
Afrika yaban köpeği, köpekgiller (Canidae) familyasından Afrika'da yaşayan vahşi bir köpek türü.

IUCN Nesli Tükenme Tehlikesi Altında Olan Türlerin Kırmızı Listesi ve bitki ve hayvan türlerinin dünyadaki en kapsamlı Küresel Koruma durumu envanteridir. IUCN Kırmızı Listesi Uluslararası Doğal Hayatı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği tarafından sürdürülmektedir.

Zebra ispinozu ya da Hint bülbülü, Estrildidae familyasından Avustralya'daki çalılık ve ağaçlarda doğal olarak bulunan ve son yüzyıl içerisinde tüm dünyada sevilen bir ev hayvanı olarak yayılmış olan kuş türü. Türkiye'de daha çok Hint bülbülü adı ile tanılır, ama aslında Hindistan'dan gelmez ve bülbüllerle de muhabbet kuşlarıyla da akrabalığı yoktur.

Zebra (Hippotigris), Afrika'da bulunan ve atgiller (Equidae) familyasında sınıflandırılan gövdelerinin tamamını kaplayan ayırt edici siyah ve beyaz çizgilere sahip birkaç canlı türünün ortak adıdır. Tüm zebraların çizgilerinin yapısı ve sayısı birbirinden farklıdır. Genellikle sosyal hayvanlar olan zebralar küçük haremler ya da büyük sürüler hâlinde yaşarlar. En yakın akrabaları atlar ve eşeklerin aksine zebralar hiçbir zaman tam olarak evcilleştirilememişlerdir.

Büyük insansı primatlar veya İnsangiller, primatlar (Primates) takımının insansılar (Hominoidea) üst familyasına ait bir familyadır. Familyanın dört cinsi iki ayrı alt familyaya bölünür; bunlar, Ponginae alt familyası bünyesinde gruplandırılan Pongo (orangutan) ile Homininae alt familyası bünyesinde gruplandırılan Gorilla (goril), Homo (insan) ve Pan (şempanze) cinsleridir.

Atgiller (Equidae), at ve benzeri memelileri içeren, Tek toynaklılar takımına ait bir familyadır. Familyaya ait tek mevcut cins Equus olmasına rağmen, familya, Eosen'den bu zamana yaşamış birçok cinsi barındırır.

Güvercingiller ya da Columbidae, Columbiformes takımında sınıflandırılan 300'e yakın güvercin ve kumru türü ile dodo (Raphus cucullatus) ve Pezophaps solitaria gibi soyu tükenmiş türleri içeren bir tek kuş familyasıdır.

Tek toynaklılar ya da tek parmaklılar, memeliler (Mammalia) sınıfından otobur hayvanları barındıran bir takımdır. Ayaklarında genelde tek sayıda toynağı bulunan bu takımdaki hayvanlar büyük ve çok büyük hayvanlar olarak nitelenebilir. Çift toynaklılar takımının geviş getiren hayvanlarının aksine tek toynaklılar bitki selülozunu midede değil bağırsaklarda sindirir. Atgiller, gergedanlar ve tapirler mevcut tek toynaklılardır.

Baykuşgiller (Strigidae), tüm baykuşların sınıflandığı Strigiformes takımını oluşturan familyalardan biridir ve tipik baykuş türlerini içerir.

Homininae veya Afrika insansıları, ilk kez John Edward Gray tarafından 1825 yılında tanımlanmış bir Hominidae alt familyasıdır.

Aynakgiller (Threskiornithidae), Pelecaniformes takımına ait, karada ve sulak alanlarda yaşayan kuşları kapsayan bir familya. Familya içinde 36 tür sınıflandırılmaktadır.Bunlardan Threskiornis solitarius türünün soyu tükenmiştir. Geleneksel olarak iki altfamilya olarak sınıflandırılır: Aynaklardan oluşan Threskiornithinae ve kaşıkçılardan oluşan Plataleinae. Ancak yakın dönemde yapılan genetik araştırmalar bu geleneksel sınıflandırmanın düzeltilmesi gerektiğini ve kaşıkçıların Eski Dünya aynakları ile sınıflandırılması gerektiğini ve Yeni Dünya aynaklarının ise daha erken zamanda ortak atadan ayrıldığını göstermektedir.

