İçeriğe atla

Beden dili

Beden dili veya vücut dili, bir sözsüz iletişim biçimidir.[1] Beden dili insanın bedeni vasıtasıyla hislerini, fikirlerini karşı tarafa doğru ve anlaşılır bir şekilde iletmesidir.[2][3]

İnsanlar birbirleriyle ilk olarak konuşarak değil beden dilleri aracılığıyla iletişim kurmuşlardır ve beden dili insanların kullandıkları ilk dil olmuştur. İnsanlar bu iletişim aracını kullanarak duygu, düşünce, istek, ihtiyaç ve ruhsal kapasitelerini paylaşmışlardır.[4]

Genel bakış

Dil gelişiminin ilk aşamasında insanlar kendini hareketlerle, sözsüz olarak ifade etmiştir. Sözcükler ve konuşma daha sonradan ortaya çıkmıştır. Beden dili; hareket, jest-mimikler, duyguların ifade edilmesi, duruş şekli, ses tonu, vücut hareketleri gibi birçok önemli unsuru içinde bulunduran ve iletişimde çok önemli yeri olan bir araçtır.[5] Beden dili, bireyler iletişime geçtiği anda devreye girmeye başlar.[6] Beden diliyle daha çok duygular, istekler ve arzular ifade edilir.[7] İletişimin yarısını beden dilinin kapsadığı düşünülmektedir. Dolayısıyla iletişim kurarken beden dilini nitelikli kullanan kişiler diğerlerine göre iletişim kurmakta daha iyidirler. İletişimde düşünceler sözlü olarak aktarılırken duygular sözsüz olarak yani beden diliyle aktarılır. İnsanlarla kurulan iletişimde beden dili olmazsa olmazdır ve tamamlayıcı öğe olarak işlev görür. Yalnızca bedenin kullanımı değil kıyafetler de bedensel dışavurumu pekiştirir. Beden dili bedenin imajından farklı düşünülemez.[8]

İnsanlarla sadece göz teması kurmak bile bir tür iletişimdir ve beden dili benliğin yansımasıdır. Beden dili her kültürde farklıdır, genelleme yapılamaz. Kişinin kendini nasıl hissettiği, güçlü olup olmayışı, güzel veya çirkin oluşu vb. kendini tanımladığı kavramlar beden dilini de etkiler. Benlik saygısı doğru beden dilini doğurur.[9]

İnsan bilinçli veya bilinçsiz olarak yaptığı hareketlerle karşısındaki kişiyi veya topluluğu etkileyebilir hatta yönlendirebilir. Örneğin; kendinden emin insanlar omuzlarını geniş ve dik tutar. Bir iş adamı kriz anında sakin kalarak kendinden emin olduğunu gösterir veya bir psikolog danışan karşısında heyecansız mimiklerle iletişim kurarak danışan üzerinde doğru etkiyi bırakır.[2]

Sözsüz iletişim insan ilişkilerini düzenlediği ve sözel iletişime katkı sağladığı için aynı zamanda sözel iletişimin yerini alabilir. Kültürler arası ve cinsiyetler arası sözsüz iletişim kullanımı birbirinden farklıdır. Bu fark insanlar arası iletişimin yapısını etkileyebilir. Her durumun kendi içinde kendine ait sözsüz iletişim kuralları vardır ve bunlar birbirinden farklı olabilir. Sözsüz iletişimin birçok ifade kanalı vardır, doğada kesintisizdir ve belirsizlik gösterir. Genel olarak kullanılan kelime ile tutarsızdır. Sözsüz iletişim ve sözlü iletişim birbirine zıt olduğunda kişiler iletişimde esas anlatılmak isteneni anlamlandırmanın bir aracı olarak sözsüz iletişime güven duyma eğilimindedir. Sözsüz iletişim unsurlarından bilhassa beden dili sözlerle ifade edilenlerin yanı sıra güçlü bir ifade de iletir. Sese dair bütün özellikler anlatılmış olanların içeriğini etkiler. Örneğin; ses tonu, sesin hızı vb.

