İçeriğe atla

Bertrand Russell

Bertrand Russell
Tam adıBertrand Arthur William Russell, 3rd Earl Russell
Doğumu18 Mayıs 1872(1872-05-18)
Trellech, Monmouthshire, BK
Ölümü2 Şubat 1970 (97 yaşında)
Penrhyndeudraeth, Galler, BK
Grip
Çağı20. yüzyıl felsefesi
BölgesiBatı felsefesi
OkuluAnalitik felsefe
İlgi alanlarıEtik, epistemoloji, mantık, matematik, dil felsefesi, bilim felsefesi, din felsefesi, felsefe tarihi, metafizik
Önemli fikirleriAnalitik felsefe, mantıksal atomculuk, betimleme kuramı, tanışıklık yoluyla bilgi ve betimleme yoluyla bilgi, Russell'in paradoksu, Russell'in çaydanlığı
Etkilendikleri
Etkiledikleri

Bertrand Arthur William Russell, 3. Earl Russell (d. 18 Mayıs 1872 - ö. 2 Şubat 1970), Britanyalı filozof, matematikçi, tarihçi ve toplum eleştirmeni.

Hayatının çeşitli dönemlerinde kendisini liberal, sosyalist ve pasifist olarak tanıtmış, ayrıca hiçbirine derinden bağlı olmadığını itiraf etmiştir. Monmouthshire'de İngiltere'nin önde gelen aristokrat ailelerinden birinin ferdi olarak dünyaya gelmiştir.

Russell 1900'lerin başında İngilizlerin "idealizme karşı isyanı”na öncülük etmiştir. Gottlob Frege ve Ludwig Wittgenstein ile birlikte analitik felsefenin kurucusu kabul edilir. A. N. Whitehead ile birlikte Principia Mathematica adlı kitabı yayımlamıştır. (Newton'ın eseriyle karıştırılmamalıdır.) Felsefi denemesi ''On Denoting'' (İfade Üzerine) adlı eseri felsefinin paradigması olarak kabul görür. Aynı zamanda geniş bir çevrece 20. yüzyılın önde gelen mantıkçılarından biri olarak kabul edilir. Çalışmaları mantık, matematik, dilbilim, bilgisayar teknolojisi ve felsefeyi, özellikle de dil felsefesi, epistemoloji ve metafiziği önemli ölçüde etkilemiştir.

Russell önde gelen savaş karşıtlarındandır. Serbest ticareti ve emperyalizm karşıtlığını desteklemiştir ve barışsever tutumundan dolayı I. Dünya Savaşı sırasında hapishanede yatmıştır. Daha sonra Adolf Hitler'e karşı kampanyalar düzenlemiş, Stalinci totalitarizmi eleştirmiş, Vietnam Savaşı'ndaki tutumu nedeniyle Amerikan hükûmetini suçlamıştır. Aynı zamanda nükleer silahsızlanmanın dobra savunucularındandır. Son eylemlerinden bir tanesi İsrail'in Orta Doğu'daki ülkelere karşı izlediği tutumu eleştirdiği bir bildiri yayımlamasıdır.

İnsan haklarını ve düşünce özgürlüğünü savunduğu yazıları dolayısıyla 1950 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmüştür.

Biyografi

Kökeni

Bertrand Russell 18 Mayıs 1872 tarihin Ravenscroft, Trellech, Monmouthshire, Galler'de nüfuzlu ve liberal bir Britanya aristokrat (British aristocracy) ailesinin bir mensubu olarak dünyaya geldi. Büyükbabası John Russell, 1. Earl Russell 6. Bedford Dükü (6th Duke of Bedford) John Russell'ın üçüncü çocuğuydu ve Kraliçe Victoria tarafından 1840 ile 1860 yılları arasında iki kere hükûmet kurması için başbakanlık görevine getirilmiştir.

Bundan asırlar önce Tudor Hanedanlığı'nın yükselişe geçmesi ile Russell Ailesi iktidara gelerek İngiltere'nin önemli asilzadelerinden biri olmuştu. Kendilerini Britanya'nın önde gelen Whig ailelerinden biri olarak kabul ettirmiş ve 1536-40 yılları arası gerçekleşen Manastırların Feshi'nden (Dissolution of the Monasteries) 1688-89 arası gerçekleşen Şanlı Devrim'e (Glorious Revolution) ve 1688-89 arası gerçekleşen Büyük Reform Hareketleri (Great Reform Act) arasındaki sürede bütün önemli politik etkinliklerde bulunmuştur.

Russell'ın annesi Katharine Louisa (1844-1874) Stanley of Alderley'in 2. Baronu (2nd Baron Stanlet of Alderley) olan Edward Stanley'dir ve kız kardeşi Carlisle Kontu olan Rosalind Howard’dır. Kate ve Rosalind’in annesi Girton Koleji'nin (Girton College, Cambridge) kurucularından biridir.

