İçeriğe atla

Beşinci kuvvet

Modern fizik fiziksel gerçekliği bilinen dört temel kuvvet açısından tanımlar.Ancak, fizik kabul edilebilir evrensel bir çerçeveye sahip olmadığından, fizikçiler bazen beşinci bir temel kuvvetin varlığını kabul ederler. Birçok önerme kuvveti kabaca yer çekimininin gücü (elektromanyetik ve nükleer kuvvetlerden çok daha zayıftır) ve kozmolojik ölçeklerde bir milimetreden az herhangi bir aralıkta varsaymaktadır.

Deneysel yaklaşımlar

Ek bir temel kuvvet fikri yer çekimi gibi zayıf bir kuvvet olduğundan test etmek için zordur : iki cisim arasındaki yerçekimi etkilesimi sadece birinin ağırlığı diğerinden fazla olduğunda önemlidir. Bu yüzden, Dünya ile karsılaştırıldığında küçük kalan cisimlerin arasındaki yerçekimi etkileşimini ölçmek için çok hassas ekipmanlar alınmalıdır. Bununla beraber, 1980'lerin sonunda beşinci kuvvet, kentsel ölçeklerde faaliyet gösteren (yakalaşık 100 metrelik bir dizi), yüzyılın başlarındaki Loránd Eötvös ' ün sonuçlarını yeniden analiz eden araştırmacılar (Fischbach ve arkadaşları)[1] tarafından rapor edilmiştir. Kuvvetin aşırı yük ile bağlantılı olduğuna inanılırdı. Yıllar içinde, diğer deneyler bu sonuca benzemek için başarısız oldu.[2]

Kuvvetin türüne ve aralığına bağlı olduğu addedilen, kabul edilebilen en az üç araştırma vardır.

Özdeşlik Yasası

Beşinci kuvveti özdeşlik yasasının testleriyle aramanın bir yolu var : en güçlü testlerden biri olan Einstein 'in yercekimi teorisi ; genel görelilik. Alternatif yercekimi teorileri, Brans- Dicke Teorisi gibi, beşinci kuvvete sahip - muhtemelen sonsuz aralıkta. Bu yüzden alan eğriliğini dikte eden metrik haricinde serbestlik derecesi olan, yerçekimsel etkileşimler,genel görelilik dışı teorilerde,farklı serbestlik derecelerinde farklı etkiler üretir. Örneğin, sayıl alan Genel Görelilik Testlerini üretemez. Beşinci kuvvet Güneş sistemi yörüngesindeki etkisini kendisi açıkça ortaya koyabilir ; bu Nordtvedt etkisi olarak adlandırılır. Bu Lunar Laser Uzaklık Tayini Deneyi[3] ve çok uzun bazal interferometrik ile test edilir.

Ekstra Boyutlar

Evrenin ekstra boyutlara sahip olduğu yerde Kaluza- Klein Teorisinden doğan başka bir beşinci kuvvet ya da Süper kütleçekiminde veya  bir Yukawa kuvveti olan Sicim kuramı açık sayıl alan ile taşınır (yani aralığı belirleyen Compton dalga boyu olan sayıl alan). Bu geniş extra boyutlardaki- boyutlar milimetreden az oranda - Süpersimetri teorisi olarak birçok yeni ilgiye sebep oldu, bu küçük ölçeklerdeki yerçekimini test etmek için deneysel çaba istedi. Bu bir mesafe dizisi üzerinden yerçekiminin Ters kare kanununu bir sapma için araştıran aşırı hassas deneyler gerektirir.[4] Esasen, belli bir uzunlukta tepen Yukawa etkileşiminin olduğu isaretleri ararlar.

Maden kuyusu derinliklerindeki Kütleçekim sabitini ölçme girişiminde bulunan Avustralyalı araştırmacılar, öngörülen ve ölçülen değer arasında yüzde ikiden küçük olmak üzere tutarsızlık buldular. Araştırmacılar sonuçların birkaç santimetreden kilometreye kadar olan aralıktaki bir itici beşinci kuvvet ile açıklanabileceği kararına vardılar.Benzer deneyler denizaltı güvertesinde,USS Dolphin (AGSS-555), sualtındayken uygulanmaktadır. Grönland buz tabakasının derin sondaj kuyusu içindeki yer çekimini ölçen ilerdeki deneyler birkaç yüzde farklılıkları buldu, ama gözlenen sinyal için bir jeolojik kaynak ortadan kaldırmak mümkün degildi.[5][6]

Dünya'nın Mantosu

Baska bir deney Dünya'nın mantosunu geoelektrona odaklanarak, dev parçacık dedektörü olarak kullandı.[7]

