İçeriğe atla

Benlik kurgusu

Benlik kurgusu, kişinin kendine dair algısını, kendisiyle ilgili farkındalığını sosyal etkileşimler sonucu oluşturduğu bir yapıdır.

Benlik kavramı farklı kültürel ortamlarda farklı şekillerde anlaşılır.[1] Çoğu psikolog ve antropolog tarafından benlik üzerinde kültürün rolü vurgulansa da genel olarak kabul gören yaklaşım, benliğin bağımsız, kendine yeten, özerk, içsel atıflar doğrultusunda hareket eden ve özgün bir yapı olan, "bağımsız benlik kurgusu"dur.

Markus ve Kitayama bağımsız benlik kurgusuna alternatif olarak karşılıklı "bağımlı benlik kurgusu" kavramını ortaya koymuştur. Farklı kültürlere mensup bireylerin bağımsız ya da bağımlı benlik kurgusuna sahip olacaklarını düşünme yönünde bir eğilim vardır. Markus ve Kitayama (1999) kültürün benlik kurgularını yaratacağını, farklı benlik kurgularına sahip kişilerin de farklı duygusal, bilişsel ve motivasyonel eğilimleri olacağını açıklamıştır.[2] Ayrıca her iki benlik kurgusunun da bir arada bulunabileceği kabul edilmekte ancak birinin diğerine daha baskın olduğu ileri sürülmektedir.

Giderek artan kültürler arası çalışmaların gösterdiği de benlikle ilgili böyle bir temel farklılığın olduğudur. Kağıtçıbaşı, bağımsız ve karşılıklı bağımlı benlik kurgusu kavramlarını, ilişkisel benlik ve ayrık benlik olarak ele almış, bu kavramlara sosyoekonomik gelişmeler sonucu ortaya çıkan aile değişimlerinin, özerklik ve ilişkiselliği bir araya getiren "özerk-ilişkisel benlik" boyutunu da ekleyerek kurgu kavramına daha geniş bir perspektif sunmuştur.[1]

Bağımsız benlik kurgusu

Markus, H.R ve Kitayama, S. (1991). Culture and the Self: Implications for Cognition, Emotion, and Motivation. Psychological Review, 98, 224-253.

Bağımsız benlik kurgusu bakış açısı, daha çok Amerika ve Batı Avrupa kültürlerini yansıtmaktadır. Bağımsız benlik kurgusuna sahip bireylerin davranışları, kendi içsel düşünceleri, duyguları ve hareketleri doğrultusunda organize olur. Kendini gerçekleştirme güdüsü ve kendi ihtiyaçları ve yetenekleri doğrultusunda hareket eden bağımsız benlik kurgusuna sahip bireyler, sosyal çevre ile benlikleri arasına belirgin bir sınır çizer. Ayrıca Cross ve Madson (1997) bağımsız benlik kurgusunu; benliğin diğerlerinden ayrılabildiği kadar ayrılması olarak tanımlamaktadır.[3] Bireyci, ego-merkezli, kendine yeten, özerk gibi kavramlar bağımsız benlik kurgusuna yakındır. Bağımsız benlik kurgusuna sahip kişiler de sosyal çevreye karşı duyarlıdır, ancak bu sorumluluk daha çok benliğin içsel atıflarını ön plana çıkarmaya yöneliktir. Bağımsız benlik kurgusuna sahip kişiler için diğerleri, daha çok ayna benlik, benliğin onay ve kabul ihtiyacı için gereklidir. Markus ve Kitayama, bağımsız benliğin yapısını şekildeki gibi göstermiştir.[2]

Karşılıklı bağımlı benlik kurgusu

Markus, H.R ve Kitayama, S. (1991). Culture and the Self: Implications for Cognition, Emotion, and Motivation. Psychological Review98, 224-253.

