İçeriğe atla

Barbar

Barbar, medenileşmemiş veya ilkel olarak algılanan bir insandır. Tanımlama genellikle popüler stereotip dayalı bir genelleme olarak uygulanır; barbarlar, bazıları tarafından daha az uygar ya da düzenli (kabile toplumu gibi) olarak değerlendirilen herhangi bir ulusun üyesi olabilirler, fakat aynı zamanda kendi ulusunun içinde ve dışında belirli bir "ilkel" kültürel grubun (örneğin göçebeler) ya da sosyal sınıfın (örneğin haydutlar) bir parçası olabilirler. Deyimsel veya mecazi kullanımda, bir "barbar" aynı zamanda acımasız, savaşçı ve duyarsız bir kişiye bireysel bir referans olabilir.[1]

Terimin kökeni Yunanca: βάρβαρος (barbaros pl. βάρβαροι barbaroi). Antik Yunanistan'da Yunanlar terimi Yunanca bilmeyen ve klasik Yunan geleneklerini takip edenlere karşı kullandılar.[2] Antik Roma'da Romalılar bu terimi Cermen, Keltler, Galyalılar, İberler, Trakyalılar, İliryalılar, Berberler ve Sarmatyalılar gibi Romalı olmayan toplumlara karşı kullandılar. Erken Modern Çağ'da ve bazen de Bizans Rumları bunu Türkler için açıkça aşağılayıcı bir şekilde kullandılar.[3][4]

Klasik Greko-Romen bağlamda barbarlık

Helenik bağlamda

Klasik kökenlerinden gelişerek şekillenen Helenik klişe barbarları, konuşamayan ya da düzgün bir şekilde akıl yürütemeyen, korkak, kadınsı, lüks, acımasız, iştahlarını ve arzularını kontrol edemeyen, politik olarak kendilerini yönetemeyen çocuklar olarak tanımlıyor. Yazarlar bu stereotipleri çok keskin bir sesle dile getirdiler. Örneğin, MÖ 4. yüzyılda İsokrates Yunan sorunlarına deva olarak Persler'e karşı bir fetih savaşı çağrısında bulundu.[5]

Bununla birlikte, barbarlar hakkında aşağılayıcı Helen klişeleri Helenlerin genel tutumlarına tam olarak hakim değildi. Örneğin Xenophon, Pers İmparatorluğu'nun kurucusu II. Kiros'un övgü dolu bir kurgusal anlatımı olan Cyropaedia'yı etkili bir şekilde ütopik bir metin olarak yazdı. Anabasis'te, Xenophon'un tanıdığı veya karşılaştığı Persler ve diğer Yunan olmayanlar hakkındaki açıklamaları, klişelerin çok azının izini taşıyor.

Platon'un Protagoras'ında, Ceos Prodicus, Midilli Pittacus'un konuştuğu Aeolian lehçesine “barbar” diyor.[6]

Ünlü hatip Demosthenes konuşmalarında "barbar" kelimesini kullanarak aşağılayıcı yorumlar yaptı.

İncil'in Yeni Ahit'inde, Pavlus Yunan olmayanlara atıfta bulunmak için Helenik bağlamda barbar kelimesini kullanır ve bunu sadece farklı bir dil konuşan birini karakterize etmek için kullanır.

Pavlus'un zamanından yaklaşık yüz yıl sonra, Roma İmparatorluğu tarafından alınan ve Suriye eyaletinin bir parçası olan eski Kommagene Krallığı'nda Samsat'ın yerlisi Lukianos, kendini tanımlamak için "barbar" terimini kullandı. Dikkat çekici bir satirist olduğu için bu, kendini küçümseyen ironiyi gösterebilirdi. Aynı zamanda Samsat'ın, daha sonra Helenistik, Yunanca konuşan yerleşimciler tarafından barbar olarak adlandırılan ve nihayetinde bu ismi kendileri ele geçirmiş olan orijinal Sami nüfusundan miras almış olabilirlerdi.[7][8]

Bu terim, Orta Çağ boyunca Yunanca dilinde standart kullanımını korudu; Bizanslı Rumlar, 15. yüzyılda Doğu Roma İmparatorluğu'nun yıkılışına kadar yaygın olarak kullandılar.

Cicero, Sardinya'nın dağlık alanını "barbarların ülkesi" olarak nitelendirdi ve bu sakinler için açıkça aşağılayıcı terim latrones mastrucati (yünde kaba bir giysiye sahip hırsızlar) olarak da biliniyordu.

