İçeriğe atla

Benlik

Benlik; öz varlık, birini kendisi yapan şey, onu diğerlerinden ayıran temel şey, kendilik olarak farklı biçimlerde tanımlanabilen bir kavramdır.[1][2] Daha genel anlamda ise benlik, özne olarak "ben"in nesne olan "ben" hakkında düşünmesi olarak ifade edilebilir.[3]

Psikolojik açıdan benlik oldukça derin ve geniş kavramdır. Buna karşın araştırmacıların ilgisini ancak son yıllarda kazanmaya başlamıştır. Bu açıdan baktığımızda tarihçesi görece yeni denilebilmektedir.[4] Bu benlik kavramı farklı bakış açılarından sabit ve/veya akışkan olarak tanımlanabilmektedir, bu konuda tam bir fikir birliğinin varlığından bahsetmek mümkün görünmemektedir.[5]

Benlik çeşitleri

Benliğin tanımları farklı benlik türlerinin de açığa çıkmasına sebep olmuştur.Bunlardan bazıları bireysel benlik, kolektif benlik ve sembolik etkileşimci benliktir. Örneğin Freud'un tanımladığı İd, ego ve süperego'dan oluşan psikodinamik benlik içeriği ve dayandığı temeller bakımından bireysel bir benlik türü olarak ele alınabilir. Bunun aksine kolektif benlik ise bilişsel olarak "ben" tanımlamasını değil "biz" tanımlamasını içerir.[6]

Kolektif benlik, sosyal psikoloji içinde oldukça yeni tanımlanmışsa da tarihsel olarak oldukça eskiye dayanmaktadır. Gustave Le Bon'un kitleler psikolojisi, William McDougall'ın Grup Ruhu gibi kavramsallaştırmalarında kolektif benliğin ilk izlerine rastlanmaktadır. Daha sonraki yıllarda geliştirilmiş olan sosyal kimlik yaklaşımında bireyle ilgili süreçlerin grup düzeyinde açıklanmasıyla kolektif benlik yeniden gündeme gelmiştir.[6][7]

Ben veya bizden doğan bireysel ve kolektif benliğe ek olarak bu ikisinden farklı bir tanımlamaya sahip olan sembolik etkileşimci benlik vardır. Buna göre benlik, insanlar arasında çoğunlukla sembolik olan etkileşimden doğmaktadır. Etkileşimin doğası gereği benliğin sürekli değişime uğrayacağı ve semboller taşıdığından ortak bir anlam içermesi gerektiği öngörülür. Sembolik etkileşimci benlik kavramı karmaşık olmasına karşın oldukça etkilidir. Bir başka kavram olan Ayna benlik ile oldukça yakından ilişkidir. Ayna benlik, benliğimizin başkalarının bizi görüşünü bilme halimizden kaynakladığını öne sürer.[7]

Benlikle ilişkili temel kavramlar

Benlik sosyal psikoloji alanında görece yeni bir konu olmasına karşın[7] alanda 1970'ler ile 1990'lar boyunca 31.000'den fazla çalışma yapılmış. Bu süreçte benlikle ve birbirleriyle ilişkili pek çok kavram üretilmiştir.

Benlik algısı, bireyin kendi benliğine ilişkin tüm bilgisinin kaynağıdır. Bu kavram algı, imgelem, şema gibi bilişsel süreçleri içerir ve dinamik bir yapısı vardır. Benlik algısı, bireyin kendine dair pek çok bilgiden hangisine yöneleceğini ya da hangisini inkâr edeceğini, bu bilgileri nasıl işleyeceğini belirleyebilir. Benlik bilgisinin nasıl ele alındığı ve yorumlandığına dair bir başka önemli kavram ise kültürdür, kültürün benlik bilgisinde yarattığı işlev değerler benlik kurgusu olarak adlandırılmaktadır. Bu iki kavram arasındaki ilişki her ne kadar güçlü olsa da birbirleriyle aynı değillerdir. Benlik algısı daha çok kişisel yeterliliklerle ilişkili görülürken benlik kurgusu sosyokültürel bileşenleri içermektedir.[8]

