Beşeri sermaye
Beşeri sermaye, üretim faktörlerinin daha verimli kullanılmasını sağlayan tecrübe, bilgi, beceri gibi değerlerin toplamı olarak kabul edilebilir.
Beşeri sermaye ile ilgili kimi uzmanlar farklı tanımlamalar yapmışlardır. Örnek olarak Spence modeline göre sermayenin gözlenebilir ögeleri gözlenemeyen ögelerine göre daha keskin bir yetenek ibaresidir. The Becker modeli beşeri sermayenin üretimdeki direkt katkısı üzerinde durur. Yaklaşım tek boyutlu olup sadece üretim düzeni ile ilgilenir. Gardener modeli, sermayeye tek boyutlu yaklaşılmaması gerektiğini savunur. İnsanın birtakım yetenekleri beşeri sermayeyi ortaya çıkarabilir. Bir diğer model olan Schulz modeli ise beşeri sermayenin en önemli özelliğinin uyum olduğunu söylemektedir. Zor koşullarda çalışan bireylerin, bu koşullarla nasıl başa çıkabildiği meselesidir. Bowtes-Gintis modeli beşeri sermayenin kapitalist ve hiyerarşik yapıya uyabilme becerisi olarak bilinir. Bu bakış açısına göre hayata karşı düzgün ve esaslı yaklaşımı öğretmek eğitimin görevlerinden biridir. Bütün modellerin özünde beşeri sermayenin ne kadar kıymetli olduğu yatar. Çünkü beşeri sermaye şirketlerin kar oranını yükseltir.
Beşeri sermayenin temelde 6 tane ögesi vardır. Bir tanesi doğuştan gelen birtakım özelliklerin de içinde bulunduğu değerlendirmedir. Zeka, genom özelliği ve fiziksel yapının belirleyici olduğu kastı vardır. Sağlıklı insanlar, çalıştıkları şirkete daha fazla katkı verirler. Eğitim de aynı oranda bir değişkendir. Bir konu üzerine uzmanlaşmış, çeşitli araştırmalar yaparak konu ile ilgili bilgisini pekiştirmiş insanlar, hiç şüphesiz diğer bireylerden daha verimli olacaklardır. Ayrıca şirket elemanlarının öğrenim gördüğü okullar da önemlidir. Alanının üst düzey okulunda okumuş bir birey kalite ve verim açısından alaylı personelden daha kıdemli ve değerlidir. Okulun öğrenciye sunduğu akademik de sosyal imkânlar da bu yolda belirleyici bir rol oynamaktadır. Ayrıca bireyin yabancı dil imkânı, aldığı sertifikalar, özel bir konudaki teknik beceriler de bireyin verimliliğini artırır. Kişini yetiştiği aile ve sosyal ortamı, ailesinin eğitim durumu, içerisinde olduğu sosyoekonomik sınıf, yetiştiği ülke bile verimlilik konusunda dikkate alınması gereken hususlardır. Beşeri sermaye değerini etkileyen faktörler arasına duygusal zeka, kişilik, yaratıcılık da girebilir. Beşeri sermaye hem şirket hem de çalışan için önemli bir kıstastır. Firmalar eleman alırken veya elemanların ücretlendirilmesi işlemini yaparken beşeri sermayeye riayet ederler. Firmaların bu göstergelere dikkat etmemesi verim açısından olumsuz sonuçlara neden olabilir. Beşeri sermaye konusunda bilinçli olan ve bu konuda atılım yapan insan, sosyal çevresinden bir adım önde olur.
Beşeri sermaye kavramının geçmişi klasik iktisada dayanır ki bu da bize 18. yüzyılın son çeyreğini işaret eder. Meşhur iktisatçı Adam Smith beşeri iktisat konusunda yetenekli insanların ön planda olacağını söylemiş ve bu insanların entelektüel anlamda topluma katabilecekleri daha fazla şeyin olduğunu söylemiştir. Smith, kalifiye eleman ile kalifiye olmayan elemanın farklı kategori ve ücretlerde değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Bu sayede verimin ve üretkenliğin artacağını söylemiştir. Beşeri eğitim farklı şekillerde sınıflandırılmıştır. İlki kişisel tarafları önemli kılmaktadır. Bireyin kişisel kapasitesi ve yetkinliği ayırıcı etkendir. İkinci yaklaşım daha çok bireyin aldığı eğitim ve kendi kendine aldığı zihinsel ve fiziksel becerilerin önemini vurgular. Üçüncü bir diğer sınıflandırma daha çok üretim alanı ile ilgilidir. Üretim odaklı bir sistemi vardır. Romer, ekonomik üretkenliğin temel dayanağı olarak beşeri sermayeden sıklıkla bahsetmiştir. Kimi görüşler beşeri sermayeyi insanın kendisine üretim anlamında yatırımı olarak görürken, kimileri de beşeri sermayeyi, sorumluluk alma, deneyim sosyal beceri gibi faktörlerin ortak sonucu olarak görmektedir. Beşeri sermaye hem üretim alanı ile ilgili bir kavramken hem de öz reformasyon işlevi olan bir kavramdır. Kavramın tanımı yapılırken en çok göze çarpan husus eğitim konusudur. Kavramı en çok şekillendiren konu eğitimdir. Ekonomik büyümeyi açıklarken beşeri sermaye en belirleyici öge konumundadır. Bir ekonomide üretim eğrisinin yükselmesi için beşeri sermaye faktörüne ciddi bir şekilde dikkat edilmelidir.
1957 yılında yapılan bir araştırma bize gösterir ki teknoloji, bilimsel gelişmeler hatta nüfus artış hızı dahi üretimi etkileyen faktörler arasındadır. Neo-klasik iktisatçılar, beşeri sermayeyi hâlâ sadece üretimin bir aracı olarak görürler. 80'li yıllarda hazırlanan içsel büyüme modelleri, beşeri sermaye konusunda iktisada önemli kazanımlar yapmıştır. Robert Lucas ve Paul Romer bu içsel büyüme modelleri için en önemli iktisatçılardır. Bu yeni modellerle birlikte beşeri sermayenin üretimi yavaşlatmayacağı anlaşılmış oldu. Beşeri sermaye bireyin üretkenliğini artırma ve üretimi artırma konusunda ekonomik büyümeye çok önemli katkılar sağlamaktadır.