  • Söylenen sözler bir kez de beden dili tarafından ifade edilir.
  • Sözlerinizin kastettiği ile beden dilinizin kastettikleri birbirinden farklı olabilir.
  • Sözlü iletinin yerini beden dili alabilir.
  • Sözlerinizle anlatmak istediğiniz şeyin anlamını beden dili güçlendirir.[1]

İletişim değerler ağıyla başlar ve onunla biter. Bu süreçte bu değerlerin somut bir şekli de bedene yansır. İletişim bir süreci kapsar ve bu sürecin yapıtaşlarından biri de İnsan vücududur. İlk 30 saniye ve 3 dakikada insanlar birbirleriyle alakalı bir yargıda bulunurlar ve bu süreçte bedenin ve sesin sözcüklere oranla 9 kat daha büyük bir etken olduğu belirlenmiştir. Beden dili o ana olan hakimiyete can veren bir yaratma işlevidir. Kişiye hayatta üstlenmiş olduğu farklı farklı rolleri canlandırma imkanı sunar.[10]

Konu üzerine yapılan çalışmalar

Birdwhistell'in çalışmalarına göre iletişim %35 sözel olan %65 sözel olmayan yollarla gerçekleşir. Mehrabian'ın çalışmasında ise iletişim %7 sözel %38 ses yoluyla %55 de sözel olmayan yollarla gerçekleştiği belirtilmiştir.[11]Charles Darwin tarafından 1872-1877 senelerinde beden dili konusunda yapılan çalışmalar bugün hâlâ bu alanda geçerliliğini korumaktadır. Darwin, bu çalışmalarında sözel olmayan iletişimin öğelerini üç ana başlıkta incelemektedir:

  • Dil dışı unsurlar (paralanguage),
  • Hareketler (kinesics),
  • Bedenin mekandaki konumu (proxemics).[4]

Beden dili farkında olunmasa da duygu durumunu, aklıdan geçenleri ve daha fazla bilgiyi yansıtır. Bu bilgilerin işlenmesi esnasında ise beynin belirli aktivasyon alanları tetiklenir. Bu alanlar üç beyin ağı şeklinde karşımıza çıkar:[12]

  1. Refleksleri içeren duygusal beden dili
  2. Visuomotor algısı
  3. Beden farkındalığı

İlk iki ağ için giriş sistemi denilebilir. bu iki sistem üçüncü ağ ile ilişkilendirilmektedir.[12]

Mümtaz Turhan, beden dilinde mimikler ile ilgili çalışma yapmış ve bu tez çalışması kitap olarak yayınlanmıştır. Turhan'a göre mimikler yalnızca kendi başına bir anlam ifade etmez ve iletişimde eksik kalır. Mimiklerin daha etkin hâl alabilmesi için içinde bulunduğu kontekste değerlendirilmesi gerektiğini savunmuştur. Bunu da bir dizi deneyle kanıtlamıştır. Mümtaz Turhan, bu tez ve deneyleriyle dünyada ilk kez beden dili üzerine çalışanlardan biri olmuştur.[13]