Bireyin benliğinin farkında olması olarak kısaca tanımlanabilecek Öz farkındalık iki uçta tanımlanmaktadır. İlki bireyin tıpkı bir başka nesnen,n farkında olması gibi kendisinin farkında olmasını tanımlayan nesnel öz farkındalıktır. Nesnel öz farkındalığın aktif olması durumunda olmak istenen ile olunan arasındaki uyuşma fark edilir. Bu uyuşma derecesi ne kadar yüksekse halihazırdaki benlikten memnuniyet o kadar yüksek, ne kadar düşükse benlikten memnuniyet o kadar düşük olacaktır. Nesnel öz farkındalık süreç ve sonuçları bakımından stres verici olabileceğinden her zaman tercih edilmeyebilir, bu durumda diğer uçta yer alan indirgenmiş öz farkındalığın aktif hale gelmesi öngörülür.[7] Bir başka ihtimal ise farkındalığın olduğu gibi kalıp Öz - Saygının düşmesidir.

İnsanlar öz - saygılarının mümkün mertebe yüksek düzeyde kalmaları için çabalarlar.[9] Bu nedenle gerekli gördükleri durumlarda insanlar sahip oldukları benlikler doğrultusunda olumlu bir izlenim elde etmek adına Öz - Sunum stratejileri izleyebilirler. Bu stratejileri izlemelerinde pek çok motivasyon (öz yükseltme, öz geliştirme, öz değerlendirme vb.) etkili olabileceği gibi süreç otomatik ya da kontrollü olarak gerçekleşebilir.[3]

Benlik bilgisi

Benliğin ne olduğu kadar benliği oluşturan bilgilerin nerede ve nasıl saklandığı da önemli bir konudur. Bununla ilgili öne çıkan fikirlerden biri ben benlikle ilgili fikirlerin açık ya da örtük olarak şemalar içinde saklandığıdır. Şemalar kısaca bir kavramı ve onunla ilişkili bilgilerin bir arada durduğu örüntüler, bilişsel yapılar olarak tanımlanır. İnsanlar bazı alanlarda kendilerine dair daha açık seçik bir benlik şemasına sahipken bazı alanlarda bu daha kısıtlıdır.Bu ayrılıklı yapının hem avantajları hem de dezavantajları bulunmaktadır. Örneğin birey sofistike olma şemasında çok iyi ancak sportif olma benlik şemasında çok kötü olduğunu düşünüyorsa bu onun benlik şemalarının entegre olmadığı anlamına gelebilir ve sonuç olarak kendini değerlendirirken her ikisinde de ortalama düzeyde olduğunu düşünen birine göre daha olumsuz bir sonuca ulaşabilir. Öte yandan farklı benlik şemalarına sahip olmak farklı bağlamlarda avantaj haline gelebilir. Örneğin bağlamın kendisi sofistike olmayı ön plana çıkartıyorsa bireyin buna uygun benlik şemasını aktivite edebilmesi yararına olacaktır. Bu tür bir yaklaşım benliğin tek bir parça halinde, her zaman sabit olduğu görüşünden farklıdır.[7]

Benlik bilgisinin nerede ve nasıl durduğu gibi nasıl oluştuğu da önemli bir konudur. Bunun yollarından biri içe bakarak kendini algılamaya çalışmak olabilir. Bir başka yol ise Leon Festinger'in ortaya attığı sosyal karşılaştırma teorisi bağlamında benlik bilgisini elde etmektedir. Genel anlamda bu teori bireylerin kendi bilgi, tutum, davranışlarının geçerliliğinden emin olabilmek adına nadiren nesnel kıstaslar bulabildikleri için bu bilgiyi başka insanlarla karşılaştırma yaparak elde ettikleridir. Benliklerimiz hakkında bilgi edinirken de benzer yollardan geçeriz. Eğer benliğimizin tutum ve algı ile ilgili kısmı için bilgi almaya çalışıyorsak karşılaştırma için daha çok kendimizi benzer insanları seçeriz. Örneğin hangi sanatçıyı beğendiğimizle ya da siyasi görüşümüzle ilgili bilgiye ihtiyaç duyuyorsak muhtemelen yakın çevremizde bizim gibi düşünen insanlarla fikirlerimizin uyup uymadığına bakarız. Öte yandan herhangi bir performansımızın yeterli olup olmadığını merak ediyorsak (örneğin yeterince hızlı koşup koşmadığımız) performansı bizimle benzer olana değil, bizden biraz daha düşük olana bakarız. Aslında oldukça mantıklı olarak aşağı yönde karşılaştırma yaparak daha olumlu bir benlik elde etme amacı güderiz. Tersini yani yukarı doğru karşılaştırma yapsa idik muhtemelen benlik saygımız zarar görürdü. Bunun için kendimizden daha iyi performans sergileyen insanları görmezden gelme ya da söz konusu performansı önemsizleştirmeye çalışırız. Ancak daha nadir durumlarda örneğin, çok beğendiğimizi birinden ilham almaya çabalıyorsak yukarı doğru karşılaştırma yaparak da benlik saygımızı olumlu yönde etkileyebilir.

