Holokost, Yahudi Soykırımı veya HaŞoah, Nazi Almanyası döneminde 1941 ve 1945 yılları arasında, Adolf Hitler ve Heinrich Himmler'in liderliğindeki SS güçleri tarafından işgal edilen sınırlar içerisinde yaklaşık 6 milyon Yahudi'nin sistemli bir şekilde öldürüldükleri soykırımdır.
Auschwitz-Birkenau, Nazi Almanyası tarafından II. Dünya Savaşı döneminde kurulmuş en büyük toplama, zorunlu çalışma, sistematik katliam ve imha kampı.
Majdanek toplama kampı, II. Dünya Savaşı'nda Polonya'nın Alman işgali sırasında Schutzstaffel tarafından Lublin şehrinin eteklerinde inşa edilen ve işletilen bir Nazi toplama ve imha kampıydı. Yedi gaz odası, iki ahşap darağacı ve toplam 227 yapısıyla Nazi toplama kamplarının en büyükleri arasında yer alıyordu. Başlangıçta imhadan ziyade zorla çalıştırma amaçlı olsa da, Almanların işgal altındaki kendi anavatanlarındaki tüm Polonya Yahudilerini öldürme planı olan Reinhardt Operasyonu sırasında insanları endüstriyel ölçekte öldürmek için kullanıldı. 1 Ekim 1941'den 22 Temmuz 1944'e kadar faaliyette olan kamp neredeyse hiç bozulmadan ele geçirildi. Bagration Harekâtı sırasında Sovyet Kızıl Ordusu'nun hızlı ilerleyişi SS'lerin altyapısının çoğunu yok etmesini engelledi.
Treblinka imha kampı, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası tarafından işgal altındaki Polonya'da inşa edilen ve işletilen en ölümcül ikinci imha kampıydı. Varşova'nın kuzey doğusunda, günümüzde Mazovya voyvodalığı olan Treblinka köyünün 4 km güneyindeki bir ormanda bulunuyordu. Kamp, Nihai Çözüm'ün en ölümcül aşaması olan Reinhardt Operasyonu'nun bir parçası olarak 23 Temmuz 1942 ile 19 Ekim 1943 tarihleri arasında faaliyet göstermiştir. Bu süre zarfında gaz odalarında 700.000 ila 900.000 Yahudi'nin ve 2.000 Roman'ın öldürüldüğü tahmin edilmektedir. Treblinka'da Auschwitz-Birkenau dışındaki diğer Nazi imha kamplarından daha fazla Yahudi öldürülmüştür.
Belçika'daki Yahudilerin tarihi 1. yüzyıla kadar uzanır. II. Dünya Savaşı'ndan önce 100.000'i bulan ülkedeki Yahudi nüfusu Holokost'tan sonra nüfusunun yarısından fazlasını kaybetti.
II. Dünya Savaşı'ndan önce Slovakya'da 135.000 Yahudi yaşıyordu. Bazıları savaştan önce göç ettilerse de çoğu sürgün sırasında öldürüldü. Mart 1939'da Slovakya Cumhuriyeti Nazi Almanyası kontrolünde bağımsızlığını ilan ettikten sonra Yahudilere karşı kanunlar koymaya başladı; Yahudiler ilk olarak askeri ve hükûmet görevlerinden alındı. Hlinka Slovak Halk Partisi muhafızları Yahudilere saldırmaya başlayıp Eylül 1941'de "Yahudi Kod'u"nu yürürlüğe soktu. Nürnberg Yasalarını andıran bu kod'da Yahudilere sarı kol bandı takma zorunluluğu getirilip, birçok işten ve karışık evliliklerden mahrum edildiler.
Ravensbrück toplama kampı, 1939'dan 1945'e kadar Kuzey Almanya'da, Berlin'in kuzeyine 90 km uzaklukta Ravensbrück köyünün yakınındaki bir bölgede yalnızca kadınlara yönelik bir Nazi toplama kampıydı. Kamp anıtının, savaş sırasında kampta bulunan 132.000 kadına ilişkin tahmini rakamı arasında, yaklaşık 48.500'ü Polonya'dan, 28.000'i Sovyetler Birliği'nden, neredeyse 24.000'i Almanya ve Avusturya'dan, yaklaşık 8.000'i Fransa'dan ve binlercesi diğer ülkelerden yer aldı. Toplamda 20.000'den fazla mahkûm Yahudiydi. Yüzde seksen beşi diğer ırklardan ve kültürlerdendi. Yüzde 80'den fazlası siyasi mahkûmlardı. Pek çok mahkûm Siemens & Halske tarafından köle işçi olarak çalıştırıldı. 1942'den 1945'e kadar Naziler, sülfonamidlerin etkinliğini test etmek için Ravensbrück mahkûmları üzerinde tıbbi deneyler yaptı. 1941 baharında SS, 1944'te kampın gaz odalarını inşa eden ve yöneten erkek mahkûmlar için bitişikte küçük bir kamp kurdu. Ravensbrück kampından geçen kadın mahkûmlardan yaklaşık 50.000'i öldü, gaz odalarında yaklaşık 2.200 kişi öldürüldü.