Russell’ın ailesi dönemlerinin radikalleri arasındaydı. Russell’ın babası Viscount Amberley bir ateistti ve karısının çocuklarının özel eğitmeni biyolog Douglas Spalding ile olan ilişkisine izin veriyordu. Her ikisi de kepazelik olarak kabul gördüğü bir zamanda doğum kontrolünü desteklemekteydiler. John Russell'ın ateist oluşu filozof John Stuart Mill'e Russell'ın manevi laik babası olmasını istemesi ile ortaya çıktı. Mill, Russell’ın doğumundan bir yıl sonra öldü ancak eserlerinin Russell’ın yaşantısı üzerinde önemli etkileri oldu.

Çocukluğu ve gençlik yılları

Russell’ın iki kardeşi vardı; Frank (kendisinden neredeyse 7 yaş büyüktü) ve Rachél (kendisinden 4 yaş büyüktü). Rachél ölümünden kısa bir süre sonra Haziran 1874'te Russell’ın annesi dizanteriden öldü. Babası da uzun süren bir depresyon döneminin sonunda bronşitten öldü. Frank ve Russell Richmond Park’daki Pembroke yaşayan ve sıkı bir Victoria Ahlakına sahip olan dedelerini yanına yerleştiler. Eski bir başbakan olan dedesi, Jonh Russell, Birinci Earl Rusell, Bertrand’ın aklında tekerlekli sandalyedeki nazik ihtiyar olarak kaldı ve 1878 yılında öldü. Sonuç olarak Kontes, Russell Bertrand’ın çocukluk ve gençlik yıllarında ailenin reisi konumundaydı.

Kontes İskoçya’nın Prebyterian ailesine mensuptu ve Court Of Chacery’den Amberly’nin vasiyeti üzerine çocukları birer agnostik olarak yetiştirme ricasında bulunmuştu. Muhafazakarlığına rağmen diğer alanlarda düzenlenen gelişmeleri takip etti (Darwinizm’i kabul etmek ve Irish Home Rule'u desteklemek gibi). Kontesin Russell’ın sosyal adalet üzerindeki görüşleri ve prensipleri konusundaki etkileri yaşantısı boyunca devam etti. Kontesin İncil'deki favori ayeti “Kötülük yapan kalabalığı izlemeyeceksin.” (Exodus 23:2), Russell'ın sloganı oldu. Pembroke Lodge'de ortam daha çok sık sık dua etmekten, duygusal baskı ve törenlerden ibaretti; Frank bu duruma dayanamadı ve isyan başlattı, ancak genç Russell duygularını saklamayı öğrendi.

Russell gençlik çağında çok yalnızdı ve sıklıkla intihar eğilimindeydi. Otobiyografisinde ilgisini en çok çeken iki şeyin din ve matematik olduğunu belirtir ve kendisini intihardan alıkoyan şeyin matematik hakkında daha fazla bilgi edinmek istemesi olduğunu söyler. Russell eğitimini evde birçok eğiticiden ders alarak tamamladı. Abisi Frank, Russell'ı hayatını değiştiren Öklid ile tanıştırdı.

Ayrıca bu gelişim yıllarında Russell, Percy Bysshe Shelley'nin çalışmalarını keşfetti. Otobiyografisinde ‘'Boş zamanlarımın tamamını onun yapıtlarını okuyarak ve onu kalpten anlayarak, tanıdığım hiç kimseyle düşündüklerimi ya da hissettiklerimi konuşamayacağımı bilerek geçirirdim. Shelley ile tanışmanın ne kadar harika olacağını hayal ederdim.'' demiştir. On beş yaşlarının başında zamanının büyük bir kısmını Hristiyan dogmalarının doğruluğu hakkında düşünerek geçirdiğini belirtir ve 15 yaşında en azından bunları ortaya çıkarması gerektiğine karar verir.

Üniversite yılları ve ilk evliliği

Russell, Tripos College'ında Mathematical Tripos okumak üzere burs kazandı ve 1890'lı yıllarda çalışmaları doktora tezi oldu. Genç G.E.Moore ile tanıştı ve kendisini Cambridge Apostles'a öneren Alfred North Whitehead'in etkisi altına girdi. Kendisini matematik ve felsefe alanlarında hızlı bir şekilde gösterdi ve 1893 yılında Wrangler (Cambridge Üniversitesinde Matematik Bölümünde lisans öğrencilerinin birinci sınıf onur nişanı kazanan öğrencinin 3. yılında mezun olması) derecesiyle mezun oldu ve 1895 yılının sonlarında akademi üyesi oldu.

