Mizah ya da gülmece, hayatın güldürücü yönünü ortaya çıkaran sanat türüdür. İnsanı gülmeye sevk eden resim, karikatür, konuşma ve yazı sanatıdır. Mizah eserleri sadece şaka, güldürme maksadıyla söylenip, yazılıp, çizilmediği gibi belli fikirleri ifade etmek için de ortaya konulabilir.
Bektâşîlik, adını 13. yüzyıl Anadolu'sunun İslâmlaştırılması sürecinde etkin faaliyet gösteren ve Hoca Ahmed Yesevî'nin öğretilerinin Anadolu'daki uygulayıcısı konumunda olan Hacı Bektaş-ı Veli'den alan, daha sonra ise 14. ilâ 15. yüzyıllarda Azerbaycan ve Anadolu'da yaygınlaşan Hurûfilik akımının etkisiyle ibahilik, teslis (üçleme), tenasüh ve hulul anlayışlarının da bünyesine katılmasıyla 16. yüzyılın başlarında Balım Sultan tarafından kurumsallaştırılan, On İki İmam esasına yönelik sufi/tasavvufî tarikat.
Nasreddin Hoca, Anadolu Selçuklu Devleti döneminde, Hortu ile Akşehir çevresinde yaşamış olan efsanevi kişi ve mizah kahramanıdır.
Balım Sultan, Alevî-Bektaşiliği sağlam bir sistemle hem Türkmen hem de Alevî ve ocaklarıyla kurumlaştırmasıyla bilinen Horasan kökenli Seyyid Alevî-Bektâşî bir Türkmen ve Tasavvuf âlimi olup, Alevî Pîri ve Horasanlı Türkmen Şeyhi Hacı Bektâş Velî'den sonraki ikinci Pîri'dir. Anadoluya Türk-İslam'ı yaymaya görevlendirilen Hacı Bektâş Velî ile birlikte kendisiyle Anadoluya gelen 90.000 Alevî Türkmen Horasan Erenlerin soyuna mensup olup, önemli bir kişiliği vardır. Alevî-Bektâşî Türkmenlerinin günümüz Türkiye'de en çok yoğun olarak Çorum, Tokat, Amasya, Nevşehir (Hacıbektaş) ve Türkiye'nin birçok yöreleri ve illerindeki gibi, Türkmen aşireti ve Balım Sultan'ın Alevî ocaklarından sorumlu olduğu gibi, Alevî-Bektâşî Müslümanların, Hacı Bektaş Velî'den sonra ikinci Pîr, yani Şia-î Batınîyye (Tasavvufî) âlimi bir Rehber, Pîr, Mürşid ve Önder olarak kabul edilir.
Kolu Açık Hacim Sultan olarak da bilinir. Hacı Bektaş-ı Veli’nin akrabası olan ve Hacı Bektaş-ı Veli ile birlikte Horasan’dan gelen Hacim Sultan’ın asıl adı Recep’tir. Uşak’ta Susuz köyünde Germiyanoğullarından Yakup Bey tarafından yaptırılmış türbesi vardır.
Kaygusuz Abdal asıl adı "Gaybi" olan Alevî-Bektaşî halk ozanı ve Türkmen şairi.
Kul Himmet, 16. yüzyılda yaşamış bir halk ozanıdır. Mezarı, doğduğu yer olan Tokat iline bağlı Almus ilçesinin Görümlü (Varzıl) köyündedir. Alevi-Bektaşi mezhebinin Erdebil Tekkesi'ne bağlı Safeviye kolundan olduğu öne sürülür. Yaşadığı dönemde, Pir Sultan Abdal ve Şah Hatayi'yle adı anılmıştır ve Yedi Ulu Ozan'dan biridir. İnancından dolayı çileli bir hayat geçirdiği, zindanlarda yattığı söylenir. Ölümüyle ilgili kesin bilgiler olmamakla beraber, Pir Sultan Abdal’ın 1560'ta asılmasından sonra uzun süre kaçak yaşayıp köyünde vefat ettiği sanılmaktadır. Sevgi, barış, dostluk temelli nefesler söylemiştir.
Tapduk Emre, Horasanlı bir Türkmen dervişi olan Yunus Emre'nin mürşidi olarak tanınır. Doğum tarihi 1210 ve 1215 yılları arasında tahmin edilmektedir. Rivayete göre, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre'nin eğitimini Tapduk Emre'ye emanet eder. Tapduk Emre'den itibaren Anadolu'da "Tapduklular" adında bir topluluğun varlığı belirtilmektedir. Yunus, Nallıhan Tapduk Emre dergahında kırk yıl boyunca odun taşıyan bir derviştir ve taptukluların yetiştirdiği en büyük ozanlardan biri olarak kabul edilir.
Hacı Bektâş Velî ; mistik, seyyid, mutasavvıf, âlim ve İslam filozofu. Alevi-Bektâşiliğin fikir ve isim öncülerindendir. Kendisinin yolunu takip edenlere Bektâşi adı verilir.
Velâyet-nâme-i Hacı Bektâş-ı Velî, Vilâyet-name-i Hacı Bektaş-ı Velî veya Manâkib-ı Hacı Bektâş-ı Velî 15. yüzyılda yazılmış, Hacı Bektaş-ı Veli'nin hayatı hakkında menkıbe türü bir eserdir.
Abdal Musa (Abdal Musa Sultan da denir) 14. yüzyılda yaşamış olan Türk ereni. Ahmed Yesevi dervişlerinden Alevî Türkmen şeyhi olan Pîr-i Horasan Hacı Bektaşi Veli'nin Alevî-Bektaşî Tarikatının mensubudur.