Sefe Değiseni

2012 yılında Bhuvnesh Jain ve diğerleri binlerin üzerinde yıldız içeren 25 galaksideki sefe değişeni yıldızlarının vuruş oranı üzerindeki mevcut verilerini inceledi. Teori vuruş oranının,gözükmeyen mahalle kümeleri tarafından, varsayılan beşinci kuvvette gösterilen bir galakisideki farklı bir deseni takip edeceğini ileri sürdü. Onlar Einstein 'ın yerçekimi teorisine herhangi bir varyasyon bulamadılar.[8][9]

Diğer yaklaşımlar

Bazı deneyler 320 metre yüksekliğinde kule ve göl kullanmıştı.[10] Her ne kadar bilim insanları hala arasa bile, kapsamlı inceleme beşinci kuvvet için çok güçlü bir kanıt olmadığını ortaya koydu.[11] Fishbach' ın makalesi 1992 yılında yazılmıştı ve o zamandan beri diğer kuvvetler beşinci kuvveti göstermeye ışık tuttu.[12]

Yukarıdaki deneyler besinci kuvvetin kuvvetin yer çekimi gibi cismin kompozisyonundan bağımsız olduğunu araştırdı, yani bütün cisimler kütleleriyle orantılı bir kuvvet tecrübe ederler. Bir nesnenin kompozisyonuna bağlı olan kuvvetler burulma dengesi ve Loránd Eötvös bulunan tipteki deneyler tarafından çok hassas test edilebilir. Bu gibi kuvvetler,örneğin, atom çekirdeğindeki proton ve nötron oranına, nükleer spin,[13] ya da çekirdekteki farklı türde göreceli miktardaki bağlanma enerjisine bağlı olabilir (bkz:yarı deneysel kütle formülü). Aramalar kentsel ölçeklerde Dünya'yı, Güneş ve galaksinin merkezindeki Karanlık maddeyi ölçeklendirmek için kısa aralıklara yapılmıştır.

Modifiye yerçekimi

Yerel olmayan yerçekimi olarak da bilinir. Birkaç fizikçi[14][15][16] Einstein'ın yerçekimi teorisinin küçük ölçeklerde, geniş mesafede ya da, buna denk olarak, küçük ivmelerde modifiye edilmesinin gerekli olacağını düşünüyor. Bu yerçekimini yerel olmayan yerçekimi olarak değiştirecektir. Onlar Karanlık madde ve Karanlık enerjininParçacık fiziğinin Standart Modeli tarafından açıklanmadığını işaret ediyorlar ve Modifiye Newton Dinamiği ya da holografik prensipten doğan bazı yerçekimi düzenlemesi öneriyorlar. Bu daha uzun mesafeyle ilişkili güçlenmesiyle, beşinci kuvvetin geleneksel fikirlerinden temelden farklıdır. Çoğu fizikçi, karanlık madde ve karanlık enerjinin Ad hoc olmadığını,ancak çok sayıda desteklenen tamamlayıcı gözlem ve tarif edilen çok basit bir model olduğunu düşünüyor.

Ayrıca bakınız

  • Standart modelin ötesindeki fizik
  • Genel göreliliğe alternatif kuramlar
  • Karanlık enerji
  • Evren'in genişlemesi

