İçeriğe atla

Bebek uyku eğitimi

Bebek uyku eğitimi, ebeveynlerin çocuklarının uyku davranışlarını ayarlamak için kullandıkları bir dizi farklı rejimi ifade eder. Bu disiplin bebeklerde düzenli yani sağlıklı bir uyku rutini geliştirmeye odaklanır. Bebeklerin kendi kendileri uyumalarına yardımcı olmak için verilen eğitimdir. Uyku eğitiminde geleneksel yöntemler yanında Tracy Hogg, Kim West ve William Sears uyku eğitimi teknikleri de kullanılır.

Yaşamın İlk 0-12 Ayında Uykunun Önemi

Bebekler özellikle yaşamının ilk yıllarında zamanlarının büyük bir kısmını uykuda geçirir. Bu dönemde uykunun değerlendirilmesi merkezi sinir sistemi, mizaç, psikomotor ve bilişsel gelişim açısından değerlidir. Uyku hayatın her aşamasında temel bir ihtiyaç olarak hem davranışsal hem de fizyolojik süreçleri içerir. Uyku sadece bir dinlenme hali değil, beyin aktivitelerinin yoğun olduğu da bir süreçtir. Özellikle bebeklik dönemi motor ve fiziksel değişimin yoğun olduğu bir dönem olduğundan uyku rutini oluşturmak çok önemlidir.

Uyku Eğitim Süreci

Bebeklerde sağlıklı uyku rutini geliştirilmesinde farklı faktörler rol oynar. Bebeğin yapısı, annenin davranışları, tutarlılığı bu faktörler arasındadır. Uyku pozisyonu ve yatağı da uyku düzeni açısından önemlidir. Uzmanlara göre bebeklerde uyku eğitimine başlamak için en uygun dönem 4. aydır. İlk 4. aydan sonsa başlanan uyku eğitiminde; bebeği sallamak, emzirmek, gezdirmek, kucağa almak ve uyuyana kadar konuşmak faydalıdır. Uyku arkadaşları ile anne karnını hatırlatan beyaz gürültü de uyku eğitiminde etkili bir yaklaşımdır.

Uyku Eğitimi Sürecini Etkileyen Faktörler

Uyku eğitimini etkileyen birçok faktör vardır. Bebeğin gün içerindeki aktivitesi, uyku hali, beslenme durumu ve mizacı temel faktörler arasındadır. Kardeşleri ve ebeveynleri ile uyuması da yine uyku rutinini etkileyen faktörler olarak sayılır. Ayrıca anne sütü de uyku eğitimini etkileyen faktörler arasındadır. Çünkü formül mamaya göre daha erken sindirildiğinden bebek daha erken uyanır.

Düzensiz Uyku Alışkanlığının Sonuçları

Uyku eğitimi olmayan bebekler fiziksel ve psikolojik gelişim sorunları yaşar. Yapılan araştırmalara göre bu olumsuz etkiler sadece bebeklik çağı ile sınırlı değildir. İlerideki yaşlarda davranış sorunları, bilişsel yeteneklerinde gerilik, kontrolsüz kilo alımı riskleri artar. Bu sağlık endişeleri yanında depresyona girme riskleri artarken yaşam kaliteleri de düşer. Ayrıca zor bir mizaca sahip olan bebekler, ebeveynlerinde yetersizlik, kaygı ve depresyon durumlarının gelişmesine neden olur. Bu kapsamda uyku eğitimi hem ebeveynler hem de bebekler için bir gerekliliktir.

Dış Bağlantılar

Anne Yaşam - Bebek Uyku Eğitimi [1]

Evrim Ağacı - Bebek Uyku Eğitimi [2]

ECLKC. Daily Schedule For Children Under 12 Months Of Age. (21 Ekim 2020) [3]

Kaynakça

  1. ^ "Bebek Uyku Eğitimi - Anne Yaşam". 18 Temmuz 2021. 23 Ocak 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Eylül 2022. 
  2. ^ "Bebek ve Uyku: Bir Bebeğin Daha Kolay Uyuması İçin Neler Yapabilirsiniz?". Evrim Ağacı. 27 Nisan 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Eylül 2022. 
  3. ^ "Daily Schedule for Children Under 12 Months of Age | ECLKC". eclkc.ohs.acf.hhs.gov (İngilizce). 21 Ekim 2020. 20 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Eylül 2022. 