Benliğin duyarlılığı ve tutarlılığı

Tek ve sabit bir benlik olduğuna dair görüşler olmakla birlikte sosyal inşa taraftarları gibi benliğin tamamen bağlama bağlı olarak ortaya çıktığını savunan görüşler de vardır. Bu iki uç görüşün dışında üçüncü ve daha olumlu bir görüş de bulunmaktadır. Buna göre her insan benliğine dair temel algı, bilgi, tutum gibi bilişsel yapılara sahiptirler, bu yapılar kültür, ortam, gruplar gibi diğer faktörlerce şekillendirilir ve/veya kısa ya da uzun süreli olarak aktive edilirler.

Kültür, benlikle ilgili en fazla ele alınan kavramlardan biridir. Bu noktada daha önce bahsedilen benlik kurguları devreye girmektedir. Kısaca denebilir ki benlik kurguları benliğin kültür içindeki varyasyonlarıdır. Benlik, bireyci kültürlerde daha bağımsız biçimde şekillenirken toplulukçu kültürlerde karşılıklı bağımlı olarak şekillenecektir.

Ortama ya da kültüre duyarlı olsa da insanlar bütüncül bir benlik şemasına sahip olma konusunda ısrarcıdırlar. Bu nedenle işlevsel bir entegre benlik duygusu elde edebilmek adına çeşitli stratejiler kullanırlar. Örneğin pek çok insan yaşamını belli başlı ortamlarda geçirmeyi seçer veya benlikleri ile ilgili bilgiyi değiştirmek yerine olan biteni değişen koşullara atfederler (doğru yerde doğru davranmak gibi), son seçenek olarak da benlik bilgilerini sürekli kontrol edebilirler.[7]

Kaynakça

  1. ^ "Türk Dil Kurumu". Türk Dil Kurumu. 1 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Aralık 2015. 
  2. ^ "Oxford Dictionary". Oxford Dictionary. 23 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Aralık 2015. 
  3. ^ a b Leary, Mark R.; Tangney, June Price (2012). Handbook Of Self And İdentity (2 bas.). New York: The Guilford Press. s. 71. 
  4. ^ Ashmore, R.D; Jussim, L (1997). Self and İdentity: Fundamental İssues. New York: Oxford University Press. s. 3 - 19. 
  5. ^ Tesser, A; Campbell, J. Self-definition and self-evaluation maintenance. In J. Suls & A. Greenwald (Eds.), Social psychological perspectives on the self (2 bas.). Hillsdale: Erlbaum. s. 1 - 31. 
  6. ^ a b Arslan, Serap (2006). "Farklı Soyutlama Düzeylerinde Benlik Temsilleri -I- : Bireysel Benlik ve Kolektif Benlik ya da 'Ben'lik ve 'Biz'lik". Türk Psikoloji Yazıları. 9 (18). s. 81 - 99. Turner ve Oakes 
  7. ^ a b c d e f Hogg, Michael A.; Vaughan, Graham M. (2014). Sosyal Psikoloji (2 bas.). Ankara: Ütopya Yayınevi. s. 130. 
  8. ^ Gezici, Meral; Güvenç, Gülden (2003). "Çalışan Kadınların ve Ev Kadınlarının Benlik Algısı ve Benlik Kurgusu Açısından Karşılaştırılması". Türk Psikoloji Dergisi. 18 (51). s. 1 - 14. 
  9. ^ Bayraktar, Fatih; Sayıl, Melike; Kumru, Asiye (2009). "Liseli Ergenler ve Üniversiteli Gençlerde Benlik Saygısı: Ebeveyn ve Akrana Bağlanma, Empati ve Psikolojik Uyum Değişkenlerinin Rolü". Türk Psikoloji Dergisi. 24 (63). s. 48 - 63. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Bilişsel bilim</span> zihin ve süreçleri hakkında disiplinlerarası bilimsel çalışma

