Myndos ya da Türkçede okunuşuyla Mindos, Antik yazarların sıkça sözünü ettiği, Mausolos'un kurmuş olduğu şehridir. Yerleşim Bodrum yarımadasının en batısına düşen, bugünkü Gümüşlük ilçesinin bulunduğu bölgede yer almıştır. Ege Denizi ile Akdeniz'in kesişme noktasında bulunan kent, MÖ 640 yılında Anadolu'nun en eski medeniyetlerinden Lelegler tarafından kurulmuştur.
Faselis ya da Phaselis , Likya'da bulunan antik Yunan ve Roma kentidir. Günümüzde Antalya'nın Kemer ilçesi yakınlarındadır. Faselis, tarihî özelliklerinin yanında plajlarıyla da bir deniz turizmi alanı işlevi görmektedir.
Aspendos veya Belkıs, Antalya ili Serik ilçesinde bulunan Belkıs köyünde yer alan antik tiyatrosuyla meşhur bir antik kenttir. Pamfilya'nın en zengin şehirlerinden birisidir.
Leukai antik kenti, Günümüzde İzmir İl sınırları içindeki Çamaltı Tuzlası, Üçtepeler mevkiinde yer almaktadır.
Karabiga, Çanakkale ilinin Biga ilçesine bağlı yerleşim yeridir.
Gaius Plinius Secundus Maior ya da Büyük Plinius veya Yaşlı Plinius Como doğumlu, Romalı tarihçi, bilgin, avukat, yazar, doğa bilimci, komutan ve filozoftur. Naturalis Historia adlı kitabın yazarı olmasıyla tanınır. Gençlik yıllarında 10 yılı aşkın bir süre Roma ordusu'nda görev yapmıştır. Vespasianus döneminde Galya, Afrika ve İspanya'da praetorluk (vekillik) yapmıştır. Savaş, retorik, hitabet, gramer ve tarih alanlarında da kitaplar yazmıştır ancak o kitapları günümüze ulaşamamıştır. Günümüze ulaşabilmiş olan en önemli eseri Naturalis Historia adlı eser olup, 37 kitaptan oluşmaktadır; eserini Titus'a ithaf etmiştir. Vezüv Yanardağı'nın patlaması sırasında Stabiae'da hayatını kaybetmiştir.
Misya, Antik Çağ'da Anadolu'nun kuzeybatısında yer alan ve günümüzde yaklaşık olarak Bandırma, Erdek, Balıkesir, ilinin tümünü, Manisa, İzmir, Kütahya, Bursa, Çanakkale illerinin bir kısmını kapsayan bölge ve çevrenin adıdır. Herodot’tan 400 yıl sonra Amasya doğumlu coğrafyacı Strabon yazdığı Coğrafya isimli kitabında Uludağ, Olympos ve Mysia Olympos’u olarak geçer. Strabon, Mysia isminin aslının Lidya'lılarda gürgen ağacı anlamına gelmekte olduğunu belirtir. Ünlü coğrafyacı, Prusia (Bursa) kentinin Mysia Olympos’u (Uludağ) eteklerinde kurulduğunu, Frigyalılar ve Misyalılar sınır komşusu olduğunu belirtir.
Rodoslu Apollonios, MÖ 3. yüzyılda yaşamış şair ve İskenderiye Kütüphanesi yöneticisidir. Argonautika adlı ünlü yapıtında İason ve Argonotların, Altın Post’un ele geçirmek için yaptıkları efsanevi yolculuğunu anlatır. Yaşadığı dönemin saygın dilbilimcilerinden biri de olan şair hakkında günümüze yeterli bilgi ulaşamamıştır. Milattan önce 295-290 yılları arasında İskenderiye’de doğduğu sanılmaktadır. Meşhur ozan Kallimakhos’un öğrencisidir. Bazı şehirlerin kuruluş efsanelerini anlatan Ktiseis, Kanopos hakkında üç şiir ve birkaç epigram sadece çağdaşlarının yaptığı atıflar sayesinde bilinmektedir. En tanınmış ve günümüze de ulaşan tek eseri, antik dünyada çok sevilen “Altın post ve Argonotlar” efsanesini ayrıntılarıyla ele alan Argonatika destanıdır. Kahramanlarının karakter tahlillerinde ve duygusal sahnelerde çok başarılı olan yazarın bu eseri antik edebiyatın en lirik ve en duygusal dizelerini barındırır. Bu eser şairinin günümüze dek ulaşmasını sağlayan yegane kaynaktır. Ayrıca şair bu eseri ile Ovidius ve Vergilius'a da esin kaynağı olarak başka eserler ile de karşımıza çıkmaktadır.
