarına yahut vücudun spesifik alıcı hücrelerine taşır.

<span class="mw-page-title-main">Memeliler</span> kara omurgalıları sınıfı

Memeliler, hayvanlar aleminin insanların da dâhil olduğu, dişilerinde bulunan meme bezleri ve hem dişi hem erkek bireylerinde bulunan ter bezleri, kıl, işitmede kullanılan üç orta kulak kemiği ve beyinde yer alan neokorteks bölgesi ile ayrılan bir omurgalı sınıfıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kafatası</span> omurgalıların kafasında bulunan kemik yapı

Kafatası, omurgalılarda başı oluşturan kemik bir yapıdır. Yüzün yapılarını destekler ve beyin için koruyucu bir boşluk sağlar. Kafatası iki bölümden oluşur: kranyum ve mandibula. İnsanlarda bu iki kısım, nörokranyum ve en büyük kemiği olarak mandibulayı içeren viscerocranium'dur. Kafatası, iskeletin en ön kısmını oluşturur ve bir sefalizasyon ürünüdür - beyni ve gözler, kulaklar, burun ve ağız gibi çeşitli duyusal yapıları barındırır. İnsanlarda bu duyusal yapılar yüz iskeletinin bir parçasıdır.

<span class="mw-page-title-main">İnsan beyni</span> insan sinir sisteminin ana organı

İnsan beyni, insan sinir sisteminin merkezi organıdır ve omurilikle birlikte merkezi sinir sistemini oluşturur.

Hipokampus, beynin medial temporal lobunda yer alan, hafıza ve yön bulmada önemli rolü olan bölge. Bir gri cevher tabakası olup, lateral ventrikülün alt boynuz tabanı boyunca uzanır. Filogenetik olarak en eski beyin kısımlarındandır.

<span class="mw-page-title-main">Glutamat</span>

Glutamat, glutamik asidin anyonudur ve sinirbilimde nörotransmitter olarak görev alır; bir sinir hücresinin başka hücrelere sinyal olarak gönderdiği kimyasallardan biridir. Omurgalı sinir sistemi içerisinde geniş farkla en fazla bulunan nörotransmitterdir. Omurgalı beyninde tüm uyarıcı fonksiyonlarda kullanılır, bu insan beynindeki sinaptik bağlantıların %90'ından fazlasına denk gelir. Bazı beyin bölgelerinde birincil nörotransmitterdir.

<span class="mw-page-title-main">Biyoloji ve cinsel yönelim</span>

Biyoloji ve cinsel yönelim, biyolojinin insan cinsel yöneliminin gelişimindeki rolünü inceleyen araştırma konusudur. Cinsel yönelimin kökeni olarak kesin bir şekilde tek bir ana sebep veya kaynak bulunamamıştır. Çeşitli araştırmaların sonuçları farklı hatta çelişen noktalara işaret etmektedir. Bilim insanları cinsel yönelimin genetik, hormonal ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu olduğu üstüne hipotez kurmuştur. Cinsel yönelimin nedenlerini açıklama konusunda biyolojik teoriler daha çok benimsenmiştir ve biyolojik faktörler, genetik faktörlerle erken rahim ortamının kompleks etkileşimini içerebilir. Heteroseksüel, eşcinsel, biseksüel veya aseksüel yönelimin gelişimiyle bağlantılı olabilen bu faktörler genleri, doğum öncesi hormonları ve beyin yapısını kapsamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Serebral hemisfer</span>

Serebral hemisfer, beyin hemisferi veya beyin yarımküresi omurgalılarda beynin medyan düzlemi tarafından iki parçaya ayrılan her iki bölgesine verilen isimdir. Beyin böylece sol ve sağ serebral hemisferler olarak ikiye bölünmüş olarak tarif edilebilir. Bu hemisferler serebral korteksi oluşturan gri cevher adı verilen bir dış tabakaya ve beyaz madde tarafından oluşan bir iç tabakaya sahiptir. Eteneliler grubundaki memelilerde, yani plasentalı memelilerde, hemisferler korpus kallosum adı verilen çok büyük bir sinir lifi paketi ile birbirleriyle bağlantılıdır. Küçük komissürler denen bağlantılar da her iki hemisfer arası bağlantıda kullanılırlar. Ön komissür, arka komissür ve hipokampal komissür hem eteneliler hem de diğer omurgalılarda mevcuttur. Bu komissürler iki hemisfer arasında bilgi aktarımı yoluyla lokalize fonksiyonları koordine ederler.