Kaynakça

  1. ^ Ephraim Fischbach, Daniel Sudarsky, Aaron Szafer, Carrick Talmadge, and S. H. Aronson, "Reanalysis of the Eötvös experiment", Physical Review Letters 56 3 (1986).
  2. ^ University of Washington Eöt-Wash group 16 Temmuz 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., the leading group searching for a fifth force.
  3. ^ "Lunar Laser Ranging". 28 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2016. 
  4. ^ Satellite Energy Exchange (SEE) [1] 7 Mayıs 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., which is set to test for a fifth force in space, where it is possible to achieve greater sensitivity.
  5. ^ Ander, M. E., M. A. Zumberge, et al. (1989).
  6. ^ Zumberge, M. A., M. E. Ander, et al. (1990).
  7. ^ Aron, Jacob. (2013) Earth's mantle helps hunt for fifth force of nature 13 Mayıs 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  8. ^ Is There a 'Fifth Force' that Alters Gravity at Cosmos Scales? 3 Ocak 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Daily Galaxy, May 11, 2012
  9. ^ Astrophysical Tests of Modified Gravity: Constraints from Distance Indicators in the Nearby Universe Bhuvnesh Jain, Vinu Vikram, Jeremy Sakstein, Cornell University Library, 7 May 2012
  10. ^ Liu Y.C., Yang X.-S., Zhu H., Zhou W., Wang Q.-S., Zhao Z., Jiang W., Wu C.-Z.,"Testing non-Newtonian gravitation on a 320 m tower", Physics Letters A., vol. 169, 131–133 (1992).
  11. ^ Fishbach E. and Talmadge C., "Six years of the fifth force", Nature, vol. 356, 207–215 (1992).
  12. ^ Evidence for Correlations Between Nuclear Decay Rates and Earth–Sun Distance Jere H. Jenkins, Ephraim Fischbach, John B. Buncher, John T. Gruenwald, Dennis E. Krause, Joshua J. Mattes Astropart.
  13. ^ A. M. Hall, H. Armbruster, E. Fischbach, C. Talmadge.
  14. ^ S. Dodelson, S. Park. "Nonlocal Gravity and Structure in the Universe". arXiv.org. arXiv.org. 10 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Ekim 2013. 
  15. ^ Jaccard,Maggiore,mitsou. "A non-local theory of massive gravity". arXiv.org. arXiv.org. 10 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Ekim 2013. 
  16. ^ Mashhoon, Bahram. "Nonlocal Gravity". arXiv.org. arXiv.org. 11 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Ekim 2013. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Özel görelilik</span> izafiyet teorisi, uzay ve zaman arasındaki ilişkiyi açıklayan bir bilimsel teoridir

Fizikte, özel görelilik teorisi veya izafiyet teorisi, uzay ve zaman arasındaki ilişkiyi açıklayan bir bilimsel teoridir. Albert Einstein'ın orijinal çalışmalarında teori, iki varsayıma dayanmaktadır:

  1. Fizik yasaları, tüm süredurum referans çerçevelerinde değişmezdir.
  2. Işık kaynağının veya gözlemcinin hareketinden bağımsız olarak vakumdaki ışığın hızı, tüm gözlemciler için aynıdır.

Temel etkileşimler veya Temel kuvvetler, fiziksel sistemlerde daha temel etkileşimlere indirgenemeyen etkileşimlerdir. Bilinen dört temel etkileşim vardır. Bunlar uzun mesafelerde etkileri olabilen kütleçekimsel, elektromanyetik etkileşimler ve atomaltı mesafelerde etkili olan güçlü nükleer ve zayıf nükleer etkileşimlerdir. Her biri bir alan dinamiği olarak anlaşılmalıdır. Bu dört etkileşim de matematiksel açıdan bir alan olarak modellenebilir. Kütleçekim, Einstein'ın genel görelilik kuramı tarafından tanımlanan uzay-zamanın eğriliğe atfedilirken diğer üçü ayrı kuantum alanlar olarak nitelendirilir ve etkileşimlerine Parçacık fiziğinin Standart Modeli tarafından tanımlanan temel parçacıklar aracılık eder.

Kütleçekim ya da çekim kuvveti, kütleli her şeyin gezegenler, yıldızlar ve galaksiler de dahil olmak üzere birbirine doğru hareket ettiği doğal bir fenomendir. Enerji ve kütle eşdeğer olduğu için ışık da dahil olmak üzere her türlü enerji kütleçekime neden olur ve onun etkisi altındadır.

<span class="mw-page-title-main">Genel görelilik</span> kütle-zaman ilişkisini tanımlayan teori

Genel görelilik teorisi, 1915'te Albert Einstein tarafından yayımlanan, kütleçekimin geometrik teorisidir ve modern fizikte kütle çekiminin güncel açıklamasıdır. Genel görelilik, özel göreliliği ve Newton'un evrensel çekim yasasını genelleştirerek, yerçekimin uzay ve zamanın veya dört boyutlu uzayzamanın geometrik bir özelliği olarak birleşik bir tanımını sağlar. Özellikle uzayzaman eğriliğine maruz kalmış maddenin ve radyasyonun, enerjisi ve momentumuyla doğrudan ilişkilidir. Bu ilişki, kısmi bir diferansiyel denklemler sistemi olan Einstein alan denklemleriyle belirlenir.