Pomponius Mela, Algeciras, İber Yarımadası'nda doğmuş Romalı coğrafyacıdır. Doğum tarihi tam olarak bilinmemektedir. 45'te ölmüştür.De situ orbis libri III. adlı yaklaşık 100 sayfalık eseri anlatım özellikleriyle dikkat çeken Latince eseridir. Plinius Naturalis Historia adlı çalışmasında Mela'dan etkilenmiştir. L. Annaeus Mela, Yaşlı Seneca ve Seneca'nın kardeşi kendisinden eserlerinde bahsederler. Strabon'un coğrafi görüşlerine katıldı. Dünyayı beşe bölerek sadece ikisinde yaşam bulunabileceğini söyledi. Kitabı antik çağdan sonra 1471'de Milano'da basıldı. 1998'de de İngilizce yayımı yapılmıştır. Türkoloji açısından önemli bir kaynak olan eseri Azak Denizi'nin doğusunda yaşayan Türkleri batıda tarif eden ilk kayıttır.
Tripolis, eskiden Ischopolis, Pontus'ta, aynı adı taşıyan bir nehir üzerinde ve hoş bir limana sahip antik bir kale kentiydi; Türkiye'nin Giresun İli, Tirebolu ilçesindedir. Mosinikler'e aitti ve Zefirium Burnu'ndan 18 km doğuda yer alıyordu. Burası kayalık bir tepe üzerindedir.
Rioni veya Rion Nehri Gürcistan'ın batısındaki başlıca nehirdir. Raça bölgesindeki Kafkas Dağları'ndan doğan nehir, Poti şehrinin kuzeyinden geçerek batıya doğru ilerler ve Karadeniz'e akar. Bir zamanlar Kolhis'in antik kentlerinden olan Kutaisi şehri, nehrin yanına kurulmuştur.
Zidritler Klasik Antik Çağ'da Kolhis'te yaşamış eski topluluklardan biriydi. Yaşadıkları bölgenin kuzey sınırını Karadeniz, güney sınırını ise Apsarus Nehri oluşturmaktadır. Batıda Mahelonlar, doğuda ise Lazlarla komşulardı. 2. yüzyılın başlarında yaşamış Romalı yazar Arrianus, batıdan doğuya doğru sıralayarak birçok komşu ve etnik açıdan bağlantılı olması muhtemel kabileleri şöyle listelemiştir: Sanniler (Sanigler), Drilae, Maçelonoi, Henioçoi, Zudreitai ve Lazlar. 4. yüzyılın sonlarında yaşamış Periplus Ponti Euxini bu halkın daha güneyde ve Akamosis ve Arçabis nehirleri arasında yaşadığını iddia etmiştir. Zidritlerin sosyal ve politik hayatı hakkında çok az şey biliniyor, ancak MS 130'lu yıllarda doğu Gürcistan’daki İberya kralına itaat ettikleri düşünülmektedir.
Tibarenler Herodot, Ksenofon, Strabon ve diğer klasik antik dönem yazarlarının söz ettiği bir topluluktur. Tibarenlerin proto-Kartveli veya İskit kökenli olduğuna inanılmaktadır. Strabon, Tibarenlerin Moschici ve Colchici Dağları arasında kalan bölgede yaşadığını ve en önemli şehirlerinin Cotyura (Ordu) olduğunu yazmaktadır. Tibarenlerden tüm görevlerini neşe içinde yerine getiren zararsız ve mutlu insanlar olarak bahsedilmektedir. Savaş ekipmanları tahta miğferler, küçük kalkanlar ve uzun uçlu kısa mızraklardan oluşuyordu. Ksenofon ve ordusu onların ülkesinde üç gün geçirmiştir. Tibarenler, M.Ö. 6. ve 5. yüzyıllarda Ahameniş İmparatorluğu tarafından yenilgiye uğratıldı ve XIX. Satraplığa dahil edildi.