Russell 17 yaşındayken bir Quaker olan eşi Alys Pearsall Smith ile tanıştı. Pearsall Smith ailesi ile arkadaş oldu -Onlar Russell'ı daha çok Lord John'un torunu olarak görüyorlardı ve kendileri ile birlikte olmasından memnuniyet duymaktaydılar- onlarla beraber seyahatlere çıktı. 1889 yılındaki Paris Sergisi'nde (Paris Exhibition of 1889) Russell Eyfel Kulesinin tamamlanmasından kısa bir süre sonra tırmandığında Pearsall ailesi ile birlikteydi.

Kısa zamanda Bryn Mawr College mezunu ve bağnaz Alys'e âşık oldu ve anneannesinin istememesine rağmen 13 Aralık 1894 yılında Alys ile evlendi. Russell'a göre evlilikleri 1901 yılında Russell bisiklete binerken onu daha fazla sevmediğini fark etti ve evlilikleri çökmeye başladı. Alys onu sevip sevmediğini sordu ve Russell hayır olarak cevapladı. Russell ayrıca Alys'in annesini de sevmiyordu ve onu kontrolcü ve zalim bulmaktaydı. Olması gereken oldu ve evliliklerinde boşluğa düştü ve sonunda 1921 yılında uzun süren bir ayrılığın sonunda boşandılar. Russell'ın tutkulu ve birden fazla kadınla aynı anda yaşadığı tutkulu ilişkileri oldu. Bu kadınlar arasında Leydi Ottoline Morrell ve aktris Leydi Constance Malleson vardı.

Kariyerinin ilk yılları

Russell hayatı boyunca sürdüreceği politik ve sosyal teorilerin ilk işareti olan kitabı Alman Sosyal Demokrasisi kitabını 1896 yılında yayımladı. 1896 yılında aynı zamanda 1937 yılının sonbaharında bilimin gücü üzerine ders verdiği Londra Ekonomi Üniversitesi'inde Alman sosyal demokrasisi derslerini verdi. Aynı zamanda 1902 yılında reformcular Fabian yanlılar Sidney ve Beatrice Webb tarafından kurulan Coefficients dining club üyesiydi.

Trinity'de matematiğin temelleri üzerine yoğun çalışmalara başladı ve kümeler kuramına meydan okuyan Rusell'ın paradoxunu (Russell’s paradox) keşfetti. 1903 yılında ilk önemli matematik kitabı olan az sayıda ilkelerden yola çıkılarak matematiğin anlaşılabileceğini gösteren kitabı olan The Principles of Mathematics (Matematiğin İlkeleri)) kitabını yayımladı.

1905 yılında İfade Üzerine adlı denemesi felsefi bir gazete olan Mind’da yayımlandı. Russell 1908 yılında Royal Society’in bir üyesi oldu. Whitehead ile birlikte yazdıkları üç bölümlük Principia Mathematica adlı kitabı 1910 yılında yayımlandı. Daha önceden yazdığı The Principles of Mathematics ile beraber kendi alanında Russell’ı dünyaya tanıttı.

1910 yılında Campbridge Üniversitesinde öğretim üyesi oldu ve orada daha sonraları kendisinin doktora öğrencisi olacağı Avusturyalı mühendis Ludwing Wittgenstein ile tanıştı. Ludwing’i bir dahi ve mantık üzerine yaptığı çalışmaları devam ettirecek halefi olarak görüyordu. Wittgenstein’in çeşitli korkuları ve depresyonlarıyla uğraşarak saatler harcadı. Bu çalışmalar Russell’ın enerjisini tüketiyordu fakat Russell kendisinden büyülenmeye devam etti ve onu akademik gelişimini cesaretlendirmeye devam etti. 1922 yılında Tractatus Logico-Philosophicus adlı eserin yayımlamasına yardımcı oldu. Russell 1918 yılında Birinci Dünya Savaşı sonlanmadan önce Wittgenstein hâlen savaş suçları hapishanesinde olduğu sırada Wittgenstein’in Mantıksal Parçalanma (Logical Atomism) üzerindeki çalışmalarını teslim etti.

Birinci Dünya Savaşı sırasında

Birinci Dünya Savaşı sırasında Russell savaş karşıtlığını aktif olarak yürüten birkaç kişiden biriydi ve 1916 yılında under Defence of the Realm Act yasası uyarınca hüküm giymesinden sonra Trinity Kolejinden uzaklaştırıldı.

Ödemeyi reddettiği 100 pound ile cezalandırıldı ve hapishaneye yatmayı umuyordu fakat kitapları kefaleti ödemek için açık artırmada satıldı. Kitapları açık artırmada bir arkadaşı tarafında satın alındı ve sonraları “Campbridge Polisi Tarafından El Konuldu” şeklinde mühürlenen King James İncili'nin kopyalarını sakladı.