Karşılıklı bağımlı benlik kurgusu görüşü, daha çok Japon ve diğer Asya kültürlerini yansıtmaktadır. Ayrıca Afrika, Latin Amerika ve bazı Güney Avrupa kültürlerini de kapsamaktadır. Bağımsız benlik fikrinin aksine insanların birbirine olan "bağlılığı", karşılıklı bağımlı benlik kurgusu için çok temel bir kavramdır. Karşılıklı bağımlı benlik kurgusunda duygu, biliş ve davranışlar sosyal ilişkiler bağlamında deneyimlenmektedir. Örneğin bir Japon'un benlik deneyimi bağlı olduğu sosyal yapıdaki statüsü ve karşılıklı bağlılığını içerir. Bu benlik kurgusunda uygun sosyal ilişkide kişiler kendilerini tamamlanmış ve harmonik olarak birbiriyle uyumlu hisseder. Diğer-merkezli, toplulukçu, bütüncül, durum bağlantılı gibi kavramlar karşılıklı bağımlı benlik kurgusu ile yakından ilgilidir.[2] Markus ve Kitayama, karşılıklı bağımlı benliğin yapısını şekildeki gibi göstermiştir.[2]

Çiğdem Kağıtçıbaşı'nın Sunduğu Kavramlarla Benlik

Benlik sosyal etkileşimler sonucu oluştuğu ve sosyal bir konumda yer aldığı için sosyal bir üründür. Benlik kavramı farklı kültürel ortamlarda farklı şekillerde anlaşılır.Bireyin psikolojik ve sosyal işleyişinde benliğin belirgin, sınırlı ayrık olması veya ilişkili ve akışkan sınırları olması büyük bir önem taşımaktadır. Bu nedenle benliğin, ilişkisellik-ayrıklık derecesi temel bir boyuttur.[1]

İlişkisel Benlik-Ayrık Benlik

Kağıtçıbaşı, ilişkisel benlik-ayrık benlik kavramlarını, Markus ve Kitayama'nın (1991) bağımsız ve karşılıklı bağımlı yapılarını kullandığı gibi ele aldığını belirtmektedir. Bu kavramların insan ilişkileri ile benliğin etkileşimine yönelik ele alınışları bakımından çok benzer olduğunu ifade etmektedir.İlişkisel-ayrık benlik yapıları, karşılıklı bağımlı/bağımsız boyutları gibi insanlar arası yakınlaşma ve ayrışma süreçlerini içermektedir. Batı psikoloji literatürüne bakıldığında sağlıklı olan durumun ayrık benlik olduğu varsayılmaktadır. Çiğdem Kağıtçıbaşı bu noktada özerkliğin gelişmesi için kişinin kendisini başkalarından ayırması gerektiği iddiasına, yani ayrıklıkla özerkliğin örtüşmesi varsayımına eleştiri getirmektedir. Bu eleştirileri bazı örnekler üzerinden ele almak gerekirse, Hindistan'da Sosyal sorumluluk ahlaki bir meseleyken Amerika'da yaşamsal tehlike arz eden acil durumlar dışında, sosyal sorumluluk bir tercih olarak görüldüğü söylenebilir. Hindistan'da başkalarının refahını ön plana çıkartan ilişkisel benliğe karşın ahlaki değerlerin bireylerin adalet ve özgürlükleriyle sınırlı olan ayrık benliğe sahip olduğu söylenebilir.[1]