<span class="mw-page-title-main">Doğum öncesi hormonlar ve cinsel yönelim</span>

Doğum öncesi hormonal teori, belli hormonların fetüsün cinsiyet farklılaşmasında rol oynaması gibi kişinin cinsel yönelimine de etki ettiğini söyler. Doğum öncesi hormonlar cinsel yönelimin ana belirleyicisi olabilir ya da genler, biyolojik faktörler, çevresel ve sosyal durumlarla birlikte yardımcı bir faktör olabilir.

Beyin plastisitesi veya nöral plastisite olarak da bilinen nöroplastisite, beynin yapısal veya fizyolojik değişikliklere uğrama yeteneğidir. Nöroplastisitenin bir zamanlar sadece çocukluk döneminde olduğu düşünülüyordu, ancak 20. yüzyılın ikinci yarısında yapılan araştırmalar beynin birçok yönünün yetişkinlik döneminde bile değişebildiğini gösterdi. Yine de, çocuk beyni yetişkin beyninden daha yüksek plastisiteye sahiptir.

Beyin vücut kütle oranı, beyin ağırlığının vücut ağırlığına oranıdır. Her ne kadar çoğu durumlarda hatalı olsa bile aynı zamanda hayvan zekâsının kabaca tahmin edilmesi hipetezinde kullanılır. Beynin kapasitesinin daha karmaşık ölçümü için kullanılan beyin kitle indeksinde, çok farklı vücut boyutuna sahip bazı taksonlarda alometrik etkiler hesaba katılır.

<i>Homo naledi</i> soyu tükenmiş hominid türü

Homo naledi, orta Pleyistosen'den bir Homo türüdür. Güney Afrika Cumhuriyeti, Johannesburg yakınlarında, Rising Star isimli bir mağaranın, Dinaledi adlı bir odasının içinde 15 bireyine ait fosilleri keşfedilmiştir. Tür, boy ve vücut kütlesi yönünden, küçük-bedenli insan popülasyonları ile benzerdir; küçük kafatası hacmi ve kafatası şekli, erken Homo türleri –özellikle Homo habilis – ile benzerdir.

<span class="mw-page-title-main">Beyin asimetrisi</span> Beynin asimetrik olması

İnsan nöroanatomisinde, beyin asimetrisi en az iki farklı şekilde görülebilir:

<span class="mw-page-title-main">Hayvanlarda acı</span>

Hayvanlarda acı, onların sağlığını ve refahını olumsuz yönde etkileyen bir meseledir. Acı, Uluslararası Ağrı Araştırmaları Derneği tarafından "Gerçek veya potansiyel doku zararı ile ilişkili veya bu tür bir tahribat ile açıklanabilen rahatsız edici algısal ve duygusal tecrübe." olarak tanımlanır. Sadece ağrıyı yaşayan hayvan, onun niteliğini ve şiddetini bilebilir. Bir gözlemcinin bu tür bir duygusal tecrübenin yaşandığını bilmesi, özellikle ağrıyı tecrübe eden birey bunu ifade edemiyorsa güç hatta imkansız olabilir. İnsan dışı hayvanlar hislerini, konuşabilen insanlar gibi ifade edemezler fakat davranışsal gözlemler yapmak, yaşadıkları acının boyutuna dair bir ipucu verebilir. Tıpkı hastalarıyla aynı dili konuşamayan hekimlerin ve sağlık görevlilerinin yaptığı gibi, acıya dair belirtiler anlaşılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Biyolojik kural</span>

Biyolojik kural ya da biyolojik kanun, canlılarda görülen örüntüleri tanımlamak için formüle edilmiş, genelleştirilmiş ilkeler ve kanunlardır. Biyolojik kurallar, dünya üzerinde bitki ve hayvan türlerinin ekolojisi ve biyocoğrafi dağılımları hakkında karmaşık fenomenlerin ya da dikkati çeken gözlemlerin kısa ve öz ama geniş çaplı olarak uygulanabilecek şekilde geliştirilir. Ekoloji ve biyocoğrafyada görülen bu tür düzenlilikler genellikle bunu ilk olarak tanımlayan biyologların adıyla anılır.