Kaynakça

  1. ^ a b Phutela, Deepika (14 Ocak 2016). "The Importance of Non-Verbal Communication" (İngilizce). Rochester, NY. 
  2. ^ a b Çalişkan, Nihat; Yeşil, Rüştü (1 Ocak 2005). "EĞİTİM SÜRECİNDE ÖĞRETMENİN BEDEN DİLİ". Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi. 6 (1): 199-207. ISSN 2147-1037. 31 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Mayıs 2022. 
  3. ^ İmer, Kâmile; Kocaman, Ahmet; Özsoy, A. Sumru (2013). Dilbilim Sözlüğü. Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi. s. 47. ISBN 978-605-4238-53-8. 
  4. ^ a b Baltaş, Z; Baltaş, A (2016). Bedenin dili (49 bas.). Remzi Kitabevi. 
  5. ^ Kayabaşli, Güler; Atici, Elif; Özçakir, Alis (2022). "Opinions of the 6th Grade Medical Students About Communication and Body Language: A Cross-Sectional Study". Turkiye Klinikleri Journal of Medical Ethics-Law and History (İngilizce). 30 (1): 15-25. doi:10.5336/mdethic.2021-85635. ISSN 1303-4332. 31 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Mayıs 2022. 
  6. ^ Özbent, Sueda (1 Haziran 2007). "Sınıfta Beden Dili". Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi. 27 (2): 259-289. ISSN 1301-9058. 31 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Mayıs 2022. 
  7. ^ Tok, Mehmet; Temel, Hasan (2014). "Body Language Scale: Validity and Reliablity Study". ISSN 1304-9496. 
  8. ^ Cangil, Binnur ERİŞKON (22 Mart 2012). "Beden Dili ve Kültürlerarası İletişim". HAYEF Journal of Education. 1 (2): 69-78. 31 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Mayıs 2022. 
  9. ^ Ertürk, Yıldız Dilek (23 Ocak 2012). "BEDENİN İKİ YANSIMASI: BEDENLE İLETİŞİM, İLETİŞİMDE BEDEN". İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi | Istanbul University Faculty of Communication Journal (24): -. doi:10.17064/iüifhd.79252. 31 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Mayıs 2022. 
  10. ^ Üstünsel, Gülcan (6 Ağustos 2018). "Etkili iletişim becerileri ve beden dili". []
  11. ^ Gülenç, Ayşenur (23 Ekim 2020). "Kişilerarası iletişimde beden dilinin önemi". 31 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Mayıs 2022. 
  12. ^ a b Canderan, C., Maieron, M., Fabbro, F., & Tomasion, B (2020). Understanding body language does not require matching the body’s egocentric map to body posture: A brain activation fMRI study. Perceptual and Motor Skills,127(1), 8-35.
  13. ^ İpek, Ozan (28 Temmuz 2017). "Beden Dili Çalışmalarında Unutulan Bir Eser: "Yüz İfadelerinin Tefsiri Hakkında Tecrübi Bir Tetkik"". Ana Dili Eğitimi Dergisi: 485-492. doi:10.16916/aded.331260. ISSN 2147-6020. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Edebiyat</span> sözlü ya da yazılı anlatıma dayanan sanat

Edebiyat, yazın veya literatür, dil aracılığıyla; duygu, düşünce, hayal, olay, durum veya herhangi bir olgunun edebî bir tarzda ve etkili bir şekilde yazılı veya sözlü anlatımını gerçekleştiren; malzemesi söz ve ses; muhatabı insan olan bir sanat dalıdır. Edebî yazılar yazan sanatçılara edebiyatçı denir. Daha kısıtlayıcı bir tanımla, edebiyatın; bir sanat formu olarak oluşturulan yazılar olduğu düşünülmüştür. Bunun nedeni, günlük kullanımdan farklı olarak edebiyatın, dil ürünü olmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Dil</span> insanlar arasında iletişim kurmayı sağlayan doğal bir iletişim aracı

Dil, insanlar arasında anlaşmayı ve iletişimi sağlayan doğal bir araç, kendisine özgü kuralları olan ve ancak bu kurallar içerisinde gelişen canlı bir varlık, çok boyutlu kavramlar bütünü; temeli tarihin bilinmeyen dönemlerinde atılmış bir gizli anlaşmalar düzeni, seslerden örülmüş toplumsal bir kurum ve yapıdır.

<span class="mw-page-title-main">Doğal dil işleme</span> bilgisayar bilimi ve dil bilimi alanı

Doğal Dil İşleme, yaygın olarak NLP olarak bilinen yapay zekâ ve dilbilim alt kategorisidir. Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca gibi doğal dillerin işlenmesi ve kullanılması amacı ile araştırma yapan bilim dalıdır.

Karma, Sanskrit dilinde “yapmak, eylemek, bir fiilde bulunmak” anlamındaki “kri” sözcüğünden türetilmiştir. Karma sözcüğü farklı sözcüklerle birlikte kullanılarak; karma yasası, karmik plan ve karmik telafi gibi farklı anlamlara gelen terimlerin oluşturulmasında kullanılmıştır. Hinduizm, Budizm, Jainizm, Taoizm, Sihizm ve teozofide kullanılan bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Zihin felsefesi</span> Zihnin doğasıyla ilgilenen felsefe dalı

Zihin felsefesi, zihin, zihinsel olaylar, zihinsel işlevler, zihinsel özellikler, bilinç ve bunların fiziksel bedenle, özellikle beyinle ilişkilerini inceleyen felsefenin bir alt araştırma koludur. Bedenin zihinle ilişkisi bakımından zihin-beden sorunu, zihnin doğası ve onun fiziksel bedenle ilişkili olup olmadığı gibi diğer sorunlara rağmen, zihin felsefesinin merkezinde yer alan bir sorun olarak görülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Mimik</span>