"Asinus", bir eşek cinsidir. Equus cinsinin alt cinsi olan asinusun 4 türü vardır.

Tarsiiformes; bir zamanlar Avrupa, Kuzey Afrika, Asya ve Kuzey Amerika'da yaşamış, ancak mevcut türlerinin tümü Güneydoğu Asya adalarında bulunan bir primat infra takımıdır.

Denisova Mağarası, Rusya, Sibirya'daki Altay Dağları'nda bulunan bir mağaradır. Mağara büyük paleoarkeolojik ve paleontolojik öneme sahiptir. Denisova insanının kemik parçaları ve yaklaşık GÖ 40.000'e tarihlenen kalıntılar mağarada bulunmuştur. Mağarada 32.000 yıllık bir tarih öncesi at türü de keşfedilmiştir.

Bu, popülasyona göre yarasaları listeler.

Bayağı süngerler (Demospongiae), Porifera şubesindeki en çeşitli sınıftır. Dünya çapında yaklaşık 8.800 tür içeren tüm sünger türlerinin yaklaşık %76,2'sini oluştururlar. Kalsiyum karbonattan oluşan sert, genellikle masif bir iskeleti örten yumuşak gövdeli süngerlerdir. Yapıları olarak ağırlıklı olarak lökonoiddirler. Bayağı süngerlerin iskeletleri, protein spongin, mineral silika veya her ikisinin liflerinden oluşan dikenlerden oluşur. Silika spiküllerinin mevcut olduğu yerler cam süngerlerdekinden farklı bir şekle sahiptir.

Equinae, Erken Miyosen'in Hemingfordiyen aşamasından itibaren dünya çapında yaşamış olan Equidae familyasının bir alt familyasıdır. Monofiletik bir gruplaşma oldukları düşünülmektedir. Alt familyanın üyelerine equineler denir; günümüze ulaşan tek equineler, Equus cinsinin atları, eşekleri ve zebralarıdır.
Struthio barbarus, deve kuşları cinsine ait olan soyu tükenmiş bir koşucu kuş türüdür. Struthionidae familyası içinde yer alır ve bayağı deve kuşu ile yakın akrabadır. Pliyosen dönemde yaşamıştır ve fosil kalıntıları Cezayir'de bulunmuştur.

Petralona mağarası, ayrıca Kızıl Taşlar Mağarası olarak da bilinir, Yunanistan'ın Halkidiki yarımadasındaki Selanik şehrinin yaklaşık 35 kilometre (22 mi) güney doğusunda, Petralona köyünün yaklaşık 1 kilometre (0,62 mi) doğusunda, Katsika Dağı'nın batı eteğinde deniz seviyesinden 300 m (984 ft) yükseklikte yer alan bir karstik oluşumdur. 1960 yılında fosilleşmiş bir arkaik insan kafatası bulunduğunda bölge halkın dikkatini çekti. Mağara, erozyon nedeniyle kayada yarıklar oluşmasından sadece bir yıl önce (1959) tesadüfen keşfedilmişti. Etkileyici sarkıt ve dikit oluşumlarıyla dikkat çeken ve yoğun miktarda fosil barındıran mağara kısa sürede jeologları ve paleontologları kendisine çekti. Onlarca yıl süren kazılardan sonra mağara halka açıldı ve bilimsel çalışmalara ait belgeler bitişikteki bir arkeoloji müzesinde sunulmaya başlandı.
Paleogenetik, eski organizmaların kalıntılarından korunmuş genetik materyalin incelenmesi yoluyla geçmişin incelenmesidir. Emile Zuckerkandl ve Linus Pauling, 1963'te, DNA'nın dizilenmesinden çok önce, geçmiş organizmaların polipeptit dizilerinin olası yeniden inşasına atıfta bulunarak bu terimi ortaya attılar. Soyu tükenmiş bir canlının müze örneğinden izole edilen antik DNA'nın ilk dizisi, 1984 yılında Allan Wilson liderliğindeki bir ekip tarafından yayınlandı.