Özerk-İlişkisel Benlik

Kağıçıbaşı'na göre benliğin gelişimi ve bu konudaki bakış açılarını anlamada özerklik ve ilişkiselliğin nasıl yorumlandığı çok önemlidir. Özerklik ve ilişkisellik uzun zamandır temel insan ihtiyaçları olarak görülmüştür. Bu birleşme ve ayrılma eğilimlerinin diyalektik bir sentezinin sağlıklı kişiyi oluşturabileceği savunularak özerk-ilişkisel benlik kavramı önerilmiştir. Amerikalılarda da hem bireycilik hem de ilişkiselliğin bazı yönlerine sıkça rastlandığı ve bu durumların birbiriyle uyumuna dikkat çekilmektedir. Özerk-ilişkisel benlik; bağımsızlık, bağlılık, özerklik ve ilişkisellik arasında bir denge oluşturan toplumlarda görülmektedir. İnsan gelişimi belirli bir bağlamda gerçekleşir ve bunun önemli bir bölümünü aile içindeki toplumsallaşma oluşturmaktadır.Bu aile bağlamında, ebeveynler ve çocuk arasındaki yakınlık ve sıcaklığı temsil eden çocuğun psikolojik değeri yaygındır. Çocuk yetiştirirken hem özerklik hem de ebeveyn kontrolü vardır. Bu özellikler kent yaşam tarzının ve ilişkisel kültürün birleştiği sosyokültürel ortamlarda bulunmaktadır.[1] İmamoğlu ve İmamoğlu (1992) özerk-ilişkisel benliğin Türkiye'de geleneksel ortam, ilişkisel benliğin gelişimini destekleyen aile, akrabalar ve komşularla kişiler arası ilişkilerin yakın ve bağların önemli olduğu ortamlarda geliştiğini vurgulamıştır.[4] Maddi bağımlılıklar azaldıkça, çocukların özerklikleri daha fazla desteklenmektedir. Ailenin refahı için çocuğun maddi katkısının öneminin azalarak çocuğun özerkliği bir tehdit olarak algılanışı ortadan kalkmaktadır.[1] Duygusal bağımlılık aile modelinde gelişen benlik özerk ilişkisel benliktir ve hem özerkliği hem de ilişkiselliği içermektedir. Duygusal bağımlılık aile modelinde anne ve babalar hem çocuklarının özerkliklerini desteklemekte hem de onları kontrol etmektedirler.[4] Bağımsız aile, bağımlı aile, hiyerarşik sağlıksız aile modelleri içerisinden duygusal psikolojik aile modeli en sağlıklısı gibi görünmektedir. Çünkü temel iki temel insan ihtiyacı olan özerklik ve ilişkiselliğin tatmin edilmesini içermektedir.[1]

Benlikleri Ölçmek

Özerk benlik, ilişkisel benlik ve özerk-ilişkisel benlikleri ölçmek amacıyla geliştirilen 9'ar maddelik ölçekler bulunmaktadır. Eğer kişi hem özerk benlik hem de ilişkisel benlik ölçeğinden ortalama değerin üzerinde bir puan alıyorsa, bu özerk-ilişkisel benliği gösterecektir Eğer kişi hem özerk benlik hem de ilişkisel benlik ölçeğinden düşük puan alıyorsa, bağımlı-ayrık benliktir. Her ölçek tek faktörlü ve tek boyutlu olarak tasarlanmış Kağıtçıbaşı, Baydar ve Cemalcılar (2006) tarafından Türk üniversite öğrencilerine uygulanmıştır.[1] Ayrıca bir araştırmada ailede özerk-ilişkisel benlik ölçeklerinin psikometrik özellikleri incelenmiştir. Ailede özerk-ilişkisel benlik ölçeklerinin benlik kurgusu açısından cinsiyet farklılıklarını değerlendirmede de kullanılabilir olduğu görülmüştür. Sonuçlar ölçeğin lise öğrencileri geçerli ve güvenilir olduğunu göstermiştir.[5] Bu ölçekler hala kültürler arası araştırmalarda kullanılmaya devam edilmektedir.[1]

Benlik kurgusu ile ilgili bazı araştırmalar

Gelişim psikolojisi

İlişkisel-karşılıklı bağımlı benlik kurgusu, siber zorbalık ve psikolojik uyumsuzluk arasındaki ilişkileri incelemek amacıyla yapılan bir araştırmada ise, siber zorbalık ve siber mağduriyetin ilişkisel-karşılıklı bağımlı benlik kurgusuyla negatif; depresyon, anksiyete ve stresle pozitif ilişkili olduğu bulgulanmıştır.[6]

