İçeriğe atla

Bergü

Bergü - Türk halk inanışında Vahiy veya İlham anlamına gelir.[1] Esin almak demektir. Bergi veya Vergi de denir.

Tanım ve İçerik

Sıradışı yetenekler edinmek, tanrı vergisi özellikler kazanmak demektir. Bazen kutsal rüya manasında da kullanılır. Ruhun hareketli kısmının bedenden ayrılarak soyut diyarlara yolculuk yapmasıdır. Bir ozanın, üç bade içtiği rüyayı görmesidir. Bu rüyada ozanın ağzından ve burnundan köpük gelir, kan boşalır. Kendisine üç bade (kadeh) verilir.[2] İlk badeyi bir yudumda içer ve “Yaradan aşkına!” der. İkinciyi iki yudumda içerken “Yalvaç aşkına!” diye seslenir. Üçüncüyü “Yar aşkına!” diyerek üç yudumda içer. Kendisine bulacağı sevgilisinin adı söylenir. Uyandığında ağzından ve burnundan gerçekten kan gelmektedir. Bağlamasını veya kopuzunu eline alır ve doğaçlama çalıp söyler. Bu yeteneği o rüyayla birlikte kazanmıştır. Yollara düşer ve sevgilisini aramaya başlar. Çoğu zaman da hiç bulamaz. Rüyada içilen aslında bir ışık şarabıdır.[3] Bazen bu şarap Hızır tarafından verilir. Yeniden oluşumu ve erişmeyi simgeler. Yeni bir ad alır. Bu ad ozanlarda mahlastır. Ruhlar alemiyle bağlantı kurulabilir. Mekan ve zamanın sınırlarına ulaşılabilir hatta dışına çıkılabilir. Bazen görülen bu rüyanın ardından odada misk kokusu duyulur. Bazen şaman olacak kişi, o an gelene kadar hastalanır. Hızır'ı rüyada görmek de bu kavram ile bağlantılıdır. Vahiy veya ilham kavramını da içerir. Ancak vahiy yalvaçlara özgü bir durum olarak algılansa da, İslam terminolojisinde bazen Tanrısal bir haber olarak da geçer. Örneğin Kur'an'daki Balarısı (Nahl) suresinde, Tanrının balarısına vahyettiği söylenir.

Buta (Bade)

Şamanlara "Tanrı Vergisi" verilmesi aşk destanlarında, "Buta" vermek şeklinde kullanılır. Âşığın, uykusunda verilen "Buta"nın etklsiyle, toprağa yattıktan sonra hastalanması, kendinden geçmesi ve ağzının köpürmesi, uyandığında ise saz çalıp türkü söylemesi şamanizmle paraleldir. "Buta", çoğu zaman destanlardaki âşığa ışık şarabı şeklinde içirilir. "Buta"yı veren Hızırdır. Âşığın göğsünü yakan bu bâde, onun yeniden oluşmasının sembolü olup normal bir insanın, hak âşığı katına yükselmesini temsil eder.[4] Kutsal rüya anlamında Buta tabiri de kullanılır fakat sözcüğün Sanskritçe (Eski Hintçe) olma ihtimali yüksektir. Buta daha sonra Bade ile karşılanmıştır. Tanrısal esin veya vahiy değişik adlarla pek çok dinde yer alır. Buta aynı zamanda özellikle Azeri kültüründe özel bir tür nakışı veya işlemeyi ifade eder ki, yine burada da ruhsal esin sembolize edilir.

Yoru

Yoru, Türk halk inancında rüya tabiri demektir. Özellikle rüyalardan sonuç çıkarma yeteneğidir. Yur ve Moğollarda Yor olarak da söylenir. Tanrı Vergisi yeteneklerin en önemlilerindendir. Yormak fiili bu anlamda kullanılır. Yorçu ve Yoruçu kahin anlamına gelmektedir. Rüya yorumları pek çok kültürde olduğu gibi Türklerde de her zaman ilgi odağı olmuştur. Günümüzde modern psikoloji dahi insan bilinçaltına inmenin yollarından birisi olarak rüya çözümlemelerine başvurur. Ancak rüya yorumculuğu ile bu psikanaliz tekniği elbetteki birbirinden farklı şeylerdir. İslamiyette rüya yorumlamanın Allah vergisi bir yetenek olduğuna ve bunun en yetkin örneklerinin de Yusuf'da görüldüğüne inanılır. Rüya yorumlama ve kehanet yeryüzündeki ister ilkel, ister çağdaş tüm toplumlarda bir biçimde mevcuttur. Sözcük; yormak, yorumlamak fiillerinden türemiştir. Yorulmak (bitkinleşmek) anlamıyla da mecazen veya uzaktan bağlantılıdır, bu anlam kehanetin yoruculuğunu ve zorluğunu vurgular.