Mimik, bir duygu ve düşüncenin kaş, göz, ağız, yüz hareketleriyle anlatılmasıdır. Mimikler, bir duyguyu veya düşünceyi anlatmak ve duyguları pekiştirmek için kullanılmaktadır. Mimik ve jestlerin kullanılmasıyla yapılan sanata "Pandomim", mimik ve jestlerle yapılan iletişime de "Beden dili" veya "Vücut dili" adı verilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Sözsüz iletişim</span>

Sözsüz iletişim, konuşulan dilin dışında, jestler, mimikler ya da diğer dilsel olmayan işaretler aracılığıyla ifade edilen iletim biçimlerini kapsar. Günlük iletişimin önemli bir kısmı sözsüz iletişime dayanır. Sözsüz iletişimde bilginin iletimi kültüre bağlı değişiklikler gösterdiği gibi, cinsiyete bağlı olarak da değişebilir.

<span class="mw-page-title-main">Pandomim</span> sözsüz tiyatro oyunu

Pandomim, pantomim, sözsüz oyun ya da mim sanatı, en basit anlatımıyla sözsüz tiyatro oyunudur. Gösteri sanatının dallarından biridir. İngiliz pandomimi (panto) ile karışmaması için kısaca "mim" olarak ifade edilir.

İletişim, iletilmek istenen bilginin hem gönderici hem de alıcı tarafından anlaşıldığı ortamda bilginin bir göndericiden bir alıcıya aktarılma sürecidir. Organizmaların çeşitli yöntemlerle bilgi alışverişi yapmalarına olanak tanıyan bir süreçtir. İletişim tüm tarafların üzerinden bilgi alışverişi yapılacak ortak bir dili anlamalarına ihtiyaç duyar.

Waldorf eğitimi, Rudolf Steiner tarafından yine onun kurucusu sayıldığı antropozofi ilkeleri üzerinde şekillenen bir eğitim sistemidir. 20. yüzyılın başlarında oluşturulan bu eğitim prensipleri, 1919 yılında Almanya'nın Stuttgart şehrinde kurulan ilk Waldorf okulu ile uygulanmaya başlandı.

<span class="mw-page-title-main">Paul Ekman</span> Amerikalı psikolog

Paul Ekman, insan duyguları ve bunların yüz ifadeleri (mimikler) üstündeki etkileriyle ilgili yaptığı çalışmalarıyla öncü olan bir psikologdur.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal ağ</span> Kişinin çevresindeki diğer kişilerle oluşturduğu ilişki ağı

Sosyal ağ kavramını ilk kez 1954 yılında Barnes, kişinin çevredeki diğer insanlarla olan ilişkilerini tanımlamak amacıyla kullanmıştır. İnternet ortamında, kullanıcıların kendilerini tanımlayarak her kültürden farklı kullanıcı ile iletişime geçtiği, bunun yanında normal sosyal yaşamda kullanılan jest ve mimik hareketlerini simgeleyen sembollerle duygu ve düşüncelerini sanal olarak ifade ettiği, bu şekilde sosyal iletişim kurduğu ortamlar “sosyal ağ” olarak tanımlanmaktadır. Bugün sosyal ağlar dediğimizde en büyük örnek olarak karşımıza Facebook, Instagram, Twitter ve LinkedIN gibi web siteleri çıkmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Mesaj</span> söz ya da yazıyla gönderilen ve belli bir anlamı olan haber

Mesaj ya da ileti, alıcıların bazılarına alıcı veya grup tarafından tüketilmek üzere kaynak tarafından tasarlanan bir iletişim ayrık birimidir. Bir mesaj kurye, telgraf, güvercini ve elektronik otobüs dahil olmak üzere çeşitli yollarla, tarafından teslim edilebilir. Terim başlangıçta Kısa Mesaj Servisi (SMS) kullanılarak gönderilen mesajlara atıfta bulunuyordu. Multimedya Mesajlaşma Hizmeti (MMS) ve Zengin İletişim Hizmetlerini (RCS) kullanan multimedya mesajlarını içerecek şekilde alfasayısal metnin ötesine geçmiştir.

