
Kuş; tüyleri, dişsiz gagaları, yumurtladıkları sert kabuklu yumurtalar yoluyla üreyen, yüksek metabolizma hızına sahip, dört odacıklı kalpleri ve hafif ama güçlü bir iskelet yapısına sahip, Aves sınıfını oluşturan sıcakkanlı omurgalı hayvanlar grubudur. Tüm dünyada yaygın olarak yaşayan kuşların boyutları arı sinek kuşunda 5 cm ila deve kuşunda 2,75 m arasında değişir. On bin kadar yaşayan kuş türü bulunur ve bunların yarısından fazlasını ötücü kuşlar oluşturur. Kuşların türlere göre farklılık gösteren kanatları vardır ve kanatsız olduğu bilinen tek grup kivi kuşu ve soyları tükenmiş olan moa ile fil kuşudur. Ön ayakların evrimleşerek kanatlara dönüşmesi kuşlara uçma yeteneği sağlamış ancak daha sonra yine evrimin devam etmesiyle penguenler, deve kuşları ve adalarda endemik olan bazı türler uçma yeteneğini kaybetmişlerdir. Kuşların sindirim ve solunum sistemleri de uçma yeteneğine uyum sağlamıştır. Özellikle deniz kuşları ve bazı su kuşları gibi kuşlar ayrıca evrimleşerek yüzme yeteneği de kazanmıştır.

Yarasalar, ön ayakları kanat olarak uyarlanmış ve doğal olarak gerçekten uçabilen Chiroptera takımında sınıflandırılan memelilerdir. Yarasalar, üzerleri zar ve patagium ile kaplı çok uzun ve yayılmış parmaklarıyla kuşlardan daha kolay manevra yaparak uçabilirler. En küçük yaşayan memeli olduğu da iddia edilen yabanarısı yarasası 29 ila 34 mm. boyunda, 15 cm. kanat açıklığına sahip ve 2 ila 2,6 gram ağırlığındadır. En büyük yarasalar da "uçan tilki" adı verilen Pteropus cinsi yarasalardır. Acerodon jubatus türü 1,6 kg ağırlığındadır ve kanat açıklığı 1,7 m'yi bulur.

İnsan ya da modern insan, primatların en yaygın türüdür. İki ayaklılığı ve yüksek zekâsıyla karakterize edilen büyük insansı maymun olan insan, çeşitli ortamlarda gelişip son derece karmaşık araçlar geliştirmiş, karmaşık toplumsal yapılar ve medeniyetler oluşturmuştur. İnsanlar son derece sosyaldir; tek bir insan, ailelerden ve yaşıt gruplarından şirketlere ve siyasi devletlere kadar iş birliği yapan, farklı ve hatta rekabet eden sosyal grupların çok katmanlı bir ağına ait olma eğilimindedir. Bu nedenle, insanlar arasındaki sosyal etkileşimler, her biri insan toplumunu destekleyen çok çeşitli değerleri, sosyal normları, dilleri ve gelenekleri oluşturmuştur. İnsanlar aynı zamanda son derece meraklıdır: Olguları anlama ve etkileme arzusu, insanlığın bilim, teknoloji, felsefe, mitoloji, din ve diğer bilgi çerçevelerindeki gelişimini motive etmiştir; insanlar aynı zamanda antropoloji, sosyal bilimler, tarih, psikoloji ve tıp gibi alanlar aracılığıyla da kendilerini incelerler.

İklim değişikliği, küresel ısınmayı ve bunun Dünya'nın iklim sistemi üzerindeki etkilerini ifade eder.

Bilateria, Animalia (hayvanlar) âlemine bağlı bir altâlemdir.

Eteneliler, eteneli memeliler veya plasentalı memeliler, memelilerin bir infra sınıfı. Diğer alt sınıflar keseliler (Metatheria) ve hâlâ yumurtlayarak üreyen ilkel memelilerdir (Protheria). Aralarında büyük bir farkla en büyük grup etenelilerdir. Günümüzde, 6000'in üzerinde eteneli türü bulunmaktadır. Vücut yapıları ve yaşam alanlarının farklılıkları ile en çeşitli memeli grubunu oluştururlar.