Bilişsel bilim, zihin ve zekânın işleyişini ele alan, zeki sistemlerin dinamiklerini ve yapılarını araştıran disiplinler arası bir yaklaşımdır. Çok geniş bir alanı kapsamasından ötürü bilişsel bilim alanında çalışan araştırmacıların bilişsel psikoloji, dil bilimi, sinir bilimi, yapay zekâ, antropoloji ve felsefe gibi alanlarda temel bilgilere sahip olması beklenir.

Gelişim psikolojisi, bireyin kronolojik yaşıyla onun davranışının türü arasındaki ilişkiyi inceler. Duyu organlarının yaşın ilerlemesine paralel olarak nasıl geliştiği, konuşma gibi oldukça karmaşık önemli bir davranışın, hangi yaş aşamalarında ne gibi gelişim basamakları gösterdiği gelişim psikologlarının üzerinde çalıştığı sorunlara birkaç örnek oluşturur. Gelişimsel psikolojinin diğer bir konusu da çocukların içinde büyüdüğü çevre özellikleriyle onun geliştirdiği davranış türleri arasındaki ilişkiyi incelemektir. Günümüzde gelişim psikolojisi; çocuğun gelişimi ile ilgilendiği kadar, yaşlılık konusuyla da ilgilenir.

<span class="mw-page-title-main">Carl Gustav Jung</span> İsviçreli psikiyatr, analitik psikolojinin kurucusu (1875–1961)

Carl Gustav Jung, İsviçreli psikiyatr. Analitik psikolojinin kurucusudur. Derinlik psikolojisinin Sigmund Freud ve Alfred Adler ile beraber üç büyük kurucusundan birisidir.

Sosyal biliş sosyal etkileşimde rol oynayan bilgiyi işleme, kodlama, depolama ve hatırlama gibi bilişsel süreçlerdir. İnsanların kendilerini kuşatan fiziksel, sosyal çevrelerini ve çevreleriyle olan ilişkilerini, diğer insanlar ve kendileri hakkında nasıl izlenim oluşturduklarını, nasıl hissettiklerini ve düşündüklerini ve bu türden bir düşünce biçiminin yargıları ve davranışları nasıl etkilediğini incelemektedir. Toplumsal bağlamdan etkilenen ve toplumsal bağlamı etkileyen bilişsel süreç ve yapıları incelemektedir Ancak sosyal biliş terimi diğer psikoloji ve bilişsel sinirbilim alanlarında yaygın şekilde kullanılmaktadır. Bu alanlarda sosyal biliş terimi çoğunlukla otizm ve diğer bozukluklar nedeniyle kesintiye uğrayan çeşitli sosyal becerilere karşılık gelmektedir. Bilişsel sinirbilim alanında ise sosyal bilişin biyolojik temelleri araştırılmaktadır. Benzer şekilde Gelişim psikolojisi alanında da sosyal biliş becerileri gelişimsel perspektifle incelenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal psikoloji</span> toplumun insanların düşüncelerini ve davranışlarını nasıl etkilediğini araştıran bilim dalı

Sosyal psikoloji bireylerin düşüncelerinin, iç dünyalarının ve davranışlarının başkalarının gerçek, hayalî ve anlaşılan oluşundan nasıl etkilendiğine dair bir bilimsel çalışmadır. Bu alanda araştırma yapanlar genellikle psikolog veya sosyolog'lardan oluşmaktadır. Buna rağmen bütün sosyal psikologlar hem birey, hem de topluluk bazında çalışırlar. Benzerliklerine rağmen iki alan amaçları, yaklaşımları, yöntemleri ve terimlerinde farklılaşırlar. Biyofizik ve kavrama psikolojisi gibi sosyal psikoloji de disiplinlerarası bir alandır.