İlköğretim 6.7 ve 8. sınıf öğrencilerin okul tükenmişlikleri, yaşam doyumları ve benlik kurgularını inceleyen bir araştırmada, öğrencilerin tükenmişlikleri ile yaşam doyumları ve yakın ilişkisellik benlik kurgusu arasında negatif bir ilişki olduğu bulunmuştur. Aynı zamanda yakın ilişkisel benlik kurgusu ile genel yaşam doyumu arasında pozitif bir ilişki saptanmıştır.[7]

Sosyal Psikoloji

Kültürel kimlik ve yaşam doyumu arasındaki ilişkinin benlik kurguları çerçevesinde incelenmesi amaçlanan başka bir araştırma, Almanya'da yaşayan Türk kökenli katılımcılarla yapılmıştır. Ev sahibi kültürle özdeşimin ve karşılıklı bağımlı benlik kurgusunun yaşam doyumunu pozitif yönde yordadığı tespit edilmiştir.[8]

Türkiye'de 590 kişinin katılımıyla yapılan benlik kurgusuyla ilgili bir araştırmada, benlik kurgusunun bireycilik ve ilişkisellik boyutlarının, toplulukçu boyuttan daha ön planda çıktığı ve bu boyutların cinsiyet, eğitim ve sosyoekonomik düzeye göre daha farklı sonuçlar çıkarabildiği tespit edilmiştir.[9]

Amerika'da yapılan bir araştırma kadınların karşılıklı bağımlı, erkeklerin ise bağımsız benlik kurgusuna sahip olduğunu göstermiştir.[10]

Türkiye'de ev kadını ve çalışan kadınların katıldığı bir araştırmaya göre ise, çalışan kadınların daha bağımsız benlik kurgusuna, ev kadınlarının ise daha çok ilişkisel benlik kurgusuna sahip olduğu tespit edilmiştir.[11]

Bilişsel psikoloji

Benlik kurgularını hazırlama etkisiyle (priming) ortaya çıkarılmasını içeren araştırmada, öğrencilerin bağımsız ve karşılıklı bağımlı benlik kurguları harekete geçirilmiş, yaşam doyumu, pozitif ve negatif duygu durumu ölçekleri uygulanmıştır. Bağımsız benlik kurgusu hazırlanan katılımcılar, karşılıklı bağımlı benlik kurgusu hazırlanan katılımcılara göre yaşam doyumu ve pozitif duygu durumu ölçeğinden daha yüksek puan, negatif duygu durumu ölçeğinden ise daha düşük puan almıştır.[12]