MÖ 64-MS 24 yıllarında yaşamış ünlü tarihçi, coğrafyacı ve filozof Strabon, "Geographika" adlı eserinde, başta bu barbar kelimesinin " Bizim dilimizde herhangi bir kimde Hellenceyi doğru olarak söylemez de, Hellenceyi yeni konuşan barbarlar gibi söylerse, dilimizde barbarların söylediklerine benzer hatalı bir söyleyiş meydana gelir. Bizim için de onların dilini konuşurken durum aynıdır. Bu özellikle Karyalılar için geçerlidir; çünkü diğer halklar, Henüz Hellenlerle ne pek fazla ilişki kurmuş, hatta ne de Hellen tarzında yaşama ve dilimizi öğrenme girişiminde bulunmuştur; belki ender kişiler rastlantı sonucu tek başlarına Hellenlerin bazılarıyla karışmış olabilir oysa şimdiye kadar Karyalılar bütün Helas'ı, seferlerde ücret karşılığı görev yaparak dolaşmıştır. Bu yüzden Hellenler arasında onlar için barbar deyimi çok kullanılmıştır. Daha sonraları Hellenlerle birlikte adalarda ve Asya kıyılarında beraber oluşları, yani Oın ve Dor kolonizasyonunu kasdediyorum, bu hususu daha da artırmıştır. 'Barbarizeis' ('karizein' sözünden türetilmiş bir deyim.) sözcüğü de keza aynı köktendir. Bu nedenle bunu Karya dili konuşanlar için değil de Hellenceyi kötü konuşanlar için kullanınız. Demek ki, bu durumda 'barbarca konuşma' ve 'barbarca dil' sözcükleri Hellenceyi kötü konuşanlara uygulamalıyız. 'Barbarizein' sözcüğü 'karizein' sözcüğünden çıkartılarak, Hellen dilini konuşma sanatının yapıtlarından başka bir anlamda kullanışmıştır; keza, Soli'den (Kilikya'da bir kentin adı) 'Soloikizein' sözcüğü de böyledir. (Strabon gramercilerin bir sözcüğün ya da orijinal anlamda ya da onu bağımsız olarak kullandıklarını söylemek istiyor)" diyerek, konuya tarih öncesinden oldukça net açıklık getirmiştir.[9]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Webster's New Universal Unabridged Dictionary, 1972, s. 149, Simon & Schuster Publishing
  2. ^ Amy Chua, Jed Rubenfeld (2014). The Triple Package: How Three Unlikely Traits Explain the Rise and Fall of Cultural Groups in America. Penguin Press HC. s. 121. ISBN 978-1594205460. 
  3. ^ Εκδοτική Αθηνών, ο Ελληνισμός υπό ξένη κυριαρχία: Τουρκοκρατία, Λατινοκρατία, 1980, page 34 (in Greek)
  4. ^ Justin Marozzi, The Way of Herodotus: Travels with the Man who Invented History, 2010, pages 311–315
  5. ^ Dobson, John Frederic (1967). The Greek Orators. Essay Index Reprint Series. Freeport, New York: Books For Libraries Press, Inc. s. 144. 
  6. ^ Plato. Protagoras. ISBN 978-1604506365. []
  7. ^ Harmon, A. M. "Lucian of Samosata: Introduction and Manuscripts." 29 Haziran 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. in Lucian, Works. Loeb Classical Library (1913)
  8. ^ Keith Sidwell, introduction to Lucian: Chattering Courtesans and Other Sardonic Sketches (Penguin Classics, 2005) p.xii
  9. ^ Strabon, Georgaphıka, Antik Anadolu Coğrafyası, (Kitap XII-XIII-XIV), Çev, Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2012, s. 241, 242.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Dil</span> insanlar arasında iletişim kurmayı sağlayan doğal bir iletişim aracı

Dil, insanlar arasında anlaşmayı ve iletişimi sağlayan doğal bir araç, kendisine özgü kuralları olan ve ancak bu kurallar içerisinde gelişen canlı bir varlık, çok boyutlu kavramlar bütünü; temeli tarihin bilinmeyen dönemlerinde atılmış bir gizli anlaşmalar düzeni, seslerden örülmüş toplumsal bir kurum ve yapıdır.

<span class="mw-page-title-main">Türkçe</span> Türk halkının Oğuz Türkçesi dili

Türkçe ya da Türk dili, Güneydoğu Avrupa ve Batı Asya'da konuşulan, Türk dilleri dil ailesine ait sondan eklemeli bir dildir. Türk dilleri ailesinin Oğuz dilleri grubundan bir Batı Oğuz dili olan Osmanlı Türkçesinin devamını oluşturur. Dil, başta Türkiye olmak üzere Balkanlar, Ege Adaları, Kıbrıs ve Orta Doğu'yu kapsayan eski Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında konuşulur. Ethnologue'a göre Türkçe, yaklaşık 90 milyon konuşanı ile dünyada en çok konuşulan 18. dildir. Türkçe, Türkiye, Kuzey Kıbrıs ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nde ulusal resmî dil statüsüne sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Lidya</span> Anadoluda Tunç Çağının sonlarından başlayarak MÖ VI. yüzyıla kadar hüküm süren Lidya medeniyetinin merkezini oluşturan tarihî bölge