İlgili Araştırma Makaleleri

Yaygın kullanımda ve tıpta sağlık, Dünya Sağlık Örgütüne göre, "yalnızca hastalık ve sakatlığın olmaması değil, fiziksel, zihinsel ve sosyal açıdan tam bir iyilik halidir". Zaman içinde farklı amaçlar için çeşitli tanımlar kullanılmıştır. Sağlık, düzenli fiziksel egzersiz ve yeterli uyku gibi sağlıklı faaliyetlerin teşvik edilmesi ve sigara veya aşırı stres gibi sağlıksız faaliyetlerin veya durumların azaltılması veya bunlardan kaçınılması yoluyla teşvik edilebilir. Sağlığı etkileyen bazı faktörler, yüksek riskli bir davranışta bulunup bulunmama gibi bireysel seçimlerden kaynaklanırken diğerleri toplumun insanların gerekli sağlık hizmetlerini almasını kolaylaştıracak veya zorlaştıracak şekilde düzenlenmiş olması gibi yapısal nedenlerden kaynaklanmaktadır. Genetik bozukluklar gibi diğer faktörler ise hem bireysel hem de grup seçimlerinin ötesindedir.

Eğitim tanımları, Davranışçı psikolojiye göre eğitim, kişide öğrenme yaşantıları yoluyla istendik davranış değişikleri oluşturma sürecidir.

<span class="mw-page-title-main">Hamilelik</span> Sperm ile yumurtanın döllenmesi ile meydana gelen fetusun kadın organ ve dokularında değişiklikler meydana getirdiği, doğuma kadar geçen yaklaşık 9 aylık dönem

Hamilelik veya gebelik, erkekten gelen sperm ile kadının yumurtalıklarından atılmış olan yumurtanın döllenmesi ile meydana gelen fetusun kadın organ ve dokularında değişiklikler meydana getirdiği, doğuma kadar geçen yaklaşık 9 aylık dönem.

Dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu nörogelişimsel bir bozukluktur. DEHB dikkat, dürtüsellik ve öz düzenlemeyle ilgili sorunlarla kendini gösterir ; Bazen şiddetli fiziksel huzursuzluk da ortaya çıkabilir.

Çocuk istismarı bir çocuğa bir yetişkin tarafından fiziksel ya da psikolojik olarak kötü davranılmasıdır. Ayrıca çocuklara kötü muamele, çocuk istismarı ve ihmali ile çoğu zaman aynı anlama gelir. Dünya Sağlık Örgütü çocuk istismarını şöyle tanımlar: "Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek uygulanan tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir."

<span class="mw-page-title-main">Enürezis</span>

Enürezis, çocukluk çağının en önemli ve en sık görülen işeme bozukluğudur. Uyku sırasında mesanenin fonksiyonel kapasitesi dolduğunda ortaya çıkan kendini boşaltma ihtiyacı çocuk uyanır ve gece tuvalete işerse “nokturi”, uyanamaz ve yatağına işerse “enürezis” olarak adlandırılır. Enürezis ve inkontinans deyimleri sıklıkla birbirinin yerine ve yanlış olarak kullanılmaktadır. Enürezis uygunsuz yer ve zamanda gerçekleşen fizyolojik (normal) bir işemedir. İnkontinansta ise, normal bir işeme yoktur. Çocuk bilinçli olarak engellemeye çalıştığı halde idrar kaçırmayı önleyemez.