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f g h i Kağıtçıbaşı, Çiğdem (2010). Benlik, Aile ve İnsan Gelişimi Kültürel Psikoloji. istanbul: Koç Üniversitesi Yayınları. 
  2. ^ a b c d Markus, H.R ve Kitayama, S. (1991). Culture and the Self: Implications for Cognition, Emotion, and Motivation. Psychological Review, 98, 224-253.
  3. ^ Çetin, B., Eroğlu, Y., Peker, A., Akbaba, S. ve Pepsoy, S. (2012). Ergenlerde ilişkisel-Karşılıklı Bağımlı Benlik Kurgusu, Siber Zorbalık ve Psikolojik Uyumsuzluk Arasındaki ilişkinin incelenmesi. Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri. 12(2), 637-653.
  4. ^ a b Özdemir, Y. (2012). Kırsal Kesimde ve Kentte Yaşayan Ergenlerin Benlik Kurguları Açısından Karşılaştırılması. Kastamonu Eğitim Dergisi. 20(1), 81-86.
  5. ^ Özdemir, Y. ve Çok, F. (2011). ''Ailede Özerk-İlişkisel Benlik Ölçeklerinin” Lise Öğrencileri için Uyarlanması ve Psikometrik Özellikleri. İlköğretim Online, 10(1), 121-132.
  6. ^ Çetin, B.; Eroğlu, Y.; Peker, A.; Akbaba, S. ve Pepsoy, S. (2012). Ergenlerde ilişkisel-karşılıklı Bağımlı Benlik Kurgusu, Siber Zorbalık ve Psikolojik Uyumsuzluk Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri. 12(2):637-653.
  7. ^ Öztan, S. (2014). Ortaokul 6.7.8. sınıf öğrencilerinin okul tükenmişliklerinin yaşam doyumları ve benlik kurgusu algıları açısından incelenmesi. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Arel Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
  8. ^ Koydemir, S. ve Schütz, A. (2014). Almanya'daki Türk Göçmenlerde Yaşam Doyumu: Kültürel Kimlik ve Benlik Kurgularının Rolü. Turkish Psychological Counseling & Guidance Journal. 5(42), 208-220.
  9. ^ Ercan, H. (2013). Genç yetişkinlerde benlik kurgusu üzerine bir çalışma. Journal of World of Turks (WfWT), 5(2), 157-178.
  10. ^ Cross, S.E. ve Madson, L. (1997). Models of the self: Self construals and gender. Psychological Bulletin, 122(1), 5-37.
  11. ^ Gezici, M. ve Güvenç, G. (2003). Çalışan kadınların ve ev kadınlarının benlik-algısı ve benlik kurgusu açısından karşılaştırılması. Türk Psikoloji Dergisi, 18(51), 1-14.
  12. ^ Koydemir, S. ve Mısır, S. (2015). Benlik Kurguları ve Mutluluk: Deneysel Bir Hazırlama Çalışması. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 5(44), 49-60.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İstatistik</span>

İstatistik veya sayım bilimi, belirli bir amaç için veri toplama, tablo ve grafiklerle özetleme, sonuçları yorumlama, sonuçların güven derecelerini açıklama, örneklerden elde edilen sonuçları kitle için genelleme, özellikler arasındaki ilişkiyi araştırma, çeşitli konularda geleceğe ilişkin tahmin yapma, deney düzenleme ve gözlem ilkelerini kapsayan bir bilimdir. Belirli bir amaç için verilerin toplanması, sınıflandırılması, çözümlenmesi ve sonuçlarının yorumlanması esasına dayanır. Bu çerçevede yapılan işlemlerin tümüne sayımlama denir.

Namus, birçok ülkede iyi ahlaklılık, bütünlük, doğruluk, dürüstlük ve olumlu davranışlar olarak ele alınan, bazı kültürlerde cinsel ahlakla ilişkilendirilen bir kavramdır.

İlişkisel saldırganlık terimi, insanlar arasındaki ilişkilerde yaşanabilen psikolojik saldırganlığı tanımlar.

Alan teorisi, sosyal psikolojinin önemli figürlerinden biri olan Kurt Lewin tarafından ortaya atılmıştır. Lewin, fiziksel alan kavramını, psikolojiye taşıyarak, birbiriyle karşılıklı bağımlı olan ve dinamik bir sistem oluşturan psişik süreçler bütününü ifade eden psikolojik alan kavramını geliştirmiştir. Psikolojik alan, belirli bir anda belirli bir birey veya grup için söz konusudur ve bu birey veya grubun davranışlarını etkileyen temel dinamiktir. Psikolojik alanın öğeleri, yaşam alanı, çevre ve kişi olarak ayırdedilebilir.Bireyi değerlendirmek için ailesni okulunu ve doğal çevresini de dikkate almak gerekir