Eutheria, keselilere göre etenelilerle daha yakından ilişkili olan tüm doğurgan memelileri (Theria) kapsayan bir kladdır.
Dünyadaki yaşamın evrimsel tarihi, fosil ya da günümüz yaşayan canlı organizmaların evrildiği süreçlerin izlerini takip eder. Yaşamın evrimsel tarihi, yeryüzünde yaşamın kökeninden, günümüzden yaklaşık 4,5 milyar yıl önceki bir tarihten, günümüze kadar uzanmaktadır. Günümüz tüm canlı türleri arasındaki benzerlikler, bilinen tüm canlı türlerin, evrim süreçleri içinde giderek birbirlerinden ayrıldığı ortak bir ataya sahip olduklarına işaret etmektedir.
Evrimsel gelişim biyolojisi, canlı türlerin ataları aralarındaki ilişkiyi belirlemek ve gelişimsel süreçlerin nasıl evrildiğini keşfetmek için farklı organizmaların gelişim süreçlerini karşılaştıran biyolojinin bir alt dalıdır. Bu anlamda evrimsel gelişim biyolojisi embriyonik gelişimin kökeni ve evrimini araştırarak tüylerin evrimi gibi gelişmeleri ve gelişim süreçlerini, yeni özelliklerin kazanılmasında ve ortaya çıkmasında nasıl etki ettikleri, gelişimsel plastisitenin evrimdeki rolü, ekolojik etkenlerin gelişime ve evrimsel değişime nasıl yol açtıkları, yakınsak evrimin ve homolojinin gelişimsel temelleri gibi konuları ele alır.
Bir buzullaşma (ya da buzullaşma periyodu bir buzul çağı boyunca daha soğuk geçen ve buzulların ilerlediği aralıklı bir zaman dönemidir. Diğer yandan, Buzullaşmalararası ise buzullaşma periyotları arasında geçen daha ılıman iklim dönemleridir. Son buzul periyodu yaklaşık 15,000 yıl önce sona ermiş olup halen süren Holosen dönemi bir buzullaşmaarası periyottur. Kuaterner buzullaşma boyunca birden fazla sayıda buzullaşma ve buzullaşmalararası periyotlar olmuştur.
Erken Kretase veya Alt Kretase, Kretase'nin iki ana bölümünden daha erken/altta olanıdır. Genellikle 145 milyon yıl öncesinden 100,5 milyon yıl öncesine kadar uzandığı kabul edilir.
Buzul dönemi veya buzul aşaması, buzul çağında daha soğuk iklim ve buzul ilerlemeleri ile belirginleşen bir zaman aralığıdır. Buzullar arası dönem, buzul dönemleri arasında daha sıcak iklim koşullarına sahiptir. Son buzul dönemi yaklaşık 15.000 yıl önce sona erdi. Holosen Çağ günümüzde mevcut buzullar arası dönemdir.

Biyolojik kural ya da biyolojik kanun, canlılarda görülen örüntüleri tanımlamak için formüle edilmiş, genelleştirilmiş ilkeler ve kanunlardır. Biyolojik kurallar, dünya üzerinde bitki ve hayvan türlerinin ekolojisi ve biyocoğrafi dağılımları hakkında karmaşık fenomenlerin ya da dikkati çeken gözlemlerin kısa ve öz ama geniş çaplı olarak uygulanabilecek şekilde geliştirilir. Ekoloji ve biyocoğrafyada görülen bu tür düzenlilikler genellikle bunu ilk olarak tanımlayan biyologların adıyla anılır.

Tyrannoraptora, "Tyrannosaurus rex ve Passer domesticus'un son ortak atasının tüm torunları" olarak tanımlanan bir teropod dinozor kladıdır. Klad, ilk kez 1999 yılında Amerikalı paleontolog Paul Sereno tarafından tanımlandı; ancak ilk başta Tyrannoraptora, sadece Tyrannosauroidea ve Pennaraptora'yı içeriyordu. Filogenetik analizlerle birklikte; Compsognathidae, Ornithomimosauria, Alvarezsauroidea ve Therizinosauria kladları da bu klada dahil edildi.