Yaygın gelişimsel bozukluklar (YGB), sosyalleşme ve iletişim gibi çoklu temel fonksiyonların gelişmesinde gecikmeler içeren beş bozukluğu içeren bir tanı grubudur. En çok bilinen YGB (1) otizmdir, diğer YGB’ler (2) Rett sendromu, (3) çocukluğun dezintegratif bozukluğu, (4) Asperger sendromu ve (5) başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluktur (YGB-BTA).

<span class="mw-page-title-main">Depresif duygudurumu</span> düşük ruh hâli

Depresif duygudurumu, depresyon ya da bunalım, bir olay karşısında duyulan beklentilerin olumsuz yönde olması veya beklentilerin olumsuz yönde gittiği sanrısıdır. Bu duygu çoğu zaman; hiçbir zaman ve hiçbir şekilde gerçekleşemeyecek olan veya böyle olacağı sadece düşünülen beklentiler söz konusu olduğunda kendini belli eder. Umutsuzluk, özellikle öncesinde bu beklentiyi elde edemeyen insanların yaşayacağı bir duygudur.

Kişilik psikolojisi, bireylerin kendilerine özgü davranış, düşünce ve duygu biçimleriyle ilgilenir.

<span class="mw-page-title-main">Çocuk gelişimi</span>

Çocuk gelişimi, doğumdan ergenliğin sona ermesine kadar insanlarda meydana gelen biyolojik, psikolojik ve duygusal değişiklikleri içerir. Çocukluk, yaşamın erken çocukluk, orta çocukluk ve geç çocukluk (preadolesans) olmak üzere 3 aşamasına ayrılır. Erken çocukluk tipik olarak bebeklikten 6 yaşına kadar uzanır. Bu dönemde, ilk kelimeler, emeklemeyi öğrenme ve yürümeyi öğrenme gibi yaşamın dönüm noktalarının çoğu bu dönemde gerçekleştiğinden, gelişim önemlidir. Orta çocukluk/ergenlik öncesi ya da 6-12 yaşlarının bir çocuğun hayatındaki en önemli yıllar olduğuna dair spekülasyonlar vardır. Ergenlik, tipik olarak 12-13 yaşlarında ortaya çıkan menarş ve spermarş gibi belirteçlerle tipik olarak ergenliğin ana başlangıcı civarında başlayan yaşam aşamasıdır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 10-19 yaş olarak tanımlanmıştır. Gelişim sürecinde, bireysel insan bağımlılıktan artan özerkliğe doğru ilerler. Öngörülebilir bir sekansa sahip sürekli bir süreçtir, ancak her çocuk için benzersiz bir seyri vardır. Aynı hızda ilerlemez ve her aşama bir önceki gelişimsel deneyimlerden etkilenir. Doğum öncesi yaşam sırasındaki genetik faktörler ve olaylar gelişimsel değişiklikleri güçlü bir şekilde etkileyebileceğinden, genetik ve doğum öncesi gelişim genellikle çocuk gelişimi çalışmasının bir parçasını oluşturur. İlgili terimler, yaşam boyu gelişime atıfta bulunan gelişim psikolojisini ve çocukların bakımıyla ilgili tıp dalı olan pediatriyi içerir.

Cinsiyet kimliği, kişinin kendi cinsiyetine ilişkin kişisel duygusudur. Cinsiyet kimliği, bir kişinin atanmış cinsiyetiyle ilişkili olabilir veya ondan farklı olabilir. Çoğu bireyde, cinsiyetin çeşitli biyolojik belirleyicileri, bireyin cinsiyet kimliğiyle uyumludur ve tutarlıdır. Cinsiyet ifadesi tipik olarak bir kişinin cinsiyet kimliğini yansıtır, ancak bu her zaman böyle değildir. Bir kişi, belirli bir toplumsal cinsiyet rolüyle tutarlı davranışlar, tutumlar ve görünümler ifade etse de, bu tür ifadeler mutlaka cinsiyet kimliklerini yansıtmayabilir. Cinsiyet kimliği terimi, 1964 yılında psikiyatri profesörü Robert J. Stoller tarafından icat edildi ve psikolog John Money tarafından popüler hale getirildi.