Lidya, Anadolu'da Tunç Çağı'nın sonlarından başlayarak MÖ 6. yüzyıla kadar hüküm süren Lidya medeniyetinin merkezini oluşturan tarihî bölge. Esas olarak Gediz Nehri ve Küçük Menderes vadilerini kapsayan, günümüzde yaklaşık olarak Manisa ve Uşak illerine denk gelen bölgedir. Lidya medeniyetinin tarih sahnesinden çekilmesinden sonra da Roma İmparatorluğu dönemine kadar bu isimle anılmıştır. Kuzeyinde Misya, güneyinde Karya, doğusunda Frigya, batısında ise İyonya bölgeleri bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Yeni Ahit</span> Kitâb-ı Mukaddesin ikinci kısmı

Yeni Ahit veya Yeni Antlaşma, Kitab-ı Mukaddes'in Eski Ahit'in ardından gelen ve Grekçe kaleme alınmış olan ikinci kısmına Hristiyanların verdiği isimdir. İnançlı Yahudilerce "Yeni Ahit" kabul edilmez. Hristiyanlarca kutsal kabul edilen 27 kitapçıktan oluşan bir kitap bütünüdür.

Mitoloji, mit veya söylen bilimi belirli bir din veya kültürdeki insanlık ile evrenin yaratılış ve doğasını, geleneklere özgü inanç ve uygulamaların sebebini açıklamaya yönelik söylencelerin tümü. Mit (söylen) sözcüğü gerçekte doğru olmayan bir hikâye veya anlatı için tercih edilir ve çoğunlukla bir yanlışlık, doğru olmayan unsur vurgusu barındırır.

<span class="mw-page-title-main">Yunanca</span> Hint-Avrupa dili

Yunanca (Yunanca: Ελληνικά Elliniká veya Eλληνική γλώσσα Ellinikí Glóssa

<span class="mw-page-title-main">Kitâb-ı Mukaddes</span> Yahudiliğin ve Hristiyanlığın kutsal metinlerini oluşturan kitapların kanonik bir koleksiyonu

Kitâb-ı Mukaddes, Mukaddes Kitap veya Kutsal Kitap, Eski Ahit ve Yeni Ahit'i kapsayan, Hristiyan inanışının temelini oluşturan ve Hristiyanlarca kutsal sayılan kitaptır.

<span class="mw-page-title-main">Fince</span> Sondan eklemeli Finlandiyanın resmi dili

Fince (

Lehçe ya da diyalekt, bir dilin belli bir coğrafî bölgedeki insanlar tarafından konuşulan çeşididir. Lehçe sözcüğü Türkçeye Arapçadan geçmiştir. Lehçe anlamında bazı sözlüklerde diyelek ve ağgan sözcükleri de bulunmaktadır.

Yahudi İspanyolcası veya Ladino, Hint-Avrupa dil ailesinin Latin koluna bağlı Eski İspanyolca kökenli bir dildir. Yahudiler tarafından konuşulduğu için "Judeo- (Yahudi)" öntakısını almış olan dil, bazı filologlarca Standart İspanyolcanın tarihi bir varyantı olarak da değerlendirilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Karya</span>

Karya, Anadolu'nun güneybatısında günümüzde Muğla kuzey kısımları Denizli güneyi ve içerideki bölgeye denk gelen coğrafyanın eski çağlardaki ismi. Bölgenin oluşumu Antik Yunan kavimlerinin Anadolu'nun Ege kıyılarında koloniler kurmaya başlamalarından öncesine dayanmaktadır ve bir uygarlık düzeyi yaratmış olan Karyalıların Anadolu'nun yerli halkı olduğu konusunda tarihçiler arasındaki mutabakat genişlemektedir.

Bulanıklık, belirsizlik veya müphemlik; bir cümlenin, ifadenin veya çözümün açıkça tanımlanmadığı ve birkaç yorumu makul kıldığı bir anlam türüdür. Bir işaretin, sembolün, resmin ya da deyimin birden fazla anlama, mânâya gelebileceği durumları tarif eden bir terimdir. Bu nedenle, amaçlanan anlamı sınırlı sayıda adımla bir kurala veya sürece göre kesin olarak çözülemeyen herhangi bir fikrin veya ifadenin bir niteliğidir. Belirsizlik kavramı genellikle felsefe ile bağdaştırılır. Bulanıklıkta, farklı yorumlara izin verilir, belirsiz olan bilgilerle, istenen özgüllük seviyesinde herhangi bir yorum oluşturmak zordur. Eğer olabilecek sadece iki anlam varsa, bu durumda çiftanlamlılık söz konusudur. Edebiyatta ve konuşma dilinde kullanılan kinaye ve alegori de bulanıklık kavramı içinde incelenebilir. Bulanıklık, özellikle dil ile ilgili işaretler, yani harfler, semboller gibi işaretlerin bir özelliğidir.