Kişilik psikolojisi, bireylerin kendilerine özgü davranış, düşünce ve duygu biçimleriyle ilgilenir.

Dunning-Kruger etkisi, bir görevde düşük yeterliliğe sahip kişilerin yeterliliklerini abarttığı bilişsel bir önyargı varsayımıdır. Varsayım, birçok insanın adaletli dünya kuramlarıyla uyumludur ancak matematiksel çözümleme ve kültürler arası karşılaştırmalar tarafından itirazlarla karşı karşıya kalır.

Metaetik, etik anabilim dalının etik özelliklerinin, anlatım ve bildirimlerinin, tutumlarının ve yargılarının doğasını anlamak, arayıp bulmak ve ortaya çıkarmak maksadıyla uğraşan koludur.

Benlik kurgusu, kişinin kendine dair algısını, kendisiyle ilgili farkındalığını sosyal etkileşimler sonucu oluşturduğu bir yapıdır.

Öz sunum (kendini sunma ya da benlik sunumu) bireylerin, etkileşim içinde bulundukları kişilerdeki izlenimlerini kontrol etme çabası olarak tanımlanır. İzlenim yönetimi bazı kaynaklarda öz sunum ile aynı anlamda kullanılmasına rağmen tanım olarak öz sunumu içinde barındıran, daha kapsayıcı bir kavramdır. Kısaca, izlenim yönetimi bireyin bir eşya, grup, olay veya kendisi hakkında başkalarının izlenimini şekillendirme çabası olarak tanımlanmaktadır.

Ayna benlik, bireylerin benlik görüşlerinin başkalarının kendilerini nasıl gördüğü algısı yoluyla etkilendiği süreçlerdir. Ayna benlik hem "kişinin kendi hakkındaki görüşlerini" hem de "başkalarının kendisi ile ilgili görüşlerine yönelik algısını" kapsamaktadır. Yansıtılmış değerlendirme, yansıyan benlik gibi kavramlarla da eş anlamlıdır.

Kendini tanıma psikolojide kullanılan bir terimdir ve bireyin “Ben neye benziyorum?” sorusuna cevap verirken kullandığı bilgiyi tanımlar. Bu sorunun cevabına yönelik kendini tanıma süreci, öz farkındalık ve öz bilinç gerektirir.
Kendini tanıma benliğin, daha doğrusu benlik kavramının, bir bileşenidir. Kişinin kendisinin veya özelliklerinin bir bilgisidir ve benlik kavramının gelişimine rehberlik eden bilgiyi aramak için bir arzudur. Kendini tanıma, benzersiz şekilde bizi kendimizle eşleştiren nitelikleri ve bu niteliklerin dinamik olup olmadığı üzerine teorileri içeren şekilde, zihinsel temsillerimiz hakkında bizi bilgilendirir.
Benlik kavramının üç ana yönü olduğu düşünülmektedir:

Çoklu benlik Yaklaşımı, genel olarak kişilik kavramını, bir çoklu benlik durumlarının toplamı olarak ele alan yaklaşımdır. Kişilik, bağlama göre aktif olan ve her birinde farklı duygusal, bilişsel, davranışsal özellikler barındıran benliklerin bir toplamıdır. Pek çok araştırmacı kabul etmektedir ki, günümüzde benliğin tek ve farklılaşmamış açıklamaları bir yanlışı yansıtmaktadır. Benliği görece birbirinden ayrışık ve birbirinden farklı kimliklerden(her bir kimlik kendi benlik bilgisine sahiptir) oluşmuş bir repertuvar olarak görmek daha doğru bir yaklaşımdır. Bu kimlikler benlik yönü olarak adlandırılabilir ve her benlik yönünün kendine ait davranışsal, duygusal, bilişsel özellikleri vardır. Her benlik yönünü, bireyin önemli ihtiyaçlarını, hedeflerini ve motivasyonlarını yansıtan psikolojik bir tuval olarak değerlendirmek mümkündür. Örneğin kişinin sporcu benlik yönü, her gün spor yaptığı fitness salonuna girdiği anda aktif olacaktır ve spor yaparak geçirdiği süre boyunca da bu benlik yönü ile ilgili bilişsel, davranışsal, duygusal özellikler aktif kalmaya devam edecektir. Ancak kişi spor yaptıktan sonra eve gelip çocuklarına yemek hazırlamaya başladığı anda ise kişinin annelik-babalık benlik yönü aktif olacak ve bu benlik yönünün özellikleri bu süre boyunca sergilenecektir.