1918 Eylül'ünde Russell serbest bırakıldı. 1919 yılında yeniden içeri alındı ve 1920 yılında yeniden serbest bırakıldı ve 1944-1949 yılları arası yeniden akademi üyesi oldu. Daha sonraki yıllarda ABD'yi Britanya'nın yanında savaşa girmesi için davet etmesi üzerine Brixton Hapishanesinde altı ay yattı.

İki Savaş Arası ve ikinci evliliği

1920 yılının Ağustos ayında Russell Britanya hükûmetinin resmî görevlendirmesiyle Rusya Devriminin etkilerini araştırmak için Rusya'ya gitti. Vlademir Lenin ile tanıştı ve kendisiyle bir saat süren bir sohbette bulundu. Otobiyografisinde, Lenin'in kendisini hayal kırıklığına uğrattığını ve kendisini acımasızlıktan çocukça zevk alan bir insan olarak gördüğünü belirtir. Russell'ın sevgilisi Dora Black de aynı zamanda bağımsız olarak Rusya'yı ziyaret etmiştir. Kendisi devrim hakkında çok hevesliydi, fakat Russell'ın yaşadığı deneyimler kendisinin devrim için verdiği desteğinin yıkılmasına yol açtı. Gezideki deneyimlerinden faydalanarak Bolşevizmin Teorisi ve Pratiği (The Practice and Theory of Bolshevism) adlı ve içinde Russell'ın fikirlerini değiştirmeleri üzerine verdiği tüm uğraşlara rağmen, evlerine dönüp rejimin iyiliği hakkında düşünen 24 Britanyalının dahil olduğu bir kitap yazdı. Örnek olarak, onlara gecenin bir yarısı arkadaşının vurulduğunu ve bunun gizli bir infaz olduğunu anlatmaya çalışmış fakat diğerleri bunun yakıtın erken ateşlenmesi sonucu motordan gelen bir ses olduğunu düşünmeye devam etmişlerdir.

Russell sonraları Dora'nın eşliğinde Pekin'de bir yıl felsefe dersleri vermiştir. Oraya Çin'in yeni bir yola girmesi gibi iyimserlik ve umutla gitmişti. Diğer akademisyenlerin arasında Hint şair ve Nobel ödülü sahibi Rabindranath Tagore’de bulunuyordu. Çin’de bulunduğu sırada ciddi şekilde zatürreye yakalandı ve Japon basınında kendisine ait olmayan ölüm raporu yayımlandı. Gezileri dönüşünde ikili Japonya’ya uğradı ve Dora “Japon basınına göre ölü olan Bay Bertrand Russell’ın gazetecilerle görüşme yapması mümkün değildir” dedi. Basın iğnelemeyi takdir etmediği gibi memnun da kalmadı.

Çiftin 26 Ağustos 1921'de İngiltere'ye dönüşlerinde Dora 6 aylık hamileydi ve Russell aceleci bir şekilde Alys'den boşandı. 27 Eylül 1921 tarihinde boşamadan 6 gün sonra Dora ile evlendi. Çocukları John Conrad Russell, 4. Earl Russell 16 Kasım 1921 yılında ve Katharine Jane Russell (Şu anda Lady Katharine Tait) 29 Aralık 1923 yılında dünyaya geldi. Russell fizik, etik ve eğitim meselelerini meslekten olmayanlara açıkladığı popüler kitabını yazarken kendisini destekledi. Bazıları bu noktada T. S. Eliot’un ilk karısı olan Vivienne Haigh-Wood ile ilişkisi olduğunu belirtir.

Russell’ın evliliği gittikçe zayıfladı ve Amerikalı gazeteci Griffin Barry’den iki çocuğu olması üzerine kırılma noktasına geldi. 1932 yılında ayrıldılar ve sonunda boşandılar. 18 Ocak 1936 yılında Russell üçüncü eşi, Oxford’da lisans öğrencisi ve çocuklarının 1930’den beri dadısı olan Patiria (“Peter”) Spence ile evlendi. Russell ve Peter'ın bir çocukları oldu. Conrad Sebastian Robert Russell, 5. Eartl Russell, önemli bir tarihçi ve Liberal Demokrasi Partisi'nin önemli figürlerinden biri haline geldi.

1930'lu yıllarda Russell India League'nin sekreteri ve Büyük Britanya'da Hindistan'ın bağımsızlığı için çalışan lobicilerin önde gelenlerinden biri olacak olan V.K. Krishna Menon'un arkadaşı ve işbirlikçisi oldu.

İkinci Dünya Savaşı

Russell Nazi Almanyası'na karşı yeniden silahlanmaya karşıydı fakat, 1940 yılında Hitler'i yok etmenin büyük ölçekli yeni bir dünya savaşından daha önemli olduğu konusunda fikrini değiştirdi. Adolf Hitler’in tüm Avrupa’yı egemenliği altına almasının demokrasiye yönelik kalıcı bir tehdit oluşturacağı sonucuna vardı. 1943 yılında büyük ölçekli savaş karşıtı olan “Göreceli Politik Pasifizm” (Relative Political Pacifism) görüşünü benimsedi. Buna göre “Savaş her zaman büyük bir felakettir, fakat bazı özel durumlarda iki tane büyük felaketin olmasından iyidir.”