Psikomotor gelişme, fiziksel yapıdaki değişikliklerin (büyümenin) santral sinir sisteminin gelişimiyle koşut ve uyumlu olması olgusudur. Prenatal dönemden başlar ve yaşam boyu sürer. Büyürken öğrenme, öğrendikçe gelişme ve geliştikçe olgunlaşma olgusudur; son aşamada olgunlaşma ve öğrenme yaşla uyumlu bir düzeye gelir.

Sosyal duygusal gelişim, çocuk gelişiminin bir alanını kapsamaktadır. Çocukların duyguları anlama, deneyimleme, ifade etme ve yönetme becerilerini içeren bir gelişim alanıdır. Başkalarıyla anlamlı ilişkiler geliştirmesi kendisini daha iyi tanıyabilmesi ve daha iyi kararlar verebilmesi sosyal duygusal gelişimiyle birlikte gelişen becerilerdir. Kapasiteleri doğrultusunda kazandıkları gelişim ögelerini aşamalı olarak hayatlarına geçirdikleri bütünleştirici bir süreçtir. Bununla birlikte sosyal duygusal gelişim birçok ögeyi içeren fakat bunlarla sınırlı olmayan çok çeşitli beceri ve yapıları kapsamaktadır. Bahsedilen bu ögelerden bazıları şunlardır: öz farkındalık, ortak dikkat, oyun, zihin teorisi, öz saygı, duygu düzenleme, arkadaşlıklar ve kimlik gelişimi.

Duygu düzenleme, bireyin hedeflerine ulaşması için duygusal tepkilerini kontrol edebilmesi, olası duygusal tepkilerini gözlemleyebilmesi, değerlendirebilmesi ve değiştirebilmesidir. Duygu düzenlemenin temel amacı duyguları değiştirmektir. Yani duygu düzenleme sürecinde insanlar, o anki yoğun duygusuyla spontane karar vermemek için epey bir çaba sarf ederler. Ancak duygu düzenlemenin otomatikleşen ve çaba gerektirmeyen şekilde olabileceğine ilişkin görüşler de vardır. Öte yandan duygu düzenleme becerisi, bir duyguyu değiştirmek veya kontrol etmekten çok daha karmaşık bir sürece sahiptir.

Kişilerarası ilişki, bir kişinin başka toplum fertleri ile bilişsel ve fiziksel olarak devamlı etkileşimde olması durumudur. Bu tür ilişkiler genellikle insan türünün "ait olma" içgüdüsüne paralel olarak oluşturduğu sözlü veya sözsüz ilişkiler ağını kapsar. Bu ilişkiler duygu, düşünce tarzları ve davranış tarzları ekseninde gelişme gösterir. Kişilerarası ilişkilerde ilk izlenimler kilit bir rol oynar; ilk izlenimler genellikle fiziksel çekicilik, yakınlık, benzerlik ve saygınlık başlıkları altında oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Davranışsal uyku tıbbı</span>

Davranışsal uyku tıbbı (BSM), uyku tıbbı içinde, uykuyu etkileyen psikolojik, fizyolojik, davranışsal, bilişsel, sosyal ve kültürel faktörlere odaklanan, uyku ile ilgili bozuklukların bilimsel araştırmasını ve klinik tedavisini kapsayan bir alandır. BSM'nin klinik uygulaması, öncelikle farmakolojik olmayan tedavileri kullanan kanıta dayalı bir davranışsal sağlık disiplinidir. BSM müdahalelerinde kullanılan birincil teknikler, uyku ile ilgili zorlukları başlatan ve sürdüren davranış, düşünce ve çevresel faktörlerde sistematik değişiklikleri içerir.