Tüşimel

Tüşimel, rüya tabircisi demektir. Rüyaları yorumlayan kişidir. Rüya yorumlayanların en önde geleni Yusuf peygamberdir. Tüşimel, Rüyalardaki bazı işaretlere dayanarak geleceğe dair çıkarımlarda bulunur. Tüş (düş) rüya demektir. Eski Türkçe Tus, Eski Moğolca Tüs, Eski Tunguzca Tis kökü yardım etmek manasını barındırır.

Etimoloji

(Ber/Ver) kökünden türemiştir. Vermek fiili ile kökteştir Yetenek ve sıra dışı özellikler için kullanılan “Allah Vergisi” sözünün kökeninde bu kavram vardır. Aynı kökten gelen Moğolcada Berh zorluk, Türkçede Berk sağlamlık anlamına gelir ki, vahyin ve ilhamın zorluğunu ve disiplinini anlatır.

Kaynakça

  1. ^ Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük, Celal Beydili, Yurt Yayınevi (Sayfa - 596)
  2. ^ Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt, Türkiye, 2011 (OTRS: CC BY-SA 3.0) 27 Aralık 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  3. ^ Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük, Celal Beydili, Yurt Yayınevi (Sayfa - 116)
  4. ^ Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük, Celal Beydili, Yurt Yayınevi (Sayfa - 117)

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Kambar Ata - Sibirya Türklerinin, özellikle Yakutların ve Altayların Tengricilik inancında, atları koruyan ruhtur.

<span class="mw-page-title-main">Köroğlu Destanı</span> Türk destanı

Köroğlu Destanı, Türk, Altay, Anadolu ve Azeri efsanelerinde ve halk öykülerinde yer alan söylencesel kahramanın öyküsünün anlatıldığı doğal bir destandır.

Azıktı, Türk ve Altay halk inancında bir kayıp cini. "Azıtkı" olarak da söylenir. İsmi "azdıran" anlamına gelen Kırgızların ve Özbeklerin İslamiyet öncesi inançlarında yer alan şeytani bir varlıktır. Her türlü kılığa girebilir. İnsanlara kendilerine en yakın olan kişi şeklinde görülebilir. Bu şekilde kılığa giren Azıktı insanı azdırıp, uçuruma, dağa veya bir akarsuya götürerek öldürebilir.

<span class="mw-page-title-main">Kırklar</span>

Kırklar, Türk halk inancında Kırk Evliya. Kırkavlan da denilir. Bilinmeyen bir yerlerde yaşayan kırk kutlu kişidir.

Alığ Han - Türk ve Altay mitolojisinde Körler Tanrısıdır. Bir dağ ruhudur. Kör bir ihtiyardır. Alı Han (Alı Xan) veya Alu Han (Alu Xan) olarak da bilinir.

Ama Hanım - Türk ve Altay mitolojilerinde Yaratıcı Tanrıça. Amma Hanım olarak da söylenir. İskitlerdeki Apa (Abay) adlı Tanrıça ile arasında bir bağ olması da muhtemeldir. Umay ile aynı Tanrıça olduğu ileri sürülmektedir. Sümerlerde de Ama adlı bir Tanrıça mevcuttur. Anadoluda ama, eme, apa, ebe gibi sözcükler hep kadın akrabaları anlatır. Bazen evi koruyan bir Tanrıça olarak adı geçer.

Asar - Türk, Altay, Moğol ve Tibet mitolojilerinde Tanrılar Yurdu. Azar olarak da söylenir. Tanrıların yaşadığı Gökyüzü demektir. Aynı sözcük ilah anlamına da gelir. Azeri ulus adının buradan türediğini ileri süren bazı görüşlerde mevcuttur. Tibet ve Moğol metinlerinde de yer alan, hatta İskandinav mitolojilerinde dahi benzer bir sözcükle “Aesir” şeklinde Tanrılar topluluğunu ifade eden ortak bir unsurdur. Asarı sözcüğü de Tibetçede Göksel Tanrıları tanımlamakta kullanılır. Moğolcada asar çadır demektir. Türklerde göğün büyük bir çadır olarak algılanması fikrinin bir başka örneğidir. Çok Tanrılı dinlerin neredeyse tamamında Tanrılar topluluğunun insanlardan uzak bir yerde yaşadığı inancı yaygındır.

Aza - Türk, Altay, Yakut, Çuvaş ve Moğol mitolojisinde kötü ruh. Asa şeklinde de söylenir. Moğollar Ada derler. Azalar biçiminde çoğul olarak kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Aydın Ata</span>

Aydın Ata, Türk mitolojisinde efsanevi ozan. Aşık Aydın olarak da bilinir. Müzisyenlerin, şairlerin, aşıkların, ozanların atasıdır. İnsanların rüyalarına girip şairlik ve ozanlık yeteneği verir. Rüyasına girdiği kişiler onu aydınlık bir ışık huzmesi içinde görürler. Kutsal ışık (nur) şeklindeki bu aydınlık suyu ve saflığı simgeler. Sıradışı güçleri vardır.