Fıkra, latife, nükte veya nekre, özlü bir anlatımı olan, nükteli ve güldürücü kısa hikâye. Nasreddin Hoca fıkraları, Karadeniz fıkraları ve Bektaşi fıkraları bunlara örnektir. Hikâye şeklinde olmayan güldürücü sözlere espri veya nükte denir. Espri anlamında da kullanılan şaka kavramı ise güldürücü hareketleri de kapsar. Milletlerin ortak hayat görüşünü, zekâ ve hazırcevaplılığını yansıtmaktadır. Sözlü edebiyatın ürünleri olan fıkralar zamanla anonimleşerek iç içe girmiş giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşarak tek bir olayı içinde barındırmaktadır.
Alevî nüfusu, Türkiye'de üçte biri İstanbul bölgesinde yaşayan Alevîler’in daha sonra en yoğun olarak bulundukları yöreler arasında Ankara, Adana, Bursa, Antalya, Aydın Damal ve Zile şehirleriyle, Orta ve Doğu Anadolu'da yer alan Erzincan, Sivas, Malatya, Tunceli illeri gelmektedir. Türkiye'de en çok Alevî köyü ise 60'ı karışık olmak üzere toplam yaklaşık 460 adet köy olup Sivas ilinde yer almaktadır. Bunların ardından sırasıyla, Tunceli, Erzincan, Tokat, Çorum, Kahramanmaraş, Bingöl, Amasya, Erzurum, Malatya, Adıyaman, Yozgat, Hatay, Elazığ, Muş, Balıkesir, Mersin, Kars, Adana, Ankara, Eskişehir, Gaziantep, İzmir, Kırıkkale, Kütahya ve Ordu illeri gelmektedir.
Hurûfî-Bektâşî inancı Hurûfîlik akımı İranlı bir Şiî mutasavvıf olan “Fadl’Allah Ester-Âbâdî” tarafından kuruldu. Halep sınırlarından, Batı Anadolu’ya doğru hareket eden “Hurûfîler” Seyyid Nesîmî’nin H. 820 / M. 1417 yılında Halep’te idamından sonra Irak’tan Azerbaycan’a ve oradan da Doğu Anadolu’ya kadar olan bölgelerde Hurûfîliği yaydılar. Nesîmî’nin Divânı ve hayat hikayesi birçok mutasavvıf için iyi bir kaynak ve sermaye oldu. Nesîmî, daha Fadl’Allah Yezdânî’nin “Hurûfîlik” mezhebinin ortaya çıkmasından beş asır önce yaşayan Hulûl ve ilhada yönelik söylemleri nedeniyle de aynı sonucu paylaşmış olan Hallâc-ı Mansûr’un yolunda olarak kabul edildi. Aslen İbâh’îyyûn olan “Hurûfîler”, aynı zamanda Mücessime’den olduklarından dolayı, Cenâb-ı Hakk’ın cisim olarak, Bâtınîliğin esas prensibi olan hulûle olan inançları nedeniyle de “Fadl’Allah Hurûfî” şeklinde belirdiğine inanırlar.
Muhyiddin Abdal, Türk hurufi şairdir. 16.yüzyıl kaynaklarında ismi geçer. Hacı Bektaş-ı Veli, Otman Baba ve Balım Sultan gibi mutasavvıflardan bahseder. Edirne ile Kırklareli arasındaki Çöke'de yaşamış olduğu söylenir. "Muhyiddin Baba Türbesi Mezarı" da buradadır. Prof.Dr. Şükrü Elçin'e göre Muhyiddin Abdal'ın ölüm tarihi 1529'dur. Bektaşî ulularından biri olarak kabul edilmektedir. Hece vezni ile Hurufi anlayışta yazdığı şiirlerini küçük bir divanda toplamıştır.
Arnavutluk'ta İslam, esas olarak Osmanlı İmparatorluğu'nun hakimiyetinin başladığı dönemde yaygınlaşmıştır. Bu dönemde Arnavutların çoğunluğu zamanla İslam'a ve özellikle Sünni ve Bektaşi olmak üzere iki mezhebe mensup oldular.
SpringBoard iOS ana ekranını yöneten standart bir uygulamadır. Diğer görevler arasında WindowServer'in başlatılması, uygulamaları başlatma ve önyükleme ve başlangıçta bazı aygıt ayarlarının yapılması sayılabilir.
Favicon, kısayol simgesi, website ikonu, sekme ikonu, URL ikonu veya yer imi ikonu olarak da bilinir, bir veya daha fazla küçük simge içeren bir dosyadır, belirli bir web sitesi veya web sayfası ile ilişkili. Bir web grafik tasarımcısı böyle bir simge yaratabilir ve onu bir web sitesine çeşitli yollarla yükleyebilir ve ardından grafiksel web tarayıcısı bundan yararlanabilir. Favicon desteği sağlayan tarayıcılar tipik olarak bir tarayıcının faviconunu adres çubuğu ve yer imleri listesinde sayfanın adının yanında gösterir. Sekmeli tarayıcı özelliğini destekleyen tarayıcılar tipik olarak sekmedeki sayfanın başlığının yanında bir sayfanın favicon'unu gösterir ve siteye özgü tarayıcı favicon'u masaüstü simgesi olarak kullanır.
Bektaşi Tarikatının Egemen Devleti, Avrupa'da önerilen bir mikrodevlet ve şehir devleti olup, tamamen Arnavutluk'un Tiran şehri sınırları içinde, mevcut Bektaşî Dünya Merkezi'nde yer alacaktır. Kurulması halinde, Vatikan'dan daha küçük olacak ve 27 dönümlük (0.11 km²) toplam yüzölçümüyle dünyadaki en küçük yüzölçümüne sahip ülke unvanını alacaktır.