<span class="mw-page-title-main">Kozmolojik sabit</span>

Kozmolojide, kozmolojik sabit, uzaydaki vakum enerjisinin değeridir. Başlangıçta esasen Einstein tarafından genel izafiyet teorisine ek olarak "yerçekimi tedbiri" ve kabul edilen evren sabitini elde etmek için 1917 yılında ortaya atılmıştır. Einstein 1929'da Hubble'ın keşfi olan bütün galaksilerin birbirinden uzağa hareket ettiğini söyleyen konsepti yani evrenin genişlediği konseptini bırakmıştır. Genel genişleyen evren konseptinde, 1929'dan 1990'ların başına kadar, çoğu kozmoloji araştırmacıları tarafından kozmoloji sabiti sıfır farzedilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Teorik fizik</span> fizik biliminin bir branşı

Teorik fizik, fiziğin matematiksel modellemeler ve fiziksel nesnelerin soyutlandırılmaları çalışmaları ve doğa olaylarını açıklayan, gerçekselleştiren ve tahmin yürüten fizik dalıdır. Bu deneysel fiziğin zıttıdır ki deneysel fizik araçlarla bu olayları soruşturur.

Her şeyin kuramı (HŞK), bilinen tüm fizik fenomenlerini bağlayan, onları tümüyle açıklayan ve yürütülen herhangi bir deneyin sonucunu prensipte tahmin edebilen kuramsal fizikte farazi bir kuramdır. Kuram; kuvvetli etkileşim, elektromanyetik etkileşim, zayıf etkileşim ve kütleçekim etkileşimi olmak üzere dört temel etkileşimden hareket ederek bu etkileşimler için gerekli olan değiş tokuş bozonlarını da her bir etkileşim türü için farklı özellikleri ile söz konusu sınıflandırmaya dahil eden standart modelin aslında ortak bir çatı altında toplanabileceği fikrinden yola çıkmıştır. Elektromanyetik ve zayıf etkileşimin Abdus Salam, Sheldon Glashow ve Steven Weinberg tarafından kısmen birleştirilmesi bazı umutlar doğurduysa da, aradan geçen zamana rağmen deneyleri ve kuramları tatmin edecek nitelikte yeni birleştirimler henüz sağlanamamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer fizik</span> atom çekirdeğinin yapısı ve davranışı ile uğraşan fizik alanı

Nükleer fizik veya çekirdek fiziği, atom çekirdeklerinin etkileşimlerini ve parçalarını inceleyen bir fizik alanıdır. Nükleer enerji üretimi ve nükleer silah teknolojisi nükleer fiziğin en çok bilinen uygulamalarıdır fakat nükleer tıp, manyetik rezonans görüntüleme, malzeme mühendisliğinde iyon implantasyonu, jeoloji ve arkeolojide radyo karbon tarihleme gibi birçok araştırma da nükleer fiziğin uygulama alanıdır.

<span class="mw-page-title-main">Görelilik ilkesi</span> Fizik yasalarının tüm referans çerçevelerinde aynı olması gerektiğini belirten fizik ilkesi

Görelik teorisi ya da basitçe fizikte görelilik genellikle Albert Einstein'ın iki teorisini kapsar. Bunlar özel görecelik ve genel göreceliktir.

Kuantum kütleçekim kuramsal fiziğin bir dalı olup doğanın temel kuvvetlerinden üçünü tanımlayan kuantum mekaniği ile dördüncü temel kuvveti kütleçekimin kuramı olan genel göreliliğini birleştireceği düşünülen bir kuramdır.

Üst kuark, parçacık fiziğinde Standart Model'de tanımlanan bir parçacık. +2/3 elektrik yüküne sahip üçüncü kuşak kuarktır. 171,2 GeV/c2 kütleye sahip temel parçacık.

Genel görelilik fiziğinde, eşdeğerlik ilkesi, kütleçekimsel kütle ve eylemsiz kütle arasındaki eşdeğerlikle ilgilenen çeşitli kavramlardan biridir. Einstein'in gözlemlerine göre büyük kütleli bir cismin üzerinde durulduğunda hissedilen kütleçekimsel kuvvet, eylemsiz olmayan (ivmeli) referans çerçevesindeki bir gözlemcinin hissettiği uydurma kuvvetle aynıdır.

<span class="mw-page-title-main">Genel göreliliğe giriş</span>

Genel görelilik veya genel izafiyet, 1907 ve 1915 yılları arasında Albert Einstein tarafından geliştirilen bir çekim teorisidir. Genel göreliliğe göre, kütleler arasında gözlenen kütleçekim etkisi uzayzamanın eğrilmesinden kaynaklanır.