Toplumsallaşma, sosyalizasyon ya da sosyalleşme, toplumun mevcut değer ve normlarının bireylere öğretilmesi süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreç içerisinde birey ferdi olduğu toplum içerisinde nasıl davranacağını öğrenir. Aynı zamanda, bireyin sahip olduğu ya da toplum tarafından verilen rollerin ve sahip olunan statülerin gerektirdiği davranış biçimlerini, toplumun kendilerinden beklentilerini öğrenir. Toplumsallaşma sürecinde birey kendi toplumunun bir üyesi olmayı, toplumu tarafından kabul gören davranış örüntülerini, insanın davranışlarına yön veren, bunları belirleyip şekillendiren temel toplumsal ve kültürel değerleri (normları) öğrenir. Öğrenmekle de kalmayıp bunları içselleştirip kendisine mal eder ve bu değer ve normlar doğrultusunda davranmaya başlar. Daha öz bir anlatımla, birey toplumu ile bütünleşir ve toplumunun bir parçası haline gelir.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal psikoloji</span> toplumun insanların düşüncelerini ve davranışlarını nasıl etkilediğini araştıran bilim dalı

Sosyal psikoloji bireylerin düşüncelerinin, iç dünyalarının ve davranışlarının başkalarının gerçek, hayalî ve anlaşılan oluşundan nasıl etkilendiğine dair bir bilimsel çalışmadır. Bu alanda araştırma yapanlar genellikle psikolog veya sosyolog'lardan oluşmaktadır. Buna rağmen bütün sosyal psikologlar hem birey, hem de topluluk bazında çalışırlar. Benzerliklerine rağmen iki alan amaçları, yaklaşımları, yöntemleri ve terimlerinde farklılaşırlar. Biyofizik ve kavrama psikolojisi gibi sosyal psikoloji de disiplinlerarası bir alandır.

<span class="mw-page-title-main">Hiyerarşi</span> birbirine bağlı birden çok seviyeye veya kademeye sahip elemanlar sistemi

Hiyerarşi ya da aşama sırası, oluşum açısından kelimesine dayanan, bir toplumdaki ya da kuruluştaki bireylerin belirli faktörlere bağlı olarak statü, görev, alt ve üst arası ilişkiler sınıflandıran ve bu sınıflara bağlı standartlar sunan yapı.

<span class="mw-page-title-main">Ebeveyn</span> biyolojik ya da manevi çocuğa sahip anne/baba

Ebeveyn kavramı, temel anlamda çocuğa bakım vermekle sorumlu olan biyolojik ya da evlat edinen anne ve/veya babayı kapsamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal ağ</span> Kişinin çevresindeki diğer kişilerle oluşturduğu ilişki ağı

Sosyal ağ kavramını ilk kez 1954 yılında Barnes, kişinin çevredeki diğer insanlarla olan ilişkilerini tanımlamak amacıyla kullanmıştır. İnternet ortamında, kullanıcıların kendilerini tanımlayarak her kültürden farklı kullanıcı ile iletişime geçtiği, bunun yanında normal sosyal yaşamda kullanılan jest ve mimik hareketlerini simgeleyen sembollerle duygu ve düşüncelerini sanal olarak ifade ettiği, bu şekilde sosyal iletişim kurduğu ortamlar “sosyal ağ” olarak tanımlanmaktadır. Bugün sosyal ağlar dediğimizde en büyük örnek olarak karşımıza Facebook, Instagram, Twitter ve LinkedIN gibi web siteleri çıkmaktadır.

Benlik; öz varlık, birini kendisi yapan şey, onu diğerlerinden ayıran temel şey, kendilik olarak farklı biçimlerde tanımlanabilen bir kavramdır. Daha genel anlamda ise benlik, özne olarak "ben"in nesne olan "ben" hakkında düşünmesi olarak ifade edilebilir.

Öz sunum (kendini sunma ya da benlik sunumu) bireylerin, etkileşim içinde bulundukları kişilerdeki izlenimlerini kontrol etme çabası olarak tanımlanır. İzlenim yönetimi bazı kaynaklarda öz sunum ile aynı anlamda kullanılmasına rağmen tanım olarak öz sunumu içinde barındıran, daha kapsayıcı bir kavramdır. Kısaca, izlenim yönetimi bireyin bir eşya, grup, olay veya kendisi hakkında başkalarının izlenimini şekillendirme çabası olarak tanımlanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Karen Horney</span> Alman kökenli Amerikalı psikanalist (1885-1952)

Karen Horney, Alman kökenli Amerikalı psikanalist. Neo-Freudyen bir ekol olan “ego psikolojisinin” temsilcisi olmuştur. Freud'dan farklı olarak kişiliğin ve nevrozun oluşumunda biyolojinin ve dürtüsel güçlerin etkilerinden çok kültürel etmenler üzerinde durur.