Mosinikler Antik Yunanların, Pontus'ta yaşayan halkı tanımlamak için kullandığı isimdi.
Cavares, Galyalı bir kabiledir. Cavares muhtemelen aşağı Rhône Nehri vadisinde yaşayan halkların kurduğu ittifaka verilen bir isimdi. Kabilenin merkezi ve müstahkem şehirleri Avennio, Arausio ve Cabellioydu. Cavares halkının çok erken dönemde Roma etkisiyle kendi kimliğini yitirdiği tahmin edilmektedir.
Bu sayfada antik Kolhis halklarının listesi bulunmaktadır.
Pygela ya da Phygela, Efes'in güneyinde Kuşadası Körfezi kıyısında, küçük bir antik İyonya kasabasıydı. Tarihte sağlık şehri olarak kurulan ilk yerleşim yerlerinden biri olan kentin kuruluşu Yunan mitolojisinde Miken Kralı Agamemnon'a atfedilir. Kuruluş mitinde ilk yerlilerini Troya Savaşı sonrasında Aka ordusunun bir bölümünün oluşturduğundan bahsedilir ancak arkeolojik buluntular kentteki ilk yerleşimin tarih öncesi dönemlere tarihlendiğine işaret etmektedir. Erken Tunç Çağı'ndan Orta Bizans Dönemi'ne kadar kesintisiz yerleşimin olduğu düşünülen kent, MÖ 5. yüzyılda Attika-Delos Deniz Birliği'nin üyeleri arasında yer almıştır. Bir polis olan kentte Artemis Munychia tapınağı bulunmaktaydı.
Scylace veya Skylake, Kyzikos'un doğusunda, Propontis kıyısında bulunan antik Mysia kasabasıydı. Bir Pelasg kasabasıydı Placia ile komşuydu. Periplus of Pseudo-Scylax sadece Placia'dan bahseder, ancak Pomponius Mela ve Yaşlı Pliny her ikisinin de hala var olduğunu söyler.
Salmydessus veya Salmydessos, ayrıca Halmydessus veya Halmydissos (Ἁλμυδισσός), Boğaz girişinin yaklaşık 97 kilometre kuzeybatısında, Euxine üzerinde, antik Trakya'nın bir kıyı kasabasıydı. Haemus'un doğu kolları burada kıyıya çok yaklaşır ve onu Hebrus vadisinden ayırırlar. Salmydessus halkı böylece Trakya'nın daha az barbar kısımlarıyla iletişimden kesildi ve vahşi ve insanlık dışı karakterleriyle kötü bir üne kavuştular; bu da kıyıları son derece tehlikeli olan ülkelerinin karakteriyle iyi uyum sağlıyordu. Şehri yanlışlıkla Küçük Asya'ya yerleştiren Aiskhylos, Salmydessus'u "denizlerin engebeli çenesi, denizcilere düşman, gemilerin üvey annesi" olarak tanımlar; ve Xenophon, zamanında halkının çok sistematik bir şekilde enkaz kaldırma işini yürüttüğünü, kıyının boyunca dikilen direkler vasıtasıyla bölümlere ayrıldığını ve her bölümün tahsis edildiği kişilerin, üzerine atılan tüm gemileri ve kişileri yağmalama hakkına sahip olduğunu bildirir. Bu planın, daha önce ayrım gözetmeksizin yağmalama uygulamaları nedeniyle aralarında sık sık meydana gelen kan dökülmesini önlemek için benimsendiğini söyler. Strabon, Euxine kıyısının bu bölümünü "çöl, kayalık, limanlardan yoksun ve tamamen kuzey rüzgarlarına açık" olarak tanımlar; ve Xenophon, ona bitişik denizi "balık sürüleriyle dolu" olarak nitelendirir. İlk yazarlar Salmydessus'tan yalnızca bir bölge olarak bahsediyordu, ancak daha sonraki yazarlar, Apollodorus, Yaşlı Plinius ve Pomponius Mela, bundan bir kasaba olarak bahsediyor.