Pozitif psikoloji, 1990'lı yılların sonlarında başlayan bir akımdır ve günümüze geldikçe önem kazanan bir araştırma alanı haline gelmiştir. Pozitif psikoloji hakkındaki araştırmalar ve kuram geliştirme çabaları sayıları gittikçe artan bir psikolog grubunun dikkatini çekmektedir ve hümanistik psikoloji hareketinin en uzun soluklu mirasını temsil edebilir. Ancak bazı psikologlar, hakkını teslim etseler de, pozitif psikolojiyi hümanistik psikolojinin ‘’ yeniden paketlenmesi’’ olarak görüyorlar. Pozitif psikoloji, “bireylerin, grupların ve kurumların uygun bir şekilde işlev görmesine yardımcı olan ve onların gelişmelerine katkı sağlayan durumlar ve koşulların bir çalışması” olarak tanımlanmıştır.

Sosyal karşılaştırma teorisi, 1954 yılında sosyal psikolog Leon Festinger tarafından geliştirilmiş bir sosyal psikoloji kuramı.

Sosyal kimlik kuramı, grup olgusunun analizinde iç grup dinamikleri, gruplar arası ilişkiler ve kolektif benliğe yönelik açıklamalar getiren bir sosyal psikoloji kuramıdır. Sosyal psikologlar Henri Tajfel ve John Turner tarafından geliştirilmiştir. Kişisel bilişsel süreçleri, kişiler arası etkileşimleri ve sosyolojik süreçleri bir arada ele alarak sosyal kimlik kavramının farklı analiz düzeylerinden incelenmesini mümkün kılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Simgesel etkileşim</span> Bir masa düşündüğümüzde aklımıza düz bir masa gelmez. Yemek olan bir masa gelir aklımza

Simgesel etkileşim, büyük ölçekli sosyal yapılar yerine insan eylemine odaklanan ve bununla birlikte insanlar ve toplum arasındaki ilişkiyi anlamaya çalışan teorik yaklaşım. Sembolik etkileşimcilik insan eyleminin ve etkileşimin yalnızca anlamlı iletişim veya sembol alışverişi yoluyla anlaşılabilir olmasıdır. Sembolik etkileşimcilik mikro düzey etkileşimlere odaklanmanın bir sonucu olarak, sosyal ve sosyal sistemlerin makro yapılarının nesnel yönlerini değil, sosyal yaşamın öznel ve kültürel yönlerini incelemeye odaklanmıştır.

Öz-şefkat, Budist psikolojisinden hareketle psikolog Kristin Neff tarafından kişinin kendisiyle olan pozitif ilişkisi ve kendisine karşı sağlıklı tutumu olarak tanımlanmış bir kavramdır.

Benlik felsefesi bir deneyim öznesini diğer deneyimlerden farklı kılan birçok kimlik koşulunun incelenmesidir. Benlik bazen temelde bilinç, farkındalık ve failliğe bağlı birleşik bir varlık olarak anlaşılır.

<i>Zihin, Benlik ve Toplum</i>

Mind, Self, and Society, Amerikalı sosyolog George Herbert Mead'in öğretilerine dayanan, ölümünden sonra 1934'te öğrencileri tarafından yayınlanan bir kitaptır. Simgesel etkileşim teorisinin temeli olarak kabul edilir. Mind, Self, and Society'nin Charles W. Morris baskısı, kitap sözlü söyleme ve Mead'in öğrencilerinin notlarına dayandığı için kaynak hakkında tartışmalar başlattı. Bununla birlikte, öğrencilerinin derlemesi, Mead'in sosyal bilimlerdeki en önemli çalışmasını temsil eder. Bunların arasında Mead, rol teorisi, folklor metodolojisi, simgesel etkileşimcilik, bilişsel sosyoloji, eylem teorisi ve fenomenoloji gibi çeşitli düşünce okulları dahil olmak üzere insan davranışı, etkileşimi ve organizasyonuna ilişkin kavramsal bir görüş yayınladı.