[[Dosya:Belgian res.jpg|küçükresim|upright=1.14|sağ|Scheldt Savaşı sırasında bir Kanadalı asker ile Belçikalı direnişçi arasındaki konuşma{{efn|Both resistance members (left) wear the white overalls and armband adopted by the Fransızca: Armée Secrète in 1944 as an official uniform of the movement.]] Belçika direniş hareketi II. Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından gerçekleşen Belçika'nın işgali'ni sona erdirmek amaçlı oluşturulmuş direniş hareketidir.
Macaristan I. Dünya Savaşı'ndan yenilgiyle ayrılan devletlerden birisi oldu. Savaştan sonra imzalanan Trianon Antlaşması ile hem toprak kaybedilmişti hem de silah konusunda sınırlandırılmalar mevcuttu. Ayrıca ekonomi konusunda da maddeler vardı. Antlaşmadan önce kaybedilen toprakları geri kazanmak için ülkede komünist devrim Béla Kun harekâtlar düzenlese de başarılı olamadı. Hatta komünist rejim yıkıldı. Bu durumda I. Dünya Savaşı'nda aynı kaderi yaşayan Almanya ile ittifak yapması işten bile değildi. Tabi hükûmet pek istemese de hem kralın isteği hem de Almanlar'ın baskısı sonucunda Anti-Komintern Paktı imzalandı.
Varşova Gettosu, 1 Nisan 1940 tarihinde Nazi Almanyası'nın II. Dünya Savaşı sırasında işgal ettiği Polonya'nın başkenti Varşova'da kurmuş olduğu gettodur. Kurucusu Polonya'nın Genel Valisi Hans Frank'tır. Daha sonra Nürnberg duruşmaları sonucunda idam edildi. Aynı zamanda bu getto Nazi Almanyası'nın işgal ettiği diğer bölgelerde kurmuş olduğu 400'den fazla gettonun en büyüğüdür. Burada yaklaşık 400.000'den fazla Yahudi vardı. Bu gettoda kısmi olarak Romanlar da vardı. Nihai çözüm adı altında Yahudiler'i öldürmeye başlanılmasıyla 254.000 Getto sakini Treblinka imha kampına gönderildi. Bunların hepsi öldürüldü. Ancak bu sevkiyatı durdurmak amacıyla direnişler de gösterildi. Varşova Getto Ayaklanması olarak bilinen ayaklanma gerçekleşti. Toplama kamplarında meydana gelen en büyük direniş, bu kampın imha olmasına sebep oldu.
Westerbork Kampı II. Dünya Savaşı sırasında Hollanda'nın kuzeydoğusundaki Drenthe ilinde kurulan transit kamp. 1939 yazında Hollanda hükûmeti tarafından Hollanda'ya yasadışı yollardan giren Yahudiler için bir mülteci kampı olarak inşa edilmişti.
Türkiye, Holokost döneminde Nazi Almanyası ile güçlü diplomatik ilişkilerini sürdürmesine rağmen, 2. Dünya Savaşı sırasında tarafsız kaldı. Savaş sırasında Türkiye, yurt dışında yaşayan 3.000 ila 5.000 Yahudiyi vatandaşlıktan çıkardı; 2.200 ve 2.500 Türk Yahudi, Auschwitz ve Sobibor gibi imha kamplarına sürüldü ve birkaç yüz Nazi toplama kamplarında hapsedildi. Nazi Almanyası tarafsız ülkeleri Yahudi vatandaşlarını geri göndermeye teşvik ettiğinde Türk diplomatlar, Türk vatandaşlıklarını kanıtlasalar bile Yahudileri ülkelerine geri göndermekten kaçınmaları için talimatlar aldı. Türkiye aynı zamanda savaş sırasında Yahudi karşıtı yasaları uygulayan tek tarafsız ülkeydi. Ancak Alman yetkililer, Türkiye'nin açıkça Yahudi karşıtı yasalar uygulamadığını ve Yahudi karşıtı nefret kampanyaları için uygun olmadığını savaş boyunca birçok kez kaydettiler. 1940 ile 1944 yılları arasında, Türkiye üzerinden Filistin Mandası'na yaklaşık 13.000 Yahudi geçti. Rıfat Bali'nin bir araştırmasına göre, savaş sırasında ayrımcı politikalar sonucunda Türkiye tarafından kurtarılandan daha fazla Türk Yahudi zarar gördü. Bunun yanında, İzzet Bahar'a göre dönemin Türk otoritelerinin Yahudilere olan tavrı diğer ülkelerin hükûmetlerinden farklı değildi ve bu yüzden bu sıradışı zamanlarda meydana gelen olumsuz olayların çoğu için Türkiye suçlanmamalıydı.