Pozitif psikoloji, 1990'lı yılların sonlarında başlayan bir akımdır ve günümüze geldikçe önem kazanan bir araştırma alanı haline gelmiştir. Pozitif psikoloji hakkındaki araştırmalar ve kuram geliştirme çabaları sayıları gittikçe artan bir psikolog grubunun dikkatini çekmektedir ve hümanistik psikoloji hareketinin en uzun soluklu mirasını temsil edebilir. Ancak bazı psikologlar, hakkını teslim etseler de, pozitif psikolojiyi hümanistik psikolojinin ‘’ yeniden paketlenmesi’’ olarak görüyorlar. Pozitif psikoloji, “bireylerin, grupların ve kurumların uygun bir şekilde işlev görmesine yardımcı olan ve onların gelişmelerine katkı sağlayan durumlar ve koşulların bir çalışması” olarak tanımlanmıştır.

Öz belirleme teorisi, kişilik gelişiminin ve davranışların örgütlenmesinin arkasında yatan içsel süreçlere odaklanan bir motivasyon ve kişilik kuramı olarak Edward Deci ve Richard Ryan tarafından geliştirilmiştir. Öz belirleme teorisi davranış düzenlemesi ile ilgili motivasyonları ve kaynakları açıklayan kapsayıcı bir kuramdır. Bu kurama göre, bireyin sosyal etkileşim sürecinde karşılaştığı tutum ve davranışları değerlendirip benimsemesi, güdülenme mekanizmaları aracılığıyla gerçekleşmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Emine Olcay İmamoğlu</span>

Emine Olcay İmamoğlu, Türk bilim insanı, psikolog.

<span class="mw-page-title-main">Kurumlar sosyolojisi</span>

Toplum, ortak bir coğrafi mekandan, kurumsallaşma davranış biçimleri sergileyen ve bir arada yaşayan bireylerden oluşmuş bir bütündür. Toplumu oluşturan bireyler arasında düzenli ilişkiler ve davranış kalıpları vardır. Davranış kalıpları, dil ve kültür sayesinde oluşur. Toplumun sahip olduğu bu davranış kalıpları zamanla değişebilir.

Psikoloji felsefesi, modern psikolojinin teorik temellerinde yatan birçok konuyu ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Sosyoloji maddeleri listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Bu liste sosyoloji maddelerinin dizinini içermektedir. Özet liste için Genel sosyoloji listesi.

Aile Değişim Kuramı, sosyal psikolog Çiğdem Kağıtçıbaşı tarafından kültür, aile ve benlik arasındaki bağları anlamak için geliştirilmiş bir modeldir.

<span class="mw-page-title-main">Jessica Benjamin</span>

Jessica Benjamin, psikanalize ve toplumsal düşünceye yaptığı katkılarıyla tanınan bir psikanalisttir. Şu anda, New York Üniversitesi Psikanaliz ve Psikoterapi Doktora Sonrası Psikoloji Programı ve Stephen Mitchell İlişkisel Çalışmalar Merkezi'nde öğretim üyesi olduğu New York'ta pratisyen bir psikanalisttir. Jessica Benjamin, psikanaliz ve toplumla ilgili olarak ilişkisel psikanaliz, öznelerarasılık teorileri, cinsiyet araştırmaları ve feminizm alanlarına orijinal katkıda bulunanlardan biridir. Hem insani gelişme hem de sosyopolitik alanda tanınma konusundaki fikirleriyle tanınır.