<span class="mw-page-title-main">Keçuva dilleri</span>

Keçuva dilleri veya İnka dilleri veya topluca Keçuvaca, Güney Amerika'nın And Dağları'nın ortalarındaki bölgelerde konuşulan bir dil ailesi veya lehçe sürekliliğidir. Keçuvaca dil ailesinin bilinen bir akrabası yoktur ve Amerikan yerli dilleri içinde en çok konuşulan dil ailesidir.

<span class="mw-page-title-main">Likya</span> Anadolunun Teke Yarımadasının antik dönemdeki adı

Likya veya Lisiya , M.Ö. 15-14. yüzyıldan M.Ö. 546'ya kadar Anadolu'nun Teke Yarımadası'nda varlık göstermiş ulustur. Likya, aynı zamanda bu bölgedeki antik kentlerin oluşturduğu bir federasyon ve daha sonra da Roma İmparatorluğu’nun bir eyaletidir. "Işık Ülkesi" anlamına gelen Likya, Antalya ve Muğla illeri ile Burdur ilinin iç kısımlarında, Akdeniz'e sınır olan bir bölgede yer alıyordu. Antik Mısır'ın Geç Tunç Çağı kayıtları ve Hitit İmparatorluğu'na ait tarihi belgelerde adından bahsedilen bir devlettir. Hitit kayıtlarında adı Lukka olarak geçmektedir.

Dil Devrimi, Türkçe yazı dilinin Arapça, Farsça ve Fransızca gibi dillerden alınan alıntı sözcük ve kurallardan arındırılıp konuşma diline yaklaştırılmasını amaçlayan ve 12 Temmuz 1932 tarihinde Cumhurbaşkanı Atatürk öncülüğünde Türk Dil Kurumu aracılığıyla başlatılan devrimdir.

İletişim, iletilmek istenen bilginin hem gönderici hem de alıcı tarafından anlaşıldığı ortamda bilginin bir göndericiden bir alıcıya aktarılma sürecidir. Organizmaların çeşitli yöntemlerle bilgi alışverişi yapmalarına olanak tanıyan bir süreçtir. İletişim tüm tarafların üzerinden bilgi alışverişi yapılacak ortak bir dili anlamalarına ihtiyaç duyar.

Jargon veya uğraş dili, belirli bir meslek ya da topluluğu paylaşan, aynı ilgi alanları ve aynı geçmişe sahip kişilerin ortak dil kullanımı. Bazı sözlüklerin verdiği tanımlar ise jargon sözcüğüne aşağılayıcı bir anlam yükler: "anlaşılması güç, bozuk dil" ve "argo" gibi.

Halk Latincesi, Latin dilinin halk lehçelerinin ve sosyolektlerini kapsayan bir genel terimdir. Bu farklı lehçeler Orta Çağların başlarında birbirlerinden farklılaşarak 9. yüzyılda Latin dillerine dönüştüler.

<span class="mw-page-title-main">Mesaj</span> söz ya da yazıyla gönderilen ve belli bir anlamı olan haber

Mesaj ya da ileti, alıcıların bazılarına alıcı veya grup tarafından tüketilmek üzere kaynak tarafından tasarlanan bir iletişim ayrık birimidir. Bir mesaj kurye, telgraf, güvercini ve elektronik otobüs dahil olmak üzere çeşitli yollarla, tarafından teslim edilebilir. Terim başlangıçta Kısa Mesaj Servisi (SMS) kullanılarak gönderilen mesajlara atıfta bulunuyordu. Multimedya Mesajlaşma Hizmeti (MMS) ve Zengin İletişim Hizmetlerini (RCS) kullanan multimedya mesajlarını içerecek şekilde alfasayısal metnin ötesine geçmiştir.

Dilbilimde iki dillilik, bir topluluğun iki lehçesi ya da iki dili olmasıdır. Topluluğun her gün konuştuğu konuşma diline ek olarak, edebiyat, örgün eğitim ve bunun gibi özel durumlarda kullanılan kodlanmış bir dil vardır. Yüksek dil sıradan konuşmalarda kullanılmaz. Birçok durumda, yüksek dil kimsenin ana dili değildir ancak topluluktaki bireyler tarafından çeşitli akışkanlık seviyelerinde kullanılır.