Yunanistan'da Holokost, II. Dünya Savaşı boyunca çoğu Auschwitz toplama kampına tehcir edilmek üzere Yunanistan Yahudilerinin toplu katliâmını kapsar. 1945 yılına gelindiğinde, Yunanistan Yahudilerinin %83 ilâ %87'si öldürülmüştü. Bu, Avrupa'da Holokost kapsamında katledilmiş Yahudi toplulukların en büyük ölüm oranlarından biridir.
László Ferenczy, Macar Kraliyet Jandarması'nda bir yarbaydı ve II. Dünya Savaşı ve Holokost sırasında "Merkezi Yahudisizleştirme Birimi"nin üyesiydi.
Holokost'un Macaristan'daki tezahürleri, başta Mart 1944'te Macaristan'ın Nazi Alman işgâline girmesinin ardından yer almak üzere Macaristan Yahudilerinin yarısından fazlasının mülksüzleştirilmesi, tehcir edilmesi ve katledilmesini içerir.
Minsk Gettosu, Nazi Almanyası'nın Sovyetler Birliği'ni istilasından kısa süre sonra kuruldu. Alman işgâli altındaki Sovyet topraklarındaki en büyük gettolardan biriydi. Neredeyse 100 bin Yahudi barındırdı; bunların çoğu Holokost'ta öldürüldü.
Nazi Almanyası'nın 1941 ve 1945 yılları arasında yaklaşık altı milyon Yahudi'yi öldürmesi olan Holokost, tarihte en iyi şekilde belgelenmiş soykırımlardan biridir. Tüm Yahudi kurbanlarını listeleyen bir belge olmamasına rağmen yaklaşık altı milyon Yahudi'nin öldürüldüğüne dair kesin kanıtlar vardır. Ayrıca; Nazilerin, Yahudileri imha kamplarında ve gaz vagonlarında öldürdüğüne ve bunu Nihai Çözüm planı altında sistematik olarak yaptığına dair kanıtlar vardır.
Holokost sırasında ölüm yürüyüşleri, mahkûmların bir Nazi kampından diğer yerlere devasa zorla nakledilmesiydi. Bu, uzun mesafeler yürümeyi içeriyordu ve bu da çok sayıda zayıflamış insanın ölümüyle sonuçlandı. Ölüm yürüyüşlerinin çoğu, İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru, çoğunlukla da 1944 yazı/sonbaharından sonra gerçekleşti. Doğu Cephesi yakınlarındaki Nazi kamplarından çoğu Yahudi olan yüzbinlerce mahkûm, Müttefik kuvvetlerden uzakta, Almanya içindeki kamplara taşındı. Amaçları mahkumların köle emeğini kullanmaya devam etmek, insanlığa karşı işlenen suçlara ilişkin kanıtları ortadan kaldırmak ve mahkûmların Müttefiklerle pazarlık yapmasını engellemekti.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Polonya'nın işgaliyle başlayan Nazi rejimi, Yahudileri ve bazen de Romanları, sömürülerini daha da artırmak için kasaba ve şehirlerin küçük bölümlerine ayırmak ve hapsetmek amacıyla Alman işgali altındaki Doğu Avrupa'da gettolar kurdu. Alman belgelerinde ve getto girişlerindeki tabelalarda, Naziler onlardan genellikle Jüdischer Wohnbezirk veya Wohngebiet der Juden olarak bahsediyordu ve her ikisi de Yahudi Mahallesi olarak tercüme ediliyordu. Holokost tarihçilerinin tanımladığı şekliyle açık gettolar, kapalı gettolar, çalışma, geçiş ve yıkım gettoları dahil olmak üzere birçok farklı tür vardı. Bazı durumlarda, topluca getto ayaklanmaları olarak bilinen, Alman işgaline karşı Yahudi yeraltı direnişinin mekanıydılar.
Sovyetler Birliği'ndeki Holokost, II. Dünya Savaşı'ndaki Holokost'un bir parçası olarak Nazi Almanyası ve Romanya'nın Yahudilere, Romanlara ve eşcinsellere yönelik zulmüydü. Aynı zamanda Barbarossa Operasyonu başlamadan önce Sovyetler Birliği tarafından ilhak edilen Baltık ülkelerindeki Holokost'a da atıfta bulunabilir.