İkinci Dünya Savaşından önce Russell Chicago Üniversitesinde ders vermekteydi, daha sonra ise Kaliforniya Üniversitesinde ders vermek için Los Angeles'a taşındı. 1940 yılında New York Şehir Kolejinde görevlendirildi fakat yaptığı itiraz sonucu görevlendirilmesi mahkeme kararı ile kaldırıldı. Görüşleri (özellikle de on yıl evvel Evlilik ve Ahlak kitabında açıkladığı cinsel ahlak üzerine görüşleri) nedeniyle üniversitede eğitim vermesinin ahlaken uygun olmadığı kararına varıldı. Protestolar matematiksel mantıktan geçmek için yeterli notu alamayan bir öğrencinin annesi tarafından başlatıldı. John Dewey'in başını çektiği birçok aydın kendisine yapılan muameleyi protesto etti. Albert Einstein sıklıkla hatırlanan sözü "Büyük düşünürler her zaman orta zekalıların insanlarından şiddetli muhalefet görmüşlerdir”i ilk defa Russell'ı desteklemek için yazdığı mektupta kullanmıştır. Dewey ve Horoce M. Kallen bir düzine makaleyi CNNY'deki Bertran Russell Dosyası ile ilgili olarak düzenlediler. Daha sonraları farklı konumlardan izleyicilere felsefe tarihi dersi vermek için Barnes Foundation'a katıldı. Bu derslerin çoğu Batı Felsefesi Hakkında Bir Hikâye (A History of Western Philosophy) adlı kitabına dayanır. Eksantrik arkadaşı Albert C. Barnes ile olan arkadaşlığından kısa sürede soğudu ve Trinity Kolejine katılmak için 1944 yılında Britanya'ya geri döndü.

Sonraki yılları

1940 ve 1950'li yıllarda BBC'de pek çok programa katıldı. Özellikle de çeşitli güncel ve felsefi olayların konu alındığı Brains Trust ve the Third Programme şovlarını tercih etti. Bu sırada Russell akademik çevreler dışında da özellikle magazin yazarları ve gazetelerde sık sık gündeme gelerek ünlü oldu. Ekim 1948'de Hommelvik'de meydana gelen ve 43 yolcudan aralarında Russell'ın da bulunduğu 23 kazazede arasındaydı. A History of Western Philosophy en çok satanlar arasında yer aldı ve Russell'ın kalan yaşantısını güvence altına alması için büyük miktarda gelir sağladı.

1948 yılında yaptığı bir açıklamada Russell eğer Sovyetler Birliği'nin agresif tavrını sürdürürse ahlaken kötü olacağını, eğer SSCB'nin elinde atom bombası yoksa batının hızlı ve az kayıplı bir zafer kazanacağını belirtti. O zamanlar sadece ABD atom bombası üretmekteydi ve SSCB Doğu Avrupa ülkelerine karşı oldukça agresif bir politika izliyordu.

9 Haziran 1949 günü Kralın Doğumu Şerefine verilen ödüllerde Order of Merit ödülüne ertesi yıl ise Nobel Edebiyat Ödülüne layık görüldü. Russell dördüncü eşi Edith Finch ile 15 Aralık 1952 tarihinde evlendi. Birbirlerini 1925 yılından beri tanımaktaydılar ve Edith Bryn Mawr Kolejinde İngilizce öğretiyordu ve Russell'ın 20 yıllık dostu Lucy Donnelly ile aynı ev paylaşıyordu. Edith Russell'ın ölümüne kadar onunla beraber oldu.

1962 yılında Russell Küba Füze Krizi sırasında toplumsal bir rol üstlendi. Russell Sovyet Birliği lideri Nikita Kruşçev'e yazdığı mektubun karşılığında Sovyet hükûmetinin duruma kayıtsız kalmayacağına dair bir cevap alırken, Kennedy ise mektubu açılmamış bir halde geri gönderdi.