Anti-kütleçekimi, kütleçekim etkisinden bağımsız bir alan veya obje yaratma düşüncesidir. Bu, serbest düşme veya yörünge olduğu gibi kütleçekimi altında ağırlığın azalması ya da kütleçekim gücünü elektromanyetizma veya aerodinamik kaldırma gibi birtakım başka güçlerle dengeleme anlamına gelmez. Anti-kütleçekimi bilimkurguda da yinelenen bir kavramdır, özellikle de uzay aracı sevki bağalamında. Buna H.G. Wells’in Ay'da ilk insanlar kitabındaki kütleçekimini bloklayan cisim “Cavorite” örnek olarak verilebilir. Newton’un evrensel kütleçekim yasasına göre kütleçekimi, bilinmeyen birtakım yollarla iletilen bir dış kuvetti. 20. yüzyılda Newton'un kuramının yerini genel görelilik aldı. Genel göreliliğe göre göre kütleçekimi, bir güç değil; uzay zamanı geometrisinin sonucudur. Kurama göre, özellikle sağlanmış bazı koşullar haricinde Anti-kütleçekimi imkânsızdır.

Fizik'te, yerçekimi teorileri kütleli cisimlerin hareket mekanizmalarını kapsayan etkileşimleri esas alır. Antik zamanlardan bu yana birçok Yerçekimi teorisi ortaya atılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Entropi kütleçekimi</span>

Modern fiziğin bir teorisi olan entropik çekim kuvveti, kütleçekiminden bir entropik kuvvet olarak bahsetmektedir. Çekim kuvveti kuantum alan teorisi ve gluon ile temel etkileşimi olmayan, ancak bir olasılık, fiziksel sistemler kendi entropilerini artırmak için eğilimlidir. Bu öneri fizik toplumu tarafından yoğun itiraza maruz kalmıştır, ama bu termodinamik özelliklerinin ağırlıkla yer aldığı yeni bir araştırmaya yol açtı.

On dokuzuncu yüzyıldan beri, bazı fizikçiler doğanın temel kuvvetlerini dikkate alan tek bir kuramsal çerçeve geliştirmeye çabaladılar: birleşik alan teorisi. Klasik birleşik alan teorileri, klasik fizik temelinde bir birleşik alan teorisi yaratmaya çalıştı. Bir kısım fizikçi ve matematikçi tarafından, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arasındaki yıllarda, özellikle yerçekimi ve elektromanyetizmin birleştirilmesi konusunun hararetle peşinden koşuldu. Bu çalışmalar, diferansiyel geometrinin saf bir matematiksel gelişim olarak ortaya çıkmasını teşvik etti. Albert Einstein klasik birleşik alan teorisini geliştirmeye çabalayan pek çok fizikçi arasında en tanınmışıdır.

<span class="mw-page-title-main">Görelilik teorisi</span> zamanın göreceli olduğunu söyleyen teori

Görelilik teorisi, Albert Einstein'ın çalışmaları sonucu önerilen ve yayınlanan, özel görelilik ve genel görelilik adlarında birbirleriyle ilişkili iki teorisini kapsar. Özel görelilik, yer çekiminin yokluğunda tüm fiziksel fenomenler için geçerlidir. Genel görelilik, yer çekimi yasasını ve bu yasanın diğer doğa kuvvetleri ile ilişkisini açıklar. Astronomi de dahil olmak üzere kozmolojik ve astrofiziksel alem için geçerlidir.

X17 parçacığı, bazı anormal ölçüm sonuçlarını açıklamak için Attila Krasznahorkay ve çalışma arkadaşları tarafından öne sürülen varsayımsal bir atom altı parçacıktır. Bu parçacık, berilyum-8 atom çekirdeklerinin geçirdiği bir nükleer bozunma sırasında üretilen parçacıkların ve kararlı helyum atomlarının bozunumunda üretilen parçacıkların hareket doğrultularında gözlemlenen geniş açıları açıklamak için öne sürülmüştür. X17 parçacığı, karanlık madde ile muhtemelen bir bağlantısı olan varsayımsal beşinci bir kuvvetin kuvvet taşıyıcısı olabilir. Parçacığın protofobik ve kütlesi yaklaşık 17 MeV olan bir vektör bozonu olduğu düşünülmektedir.

Fizikte, yerellik ilkesi, bir nesnenin yalnızca yakın çevresinden doğrudan etkilendiğini belirtir. Yerellik ilkesini içeren bir teorinin "yerel teori" olduğu söylenir. Bu, anlık veya uzaktan "yerel olmayan" eylem kavramına bir alternatiftir. Yerellik, klasik fiziğin alan teorilerinden gelişti. Buradaki fikir, bir noktadaki bir nedenin başka bir noktada bir etkiye sahip olması için, bu noktalar arasındaki boşluktaki bir şeyin eyleme aracılık etmesi gerektiğidir. Bir etki uygulamak için, dalga veya parçacık gibi bir şey, iki nokta arasındaki boşluktan geçerek etkiyi taşımalıdır.