<span class="mw-page-title-main">Çike</span>

Çike - Türk ve Tatar mitolojisinde Şarkı Cini. Şeke veya Çeke olarak da bilinir. Dirsek boyunda bir cücedir. Yanına gelenlere destan okutturup, şarkı söyletir. Ağaçların altında yaşar, zararsızdır. Bazen dediğini yaptırabilmek için insanları korkutur. Yakaladığı kişiye saatlerce yır (şarkı) veya kay (destan) okuttuğu olur.

Çor - Türk, Altay ve Moğol halk kültüründe Cin demektir. Çer, Çur, Şor, Şar, Çora, Çura şeklinde de ifade edilir. Moğolcada Çotgor, Çutgur, Çutkur, Çetger, Çetker, Çidkür, Südkür, Sötkör olarak söylenir. Gözle görülemeyen, ateşten yaratılmış varlık.

Ulu Ata - Türk ve Altay mitolojisinde Yaratıcı Tanrı. Uluğ Ede olarak da bilinir. Ulu Toyun veya Ulu Tüyer olarak da anılır.

Karakuş Han, Türk ve Altay mitolojisinde Kuşlar Tanrısı. Karaguş veya Harahus olarak da anılır. Karağuş şeklinde de söylenir.

Yula – Türk ve Altay halk inancında ve şamanizminde Rüya Ruhu. Yola veya Çula (Çola) da denir. İnsan ruhunun hareketli kısmıdır. Hayalgücü anlamına da gelir.

Kalgançı – Türk ve Altay halk inancında Kıyamet. “Kalgançı Çağ” da denir.

Ayıhı - Türk, Altay ve Yakut mitolojilerinde iyi ruhlar. Ayığı olarak da söylenir. İyilik yapan ruhlardır. Melek anlamında da kullanılmıştır. Yeryüzünde iyilik yapan insanları korurlar. Yoldan çıkanları ise yalnız bırakırlar. Karşıtı Abası’dır.

<span class="mw-page-title-main">Irkıl</span>

Irkıl Han - Türk ve Altay mitolojisinde söylencesel Şaman. Arkıl Han olarak da bilinir. Şamanların atası olarak kabul edilir. Yeryüzündeki ilk şamandır. Üç yıl önce ölenleri bile diriltir, körlerin gözünü açar. Anlatıldığına göre o kadar güçlüdür ki, hiçbir tanrıyı tanımaz. Tanrı Ayığ Han onu yanına çağırtarak bu gücü nereden aldığını sorar. O da, hiçbir yüce güç tanımadığını ve yaptıklarının kendi gücü ile olduğunu söyleyerek tanrıya karşı saygısızlık yapar. Bunun üzerine Ayığ Han, Irkıl'ı ateşe attırarak yaktırır. Onun yandığı bu ateş diğer gelecek kamların ruhlarını oluşturur. Türk ayin ve törenlerinin temellerini atan kişi olarak da bilinir.

Urgun – Türk, Anadolu ve Altay halk kültüründe Cin. Orgun veya Vurgun da denir. Ateşten yaratılmıştır. Tek ağaçların altında, su kıyılarında yaşar. Hem iyisi hem kötüsü vardır. Müslüman olanı, vurduğunu çabuk affeder. Kafirin affetmesi ise zor olur. Bütün kötü ruhlar gibi karanlık çöktükten sonra harekete geçer. İnsanı karanlık yerde veya sudan geçerken vurur. Vurgun yeme denilen bu cin çarpmasına yakalan kişi bir süre ölü gibi yatar. Veya uzunca bir zaman sağır ve dilsiz dolaşır. Vurgun vurma olarak da adlandırılan bu rahatsızlık çok tehlikelidir. Bir Vurgun Ocağına götürülür. Vücudu kararmış veya bir tokat izi kadar bir yer kapkara olmuştur. Bazen büyüyerek bir kadın kılığına bürünürler. Kısa boyludur. Tersine ayaklıdır. Dalgıçların su altındaki basınç farkını doğru ayarlayamayıp hızlı çıktıklarında vücutlarında meydana gelen hasara da Vurgun denir ki, aslında sualtı ruhlarının verdiği zarar olarak düşünüldüğü için böyle denmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Yer Tanrı</span>

Yer Tanrı - Türk ve Altay halk inancında ve mitolojisinde yeryüzü ilahıdır. Yertengri veya Certenger olarak da söylenir. Bazen kötülükleri ve insani ve nefsani oluşumları temsil eder. Gök Tanrı yanında ikinci planda kalır. İnsan biçimli olarak çok fazla tasvir edilmemiştir. Ancak çoğu zaman dişil bir varlık olarak algılanır. Yeryüzü veya Dünya “Yertinç / Yerdinç” olarak ifade edilir.

Yom, Türk ve Altay halk inancında Uğur, Şans, Talih, Baht anlamlarına gelir. Yum olarak da söylenir. Uğurlu nesne manasını da içerir. Aynı zamanda mutluluk, neşe demektir. Ural dillerinde ise Tanrı anlamı taşır. Tuvalarda yer alan ve kötü ruhların kovulmasını ve büyücülüğü içeren merasimin adı Dom şeklinde geçer ve d/y dönüşmesi ile birebir Yom sözcüğüdür.