Sauria, arkozorların ve lepidosaurların en son ortak atalarını ve tüm soyundan gelenleri içeren bir sürüngen kladıdır. Kaplumbağaların Sauria içinde bulunduğunu varsayarsak, grup diapsidlerin taç grubu veya genel olarak sürüngenler olarak düşünülebilir. Son genomik çalışmalar ve fosil kayıtlarındaki kapsamlı araştırmalar ile kaplumbağaların daha önce düşünüldüğü gibi Saurian öncesi parareptillerle değil, arkozorlarla yakından ilişkili olduğu öne sürülüyor. Sauria, tüm modern sürüngenleri ve çeşitli soyu tükenmiş grupları içerir. Sauria, sürüngenlere memelilerden daha yakın akraba olan çeşitli kök sürüngenleri de içeren Sauropsida grubu içinde yer alır.

Kondilartlar (Condylarthra), öncelikle Paleosen ve Eosen dönemlerinden bilinen, soyu tükenmiş plasentalı memelilerin resmi olmayan bir grubudur - daha önce bir takım olarak kabul edilmiştir. Erken, ilkel toynaklılar olarak kabul edilirler. Artık, Perissodactyla veya Cetartiodactyla'nın bir parçası olarak açıkça belirlenmemiş olan toynaklıları sınıflandırmak için bir çöplük olarak hizmet eden ve bu nedenle birçok ilgisiz soydan oluşan bir çöp sepeti taksonu olarak kabul edilmektedir.

Rodhocetus, Pakistan'ın Lütesiyen'inden bilinen soyu tükenmiş bir protocetid erken balina cinsidir. En iyi bilinen protocetid olan Rodhocetus, muhtemelen perdeli uzun elleri ve ayakları olan kısa uzuvları ve kısmen kaynaşmış dört sakral omurla hareketsiz bir sakrumu olan bir Eosen balinasının tam bir görüntüsünü veren iki kısmi iskeletten bilinmektedir. Kara memelisi özelliklerine sahip olan ve böylece karadan denize evrimsel geçişi gösteren soyu tükenmiş birkaç balina türünden biridir.

Laurasiatheria, Eulipotyphla takımı ile Scrotifera kladını içeren bir plasentalı memeliler üst takımıdır. Kardeş grubu Euarchontoglires ile birlikte Boreoeutheria magna takımını oluşturur. Laurasiatheria taksonu içinde sınıflandırılan hayvanların benzer gen dizilimlerine dayanarak keşfedildi. Grubu birleştirmek için ortak anatomik özellikler henüz ortaya konmadı. Laurasiatheria kladı DNA dizilim analizleri ve retrotranspozon varlık/yokluk verilerine göre temellendirildi. Üst takım, Pangea bölünmeye başladıktan sonra Gondvana'dan ayrılan Lavrasya süperkıtasında ortaya çıktı. En son ortak atasının yaklaşık olarak 76 ila 90 milyon yıl önce soyunun ayrıldığı varsayılmaktadır.

Paleoantropolojide, "Afrika'dan Çıkış" teorisi, yeni tek köken hipotezi, yer değiştirme hipotezi veya yakın zamanlı Afrika kökeni modeli olarak da adlandırılan modern insanın yakın zamanlı Afrika kökeni, anatomik olarak modern insanların, coğrafi kökeni ve ilk göçlerinin bilim dünyasında yaygın kabul gören modelidir. Homo erectus ve daha sonra da Homo neanderthalensis'in, kısaca homininlerin Afrika dışına ilk yayılışlarının izini süren bir modeldir.

Adını Amerikalı paleontolog Edward Drinker Cope'den alan Cope kuralı, popülasyon soylarının vücut boyutunun evrimsel süreç boyunca artma eğiliminde olduğunu varsayar. Ortogenezi desteklemesine rağmen hiçbir zaman Cope tarafından dile getirilmedi. Bazen Cope-Depéret kuralı olarak da bilinir çünkü Charles Depéret bu ilkeyi açıkça savundu, tıpkı Theodor Eimer'in de daha önce yaptığı gibi. "Cope kuralı" deyimi, görünüşe göre Bernhard Rensch tarafından, Depéret'in kitabına isnaden ortaya atıldı. Kural birçok durumda kanıtlanmış olmasına rağmen, tüm taksonomik düzeylerde veya tüm kladlarda geçerli değildir. Daha büyük vücut boyutu, çeşitli nedenlerden dolayı artan seçilim değeriyle ilişkilidir ancak hem bireysel hem de sınıf düzeyinde bazı dezavantajları da vardır. Öyle ki daha büyük bireylerden oluşan kladların nesli tükenmeye daha yatkındır ve bu, organizmaların erişebileceği maksimum boyutu sınırlama işlevi görebilir.