Başlıca eserleri

  • The Principia Mathematica (Alfred North Whitehead)
  • Felsefe Sorunları (1912)
  • Batı Felsefesi Tarihi (1945)
  • Neden Hristiyan Değilim
  • Özgürlük Yolu
  • Bilimin Toplum Üzerindeki Etkileri
  • Politik İdealler
  • Evlilik ve Ahlak
  • Aylaklığa Övgü
  • İktidar
  • Eğitim Üzerine
  • İnsanlığın Yarını
  • Din ile Bilim

Ödülleri

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Albert Einstein</span> Almanya doğumlu fizikçi (1879–1955)

Albert Einstein, Almanya doğumlu teorik fizikçi ve bilim insanı. Tüm zamanların en iyi fizikçilerinden birisi olarak kabul edilen Albert Einstein, en çok görelilik teorisini geliştirmesiyle tanınır. Aynı zamanda kuantum mekaniğinin gelişimine önemli ölçüde katkılarda bulunmuştur. Kendisi tarafından bulunan ve bilim dünyasında yeni bir çığır açan kütle-enerji denkliği formülü E = mc2 dünyanın en ünlü denklemi olarak adlandırılmıştır. Fizik ve matematik alanına sağladığı katkılardan dolayı ve fotoelektrik etki yasasının keşfi sebebiyle 1921 yılında Nobel Fizik Ödülü'ne layık görüldü. 1999 yılında Time dergisi tarafından yüzyılın en önemli kişisi seçilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Isaac Newton</span> İngiliz matematikçi ve fizikçi (1642–1727)

Isaac Newton, İngiliz fizikçi, matematikçi, astronom, mucit, simyacı, teolog ve filozoftur. 1687 yılında yayımladığı Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica (Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri) kitabıyla klasik fizik mekaniğinin temelini oluşturmuş ve bu eser, dünya tarihinin en önemli bilimsel kitaplarından biri olmuştur. Bu eserle birlikte kendi adıyla anılan evrensel kütleçekim yasası ve üç hareket yasasını ortaya koymuş ve kendisinin yaratmış olduğu bu etki, bilim tarihindeki kilometre taşlarından biri olmuştur. Newton'ın evrensel kütleçekimi ve hareketin üç kanunu, sonraki üç yüzyıl boyunca bilim dünyasına egemen olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Ludwig Wittgenstein</span> Avusturyalı-İngiliz filozof (1889-1951)

Ludwig Josef Johann Wittgenstein, Avusturya doğumlu filozof, matematikçi.

Tractatus Logico-Philosophicus, Ludwig Wittgenstein'ın hayatı boyunca yayımladığı tek eseridir. Gerçeklik ve dil arasındaki ilişkileri tanımlamak ve bilimin sınırlarını betimlemek amacıyla yazılmıştır. Wittgenstein kitabın notlarını I. Dünya Savaşı'nda askerlik yaparken hazırlamıştır. Ağustos 1918'de, İtalya'da savaş esiriyken tamamlamıştır. Kitap 1921'de yayımlanmış, önsözü Bertrand Russell tarafından yazılmıştır. Daha sonra 1929 yılında Wittgenstein bu eseri Cambridge Üniversitesi'nden doktora derecesi almak için kullanacaktır. Wittgenstein, felsefi hayatının ikinci döneminde bu eseri basit bularak dil oyunlarını temel alan Felsefi Soruşturmalar adlı eseriyle uğraşacaktır. Tractatus'un Wittgenstein'in dünya, gerçeklik, bilim, etik, mantık, din, mistisizm, felsefe, dil ve düşünce alanında yaptığı önermeler ve bu önermeleri açıklamak için kullandığı alt-önermelerden oluşan bir yapısı vardır. G. E. Moore, kitabın adının Baruch Spinoza'nın Tractatus Theologico-Politicus adlı eserine atıfta bulunduğunu söyler.

<span class="mw-page-title-main">Friedrich August von Hayek</span> Avusturyalı ve İngiliz ekonomist (1899-1992)

Friedrich August von Hayek, Avusturya ekolüne bağlı ekonomist ve siyaset bilimcidir. Serbest piyasa ekonomisini 20. yüzyıl ortasında yükselen sosyalist dalgaya karşı savunmasıyla tanındı. Hukuk ve epistemolojiye önemli katkılar yaptı. 1974'te Nobel Ekonomi Ödülü'nü düşünsel rakibi Gunnar Myrdal ile paylaştı.

<span class="mw-page-title-main">Gottlob Frege</span>

Friedrich Ludwig Gottlob Frege, modern matematiksel mantığın ve analitik felsefenin kurucusu sayılan Alman matematikçi, mantıkçı ve filozof.

İlham Dilman, 1950 yılında Robert Koleji'ni bitirmiş ve sonrasında Cambridge Üniversitesi'nde felsefe öğrenimi görmüştür. Wales Swansea Üniversitesi'nde felsefe dalında profesör olan Dilman, 2003 yılında kanser nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Baslica yapıtları arasında; Induction and deduction (1973), Matter and mind (1975), Freud and human nature (1983), Existentialist critiques of cartesianism (1993), Free will: a historical and philosophical introduction (1999) ve Wittgenstein's copernican revolution (2002) yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Henri Bergson</span> Fransız filozof (1859 – 1941)

Henri-Louis Bergson, Fransız filozoftur.