<span class="mw-page-title-main">Ani bebek ölümü sendromu</span> Bir yaşından küçük bir çocuğun açıklanamayan ani ölümü

Ani bebek ölümü sendromu (ABÖS), bir yaşından küçük bir çocuğun açıklanamayan ani ölümüdür. Teşhis, kapsamlı bir otopsi ve ayrıntılı bir olay yeri incelemesinden sonra bile ölümün açıklanamamış olmasını gerektirir. ABÖS genellikle uyku sırasında meydana gelir. Tipik olarak ölüm gece yarısı ile sabah 9.00 saatleri arasında gerçekleşir. Genellikle gürültü veya boğuşma izi yoktur. ABÖS, Batı ülkelerinde bebek ölümlerinin önde gelen nedeni olmaya devam etmekte ve tüm doğum sonrası ölümlerin yarısına sebep olmaktadır.

Baba depresyonu, ebeveyn depresyonundan kaynaklanan psikolojik bir bozukluktur. Baba depresyonu özellikle babalarda ve erkek bakıcılarda görülen ruh hali değişimidir. 'Baba' biyolojik ebeveyn, üvey ebeveyn, sosyal ebeveyn veya sadece çocuğun bakıcısı anlamında kullanılabilir. Bu duygudurum bozukluğu, kaygı, uykusuzluk, sinirlilik, sürekli çöküntü ve ağlama dönemleri ve düşük enerji dahil olmak üzere doğum sonrası depresyona (PPD) benzer semptomlar gösterir. Ayrıca aile ilişkilerini ve çocukların yetiştirilme dönemlerini olumsuz etkileyebilir. Ebeveyn depresyonu teşhisi konan ebeveynler genellikle erken gebelik, doğum ve doğum sonrası dönemde artan stres ve kaygı seviyeleri yaşarlar. Ebeveyn depresyonu olanlar bunu erken geliştirmiş olabilir, ancak bazılarına daha sonra, çocuk yürümeye başlayınca, çocukken veya genç bir yetişkin olduktan sonrada teşhis konabilir.

Annelik hüznü, bebek hüznü veya lohusa hüznü olarak da bilinen doğum sonrası hüznü, doğumdan kısa bir süre sonra başlayan ve ruh hali değişimleri, sinirlilik ve ağlama gibi çeşitli semptomlarla ortaya çıkabilen çok yaygın ancak kendi kendini sınırlayan bir durumdur. Anneler yoğun sevinç dönemleriyle karışık olumsuz ruh hali belirtileri yaşayabilir. Yeni annelerin %85'i doğum sonrası hüznünden etkilenir ve semptomlar doğumdan sonraki birkaç gün içinde başlayıp iki haftaya kadar sürebilir. Tedavi, yeterli uyku ve duygusal destek sağlamak da dahil olmak üzere destekleyicidir. Belirtiler günlük işlevselliği etkileyecek kadar şiddetliyse veya iki haftadan uzun sürerse, birey doğum sonrası depresyonu ve doğum sonrası anksiyete gibi ilgili doğum sonrası psikiyatrik durumlar açısından değerlendirilmelidir. Bu durumun önlenip önlenemeyeceği belirsizdir, ancak hastanın sıkıntısını hafifletmeye yardımcı olmak için eğitim ve güvence önemlidir.

<span class="mw-page-title-main">Ebeveynlik stilleri</span>

Ebeveynlik stili, bir ebeveynin çocuğuyla etkileşimde bulunurken ve onu büyütürken kullandığı davranış, tutum ve yaklaşımların hepsini kapsayan bir durumdur. Ebeveynlik stilleri üzerine yapılan çalışma sonucunda ebeveynlerin ebeveynlik kalıplarında farklılık gösterdiği ve bu kalıpların çocuklarının gelişimi ve refahı üzerinde önemli bir etkiye sahip olabileceği görülmüştür. Ebeveynlik stilleri, geniş uygulama ve tutum kalıplarını kapsadığı için belirli bir modeli yoktur. Ebeveynlik stilleri aynı zamanda ebeveynlerin çocuklarına tepki verme ve onlardan talepte bulunma aşamalarını da kapsar.