Pozitif psikoloji, 1990'lı yılların sonlarında başlayan bir akımdır ve günümüze geldikçe önem kazanan bir araştırma alanı haline gelmiştir. Pozitif psikoloji hakkındaki araştırmalar ve kuram geliştirme çabaları sayıları gittikçe artan bir psikolog grubunun dikkatini çekmektedir ve hümanistik psikoloji hareketinin en uzun soluklu mirasını temsil edebilir. Ancak bazı psikologlar, hakkını teslim etseler de, pozitif psikolojiyi hümanistik psikolojinin ‘’ yeniden paketlenmesi’’ olarak görüyorlar. Pozitif psikoloji, “bireylerin, grupların ve kurumların uygun bir şekilde işlev görmesine yardımcı olan ve onların gelişmelerine katkı sağlayan durumlar ve koşulların bir çalışması” olarak tanımlanmıştır.

Jestbilim veya kinesik, insan mimiklerinin, jestlerinin ve birbirine bağlı veya bağımsız diğer sözsüz vücut davranışlarının incelenip yorumlanmasını konu alan bilim dalı. Ray Birdwhistell tarafından kurulmuştur.

Bedenlenmiş biliş, bilişin birçok özelliğinin, organizmanın bedeninin çeşitli yönleri tarafından şekillendirildiğini ifade eden teoridir. Bilişin özellikleri, kavramlar ve kategoriler gibi üst düzey zihinsel yapılarla ve bilişsel görevlerde gözlenen performansla ilişkilidir. Bedenin çeşitli yönleri ise; motor sistem, algı, beden-çevre etkileşimi ve organizmanın yapısında yerleşik olan dünya hakkındaki varsayımlara işaret eder.

İletişimsel yeterlilik, bir dil kullanıcısının sözdizimi, morfoloji, fonoloji ve benzerlerine ilişkin gramer bilgisini ve ayrıca ifadelerin nasıl ve ne zaman uygun şekilde kullanılacağına ilişkin sosyal bilgiyi kapsar.

Kültürlerarası yeterlilik diğer kültürlerden insanlarla etkili ve uygun iletişime yol açan hedeflenen bilgi, beceri ve tutumları gösterme yeteneğini ifade eder.

Kişilerarası ilişki, bir kişinin başka toplum fertleri ile bilişsel ve fiziksel olarak devamlı etkileşimde olması durumudur. Bu tür ilişkiler genellikle insan türünün "ait olma" içgüdüsüne paralel olarak oluşturduğu sözlü veya sözsüz ilişkiler ağını kapsar. Bu ilişkiler duygu, düşünce tarzları ve davranış tarzları ekseninde gelişme gösterir. Kişilerarası ilişkilerde ilk izlenimler kilit bir rol oynar; ilk izlenimler genellikle fiziksel çekicilik, yakınlık, benzerlik ve saygınlık başlıkları altında oluşur.

<span class="mw-page-title-main">İletişim modelleri</span>

İletişim modelleri, iletişim sürecinin basitleştirilmiş temsilleridir. Çoğu model hem sözlü hem de sözsüz iletişimi tanımlamaya çalışır ve genellikle bunları bir mesaj alışverişi olarak görür. İşlevleri, karmaşık iletişim sürecine ilişkin genel bir bakış sunmaktır. Bu, araştırmacıların hipotezler oluşturmasına, iletişimle ilgili kavramları gerçek dünyadaki durumlara uygulamasına ve öngörülerini test etmesine yardımcı olur. Kullanışlı olmalarına rağmen birçok model, temel unsurları göz ardı ettiklerinden dolayı çok basit oldukları iddiasıyla eleştirilmektedir. Farklı bileşenler ve bunların etkileşimleri genellikle bir diyagram şeklinde sunulur. Bazı temel bileşenler ve etkileşimler modellerin çoğunda sıklıkla kullanılmaktadır. Bunlar arasında bir göndericinin bilgiyi bir mesaj şeklinde kodlaması ve bir kanal aracılığıyla bir alıcıya göndermesi fikri yer almaktadır. Alıcı, ilk fikri anlamak için mesajın kodunu çözmeli ve bir tür geri bildirim sağlamalıdır. Her iki durumda da gürültü araya girebilir ve mesajı bozabilir.