<span class="mw-page-title-main">George Edward Moore</span> İngiliz filozof

George Edward Moore, Cambridge Üniversitesi'nde önce okuyup sonra orada ders vermiş çağdaş İngiliz düşünürü. İdealizme olan şiddetli karşı çıkışıyla ün kazanan Moore, Bertrand Russell, Ludwig Wittgenstein ve Gottlob Frege ile birlikte analitik felsefe akımının kurucularından biridir.

<span class="mw-page-title-main">Willard Van Orman Quine</span> Amerikalı filozof (1908 – 2000)

Willard Van Orman Quine, analitik felsefe geleneğinden Amerikalı filozof ve mantıkçı. "Yirminci yüzyılın en etkili filozoflarından biri" sayılır. 1930'dan 70 yıl sonraki ölümüne kadar Quine sürekli olarak Harvard Üniversitesi ile öyle ya da böyle yakından ilgiliydi, önce bir öğrenci; sonra da bir profesör olarak. 1956-78 yıllarında Harvard Edgar Pierce Felsefe Kürsüsünde ders verdi.

<span class="mw-page-title-main">Gottfried Leibniz</span> Alman matematikçi ve filozof (1646-1716)

Gottfried Wilhelm Leibniz, Alman matematikçi, filozof, hukukçu ve dönemin idarecilerine danışmanlık yapmış bir entelektüeldir. Matematik tarihi ve felsefe tarihinde önemli bir yer tutar. Leibniz, Isaac Newton’dan bağımsız olarak "Sonsuz küçük" teorisini geliştirdi. Leibniz'in bu formülü yayınlandığından bu yana hâlâ kullanılmaktadır. Geliştirdiği homojenitenin deneyüstü kanunu ve süreklilik yasası yirminci yüzyılda matematiksel karşılık buldu. Mekanik hesaplayıcılar alanında en üretken insanlardan biri oldu. Pascal’ın hesaplayıcısına otomatik çarpma ve bölme fonksiyonlarını eklemeye çalışırken, 1685'te çarklı hesaplayıcıyı ilk tanımlayan insan oldu ve aritmometre -ilk toplu üretilen mekanik hesaplayıcı- kullanarak Leibniz çarkını icat etti. Ayrıca ikili sayma sistemini rafineleştirdi, bu çalışması tüm dijital hesaplayıcıların soyut temelini oluşturdu.

<span class="mw-page-title-main">Dil felsefesi</span>

Dil felsefesi, analitik felsefede dilin doğası ve dili; dil kullanıcıları ve dünya arasındaki ilişkileri araştırır. Dil ile felsefe arasındaki ilişki temelde filozofların dili kullanarak felsefe yapmalarından kaynaklanmaktadır. Özelde ise bu araştırmalar anlamın doğası, kasıtlılık, referans, cümlelerin yapısı, kavramlar, öğrenme ve düşünce içerir; dil felsefesi başlığı altında dilin özü, anlamı, kökeni ve yapısı felsefî açıdan sorgulanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Analitik felsefe</span> felsefenin ana işlevinin analiz olması gerektiğini öne süren felsefe geleneği

Analitik felsefe, felsefenin ana işlevinin analiz olması gerektiğini öne süren felsefe geleneğidir. Ezici çoğunlukla Anglosfer ve İskandinav dünyasında yaygındır. Kıta felsefesi ile birlikte, çağdaş felsefede ön planda olan iki gelenekten biridir. Nadir bir kullanım olsa da, çözümleyici felsefe ismiyle de bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Batı felsefesi</span>

Batı felsefesi, Antik Yunan'dan başlayıp günümüze kadar gelen Batılı felsefe tarihi anlayışı. Özellikle Avrupa'nın ve batı olarak adlandırılan dünyanın 19. yüzyıl'da felsefe tarihini yazarken kategorize ettikleri düşünce geleneği Batı felsefesi olarak adlandrılır. Platon'dan başlayıp modern zamanlara uzanan belirli bir felsefe yapma tarzı batı felsefesinin ayırıcı özelliği, daha ayrıcalıklı özelliği olarak anlaşılır. Bu eğilim genel bir yaklaşımla "Doğu'da felsefe yoktur" savını ileri sürer. Antik Mısır, Mezopotamya, İran, Çin ve Hint kültürleri tarih olarak çok daha eski olmalarına ve buralarda yaşayan insanların belirli düşünce geleneklerine sahip olmalarına rağmen, Batı felsefesi Antik Yunan dönemiyle birlikte başlatılır ve bunlar dışta bırakılır. Doğu felsefesi, Hint ve Çin felsefeleri dahil olmak üzere çok önceleri başlamıştır, bu gelenekler etkileşimlerle sürekli varlıklarını devam ettirmişlerdir, ancak Batı felsefesi bu gelenekleri felsefe-dışı sayma yönelimindedir. Felsefe tarihi kitapları, genel bir eğilim olarak, MÖ 500'lerden başlayarak bugüne kadar, batı olarak addedilen bölgelerde ve batılı düşürlerce ortaya konulan felsefe yapma geleneği Batı felsefesi olarak görülür.