<span class="mw-page-title-main">Allen kuralı</span> soğuk iklimlerden gelen sıcakkanlı hayvanların genelde kısa uzuvlara sahip olduğu hakkındaki biyolojik kural

Allen kuralı, Joel Asaph Allen tarafından 1877 yılında tanımlanan ve genel olarak soğuk iklimlere adapte olmuş hayvanların, sıcak iklimlere adapte olmuş hayvanlara göre daha kısa uzuv ve vücut uzantıları olduğunu belirten biyolojik kuraldır. Tam olarak homeotermik hayvanların vücutlarının yüzey alanının hacimlerine oranının adapte oldukları habitatın ortalama sıcaklığı ile değiştiğini; soğuk iklimlerde bu oranın düşük, sıcak iklimlerde ise yüksek olduğunu belirtir.

<span class="mw-page-title-main">Bergmann kuralı</span>

Bergmann kuralı geniş dağılımı olan taksonomik kladlarda daha büyük popülasyonların ve türlerin daha soğuk ortamlarda, daha küçük olanların ise daha sıcak ortamlarda bulunduğunu belirten bir biyolojik kuraldır. Her ne kadar ilk olarak bir cins içindeki türler için tanımlandıysa da sıklıkla bir tür içindeki popülasyonlar içinde kullanılır. Yine sıklıkla enlem temelli olarak da belirtilir. Turbinicarpus gibi bazı bitkilere de bu kuralın uygulanması mümkündür.

<span class="mw-page-title-main">Hayvan bilişi</span> insan olmayan hayvanların zekası

Hayvan bilişi, insan-olmayan hayvanların zihinsel kapasitelerini kapsayan bir alandır. Bu alanda kullanılan hayvan koşullandırma ve öğrenim çalışmaları, karşılaştırmalı psikolojiden geliştirilmiştir. Aynı zamanda etoloji, davranışsal ekoloji ve evrimsel psikolojinin etkisinde kalmıştır; bazen bu alandan bilişsel etoloji adıyla da bahsedilir. Hayvan zekası terimiyle ilişkilendirilen pek çok davranış aynı zamanda hayvan bilişinin de kapsamındadır.

Beynin evrimi sürecinde etkili olan ilkelerle ilgili belirsizlikler günümüzde hala çözülememiştir. Beyin-vücut oranı allometrik olarak ölçeklenir. Küçük vücutlu memeliler vücutlarına kıyasla nispeten büyük beyinlere sahipken, büyük memeliler daha küçük beyin-vücut oranlarına sahiptir. Primatların beyin ağırlıklarının vücut ağırlıklarına oranları, primat türünün beyin gücünü yönelik fikir verebilmektedir. İnsanlarda bu oran diğer primat türlerine göre çok daha yüksektir, bu da insanların beyin kitle indeksinin diğer primatlara göre daha yüksek olduğunu gösterir.

Sinir sistemlerinin evrimi, hayvanlarda sinir sistemlerinin ilk gelişimine kadar uzanır. Nöronlar, hareketli tek hücreli ve kolonyal ökaryotlarda bulunan aksiyon potansiyellerinin mekanizmasını uyarlayarak çok hücreli hayvanlarda özel elektrik sinyal hücreleri olarak geliştirildi. Karmaşık protozoalarda bulunanlar gibi birçok ilkel sistem, hareketlilik ve hayatta kalmak için gerekli diğer yönler için elektriksel olmayan sinyalleme kullanır. Veriler, mesajlaşma için kimyasal bir gradyan kullanan bu sistemlerin bugün bilinen elektrik sinyal hücrelerine dönüştüğünü gösteriyor.