<span class="mw-page-title-main">Mantıksal pozitivizm</span>

Mantıksal pozitivizm, Viyana Çevresi olarak adlandırılan filozofların felsefi düşünüş sistemlerini adlandırır. Başlıca temsilcileri Moritz Schlick, Rudolph Carnap ve Otto Neurath olan bu çevre, yeni pozitivistler ya da mantıkçı empiristler olarak da adlandırılır. Bu çevrenin oluşumunda önemli etkisi olan isim Ernst Mach'tır ki Mach'ın Viyana'da belirli dönemlerde mantık, fizik ve felsefe profesörlüğü yaptığı bilinmektedir. Mantıksal pozitivizmin çok farklı konumlardaki ve disiplinlerdeki filozofları bir araya getirir. Söz konusu akımın içinde sayılan ya da sayılmış olan belli başlı filozoflar şöyledir: Ernest Nagel, Hans Hahn, Kurt Gödel, Felix Kaufmann, Philipp Frank, Bertrand Russell, Whitehead, A. J. Ayer, Wittgenstein.

<span class="mw-page-title-main">James Meade</span>

James Edward Meade tanınmış bir İngiliz iktisatçısı. 1977'de İsveçli iktisatçı Bertil Ohlin ile ortaklaşa Nobel İktisat ödülünü kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Antik Yunan felsefesi</span>

Antik Yunan felsefesi, MÖ. 6. yüzyılda başlamış ve Hellenistik çağ ile Roma İmparatorluğu arasında devam etmiştir. Felsefe kelimesi Yunanlar tarafından kullanılmaya başlandı. Önceleri bilimi, matematiği, siyaseti ve etiği de kapsayan bir terimdi. Yunan felsefesi Batı medeniyetinin bir ürünüydü. Roma'da, Rönesans'ta, Aydınlanma çağında ve İslam filozofları tarafından kullanıldı. Yunan felsefesi Antik Yakın Doğu felsefesinden etkilenmiş olabilir.

Mantıksal atomculuk, 20. yüzyılın başlarında analitik felsefenin gelişmesiyle ortaya çıkan felsefi bir görüştür. Başlıca temsilcisi İngiliz filozof Bertrand Russell'dı. Ayrıca Avusturya doğumlu öğrencisi ve meslektaşı Ludwig Wittgenstein'ın erken dönem çalışmalarının mantıksal atomculuğu savunduğu yaygın bir şekilde kabul edilmektedir. Kimi Viyana Çevresi filozofları, mantıksal atomculuktan da etkilendiler. Özellikle, bazı felsefi amaçlarına ve Wittgenstein'ın daha önceki çalışmalarına derinden sempati duyan Rudolf Carnap. Gustav Bergmann ayrıca, özellikle J.O. Urmson'un çözümleme üzerine yaptığı çalışmalarla ilgili tartışmalarında ideal bir fenomenalist dile odaklanan bir mantıksal atomculuk biçimi geliştirdi.

Felsefi Soruşturmalar, filozof Ludwig Wittgenstein'ın bir eseridir. Kitap ölümünden sonra 1953'te yayınlandı. Wittgenstein, anlambilim, mantık, matematik felsefesi, psikoloji felsefesi, eylem felsefesi ve zihin felsefesi alanlarında sayısız problem ve bulmacayı tartışarak, dil kullanımını çevreleyen kavramsal karışıklıkların çoğu felsefi problemin kökeninde olduğu görüşünü ortaya koyar. Wittgenstein, sorunların dilin doğası hakkında, dilin özüne ilişkin belirli bir kavrayışı önceden varsayan bir dizi ilişkili varsayıma kadar izlenebilir olduğunu iddia eder. Bu anlayış çok genel olduğu için kabul edilir ve nihayetinde reddedilir; yani, dilin doğasının özcü bir açıklaması olarak, dille yaptığımız çeşitli şeyleri açıklayamayacak kadar dar. Bu görüş, daha önceki çalışması Tractatus Logico-Philosophicus'ta (1921) tartıştığı şeylerin çoğuyla çelişiyor veya reddediyor olarak görülebilir.

<span class="mw-page-title-main">Britanya felsefesi</span> Britanyalıların felsefi geleneği

Britanya felsefesi, Britanyalıların felsefi geleneğine atıfta bulunur. "Britanya felsefesinin yerel özellikleri şunlardır: sağduyu, karmaşıklıktan hoşlanmama, soyut yerine somut olanı güçlü bir tercih ve arada bir şiir incisinin gömülü olduğu belli bir garip yöntem dürüstlüğü".